Yeni Üyelik
1.
Bölüm

🌹D.M.R 1 Deli mavi

@azamet_29_2

HATALARIM VARSA AFFOLA.

KEYİFLİ OKUMALAR DİLİYORUM.

🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹

Günün yorgunluğunu atmak için kendi mekanına geldi Atlas. Duran aracından önce Kuzey indi. Kapısını açtı hem koruması hem şoförü olan adam. Sonra yavaşça Atlas indi arkasından. Olduğu yerde omuzlarını dikleştirerek gömleğinin yakalarını düzeltti önce. Ardından ceketinin mendil cebindeki mavi gülü.

Sonra başını kaldırıp mekanın üzerindekı ışıklı yazıya baktı. Bu adı bizzat kendisi koymuştu mekana. Mavi gece... Bu ismin onun için bir anlamı vardı. O an mavi bir çift gözü anımsadı.

Başını önüne eğdi. Derin bir nefes alıp bıraktı kahırlı. Ardından ellerini ceplerine sokup ağır adımlarla yürüyerek içeriye girdi. Gözleri mekanın içinde bir tur dolaştı.

Mekan yine tamamen dolu, insanlar içiyor, dans ediyor, eğleniyorlardı. Ama biri vardı ki herkesten daha fazla eğlendiği bariz belliydi.

Kızın biri barın üzerine çıkmış üzerinden mini pileli eteği beyaz askılı badisi çıplak ayakları ile dans ediyor elindeki şişe her neyse yarılamış bağıra çağıra şarkı söylüyor, etrafına toplanan bir grup insanda ona eşlik ediyorlardı.

Az sonra mekanda çalışan iki kişi belirdi. Kızın yanına barın önüne geldiler.

" Seni manyak." Dedi birisi.

" Hemen in oradan aşağı." Dedi diğeri.

" Uzak durun benden. Hiç kimse beni buradan indiremez."

Adamlardan biri sinirlenerek,

" Sana in dedim! " derken kız barın üzerindeki açık şişelerden birini daha alıp elindeki ile birlikte hem adamların hemde barın üzerine boca etti. Adamlar yüzlerine gözlerine dolan içkiler yüzünden geriye kaçarken kız göğüsleri arasından çıkardığı çakmağı yakıp,

" Yaklaşmayın yoksa yakarım burayı!" Diye bağırdı.

Atlas kısa bir süre kızı izledikten sonra sakin şekilde üst kata özel locasına doğru yönelirken,

" Kuzey getir şu kızı. Bakalım kimin nesiymiş? "

Kuzey, " Tamam." Diyerek bara yöneldi. Gelen Kuzey'i gören insanların hepsi geri çekilirken adam barın önünde durup şöyle bir baktı kıza.

" Uzak dur!" dedi kız yine ama bu kez hıçkırarak.

" Bir adım daha atarsan yakarım burayı! "

Bir hıçkırık daha. Kuzey bir kaç saniye kızı süzdükten sonra arkasına dönüp uzaklaşacak gibi yaptı önce. Sonra hızla sola doğru dönerek kızın bacaklarına vurdu koluyla. Kızın çıplak ayakları ıslak barın üzerinde kayınca elindeki yanan çakmak arkaya doğru fırlarken kız bir anda Kuzey'in omuzu üzerinde baş aşağı sarkarken buldu kendini.

Adam omuzunda kız üst kata yönelirken kız bir yandan,

" Bırak!
Bıraksana beni! Yarma! "

Diye bağırıyor bir yandan da yukarıya sıyrılan kısa eteğinin uçlarını tutarak daha fazla açılmasını engellemeye çalışıyordu.

Üst kata çıkan Kuzey Atlas'ın yanına gelip kızı karşısındaki koltuğa atarcasına bıraktı omuzundan.

Kendini koltukta bulan kız gözlerinin önünü kapatan saçlarını perde gibi iki yana açarak adama baktı.

" Kimsin?! " Dedi Atlas.

" Neden mekânımı yakmaya çalıştın."

Kız duyduğu soruyla alık alık baktı adama. Bir kez daha hıçkırdıktan sonra etrafa göz gezdirdi.

" Burası senin mi? "

Derken dağılan saçlarını geriye doğru düzeltti. Adam kaşları çatık şekilde bakmaya devam edince.

" Kusura bakma. "

Dedi yine hıçkırarak. Sonra öne eğilerek bir elini dudaklarının kenarına dayadı.

" Ben bugün hapishaneden kaçtım."

Adamın kaşları havaya kalktı. İçmekten kafası bi milyon olmuş diye düşündü.

" İlk kez bu kadar eğleniyordum. Daha önce hiç bu kadar eğlenmemiştim. Adamların engel olmaya çalışınca biraz korkutmak istedim ama kötü bir niyetim yoktu. "

Demişti ki,

" Rose hanım! "

Diyen adamı duydular. Gelen kişi uzun boylu Kuzey kadar olmasada iri yapılı biriydi.

" Haah!
Gardiyan Cihan da geldi.
Naaber bekçi Memet."

Dedi bıkkın geriye yaslanırken.

" Beni bu kadar çabuk bulmanı beklemiyordum."

Atlas bir gelen adama bir kıza baktı. Adam tanıdıktı. Da. Kız kimdi?

" Kusura bakmayın Atlas bey. Rose hanım içkiyi biraz kaçırmış. Alışık değil. Lütfen verdiği zararı karşılamama izin verin."

" Gerek yok! " dedi Atlas soğuk sesiyle gözü hâlâ kızda.

" Teşekkür ederim Atlas bey.

Rose hanım lütfen daha fazla rahatsızlık vermeden gidelim."

Kız dudaklarını büzerek istemeye istemeye kalktı yerinden. Cihan'ın yanına gelip kollarını iki yana açarak bekledi. Cihan ceketini çıkarıp kızın beline sararak önden bağladı. Sonrada sırtını kıza döndü.

Kız bir anda Atlas'a doğru eğilerek yakasındaki mavi gülü çekip alırken eli dudaklarında sus işareti yaptıktan sonra hızla yanındaki koltuğa çıkarak Cihan'ın sırtına atlayiverdi.

Atlas şaşkın şekilde kıza bakakalırken, kız bir kolunu Cihan'ın boynuna doğru bırakıp başını havaya doğru kaldırarak, gül olan elini havaya ve ileriye uzattı.

" Hadi gidelim gardiyan Cihan!
Beni zindanıma götür!
Celladıma haber verin!
Mahkûmu bulduk getirdik deyin!
Dört bir yana haber salın, ardından davullar çalın! "

Atlas Cihan'ın sırtında bağıra bağıra giden kızın ardından bakmaya devam ederken içmekten aklının yayı atmış diye geçirdi içinden.

Kız merdivenlerden indikten sonra bile sesi üst kata kadar geliyordu.

Atlas yerinden kalkarak bulunduğu büyük balkonun, mekânın dışına bakan penceresine doğru yürüdü.

Nihayet pencere önüne geldiğinde ellerini ceplerine sokarak mekânın dış cephesinden dışarı baktı. Kızın Cihan'ın sırtında dışarıya çıkışını izledi. Hâlâ eli havada birşeyler söylüyordu.

Cihan kızı sırtından indirdiğinde kız elindeki gülü gökyüzüne doğru kaldırdı. Gece olsada mekanın önü, ışıklandırmalar yüzünden gündüz kadar aydınlıktı. Yalın ayaklarla kendi etrafında bir tur dönen kızın yüzündeki gülümsemeyi rahatlıkla görebiliyordu Atlas. Çakır keyif diye düşündü bu kez.

Hâlini meraklı bakışlarla izlerken mekanın önünde aniden duran araçla gözleri kızdan araca ve açılan kapıdan inen adama kaydı.

Şahin Bey...

Adam hırsla attığı bir kaç adımla yanlarına doğru geldi. Kızın yüzündeki gülümseme gördüğü yaşlı adamla anında soluvermişti.

Dikkat kesildi Atlas.
Kız korkuyla önce Cihan'ın koluna yapıştı, sonrada arkasına saklanarak sıkıca tutunduğu gömleğiyle adamın kürek kemiklerinin arasına saklanmaya çalıştı. Korkuyordu hemde çok. Bu her hâlinden belliydi.

Atlas kızın hâlini dikkatle izlerken yıllar öncesine döndü bir anda.

Bu hareketi biri daha yapmıştı. Tek farkla saklanan kız 7 yaşındaki dilsiz bir kızken arkasına saklanılan kişi 12 yaşındaki Akın'dı. Yani Atlas.

GEÇMİŞ...

" Akın oğlum nasıl yendik ama beş sıfır. Bir daha gelip bize meydan okuyamazlar. Hahahaaa! "

" Oğlum Fırat... Yazın kenara, mahalle maçında buradaki herkesi yeneriz. Gökçe mahallesi yani biz, en iyiyiz oğlum en iyi."

" Evet kimse bizi yenemez."

" Aynen.
Hadi Şakir amcanın yanına gidelim de gazozlarımızı alalım. Maçı kazanırsak bize gazoz ısmarlayacaktı."

Akın ve en iyi arkadaşı Fırat ve 9 arkadaşı daha, sıcak Ağustos akşamı boş olan okul bahçesinde aşağı mahallenin çocuklarıyla yaptıkları maçtan dönüyorlardı.

Beş sıfır kazandıkları maçın her dakikasını ve her pozisyonunu anlata anlata çıktılar eve giden yokuşu.
Sonunda yokuşun ortasındaki büfeye geldiler,

" Şakir amca maçı aldık." Dedi Akın.

" O zaman gazozları da hak ettiniz hadi gelin."

On bir çocuğa on bir gazoz açtı Şakir amcaları. Sıcaktan ve susuzluktan dilleri damaklarına yapışan çocuklar soğuk gazozları içerek devam ettiler yokuşu çıkmaya.
Akşam üstü de olsa çok sıcaktı Ankara.
Yol üzerindeki mahalle parkının yanından geçerken çocuklardan biri Akın ve Fırat'ın yanına gelip,

" Şu ağlayan senin dilsiz değil mi? "

Dedi parkı göstererek.
Akın hemen parka çevirdi başını.
Oydu. Gül.
Mahallelinin dilinde dilsiz Gül. Fırat'ın yanından uzaklaşarak hızlı adımlarla küçük kızın yanına geldi. Yumru ellerinin tersi gözlerinin üzerinde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Buna rağmen sesi çıkmıyordu zavallının.
Yanına eğildi.

" Gül. Ne oldu neden ağlıyorsun?
Yoksa düştün mü? "

Kız başını aşağı yukarı sallarken hâlâ ağlıyordu.

" Neren acıyor? "

Kız dizini gösterdi. Parktaki çakıl taşlarından biri batmış, kanatmıştı düştüğünde dizini.

Akın:

" Ağlama.
Hadi gel seni evine götüreyim."

Kızı kollarından tutarak kaldırdı. Elindeki gazoz şişesini kıza verdi.

" Tut."

Dedikten sonra arkasını döndü.

" Bin sırtıma."

Kız tek eliyle gazoz şişesini tutarken tek eliyle gözlerini sildikten sonra önünde diz çökmüş duran çocuğun sırtına binerken, Akın'da kızın yerdeki terliklerini eline aldı.
Tek koluyla sarıldı kız Akın'ın boynuna.

" İstersen gazozu içebilirsin ben gazoz sevmiyorum."

Akın yokuş boyunca kızı sırtında taşıyarak evine kadar getirirken kızda sulu gözlerle gazozu içti. Fırat'ta yol boyu yanlarında yürüdü.

Gül'ü evine getirdiğinde bir basamakla çıkılan evin kapısında durarak kapıyı tıkladı.

Kapıyı Şeref açtı elinde ısırdığı ekmeğiyle.
Önce Akın'a sonra sırtındaki kıza baktı. Geriye doğru bağırdı.

" Anneee!
Geldi senin dilsiz.
Birde eşek bulmuş kendine.!"

Şeref sırıtarak bakarken kız apar topar Akın'ın sırtından indiğinde Akın'da sinirle baktı Şeref'e.

İçerden gelen öfkeli ses,

" Neredeymiş Allah'ın cezası! Geç sende içeri."

Diyerek kapıya gelen kadınla kız korku içinde Akın'ın arkasına saklandı. Küçük titreyen elleri Akın'ın tişörtünü sıkarken kürek kemiklerinin arasına sinmişti korkuyla.
Korkunca saklanacak bir köşe bir yer arardı hep. Akın omuzunun üzerinden kızın korkan haline baktı. Önüne döndü.

" Leman teyze.
Gül'e kızmayın.

Düşmüş gelememiş...

ŞİMDİKİ ZAMAN.

" Abi. Abi! !

Ha! Ne?
Ne dedin Kuzey?

" Abi daldın gittin.
İyi misin?
Bir sorun mu var."

" Şu kız. "

Dedi Atlas. Dışardaki kızı göstererek.
Bana birini hatırlattı.

Yıllar önce tanıdığım birini.
Ölen birini.

****************************

Bölüm sonu canlar 😍

 

Loading...
0%