@azamet_29_2
|
Yaa! Ailenden birini de mi hatırlamıyorsun arkadaş? Ağaç kovuğundan falan mı çıktın? Leylekler mi getirdi seni? Mesela bir erkek kardeşin falanda mı yok, şööyle ağız burun dalıp kavga ettiğin." Birden durdu. " Ne oldu?" Dedim karşımdaki gölgeliğe bakarak. " Birşey mi geldi aklına? E hadi inşallah! " " Kavga, kavga? Kavgaa! Evet kavga ediyordum." " Ha şöyle yaaa! Birde kiminle kavga ediyordun onu söyle ciğerimi ye." " Kesik, kesik birşeyler hatırlamaya başladım." " Eveet, aferin sana koca oğlan. Şimdi sakin ool. Konsantre ol. Ve iyice hatırlamaya çalış." " Beydağlı! " Alık alık baktım kısa bir an. Elimle alnıma vurdum. " Yok! Olmadı loopa düştün." Sonunda beyni error verdi iyimi. Dedim kendi kendime. " Bak hortlakcım! Hikâyenin o bölümü izledik! Beydağlı, emin olamadığımız soyadındı hani hatırladın mı? Şimdi marşa bir daha bas bakalım beyin çalışıyor mu? " " Bi sus çalı. " " Tamam be! " Kör şeytan salla tekmeyi diyor kıçına, ama kıçını da görmüyoruz ki sallasak. İçime, içime konuşmayı bırakıp kollarımı birbirine sararken, " Beydağlı soyadım değil bir gemi adı!! " Demez mi? " İii !? " Dedim yine şaşkın. " Gemi? Bildiğimiz şu deniz aracı olan gemi mi? Yani sayende yanlış iz üzerindemiydik! " " Hassiktir." dedi o an. Ahanda küfür etti ya lan! Normal insan tepkileri vermeye başlayınca şaşırtmaya, aynı zamanda sevinmeye başladım. " Kavga değil, dövüşüyorduk resmen. Hassiktir o.! O şerefsiz beni vurdu! Göğsümden vurdu beni. Sonra da suya düştüm.." " Bu sefer sıra bende." Dedim. " Hassssiikkktiiir!!! " " Yani birileri seni öldürmek mi istiyor." " Birileri değil kendi kardeşim. Daha doğrusu üvey kardeşim." " Üvey kardeş? " İyi gidiyor devam et. Başka neleri hatırlıyorsun? " Ben.." demişti ki.. " Dur!" Dedim. " Gel şu parka oturalım öyle anlat." Hızlı hızlı parka yürüdüm. Boş banklardan birine oturarak hemen yanı başımı işaret ettim otur diyerek. Yanıma oturduğunu görünce, " Herşeyi hatırlıyor musun yoksa." " Evet az önce o kavga sahnesiyle gelmeye başlayan anılar devam ediyor." " E ne duruyorsun anlat. Adın gerçekten Ekin mi? " " Evet adım Ekin. Beydağlı bana ait olan yük gemisinin adı." " Ooo zenginsin desene." "O gemideyken üvey erkek kardeşim tarafından göğsümden vuruldum. Gemiden aşağı düştüğümü hatırlıyorum sadece. Sonrası yok. " " Şuan burdaysan biri seni kurtarmış olmalı. Bir yerlerde, bir hastanede falan olmalısın. Seni kurataran kişi ya kimliğini bilmiyor yada gizliyor. Bence gizliyor. Bu yüzden seni hastanelerde bulamıyoruz. " Daha sözümü bitiremeden bir anda sesi yine değişti. Nefesi hızlandı. Sonra koluma doğru uzattı elini ama onu hissedemedim. " Birşey oluyor!" Dedi. " Bedenim... " Derken dahada hızlandı nefesi. Sesi boğuklaştı. " Başak! " " Ne? Ekin? Ekin ne oluyor?! " " Yaşar Kozlu'yu bul." Dedi aceleci şekilde. " Benim adamım. Olanları anlat. O beni bulur. B-ben... Be.n.." Panik şekilde çıkıyordu sesi. Az sonra yanımdaki gölgede sesde kaybolup gitti. Yyaa! Yinemi? Sırası mıydı? Nasıl, nerden bulayım ben Yaşar dayıyı yaah! Ellerimi saçlarıma geçirerek bağırırken parktaki çocukların ve ailelerinin meraklı bakışları üzerimdeydi. Hemen yerimden kalkıp uzaklaştım. Zira her an anne babalar tarafından polise parka manyak biri girmiş diye şikayet edilebilirdim. Hızlı adımlarla caddeye çevirdim yönümü. " Tamaaam. Konuya dön. Önce bi sakin olup düşün Başak." " Tamam sakinim." Yine kendi kendime konuşuyordum ama neyse. " Öncelikle Ekin nereye gitti?" " Bence kendine gelmeye başladığı için bedenine geri döndü. Ama hâlâ bulamayacağımız bir yerde. Belkide onu öldürmeye çalışan o üvey kardeşin bildiği bir yerde." " Yok! Bak bu çok saçma olurdu. Bedenine döndüyse kardeşinin yanında olamaz. Çünkü Ekin'i vurarak öldürmek isteyen kardeşi yaşadığını bilseydi şimdiye kadar garanti öldürürdü." " Doğru. Peki nasıl bulacağım ben bu Yaşar denen adamı?" O an aklıma gelen şeyle olduğum yerde durdum. Ekin'e soyismini sormayı unutmuştum.. Yaşar denen adamı bulabilirsem ne diyecektim, sarı çizmeli Ekin ağa mı? " Tam salaksın Başak. Bir adamın Ekin adında kaç tanıdığı olabilir." Haklıydı. " O halde önce şu gemiden başlayalım. Beydağlı. Sonra geminin kime ait olduğunu yani hangi şirkete ait olduğunu bulur oraya gideriz. Sonra Yaşar dayıyı buluruz, oda Ekin'i bulur ve mutlu son. Oh mis! Sonra sen sağ ben selamet! " " Evet planda iyi, hadi o zaman zeki Başak." İç sesimin verdiği o gazla caddeye doğru yürümeye devam ettim. İlk iş limana gidecektim... Ama gemi nerdeydi önce bunu bilmeliydim. Yönümü otomatik olarak internet kafeye çevirip yürümeye devam ettim. Küçük bir araştırma ile o gemiyi bulabilirdim. Yani sanırım. Bu arada aklıma başka bir şey daha geldi. Beydağlı yük gemisini bulabilirsem sahibini, hatta şirketide bulur direk şirkete gider bir şekilde Yaşar'ı da bulabilirdim. Evet bu fikir daha iyiydi. Bir süre daha yürüdükten sonra gördüğüm ilk net kafeye girip boş olan bilgisayarlardan birinin önüne oturdum. Hızlıca internete girip yük gemilerinin hangi limanda olduğunu buldum. Ne kadar da fazlaydı. Sonra kafamda bir eleme yaptım. Bu bölgedeki bir yer olma olasılığı daha fazlaydı. Araştıra araştıra sonunda üç liman kaldı elimde. Bir saat kadar daha internetten Beydağlı yük gemisini aradım durdum. Ama bir türlü bulamıyordum. Neden bulamıyordum. Belkide adı değişmişti. Yada belki satılmıştı.. Belkide internette bulamıyordum. Hay şansımı! Bu durumda gidip limanlardan araştırmam gerekiyordu. Hızla yerimden kalkıp kullandığım saat ücretini ödeyerek çıktım. & Akşama kadar liman liman dolaşıp gördüğüm herkese Beydağlı, Ekin ve Yaşar denen adam hakkında sorular sordum. Ama herkes ağız birliği etmişcesine tanımıyorum, bilmiyorum diyip durdu. Hatta bazıları sinirli tepkiler verdi. Sanki ne o gemi nede o insanlar hiç varolmamış.. Yada ben tamamen alakasız bir yerde arıyordum. & Ayaklarıma kara sular inmiş şekilde yürürken yeniden düşündüm. Ekin bir gemide yaralanıyor denize düşüyor, biri onu kurtarıyor bir yerlerde tedavi görüyor. Buraya kadar tamam. Ekin buralarda olmasa ruhuda buralarda olamazdı. Bu da tamam. O halde gemide Ekin'de bu bölgede. Bu da tamam. Ee tamam, tamam da nerede?! Ellerimi saçlarıma geçirerek Aaaaahhhh!!! Diye bağırdım. Yoruldum, acıktım, susadım! Eve gidip dinlenip, yemek yiyip uyumak istiyorum sadece. Kollarım ve omuzlarım yanlara düşerken, " Yarın erkenden kalkıp yeniden limanlara ve hastaneye bakarım." Diyerek yürümeye devam ettim. ***** Engin hızlı adımlarla ofis kapısının önüne gelerek kapıyı tıkladı. Cevap gelmeden içeri girdiğinde Acar başını kaldırıp içeri dalarak giren adama baktı. Engin'in gözleri önce masa önünde oturan iki adama sonrada Acar'a döndü. Acar Engin'in bakışlarından anlamıştı bir şey olduğunu. Ayağa kalkarak, " Bugünlük bu kadar beyler." Dedi odadaki misafirlerine. Sonra yeniden konuşuruz." Acar yaptığı bir hamle ile Ekin'den kurtulmuş, herşeyin üzerine konmuştu. O gece Ekin ortadan kaybolunca ve bulunamayınca mirasın tek sahibi olmuştu. Adamlar ayağa kalkıp, " Tamam Acar Bey. Tekrar görüşmek üzere. " Diyerek tokalaştıktan sonra odadan çıkarken Acar hızlı adımlarla Engin'in yanına geldi. " Ne oluyor lan! Ne dalıyorsun? " " Abi birşeyler oluyor! " " Ne demek bir şeyler oluyor lan?! " " Abi.? " Dedi öne doğru gelerek. " Bir aydan sonra bir kız çıktı ortaya. Önce Ekin beyi hastane hastane aramaya başlamış. Şimdide limanlarda Beydağlı'yı ve sahibini soruyormuş. Birde Yaşar'ı. Bizimkiler başından savmış." " Kim lan? Kimmiş? Neden ölen birinin peşine düşmüş? " " Bilmiyorum abi. Belkide sevgilisi falan. Haber alamayınca peşine düşmüştür. Kız limandan ayrılırken bizimkiler den biri takibe almış. Evini, adresini biliyoruz. Eski mahalleler taraflarında oturuyor. Ne yapmamızı emredersin? " " Adamın takibe etmeye devam etsin." " Yaşar'ı neden arıyor olabilir?" " Yaşar Ekin'in en sadık adamıydı. O geceden sonra günlerce denizde sahibini aradı. Ama bulamadı. Laaan!! " Dedi Acar. " Lan yoksa bu piç ölmedi mi? " Acar kısa bir süre düşüncelere daldı. Ardından aniden Engin'in yakasından tuttu. " Engin o limandan sadece bize değil Yaşar'a da kuş uçmuştur. Yaşar aptal değil. Kız ve Ekin ismi bir araya gelince işi çözer. Adamını ara. Ondan Başka birileri kızı takip ediyor mu sor. Sonrada ânını bulup kızı alıp depoya getirin. Bakalım neymiş işin aslı? " " Tamam abi." Engin hızla odadan çıkarak kızın apartmanının önünde bir köşede beklemeye devam eden adamını aradı. Adam ilk çalışta açtı telefonunu. " Emret abi! " " Niko! Gözünü aç. Etrafta senden başka birileri varmı? " Adam sakince etrafına bakındı.. " Görünürde şüpheli hiç kimse yok abi." " Kız nerede? " " Apartmana girdikten sonra bir daha çıkmadı abi. Ben de hâlâ dışarıda bekliyorum." " Tamam dikkatli ol. Bulduğunuz ilk fırsatta kızı alıp depoya getireceksiniz, abinin emri." " Anladım abi." Engin telefonu kapattığın da Niko gözlerini yeniden aparmana dikerek telefondan başka bir arama yaptı. " Cemo bir araba bul ve atacağım konuma gel. " Dedi ve kapattı. ***** Sabah erkenden uyandım. Dünden kalan yorgunluk hâlâ üzerimdeydi. Önce banyoya girip işlerimi hallettikten sonra elimi yüzümü yıkayarak çıktım. Mutfağa girip ayak üstü birşeyler atıştırıp odama döndüm. Üzerime rahat spor kıyafetlerimi giyip, yatarken örgüsünü açtığım ve sabaha kadar bonus marka olmuş olan saçlarımı alelusül tarayıp evden çıktım. Çelik kapıyı kilitlerken Ekin burda olsa saçlarımı yine örerdi diye geldi aklıma. O an sebebini bilemediğim bir şekilde sol yanımda bir sızı hissettim. Galiba ben bu hortlağa alışmıştım. Merdivenleri hızlı hızlı inerken kendi kendime gülüyordum. Bir hayalete alışmak ha.. Binadan çıktıktan sonra yine hızlı adımlarla caddeye doğru yürümeye başladım. Bir an önce yakındaki hastanelere tekrar bakacak sonra limana gidecek yeniden araştırma yapacaktım. Yani yapmak zorundaydım. Ekin hortlağı Yaşar'ı bul diyerek kaybolmuş bir dahada dönmemişti. Eğer ölmediyse şuan bedeninde olmalıydı ama bulunduğu yerden çıkamıyordu. Belkide zorla tutuluyordu. Yaşar'ı bul dediyse Yaşar onu benden daha hızlı bulabilecek biriydi demekki. Bir yandan düşünüp bir yandan yürümeye devam ederken kulağıma yakından gelen ayakkabı sesleri çekti dikkatimi. Yavaşladığımda yavaşlayan hızlandığımda hızlanan biri arkamdan geliyordu. Nasıl ya? Takip mi ediliyordum. Yoksa fazlamı pimpirikliydim. Aniden durup bir anda arkama döndüm. Evet arkamda biri vardı. Kaldırımda durmuş elindeki sigarasını yakıyordu. Aynı zamanda yolda ağır ağır ilerleyen büyük bir araç çekti dikkatimi. Bu araç bu lükslükle buralara ait olamazdı. Yavaşça önüme dönerek arkamda kalan adamı ve aracın sesini dinleyerek yürümeye devam ettim. Hem araç hem adam arkamda kalmaya özen gösteriyorlardı. " Tamam anladım bu ikisi benim peşimde." Dedim. " Kızım Başak topukla!" diyerek bir anda koşmaya başladığımda arkamdaki adamın Cemo önünü kes dediğini duydum. Kesin peşimdelerdi, artık netti. Dahada hızlandım. Arkadakiler kimdi bilmiyorum ama iyi niyetli olmadıklarını biliyordum. Koşarak ara sokağa girdim. Tam 30 - 40 adım daha atmıştım ki bir anda güçlü kollarla yakalanıp iki bina arasındaki küçücük boşluğa çekildiğimde ağzımın üzerinde bir el, belimde bir kol sıkıca tutulduğumu hissettim. Korkuyla bağırarak kurtulmaya çalıştım ama ağzımın üzerindeki el yüzünden sesimi bile çıkaramazken iri beden ve güçlü kollar öyle sıkı tutuyordu ki sadece çabaladığımla kalıyordum. Bulunduğum yerden peşindeki adamın yoldan geçip gidişini gördüm. Hâlâ koştuğumu sanıyor olmalıydı ki koşarak takip ediyordu. Daha doğrusu o öyle sanıyordu. Onun gözden kaybolmasıyla arkamdaki kişinin beni hızla çevirip duvara yaslamasıyla göz göze geldik. Karşımda uzun boylu, kaslı iri yapılı bir adam kara gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Bir eli hâlâ ağzımda koluyla beni duvara dayayarak konuştu. " Adım Yaşar. Sen kimsin? Bu piç seni neden kovalıyor? Neden her yerde beni ar ıyorsun? Ekin beyle bağlantın ne? " Arka arkaya sorduğu sorulardan sonra. " Elimi çekeceğim sakın bağırma." Dedi.. Başımı salladım. Koca elini çekerken, " Sen kimsin? " Dedi yeniden. " Her yerde beni ve Ekin Beyi soruyormuşsun. Söyle neden? Neden soruşturuyorsun?" *************************** 7. Bölüm bitti. 8. Bölümle devam. |
0% |