@azamet_29_2
|
Çisel Koray ile kurşunun arasına girmişti. Sırtında hissettiği acı ve ağlayarak kendisini izleyen Koray'ın bakışları arasında kesildi nefesi. Kızın bal rengi gözleri kapandığında insanlar koşarak geldiler kızın yanına. Koray ağlayarak kızın yanına gitmek istediysede yanındaki şoför izin vermedi. Apar topar kucakladığı çocukla birlikte okulun bahçesine girerek Zafer beyi aradı. Bu sırada bahçedeki öğretmenlerden ikisi çıkarak kızı kucaklayarak bir araca bindirip en yakın hastaneye yetiştirmek için yola çıktılar. Hızla geldiklerinde hastane önünde iki kişi karşıladı aracı. Kızı araçtan aldıkları gibi içeri girdiler. Bir saat kadar sonra Zafer bey ve Elvan hanım olanları öğrenmiş şekilde apar topar hastaneye geldiler. Hemen acil bölümüne girip kızı sordu Zafer bey. " Öyle bir hasta ve kayıt yok." Dedi. Zafer ve Elvan hanım şaşkın kala kaldı. O iki öğretmene hastaneyi sorup gelmişlerdi. Nasıl olmazdı. Adam tekrar, tekrar baktırdı kayıtlara ama yok cevabı aldı yine. Kamera kayıtlarına baktılar. Dışarıyı gören kameralarda kızı içeri getiren iki kişi görünsede iç kameralarda yoklardı. ***** Kız gözlerini zar zor açtığında bembeyaz bir odada buldu kendini. Tanıdıkdı gördüğü oda. Neler olduğunu hatırlamaya çalıştı. Bunu düşünürken odanın kapısı açıldı. Gelen kişi Efkendi. Kızı oturur halde gördüğünde hemen arkasındaki kişiye, " Yönetici Oganer'e haber ver, uyandı." Dedi. Sonra da hızlı adımlarla kızın yanına gelerek sımsıkı sarıldı kıza. Bizi çok korkuttun Çisel. Senin için ne kadar korktum anlatamam. Ama devamını getiremedi, konuşamadı arkadaşı. Gözleri doldu. " Sakın bir daha bizi böyle korkutma." " Şey kusura bakmayın. Derken kapı bir kez daha açıldı yönetici uzun boyu ve heybetli duruşuyla kapıda belirdi. Oganer kızın yanına geldi. " Seni Ahmak! " Diye kükrediginde, kız kulaklarını kapatırken odanın duvarları titredi resmen. " Bir insan için nasıl canını yakarsın. Nasıl hiç düşünmeden hareket edersin! Adam sustuğunda kız ellerini kulaklarından çekerek dedesine doğru kaldırdı bakışlarını. Dedesi dolu dolu gözlerle bakıyordu oğlunun emanetine. Kız birşey diyemedi. "Özür dilerim." Diyebildi. Adam eğildi küçük torununu kollarının arasına aldı. Sıkıca sarıldı. " Şimdi nasılsın? " " İyiyim dede. " Efken ve bir görevli daha döndüğünden beri seni izliyordu." " Beni izliyorlardı yani. Ama neden? " " Yaptığın o son çıkışla Ushan'a güvenmedim. Sana o kadar kızdıki bastığı yer alev alıyordu nerdeyse. " Ne.? " Dedi kız ayağa fırlayarak. " 20 gün mü? Sema dahada yaşlanmış olmalı. Ve Koray. Koray 27 yaşında yani yetişkin bir insan öylemi? " Dedi Bu kez. Sinirlenen dedesi kulağından tutarak çekerken, " Ben ne diyorum sen ne diyorsun! Sana söylediğim o kadar şeyden sadece bunu mu anladın! Dedi dedesi. " Aaahhh! " Acıyla elleri kulağındaki kola sarıldı. " Dede bırak ne olur acıdı. Ama benim hemen dünyaya dönmem lazım. Her ne kadar yaralanmış ve buraya dönmek zorunda kalmış olsamda bu bana yaradı. Zaman hızlı ilerledi. Dedesi elini çekerek kıza baktı. " Evvet! Dedi kız yerinde zıplayıp kapıya koşarken. Ama aynı anda dedesi ensesinden tutarak geri çekerken, " Önce akşam yemeğinde benimle olacaksın. Sonra dönebilirsin." " Dede zaman geçiyor. " " İyiya sana yarıyor işte." Dedi dedesi. Kız gözlerini devirerek pes etti. " Tamam." Dedi dedesinin koluna girerek. " Ben çok açım hemen gidip akşam yemeğimizi yiyelim sonrada yolcu yolunda gerek." " Ne." " Yolcu yolunda gerek. İnsanların kullandığı bir cümle." Dedi kız, gülümseyerek kapıdan çıkardı dedesini. Henüz güneş tepede akşam olmadı. Önce hekimler seni kotrol edecekler. Kız, " Ama.." Demiştiki. " Ama yok!! " Diye gürledi dede. Kız duyduğu sesle olduğu yerde pıstı. " Peki." Dedi. Dışarda hallerini izleyen Efken ise gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. Çisel yanında dedesi ve Efken ile başka bir odaya geçti. Gelen 3 hekim odaya girerken Efken dışarı çıktı. Çisel akşama kadar dört döndü koridorlar, odalar ve bahçe arasında. Her adımında Efken arkasında yürüyordu. Çisel birden aklına gelen şeyle hızla arkasına dönerek Efken'e baktı. Adam şaşkın şekilde kızın neden böyle baktığını düşünürken birden Efken'in üstüne atlayıp yüz üstü yere kapakladı. Sırtına oturup iki kanadını koparırcasına ayırıp çekmeye başladı. " Çisel ne yapıyorsun? " Demek dünyada ve beni izliyordun öylemi? " Dedenin emdiydi. Kız adamın sırtından inip yere bağdaş kurup oturdu. " Seni orda o halde görünce nasıl korktum biliyormusun? " " Biliyorum söyledin." Dedi kız kendini geriye doğru yeşil çimenlerin arasına bırakıp yatarken. " Umarım hekimler izin verir ve hemen gidebilirsin. Kız duyduğu şeyle hemen yerinde doğruldu. " Özledim? " " Ya- Yani özledik." Dedi Efken ellerini havada sallayarak. " Deden, ben, biz yani herkes..." " Hadi ordan yalancı." Kızın yüzü asıldı. " Geçen sefer geldiğimde arkamdan nasıl konuşulduğunu duydum. Kimsenin beni özlediği falan yok. O arkamdan konuşanların hepsini köle olarak kullanacam. Dedi haince attığı kahkaha ile. " Hadi artık kalkalım sonuçlar çıkmıştır. Üstelik kurt gibi açım." Efken kıza bakınca, " Kurt gibi açım. İnsanların kullandığı bir cümle. Çok, çok acıktım anlamında." " Anladım." Demekle yetindi Efken. Bir süre sonra dedesinin yanında taht odasındaydılar. Selam verip içeri girerek yaklaştı Çisel. Efken hemen kapının yanına geçerek saygıyla durdu ve bekledi. " Dede sonuçlar belli oldumu? " " Evet sonuçlar belli oldu. " Ama sırtındaki yara izi sen buraya dönene kadar kalacak. Ancak sen tamamen döndüğünde kaybolacak." Dedi araya giren Hekim. Kız duyduğu şeyle sıkkın şekilde bir nefes alıp verdi. Sonra asık yüzünü düzeltip neşeli maskesini takarak gülümsedi. " Her neyse sonuçta geçecek. Hadi dede akşam yemeğine geçelim. Bende artık gidip cezamı bitirip geleyim. Geri geldiğimde yapmak istedigim bir çok şey var. " Dedi taht odasındaki hizmetlilere haince bakarak. Döndüğünde gerçekten onları köle gibi kullanmakta kararlıydı. Arkamdan konuşmak neymiş size soracağım. Dedi içinden. Hekim ve hizmetlilerin çıkışıyla Çisel büyük masanın en uç kısmına oturdu. Dedeside diğer uca oturdu. Çisel özlediği yemeklerden çatlayana kadar yedi. Yemek boyunca dünyadan ve insanlardan bahsetti durdu. Kız farkında olmadan dünyaya alışmıştı. Dedesi araya girdi. " Yapman gerekeni biliyorsun Çisel. Dedi kapının önünde hâlâ saygıyla bekleyen Efken'e bakarak. " Tamaaam." Diyerek kalktı masadan. " Ama ben nasıl gideceğim. Efken'e baktı dedesi. Efken başını aşağı yukarı sallayarak onayladı. " Ben sana yardım edeceğim. Benimle gel." Kız dedesinin yanına gelip sıkıca sarılarak ayrıldı. " Çok kalmayacağım dede, çabuk döneceğim." Dedikten sonra Efken'in yanına geldi. Birlikte bahçeye geldiklerinde bahçedeki hizmetli elinde Çisel'in valizi ve eşyalarıyla bekliyordu. " Eee. Nasıl dönüyorum? " Efken kıza sarıldı. " Dikkatli ol tamam mı? Kız kırmızı bir suratla. " Şunu söyleyip durma, biliyoruz heralde." Dediğine Efken iki siyah kanadını iki yana açtı sonuna kadar. Siyah kanatları beyaza dönüştüğünde kıza sardı kanatlarını. Kız ilk kez gördüğü görüntü ile gözlerini kapattı. Bir kaç saniye sonra açtığı gözleriyle gördüğü şey pansiyonu oldu. " Efkeeeeenn! O sırada pansiyonun kapısı açıldı ve Çisel olduğu yerde dondu kaldı. Sema dedi dudaklarının arasından çıkan belli belirsiz sesle. 29 yaşında bıraktığı Sema 49 yaşında karşısına çıkmıştı. Yüzü değişmiş çizgiler eklenmiş ama hâlâ gülümseyen Sema'ydı. İçinde bir hüzün hissetti gözleri doldu. Zaman dünyada çokmu acımasızdı. Yavaş adımlarla Sema'ya yaklaştı. " Öğrencimisin? Dediğinde Çisel ağlamamak için zor tuttu kendini. Kız dolu gözlerle, " Evet. " diyebildi. Kendi pansiyonuna bu şekilde geleceğini düşünmemişti. Sema hemen koluna girdi. " Hadi gel. Diyerek Çisel'i içeri çekiştirdi. " Sima. " " Efendim anne." "Kızım yeni ablaya odasını göster. " " Geliyoruum." Merdivenlerden inen kıza baktı Çisel gelen 25 yaşlarındaki kız Sima idi. Arkasından, "Anne." Diyen erkek sesini duyduğunda arkadaki genç çocuğa takıldı gözleri. " Babam geldimi? " " Gelir şimdi. " Dersim için." Dediğinde kapı açıldı. " Eh herkes burda olduğuna göre mutfağa. Şey.. Adın neydi güzelim." Kız Sema'ya baktı yine ağlamaklı. " Çisel. " Dedi. " Çisel'cim sen şimdi Sima ile odana yerleş sonrada gelip bizimle yemeğe katıl. Burda kalan öğrencilerimize ilk gün yemeği bizden. " Çisel sessizce başını salladı. Gözünden iki damla yaş aktı. Duygulanmış üzülmesine engel olamamıştı. Mutfağa girdiğinde masada oturan aileye baktı. Birlikte yedikleri son yemeği hatırladı. " Çisel'cim. Hangi bölümü okuyorsun." Soru zor yerden gelmişti. Öğrenci değildi ki. Hukuk diyi verdi. " Aramıza hoşgeldin o zaman. Bizde hukukuyuz. " " Yine tökezleyince bi kez lafı çevirdi." " 1sene dondurma ihtimalim var. " Anladım hayırlısı olsun. " " Hiç sekreterlik yaptın mı? Dedi Erdem. " Hayır maalesef. " Dedi kız elindeki sudan bir yudum alırken. " Hmm. Duyduğu şeyle kızın boğazında kaldı içtiği su. " Koray Demirkıran mı? " Dedi. " Sende mi duydun geçimsiz Koray beyi. Babasından sonra adam sekreter beğenmez oldu. " Siz Koray ilemi ya-yani beylemi çalışıyorsunuz. " " Aslında babasıyla çalışıyordum. Ama şimdi Koray beyle çalışıyorum. " Sadece uzaktan." Dedi kız. " Sizden rica etsem yarın benide götürürmüsünüz? " Olur belkide deneyimsiz birini istiyordur. Nasıl bu kadar geçimsiz olabiliyor anlamıyorum. Titizlikte level atlamış adam. Herşeyin kusursuz olmasından başka derdi yok. " Tamam anlaştık. " ***** Sabahın ilk ışıklarıyla kalktı kız, eskiden kendisinin, ama şimdi kendisini hatırlamayan arkadaşının pansiyonundaki tanıdık odada. Yerinden kalkıp banyoya girip hızla işlerini bitirip bir duş aldı. Kendini kurularken ıslak saçı ve kanadını kurutma makinesiyle kuruttu. " Gel Çisel gitmeden kahvaltı yap. " Kız itiraz etmeden mutfağa girdi. " Sima ve Sinan yokmu." " Dersleri erken diye erken çıktılar." " Hangi bölümü okuyorlar." " Sima bizim izimizden geliyor, hukuk. " Ne güzel." Dedi Çisel önündeki kahvaltılıklardan yerken. Erdem önden Çisel arkadan indi. Birlikte asansöre binerek Koray Demirkıran'ın ofisine doğru çıkmaya başladılar. Duran asansör ile indiklerinde birlikte ofise yöneldiler. Erdem: " Eğer seni almazsa üzülme başka işler bakarız." " Alacak." Dedi kız sinsi bir gülümseme ile. " Nasıl bu kadar eminsin." " İçimdeki his." Dedi kız. " Öyle söylüyor." Ofise yaklaştıkça içerden sesler gelmeye başladı. Çünkü cevap gelmeyeceğini biliyordu. Erdem önden Çisel arkadan girdi ofise. " Sana kim dedi lan güzergahı değiştir diye. Derken kapıdan girenleri görünce, nefes nefese durdu Koray. ÇİSELDEN Karşımda bana bakan adam oydu. Bebekliğini bile gördüğüm, bu kara kaşlı kara gözlü uzun boylu yakışıklı adam oydu. Koray Demirkıran. Da neden elindeki adamı öldüresiye dövüyordu. Bizim yeniden karşılaşmamız neden böyle olmuştu. Ben bu adamla nasıl çalışacaktım. " Kovuldun Kubilay. Siktir git ofisimden. Benim emirlerime uymayan disiplinsiz adamlarla işim yok. " Adam yerinden kalkarak önce Koray'a baktı. Sonra burnundan akan kanı silerek çıkıp gitti. O giderken Koray masasından bir ıslak mendil alıp elini silerek bize yaklaştı. Beni es geçip Erdem'e hitaben konuşmaya başladı. " Bu kez kimi getirdin? " Erdem: " Sayende şehirde seninle çalışmak isteyen kalmadı. Bu kız sonuncu." Derken ben gördüğüm şeyle şok oldum. Koray'ın masası ve koltuğunun arkasındaki şirket amblemine bakarken kala kaldım. Büyük amblemde siyah bir kanat ve çapraz duran siyah bir tüy vardı. " Karakanat güvenlik ve koruma." ***************************** Evet bölüm sonu canlarım.
|
0% |