Yeni Üyelik
12.
Bölüm

C.11 Geçmiş ve gelecek

@azamet_29_2

Instagram azimet340

Hatalarım varsa affola canlarım.
" Tamam.
İyiyim.
Kalk üzerimden.
Yoksa senin yüzünden ölecem. "

Dedi kız Koray'ın koluna vurarak. Ama adamdan ses gelmediği gibi kıpırdamadı bile.

Kızın içine bir korku düştü.

" Koray! İyimisin?
Koray cevap ver Koray!

Kız üzerindeki Koray'ı yana devirerek dizlerinin üzerine kalktı. Koray gözleri açık ve donuk öylece gökyüzüne bakarak yerde sırt üstü yatarken, kızın korkusu dahada arttı.

" Erdem. " Dedi Erdem'e dönerek.

Erdem yerden küfürler ederek kalktı. Sonra kıza dönerek. Panikle
" İyimisiniz.? " Dedi.

" Ben iyiyim ama Koray..."

Erdem yerdeki adama bakarak iki adımda yanına geldi.

" Yaralımı? "

Kız bir yandan elleriyle adamın vucudunu yoklarken bir yandan,

" Koray! " Dedi.

O anda kolundaki ıslaklığı hissedince eline baktı. Sağ pazusunun arkasında kan vardı. Kız adamın kolunu çevirip bakarken korkuyla,

" Erdem ambulans çağır." Dedi

Bu sıradada Koray'a doğru eğilerek ellerimi yüzüne koyarak,

" Koray, Koray cevap ver."

Koray hareketsiz yatarken zihni 20 yıl geriye gitmiş o güne okulun önündeki saldırıya uğradığı güne dönmüştü. Şuan 7 yaşında ve kendisine bakan adamı ve elindeki silahı görüyor, ama korktuğu için hareket edemiyordu.

Tam o anda ortaya çıkan genç bir kızın önüne geçişi ve kızın siyah kanadını çocuğa sararak sarılması. Duyduğu silah sesi, kızın kollarının çocuktan ayrılışı, yere yığılıp kalışı ve yanına düşen o tek ve siyah olan kanadı.
Hafızasından silinen o gün bir anda bilinç altından gün yüzüne çıkmıştı.
Başına giren ağrı ile sol elini alnına bastırarak birden kalkınca aynı anda ona doğru eğilmiş olan Çisel'e çarptı kafasını. Çisel,

" Aahh! "

Derken gerisin geri oturdu olduğu yere. Eliyle alnını ovuştururken Koray kıza, kızda Koray'a bakıyordu.
Bu kez Çisel'in odadaki hali geldi Koray'ın gözlerinin önüne. Yatakta otururken kızın arkasında bir kanat görmüştü. Aklını kaçırmaya başladığını sanarken belkide gerçekten bu kız oydu. Ama nasıl.. Nasıl hâlâ aynı görünüyordu. 20 yılda neden bir değişiklik olmamıştı.

Koray boş boş kıza bakarken Erdem girdi araya.

" Koray bey iyimisiniz?
Ambulans çağırdım."

Koray kendine gelerek,

" Gerek yok.
İyiyim ara iptal et."

" Ne? "

" Ara iptal et Erdem."

Dedikten sonra koluna baktı.

" Sadece küçük bir sıyrık."

Erdem tekrar arama yaparken aklı başına yeni gelen Koray ayağa kalkıp kızıda kollarından tutarak kaldırırken vücuduna bakarak,

" Sen..
Sen nasılsın iyimisin? Yaralandınmı? "

" İyiyim."

" Sen Erdem. "

" Bende iyiyim. Kimdi bunlar."

Kız siyah aracın gittiği yöne bakarken gördüğü yüzü hatırladı.

Yüzünde yanık izi vardı. Dedi içinden.
Yine aynı adamdı. Koray'ın bebekligindeki, çocukluğundaki ve geçen gün yolda gördüğü adamdı.

" Hâlâ mı peşinde."

Dedi kız gözlerini kısarak.

Koray,

" Kim? Kimin peşimde.? "

" Kim mi, ne kimi? "

" Az önce söylediğin şeyi sordum. "

" Ne söyledim ki? "

" Yinemi dedin. Ne demek istedin."

" Benmi dedim ne zaman dedim."

Koray pes ederek sormaktan vazgeçti.
Kız da bir oh çekti içinden. Zira pot kırmış ve nerdeyse yakalayacaktı.

" Hemen içeri girin." Derken kızı kolundan tutarak eve yönlendirdi.

" Yanınıza adam almadan dönemezsiniz."

Koray Alperen'i ararken üçüde tekrar içeri girdiler. Sevgi hanım koşarak yanlarına geldi. Kadın elleri kalbinin üzerinde korkuyla,

" Koray bey iyimisiniz? Neler oluyor polis çağırdınızmı? "

" Bir şey yok Sevgi hanım korkmayın, iyiyiz. Sizde gidip dinlenin."

Derken Alperen telefonu açtı. Koray daha alo demesine fırsat vermeden direk,

" Alperen hemen yanına bir kaç adam al ve buraya gelin."

" Neden birşey mi var? "

" Birileri eve saldırdı."

" Ne.?
Ne zaman? İyimisiniz yaralı varmı? Neden hemen haber vermiyorsun.? "

" İyiyiz
Erdem ve Çisel yanımda, onlara pansiyona kadar eşlik edecek adamlar. Bizde saldıran adamları araştıralım."

" Tamam hemen çıkıyoruz."

Koray telefonu kapatırken Çisel yanına geldi.
Kız öylece koluna bakıyordu.

" Ne?"

" Koluna bakalım."

Koray'ın gözleri kızın gözlerinde dolaştı. Endişelenmişmiydi.
Neden üzgün bakıyordu.

O anda geçmişten su yüzüne çıkan görüntüleri karşısındaki kızla yan yana getirdi zihninde. Aynı gözler, aynı üzgün bakışlar aynı saçlar ve..
Ve o siyah kanat. Bu kız gerçekten o kızmıydı. Ya o hikaye. O hikaye gerçekmiydi?

" Koray diyorum. Koray..."

" Ne.?" Dedi Koray daldığı düşünce girdabından çıkarken.

" Başını çarpmış olabilirmisin?
Koluna bakalım mikop kapar diyoruz. Sağlık çantası diyoruz. Nerde diyoruz. Anladın mı? "

Adam hâlâ aklı o görüntülerde kıza bakarak,

" Alt kattaki banyoda çanta." Dedi.

Erdem ben getiririm derken kız Koray'ı kolundan tutarak koltuğa getirip,

" Otur ve gömleğini çıkarda koluna bakayım. "

Koray'ın elleri üzerindeki gömleğe giderek düğmeleri buldu. Bir bir düğmeleri açarken gözleri hâlâ kızdaydı. Gömlek adamın üzerinden ayrılmaya başladığı sırada kızın gözleride adamın vücudunda dolaşmaya başladı farkında olmadan. Kız kalbinin atışlarının değiştiğini hissedince gözlerini başka tarafa kaydırdı.
Koray gömleğini tamamen çıkardığında koltukta yanlamasına kıza doğru dönerken kız gözlerine hakim olmaya çalışarak arkasına oturup kolunun arkasına doğru uzanan sıyrıga baktı. Ama gördüğü dövme ile kala kaldı.

Koray'ın sağ kolunda pazusu, omuzu ve kürek kemiği üzerine yapılmış büyük bir kanat dövmesi vardı

Koray'ın sağ kolunda pazusu, omuzu ve kürek kemiği üzerine yapılmış büyük bir kanat dövmesi vardı.

" Yok artık. "

Dedi kız.
Bu sırada Erdem'de elinde ilk yardım kutusuyla geldi.
Koray omuzunun üzerinden kıza bakarak,

" Ne oldu? "

" Bu kara kanat senin ruhuna islemiş. Dövmesinimi yaptırdın? "
Adam gözlerini devirerek,

" Yardım edeceksen et, yoksa bırak."

" Yordom odocokson ot yokso borok! "

" Ne homurdanıyorsun."

Şımarık şey. Dedi kız ağzının içinde homurdanmaya devam ederek. Sonrada kutudan aldığı baticon ve pamukla yarayı güzelce temizledi. Ardından sargı beziyle güzelce sardı. Üzerini bantlarken bilerek biraz bastırdı ama Koray oralı bile değildi. Şuan dalan gözleri başka alemde ve
kafasının içi karma karışıktı.

Yarın ilk iş yarın kızı sorguya çekecek, bu konuyu aydınlatacaktı.
Biliyordu, bu kızda görünenden fazla birşeyler vardı, emindi artık.

Kapının önünden gelen araç sesleriyle kapıya döndü bakışlar. Koray hızla kalkarak konsoldan aldığı silahı kapıya çevirerek bekledi.
Kapının dışından,

" Koray.
Benim Alperen indir o silahı."

Alperen Koray'ı iyi tanıyordu. Olanlardan sonra içerde silahla bekleyeceğini tahmin edebiliyordu.

Koray silahını indirip,

" İçeri gel Alperen. "
Adam yavaşça kapıdan girerken arkasındanda adamları girdi.

Hilal hızlı adımlarla Koray'ın yanına gelerek koluna baktı.

" İyimisin? "

" Küçük bir sıyrık. "

Hilal bir Koray'a bir kıza ve Erdem'e baktı.

" Sizde bir şey varmı?"

Çisel başını iki yana salladı.

" Yok."

Koray:

" Hilal kızı ve Erdem'i pansiyona bırakıp gelin."

" Tamam."

Dedi Hilal koltuktaki kıza bakarak.
Sonra devam etti.

" Gidelim."

Çisel ve Erdem ayağa kalktı.
Erdem önden kapıya doğru yürürken Çisel dönüp arkasına baktı saniyelik.

Koray'ın kendine bakan kara gözleriyle karşılaştı.

Adam bir kaç saniye baktıktan sonra,
Başıyla hadi git işareti yaptı.

Çisel, " Dikkatli ol."

Dedikten sonra tekrar kapıya döndü.
Hızlı adımlarla Erdem'in arkasından yürüdü.

Arkasından da Hilal ve adamlar çıktılar.

Hilal ve adamlar Çisel ve Erdem ile birlikte siyah minibüse bindiler. Hilal oturduğu koltukta Erdem'e hitaben.

" Erdem bey neler oldu anlatın. Neden bu gece buradasınız."

Dedikten sonra kıza döndü bakışları.

" Hemde Çisel hanımla birlikte."

Çisel bu cümlede bir kinaye hissetti. Anlaşılan Hilal'in de Koray'a karşı duyguları vardı.

Çıyandan sonra birde seninlemi uğraşacağız ya.
O benim!
İlla bağıra bağıra mı söylemeliyim.
Dedi içinden söylenerek.

Dışından ise,

" Ay bugün yemeğe çıkmıştık, sızınca beni evine getirmiş sağolsun."

Diyiverdi. Ama bunu derken kendini Mehtap gibi hissedince, kendi haline bile gıcık oldu.

Hilal duyduğu cümleyle şaşkın kala kaldı.

" Anlamadım.
Yemeğe mi çıktınız. "

Çisel kıza bakarak gülümsedi.

" Bana yemek sözü vardı. Onu yerine getirdi."

Hilal belli etmemeye çalışsada bozulmuştu.

Yolun kalanını sessiz ve dikkatle giderek kızı ve Erdem'i pansiyona bırakıp, kapınının dışına iki adam bıraktı Hilal. Sonrada bindiği minibüsle gerisin geri Koray'ın evine doğru yola çıktılar.

*****

Saldırı gecesinin üzerinden 2 gün geçmişti. Olay gecesi Hilal Çisel ve Erdem'i pansuyona bırakıp geri dönmüş, Alperen ve Koray ile birilikte kamera kayıtlarını izleyip birşeyler bulmaya çalışmışlardı.

Ama bulabildikleri tek şey siyah plakasız bir araç, karanlıkta yüzü anlaşılamayan biri şoför 2 adamdı.

Koray Alperen'den emniyetede haber vermesini ve yakındaki mobese kameralarından benzer araçları bulup incelensini istemişti. Hilal ise bu süre içinde Alperen'in işlerini halledecekti.

Koray bu iki gün boyunca evde kaldı. Çünkü aklını başına toplamaya çalışıyordu, buna ihtiyacı vardı.

O 2 günün 3 öğününde Erdem aramış nasıl olduğunu neden şirkete gelmedigini sorup durmuştu. Çünkü Çisel Koray'ı merak ediyor Erdem'e rahat vermeyip arattıyordu.

Koray o geceki olayla hafızasından silinen 24 saati tekrar hatırlamaya başladıktan sonra gece boyunca başka görüntülerde hatırlamaya başlamıştı.

Bu yüzden kızla konuşmayı ertelemiş kafasının içindeki görüntüleri ve yaşadıklarını bir sıraya koymaya çalışıyordu. Başarmıştı da.

Sonunda bu sabah erken saatte kalkmış odasından çıkarak salona inip kendini koltuğa bırakmıştı.
Artık kafasına takılan birşey kalmamıştı.

Bugün şirkete gidecek ve kızla konuşacaktı. Kararlı şekilde tekrar üst kata çıkarak odasına girdi.
Hızlı bir duş aldıktan sonra giyinme odasına geçerek yine siyah gömlek siyah takım elbise ve siyah ayakkabılarını giyerek saçlarınıda tarayıp cüzdanını ve arabasının anahtarınıda alarak çıktı.

Hızlı adımlarla merdivenleri inerken Sevgi hanımın kahvaltı yapacak mısınız sorusuna hayır cevabını vererek kapıdan çıkarak arabasına doğru yürüdü. Bindiği aracı çalıştırıp gaza basarak garajdan çıkıp şirketin yolunu tuttu.

İçinde bir heyecan vardı.
Kızla karşı karşıya gelip herşeyi konuşacaktı.

Biliyordu, emindi. Kızın anlattığı hikaye aslında kendi hikayesiydi. Yani bu kız bu dünyadan değildi.

Sinirle gülerken buna inanamıyorum. Dedi.
Bu kız gerçekten başka bir dünyadan. Bu...
Bu nasıl... Gerçek olamayacak birşey.

O kadar heyecanlıydı ki o yol bitmez tükenmez gibi geldi adama.

Nihayet yarım saat daha ilerledikten sonra şirkete gelmişti. Aracını kapalı garajda rastgele bir yere gelişi güzel park edip inerek hızlı adımlarla asansöre doğru yürüdü. Açılan kapıdan binerek ofisinin olduğu katın tuşuna bastı.
Sabırsızca beklemeye başladı. Bugün herşey mi yavaştı sanki. Asansör bile yavaş ilerliyordu ona göre.

Sonunda duran asansörle açılan kapıdan çıkar çıkmaz koridorun sonundaki kızın masasına baktı ilk.
Kız yanındaki iki adamla çatır çatır kavga ediyordu.

" Anlamıyormusun be adam, Koray bey yok. Yarın gelin. "

" Dünde yarın dediniz.?"

" Koray beyi cebime saklayıp sana keyfimden mi öyle dedim.
Burda olsa burda derim."

" Sizi şikayet edeceğim."

" Etmezsen adam değilsin."

" Kovulmanızı sağlayacağım."

Kız gıcık bir gülümseme ile adama doğru uzattı yüzüyle,

" Zaten son günüm."

" Bana bak küçük cadı..."

Bu cümleyle kız iyice sinirlenerek elini masaya vurarak

" Bana bak kart horoz! "

Koray işler daha kötü hâl almadan müdahale etmeye karar verdi.

" Ne oluyor burda? "

2 adam ve kız gelen Koray'a döndüler.
Adam erken davranıp,

" Sekreteriniz bize hakaret ediyor Koray bey. "

Diyince kız hırlayarak,

" Seni..."

Demiştiki, Koray araya girdi.

" Çisel.."

Çisel durdu.

" Kenan bey her şeyi duydum. Önce siz hakaret ettiniz.
Özür dileyin."

Hem Çisel hem adam Koray'a baktı şaşkın.

" Nasıl?
Ben mi özür dileyeceğim."

Koray kollarını göğsünde birleştirdi.

" Evet siz."

" Ben bir sekreterden özür dilemem.
Haketti."

" Bende egosu tavanda biriyle iş yapmam. Güle güle Kenan bey."

Karşısındaki adamın şaşkınlığı dahada artarken sinirle çatıldı kaşları.
Kız bir adama bir Koray'a bakıyordu.

" Siz kaybedersiniz."

" Sizi kazanmasamda olur. Güle güle."

Adam arkasını dönerek sinirli adımlarla asansöre doğru giderken Koray odasına döndü ve durdu.

Kıza sırtı dönük şekilde bir kaç saniye bekledikten sonra,

" Birazdan yanıma gel. Konuşacağız."

Diyerek içeriye girip kapıyı kapattı.
Çisel hâlâ şaşkındı.
Koray kıza kızmak yerine gelen adama özür dile demişti. Birşeyler tersti bu işte.

Koray'ın ardından elindeki metni hızlı şekilde bilgisayarsa kaydedip onaylayıp kapattıktan sonra ofis kapısına geldi.

Kız kapıdan girerek masanın önüne kadar gelerek durdu.

" Otur."

" Neden."

" Konuşacağız."

" Ne hakkında."

" Sen, ben ikimiz. Siyah kanatlar, tüyler, geçmiş ve gelecek."

Kız şaşkın baktı.

" Anlamadım."

" Çisel Çığ.
Otur ve anlatmaya başla."

Kız Koray'ın ne söylediği anlamaya çalışarak, beklerken Koray ayağa kalkarak ağır adımlarla masanın bir kaç adım önünde bekleyen kızın yanına geldi.

Hemen önünde durdu.
Kızın yüzünde saçlarında dolaştı bakışları.
Kızın gözleri ise adamın hâlâ bebekliğindeki gibi bakan gözlerine kilitlendi.
Sordu.

"Ne anlatacağım."

Bir anda Koray sağ koluyla belinden sararak kızı kendine çekerek bastırdı.
Kızın avuç içleri adamın sert kaslı göğsünden destek aldı araya biraz olsun mesafe koymak için.

" Na- Na- pıyorsun? "

" Herşeyi anlat.
İlk olarak burdan başla derken sol eli yavaşça havaya doğru kalkarak kızın bakışları eşliğinde arkasına doğru ilerledi.

Çisel arkasına yönelen eli önce gözleri sonrada başıyla takip etti.

Koray elini kızın sırtına doğru uzatırken Çisel belinde sarılı koldan kurtulmaya çalışıyordu bir yandan.
Tam o anda hissetti kanadındaki eli.

Şaşkın kocaman gözlerle ve korkuyla kala kaldı.
Bir anda Koray'ın iki kanadınıda keserim. Cümlesi aklına gelince kalbi ritmini şaşırdı korkudan.

Adam avucunda hissettiği yumuşak tüyleri sıkıca tutarken gözlerini kapattı.

Kalbi heyecandan yerinden çıkacakmışcasına atmaya başlarken dudaklarından o cümle döküldü.

" Sen o kızsın! "

Kızın şaşkın ve korkuyla bakan gözleri hemen önündeki adamın yüzüne döndü. Kapalı gözleri açıldığı anda kara kuytu geceler kıza odaklandı.

" Sen o bal gözsün."

Derken eli hâlâ görmeden tutabildiği kanadındaydı.

Kız gözleri Koray'ın gözlerinde,

" Bırak.
Bırak.."

Derken dahada kuvvetli şekilde ittirerek adamdan uzaklaşmaya çalışırken adam kızı ve kanadını daha sıkı tutuyordu.

Sonunda Koray ne yaptığını farkına vararak ellerini kızdan çekecekken kız bir anda kendini geriye çekerek, arkasındaki büyük sehpanında üzerinden atlayacak şekilde odanın kapı tarafına doğru sıçradı.

Koray şaşkın kala kaldı. Aradaki mesafe nerden bakılsa 3-4 metreydi.
Nasıl yapmıştı bunu.

" Canımı yaktın dedi kız."

Ama adam cevap vermek bir yana hâlâ alık alık bakıyordu.

Kız,

" Sende alışkanlık haline getirdin ama ha! "

Adam başını santim yana kaydırarak,

" Ne?
Neyi?"

Diyince kız çenesiyle sol elini işaret edince Koray gözlerini sol eline çeviri.

Elinde siyah bir tüy vardı. Üst üste yaşadığı şaşkınlıklar biteceğe benzemiyordu.

Çisel kırık bir gülümseme ile gülümsedi Koray'ın haline bakarken.
Her şeyi hatırlamışsın anlatacak birşey kalmamış bence.

Adam bir eliyle alnını oluşturdu.
Sinirleri bozulunca kendi kendine gülmeye başladı.

" Buna inanamıyorum.
Ya aklımı kaçırıyorum yada rüya falan görüyorum.
Sen...
Sen şimdi gerçekten başka bir dünyadan gelen, kanatları olan bir kızmısın. "

" Kanatları değil." Dedi kız yüzüne çöken bir hüzünle.

" Tek kanadı olan bir kız."

Koray'ın yüzünde aniden bir ciddiyet belirdi.
Masasının önündeki koltuğa geçerek oturdu.

" Otur.
Her şeyi en baştan ve eksiksiz senden dinlemek istiyorum."

" Oraya gelmem.
Kanadımı kesersin."

Adam bir kıza birde elinde kalan tüye baktı.

" Çisel otur ve her şeyi anlat yoksa delirdiğimi düşünmeye başlayacam. "

Kız derin bir nefes alarak ağır adımlarla gelerek Koray'ın karşısındaki koltuğun en uzak yerine oturdu.

" O hikayedeki kız sendin. O...
O bebekte..."

" Evet. O bebekte sendin."

Kız derin bir nefes alıp verdikten sonra,

" Koray Demirkıran.
Gerçekten bu hikâyenin tamamını bilmek istiyormusun."

" Evet."

Dedi Koray kararlı şekilde.

" Bu hikâyenin sonunda ikimizinde canı yanacak sanırım."

Koray daha bir dikkatli baktı kıza. Ne demeye çalıştığını anlayamadı.

Kız gözlerini Koray'ın gözlerine dikti. Bütün hikayeyi adamın gözlerine bakarak anlatacaktı.

" Adım Çiselin Çığmarin.
Kısaca Çisel Çığ.

Sana göre tam 127 yıldır bana göre 100 yıl 10 gün falan benim dünyama göre 101 gün oldu bu dünyaya geleli."

" Nasıl oluyor bu."

" Dünyalarımız arasında zaman farkı var çünkü.

Kendi dünyamdan adi bir prens musvettesiyle evlenmemek için kendi kanadımı kestiğimden dolayı yöneticimiz tarafından ceza olarak sürüldüm.

Cezam kaderimdeki insanoğlunu bulup kendime âşık etmek ve onunla evlenmek. Ama onun olmadan çıkan kanadımla geri dönmek."

Koray duyduğu şeyle sinirlerinin gerildiğini hissetti.

" 100 yıl..
Tamı tamına 100 yıl bu dünyada dolaştım durdum. Sonunda bu ülkedeki bu şehirde buldum işareti. Ama kim olduğunu bilmiyordum.

Bir gün pansiyona Efken geldi."

" Efken kim.? "

" Yönetici olan dedemin adamı. 100 yıl dolmuştu ki Efken gelip seni kocan olacak kişiye götürmeye geldim dedi.

Beni getire getire senin yanına getirdi. Yani bebek olduğun zamandı o zaman. Seni görünce dalga geçiyor sandım. Ben bir bebek görmeyi beklemiyordum.
Bir yanlışlık var dedim. Ama kanadımı gördün.
Ha birde doğum leken vardı kulağının arkasında kanat şeklinde."

Adam elini birden kulağının üzerine görürdü. Anlaşılan şaşırmaların günüydü.

" Kaderime razı olup pansiyona dönecekken sen birden ağlamaya başladın. Yakalanmamak için hemen balkona çıktık.

Seni duyunca... "

Dedi ve durdu Çisel. Üzgün gözlerle Koray'a baktı ve devam etti. Bilmeliydi artık.

"Annen geldi." Dedi gülümseyerek.

Koray birden ayağa kalktı.

" A.. Aannemi gördün..mü? "

Başını salladı kız sesiz ve üzgün.

" Tamamen annene benziyorsun.
Annende senin gibi kara kaşlı kara gözlü bir insandı. Ve çok güzel bir kadındı.
O gün kaderime razı olup pansiyona döndüm.

" Pansiyon? Dedi yerine oturarak.
O zamanda mı bu pansiyondaydın? "

" Evet . "

"Erdem neden hatırlamıyor? "

" O pansiyon aslında benim. Uzun yıllar benimdi yani. Bekle orayı da anlatacağım.

Ertesi gün pansiyonda kulaklarımda bir ağlama sesi duydum. Bebek ağlama sesi. Sendin.
O zamanda cırtlaktın.
Hemen bir taksiye binip şuan oturduğun o eve geldim. O zamanlar şuanki çalışma odan bebek odasıydı.
Evinin arkasına dolaşıp tek hamlede balkonuna çıktım.
Kapıdan girerek beşiğinin yanına geldim. Ciyak ciyak ağlıyordun. Seni koltuk altlarından tutup havaya kaldırdım.

Binanın tepesinde sen beni nasıl tuttuydun aynı öyle. O yüzden gülmüştüm. Sanki yer değişmiş gibi hissetmiştim.

Zannettimki annen uyuya kaldı. Gidip ona görünmeden kaldırmak istedim.
Tam seni beşiğe bırakmıştımki o an salondan bir silah sesi geldi.

Hemen odadan çıkıp salona baktım.
Salonda iki adam ve anneni gördüm. Ama maalesef annen...

Koray getirdi devamını.

" Annem ölmüştü değilmi. Onlar annemi, babamda onları öldürdü."

Kız devam etti.

Adamlardan biri seni almaktan bahsedince hemen odaya döndüm.
Seni beşikten alıp hemen balkona çıktım. Adamlar odaya geldiler. Seni bulamayınca biri balkona doğru yürümeye başladı. Hemen seninle birlikte evin çatısına çıktım.

Biz çatıdayken baban geldi. Evin içinde bir kaç silah sesi daha duydum. Bizim çatıda olduğumuzu bilmiyordu. Seni bulamayınca sinir krizi geçirdi. O içeri girince hızla aşağı inerek seni beşiğine koyarak ağlattım. Ki baban bulabilsin diye."

Çisel cenaze kısmını es geçti.

Bir kaç gün sonra Efken yine geldi.
Beni alıp kendi dünyama götürmeye gelmiş. Cezamın bitmesi için bir yol varmış dedi.

Dedemin yanına gittiğimde duyduklarımla şok oldum.
Evlenmek istemediğim kişi yani prens Ushan benimle eksik olmama rağmen evlenerek geri dönmemi sağlamayı kabul etmiş. Ama karşılığında ikinci bir eş hakkı istemiş."

Koray'ın bakışları kızı buldu. Kız sinirle yumruğunu sıkarak öfkeli şekilde konuştu.

" Tabiki kabul etmedim. Geri gönderin beni dedim dedeme."

Kızın öfkeli gözlerine hüzün çöktü birden.

" Geri döndüğümde 7 gün için 7 yıl geçmişti.
Sema Erdem'le evlenmişti. Kızı Sima 5 yaşındaydı. Oğluna hamileydi.

Aradan 7 yıl gelmişti. Seni merak ettim. Ertesi gün diğer evinize geldim."

" O anımda silinmişti ama onuda hatırladım.
Sabah babaannemle tartışmış, okula gitmemek için evden kaçarken seninle karşılaşmıştım. O zamanda gözlerin dikatimi çekmişti."

" Evet bana, sen karışma bal göz demiştin.
Ama seni bir tüy ile kandırmıştım.
İddiaya zaafın var.
Bu işede iddia ile aldın beni.

Yinede sebep ne olursa olsun okula gitmek için söz verdin ve tuttun takdir ettim."

" O gün, yani yaşadığım korku ve şok ile unuttuğum o gün beni korumak için o kurşunun önüne atladın.

Bana nasıl sarıldığını ve kanadınla nasıl sardığını da hatırladım...

Neden yaptın? "

Bunun seninle yani kocam olacak adamla bir alakası yoktu. Ben o gün küçük Koray'ı korumak istedim.
Sen o günü unuturken ben 20 yıllık bir zaman kullandım. Efken dünyada beni takip ediyormuş. Ben vurulup hastaneye gittiğimde beni gizlice alıp kendi dünyama götürmüş.

20 gün... Dünyada ise 20 yıl geçmişti. Kendime gelir gelmez yeniden buraya döndüm.
Pansiyona geldiğimde artık beni ne Sema nede Erdem hatırlıyordu. Pansiyona öğrenciyim diyerek yerleştim. Erdem'in Sema'ya sekreter bulamayışınızı anlattığını duyunca işe ihtiyacı olduğunu söyleyerek sekreterlik başvurusu için beni buraya getirmesini istedim. Sana iddia ile kendimi işe aldırdım.

İşte hepsi bu. "

Çisel Koray'ın gözlerine bakarak anlatmış Koray hikayeyi başından sonuna kadar dinlemişti.

" Bugün." Dedi Çisel.

" İddianın son günü.
Bugün benim gitmem senin ise bana dur demen lazım."

Kız ayağa kalkarken Koray'a, Koray ise kızın bal gözlerine bakıyordu.

Koray ağır hareketlerle yerinden kalktı.

" Çisel Çığ...
Şuandan itibaren kovuldun. Muhasebeye gidip ücretini al ve bir daha buraya dönme."

Kızın dolan gözleri kara kuyulara taķıldı.
Sonrada kapıya doğru yürüdü.

Kapıyı yavaşça açarken, Koray'ın sesi duyuldu.

" Ben sana aşık olamam.
Olursam bırakmam. Bu yüzden başka bir çaresini bul."

******************************

Evet canlar bölüm sonu.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

 

Loading...
0%