Yeni Üyelik
7.
Bölüm

C.6 Siyah ve Bal

@azamet_29_2

Kız dolu gözlerle karşısındaki adama bakarken, adamda bir kıza birde yanındaki Erdem'e baktı.

" Boş boş oturacak kadar vaktiniz varmı sizin."

Demiştiki bir anda yerde gördüğü şeyle kaşları çatıldı.
Çene kemikleri kasıldı.

Yere eğilip gördüğü şeyi eline aldı.

" Siyah bir tüy." Dedi.

Kız adamın elindeki tüye baktığında içinden bir, " Eyvah." Çekti.

Az önce kanadıyla uğraşırken düşen tüyü farkedememişti.

Koray elindeki tüye bakarken zihnine hücum eden anılar ile gelen baş dönmesi yüzünde duvardan destek aldı ayakta durmak için. Sersemledi.

Gözünün önünde bulanık bir silüet belirdi. Sadece bal gözleri netti. Kimdi?
Kadınmıydı, erkekmiydi? Anlayamıyordu.
Hatırlayamıyordu.

Kız panikle kalktı yerinden.

" Koray iyimisin.? "

Erdem ayağa kalkıp kolundan tuttu.

" Koray Bey iyimisiniz? "

Dedi, oda korkmuştu.

Kız tam diğer kolundan tutacakken Koray yerinde doğruldu.
Kolunu Erdem'den kurtarırken,

" İyiyim." Dedi. Elindeki siyah tüye bakarak,

" Bu nerden geldi? "

Diye sordu çatık kaşlarla bu kez etrafına bakarak.
Hem kız hem Erdem alık alık bakarken, adam sinirle tekrar etti cümlesini.

" Bu nerden geldi? Dedim! "

Kız:

" Bilmem.
Camdan falan gelmiştir. Malûm kuşlar yüksek yerleri sever. "

Suçu kuşlara atmıştı. Bulabildiği en iyi bahane buydu çünkü kızın.

" Ben atarım verin." Dedi kız.

" Hayır!" Dedi Koray yüksek sesle.

Kız şaşkın bakarken elinden bırakmadığı tüy ile hızla odaya girip kapıyı yüzlerine kapattı.

" Cırtlak."

Dedi kız gözlerini devirerek.
Ama yerinde duramadı. Parmak uçlarında kapının yanına gelip kulağını kapıya dayadı. Ses gelmeyince Erdem'in,

" Ne yapıyorsun dur.!"

Demesine aldırmadan sessizce kapıyı aralayarak kafasını içeriye uzattı.

Koray odasındaki cam kitaplığa yürüdü. Kapağı açarak içinden bir kitap aldı. Küçüklüğünden kalma bir hikaye kitabı. Babaannesinin her gece kendisine okuduğu en sevdiği kitap.

Kitabın sayfalarını araladı Koray. Uzun zamandır o sayfaların arasında duran siyah tüyü eline alarak kitabı rafa bıraktı.
Bu sırada diğer elinde tuttuğu tüy ile kitabın arasından aldığı tüyü yanyana getirip kıyasladı.
Aynı görünüyordu.
Hızla masaya yürüdü, koltuğuna oturup çekmeceyi açarak bir büyüteç çıkardı. İki tüyü yan yana masaya koyarak elindeki büyüteçle inceledi. Sonra eline alarak incelemeye devam etti.
Aniden ayağa kalktı.

" Aynı." Dedi.

Her hareketini izleyen kız,

" Hay aksi." Dedi mırıltıyla.

Koray:

" Ama nasıl?
Nasıl geldi buraya bu küçük tüy? "

Bir süre başı önde gözleriyle tüyleri inceledikten sonra tekrar masaya oturduğunda başını ellerini arasına alarak dirseklerini masaya dayadı.

Düşündü. Sonra büyük olan tüyü eline aldı. Uzun zamandır, yani kendini bildi bileli ondaydı bu tüy.

Babaannesi bebekken evlerine gelen bir misafirin yakasından aldığını söylemişti.

" Bu tüy olmadan susmazdın, yemek yetmezdin." Demişti.

Sonra diğer tüy...
Bu tüyden bir tane daha vardı. Evdeki odasındaydı.
İlk okula başladığı zamanlada hayal meyal hatırladığı biri vermişti. Ellerini alnına bastırdı Koray, hatırlamaya çalışıyordu ama olmuyordu.

O dönem geçirdiği bir travma yüzünden hafızasının bazı kısımları silinmişti.
O günden hatırladığı tek şey şoförleri ile okula gidişi ve gözlerini açtığı hastane odasıydı. Aradaki 24 saat silikti. Ve bazı anılarındada silinmeler olmuştu. O yaşta psikolog desteği alması gerekmişti.

Ne yaşamıştı neden hafızası silinmişti hatırlamıyordu.
Babasına her sorduğunda babası bir kaza geçirdiğini söylemiş, ne olduğunu anlatmak istememişti.

Ama o günden sonra her zaman 10 koruma ile gitti okullarına.
Sonra kâbusları başladı. Uyandığında hatırlayamadığı kabuslar. Geceleri korkuyla kanter içinde uyandığı kabuslar.

Rüyalarında bir çift bal rengi göz görüyordu hep. Bulanık bir silüet sadece gözleri net.
Bal rengi.
Ve kanat. Büyük siyah bir kanat. Kendine sarılan bir kanat. Kime yada neye ait hiç göremediği bir kanat...

Zihninin içinden bir film şeridi gibi geçen anıları başında müthiş bir ağrıya sebep olmaya başladı Koray'ın. Parmaklarını şakaklarına bastırırken dişlerini sıktı.
Ağrı o kadar artmıştı ki.. Göz damarlarına vurmaya başlamıştı.

Zihninden geçen anılara öyle dalmıştıki şuan odada masanın hemen önünde dolu gözlerle onu izleyen Çisel'in farkında bile değildi.

Çisel şuan karşısında o 7 yaşındaki çocuğu görüyordu. Ölen Elvan hanımı ve Zafer beyi hatırladı yine.

O gece...
Elvan hanım kucağında Koray bebek arkasında çaresizce bakan Zafer bey ile pansiyonun kapısına gelmişlerdi.
O halleri ve gözlerindeki bakışları aklından hiç çıkmıyordu.

Önce annesiz sonra babaannesiz sonrada babasız kalmıştı Koray.
Yalnızdı artık, kimsesizdi.

O anda Çisel'in aklına o sarışın geldi.
Hem dişlerini hem havaya kaldırdığı yumruğunu sıktı.

" Darısı senin başına sarı çıyan! "

Dedi sinirle ve yüksek sesle.

Koray duyduğu sesle boş bulunup irkilerek geriledi.

Sağ elini alnına bastırarak,

" Ne yapıyorsun burda!? "

Dedi bağırarak ayağa kalkarken.

" Neden sessizce ve izinsiz giriyorsun!?
Kaç kere söyleyeceğim şu kapıyı tıkla diye!! "

Kız sakin, ellerini arkasında birleştirdi.

" Hey cırtlak...
Sakin ol. " Dedi.

Koray anında dondu duyduğu cümle ile. Duyduğu iki kelime bir anda bilinç altından yukarı fırladı.

Hey, cırtlak..!
Hey, cırtlak..!
Hey, cırtlak..!

Bu iki kelime beyninin içinde duvardan duvara vurarak yankılanırken saniyelik bir görüntü patlaması oldu zihninde. Ama ne olduğunu anlayamadan yine kaydoldu.
Sonra saniyelik geri geldi. Kendini 7 yaşındaki haliyle okula gitmeyeceğim diye bağırarak koşarak evden çıkarken gördü.

Anında gözlerini sımsıkı kapattı. Bu anıyı bırakmamak devamını görmek, hatırlamak istedi. Hafızasından silinen o 24 saatte ne vardı öğrenmek istiyordu.
Sonra başka bir görüntü geldi. Bal rengi gözlerin yanında dalgalanan siyah saçlar. Dahasını istedi, daha fazlası lazımdı. Daha çok şey hatırlamak istedi. Beynini zorladı zorladı ama olmadı. Başına giren ağrı ile dönen başı izin vermedi.

Sendeledi, geriye doğru dengesini kaybetti. Yerine oturmaya çalışırken tekerlekli koltuk geriye gidince boşta kalan bedeniyle bir dizinin üzerine bıraktı kendini. Sol eli yerde sağ kolu masada kendini toplamaya çalışırken kız korkuyla yanına koştu.
Hâlâ başı önde gözleri kapalıydı.

" Koray?

Koray iyimisin? "

Derken yerden destek aldığı kolunu kaldırıp altına girdi kaldırmak için.

Koray cevap vermedi. Hâlâ zihnindeki ucundan tuttugu o anının peşinde daha fazlasını hatırlamaya çalışıyordu. Beynindeki bütün damarlar elektirik yüklenmişti sanki.

" Erdem.!"

Diye bağırdı Çisel.

" Erdeem! Yetiş! "

Erdem kapıdan girdiğinde ikisini yerde görünce oda panikle yanlarına koştu.

" Koray Bey!
Koray bey! "

Ama olmadı.
Koray cevap vermek bir yana bilinci gitti, kızın üzerine yığıldı kaldı.

Kız üzerine yığılan adamla olduğu yerde kala kaldı.

" Koray.! " Dedi korkuyla.

" Koray cevap ver...
Erdem çabuk ambulans çağır. "

Erdem hemen telefonuna sarıldı. Bir arama yaptı.
Açılan telefonla,

" Mithat çabuk ofise gel. Hemen !"

Diyerek kapattı.

" Ambulans çağırsana Erdem! "

" Şirket dokturunu çağırdım."

Dedi Erdem.
Kız biraz gerileyerek adamın başı dizlerinde bedenini sırt üstü yatırarak yüzüne baktı.

" Ne oldu, neden fenalaştı?
Hastamı? "

" Bir haftadır işler yüzünden doğru düzgün uyumuyor. Ondan olmuştur. Sen yakasını aç bende ayaklarını yukarı kaldırayım."

Kız adamın gömleğinin düğmesine uzandığında elleri titredi anlık. Şuan karşısında o küçük çocuk değil
genç bir erkek vardı. Farkında olmadan yüzü kızardı. Gözlerini kapattı hemen. Bu şekilde açtı 3 düğmeyide. Erdem kitaplıktan iki kalın kitap getirip üst üste koyarak Koray'ın ayaklarını kitapların üzerine kaldırdı.

O sırada acılan kapıyla, koşarak içeri girdi Mithat. Hemen yanlarına gelerek çantasından tansiyon aletini ve sitetoskopu çıkardı. Siyah gömleğinin kol düğmesini açarak yukarıya sıvadı. Tansiyon aletini koluna takarak tansiyonunu ölçtü.
Sonrada gömleğin kalan düğmelerini açarak stetoskop ile kalbini ve nefes alışını dinledi.

Başını kaldırıp bakarak,

" Tansiyonu düşmüş.

Yinemi uykusuz kaldı. " Dedi Erdem'e dönerek.

Erdem:

" Bu adamdaki titizlik bende olsa 3 gün yaşarım. "

Derken ayağa kalktı.

" Yardım edinde koltuğa alalım."

Mithat, Erdem ve Çisel birlikte adamı kaldırıp koltuğa yatırdılar.

" Bırakalım dinlensin." Dedi Mithat.

Erdem Mithat'a bakarak,

" Sen yanında kal.
Benim çıkmam lazım. Bana verdiği işleri bitirmezsem benide kovar."

" Tamam sen çık."

" Çisel sende gelen olursa alma. Randevu verip yolla. "

" Tamam." Dedi kız. Gözleri hâlâ Koray'ın yüzündeydi.

Bir kaç dakika sonra Mithat yeniden tansiyonuna bakmak istedi ama âlet çalışmadı. Yerinden kalkıp,

" Siz yanında kalın ben diğer âleti alıp geliyorum. "

Dedikten sonra hızlı adımlarla çıktı ofisten.

Bu sırada kız koltukların ortasındaki büyük sehpaya oturmuş Koray'ı izliyordu.
Kollarını göğsünde birleştirerek,

" Kendine daha iyi bakmalısın cırtlak."

Derken aklına gelen şeyle sinsi bir gülümseme peydah oldu yüzünde.

Tek olan kanadını açarak en uçtaki tüyleri adamın burnuna dokundurdu.
Bebekken bundan hoşlandığını hatırlamıştı. Şuan adam kendinden bir haber uyurken kız kendince eğleniyordu. Bu sırada kapının dışından gelen sesler yüzünden kapıya döndü. Gelen sesleri anlamaya çalışırken hissettiği şeyle tekrar Koray'a baktı.

Kanadı adamın avuç içindeydi ve tutuyordu. Panikten kocaman oldu gözleri. Yönünü dönerken kanadının ucu adamın eline doğru kayınca Koray kendinde olmadığı halde hissederek tutmuştu. Kız ellerini ağzına kapatarak bakarken Adam gözlerini açınca dahada panikledi.

Koray yerinden doğrulmak için dirseğinin üzerine kalkarken eliyle destek almak isteyince açılan avucunun içinden hızla kanadını çekti Çisel.

"Neyseki görmüyor. Dedi içinden.
Aklı yerine yeni yeni gelirken, elinde hissettiği garip his yüzünden avucuna bakarak konuştu adam.

" Ne oldu? "

Dedi Koray. Kızın kanadını tuttuğunun farkında bile değildi.

" Fenalaştın.
Doktorunuz Mithat bey gelip ilgilendi. Tansiyonun düşmüş..
Yerden kaldırıp buraya yatırdık.
Bırakalım dinlensin dedi doktorun."

Koray yerinde doğrulup koltuğa oturdu. Dirseklerini dizlerine koyarken başını ellerinin arasına aldı.

Kapattığı gözleriyle olanları hatırlamaya çalışırken kızın gözleri saniyelik şekilde açık düğmelere gidip geldi.

Bu sırada dışarda sesler artınca kız adamı bırakıp ofisten çıktı.
Masasının önündeki 3 kişiyi gördü.

Adamlar yüzleri asık kıza bakarak konuştular.

" Koray beyle randevumuz vardı.
Ama görüyorum ki karşılayacak bir personeli bile olmayan bir şirketle anlaşmaya çalışıyoruz."

" Bana bak ihtiyar.
Ülkedeki en iyi güvenlik şirketi burasıdır. Bizden daha iyi bir şirket bulursanız hiç oyalanmayın hemen onlara gidin. Ama şunu unutmayın."

Dedi kız masasına yumruğunu vurarak.

" Biz, en iyiyiz! "

Yaşlı adam bir süre durdu.
Sonra gülümsedi. Kızın bu çıkışı hoşuna gitmişti.

" Tamam anladım Atmaca kız.
O halde geldiğimizi haber verin Koray beye. "

Kız adamın aniden U dönüşü yapışına şaşırsada,

" Hemen haber veriyorum."

Diyerek kapıyı açıp içeri daldı. Yine kapıyı tıklamamıştı.

Masasında elindeki tüylere bakarak oturan Koray kızı yine direk içerde görünce,

" Ya Sabır.! " Çekti.

Kız yanına kadar gelip,

" Daha iyimisin? "

Diyince adam çatık kaşlarla baktı kıza.

" Niz." Dedi kız gülümseyerek.

" İyiyim.
Bir kaç gündür uykusuzum o yüzden oldu."

" O halde misafiriniz var."

" Kimmiş? " Dedi Koray.

Kız eli çenesinde,

" Şeeyy...Bilmem.
Adama bağırırken sormayı unuttum. "

" Bağırırken mi?! "

" Evet.
Şirketinize laf edince dayanamadım."

Adam kaşları havada bir kaç saniye alık alık baktı kıza.

" Çisel çık dışarı! " Diye bağırdı.

" Düşen tansiyonum sinirden fırlamadan adamları içeri al. Bana da bir ağrı kesici getir! "

Kız dudağını büzerek arkasını dönüp,

" Bazı insanlara hiç iyilik olmuyormuş gerçekten. "

Diyerek çıktı.
Kız,

" Lütfen buyrun." Diyerek adamları içeri alırken, Koray tüyleri hızlı şekilde yeniden kitaplığa koydu.

Gelen kişilerle Koray adamlara baktı.

Karşısındaki adam ünlü iş adamlarından biri olan Bulut Arman'dı.
Kendisi hem yeni şirketi hemde yeni yapılan otelleri için koruma ve güvenlik şirketleri ile tek tek görüşüyordu. Koray'ın anlaşmak istediği biriydi Bulut. Ama oda tıpkı kendisi gibi çok titizdi ve anlaşması güç biriydi.
Bu yüzden kendiyle anlaşmak isteyeceğinden pek emin değildi.

Koray gelen Bulut ve sekreterlerinin yanlarına gelip tokalaşarak buyur etti.

" Hoş geldiniz buyrun oturun. "

Dediğinde masanın önündeki kahverengindeki koltuklara oturdu misafirler.

" Çisel misafirlerimize ve bana kahve getir."

" Peki efendim."

Dedi kız ilk kez, odadan çıkarken.

Koray saniyelik şaşırsada belli etmedi.
Biraz sonra kız elinde 4 kahve ve bir ağrı kesici ile geldi.
Önce misafirlerin önüne sonra Koray'ın önüne bıraktı kahveleri.
Sonrada ağrı kesiciyi ve çıktı.

" Koray bey konuyu ikimizde biliyoruz. Bu yüzden kısa ve öz konuşacağım.
Sizde dahil 6 şirket ile konuşmuştuk.
Her şirketin olduğu gibi sizin şirketinizinde sunduklarını okuduk dosyanızdan."

" Evet Bulut Bey. "

" Açıkçası sekreterinizden yediğimiz azar..."

Demiştiki Koray araya girdi.

" Sekreterimin yaptığı hareket yüzünden kusura bakmayın. Kendisi çok yeni. Bugün ilk günü."

Adam kahkaha ile güldü.

" Demek ilk günü.
Buna rağmen size ve şirketinize ne kadar güvendiği aşikar. "

" Anlamadım. "

" Kız masaya yumruğunu geçirerek biz en iyiyiz dedi."

" Ne? " Dedi Koray şaşkın.

" Hatta, bizden daha iyi bir şirket bulursanız hiç oyalanmayın hemen onlara gidin dedi."

" Ne yaptı? "

Adam üst üste afallıyordu.

" Koray Bey şuana kadar görüştüğüm şirketlerde, bırakın çalışanları sahipleri bile tevilli konuşuyordu. "

Adam kahvesinden keyifle bir yudum daha aldı.

" Siz bu güveni çalışanlarınıza bile verdiyseniz, bizede verirsiniz diye düşünüyorum.
Koray bey anlaşmayı hazırlayın imzalayalım. "

Koray bu kadar kolay bir anlaşma beklemiyordu. Hâlinden memnun, birazda şaşkın şekilde anlaşma metnini hazırladıktan bir süre sonra karşılıklı imzalar atıldı ve anlaşma yapıldı.

İki tarafta hayırlı olsun dedikten sonra Bulut ve adamları ofisten çıkarken Koray eşlik etti.

Kapının önünde tekrar el sıkıştıktan sonra adamlar asansöre binerek ayrılırken nerdeyse 1 saattir kapının önünde oturan Mithat ayağa kalkarak Koray'ın yanına gelerek.

" Koray Bey nasılsınız. Misafirleriniz olduğu için giremedim."

" İyiyim Mithat sen işine bakabilirsin."

" Eminmisiniz? "

" Eminim Mithat. Git!"

" Peki Koray Bey. Yine kötü hissederseniz heber verin lütfen. "

Mithat'ın gidişiyle Koray kıza döndü. Elleri ceplerinde kızın Bal rengi gözlerine bakarken kız ise siyah gözlere bakıyordu.

" Neden bakıyorsun? "

" Nasıl etkiledin bu adamı? "

" Anlamadım."

" Her neyse hadi çık."

Dedi Koray arkasına dönerken.

" Çık derken eve erken gitmekten mi bahsediyorsun."

Koray iki parmağıyla burun kemerini sıkarak,

" Hayır.
Yok öyle birşey. "

Dedikten sonra kollarını göğsünde birleştirerek.

" Burdan kaçan bütün sekreterler titiz ve çok çalışmak zorunda oldukları için kaçtılar. Sıradakide sensin.

O güne kadar öğle yemeği arasından bahsediyorum. "

" Haaa anladım!

Tamam. O halde ilk öğle arası yemeğimde bana eşlik edermisin.."

Koray kıza baktı şaşkın şekilde.

" Anlamadım.
Yani bana yemeğe çıkma mı teklif ediyorsun. "

" Evet." Dedi kız elleri arkasında.

" O sarı çıyandan daha iyi arkadaş olurum. "

Koray kaşlarını çattı.

" Saçmalama." Dedi.

Ama kız pes etmeyecekti.

" Eğer yemekte bana eşlik edersen sana çok güzel bir hikaye anlatırım."

" Hikaye dinleyecek yaşı çoktan geçtim."

" Onu görebiliyorum. " Dedi kız tepeden tırnağa adamı süzerek.

" Ama bu hikâyenin içinde o kara tüylerde var."

*******************************
Evet bölüm sonu canlarım.
Gelecek bölümde görüşmek üzere.

 

Loading...
0%