Yeni Üyelik
7.
Bölüm

🌟B.D 6. Değişik bir güç 💫

@azamet_29_2

Amir donuk gözlerle bana, ona göre boşluğa bakıyordu şuan aval aval.

Yarım saat önce onu sakinleştirmeyi ve üç harfli olmadığıma ikna etmeyi başarmış, dün yanından ayrıldıktan sonra olan biten herşeyi bir bir anlatmıştım.

Sonuç olarak inanamaz şekilde böyle baka kalmıştı işte. Sonunda dayanamayıp

" Amir bir şey yap.
Bana yardım et.
Kurtar beni. " Dedim çaresizce.

Oturmamı söylediği masasının önündeki sandalyeye doğru bakmaya devam ederek,

" Sen şimdi dün gece olanlardan sonra gördüğün kayan yıldıza bakarak ölmek niyetiyle yok olmak isteyip, sabahta bu şekilde mi uyandın gerçekten."

" Evet dedimya! " dedim ağlayarak.

Üçüncü kere sorması sinirimi bozmaya başlamıştı artık.

" İnanamıyorum buna.
Bu olağan üstü bir şey. Hiç görülmemiş, duyulmamış birşey.
Görünmez olmak! Bu bir mucize."

" Ne mucizesi yah!
Bu bir La*et desen daha doğru olurdu.

Amir...
Ben hep böyle mi kalacağım.
Ne olur bir çözüm bul! "

Yerinden kalkıp odasının içinde ileri geri yürürken elini çenesine dayadı. Düşünüyordu. Bir kaç tur attıktan sonra hızla masasının yanına gelip arka tarafındaki küçük kütüphanesinden kalın bir kitap çıkararak masasına koydu. Yerine oturup hızlı hızlı karıştırmaya başladı. Kitabın ortalarında bir sayfada durup eline bir defter ve bir kalem aldı. Bir yandan kalın kitabı yeniden karıştırırken bir yandan yazdı çizdi. Ne yapıyordu?

O önündeki deftere yazıp çizmeye devam ederken ben de alık alık yüzünü izliyor inşallah bir çözüm bulur diye dua ediyordum.

Dakikalar sonra geriye yaslandı. Gözlerini önündeki kitap defterden kaldırıp bana doğru bakarken,

" Burada mısın? "

" Evet, hâlâ sandalyedeyim.

Amir..
Birşey bulduğunu söyle bana ne olur, yoksa delireceğim. "

" Galiba buldum. Da!
Emin değilim. "

" Neymiş söyle!
Ne buldun? "

" Bak tatlım dün sana söylediklerimi hatırlıyor musun? "

" Şeyyy...
Evet.
Yani biraz..." dedim gözlerimi silerken.

" Yıldızname dedin.
Fal dedin.
Burç dedin. Falan filan bir şeyler dedin işte. "

Eliyle alnını ovuşturdu. Sabırlı olmaya çalışıyordu sanırım.

" Ayrıca. " Dedi üstüne basa basa.

" Önümüzdeki bir kaç gün içinde hayatında çok önemli şeyler olabilir diye de söylemiştim. Hayatını kökünden değiştirecek şeyler...

Bi şey daha söyledim. Onu hatırlıyor musun peki? "

" Yoo ne? Hatırlamıyorum...

Hem söylediklerininin bu durumla ne alakası var? "

" Yahh! "

Diye bağırdı birden elini masaya vurarak.

" Beni hiç dinlememişsin ki sen ayol!
Sana yıldızın yer değiştirecek dedimya!
İnanamıyorum ya..."

Dedi ellerini saçlarına geçirirken bıkkın.

" Ben sana hep pozitif düşün.
Evrene güzel mesajlar yolla ki sana güzel şeylerle dönsün.
Negatif enerjiden uzak dur. Bu günlerde özellikle. Demedim mi?
Beni nerenle dinledin sen Allah'ın şapşiği?!

Hayatın da hiç olmayacak bir şey oluyor ve yıldızını yer değiştirirken yakalıyorsun. Ama alelade boktan bir kayan yıldız sanıp bir dilek tutuyor onda da dünyanın en mutlu kızı olmayı dilemek varken ölmek niyetiyle yok olmayı diliyorsun.
Sen geri zekalı mısın acaba ha? HA! "

" Amir üzerime gelme gerçekten kötü hissediyorum. Vallahi düşüp bayılma noktasına geldim. "

Dedim elimi alnıma bastırarak. Abartmıyor gerçekten kötüydüm.

" Ay!
Ay sakin ol kız."

Dedi pişman şekilde. Anında bana kıyamayan Amor olmuştu. "

" Sen bakma bana.
Vallahi bulupta kaldıramam seni yerlerden. Arkana yaslan ve sakinleş."

diyip hemen bir bardak su doldurup önüme masaya bıraktı. Titreyen elimle aldığım bardağı dudağıma götürürken

" Tövbe Bismillaaah! "

Dedi kocaman gözlerle ve korkuyla.

" Bardakta kayboldu anam!
Kız Ebruş gerçekten sen misin doğru söyle. Bak üç harfli falansan çığlık atacam ona göre. "

Suyu içip bardağı masaya koydum.

" Benim dedim ya." derken işaret parmağı ile gördüğü bardağı dürttü.
Başını yukarı kaldırdı.

" Allah'ım beni neyle sınıyorsun yarabbim."

" Amiiir..."

" Tamam tamam." Derken gözü hâlâ bardaktaydı.

" Bak şimdi. " dedi derin bir nefes alıp vererek.

" Bir sorunu önce kabul etmeliyiz ki ki çözüm de bulabilelim değil mi? "

" Edebiyatı hızlı geçsek."

Gözlerini devirerek kalktı yerinden.

" Şimdi!
Ben sana yıldızının yer değiştireceğini bir süre sonrada eski yerine döneceğini söylemiştim değil mi? "

" Evet."

" Yıldızın yer değiştirdi, sen de nasıl olduysa oldu onu görüp bir dilek tuttun. Salak gibi de yok olmayı diledin ve başardın. Ama başka bir şekilde."

" Sağol Amir aptallığımı yüzüme vurduğun için."

" Rica ederim." diyerek devam etti.

Bu kez ben devirdim gözlerimi.

" Yıldızın yerine döndüğünde bu durumunun düzeleceğine eminim. Ama sen eski sen olmayacaksın. Bu olay senin hayatını değiştirecek."

" Peki bahsettiğin yıldız ne zaman dönecek. "

" Yarım ay sonra yani burcunun ayı değişirken."

" Ama 23 Ekim'e on beş gün var daha. O güne kadar böyle mi kalacağım ben? "

" Birşey deneyeceğiz."

Derken emin olmayan bakışları önünde düşünüyordu. Anında gelip sandalyesine geçip oturdu. Benim olduğum yöne çevirdi bakışlarını.

" Beni iyi dinle."

Derken çok ciddi bir ton aldı sesi.

" Şimdi aklıma gelen tek bir şey var ve onu deneyeceğiz. Deneyeceğimiz bu şey işe yararsa bu on beş günlük süreyi kolay atlatırsın. "

" Neymiş o? Yoksa evden çıkma mı diyeceksin? " Dedim merakla.

" Gözlerini kapatıp iyice konsantre olacak ve tekrar görünür olmayı isteyeceksin."

" Ne? "

" Ay! Şimdi bağıracam yangın var diye ha! "

Diyerek devam etti.

" Gözlerini kapatıp görünmeyi, tekrar görünür hâle gelmeyi isteyeceksin işte. Ama o yıldızı tekrar görürcesine ölmeyi dilercesine dilediğin gibi. Anladın mı?
Yürekten, cigerden, yaşaman buna bağlıymışcasına isteyeceksin. Tamam mı? "

" Ta-tamam." Dediğimde,

" Dur başlama hemen. "

Dedi. Sonrada bileğinde takılı olan yuvarlak taşlardan yapılı iki bilekliği çıkarıp önüme bıraktı.

" Kaplan gözü ve turmalin taşından yapıldı bunlar.

Kaplan Gözü, konsantrasyon noktasında en etkili ve güçlü kristallerden biridir. Her şeyden önce özgüven ve odağı yükseltmeye yardımcı olur. Negatif enerjiye karşı bir koruma görevi gördüğü için daha odaklı ve motive olmanı sağlar. Turmalin taşıda keza öyle. Ben fal bakarken bunlarla daha iyi konsantre oluyorum. Tak bunları. Seninde konsantrasyonunu artıracaklar. "

Yüzüne alık alık bakarken bir büyücü gibi görünmesi bir yana söylediği şeyler bana inanılır gibi gelmiyordu. Lakin başka bir şansım da yoktu. Zaten yaşadığım bu durumun inanılır hiç bir tarafı da yoktu ya. Deneyerek birşey kaybetmeyecektim yani.

Bileklikleri alıp birini sağ birini sol bileğime takarak ellerimi kalbimin üzerinde birleştirdim. Kapattığım gözlerimin önündeki karanlığı gökyüzü gibi hayal ederken o karanlık gökyüzünde bir yıldızın kaydığını görmeye çalışıyordum. Bir kaç dakika sonra zorda olsa başardığımda yüreğimin en derinlerinde hissettiğim hüznümle birlikte yeniden görünür olmayı diliyordum bu kez. O kadar güçlü bir şekilde istiyordumki bu durumdan kurtulmayı ruhumla, bedenimle, etimle, kemiğimle dua şeklindeydi dileğim. Saniyeler, dakilar geçti aradan. Etrafımdaki sessizliği

" Ay! Ay oldu!
Vallahi billahi oldu kız! "

Diyen Amir'in sesi bozdu. Anında açtığım gözlerimle hemen ayağa kalkıp etrafımda bakmak için bir ayna ararken hızla yanıma gelip beni kollarının arasına alan Amir'le buna gerek kalmamıştı. Beni görüyor olduğu için sarılabilmişti.

" İşte bu kadar! " derken beni tutup arkamdaki aynaya çevirdi. Baktığım aynada kendimi Amir'le yan yana görmemle sanki dünyalar benim olmuştu. Ellerimi havaya kaldırıp,
şükürler olsun Allah'ım diyerek sevinçle ellerimi yüzüme kapattım.
Arkama dönüp bir kez daha sarıldım arkadaşıma.

" Teşekkür ederim.
Çok teşekkür ederim. Bir an hep böyle kalacağım sanmıştım."

Geri çekilip ellerimi göğsümün üzerinde birleştirip,

" Şimdi randevuma gidebilirim." Dedim.

" Allah'ım burnu boktan yeni çıktı aklı hâlâ randevuda. Bi soluklan ayol."

Amir'e aldırmadan kolumdaki saate bakayım dedim ama yoktu. Telefonumu çıkarıp baktım hemen. Öğle olmak üzereydi.

" Ancak yetişirim."

Diyerek ellerimle saçlarımı güzelce düzeltirken yeniden aynaya döndüm. Dönmez olaydım.

Yeni farkettiğim şeyle yeniden bir umutsuzluk çöktü içime. Saçlarımın darmadağın oluşu bir yana yüzümün çirkinliği... Ağlamaktan şişen ve kızaran gözlerim, yine ağlamaktan akan burnumun kızarıklığı ve zaten çirkin bir yüzümün olması hepsi bir arada bana bakıyordu aynada.

Düşen omuzlarımla umutsuzca baktım çirkinliğime. Bu şekilde nasıl gidecektim randevuma? Beğendiğim hayran olduğum adamın karşısına nasıl çıkacaktım? Böyle şansın...

Başım önüme düşerken bir anda, şu an gerçekten yok olmak isterdim diyiverdim, ne dediğime dikkat etmeden. Aynı anda arkamda bir çığlık koptu. Korkuyla,

" Aay annecim! "

Diye bağıran Amir'e döndüm elim damağımda.

" Allah seni kahretmesin emi!
Şom ağızlı şapşal! Yine kayboldun kııız! "

Diye devam ederken,

" Neeh! "

Diyerek tekrar aynaya baktığımda ellerim saçlarım Aaahh! Diye bir çığlık da ben attım. Yine olmuştu.

" Kahretsin! Hayır hayır!
Öyle demek istemedim. Ağzımdan kaçtı yemin ederim. Yemin ederim!
Yemin ederim öyle demek istemedim.
Lütfen lütfen, görünür olmak ist..."

Daha cümlem bitmeden bir anda yeniden gördüm kendimi aynada. Islak gözlerimin yerini sevinçle ve şaşkın bakan gözlerim aldı. Çok mu kolay olmuştu ne?

Bir kendime bir Amir'e bakıyordum. Oda en az benim kadar şaşkın ve donuk gözlerle bana bakıyordu. Aynı anda aklıma gelen şeyle bir çılgınlık yapıp,

" Yok olmak istiyorum! "

Dedim içimden. Amir'den bir çığlık daha gelirken kalbim heyecanla kulaklarımda attı. Yeniden görünmek istiyorum. Dedim ardından beklemeden ve yine içimden söyledim. Ve yeniden aynada gördüm kendimi.

" Amir! " dedim hızla arkama dönüp.

" Gördün mü?
Ne yaptığı mı gördün mü?
Bu.. Buu nasıl oluyor?
Ne istersem o oluyor. İstersem kayboluyor istersen yeniden görünüyorum. "

Amir'in yakasından tuttum heyecanla.

" Amir bişey söyle."

" Ben nerden bileyim ayol!
İlk kez böyle bir şeye şahit oluyorum.
Se-sen şimdi. Az önce.
Kendi isteğinle mi kaybolup geldin? "

" Evet. İnana biliyor musun? "

" Ayy!
Kız sen uzaylı falan olma! "

" Saçmalama Amir."

" Bir daha yap bakayım. "

Gözlerimi kapatıp sadece yok olduğumu düşündüm bu kez.

" Tövbe Estağfurullah." Dedi Amir.

Yine olmuş yine yok olmuştum. Göz ucuyla yan tarafındaki aynaya baktım. Şu an sadece Amir vardı aynada. Ellerimi Amir'in yakasından çekip gözlerim aynada görünür hâle geldiğimi düşündüğüm de yeniden belirdim. Bu inanılmaz bir şeydi.

Gülmeye başladım. Baya baya delirmiş gibi kahkaha atıyordum.

" Kız manyak ne oluyor?
Ay! Ay Allah'ım kız delirdi sonunda iyi mi? "

Nasıl oluyordu bilmiyordum ama hoşuna gitmişti bu.

" Amir bu süper bir şey. Bayıldım buna. "

Demiştim ki bütün bedenimden bir elektrik geçti sanki ve geçerken bütün enerjimi de alıp götürdü. Bir anda başım dönmeye başladı. Ellerim kararan gözlerimle geriye doğru düştüğümü ve Amir'in Ebru diyerek beni yakaladığını hatırlıyorum. Gerisi yok.

*****

Gözlerimi araladığımda Amir odanın içinde ileri geri turlar atıyor, kendi kendine bir şeyler söylüyordu.
Yerimden doğrulurken görünce beni anında yanıma gelip destek oldu kalkmama. Yanıma oturdu sonra.

" iyi misin Çillibomum."

" İyiyim.
Ne oldu? "

Kaşları çatılırken alnıma bir şaplak attı.

" Televizyon açıp kapar gibi oynayınca kısa devre oldun. "

" Ne? " Dedim salak salak bakarak. Yine anlamayacağım şekilde konuşuyordu.

" Diyorum ki!
Bir kaybolup bir görünürken vücudunun enerjisini gereksizce harcadın ve bayıldın.

Neyse iyisin. Sen uyurken bende iyice bir düşündüm. Galiba herşeyi anladım.

Şimdi aç o kulağını ve beni iyi dinle. Anlaşılan bu güç..."

Dedi eli çenesinde.

" Yada her neyse!
En az on beş gün sende kalacak gibi. Ve yine anlaşılan bu görünmez olma durumu senin enerjini emiyor. Yani bu gücü oyuncak gibi kullanıp durma. Yoksa bir yerlerde yığılır kalırsın. Hele hele televizyon açıp kapar gibi oynama. Ayrıca diline ve düşüncelerine sahip ol. Bir anda ortadan kaybolup bir anda belirirken birileri seni görebilir. Anladın mı? "

" A-anladım."

Aklıma gelen şeyle bir anda yerinden fırladım.

" Olamaz saat kaç?
Randevuma geç kalacağım."

" Hâlâ randevu diyor yaa.
Saat bir buçuk."

Amir'in koluna yapıştım.

" Amir'in beni sen bırak yoksa geç kalacağım."

" Tamaaam." dedi bıkkın.

Kapıya yönelirken aniden kolundan tutup engelledi.

" Kız Ebruş.
Doğru söyle bana. Sen bu avukata aşık mı oldun yoksa. Hı?! "

Kocaman gözlerimle kısık sinsi bakışlar atan gözlerine baka kaldım.
Tam ağzımı açıp hayır yok öyle bir şey diyecektim ki,

" Anladım ben.
Hadi yürü."

Diyerek çekiştire çekiştire çıkardı odasından.

&

Kısa süre sonra Amir'in arabasında İstanbul trafiğinde yol alıyorduk. Fırsat bu fırsat açıklama yaptım.

" Amir ben Avukat Sezer bey'in en büyük hayranıyım. Onun gibi başarılı bir avukat olmak en büyük hayalim. Adam hem genç, hem başarılı, hem gözü kara. Bir anda parladı yıldızı. Kaybettiği bir tane davası yok. Ne yapıyor ediyor ve kazanıyor her davayı.
Ve Aşık değilim ama sanki...
Şey yani biraz.."

" Bakseenn! "

" Ama benimki ööyle uzaktan uzağa.
Hem benim gibi çirkin bir kızı kim ne yapsın? "

Derken başım önüme düştü.
Öyleydi çünkü.

" Çirkin mi?
Saçmalama!
Sen çirkin falan değilsin.
Altının değerini sarraflar anlar sadece. Sana aşık olan biri çıkacaktır merak etme. Bu Sezer beyciğin bile olabilir."

" Hiç sanmıyorum.
Yüzüme bile bakmaz o benim, kaldı ki benden hoşlansın. Beni işe alırsa bu bile nimet olacak benim için..

Tabi Gizem'i görünce o da olmayabilir. Ama yine de onunla konuşma fırsatı, tanışma fırsatı buldumya buda yeter bana. "

Aniden durduk.

" Geldik!"

Dedikten sonra bana doğru döndü.

" Bak çillibom.
Artık silkelen kendine gel!
Okul bittiğinde avukat olacaksın ayol sen. Böyle avukat mı olur?
Başkalarının seni ezmesine alay etmesine izin verme. Kendin söyledin. İnsanların kalbini kırmak istemiyorsun ama kendin kırk parça oluyorsun. Başkaları için kendinden taviz verme artık."

Yüzüne gözlerine baktım.
Haklıydı hem de çok. Derin bir nefes alıp verdim. Yumruklarımı sıkarak.

" Şahit ol Amorcum.
Bugünden sonra Ebru değişecek. "

" Hadi kız göreyim seni."

Amir'e sarılıp teşekkür ettikten sonra arabadan indim. Binaya doğru yürürken arkandan bağırdı.

" Şu saçını başını düzelt. O gücüde kullanma. Bana da söyle sonucu. "

Tamam. Diye bağırarak girdim içeriye.

Bina girişindeki aynanın önünde durdum önce. Saçlarımı parmaklarımla tarayarak düzelttim. Yüzüm için yapacak bir şeyim yoktu, makyajsız ve çilli bir yüz şiş halde gözler. Bu şekilde yürüdüm asansöre. Belkide işe alınmayacaktım ama hayran olduğum adamdan en azından bir imza falan alabilirdim belki. Uğur getirsin diye yani. Eminim getirirdi. Ve bir gün avukat olduğumda küçük bir çerçeveye koyar masama koyardım.

Bindiğim asansör üçüncü katta durduğunda indim. Büro kapısının önünde durup zile bastım. Kapıyı yine o yaşlı kadın açtı. Sessizce kenara çekildiğinde içeriye girip dünkü odaya doğru ilerledim. Gizem içerde bacak bacak üstünde kollarını göğsünde birleştirmiş sinirli bakışlarıyla karşıladı beni. Derin bir nefes alıp umursamadan boş koltuklardan birine geçip onun gibi bacak bacak üstüne atıp oturdum.

Beklerken dünden şu ana kadar olup biten her şey bir bir zihnimden geçerken Amir'in sözleri geldi aklıma. Hayat bana yeni bir şans veriyordu belkide. Ve bu şansı iyi değerlendirecektim.

" Ebru hanım, Gizem hanım Sezer bey geldi."

Diyen yaşlı kadın önce Gizem'i çağırdı konuşmaya. Yarım saat sonrada beni çağırdı. Odadan çıkıp Sezer bey'in odasına geldim. Tam karşısına oturduğumda heyecandan ellerim titriyordu. İsmimle başladı sormaya. Okulumu, çalıştığım yeri, derslerimin nasıl olduğunu merak ettiği herşeyi sordu. Konuşmamız bittiğinde dışarda bekleyen kadına Gizem'i çağırmasını söyledi.

Hevesle gelen Gizem içeri girdiğinde sırayla baktı ikimize.

" Gizem hanım, Ebru hanım...
İkinizi de aldık işe.

Geçen aydan beri iki avukat çalışıyoruz. Gizem hanım siz Nihal hanımla çalışacak ve yanında staj yapacaksınız Ebru hanım sizde benimle çalışacaksınız. Sekreterim olarak. Zaten deneyiminizin olduğunu söylediniz. "

" Sezer bey ben sizinle çalışmak istiyordum. "

Gizem hanım sizin çalışmaktan çok staj görmeniz gerekiyordu. Bu yüzden sizin Nihal hanımla çalışmanız daha uygun.
Yarından itibaren okuldan sonra başlayabilirsiniz. Yarın görüşmek üzere şimdi çıkabilirsiniz."

Bu cevapla yeni bir hayata başlangıç yapıyordum.

Loading...
0%