Yeni Üyelik
1.
Bölüm

BİR DİLEK🌺 BİR DİLEK Tanıtım 🌺

@azamet_29_2

🌺 BİR DİLEK Tanıtım 🌺

Yeni kısa tatil şekeri hikayemizden merhaba canlarım, güzellerim.

Öncelikle.
Bu hikayenin fikir annesi olan mubisist kullanıcısı Beracığıma çok teşekkür ediyorum.

Kendisi aynı zamanda YouTube da Kitap tiyatrosu isimli kanalda Wattpad hikâyelerini seslendiyor.

https://youtube.com/@kitaptiyatrosu?si=C2IJBCqEf2a6cx31

Daha öncede dediğim gibi bu hikayemizde kısa bir hikaye ve bütün bölümleri aynı anda gelecek.

Bir aksilik olmazsa önümüzdeki ara tatil içinde yayınlayacağım. Umarım beğenirsiniz. Buraya kısa bir alıntı bırakıyor, yorumlarınızı bekliyorum.

Hepinizi seviyorum sizleride hayaletlerim. 🤗🌹❤️

⭐⭐⭐⭐⭐

Bu saatte kapımı çalan kimdi bilmiyordum ama açmaya niyetim yoktu. Yinede usul adımlarla çelik kapımın arkasına kadar gelip parmak uçlarıma yükselerek delikten dışarıya baktım.

Zayıf ışık yüzünden kim olduğunu doğru düzgün göremedim ama uzun boyu ve kalıbından erkek olduğunu anladım sadece. Tamda bu yüzden sessizce gitmesinin bekledim. Yabancı birine kapı açmamak için geçerli nedenlerim vardı.

Tekrar çalan kapı ziliyle yeniden baktım delikten. Hâlâ aynı kişiydi. Yine sessizce bekledim. Ama korku ve tedirginlik bir yılan gibi yavaş yavaş bedenimi sarmaya başlamıştı bile. O an duydum sesini.

" Evde olduğunu biliyorum. Sen mi güzellikle açarsın ben mi zorla açayım küçük hanım. "

Tanıdık ses Çağrı Göksoy'a aitti.

" Ki-kimsiniz? "

Bildiğim halde soruyordum soruyu.

" Hadi ama!
Beni tanıyorsun.
Daha dün gece dibimdeydin."

Sözleri beni şaşırtırken az önce bahsettiğim korku yılanı boğazıma dolanmaya başlamıştı sanki.

Elim acıyan kolumda inkâr ettim hemen.

" Neden bahsettiğinizi anlamıyorum hemen kapımdan gitmezseniz polis çağıracağım."

" Polis gelene kadar ben bu eve girmiş seni vurmuş olurum. O yüzden güzelce aç. Sadece konuşmak istiyorum. "

" Hemen gidin dedim kapımdan! "

Kısa bir süre sessizlik oldu.

" Duydunuz mu beni. Yoksa polisi ararım dedim."

Tekrar ederek. Ve bir süre daha bekledim. Yine ses gelmeyince kapı deliğinden dışarıya baktım tekrar. Kimse yoktu gitmişti.

Ellerim kalbimin üzerinde derin bir nefes alıp bir oh! çektikten sonra yeni fark ettiğim titreyen dizlerim yüzünden duvardan destek alarak mutfağa doğru illeredim.

Bir bardak su içmeye ihtiyacım vardı. Allah'ın belası nereden de bulmuş evimi? Diyerek mutfak kapısından girmemle çığlık atarak salona kaçmam aynı anda arkamdan sarılan kollarla bir el dudaklarımda bir el belimde yakalanmam bir olmuştu.

Çağrı ve yanındaki Hamza kapımın önünden gitmişlerdi ama evlerine değil.. Mutfak balkonuma ve ordanda eve girmişlerdi.

Sarılı olduğum kolların arasında bağırarak çırpınsamda sesimi duyan olmayacaktı. Kucağında benimle salona kadar gelip yere bıraktığı gibi eli hâlâ dudaklarımda duvarla bedeni arasına sıkıştırdı beni. Korku dolu gözlerle bakıyordum. Bu adamın neler yapabileceğini bizzat gözlerimle görmüştüm dün gece.

Sert baskısı kıpırdamama izin vermezken bir eli hâlâ ağzımda diğer elinin işaret parmağını dudağına koyarak,

" Şşiitt!
Sessiz olmazsan canın yanar ufaklık. "

Ufaklık?
Evet, ufaktım.
Ufak olmasam bu adam bu kadar yukardan bakmazdı bana.

Kara gözleri çırpınırken yamulan gözlüğümün altındaki yeşil gözlerim arasında gidip geldi bir süre. Boştaki elinin parmak uçlarıyla gözlüğümü yavaşça kaldırıp yine yavaşça yerine taktıktan sonra bir anda üzerime doğru eğilirken kapalı olan ağzım yüzünden kesik kesik nefesler alıyordum burnumdan.

Çağrı burnunu boyun girintime dayadığında tenime ateş değmiş hissiyle körük gibi inip kalkan göğsümün içindeki kalbim patlayacak hızda atmaya başladı.

" Kokun aynı parfümun kokusu.." Dediği anda korkuyla bir çığlık daha attım büyük elinin altında. Ama kimseler duymadı. Korkudan ölmek üzere titrerken bulanan şuurum ve gücü kesilen dizlerimin üzerine yığılacakken bir anda kollarımın altından tuttu beni.

" Hiişşştt sakin ol. Öyle bayılıpta elimden kurtulacağını sanıyorsan aldanırsın ufaklık."

Kucağına alıp koltuğun üzerine bıraktıktan sonra üzerime doğru eğilerek cümlesini sertçe yeniledi.

" Sakın bayılayım deme!"

Karşımdaki koltuğa geçip otururken diğeri, ben mutfaktayım. Diyerek çıktı.

" N-ne istiyorsun benden."

Soyun!

" Ne? "

Ayağa kalktı.

" Soyun dedim."

Ne saçmalıyordu bu.

" Asla! "

Dedim yaş dolan gözlerimle.

Bir adım atarak yaklaştı.

" Ya sen çıkaracaksın o eşofmanları yada ben. Ben yaparsam canın yanar. O yüzden soyun ve vücudunda yara var mı bakmama izin ver. "

" Ne? " Dedim yine salakça.

Anlamıştı. Ama nasıl?

Elini alnına bastırarak ovaladıktan sonra derin bir nefes alıp verdi. Ardından gözlerini kapatıp açtı, sabırlı olmaya çalışıyordu sanırım.

Sonunda,

" Dün gece evimde bir hayalet dolaşıyordu. Görünmeyen yada görünmez olabilen bir kız. Kızıl saçlı bir kız. O hayalet sendin bunu biliyorum.
Nasıl yapıyorsun?
Nasıl görünmez olabiliyorsun bilmiyorum ama sen olduğunu biliyorum.

Önce o kokunu aldım. Pencere önündeki kokunu. O sırada oradaydın ama ben görmedim. Sonra seni göremesemde sesini duydum. Sonra o kıpırdayan saksı. Sonra da kapıdan kaçarken saniyelik şekilde kızıl saçlarını gördüm. Bir iki saniye sonra yine kayboldun. Senden sonrada evde bir kartvizit buldum, o piç Sezer'in kartvizitini. Bugün büroya bu yüzden geldim aslında. Senin varlığını teyit etmek için.

" Kafayı yemişsiniz siz.
Ben ne sizi gördüm nede evinizdeydim. "

" Arkandan ateş ettim." Dedi sakince.

" Vurdumda. Çünkü bahçede kan damlaları vardı.

Eğer evimdeki görünmez kız sen değilsen ispatla. Soyun! Vucudunda bir yara yoksa özür diler giderim. Ama varsaa..

Loading...
0%