Yeni Üyelik
15.
Bölüm

Cezam FİNAL 1

@azamet_29_2

Selam canlarım. Final 1 geldi buyrun okumaya umarım beğenirsin.
Keyifli okumalar diliyorum.

Bol yorum bekliyorum finallere.

" Çisel burdamı? "

" Nasıl burdamı? Hayır, gelmedimi? "

" Hayır gelmemiş. Sabahtan beri yok. Şu saate kadar bekledim. Hâlâ gelmeyince belki buraya gelmiştir dedim ama..."

O sırada Koray'ın telefon sesi geldi salondan. Duyduğu sesle içeri girerek telefonu eline alıp açtı.

" Merhaba Koray Demirkıran.
Birşey mi kaybettin. Yada birini."

Koray bir kaç saniyelik şaşkınlıktan sonra aklı başına gelince,

Önce telefon ekranına baktı. Numara yerine özel arama yazıyordu.

" Kimsin lan!
Çisel senin yanında mı? "

" Demek adı Çisel.
Tuhaf bir ismi varmış."

Dedi, sesindeki keyif burdan bile anlaşılıyordu.

" Laann!
Kimsin dedim, nerdesin, Çisel nerde?
Beni iyi dinle. Ona dokunursan seni bulur ellerimle gebertirim. Çabuk söyle, Çisel nerde? "

Karşıdaki adam bir kahkaha attı.

" Sakin ol Demirkıran.

Henüz birşey yapmadım. Mışıl mışıl uyuyor. 3 gün önce elimden kurtulmuş olabilirsin ama, bu kez kendi ayaklarınla geleceksin bana.

Bütün hesapları kapacağız Koray Demirkıran. "

Koray 3 Gece önceyi hatırladı.
Bu adam oydu.
Eve kurşun yağdıran adam.
Dişlerinin arasından hırlayarak konuştu.

" Nerdesin söyle, hemen geleceğim."

" Olmaz Koray.
Önce biraz bekleyeceksin...

Delireceksin...

Benim gibi sende delireceksin. Çaresizliği tadacaksın.
Sonunda kendi ayaklarınla geleceksin ölmeye.
Yada o koruyucu meleğin senin yerine ölecek."

Bu cümle Koray'ı yüreğine taş gibi oturdu.

" Aa bu arada sakın..!

Kimseye haber vermeyeceksin. Etrafımda polisin yada adamlarının gölgesini dahi görürsem hiç acımadan öldürürüm o kızı."

Koray el mecbur sessizce dinliyordu sadece.

" Şimdi kuzu kuzu benden haber bekle."

Diyerek kahkaha attı Beşir ve kapattı telefonu.

Koray elindeki telefonu hırsla koltuğa fırlatarak ellerini saçlarına geçirdi.
Sonra yanındaki Erdem'in yakasına yapıştı.

" Ne oluyor lan!
Neden benim peşimde. Neden benim yüzümden Çisel'i kaçırdı.
Ne dönüyor lan! "

" Bilmiyorum.
Kimdir? Neden Çisel'i aldı bende bilmiyorum.
Hemen polise haber vermeliyiz bence."

" Olmaz! "

Dedi Koray Erdem'i geriye ittirerek.

" Duymadın mı?
Onu öldürür."

" Ne yapacağız peki öylece bekleyecekmiyiz.
Hadi bekledik diyelim ne kadar bekleyeceğiz."

" Bilmiyorum."

Dedi Koray sinirle kendi etrafında bir tur dönerek. "

" Kahretsin bilmiyorum.

Benim suçum...
Hepsi benim suçum.
Keşke gitmesini istemeseydim.
O zaman tek kalmaz seninle gelirdi."

Düşen omuzlarıyla kendini koltuğa bıraktı adam. Dirseklerini dizlerine dayayarak başını ellerinin arasına aldı. Saçlarına geçirdi parmaklarını.

" Beklemekten başka çaremiz yok bekleyeceğiz.
Keyfinin olmasını ve aramasını bekleyeceğiz o orospu çocuğunun.

Umarım Çisel'e bir şey yapmaz. Yoksa onu lime lime doğrarım. "

İki adam sabaha kadar o salonda ileri geri yürüyerek beklediler. Elleri telefonda gözleri ekranda döndü durdu Koray.
Kızın anlattıklarını düşündü.
Kızın sarhoş olduğu o gün kıza olan hislerini nasıl farkettiğini düşündü.

Ve bu sabah.
Onu neden kovduğunu...

Kıza ben sana aşık olamam olursam gitmene izin vermem derken, aslında sana çoktan aşık oldum ama kendi dünyana dönmen için sana son şansını veriyorum diyemeyişini düşündü.

Dakikalarca beklediler, sonra saatlere dönüştü bekleyiş.
Ama ne arayan ne çağıran vardı.

Bu arada Beşir kızı getirdiği yıkık dökük depoda, ortadaki kesik varilin içindeki yanan ateşin yanında oturduğu sandalyede, Halil ile birlikte bir ellerinde sigara yerde elleri, kolları ve ayakları bağlı yatan ve hâlâ baygın uyuyan kızı izliyordu.

Bir süre sonra ayağa kalkarak kızın yanına gelerek bir dizinin üzerine yere çöktü.
Sigarasını sol eline alırken diğer elinin iki parmağı ile kızın yüzüne dökülen saçlarını yüzünden kaldırarak kulağının arasına aldı.

Kızın yüzünü izledi bir süre.

" Nasıl hâlâ aynı görünüyor. " Dedi.

" 20 yıl da herkes ve herşey değişirken bu kız nasıl değişmez."

Derken o güne döndü.
Okulun önünde göz göze geldiği âna.
Hâlâ aynıydı kız. Yoksa başka birimi diye bile düşündü Beşir. Ama o şeytan ne demişti. Yüzü hâlâ aynı.

Demekki aynı kızdı. O zaman bu kızda mı insan değildi.
Kafası dahada karıştı Beşir'in.

Halil:

" Uzaylı gibi bakıyorsun kıza? "

" Belkide uzaylıdır."

" Ne?
Uzaylı mı?
Lan sen iyice kafayı yedin.

Onu bunu bırakta Koray'ı ne zaman çağıracağız. Bitirelim artık şu işide defolup gidip kayıplara karışalım. Yoksa polis anamızı ağlatır.
Ve kız. Kızı ne yapacağız. Bizi gördü."

Beşir sigarasından derin bir nefes daha çekti. Yüzüne sinsi bir gülümseme ekleyerek,

" Yarın gece ikisindende kurtulacağız."

O gece nöbetleşe uyudu Beşir ve Halil. Kızda ilacın etkisiyle deliksiz şekilde sabaha kadar uyumuştu.
Gözlerini açtığında çoktan gün doğmuş, ilaç yüzünden başında müthiş bir ağrı, yerde yattığı içinde iliklerine kadar işlemiş soğukla kalktı yerinden. Daha doğrusu kalkmaya çalıştı. Ama yapabildiği tekşey dizlerinin üzerine oturmak oldu.

Aklı başına geldiğinde önce karşısındaki Beşir'e sonrada etrafına bakındı.

" Nerdeyim."

Beşir kızı biraz süzdükten sonra,

" Mezarın olacak yerde."

Derken silahı kıza doğru uzattı.

" Seni adi pislik.
Sensin. O gece seni gördüm. Sen kurşunladın evi değilmi? "

" Evet. "

Dedi Beşir ayağa kalkıp kıza doğru yürürken.

" Ama eminim sadece o gece görmedin."

Dedi, kızın önüne kadar gelmiş kızın kendine bakan kızgın gözlerini izliyordu.

" Değil mi? 27 yıl öncede gördün beni.
20 yıl öncede. Ve 3 gece önce.."

Kız duyduklarıyla şaşırdı. Adam biliyor muydu. Ama nasıl?
Sessiz kaldı.

" Sükut ikrardandır. "

Dedi dalga geçerek gülümserken.

" Şimdi söyle bakalım 20 yıl sonra bile nasıl aynı görünüyorsun.? "

Kız duydugu soruya cevap vermedi.

" Demek cevap vermeyeceksin.?

Pis bir şekilde gülümsedi.

" Neyse.
Artık bir önemi kalmadı zaten.

Bugün herşey bitmiş olacak. Bütün hesaplar bugün kapanacak."

Kız duyduğu şeyle hırsla yerinden kalkmak istedi ama olmadı.

" Sakın ona dokunma pislik."

Dedi bağlı kollarını iplerden çıkarmaya çalışırken.

Adam elleri ceplerinde bir kahkaha atarak cebinden bir bez çıkardı.

" Sesin sinirimi bozuyor."

Diyerek kızın arkasına geçerek zorla ağzını bağladı.

Bu arada Koray'da evde daha fazla duramayarak erkenden şirkete gelmişti Erdem ile birlikte.

Beşir hâlâ aramamıştı.
Buda onu tıpkı dediği gibi delirtiyordu. Çisel şuan nasıl, iyimi o adam ona birşey yapar mı diye endişeyle, çaresizce beklemek ölecek gibi hissettiriyordu.

Hâlâ kendine kızıyordu. Tek başına gidişinin suçlusu kendisini görüyordu.

" Keşke onunoyle kovmasaydım. "

" Koray bey lütfen polise haber verelim böyle olmaz. "

" Daha fazla delirtme beni Erdem.
Kızı öldürür o piç. Bunumu istiyorsun.
Mecbur bekleyeceğiz.

O sırada telefonu çaldı Koray'ın.
Anında cebinden çıkararak açtı.

" Alo."

" Günaydın Demirkıran."

" Lan!
Şerefsiz piç.
Nerdesin söyle lan! Ne derdin varsa benimle gör bırak kızı."

" Olmaz.
Sen gelene kadar bana arkadaşlık edecek."

" Bana bak piç. Kimsin, ne derdin var benimle bilmiyorum ama Çisel'in kılına zarar gelirse..."

" Bu gece yarısı seni tekrar arayacağım.
Sabırla bekle Demirkıran. Unutna tek bir gölge görürsem kız ölür. Görüşürüüüz."

" Bekle."

Durdu Beşir.

" Sesini duymak istiyorum."

" Neden..
Bana güvenmiyormusun?

E tabi sende haklısın. Tamam."

Diyerek kızın yanına geldi.

" Seninle konuşmak istiyor. "

Kızın ağzındaki bağı açtı Beşir. Aynı anda kız,

" Koray sakın buraya gelme seni öldürecek."

Beşir bağı kızın ağzına tekrar kapattı.

" Bunu oda biliyor güzel kız."

Dedikten sonra,

" Benden haber bekle."

Diyerek kapattı telefonu.

Yumruğunu masaya geçirirken,

" Kahretsin." Diye bağırdı.

Ardından bildiği bütün küfürleri savurdu. Bub sırada telefon tekrar çaldı. Tekrar açtı kim olduğuna bile bakmadan, Beşir sanmıştı.

" Alo Koray.."

" Alperen? "

" Başka birinimi bekliyordun? "

" Hayır ne oldu, niye aradın? "

" Adamın kim olduğunu bulduk."

" Hangi adam? "

" Senin eve saldıran adam kim olacak."

Koray hızla ayağa kalktı.

" Sen iyimisin aklın karışık sanki." Dedi. Alperen.

" Kimmiş çabuk söyle."

" Yıllardır kayıp sandığımız Beşir Çakar. Zafer Beyin öldürdüğü adamın abisi. Hani şu yüzünde yanık izi var diye tarif edilen, ama bulamadığımız. "

" Vay şerefsiz orospu çocuğu.
Demek derdi buymuş.
Kahretsin! Allah'ın belası piç.

Neredeymiş? Yeri, yurdu, adresi? "

" Yok. Sokaklar, inşaatlar, pansiyonlar, her yerde kalmıyormuş. Ama devamlı adresi yok.
Etrafında bir kaç sabıkalı adamla görünmüş son günlerde."

" Tamam Alperen."

" Ne yapalım."

" Şimdilik hiç bir şey.
Benden haber bekleyin."

" Tamam.
Koray...
Sen...
İyi olduğuna eminmisin bir şey mi var? "

" Bir şey yok Alperen benden haber bekleyin sadece."

Koray telefonu kapatarak yerine oturdu.
Erdem merakla yüzünü izliyordu.

" Beşir Çakar.
Babamın elinden kaçan adam."

Bu kez Erdem yerinden fırladı.

" Olamaz!
O adi herifin elinde mi Çisel.

Koray bey lütfen polise haber verelim."

Erdeme hak verdi Koray ama biraz bekleyecekti.

" Henüz değil bekleyeceğiz."

Bekledi iki adam.
Normalde hızla geçen zamanın bugün bitmek bilmeyişine sinir olsalarda sabırla beklediler. Ve sonuda gece olmak üzereydi. Erdem saatine baktı. 23:49 du.

Koray elinde telefon deli gibi odanın içinde bir ileri geri yürüdü durdu.

" Ara artık ara adi herif ara.
Neyi bekliyorsun. "

Zaman ilerledikçe Koray'ın korkusu dahada artıyordu.
Kendi kendine kızarak düşündü.
Sadece kurtarma isteği değildi bu.
Farkında olmadan bu kızı sevmişti işte. Hatta aşık olmuştu galiba.

Yoksa bu kadar acımazdı sol yanında sabahtan beri korkuyla atan kalbi.

Kendi kendine sinirle gülerek.

" Kader." Dedi.

" KADER! "

Sonunda telefon bir kez daha çaldı.
Koray hemen açtı.

Beşir,

" Marina.
Yalnız ol.
Yoksa senden önce o ölür. "

Dedi ve kapattı Beşir.

Koray hızla masadaki çekmemeden silahını alarak belinin arkasına taktıktan sonra, anahtarı kaptığı gibi kapıya yönelmiştiki Erdem önüne geçti.

" Neresi?"

" Marina."

" Bende geliyorum."

" Hayır.
Sen benden haber bekleyeceksin.
Seni aradığımda polise ve Alperen'e haber vereceksin. "

" Şimdi haber verelim.. "

" Erdem." Dedi Koray yüksek sesle.

" Zaman kaybediyoruz. Alperen'e şimdi haber verirsem adamları alıp peşime takılır. Anlasana Çisel'i tehlikeye atamam."

Erdem gönülsüz kenara çekilirken
Koray, elini omuzuna koyarak,

" Benden haber bekle."

Dedi ve çıkıp gitti.

Gece oluşu biraz olsun trafiği rahatlattığı için Koray kısa bir sürede Marina'ya geldi. Geldikten 2 dakika sonra telefonu yine çaldı.
Oydu biliyordu. Açtı.

" Hızlı geldin.
Anlaşılan kıza bayağı değer veriyorsun."

" Kes sesini, yerini söyle."

" O kadar kolay değil.
Şimdi limana gel. Sonlardaki yıkık depoya.. "

Koray öfkeyle bir yumruk attı direksiyona.
Hırsla gaza basarak limana doğru kırdı direksiyonu. Bir süre daha yol gittikten sonra limanın sonundaki eski depolara gelmiş yıkık dökük olanın önünde durmuştu.

Önce camdan karanlık depoyu inceledi. Silahını ve kurşunları kontrol etti sonra ve Erdem'i arayarak yerini ve Alperen ile Hilal'e haber vermesini söyledi.

Arabadan yavaşça inerek elindeki silaha birkez daha bakıp depoya doğru yürürken.
Birazdan ordayım. Dedi.

Silah tutan elini havaya kaldırıp etrafını kontrol ederek ağır adımlarla yürüdü depoya.

O sırada içerde Çisel kurulu tuzağı izliyordu. İki adam ikitarafa saklanmış Koray'ın girişimi bekliyorlardı.

Kız olacak şeyi biliyordu. Gafil avlamak istiyordu Koray'ı Beşir.
Yarım saattir uğraştığı iplerle dahada uğraşmaya başladı. Koray gelmeden kollarını kurtarmalıydı bu iplerden. Yoksa uyaramayacaktı.

Bilekleri, kolları acısada umursamadan devam etti çekiştirmeye. Sonunda da başardı, gevşemişti ipler.
O sırada deponun kapısı açılmaya başlayınca Çisel korkuyla daha fazla çabaladı. Koray lapidan giriyordu. Sonunda ellerini çıkarmayı başarırken kanadını açarak kollarındaki ipi yukarıya kaydırdı ve kurtuldu.

Hızla ağzındaki bez parçasını çekerek
" Koray girme tuzak."

Diye bağırdığında ilk kurşunu Halil sıktı Koray'a.
Koray duyduğu Çisel ile geri çekilerek kapıyı siper alırken Halil birkez daha ateş edince gördüğü Halil'e nişan alarak tetiğe bastığında Koray, Halil olduğu yere yığıldı.

" Beşir! " Diye bağırdı.

" Sen olduğunu biliyorum.
Erkekçe çık karşıma. Bir kızın arkasına saklanma.
İntikam istiyorsan gel ve al.
Yoksa babam nasıl kardeşini öldürdüyse bende seni öldürürüm.
Sana beni öldürme fırsatı veriyorum. Erkeksen gel."

Söylediği şeyle Koray Beşir'i deliğinden çıkarmak istiyordu aslında.

Çisel duyduğu cümlelerle,

" Delirmiş bu."

Derken ayaklarındaki ipleri çözmeye uğraşıyordu hâla.

" Allah'ın belası düğüm."

Diye söylendi öfkeyle.

Beşir ağır adımlarla çıktı karanlık kuytudan. Koray'ın sözleri ilgisini çekmişti. Koray gördüğü Beşir'e bakarak,

" Erkek olmaya karar verdin demek. "

Beşir elindeki silahı indirdi.

" Teke tek silah yok sadece sen ve ben."

Dedi elindeki silahı yere bırakarak.
Peki gerçekten öylemiydi.

Koray'da aynı şekilde silahını yere bıraktığında Beşir üzerine düşen kalleşliği yerine getirerek kol ağzına sakladığı küçük sustalıyı çıkarıp bir anda Koray'a savurdu. Bıçak Koray'ın göğsünü sıyırdığında, Çisel korkuyla bir çığlık attı.

" Dikkat et! "

Beşir ikinci kere hamle yaptı, ama bu kez engel oldu adam. Sağ eli göğsünde dişlerini sıkarken sol eliyle adamı bileğinden kavrayıp yüzünün ortasına bir kafa attı.

Beşir'in elindeki bıçak yere düşerken
Koray Beşir'i arka arkaya yumruklamaya başladı. Acımadan arka arkaya gelen tekme ve yumruklarla Beşir geriye doğru sendeledi. Sonunda yüzü gözü kan içinde olduğu yere yığılıp kalırken Çisel'de iplerden kurtulduğunda Koray gelmişti.

" İyimisin? "

Koray şuan kızın siyah olan kanadını çok net ve devamlı görebiliyordu.
Çok güzeldi.

Tam o anda kız yerden kalkan Beşir'i elinde silahla gördü. Kocaman gözlerle üzerlerine çevirdiği silaha bakarken, aynı anda duyduğu sesle gözleri kapandı bir anda.
Bir kaç saniyelik karanlık boşluktan sonra korkuyla açtı gözlerini. Gördüğü şey Koray'ın geniş sırtı oldu. Kurşunla arasına girmişti adam.

Anlık şokdan çıkıp arkasından hemen önüne geçti. Korkuyla baktı yarasına, sonra yüzüne.

Koray, kızın gözlerindeki korku dolu ifadeyi gördüğünde, eli karnınki yarada,

" Korkma iyiyim."

Derken elini yüzüne koydu. Bu sırada yerinden kalkan Beşir yediği dayak ve korkuyla koşarak kaçtı depodan.

☆☆☆

Kader neydi.
Hem bilinen, hemde bilinmeyendi.

Ya olacak şeyi engellemeye çalışırken olmasına yardım etmek.
Buda mı kaderdi. Evet, o da kaderdi.

" Özür dilerim benim yüzümden oldu.
Neden geldin sanki!
Keşke gelmeseydin.
Keşke...Beni bulmasaydın."

Dedi kız dolan gözleriyle adamın yarasına bakarken.

Adam bir eli yarasında diğer eliyle kızı kendine çekerek kolunu arkasından sararken, dudaklarına bastırdı dudaklarını.

Çisel kocaman gözlerle bakarken bir anda yaşlar hücum etti gözlerine.

Saniyeler sonra koray geri çekilirken aynı anda gözleriyle şahit oldu o mucizeye.

Kızın tek ve siyah olan kanadının hemen yanında bir kanat daha belirmeye başladı.
Diğeri kadar güzel, heybetli ama karbeyazıydı bu kanat.

Koray'ın sadece sevgisi ve aşkı olsaydı diğeri gibi siyah bir kanadı olacaktı Çisel'in, tıpkı eskiden olduğu gibi.

Oysa aşkının yanına canını koymuştu Koray. Kızın canının önüne canını kalkan etmişti. Tıpkı bir zamanlar kızında onun için yaptığı gibi.

Bu fedakarlığı kızın kanadının renginde belli etmişti kıza verdiği değeri, en saafii şekilde.

Kendi dünyasında bir ilk olacaktı kız siyah ve beyaz kanatlarıyla bundan böyle. Onun dünyasında hiç kimsede görülmemiş birşeydi hem siyah hemde beyaz kanatlara sahip olmak.

Gülümsedi Koray.
Kızın istediği olmuştu işte. Onun adına mutlu olmuştu adam. Artık evine kendi dünyasına dönebilecekti.
Kendinden yavaşça uzaklaştırdı kızı. Eliyle iterek,

" Git...

Git artık Çisel.
Zaman kaybetmeden git!
Yoksa bir daha gidemezsin.

Bu halimi senden bilirler. Sen yaptın sanarlar. Yakalarlarsa dönme şansın yok olur. "

Derken birden dizlerinin üzerine düştü dermansız. Kaybettiği kan gücünüde alıp götürüyordu.

Çisel yanına çöktü,

" Olmaz! "

Dedi ağlayarak.

" Seni böyle bırakamam."

" Git dedim! "

Diye bağırdı Koray
dışardan gelen siren seslerini duyuyordu. Sonra,

" Lütfen..." Dedi.

" Lütfen git artık. Dönüş şansını kaybedeceksin yoksa. "

Daha zayıf çıktı sesi.

Kız akan gözyaşlarını elleriyle sildi ama yerleri anında yeniden doluyordu. Gözlerine baktı Koray'ın. Kara gözlerine.

Bir yanı dönmelisin derken bir yanı bebekliğini bile bildiğin bu adamı bırakma diyordu.

Ne yapacaktı, zaman azdı.

Bir kaç saniye sonunda kararını verdi kız. Dönecekti.
Koray'a uzandı elleri. Yüzünü avuçlarının arasına alırken hüzünlü karalar bal gözlere bakıyordu.

Kız akan gözyaşlarıyla adamın dudaklarına dokundu dudaklarını bir buğse süresince.
Geri çekildiktan sonra kulağına doğru eğildi, iki kelime söyledi fısıltıyla.

Sonra hızla ayağa kalktı. 2 adım geriledikten sonra iki kanadını heybetle sonuna kadar açtı.

Bir güvercin edasıyla çırparak yerden yükselirken gözleri gülümseyerek kendini izleyen adamdaydı hâlâ.

Kız yükseldikçe Koray gözleriyle takip etti kızın deponun yıkık tavanına doğru yükselişini.
Bu görüntüyü zihnine kazıyordu adeta.

Kız yükseldi yükseldi, yıkılarak açılmış olan tavandan dışarı çıktı.

Aynı anda Hilal ve Alperen deponun kapısından girdiler içeri. Koray'ın yanına koşarak gelilerken Koray biten son gücüyle yığıldı kaldı oldugu yere. Gözleri kapanırken gördüğü son şey kızın uzaklaşan görüntüsüydü.

" Hoşçakal meleğim..."

Son cümlesiydi..

 

Loading...
0%