Yeni Üyelik
11.
Bölüm

C.10 Saldırı

@azamet_29_2

Selam canlarım.
Bugünden itibaren azimet340 Instagram hesabım var.
Hikâyelerimden kareler, alıntılar ve resimler paylaşmak ve sizlerden oluşan ailemi dahada büyütmek için.

Gelmek isteyen herkesi bekliyorum.

*******************************

Kız huzursuz ve müthiş bir baş ağrısıyla yavaşça yerinden kalkarak bacaklarını yataktan aşağı sarkıttı.

" Başıımmm...
Çok ağrıyor. Biraz daha uyusaydım. "

Dedi. Kollarını ve bacaklarını dört bir tarafa açarak esnerken, tek olan kanadınıda sonuna kadar açarak gerdi.

Koray tam kapıdan çıkacakken saniyelik geri dönüp,

" Öyle içersen..."

Demiştiki kocaman gözlerle kıza bakarak kala kaldı.

Kızın hemen arkasında gördüğü şey kocaman siyah bir kanat mıydı?

Kocaman açtığı gözlerini bir kaç saniye sonra kapatarak elleriyle ovuşturup tekrar açtı.
Ama az önce gördüğü o siyah kanat şimdi yoktu. Tekrar ovuşturdu gözlerini ve tekrar baktı. Kesinlikle yoktu.
Hayal mi, gerçek mi anlayamazken hâlâ kıza doğru bakıyordu.

Bir elini alnına dayayarak, aklımı mı kaçırıyorum. Diye düşündü anlık.

Siyah tüy, siyah kanat, kayıp hafıza derken sonunda keçileri kaçıracam galiba. Dedi içinden.
Bu hâli kızında dikkatini çekince Çisel eli başındaki ağrıyan yerde,

" Ne?
Neden bana öyle bakıyorsun."

" Az..
Az önce ben...
Sanki...

Neyse boşver.
Hadi kalk sende. Elini yüzünü yıka aşağı in."

Diyerek odadan çıktı.

Ama aklı hâlâ az önce gördüğü, yada gördüğünü sandığı o kanattaydı. Küçüklüğünden beri ara ara rüyalarında gördüğü kanadı şimdi Çisel'in sırtında görmesi hiç normal değildi. Hatta çok saçmaydı. Çok çok saçmaydı. Sinirle gülerek merdivenlere doğru yürüdü.

Kız başındaki, gözlerine kadar inen ağrı ile yerinden kalkarken dengesini kaybederek sendeledi. Ama kendini toparlayarak yavaş adımlarla odadaki banyoya doğru yürüdü.

" Bu nasıl ağrıdır ya.
Başım çatlıyor adeta."

Banyoya girerek elini yüzünü yıkarken lavabo aynasına baktı. Gözlerinin beyazı ve alt kirpiklerinin hizası kızarmıştı. Ellerinin arasına aldı başını. Kafasının içinde kocaman bir taş vardı sanki.

Zar zor açtı musluğu. Ellerini suyun altına turarak ıslatıp yüzünü yıkadı bir kaç kez. Gözlerine ve başındaki ağrıya iyi gelmesini umut etti.
Ama işe yaramıyor, ağrı dahada artıyordu sanki. Olduğu kadarıyla idare ederek banyodan çıkıp ağır adımlarla odadan çıktı.

Koridordan merdivenlere gelip aşağı yöneldi. Korkuluklardan tutarak inerken salonda oturan Erdem'i ve Koray'ı görüp yanlarına kadar geldi.

Koray bacak bacak üstüne atmış kollarını göğsünde birleştirmiş, çatık kaşlarla kızı izliyordu.
Kız siyah büyük koltuğa kadar gelip kendini atarken başıda geriye düştü.
Erdem,

" Çisel iyi misin? "

" Değilim.
Başım çatlıyor.
Bu nasıl bir ağrı böyle. Kafamın üzerinden fil sürüsü geçiyor sanki."

" İyi oluyor sana.
Her bulduğunu içmezsin bundan sonra. "

Kız başını iki elinin arasına aldı.

" Biraz kısık sesle konuşur musun cırtlak. Başıma ok gibi saplanıyor sözcüklerin."

Koray bir elini yine alnına bastırırken Erdem araya girdi.

" Koray bey...
Kendini kovdurmadan ben Çisel'i alıp götüreyim. Zira hâlâ kendine gelememiş. Size daha fazla zorluk çıkarmasın."

Kız uyuklar gibi otururken Koray,

" Olmaz önce ayılacak, sonra konuşacağız, sonra gidebilir seninle.

Sevim hanım!
Biri acı, kahve yap bize. "

" Tamam Koray bey."

" Bağırma lütfen yaa! "

Dedi Çisel yana doğru devrilerek köşe minderine yatarken.

İki adam kızı izlerken kız elleriyle şakalarını ovalıyordu.

" Başııımm..."

Beş dakika sonra Sevim hanım elinde üç kahve ile geldi. Birini kızın önündeki sehpaya, diğerlerini iki adamın önündeki orta sehbaya bırakıp mutfağa döndü kadın.

" Kalk hadi.
Kahveni içte aklın başına gelsin."

" Şuan canım hiç kahve istemiyor. "

Çisel biraz daha sindi koltuğa.

" Çisel kahveni iç!
Konuşacaklarımız var."

" Yarın konuşalım ne olur.
Ben pansiyonuma gitmek ve uyumak istiyorum.
Erdem beni götürür müsün? "

Erdem endişeli şekilde kıza baktı.
Patronun önünde sızmış, patronunun evinde kalmış, şimdide patronunu kızdırmak için her şeyi yapıyordu.
Bir kaç gün daha kovulmasa bari. Diye umut etti adam. Yoksa yeni bir sekreter araması gerekecekti.

Koray aklına gelen şeyle gözlerini kısıp kıza bakarak,

" Daha hikâyenin kalanını anlatacaksın."

Dediğinde kız duyduğu şeyle anında gözlerini açıp yerinde doğrularak bacaklarını koltuktan aşağı indirip oturdu.

İki adam kızın bir anda gösterdiği tepkiye şaşırarak bakarken, Çisel önündeki kahve fincanını tuttuğu gibi kahveyi tepesine dikti.

Adamların şaşkınlığı bir doz daha artmış kocaman gözlerle kıza bakakalırken Çisel,

" Aaahh!
Yandım! "

Diyerek ayağa fırladı dili dışarda.

Erdem kocaman gözlerle kalırken Koray koca bir kahkaha atarak gülmeye başladı.
Hem gülüyor hem konuşuyordu.

" Sen gerçekten neyi nasıl içeceğini bilmiyorsun. "

Diyerek önündeki su bardağını kıza uzattı. Kız Koray'ın elinden kaptığı suyu dikti bu kez tepesine.

" Bu hikâye kelimesi seni nasıl ateşledi ama."

Derken hâlâ gülüyordu adam.
Kız kaşları çatık kendini koltuğa bırakırken. Bir elinde bardak diğer eliyle dilini yelliyordu hâlâ.

Bu arada Erdem'in telefonu çalınca Koray Erdem'e baktı.

Erdem ekrana baktığında,

" Koray bey müsadenizle bu telefona bakmam gerekiyor."

Diyerek ayağa kalkarak salon kapısından bahçeye çıktı.
Erdem'in çıkışıyla Koray,

" Sanırım ayıldın.
Önce şu anlatmak için yanıp tutuştuğun hikayeni anlat bitir."

Dedi Koray gülümseyerek.

Kız anında hikaye anlatma moduna girerek elini çenesine koydu. Düşündü düşündü...

Sonrada parmaklarından ikisi ile saçlarının diplerini kaşıyarak,

" Nerde kaldığımı unuttum."

Dedi sırıtarak. Koray bahaneye bakıyordu zaten,

" O zaman hikâyeyi boş ver.
Sana..."

Demişti ki..

" Hah! Tamam hatırladım."

Dedi Çisel. Koray derin ve sıkkın bir nefes alıp verdi. Şansına sövdü içinden. Aslında hikayeyi merak bile etmiyordu. Sadece kızı ayıltmak için öyle söylemişti. Ama artık çaresiz dinleyecekti. Çisel,

" Eveet kız bebeğin yanına gelmişti.
Sonra kız ellerini yumruk yaparak bağırmış.

" Nasıl ya! " Demiş.

" Nasıl yaaaaaahh!

Bumu?
Bumu benim gelecekteki kocam?!
Bu insan yavrusu çok küçük daha.Demiş. "

Kız resmen ballandıra, ballandıra hikaye anlatıyordu.

Koray duyduğu cümle ile istemedende olsa güldü.
İnsan yavrusu, cümlesi komik gelmişti.

" Sonraki gün kız kilometrelerce uzaklıktaki bulunduğu yerden bir ses duymuş.
Şaşırmış...
Bebeğin ağlama sesi kulaklarında çınlıyormuş çünkü.

Bulunduğu yerden, gece oluşuna aldırmadan bebeğin olduğu eve gelmiş.
Tek hamlede evin balkonuna zıplayıp bebeğin olduğu odaya girmiş.

Bebek kızı hemen tanıyıp susmuş.
Kız bebeği kollarının altından tutarak kaldırıp,

" Şuan sadece annesinin süt dolu göğüslerine aşık olan sen, büyüdüğünde bana aşık olmalısın ona göre. Yoksa senin yanaklarını sündürürüm hiç bir kız sana bakmaz anladın mı beni? Demiş. Sonrada, tek olan kanadını açarak en uçtaki tüyünü bebeğin burnuna sürerek gıdıklamış. Bebeğin çok hoşuna gitmiş keyifle gülmeye başlamış.

Kız yalandan kızarak,

" Nerde senin annen.
Gelip kocam olacak bebeğini doyurması gerekirken uyuyormu?

Burda beklede anneni dürteyim. Kadın yorgunluktan uyuya kalmıştır heralde. "

Diyerek bebeği yavaşça yatağa bıraktığında bir anda kanadındaki acıyla küçük bir çığlık atarken bebek kıkırdayarak gülmeye başlamış.

Çünkü yaramaz bebek kızın kanadından büyük bir tüyü çekip almış."

Çisel bal gözleri Koray'ın kara gözlerinde hikayeyi burada kesti.
Çünkü bir anlığına geçmişe o geceyi tekrar yaşamıştı Çisel.

Bu yüzden kesmişti hikayeyide. Çünkü hikâyenin devamında Koray'ın annesinin nasıl öldüğü vardı ve Koray'ın şimdilik bunu bilmesine gerek yoktu.

Bir süre kendine bakan kıza bakarak,

" Eee.! " Dedi Koray birazda ilgiyle.

" Bu kadar!"

" Anlamadım...
Bir kaç cümle daha söylemek içinmiydi o kadar heyecanın."

Kız sinsi bir şekilde gülümseyerek gözlerini kıstı.

" Sanırım beğenmedin."

" Saçma sapan bir hikaye bence. "

Dedi kollarını göğsünde birleştirerek.

" Yalnız burda konu hikaye değil. "

Dedi kız, sesine esrarengiz bir tını ekleyip yavaşça ayağa kalktı.

Ağır ağır Koray'a yaklaşırken Koray'ın gözleri kızın bal gözlerinde takılı sordu.

" Ne peki konu? "

Dedi kızın kendine doğru gelişini izleyerek.

Kız oturmakta olan adamın hemen önünde durarak ellerini arkasında birleştirdi ve Koray'ın yüzüne doğru eğildi.
Kızın gözleri adamın yüzünün her santiminde dolaşırken anlık bir çarpıntı hissetti sol yanında nedenini anlayamadığı.

Adamın gözleri ise kızın bal rengi gözleriyle dudakları arasında gezindi.

" Senn..."

Dedi kız birazda fısıltılı.

" Ben mi? "

Dedi Koray anlamaz şekilde.

" Evet sen..."

Dedi Çisel yavaşça doğrulup geri geri giderek tekrar koltuğa oturdu.

" Sana olanda bu bence.
Aşık olacağın bir kız var etrafında ve o tüyler ona ait."

Koray anlamasada açıkça kendinden bahsediyordu.

" Sen ona aşık olduğunda oda kendi dünyasına gidecek, bu yüzden etrafında dolaşıyor."

Koray tek kaşı havada kızın gözlerine bakınca, Çisel'de konuyu direk anlatamadığı için biraz sulandırmaya karar verdi.

" Yada etrafında kargalar geziyor ve o tüyler kargalara ait."

Koray sol elini alnına dayayarak sinirli şekilde gülerken,

" Bu muydu hikaye, hikaye dediğin.
Bende doğru düzgün bir şey anlatacaksın sanıp dinliyorum.

Yani başka bir dünyadan gelen benim aşık olmam gereken kanatları olan bir kız var öylemi? O tüylerde o kıza ait. "

" Kanatları değil, kanadı."

Diyerek düzeltti Çisel.

" Tek kanadı var."

" Tek.
Kanatlı.
Bir kız. " Diye vurguladı Koray'da düzelterek.

" Kargaların etrafımda dolaşması bile daha mantıklı."

Çisel yakında anlarsın dercesine sessiz gülümsedi sadece.

Koray ayağa kalkarak tıpkı az önce kızın yaptığı gibi ağır adımlarla yaklaşarak ellerini arkasına koyup kıza doğru eğildi.
Önce gözlerine baktı, sonra boynunda hissettiği duyguyu hatırlatan dudaklarına. Bir kaç saniye sonra kendine gekip devam etti.

" Birincisi şuan aşık olmak gibi bir düşüncem yok.

İkincisi diyelim ki aşık oldum...
Ben birine aşık olursam ki.. Kim olduğu hiç fark etmez...
Onu asla bırakmam.

Beni bırakıp gitmesinede izin vermem.

Üçüncüsü olmaz ama, diyelim ki böyle bir kız var ve kazara ona aşık oldum. Ve niyetini öğrendim. Asla izin vermem gitmesine."

Kız kendine izleyen kara kuytu gecelere benzeyen gözlere baktı.

" Nasıl izin vermeyeceksin.
Durduramazsınki."

" Basit."

Dedi Koray yerinde doğrularak ellerini ceplerine sokarken.

" Kanatlarını keserim! "

Kız kocaman gözlerle baka kaldı adama. Ciddi olamazdı değil mi? Öyle birşey yapmazdı.

Adam kaşlarını çattı.

" Beni kendine aşık edecek!
Bu aşk yüzünden eksik olan kanadı yeniden çıkacak!
Ve beni bırakıp gidecek.!

En başta beni kullanması adice bir davranış. Bunu öğrendiğimde ondan nefret etmem bir yana bunu onun yanına bırakmam.
O kanatlarının ikisini birden keserim.
Kalan hayatını bu dünyada geçirmek zorunda kalır. "

" Ne? "
Dedi kız şaşkın ve korkuyla.

" Nasıl yaparsın ya!
Nasıl kıyarsın! "

Adam kıza bakarak gülümsedi.

" Tabi öyle birşey olsaydı.
Ama sadece hikayeden ibaret. Neden bu kadar ciddi tepki veriyorsun? "

Kız korkudan deli gibi atan kalbiyle baka kalırken Koray kalktığı koltuğa dönüp yeniden kuruldu.

Kızın içini duyduğu şeylerle bir huzursuzluk kapladı.
Gerçekten böyle bir şey yaparsa ne olacaktı. Gözünün önüne bir bebek hali birde şimdiki sinirli hali geldi.

" Şimdi sıra bende.
Ben soracağım sende cevap vereceksin. "

Koray'ın söylediği şeyle düşünce girdabından çıktı.
Korkusu hâlâ yerli yerindeyken şimdi birde merak eklenmişti yanına. Ne soracaktı şimdi bu adam ona.

" Yoksaa..." Dedi kanadına bakarak.

Sonra devam etti.

" Anlamadım.
Neye cevap vereceğim."

" Kimsin!
Sen kimsin Çisel Çığ."

" Ne? Kim miyim? "

" Kimsin?
Neden gözlerinle, saçlarınla yüzünle ve..."

Dedi ve durdu.
Kokunla diyemedi. Kızın yanlış anlamasını istemedi.
Devam etti sadece.

" Bana tanıdık geliyorsun."

" Benmi? "

Dedi kız birazda panikle.

" Sanamı tanıdık geliyorum.
Nerden? "

" Evet.
Seni daha önce görmüşüm gibi bir his var içimde. Hatta gördüğüme eminim. Ama nerde, ne zaman, hangi şartlarda gördüm hatırlamıyorum."

Koray'ın gözleri kısılırken kaşları çatıldı. Gözünün önüne rüyaları ve kesik kesik hatırladığı anılar geldi.

" Seni hayatımın bir noktasında gördüm kesinlikle.
Ama nedenini anlayamadığım bir şekilde kafamı karıştırıyorsun.

Bak Çisel.
Ben çocukluğumda bir travma yaşadım ve o gün, yaşadığım o yirmi dört saat ve bazı anılarım silindi.
Babam kaza geçirdiğimi söylerdi ama hiç anlatmadı.

Ben o günden sonra, yani yedi yaşımdan beri sık sık kabuslar görüyorum."

Kız merakla dinlerken Koray devam etti.

" Karanlıkta bir çift bal rengi göz. Ve Siyah bir kanat. Kime yada neye ait anlayamadığım görüntüler.
Sonra Erdem' le sen geldin şirkete.

İlk o gün fark ettim bal rengi gözlerini ve seninle tanıştıktan sonra yeni anılar hatırlamaya başladım.

Bal gözlerin yanında siyah saçlar belirdi hafizamda. Netleşmeyen o silüet senin şekline bürünmeye başladı. Sonra küçük yaştaki halime sarılan bir kız. Tıpkı sana benzeyen."

Kız anlamıştı her şeyi.
Koray kızın vurulduğu günden bahsediyordu. O gün yaşadığı travma yüzünden hafızası kısmen silinmişti anlaşılan.

O gün okula gidişimi ve uyandığım hastane odasını hatırlıyorum sadece.
Sonra apar topar babam tarafından başka bir okula gönderildim. Hergün yanımda 10 tane korumayla hemde.

İşin garibi şu. Ben yedi yaşındayken sen yirmli yaşlardaysan şimdi kırklarında olmalıydın.
Bu kısmı bir mantığa oturtamıyorum. Bu durumda o kız değilsin sadece çok benziyorsun.

Ama nasıl bu kadar çok benzeyebiliyorsun. "

Kız Koray'ın ciddi bakışlarının ağırlığını üzerinde hissederek,

" Kırk yaşlarında değilim garanti veriyorum. " Dedi gülümseyerek.

O sırada kapıdan Erdem girdi.
Konuşan ikiliye bakarak.

" Çisel artık kalkalım.
Koray beyi daha fazla rahatsız etmeyelim."

" Tamam." Dedi kız,

" Kalkalım. "

Yerinden kalkarak kapıya doğru ilerlerken hâlâ oturarak kendini izleyen Koray'a baktı göz ucuyla.

Başına gelen şeyden henüz haberi olmuş hem şaşırmış hem üzülmüştü.
Sonrasında aklına şaka mı yoksa ciddi mi söylediğini hala çözemediği o cümleler geldi. Kanatlarını Koray tarafından kesildigini hayal edince
içindeki korkuyla ürperdi.

Kendisine aşık etmeye çalıştığı adam kanatlarını kesebilir miydi?

" Buna izin vermem."

Dedi içinden yumruklarını sıkarak.

Erdem'le birlikte kapıdan çıkarken.
Koray'da yerinden kalkarak arkalarından çıktı. Erdem,

" Koray bey verdiğimiz rahatsızlık için kusura bakmayın."

Çisel Koray'a bakarak, sen benim kaderimsin Koray Demirkıran. Evime dönebilmemin tek yolu sensin. Bana aşık olmalısın."

Dedi içinden.

Koray kendini izleyen kıza bakarak,

" Yarın ayık gel şirkete.
Üç günün kaldı.
Kovulmadan çalış. "

Kız sinsi şekilde gülümsedi.

" Üç gün sonra ben gitmek isteyeceğim ama sen göndermeyeceksin.
Demirkıran."

" Göreceğiz.

Bu arada seni işe alacağımdan nasıl bu kadar emindin."

Kız sessiz gülümsedi.
İddialara zaafın var diyemedi.
Yedi yaşında da aynıydı huyun, da diyemedi.

" Altıncı hissim kuvvetlidir." Demekle yetindi.

" Demek altıncı his..
Öyle olsun."

Çisel bir yanında Koray bir yanında
Erdem ile birlikte bahçenin dışına doğru yürüdü.

" Kusura bakma Erdem, benim yüzümden bu saate kadar burda kalman gerekti. Eşin Sema'da merak etmiştir heralde.
Döndüğümde eşindende özür dilesem iyi olacak. "

" Önemli değil. Ama tekrar etme lütfen. Yani Koray beyi rahatsız etmeyelim. "

Kız yanındaki Koray'a bakarak,

" Hala üç günüm var o yüzden onu umursamıyorum."

Dedi. Gerçekten umursamaz şekilde.
Koray kıza doğru eğilerek,

" Yinede şansını zorlama bence küçük ayyaş. "

Dediğinde Erdem,

" Hadi Çisel hadi."

Dedi, bir kaç metre ilerdeki arabaya doğru yürürken. Kızda ağzının içinde homurdanarak yürüdü Erdem'in peşinden. Tam o an karanlık yolda gece kadar siyah bir araç belirdi.
Hızla yaklaşırken ön camda beliren adam ve silahla Koray bir adama bir Çisel ve Erdem'e baktı.

" Yere yatın!
Çabuk! "

Kız yanlarından geçen araca bakarken koşarak yanına gelen Koray kurşun sesleriyle birlikte kızı yere iterek hızla üzerine kapandı.

Kız bir anda kendini yerde Koray'ın ağırlığını üzerinde hissetti. İkiside bir süre yerde kaldılar. Kesilen seslerle önce Çisel açtı gözlerini. Ciğerlerinde hissettiği baskı Koray'ın ağırlığıydı.
Zar zor konuştu.

" Tamam.
İyiyim.
Kalk üzerimden.
Yoksa senin yüzünden ölecem. "

Dedi kız Koray'ın koluna vurarak. Ama adamdan ses gelmediği gibi kıpırdamadı bile.

Kızın içine bir korku düştü.

" Koray! İyimisin?
Koray cevap ver Koray!

*********************************

Evet bölüm sonu canlarım.
Gelecek bölümde görüşmek üzere.

 

Loading...
0%