Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Ç.özel Bölüm 1/1

@azamet_29_2

Gidiş


Acar omuzuna yediği kurşunla olduğu yere düştüğünde yanından koşarak geçerken göz ucuyla bile bakmadım. Durmadan devam ederek depoya daldım. Duyduğum silah sesi yüzünden Başak'a birşey olduğu korkuyla etrafa bakarken onu gördüm. Yerde öylece kıpırdamadan yatıyordu.

O an yaşadığım korkunun tarifi yoktu.


" Başaak! " Diye bağırdım.


Koşarak yanına gelip diz çöktüm.

Kollarının arasına aldım.


" Başak!

Başak iyimisin?

Başak cevap ver!

Başak aç gözlerini!

Allah aşkına!

Allah aşkına bana bunu yapma!


Özür dilerim..

Benim yüzümden oldu özür dilerim!! "


Hepsi benim yüzümdendi. Yaşar'ı bulmasını isteyerek Acar köpeğinin önüne atmıştım kızı.


Araladığı yaş dolu gözleriyle bana baktığında sol yanım sızladı. Hiç iyi görünmüyordu.


" Ekin..." Dedi.


Emin olmak istedi sanki.


" Evet benim..

Korkma burdayım!

Sana birşey olmasına izin vermeyecem! "


Diyerek kaldırıp kucağıma aldım.

Yaralıydı. Hemen hastaneye yetişmesi gerekiyordu.

Acıyla,


" Aah!" dediğinde ciğerim koptu sanki.


Koşar adım depodan çıkıp arabaya giderken Acar ve Engin çoktan kayıplara karışmışlardı.


" Çok geç." Dedi Başak.


Kesik kesik nefeslerini duyuyordum.


" Buraya kadarmış Ekin Atalay."


Derken yüzüne baktığımda bir yudum kan dudaklarından yanağına doğru taştı.


" Şşitt!

Kendini yorma çalı süpürgesi. Hastaneye gidiyoruz.!

Sana birşey olmayacak! Olmayacak! "


Derken içimden olmasın Allah'ım. Diye yalvarıyordum.


Olmasın!


Arabanın arka koltuğuna oturup Başak'ı kucağıma yatırdım. Yaşar kapıyı kapatıp direksiyona geçer geçmez motoru çalıştırıp gaza bastı. O sırada Başak gözleri yeniden araladı.


" Sakın kendini suçlama...

Ben zaten yorgundum."


Dediğinde içinde bir çok acı, üzüntü, keder ve kırgınlık barındıran son cümlesi içime acı şekilde otururken kalbim durma noktasına gelmişti.

Çok mu üzmüşlerdi onu?

Çokmu kırmışlardı?

Çokmu alay etmişlerdi?

Neydi?

Hiç sormamıştım ki. Aklıma bile gelmemişti. Bencilce kendimi düşünürken kıza kendi ile ilgili hiçbir şey sormamıştım.


" Sus lütfen.

Kendini yorma! "


Ağlamaklı çıkan sesime inanamadım.


" Seni tanımak güzeldi Ekin."


Dediğinde korkum dahada arttı. Ona birşey olursa kendimi asla affetmezdim. Asla!


" Keşke...

Keşke biraz...

Biraz daha zamanım olsaydı."


" Sana sus dedim."


Dedim sinirle. Sonra söylediğime bin pişman yalvarırcasına,


"Lütfen." Dedim.

Yeni tanıdığım bu kızı sanki yıllardır tanıyormuş gibi hissediyor yokluğun da üzüleceğimi biliyordum.


Elini kaldırıp yanağıma koydu.

İşte orada koptum ben. Tutamadığım gözyaşlarım ve yanan yüreğimle baktım solgun yüzüne. Bakışları veda ediyor gibiydi çünkü.


Üzgünüm. Dedi.

Seni ağlattığım için affet. Dedi.

Yüzümdeki eli yavaşça kaydı göğsüne düştü, gözleri kapandı.


" Başaaak." Diye haykırdım.


" Başaaak!

Başak ne olur gitme! "


Cansız bedenini sarsarak,


" Başak beni bırakma."


Dedim. Neden böyle söylediğimi bile bilmeden. Parmağımı boynundaki damara yerleştirdim hemen.

Yoktu!

Nabzı atmıyordu.


" Yaşar bas şu gaza lan! Bas ne olur! "


Sesim yalvarırcasına çıktı.

Zaten hızlı giden araç dahada hızlanırken Başak'ı kucağımdan alıp koltuğa yatırdım. Ön koltukla arka koltuk arasına diz çökerek kulağımı kalbinin üzerine koydum.


Duyamıyordum! Kalbini duyamıyordum! Atmıyordu...


Hayır, hayır, hayır!


Başak'ın başını hemen geriye doğru alarak çenesini dikleştirdim. Önce derin bir nefes alıp kanlı dudaklarına kapandım. Bütün nefesimi ciğerlerine üfledim. Ardından kalbinin üzerine yerleştirdim ellerimi.


Lütfen...

Lütfen dayan! Diye yalvararak kalp masajına başladım.


Bir, iki, üç derken derin bir nefes daha çekerek yeniden dudaklarına kapandım. Ciğerlerimdeki son havaya kadar ciğerlerine üfledim yine. Ardından yeniden kalbinin üzerine bastırdım ellerinimi.


Allah'ım!

Allah'ım ne olur...

Benim yüzümden ölmesine izin verme!

Ne olur izin verme!

Bu azapla yaşayamam!


Bir yandan Allah'a yalvarırken bir daha ve bir daha bastırdım ellerimi. Uyguladığım baskı kaburgalarını zorlasada şuan önemli olan kalbinin çalışmasıydı.


"Hadi! Hadi Başak lütfen...


Yaşar daha gelmedik mi lan! "


" Abi sen devam et çok az kaldı."


Derken yol boyunca yaptığı gibi arka arka kornaya basıyordu.


Devam ettim. Bir kalp masajı yapıp bir suni teneffüs yapıyordum. Bırakmadım. Bırakmayacaktım. O nasıl bana yardım ettiyse ben de ona yardım edecektim.


Hastaneye gidene kadar aralıksız kalp masajı ve suni teneffüs yapacaktım. Hastaneye yetişirse bir şansı olabilirdi.

Olmalıydı.

Yaşamalıydı.

Ona bir teşekkür bile edememişken ölemezdi. Beni böyle bırakamazdı.


" Abi iki dakikaya ordayız."


" Başak. Az kaldı ne olur dayan.

Ne olur bu şekilde gitme. Beni bu şekilde bırakırsan vicdan azabından bende ölürüm.


Lütfen dayan! Dayan! Dayan! "


Her kelimede bir kez daha bastırıyordum küçük kalbine. Yine derin bir nefes alıp yeniden dudaklarına bastırdım dudaklarımı. Ciğerlerim nefessiz kalana kadar üfledim ciğerlerine.

Şuan yaşaması için sadece nefesimi değil ruhumu bile verebilirdim.


" Abi geldik." diyen Yaşar hızla arabadan indiği gibi,


" Yardım edin!

Doktor! Doktor yok mu?!

Yaralımız var yardım ediiin! "


Diye bağırırken ben ellerimle kalbine bastırmaya devam ediyordum. Az sonra aracın arka kapısı hızla açıldı. Başak'ı ellerimin altından çekerek sedyeye alırlarken, bitmek bilmeyen yol boyunca geçmek bilmeyen zaman daha da yavaşladı, yavaşladı, durma noktasına geldi sanki. Başak'ın başı ve kollarının geriye düştüğünü görünce sanki sonsuza kadar gitmiş hissi taş oldu içime oturdu. O an da durdu zaman. Gördüğüm o görüntü silinmeyecek şekilde kazındı zihnime.


Az sonra normale dönen zamanın akışıyla,


" Sırtından vuruldu. Kalbî durdu." Dedim, arabadan inip peşlerinden koşarken.


Koşarak sürdükleri sedyeyi içeriye alıp koridorda ilerlerken,


" Kaç dakikadır masaj yapıyorsunuz. " Dedi doktor.


" Kalbî durduğundan beri ama kaç dakika oldu bilmiyorum."


Önce acil müdahale odasına alındı Başak. Kıyafetinin üst bölümünü keserek açtılar. Kalp cihazına bağlanırken şok cihazı geldi. Hiç oyalanmadan bantları kızın göğsüne dayadılar. Verdikler şokla yatakta sarsıldı kızın bedeni. Kalbî tepki vermedi.


" Arttır. " Diyen doktorla hemşire voltajı arttırdı.


Bir kez daha şok verdiler. Yine olmadı.


" Arttır."


" Tamam."


Ellerimi saçlarıma geçirmiş çekiştirerek izliyordum olanları.


" Bir kez daha."


Dedi doktor.

Bir kez ve bir kez daha şok verdiler. Ama olmuyordu.


Ölüyordu...

Gözlerimin önünde ölüme gidiyordu Başak.


" Başak." dedim azalan umudum ve mırıltılı sesimle.

GİTME...

Lütfen...


Tam o anda duydum cihazdan gelen mucizevi sesi. Duymuştu beni. Kesin duymuştu. Kalbi yeniden çalışmaya başlamıştı çünkü. Doktor elindekileri hızla kenara bırakıp,


" Hemen ameliyata alıyoruz!

Hadi! Hadi! Hadi! "


Duyduklarından sonra Başak'ı apar topar alıp giderlerken titreyen ellerim ve bacaklarımla kendimi dizlerimin üzerine bıraktım. Hayatımda bu kadar üzüldüğümü bu kadar korktuğumu hatırlamıyorum.

O kadar sıkmıştım ki kendimi, bir anlık rahatlama ile sinirlerim boşalmış tansiyonum düşmüştü sanırım. Yaşar,


" Abi?

Ekin abi iyimisin? "


Değildim. Gözlerimin karardığını ve sert zemine düştüğümü hatırlıyorum sadece.

Sonrası yok.


🌟🌟


Dönüş.


Gözlerimi yeniden açtığımda hastane odalarından birinde yatakta buldum kendimi. Kolumda serum yanı başımda Kenan dururken, Yaşar odanın içinde ileri geri yürüyerek kendi kendine konuşuyordu.


" Abi! " diyen Kenan' la Yaşar hızla bana dönüp koşarak yanıma geldi.


" Abi!

Abi nasılsın.

Korkuttun bizi.

Doktor kendini çok zorlamış dedi."


Söylediklerine aldırmadan yerimden kalkarken,


" Kız nasıl? " Dedim.


" Abi kalkma! Daha yeni çıktın hastaneden. Bu kadar zorlama kendini. "


" YAŞAR!!

Başak nasıl?! "


" Abi ameliyat devam ediyor.

Kalksan da göremezsin.

Kurban olayım yat dinlen.

Sende kötü olursan ne olacak."


O sırada hemşire kız girdi içeri.


" Ne oluyor burda? "


" Hemşire hanım, ben iyiyim.

Çıkarın şunu kalkmam lazım."


" Serum henüz bitmemiş."


" Siz mi çıkarırsınız ben mi çıkarayım!"


Dedim sinirle.

Hemşire kız çaresiz yanıma gelip serumu kelebekten ayırdıktan sonra kelebeğide çıkardı.


Hemen yerimden kalkıp yerdeki ayakkabılarımı giyerek odadan fırladım. Yaşar,


" Abi. Abi dur yavaş, yeni kalktın."

Desede aldırmadım. Etrafıma baktım önce. Üst katlardan birindeydik. Hemen gördüğüm asansöre yöneldim. Yanına gelir gelmez çağrı düğmesine bastım. O kadar yavaş geliyordu ki ikincisinde yumruklayarak bastım düğmeye.

Loading...
0%