Yeni Üyelik
10.
Bölüm

🌹D.M.R 10 Belâ kız

@azamet_29_2

" Ne pamuk'u beh! Düpe düz şeytanın gölgesi bu hayvan."

Diyen Kuzey ile kızın arkasındaki Şeref kahkahayı patlattı.

" Allah canımı alsın aynı şeyi bende söyledim."

Kız köpeğin yanına çökerek Atlas'a çevirdi gözlerini.
Tanıştırayım.

" Bu pamuk.
Benim evcil hayvanım.

Pamuk buda benim..."

Atlas elinde silah kaşları çatık, gözleri kısık kızı izliyordu.

" Iııı...
Anlaşmalı kocam. "

Atlas üzerindeki şaşkınlıktan kurtulduktan sonra.

" Şeref al şu hayvanı bağlayın bir yere ben vurmadan."

" Hayır bağlayamazsınız!
Pamuk bağlı kalmayı sevmiyor! "

Kız aniden kendini olduğu yere dizlerinin üzerine bırakıp, ağlamaya başladı. Resmen iki gözü iki çeşme ağlıyordu.

Atlas ve yanındakiler kızın bu şekilde birden ağlaması karşısında ne yapacaklarını bilemezken, Fırat yavaşça Atlas'a yaklaşarak kısık sesle,

" Bu sabah hayatının hatasını yaptın kardeşim tebrikler. "

" Abi Fırat haklı."

Dedi Kuzey. Oda kısık sesle konuşuyordu.

" Başına bela aldın abi. Bu yarım akıllıyla işimiz var! "

" Kesin beh!"

Diye hırlayan Atlas'la kız önce Atlas'a baktı sonra daha fazla ağlamaya başladı. Atlas elini alnında gezdirip ne yapacağını bilemeden alık alık bakarken arkadan hızlı adımlarla Cihan geldi.

" Nerdesin kölesi?
Neden yanından ayrılıyorsun? "

Şeref,

" Fırat'ın açtığı yere yama yapıyorlardı.."

Diyince kolundaki sargıya baktı adamlar. Cihan,

" Atlas bey Pamuk'u bağlamanıza gerek yok."

Diyerek Rose ve Pamuk'un yanına çöktü.

" Böyle ortalarda mı gezecek?
Şuna bak her an birini ısıracak gibi bakıyor."

Dediği anda hırlayan hayvan Atlas'ı haklı çıkarıyordu. Rose yerinde dönüp Cihan'a sarılarak,

" Dayıı.
Onu bağlamasınlaaar. "

Diyince, duydukları dayı kelimesiyle Atlas ve yanındakilerin tepelerinden aşağıya kaynar su döküldü sanki.
Atlas başta olmak üzere,

" Da-Dayı?
Dayı mı?
Kim dayı? "

Derken bir kıza bir Cihan'a bakıyordu afallamış şekilde.

Fırat, " Dayı mı? Ne dayısı? "

Derken Atlas'tan farkı yoktu.

Şeref, " Hassss.....Ne? Ne dayısı lan! "

Kuzey, " Kim? Dayı mı? Bu mu? "

Atlas tekrar,

" Sen mi?
Dayı mı? Sen bu Deli Mavi'nin dayısı mısın?"

" Lan açık hava nasil yankı yapıyor."

Diyen Şeref'e baktı herkes sinirle.
Cihan yerinden kalkarak sol eliyle Pamuk'un tasmasını tutarken sağ elini Atlas'a uzattı. Tek kaşı havada,

" Cihan Maran.
Ben Rose'un dayısıyım."

" Dayısı mı?
Sen mi?
Fırat!
Hani kölesiydi lan bu! "

Dedi Şeref yine araya girerek.

Fırat bir bakış daha atınca sustu
Şeref ama sözleri Atlas'ın aklından geçenlerdi adeta.

" Hem kölesi hem dayısıyım."

Atlas'ın baktığı kız yerde ve hâlâ sulu gözlerle burnunu çekiyordu. Cihan devam etti.

" Ayrıca Rose sanıldığı gibi Sahin Bey'in metresinden olan kızı değildir. Şaşırdığınızdan eminim.
Çok uzun bir hikaye ama öyle."

" Şaşırmak mı?
Şaşırmak eksik kalır."

" Rose ablamın son nefesinden önce bana emanetidir. Şahin Kızıltaş dahil hiç kimse benim Rose'un dayısı olduğumdan ve Dilara Kızıltaş'ın kardeşi olduğumdan haberleri yoktu. Rose şuan Kızıltaş soyadından çıktığı için bilmenizde sakınca kalmadı. "

Atlas üzerindeki ikinci şaşkınlığı atmaya çalışırken Rose Cihan'ın paçasını çekerek büzdüğü dudaklarıyla adama bakıyordu.
Cihan anında konuya geri döndü.

" Pamuk'u bağlamanıza gerek yok."

Sizlerin ve bu evde yaşayanların kokusunu tanıması yeterli.
Tanıdığı kimseye zarar vermez eğitimlidir.

Kuzey, " Ne yani tek tek kendimizi mi koklatacağız bu şeytan gölgesine. Kabul etmiyorum. Vurmak daha iyi."

Dediği anda silahını çekince Rose cıyaklayarak daha çok ağlamaya başladı.

" Kuzey kes şunu."

Atlas Fırat'ın az önceki sözlerine hak veremeden edemedi. Belayı resmen satın almıştı.

" Tamam."

Dedi elini alnına bastırarak.

" Abi.." Diyerek itiraz edecek oldu ama Atlas, " Kuzey." Diye uyarınca Kuzey de razı olmak zorunda kaldı.

Kız duyduğu şeyle anında susup,

" Evet. " Diyerek gülümsedi. Ellerinin tersiyle gözlerini silerek elini Atlas'a uzattı.

" Elini ver."

Atlas kıza baktı şaşkın.

" Hadi elini ver bana."

Nasıl bu kadar hızlı duygu değişimi yaşıyordu bu kız. Bir an sinirli bir an ağlak bir an neşeli. Bir an üzgün bir an sevinçli.

Hapı yuttun Atlas.

Dedi içinden. Sonra silahını belinin arkasına takarak sağ elini yavaşça uzattı. Rose oturduğu yerden Atlas'ın elini tutup kendine çekti. Atlas yere çökerken avucunda bir titreşim hissetti sanki. Bir elektirik gibiydi bu.

Rose'un avucundaki eli Pamuk'a doğru gitti. Atlas belli etmesede tedirgin bakıyordu hayvana. Hani ısırsa elini bileğinden koparacak çene vardı hayvanda. Rose,

" Pamuk, tanı."

Dediğinde Pamuk Atlas'ın elini kokladıktan sonra sakince arka ayaklarının üzerine oturdu. Bu süre boyunca Atlas'ın bakışları kızın üzerinde, Cihan'ın bakışlarıda ikisinin üzerindeydi. Kız ellerini çırparak,

" Eveeet bu kadar. Sıradaki."

Dedi halinden memnun. Atlas'ın ayağa kalkmasının ardından Fırat ve Şeref en son da Kuzey'le tanıştı Pamuk. Kuzey sinirle baktığı Pamuk'a,

" Seni vurmak zorunda bırakma beni şeytan surat."

Derken Pamuk inadına yapar gibi Kuzey'in yüzünü yalayınca Şeref arkadan bir kez daha kahkahayı patlattı.

" Bunlar çok iyi anlaşacak."

Kuzey, " Şereefff! "

Dedi hırlayarak.

" Bak gördünüz mü? "

Dedi bu kez Şeref, inadına yapıyordu.
Kuzey'in hızla yerden kalkmasıyla Şeref koşarak uzaklaştı. Kızın yanında işi biten Atlas onları kendi hallerine bırakarak eve doğru yürüdü.
İçeri girdiğinde üst kata çıkmadan önce mutfağa girdi.

" Natali misafir odasını hazırla. Uzun süre kalacak misafirimiz var. İsmi Rose şuan dışarda."

" Olur Atlas bey oğlum. "

" Alek nerde? "

Alek Natali'nin eşiydi.

"Küçük evde."

Kadının küçük ev diye tabir ettiği yer Kuzey ve diğer bütün adamların kaldığı evdi.

" Alek'e haber ver bir oda daha hazırlasın. Diğer misafir Cihan için."

Cihan'da onlarla kalacaktı artık.

" Olur haber veririm."

Atlas konuşması bitince üst kata kendi odasına çıkarak banyoya girdi. Aynada kendine baktı önce. Kıyafetlerinin yanı sıra saçlarındada toprak vardı.

" Deli Bela." Derken gülümsedi.

Üzerindeki cebi toprak dolu gömleğini ve tozlu pantolonunu çıkarıp hızlı bir duş alıp temiz kıyafetlerini giydikten sonra saçlarını taradı. Odadan çıkmadan önce telefonla Beyazıt'ı aradı. Telefon çalarken çıkıp merdivenlere yöneldi. Açılan telefonla bir yandan konuşmaya başlarken bir yandan merdivenleri iniyordu.

" Alo abi."

" Alo.
Atlas...
Ne yaptınız?
Varmı bir sıkıntı."

" Her şeyi hallettik abi.
Şahin'in Tayfun ile olan anlaşması bitti. Tayfun şuan zararının hesabını yapıyordur. Şahin ise Talat'a olan borcunu kapatmak için parayı almak zorunda kaldı.
İstemedende olsa benimle bir anlaşma yapmış oldu.
Rose ve Cihan burda. Nikâh işinide hallettim."

" Başına bela aldın Atlas demedi deme."

" Birde." Dedi eli saçlarında.

" Rose'un evcil hayvanı varmış.
Oda burda. Onu da getirdi."

" Eee olsun.
Küçücük hayvana yer mi yok evde."

" Umarım akşamda aynı fikirde olursun."

" Anlamadım. O ne demek? "

" Neyse akşam görüşürüz abi. "

Diyerek kapattı. Atlas merdivenlerden inerken Natali'de üst kata çıkıyordu. Belliki Rose için oda hazırlanıyordu. Kapıdan çıkarak bahçeye geldi. Rose Pamuk ile oynarken Cihan hemen yanı başında onu izliyordu.
Diğerleride biraz ilerde yan yana durmuş bir şeyler konuşuyorlardı. Atlas Cihan ve Rose'un olduğu yere kadar geldi. Yalın ayak yanındaki köpekle oynayan Rose'a baktı önce.

" Bu kız neden hep yalın ayak."

" Küçüklüğünden kalık bir alışkanlık pek sevmiyor."

" Belli."

Atlas derin bir nefes alıp verdikten sonra eli alnına giderken,

" Dinle. Rose için oda hazırlanıyor.
Senin için de küçük evde bir oda ayarlanıyor.
Önceden nasıl yaşadığınızı bilemem ama burda bu şekilde olacak."

Cihan bir kıza bir Atlas'a baktı.

" Daha öncede aynı şekildeydi.
Pamuk zaten Rose'un odasında kalacak. Güvenliği için."

Cihan'ın duygu barındırmayan bakışları ile Atlas'ın kaşları çatıldı. Ne demek istedigini anlamış olsada cevap verme gereği duymadı.

" Yerleşmesine yardım edersin artık kölesi."

Diye inceden bir laf sokarak diğerlerinin yanına geldi. Şeref,

" Natali hariç çalışanlarda dahil herkesi tanıttık hanım efendiye."

" Hanım efendi? "

" Pamuk işte, şeytan surat. "

Atlas anında arkasına dönüp köpeğe baktı şaşkın. " Dişimiymiş."

Şeref yine gülmeye başladı.

" Belli değil mi? "

" Her boka gülüp durma Şeref. Sinir bozuyorsun. "

Dedi Fırat. Şeref kendini tutarken Atlas,

" Fırat, Şeref bugün ve bir kaç gün evden ayrılmayın.
Hem Tayfun, hem Aykut, pek beklemiyorum ama bide Şahin, uslu durmayabilirler. Birde Didem ve abim gelince şu Pamuk meselesini halledersiniz."

" Beyaz abi kolayda, Didem.."

Dedi Fırat.

" Kız farkederse bahçeye bile girmez."

" O zaman sende bir yolunu bul Fırat."

Dedi gülümseyerek.
Fırat'ın yüzü asıldı.

" Mesela? "

" Mesela kucağında götür."

" Ne? "

" Hadi Fırat hadi zaten geç kaldık. Kuzey gidelim."

Atlas Kuzey'le birlikte giderken, Fırat sinirle elini cebine atıp paketini çıkardı. Bir dal sigara alıp dudağına bırakacakken Şeref aldı elinden.

Fırat sinirli bir bakış attıktan sonra bir tane daha çıkardığında Şeref hem kendi sigarasını hem de Fırat'ın sigarasını yaktı. Derin bir nefes çekerken bahçede siyah köpekle çocuk gibi oynayan kıza baktı.

Fırat bir eli cebinde bir eli sigara ile dudağında kıza baktı sordu.

" Gerçektende Gül'e benziyor mu? "

" Gül'e mi? Ne alakası var? "

" Akın Gül'e benzediğini söyledi. Bu yüzden yardım ettiğini..."

Şeref'in başı önüne düştü.

" Kimse Gül'e benzememeli. Onun kadar talihsiz olmamalı."

Derken yanan sigarayı avucunun içinde sıkarak söndürdü. Küçüklüğünde hep alay ettiği kızı üzülerek andı.

&

Az sonra Rose ve Cihan Pamuk'u dışarda bırakarak içeri girdiler. Natali'de merdivenleri iniyordu bu arada. Salona geldiğinde,

" Siz Rose hanım, sizde Cihan bey olmalısınız."

Kız ellerini çırparak.

" Evet ben Rose."

" Buyrun odanızı göstereyim. "

" Olur."

" Siz çıkın bende valizleri getireyim."

Dedi Cihan.

" Tamam."

Dedi kız. Yeni odası için heyecanlıydı.
Çünkü çizecek yeni duvarları olmuştu. Küçüklüğünden beri resim çiziyordu Gül. Özelliklede gül resmi çizmesi çok seviyordu. Dahası yerlere duvarlara kapılara çizmeyi seviyordu. Tıpkı küçükken asfalta çizdiği gibi. Natali ile birlikte hızlı adımlarla odasına doğru çıktı kız.

Koridora geldiklerinde Rose önce koridordaki kapılara baktı. Merdivenin yanındaki ikinci kapıyı gösterdi Natali.

" Burası sizin odanız."

" Peki bu komşu oda kimin."

" Beyazıt ve Atlas beyin kardeşi Didem hanımın."

" Didem?
Bu evde bir kız mı var."

" Evet." Dedi kadın gülümseyerek.

" Ay! Çok sevindim! "

Natali odanın kapısını açarak kızı içeri aldı. Rose içeri girdiğinde odaya şöyle bir göz attı. Yatak dahil her yer beyaz ve krem tonlardaydı.
Büyük tavana kadar olan dolap beyaz ve tam boyamaya uygundu Rose'a göre. Gözleri parladı kızın.
Natali,

" Bir ihtiyacınız olursa ben aşağıdayım."

Diyerek çıkarken arkadan gelen Cihan kızın iki valizini ve resim çantasını getirerek odaya bıraktı. Kız anında resim çantasını yere yatırıp açarak içine daldı.

" Yerleşmene yardım etmemi istermisin? "

Rose sessiz başını iki yana salladı sadece. Aklı resim çizmek ve boyalarındaydı çünkü.

" Bana ihtiyacın olursa ara, hemen gelirim."

Kız bu kez başını aşağı yukarı doğru salladı tamam anlamında. Cihan kızın niyetini anlamıştı. Odaya bir göz gezdirdi.

" Her yer beyaz tam sana göre."

Dedi gülümseyerek sonra odadan dışarıya çıktı. Bu sırada Rose çantasından mavi ve yeşil tonlardaki boyaları çıkardı. Sonrada beyaz dolabın önüne geçerek kafasında canlandırmaya başladı. Dolabın kapaklarından sağ taraftakilere mavi sol taraftakilere kırmızı güller çizmeye karar verdi.

*****

Aradan bir kaç saat geçmiş büyük evin içinde ve bahçesinde herşey sakin ilerliyordu. Herşey normale dönmüş herkes kendi işiyle meşguldü. Fırat ve Şeref de bir yandan
konuşuyor bir yandan bahçede volta atıyorlardı. Bu sırada bahçenin sürgülü kapısı açılmaya başladı.

" Geliyor seninki. " Dedi Şeref bir arabaya bir Fırat'a bakarak.

" Bence bugünkü hakkın doldu Şeref. Şansını zorlama istersen. Yoksa elimde kalacaksın! "

Şeref eliyle dudaklarına fermuar çekme işareti yaparak sustu.
Fırat yerinden kalkarak bir kaç adım yürüyerek gelen arabayı karşıladı. Beyaz arabayla gelen Didem'di. Bugün kendi arabasıyla çıkmıştı. Fırat'ı görünce yavaşladı ve durdu. Motoru kapatıp yan koltuktan çantasını alıp indi.
Yanına gelen Fırat Didem demişti ki.
O sırada havlayan Pamuk'u duyunca kızın aklı çıktı. Afallayarak ve korkuyla Fırat'ın arkasına saklanarak gömleğinden tutarken,

" Aaahh!!" Diye bir çığlık koptu kızın ağzından.

" Köpeek!
Fırat köpek!
Köpek girmiş bahçeye."

Fırat onuzunun üzerinden arkasındaki kıza baktı.

" Korkma yabancı değil.
Ama..."

" Ne demek yabancı değil ya!
Bizim köpeğimiz yada canavarımız yok ki!
Yoksa senin mi bu yaratık? "

" Tabii ki hayır."

" Aahh! Uzaklaştır şunu lütfen! "

" Cihan!
Alsana şunu! "

Cihan hızla gelip Pamuk'u tasmasından kavrayarak tuttu.
Didem hâlâ Fırat'ın arkasındaydı ve gelen Cihan'a bakıyordu.

Cihan'ı tanımıyordu. Bir şeylerin döndüğünü anladı kız. Sesi titreyerek,

" Fırat bu kim?
B-bu köpek nerden çıktı?
Ne oluyor?
Valla elim ayağım kesildi bak düşüp bayılmadan anlat. "

" Bu Cihan.
Bundan sonra bizimle kalacak olan Rose'un koruması.
Bu köpek... "

Dedi ve durdu kendi kendine sinir oldu.

" Bu köpekte Rose'un. Pamuk.. Evcil.. Oda bizimle kalacak."

" Pamuk mu?
Evcil mi?
Bumu. Bu. Bu.u şeye benziyor.

Bi dakka ya!
Rose?
Rose kim? "

Hiçbir şeyden haberi olmayan kızın aklı iyice karışmıştı. Sonunda Fırat kıza döndü.

" Bak Didem.
Akşam Atlas gelince onun kafasını Sss.i... Dit. Didersin...

Bu köpek burda kalacak ve herkesi tanıması gerekiyor. Şimdi uzat elini hayvan senide tanısın bitsin bu işkence. Hadi! "

" Ne!?
Hayır ya.
Ben ona dokunamam."

" Dokunmayacaksın.
Elini uzat yeter."

" Ya ısırırsa!
Hayır ya istemiyorum. "

" Isırmayacak Didem. Sana söz veriyorum. "

" Yaa.
Bak emin misin?
Korkuyorum. "

" Didem şuana kadar sakin biri olarak tanındım. Ve hep öyle kalmak istiyorum.
Ben delirmeden yapalım şunu lütfen."

Kız bütün bedeni Fırat'ın arkasında elini Fırat'ın kolunun altından uzattı korkarak.

Cihan yaklaşarak, " Pamuk tanı."
Dediğinde aldığı emirle Didem'in elini kokladı hayvan, sonra yerine oturdu.

Cihan Pamuk'la uzaklaşırken Fırat arkasındaki kıza döndü.

" İşte bu kadar.
Artık içeri girebilirsin. "

Kız gözlerini sıkıca kapatmış ellerini göğsünde yumruk yapmıştı. Başını iki yana salladı. Fırat kızın haline bakıp kollarından tutarak,

" Didem iyimisin sen? "

Didem gözlerini açarak Fırat'ın gri karışmış yeşillerine baktı. Yine başını salladı.

" Ba-bacaklarım hareket etmiyor."

Diyebildi. Gerçekten korkmuştu kız.

" Ciddimisin? "

Kız başını aşağı yukarı salladı.

" Tamam sakin ol. Cihan Pamuk'u götür."

Cihan Pamuk ile birlikte uzaklaşırken Fırat kızı sakince kucağına aldı. Didem farkında olmadan Fırat'ın boynuna sarılırken buldu kendini.
Farkettiğinde ise korkudan atan kalbinin başka yöne doğru döndüğünü hissederken gözleri yandan baktığı profilde geziyordu.

Fırat kucağında kızla Şeref'in yanından imali bakışlara maruz kalarak yürürken kıpırdayan ağzıyla sessiz küfürler yedi Şeref.
Bir kaç adım sonra giriş kapısından geçip salona girdiler.

" Natali. Didem hanıma su getir."

Kadın mutfaktan aldığı bir bardak su ile hızlı adımlarla salona gelirken Fırat eline aldığı bardağı Didem'e uzattı. Kız suyunu içerken,

" Bu kadar korktuğunu bilmiyordum."

" Senide küçükken aynı renk, aynı cins bir köpek ısırsaydı sende korkardın. Bacağımda hâlâ dikiş izleri var."

" Bilmiyordum.
Kusura bakma. Ama Pamuk tanıdığına zarar vermiyor. Hemen sakinleşti bak."

" Yinede korkuyorum işte."

Birden dank etti kıza. Ayağa kalkarak,

" Rose kim? " Demiştiki,

" Merhaba Didem."

Merdivenlerin başında durarak konuşmaya denk gelen Rose koşarak indi merdivenleri. Hızla Didem'in yanına gelerek,

" Ben Rose!

Iııı... Rose..."

Dedi ve eli çenesinde düşünceli şekilde Fırat'a dönerek bilmediği yeni soyadını sordu.

" Atlas'ın soyadı neydi."

Didem kaşları havada bakarken,
Fırat elini alnına bastırarak,

" Asilsoy. "

Diyince kıza geri döndü.

" Rose Asilsoy."

Gülümseyerek kızın elini elinin arasına alıp tokalaşırken Didem alık alık bir kıza bir Fırat'a bakıyordu.

" Bu ne demek şimdi? "

" Bu şu demek.
Rose Atlas'ın eşi, hemde resmi nikahlı eşi."

" Neeeee?! "

Didem duyduğu şeyle şoke olurken, Rose hâlâ gülümsüyordu.

" Sende Didem olmalısın bu evdeki diğer kız."

Didem yeniden bir kıza bir Fırat'a baktı. Fırat daha fazla dayanamayıp,

" Bana musade."

Diyerek kaçarken iki kız baş başa kalmıştı. Önce Didem oturdu koltuğa sonrada Rose.

" Sen Beyazıt ve Atlas'ın kardeşi misin? "

Didem önce şaşırsada, " Ee. Evet." Dedi.

Rose ellerini çırparak,

" Bu çok iyi. "

Derken gözleri ışıldıyordu. Didem hâlâ birşey anlamamıştı ve merak ediyordu. Şey madem Atlas'ın eşisin ve artık burda olacaksınız ki hala inanamıyorum bu nasıl oldu.

Neler oluyor atlatır mısın? "

*****

Akşam olmuş bu kez bahçe kapısı Tufan'ın kullandığı Beyazıt'ın arabasıyla açılmıştı. Bahçeye giren araç açık garajın önüne kadar gelerek durdu.
Bu kez Cihan zincirinden tuttuğu pamuk ile kenarda beklerken, Fırat ve Şeref aracın yanına doğru geldi.

Duran araçla Beyazıt ve Tufan arabadan inerek karşılarındaki biri Cihan üç adama ve parçalayacak gibi havlayan köpeğe baktılar.
Cihan,

" Pamuk! "

Dediği anda köpek otursada hâlâ dişlerini gösterek ufaktan hırlıyordu.

" Fırat. "

Dedi Beyazıt. Tufan'ın eli her an silahına gitmek üzereydi.

" Beyazıt Bey.
Atlas size bahsetmiştir diye düşünüyorum. Cihan ve Rose burda."

" Evet bahsetti.
Haberim var.. Da! Bu hayvan? "

Derken kaşları çatıldı.
Fırat'ın sinirleri iyice bozulmuştu.
Bütün günü bu hayvana hizmet ederek geçirmiş gibi hissediyordu.
Şeref girdi araya.

" Beyaz abi.
Bu karakız Rose'un evcil hayvanıymış."

" Bu mu?
Ben kedi yada kuş falan diye düşünmüştüm.
Demek bu yüzden akşam da aynı fikirde olma saçmalığını konuşuyordun Atlas..."

Dedi Kendi kendine.

" Atlas tamam diyince mecburen onuda getirdik. Gerçi böyle birşey olduğunu bilmiyorduk. Ben arabaya binince gördüm. Neyse işte.
Rose bağlatmadı. Evde yaşayan herkesi tanıması gerekiyormuş, serbest olması gerekiyormuş falan filan gibi bir şeyler söyledi.

Allah seni inandırsın abi sabah beri tanıştırma merasimindeyiz sanki."

Beyazıt aniden Fırat'a döndü.

" Didem. Didem'in korkusu var köpeklerden korkar o."

" Onuda tanıdı.
Gerçi kısa bir korku yaşadı ama şimdi iyi evde. Şimdi de sizi tanıması gerekiyor. "

Beyazıt canı sıkkın bir adamlara bir hırlayan köpeğe baktı. Bir süre sonra da Tufan ile birlikte aynı merasimden geçerek eve girdi. An itibariyle Pamuk herkesle tanışmış olmuştu.

Salona geçen Beyazıt kendini koltuğa bırakırken Didem üst kattan iniyordu.

" Abi gelmişsin.."

" Evet."

" Neden bu evde bana hiç bir şey söylenmiyor? Eve bi geldim dışarda bir canavar içerde Rose diye bir kız. Üstelik yapılan bir anlaşmayla sahte bir nikâh."

" Sen nerden öğrendin."

" Rose ile konuştum.
Her şeyi anlattı.
Birde biraz değişik bir kız. "

" Valla ben de anlamadım Didem. Atlas'ın planıydı. Kendince sebepleri vardı. O küçükken ölen kız yüzünden bu kıza yardım ediyorum diyor. Bende saygı duydum. Hepsi bu. "

" Teşekkür ederim abi."

Kapıdan giren Atlas'tı konuşan.

" Ooo bak abi.
Evlilik şimdiden yaramış beyefendiye. Erkenden geldi Atlas bey genelde gecelerdi."

" Saçmalama Didem.
Bir kaç gün böyle.
Rose nerde? "

Didem'in yüzünde piçimsi bir gülümseme belirdi.

" Biraz konuştuk. Senin lütfedip anlatmadığın herşeyi anlattı. Şimdi odasında. Eşyalarını yerleştiriyor sanırım.."

Natali'nin akşam yemeği hazır cümlesiyle. Beyazıt yerinden kalkarak Atlas ile birlikte kendi odalarına çıktılar. Üzerlerini değişip aşağı inerken Atlas Rose 'un kapısının önünde durdu.

" İnerken Rose'u da alalım."

Kapıyı tıkladı. Rose kapıyı açarak bakınca,

" Gel hadi akşam yemeği saati."

Kız bir Atlas'a bir yanındaki Beyazıt'a baktı.

" Nasıl?
Birlikte mi yiyeceğiz? "

" Evet.
Neden sordun? "

Dedi Atlas tuhaf gelmişti soru.
Kızın gözleri doldu birden. Atlas yine afalladı. Bu kıza nasıl davranacağını iyice şaşırmıştı.

" Rose yanlış bir şey mi söyledik? "

Dedi Beyazıt.

Kız gözyaşları akarken burnunu çekip devam etti.

" Ben on üç yıldır her yemeği yalnız, tek başıma yiyordum."

" Dayın olacak kölen. " Dedi Atlas.

" Dayı.
Ne dayısı? "

" Aah.
Sen bilmiyordun abi değil mi?
Kölesi aynı zamanda dayısıymış. Bizde bugün öğrendik. Ama kimse bilmiyor. "

" Ne? Ciddi olamazsın."

" Dayımın eve girmesini yasaklamıştı o adam."

Dedikten sonra kız aniden gözlerini silerek,

" Hadi gidip yemek yiyelim."

Dedi gülerek ellerini çırparken. Sonrada hızlı adımlarla merdivene ilerleyip koşarak indi aşağı.

" Bu kız nasıl bu kadar hızlı duygu değişimi yaşıyor.
Acaba bir psikologlamı konuşsa."

" Bencede." Dedi Atlas.

Kızın arkasından birlikte aşağı inip mutfağa geldiklerinde kızı hevesle yemeklere, Didem'e, masaya ve etrafa bakarken buldular.
Şuan mutlu bir çocuk gibiydi.

Herkes yerine geçince yemekte başladı. Bir süre sonra kız başını kaldırıp Atlas'a baktı. Gülümseyerek,

" Ne zaman boşanıyoruz. Hemen boşanalım."

Didem ve Beyazıt şaşkın kıza bakarken Atlas'ın içtiği su boğazında kalınca öksürmeye başladı.

" Ne? Boşanmak mı? "

" Evet.
Ben seninle evli kalamam. Benim sevdiğim biri var."

*****************************

Eveeett canlar bölüm sonu. Beğeni ve oylar itina ile alınır.

Loading...
0%