Yeni Üyelik
16.
Bölüm

Cezam Final 2

@azamet_29_2

Kız yükseldi yükseldi, yıkılarak açılmış olan tavandan dışarı çıktı.

Aynı anda Hilal ve Alperen deponun kapısından girdiler içeri. Koray'ın yanına koşarak gelilerken Koray biten son gücüyle yığıldı kaldı oldugu yere. Gözleri kapanırken gördüğü son şey kızın uzaklaşan görüntüsüydü.

" Hoşçakal meleğim..."

Son cümlesiydi..

Alperen korkarak çöktü yanına. Parmağını Koray'ın boynundaki damara bastırdı.

" Yaşıyor!
Şükürler olsun yaşıyor!
Ama nabzı çok zayıf! "

Koray'ı sırt üstü çevirirken etrafa bakındı.
Halil'in cesetinden başka kimse yoktu. Çisel yoktu.
Üzerindeki kazağı çıkararak Koray'ın yarasının üzerine bastırdı.

" Erdeem! "

Erdem koşarak geldi arkadan.

" Hilal sen yaraya bastır.

Erdem, Ömer yardım edin!
Diğerleri etrafı araştırın. Beşir'i ve Çisel'i bulun hemen.

Erdem hastaneye yetiştirelim çabuk!"

Hilal kazakla yaraya baskı ugularken 3 adam apar topar arabaya taşıdılar Koray'ı.
Hilal önden binerek arka koltuğa oturup Koray'ı kucağına yatırırken bir eli hâlâ yarada baskı uyguluyordu.

" Koray lütfen dayan.
Ne olur dayan."

Alperen direksiyona geçerken Erdem koşarak diğer kapıdan girip yanındaki koltuğa geçti.

" Bas gaza çabuk.
Yetiştirelim. "

Alperen gaz pedalını sonuna kadar kökledi. Son hız ilerledi limana gelen yolun aksi yönüne doğru. Arkadaşı ölüyordu. Bölgeden caddeye çıkıp trafiğe karıştığında makas ata ata, yardı geçti trafiği.

Nihayet sonunda hastaneye yetiştirebildi arkadaşını. Adam acil girişinde duran araçtan yine apar topar alındı sedyeye.
Hiç bekletilmeden direk ameliyathaneye götürüldü. Yüzünün rengi solmuş, çok kan kaybetmişti.

Alperen Hilal ve Erdem dışarda Koray ve doktorlar içerde tam 3 saat geçti aradan.
Doktor kapıdan çıktığında koşarak doktorun önünü kestiler.

" Doktor, söyle nasıl Koray? "

" Atlattı.
Bir kaç gün süre ile yoğun bakımda kalacak. Sonra servise çıkaracağız.
Merak etmeyin iyi olacak."

Hilal duyduğu cümlelerle kendini dizlerinin üzerine bıraktı. Son 3 saatte o kadar gerilmiştiki bir anda rahatlayınca vücudu pelte gibi olmuştu sanki.

Çok şükür. Allah'ım çok şükür.

*****

3 AY SONRA

Alperen ve Hilal ofise geldiklerinde sekreter kadın,

" Koray bey yok çıktı." Dedi yine.

" Yinemi. "

Dedi Hilal odaya girerlerken.

Alperen:

" Bu adamın sonradan çıkan teras merakını anlamıyorum. Erinmiyorda arkadaş."

Dediğinde odadaki Erdem'i gördü.

Erdem:

" Aynen bende merak ediyorum sebebini. Geldiğimden beri yok.

Hastaneden çıktığından beri her gün şirketin terasında sabah manzarası izliyor.
Ne sıcak dinliyor ne soğuk. Sonunda hasta olacak.

Neyse bende yanına çıkıyordum.
Söyleyeceğiniz bir şey varsa ileteyim."

" Gelince konuşuruz ama şunu söyle.
Çisel'i bulamasakta Beşir'i yakaladık sonunda."

" Ne kadar sevinir bilmem ama tamam söylerim."

Erdem Alperen ve Hilal'i arkasında bırakarak odadan çıkıp terasın olduğu B bloka geldi. Demir merdivenleri adımlayarak terasa çıktı.

Yine aynı yerde aynı noktaya bakarken buldu Koray'ı.

Ağır adımlarla yaklaşırken ceketinin yakalarını dikleştirdi soğuğa karşı.

" Koray Bey bari Ocak soğuğunda burda durmayın hasta olacaksınız.
Gelin içeri girelim söyleyeceklerim var."

Koray arkası dönük şekilde konuştu

" Erdem, içimde bir yangın var, hiç sönmüyor.
İçimdeki kor etimi kemiğimi yakıyor ama tükenmiyor.
Kalbim ağrıyor, nefesim daralıyor...

Geçmiyor Erdem...
Geçer mi diyorum.
Geçecek gibide değil.."

" Koray Bey bir doktora görünün lütfen."

" Sen ne söyleyecektin?
Burda söyle. Biraz daha burda kalacağım. "

Adam derin bir nefes alıp bıraktı.

" Çisel hâlâ bulunamamış ama Beşir yakalanmış."

" Tamam. " Demekle yetindi Koray.

" İşine dönebilirsin."

Erdem içeri girerken Koray terasın kenarına doğru yürüdü. Gözlerini puslu gri gökyüzüne çevirdi.

Söylediğin iki kelimeye tutunarak yaşıyorum...

O anda ufukta bir karartı gördü Koray.
Kaşlarını çattı. Emin olmak istedi.
Gördüğü ve emin olduğu şeyle heyecanla attı kalbi.
Olabilirmiydi.
3 ay sonra dönmüş olabilirmiydi?
Hızla duvara dayadı ellerini. Uzanabildiği kadar boşluğa uzanarak daha net görmeye çalıştı.

2 büyük, hatta çok büyük kanat gördüğünde kafası karıştı. Çisel miydi değil miydi?

Çisel'in kanatlarıda büyüktü ama bu kadar değildi. Ve bir tanesi beyazdı.
Kaşları çatık şekilde anlamaya çalışarak yaklaşan şeyi beklemeye koyuldu.

Kanatları olan karartı yaklaştı yaklaştı, sonunda netleşti.
2 büyük siyah kanadı olan siyahlar içindeki kişi Ushan'dı.

Koray ilk kez Çisel"den başka kanatları olan birini görüyordu. Bunun şaşkınlığını sindirmeye çalışırken daha dikkatli baktığında kucağında taşıdığı Çisel'i gördü.
Ne oluyordu.

*****

3AY ÖNCE

Kız yükseldi yükseldi, yıkılarak açılmış olan tavandan dışarı çıktı.

Koray biten son gücüyle yığıldı kaldı olduğu yere. Gözleri kapanırken gördüğü son şey kızın uzaklaşan görüntüsüydü.

" Hoşçakal meleğim..."

Son cümlesiydi..

Kız son kez bir bakış attı Koray'a. Gözlerinden akan iki damlayı silerek hızla kanat çırptı doğuya doğru.

Güneşin doğuşuna çok az bir zaman kalmıştı. Birazdan dünyasına açılan o büyük pencereden geçerek kendi topraklarına ulaşacaktı.

Uzun zamandır bu ânı beklemişti, ama bu sefer çok farklıydı geliş sebebi.

Sonunda güneşin ilk ışıklarıyla gökyüzü kızıla boyamaya başladığında nihayet sisli bir perdenin arkasında gibi duran dünyası göründü.
Dahada hızlandı Çisel. Kanatlarını hiç yapmadığı kadar hızlı çırpıyordu.

Sonunda büyük sis perdesinden geçti ve dünyasına geldi.

Durmadı. Saraya doğru uçmaya devam etti. Yaklaştı, yaklaştı.
Sarayın kapı önünü bıraktı yönetici olan dedesinin balkonuna indi.
O balkona inerken bir çift gözde onu izliyordu.
Uçmayı bıraktığında o kadar yorulmuştuki balkona dizlerinin üzerine bıraktı kendini.

Saraydan çıkan Ushan Çisel'i gördüğünde şok oldu. Biri siyah biri beyaz iki kanadı vardı.
Beyaz kanadın anlamını biliyordu. Ama nasıl olmuştu bu. Anlaşma yaptığı insanoğlu işi başaramamıştı anlaşılan.

Hızla yerden yükselerek balkona doğru uçtu.
Ushan balkona ulaştığında kız çoktan içeri girmişti. Sessizce arkasından ilerledi Ushan..

Kız içerde dedesini göremeyince hızlı adımlarla odadan çıkarak büyük kabul salonuna doğru ilerledi.

Koridor boyunca yürürken onu gören herkes şaşkın ve hayran gözlerle baktılar beyaz kanadına.

Hiç kimse bunu beklemiyordu. Bir siyah, bir beyaz kanat kimsede olan birşey değildi bu dünyada.
Kız hiç birine aldırmadan büyük iki kanatlı kapıdan içeri girdi. Ushan ise hemen dışarda, konuşulacakları dinlemeye başladı.

Dedesi Oganer kızı gördüğünde kocaman gözlerle şaşkın kala kaldı.

Yavaşça ayağa kalkarken hemen yanındaki Efken'de tıpkı dedesi gibi şaşkındı.

" Dönmüşsün! "

Dedi dedesi, beyaz kanadına hayran şekilde bakarken.

" Nihayet.
Nihayet herşey yoluna girdi.
Efken! Hazırlıklara başlayın! "

Çisel bir dedesine bir Efken'e baktı.

" Neler oluyor? "

" Efken ile evleneceksin."

Çisel dönd, arkadaşına Efken'e baktı.

" Bu ne demek oluyor? "

Efken ağır adımlarla kızın yanına geldi.
Durgun şekilde kıza bakarken,

" Deden ve ailem bizim eş olmamızı uygun gördüler. Artık döndüğüne göre hazırlıklara başlayabiliriz. "

Kız bir kez daha şaşırdı.

" Ne yaptılar ne yaptılar.
Be-ben bunu kabul edemem.

Dede! "

Dedi kız sinirle dedesine bakarak.

" Senin benimle derdin ne. Prens Ushan' dan sonra şimdide Efken mi?

Olmaz dede. Ben..."

Gözleri Efken'i buldu.

" Ben çocukluk arkadaşıma eş olamam. Yapamam."

Oganer öfkeyle baktı kıza.

" Bu kadar şımarıklık yeter.
Senin yüzünden yeterince canım sıkıldı. Ben ne dersem o olacak küçük hanım. Bir varis için senin evlenmem şart. "

Kız kollarını göğsünde birleştirdi.

" Kusura bakma dede.
Ben bu ülke için varis doğuracak biri değilim. Hele çocukluk arkadaşımın koynuna girecek biri hiç değilim."

Bu sözü Oganer'i dahada kızdırdı.

" Buraya döndüm dede, çünkü iznini almak istedim.

Ben sevdiğim adam için tekrar dünyaya döneceğim. Onunla orada dünyada yaşayacağım. "

İşte şimdi kabul salonunun ortasına gerçekten bir yıldırm düşmüştü sanki.
Oganer elindeki asasını yere vurduğunda bütün saray sallanmıştı adeta.

" Asla!
Asla buna izin vermem! "

" O halde iznin olmadan giderim.
Bundan sonra benim yerim, benim için canını vermeye kalkan insanın yanıdır. "

Kız dedesinin gözlerine bakarak iki adım öne geldi.
Tek dizinin üzerine çökerek iki kanadını iki yana açarak başını önüne eğdi.

" Sevgili dedeciğim.
Bundan sonraki hayatınızın uzun ve güzel olmasını diliyorum. Benim yerime kuzenim Lili'yi ve doğacak çocuklarını varisiniz yapmanızı öneriyorum. Lütfen kendinize iyi bakın."

Ayağa kalktı kız.
Efken'e döndü yönünü.
Başını yine önüne eğdi.

" Lütfen dedeme iyi bak arkadaşım."

Dede Oganer, sakin ses tonuyla.

" Bu kapıdan çıktığın anda kanatların dahil bütün özelliklerini kaybedersin.
Seni soyumdan reddederim. Bu dünyadan da tamamen reddedilir geri dönemezsin.
İnsan dünyasına dönerken kanatların dökülerek yok olur."

Kızın yüzü asıldı.
Başı önüne düştü.
Düşündü. Emin miydi...

Evet emindi.

Ushan duyduğu şeylerle şok olmuştu. Kendi kendine gülmeye başladı.
O kadarki bütün koridorda duyuldu kahkahası.

" Deli bu kız.
Hemde gerçek bir deli."

" Eminim dede. "
Dedi kız.
Dedesinin, Efken'in ve askerlerin önünden geçerek salonun balkonuna çıktı. İki yorgun kanadını tekrar açtı.

Lütfen Koray'a gidene kadar dayanın.

O anda duydu son sözü.

SENİ SOYUMDAN VE BU DÜNYADAN REDDEDİYORUM!

Çisel onune bakarak gülümsedikten sonra hızla kanat çırparak yerden yükseldi. Sonkez geriye baktığında Efken hüzünle arkasından bakıyordu.
Ama kararını vermişti Çisel. Sevdiği ve sevildiğine dönecekti.

Hızla uçmaya devam etti. 3 saattir bu dünyadaydı. Yani dünyada 3 ay.
Daha fazla bekletmek istemedi sevdiği adamı. Hızlandı hızlandı.

Dedesinin kehaneti kendini bulmadan bu dünyadan ayrılmalıydı.
Bu dünyadan çıkmasına çok az kalmıştıki kanatlarındaki keskin acıyı hissetti.

Dişlerini sıktı. Dünyaya geçmeyi başarsada kanatlarındaki tüylerin bir bir düştüğünü izlemeye başladı.

Dedesinin sözleri etkisini gösteriyordu. Kız dahada hızlansada artık olmuyordu. Sonunda kaybettiği gücüyle kız gökyüzünden aşağı düşmeye başladı.
Sanırım yolun sonu dedi üzgün. Koray'ın yanına ulaşamadan düşüp ölecekti.
Bunu bekliyordu yani. Taki biri gelip onu havada yakalayana kadar.
Kız belinden saran kollarla afalladı. Kimdi? Kim olduğuna bakıp Ushan'ı görünce yeni bir şok daha yaşadı.
Kızı düşmekten kurtaran kötü prens Ushan'mıydı.

" Sana son bir iyilik yapıyorum." Dediğinde aslında vicdan azabını dindiriyordu.

Kız Ushan'a baktı.

" Neden?"

" Son deliliğin ve sevgine sahip çıkışın hoşuma gitti."

Dedi sadece.
Kızı toparlayıp kucağında daha düzgün tutarak yolu kalanını kendisi taşıyarak getirmeye başladı.

*****

Koray ilk kez Çisel"den başka kanatları olan birini görüyordu. Bunun şaşkınlığını sindirmeye çalışırken daha dikkatli baktığında kucağında taşıdığı Çisel'i gördü.
Ne oluyordu.

Şuan kalbinin nasıl attığını tarif edecek kelime yoktu artık bu dünyada.

Kız tutmuştu sözünü.
Giderken kulağına eğilip,

" Bekle döneceğim."

Demiş şimdi de sözünü tutmuştu.
Koray eşiğindeyken, bu iki kelimeye tutunarak dirememişti ölüme.

Bu arada Ushan yaklaştı yaklaştı ve terasın üzerine gelerek tam Koray'ın yanına indi ve Çisel'i ayaklarının üzerine bıraktı.

Kız yere iner inmez koşarak Koray'a sarılarak göğsüne kapadığında hem ağlıyor hem,

" İyisin, yaşıyorsun!"

Diyordu hıçkırıkları arasında.

Koray hayâl olmasından korkarak özlemle sarıldı aşık olduğu kıza. Sıkıca sinesine bastırdı. Yüzünü boynuna gömdü. Kokusunu ciğerlerinin en ücra köşelerine kadar çekti.

" Sensin, gerçeksin."

Dedi hasret yüklü sesiyle.

Kız başını kaldırarak Koray'ın kara gözlerine baktı. Ardındanda dudaklarına bastırdı dudaklarını.

" Yanımda bari yapma."

Dedi Ushan kollarını göğsünde birleştirerek başını yana çevirirken.

Kız onu izleyen Ushan'ı unutmuştu.
Koray'ın dudaklarından ayrılıp Ushan'a döndü birazda utanarak.

O anda gördü Koray kızın parça parça olan kanatlarını.

" Çisel..."

Dedi hem üzgün hem korkuyla kanatlarına bakarak.

Parmaklarını taneyle kalmış tüylerin üzerinde gezdirirken Ushan girdi araya. Koray'a bakarken kaşları çatıldı.

" Bu aptal benim eşim olmamak için bir kanadını, senin eşin olmak için iki kanadını feda etti. Şuan görünenlerde birkaç günde yok olacak ve tamamen kanatsız kalacak.

Koray Ushan'a baktı öfkeyle.

" O herif sen misin? "

" Ooo sert insan.

Evet bendim ama dönüş yolunda kendimi affettirdiğimi sanıyorum.

Çisel bundan sonra bizim dünyamıza ait değil. Reddedildi.
Yani artık dönemez.
Yani senin eşin olarak bu dünyada bir insanoğlu gibi yaşayacak. "

Koray kıza baktı şaşkın.
Yüzünde zerre üzüntü yoktu.

" Ben seni seçtim eşim olarak.

Sende beni seçersen bir ömür seninim. Seçmezsen ömrümü yine seni uzaktan da olsa izleyerek bu dünyada bitiririm..

Koray'ın gözleri doldu. Çisel'in yüzünü avuçlarının arasına aldı.

" Özlemim...
Sevdiğim...
Ömrümü, canımı önüne serdiğim.

Hoşgeldin dünyama.
Hoşgeldin kalbime.

Bir ömür yanımda ol.
Bir ömür sevdiğim ol.
Bir ömür canıma, yoluma, ömrüme ortak ol.
Bundan sonra ölsem bile bırakamam seni. Ruhum gelir ruhunu bulur."

Ushan kıza baktı.

" Umarım her zaman mutlu olursun.
Sana karşı yaptıklarım için beni affet."

Bir dizi üzerine çöküp iki büyük kanadını iki yanına açarak kızı selamladı. Sonra kanatlarını yeniden kaldırarak açtı.

" Belki bir gün yeniden görüşürüz."

Dedikten sonra yerden yükselerek kendi dünyasına doğru yola çıktı.

Bugün Çisel'in dünyadaki ilk gerçek günüydü. Ve bundan sonra her günü sevdiği ile en güzel günleri olacaktı.

Ve mutlu son

 

Loading...
0%