Yeni Üyelik
6.
Bölüm

C.5 Yeniden

@azamet_29_2

Erdem:

" Sayende şehirde seninle çalışmak isteyen kalmadı. Bu kız sonuncu."

Derken ben gördüğüm şeyle şok oldum.

Koray'ın masası ve koltuğunun arkasındaki şirket amblemine bakarken kala kaldım.

Büyük amblemde siyah bir kanat ve çapraz duran siyah bir tüy vardı.
Na- Nasıl olmuştu bu. Oysa hatırlamamıştı.

" Karakanat güvenlik ve koruma."

Güvenlik şirketi mi kurmuştu.
Kız gözleriyle şaşkın ofisin içini tararken arkasında duyduğu ses yine oydu.

" Hiç ofis görmedinmi? "

Çisel arkasını döndüğüde Koray'ın gözleri kızın gözlerini buldu.
Kaşları çatıldı. Öylece kaldı bir süre. Az önce yüzüne bakmaya tenezzül etmediği kızın gözlerine takılı kalmış başka bir boyuta geçmiş gibi bakıyordu.

" Bal rengi."

Dedi nerdeyse duyulmayacak kadar kısık bir sesle.
Bal rengi gözler bir yerlerden tanıdık geliyordu hep ama hatırlayamıyordu.
Bazı geceler silik rüyalarında bile görüyordu.

Elleri ceplerinde kıza bir süre baktıktan sonra Erdem'e döndü.

" Getirdiğin kız Mars'dan gelmiş galiba."

Kız kendini toparlayarak uzun boyuyla kıza tepeden bakan adama baktı,

" Mars'a gelmeden sağa dönmek gerek benim dünyam için."

Dedi kız umursamaz şekilde.

Koray daha ciddi baktı.

" Benimle alaymı ediyorsun?! "

" Hayır.
Hem önce sen söyledin."

" Sen..?

Sen değil, siz diyeceksin."

Gözlerinin önüne beşikteki bebek sonrada okula gitmemek için kaçan Koray geldi.
Birde karşısındaki adam... "

Elini alnına bastırarak,

" Şu hale bak gülsem mi, ağlasam mı acaba."

Derken Erdem girdi araya.

" Başka birini bulana kadar bu hanımla çalışın. Bu arada bende daha deneyimli bir sekreter araştıracağım."

" Tamam sen çıkabilirsin. "

Dedikten sonra masasına geçip oturdu Koray.

" Otur! " Dedi yüksek sesiyle kızın yüzüne bile bakmadan.
Kız haline gülümsemeden edemedi.

" Hâlâ cırtlaksın."

Dedi dudaklarının arasından.
Masanın önündeki koltuğa oturup önündeki dosyayı karıştıran adamı izlemeye başladı.

Kaşı, gözü, yüzü küçüklüğündeki haline benziyordu. Sadece daha uzun, hatta kızdan daha uzun, daha kaslı daha yakışıklı.
O zayıf ilkokul çocuğunun böyle yetişkin bir insan olacağı aklına bile gelmezdi.
Kızların kolaylıkla aşık olacağı bir erkek olmuştu. Ama mesele adamın kıza aşık olması gerektiğiydi.

Kız dalgın adama bakarken gözünün önünde sallanan el ile kendine geldi.

" Hey sana söylüyorum.
Sağırmısın? "

" Ha! Yok!
Sadece dalmışım. "

" Bir şey mi dedin..."

Adam kıza sert şekilde bakınca kız,

" Niz." Diye ekledi.

" Söyle.
Seni neden işe almalıyım."

" Çünküüü."

Derken düşündü kız.

Bir sebep yoktu ki. Hiç bir özelliği yoktu. Bir şey hariç. Çok iyi bir hafızası vardı. Az çok da bilgisayar ve telefon kullanabilirdi birde.

" Hafızam çok iyidir."

" Bumu?
Bu kadarmı yani? "

" Evet, a birde biraz bilgisayar ve telefon kullanabilirim."

" Ciddi misin, gerçekten mi? İnanılmazsın."

Dedi adam alaycı şekilde.

Sonrada sinirle ayağa kalktı.

" Geldiğiniz için teşekkür etmeyeceğim. Boşa zamanımı aldınız.
Gidebilirsiniz. "

" Bence bana bir şans verin."

Dedi kız ayağa kalkarken.

" Size garanti veriyorum memnun kalacaksınız."

Adam kıza bakarken, kız ellerini arkasında birleştirip masaya doğru öne eğilerek adamın gözlerinin içine, en koyu noktaya bakarak devam etti.

" Hatta sizinle iddiaya girelim.
Bana 10 gün verin.
10 gün sonra ben gitmek isteyeceğim siz göndermeyeceksiniz."

Adam tek kaşını havaya kaldırdı.
Kızın bu şekilde kendisine meydan okuması nedense hoşuna gitmişti.
İddia kelimesini duymasıda onu hırslandırmıştı.

Kız bilerek yapıyordu. 7 yaşında da iddiaya girmeye hevesli oluşu sayesinde kazanmıştı.

" Avucunu yalarsın."

Dedi adam kollarını göğsünde birleştirerek.

Kız güldü.

" Görünüşün değişmiş ama hâlâ aynı karakterdesin. Cümlen bile aynı."

Dedi içinden. Dışından ise,

" Ne diyorsunuz. "

Koray,

" Tamam varım." Diyemedi.

Onun yerine,

" 7 gün. Sonra burdan koşarak gideceksin ve bende arkandan güleceğim."

Kız sinsi bir gülümseme ile,

" Anlaştık. Ne zaman başlıyorum.
Yarın mı? "

Bu kez Koray sinsi şekilde gülümsedi.

" Hemen! şimdi!
Odan karşıda. Masada kapının önünde.

Ha, 7 günün 2 günü tatil hatırlatayım. Yani 5 günün var. "

Kızın yüzü asıldı.

" Seni küçükken dövseymişim keşke."

Dedi ağzının içinde.
Sonrada kapıya dönüp yürüdü.

" Dur! "

Kız durdu.
Arkasına, Koray'a döndü.

" Adın ne? "

" Çisel...
Çığ...

Memnun oldum." Dedi kız.

" Ben henüz olmadım."

" Memnun olmadığın kıza aşık olduğunda görürüm seni."

Dedi bu kez içinden.

" Hadi işinin başına.
Masanın üzeri iş dolu.
Banada sıcak ve şekersiz bir kahve getir.
Soğuk kahve sevmem."

Kız gözlerini devirerek odadan çıkıp hemen karşıdaki kapıya yöneldi.
Açtığı kapı ile karışık bir masa ve oda gördü. Ve de Erdem beyi.

Erdem kızı bekliyordu.
Görür görmez ayağa kalktı.

" Ne oldu."

" Deneme surecindeyim. "

Derken üzerindeki kabanı çıkarıp ayaklı askıya takarak,

" 5 gün..
Onunla iddiaya girdim.
10 gün sonra ben gideceğim ama sen yollamayacaksın dedim.
Oda 1 hafta dedi.
Sonrada 2 günü tatil yani 5 günün var dedi. İddia ustası olmuş iyice.

Siz neden burdasınız."

" Sana bir kaç şey göstereyimki bir süre daha rahat dayanırsın."

" Teşekkürler.
Bu arada kahve istedi nerde bu kahve makinesi."

" Yok. "

" Yok derken. "

" Sen yapacaksın kahveyi.
Makine kahvesi sevmez Koray Bey. "

" Haaah! Ciddenmi? "

Bak sen şu cırtlağa.
Sonradan artist olmuş. Süte talim ederken kahve beğenmiyor beyefendi. Dedi kız içinden.

" Şu küçük oda."

Dedi Erdem odanın içindeki küçük odayı işaret ederek.

" Kahve yapabilirsin değilmi? "

" Evet te..."

" Hadi kızmadan yap. "

Kız küçük mutfağa girip hemen bir kahve yaparak hızlı adımlarla Koray'ın ofisine girdi.

" Girmeden kapı tıklama diye birşey var."

" Pardon Koray Bey." Dedi kız sırıtarak.

Kahveyi masaya bıraktı.
Koray kahveden bir yudum aldı ve kıza baktı.

" Kahve için artı bir puan aldın."

Dedi.
Önceki kızlardan daha iyi yapmıştı kız. Kahvede seçiciydi Koray.
Kahvesinden bir yudum daha alırken kızın gözleri adamın arkasıdaki çerçeveye kaydı.

Kanat ve tüy

Kanat ve tüy. Hemen altında duvarda Karakanat Güvenlik ve Koruma yazıyordu.

Neden hatırlamadığın bir şeyi şirketinin amblemi yaparsın ki..
Hadi tüy neyse, ama Kanat...
Nasıl bir tesadüf.

" Neden hâlâ burdasın.
Gidip işlerini bitir.
1 saat sonra toplantım var.
Ben toplantıdayken kimseyi almayacaksın."

" Tamam."

Dedi kız gözlerini devirerek.

" Tamam değil, peki efendim. "

Bilerek yapıyordu Koray. Ne kadar erken kaçarsa o kadar erken kazanırdı iddiayı.

Kız keyifsiz şekilde çıktı odadan. Bilerek yaptığını anlamıştı ama pes etmeyecekti.
Ofisten çıktıktan sonra artık kendine ait olan odaya girdi. Öncelikle Erdem'in bilgisayar ekranını anlatışını dinledi.
Dosyalama, şifreleme, listeleme. Müşterilere ait dosyalar vs.

Kız herşeyi kolayca aklında tutabildi.
Erdem:

" Benim gitmem lazım."

Diyerek ayrılırken kızda önce odayı toparlayıp temizledi sonrada ofisin önündeki masasına geçti.

Masanın üzerinide toparlamaya başladı. Alınan notları ve yapılacak şeylerin listesini, randevuları her şeyi okuyarak kağıtları çöpe attı.

Sonrada koltuğa yaşlanıp bacak bacak üstüne atarak oturdu.
Yarım saat sonra asansörden çıkan 3 kişi ile gelenlere baktı.

Adamlar masanın önünde durarak,

" Koray beye geldiğimizi haber verin."

" Kim geldi diyeyim."

" Sağlık Medical'den Caner derseniz anlar."

Kız ayağa kalkıp yine kapıyı tıklamadan içeri girdi.

Koray başını kaldırdı.
Kız yüzünde çarpık bir gülümseme ile bakarken Koray kaşları çatık bakıyordu.

" Sağlık Medical'den Caner Bey geldiler. "

" İçeri al.
Bizede kahve getir. Bir dahada kapıyı tıkla."

Kız tekrar dışarı çıktı.
Gelenlerin içeri alıp, kahve yapmak için ayrıldı.
10 dakika sonra elinde 4 kahve ile geri geldi.

Kahveleri sahiplerine verdiğinde Koray kıza bakarak,

" Otur ve not al."

Dediğinde kız ofisin camdan olan duvarının önündeki masaya en sona oturarak bacak bacak üstüne atıp dirseklerini masaya ellerini yanaklarına koyarak konuşan herkesi gözleriyle takip ederek dinledi.

Toplantı boyunca sessizce ve şeklini bozmadan öylece bekledi.

Koray:

" Bu kadar sen çıkabilirsin."

Dediğinde kız dışarı çıkarak masasına yönelirken arkasında Koray çıkarak kapıyı kapattı.

" Napıyorsun sana not al dedim. Sen ise kaval dinler gibi dinledin sadece."

Kız adama alaycı şekilde bakarak,

" Aldım zaten. " Dedi işaret parmağını kafasına dayayarak.

" Birazdan da ekrana geçeceğim. "

"Adam tek kaşı havada baktı bir süre.

" Eksik kalan bir şey olursa hesabını sorarım. "

Dedikten sonra tekrar odasına dönerken asansörden bir kadının çıktığını gördü.
Çisel'den biraz daha uzun boylu, sarışın kırmızı mini etek, beyaz dekolte bir gömlek yapılı saçlar, topuklu ve yine kırmızı ayakkabılar ile kırıtarak geliyordu.

Kızın yanına kadar gelerek önünde durdu.

" Buyrun ne istememiştiniz. "

" Koray beyi göreceğim."

" Şuan müsait değil."

" Önemli değil benim girmemde sakınca olmaz."

Kız tekrar,

" Müsait değil."

Diyerek pekiştirdi.
Kadın:

" Sen yenisin galiba."

Dedi üstten bakan bir tavırla.

" Sen benim kim olduğumu bilmiyorsun? "

Bu cümle hiç hoşuma gitmemişti Çisel'in.

" Ben her zaman içeri girebilirim."

Diyerek tam yanından geçecekken kız, bir anda sağ bacağını kaldırıp duvara dayayarak kollarını göğsünde birleştirdi.

Kadının önüne engel koyduğu bacağı ile,

" Kim olduğunuz beni ilgilendirmez. Size müsait değil dedim!
Oturup beklerseniz ölmezsiniz! "

Dedi yüksek sesle.
Sarışın kadın kızın bu tepkisiyle bir an afallayarak geriledi.

" Koray Bey kimse girmeyecek dedi."

Kadın şimdilik sessiz kalarak koridordaki koltuğa oturmak zorunda kaldı.

Çisel yüzünde sinsi bir gülümseme ile yerine dönerek az önce toplantıda duyduğu, dinlediği not alması gereken her şeyi önündeki bilgisayara geçirmeye başladı.
Sonrada gelen uykusuyla başını masaya koyuverdi.

1 saat sonra toplantı bittiğinde Koray yanında misafirleri ile ofisten çıktı.

Çisel'i kafasını masaya koymuş uyurken gördüğünde şaşkın şekilde baka kaldı bir kaç saniye.

Yanındaki adamlar vedalaşıp ayrılırken sarışın kadın hemen yanına geldi.

" Koray kim bu kız Allah aşkına. "

Dediğinde, adam kolları göğsünde birleşmiş çatık kaşlar eşliğinde ayağı ile kızın ayağını dürterek uyandırdı.

Çisel gözünü açtığında karşısında Koray'ı ve sarışını gördü.
Kollarını ve bacaklarını gererek esnerken,

" İçim geçmiş. "

" Hayatım nerden buldun kızı."

Kız duyduğu kelimeyle yerinden fırladı. Hayatım mı demişti o.

" Beni içeri almamak için nerdeyse dövecekti."

Dediğinde Çisel kıza öldürecek gibi bakıyordu.

" Çalışırken uyuyamazsın."

Kızın gözleri sarışında aklı hayatım kelimesindeydi. Koray'ı duymamıştı bile.
Bu sarı çıyan gelecekte eşi olması gereken adama nasıl hayatım derdi.
Bir de koluna girmişti.
Dişlerini sıkarak bakarken,

Koray devam etti.

" Bir daha seni uyurken yakalarsam 5 gün beklemeden kovarım."

Sonrada kolunu kızdan kurtarıp ofise girerken sarışın kız saçlarını geriye doğru atarak omuzunun üzerinden,

" Hıh! " Dedi ve Koray'ın peşinden içeri girdi.

Kız ellerini havaya kaldırarak yumruklarını sıkarken işaret parmağını kapanan kapıya doğru uzatarak dişlerinin arasından konuştu.

" O benim kocam olacak.
Sana kolayca kaptırırmıyım."

Derken masanın önüne gelen yaşlı adam,

" Afedersiniz." Dedi.

Kız sinirle adama dönüp yumruğunu masaya vurarak,

" Affetmem!
Affetmeyecem! "

Diye bağırınca adam korkuyla geriledi.

Kız adamın halini görünce önce kendini toparladı sonrada gülümseyerek,

" Pardon.
Buyrun ne istemiştiniz? "

Diyerek elini alnına bastırırken,

" Koray bey müsaitse görüşmek istedigim bir konu vardı."

Kızın gözleri parladı.

" Ooo öylemi. "

Dedi sırıtarak.

" Tabiki müsait.
Buyrun lütfen, kim geldi diyeyim."

" Adnan Sipahi. "

Çisel sarışının odadaki rahatını bozabilmek için paldır küldür girerek,

" Koray bey.
Adnan Sipahi bey sizinle görüşmek istiyor. "

Diyerek Koray'ın cevap vermesine fırsat vermeden yaşlı adamı odaya buyur etti.

Koray biraz şaşkın biraz kızgın Çisel'e baktı. Yine kapıyı tıklamamıştı.

Sarışın kadın masanın önündeki koltukta bacak bacak üstüne atmış sinirle bakıyordu Çisel'e.
Ama kız hiç oralı olmadan çıktı ofisten.

Masasına geçerek otururken kapı tekrar açıldı. Sarışın kadın yüzü asık odadan çıkarak kızın yanına geldi.

Eliyle masaya vurarak,

" Bilerek yaptın değilmi?"

Dedi sinirle.

" Ama sana bunu ödeyeceğim.
Benim adım Mehtap. Ezberle bu adı. "

Dedikten sonra kırmızı pabucunu yere vura vura koridorda ilerlerken Çisel keyifle el sallayarak,

" Güle güle çıyan."

Dedi.
Sonrada kahkaha ile gülmeye başladı.

Sarışını def etmiş, Koray ise içerde adamla konuşuyordu.
Yapılacak şeyleride yapmış beklerken sıkılmaya başladı.
Biraz daha zaman geçince sıkıntıdan tek olan kanadını önde sonuna kadar açarak gerdi.
Sonrada önüne doğru kırarak uçlarındaki uzun tüylerin eliyle düzeltmeye başladı. Geçmişte kopan iki tüyünün yerine çoktan iki tane gelmiş boşluklar dolmuştu.

Kız eliyle kanadındaki tüyleri düzeltirken gözlerini kapattı.
Kendini bir an geçmişte Koray bebeği ilk gördüğü o anda buldu. Sonra annesinin öldüğü geceyi hatırladı. Koray annesi hiç hatırlamazken kız annesini yakından görmüştü.
Ve annesinin defnedildiği gün...
Koray bebeğin nasıl ağladığı geldi aklına. Çaresiz babaanne ve babasının gece kapıya gelmeleri...

Ve okula gitmek istemeyen Koray.
Onu ikna edebilmek için 1 tüy yetmişti.

Sonrada okulun önündeki olay...
Onu korumak için kurşunun önüne atlamıştı.

Şimdi ise o çelimsiz çocuk büyümüş ve patronu olmuştu. Bu nasıl bir kaderdi yada ceza.

Kız kanadını tekrar katlayarak arkasına çekti.
O an aklına zafer bey ve Elvan hanım geldi.
20 yılda onlar nasıldı acaba. Elvan hanım zaten yaşlıydı. Şimdi dahada yaşlanmış olmalıydı. Ya Zafer Bey. O ne yapıyordu.

Kız bunları düşünürken asansörün kapısı açıldı. Erdem geliyordu.
Kızın yanına kadar gelip durdu.

" Koray Bey müsait mi? "

" Yanında misafiri var."

" Tamam biraz beklerim.
Sen ne yaptın?
Nasıl gidiyor? "

" Biraz biraz iyi.
Size bir sey sorabilirmiyim? "

" Tabi."

" Zafer Bey ne işle meşguldü. Neden Koray Bey babası ile değilde ayrı çalışıyor.?
Neden onun yanından ayrılıp Koray Bey ile çalışmaya başladınız? "

Erdem kıza baktı bir süre sessiz.

" Sen ciddimisin?
Gerçekten haberin yokmu?
Bütün ülke duydu, sen duymadım mı?"

Kız şüpheyle sordu.

" Neden haberim yokmu? "

" Zafer Bey 5 yıl önce trafik kazasında hayatını kaybetti."

Kızın aklına bir anda o gece...
Ağlayan bebekle kapıya gelen çaresiz adamın yüzü geldi.

" Ya Elvan hanım? "

" Oda 8 yıl önce vefat etti.
Zavallı kadın yaşlıydı zaten.
Evde kalp krizi geçirmiş. Yanında Koray varmış. İlk yardım ve kalp masajı yapmış ama kurtaramamış.

Babaannesi Koray'a annelik yapmış yıllarca. Onun ölümü Koray'ı çok etkiledi. Kendine gelmesi 2 yılını aldı. Bir sene sonrada babasının acı haberini aldı."

Kızın gözleri doldu.
Sol yanında bir sızı peydah oldu.
Çok üzüldü nedense.
Belkide ikisiylede bir kaç günde olda yakınlık kurdukları içindi.

Bu sırada kapı açıldı. Önden yaşlı adam arkasından Koray çıktı.

Kız dolu gözlerle karşısındaki adama bakarken, adamda bir kıza birde yanındaki Erdem'e baktı.

" Boş boş oturacak kadar vaktiniz varmı sizin."

Demiştiki bir anda yerde gördüğü şeyle kaşları çatıldı.
Çene kemikleri kasıldı.

Yere eğilip gördüğü şeyi eline aldı.

" Siyah bir tüy."

*********************************

Bölüm sonu canlar.
Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

 

Loading...
0%