Yeni Üyelik
11.
Bölüm

🌹D.M.R 11 İz

@azamet_29_2

..." Ne zaman boşanıyoruz?
Hemen boşanalım! "

Didem ve Beyazıt şaşkın kıza bakarken Atlas'ın içtiği su boğazında kalınca öksürmeye başladı.

" Ne? Boşanmak mı? "

" Evet.
Ben seninle evli kalamam.
Benim sevdiğim biri var."

Atlas elinde çatal kalakaldı.
Kaşları havda geriye yaslandı.

" Kimin?
Senin mi sevgilin var? "

Kız yine güldü.

" Sevgilim var demedim.
Sevdiğim var dedim.
İkisi farklı şey."

Didem Atlas'ın yediği gol ile kendi kendine sessiz gülerken Beyazıt dudaklarını birbirine bastırmıştı.

Rose ellerini masaya koyarak kafasını Atlas'a doğru uzattı.

" Seninle boşandıktan sonra onun yanına gideceğim. Uzun zamandır..."

Dedi ve durdu, gözleri daldı.
Uzaklara çok uzaklara gitti. Gözlerine hücum etmek isteyen yaşlara izin vermedi tuttu.

" Sevdiğin biri olduğunu bilseydim seninle o evliliği yapmazdım."

Herkes Atlas'a baktı bu kez şaşırarak.

" Yani zor durumda kalmaman için. Peki neden en başta söylemedin."

" Özgür olabilmek için."

" O.. Nerede? "

" Öldü."

Duyulan kelimeyle masanın ortasından buz gibi bir rüzgar geçti. Didem,

" Anlamadım.
Yani sevdiğin adam öldü... Mü? "

Rose gözleri tabağında başını salladı ve devam etti.

" Öldü.
Benim yüzümden öldü.
Ve onu görmeye gidemediğim için bana küstü.
Bazen ölen insanlarla haber yolluyorum ona. Özür dilediğimi söyleyin ona diyorum.
Bir kerecik rüyama gelsin diyorum. Ama ne cevap yolluyor. Ne de rüyalarıma geliyor."

Dedi kız dolan gözleri önünde.

" Çünkü yıllardır bir kere bile gidemedim yanına. Önceleri Amerika'da olduğum için gidememiştim. Şimdide ev hepsindeydim. Senden boşanınca hemen yanına gideceğim. O yüzden hemen boşanalım."

" Iımm.
Bak Rose." Dedi Atlas nasıl söyleyeceğini düşünerek.

Bu boşanma işi evlilik kadar kolay değil. Tamam kısa ve sahte bir evlilik olacak ama ilk günden yada ilk haftadan olmaz. Bir süre devam etmemiz gerek bu oyuna."

Kız sessiz baktı bir kaç saniye.

" Tamam.
8 gün olsun."

Dedi kız gülümseyerek.

Atlas'ın başına ağrı girmeye başlamıştı. Elini kaşının üzerine bastırdı. Ha 7 ha 8 aynıydı zaten.

" 8 gün de olmaz Rose.
Hem ölen birinin ziyaretine şimdide gidebilirsin."

" Olmaz! "

Dedi kız şaşkın bakışlar eşliğinde.
Sinirle elini masaya vurdu.

" Olmaz!
Onun yanına bu şekilde gidemem.
8 gün sonra boşanıyoruz! "

Sonrada hırsla tabağını eline alarak masadan kalktı. Elinde tabakla salona yürürken Atlas,

" Rose! Nereye, masaya dön ve yemeğini ye. "

Elinde tabak geriye döndü kız. Yüzünde kocaman bir gülümseme ile,

" Pamuk'un karnı acıktı.
Sakıncası yoksa onada vereceğim. Size afiyet olsun. "

Dedikten sonra mırıldana mırıldana şarkı söyleyerek dış kapıya yöneldi.

Yine yapmıştı işte.
Az önce alev alırken şimdi su gibi durgun keyifli ve dışarıya çıkıyordu.
Atlas kocaman gözlerle kızın arkasından bakarken, Beyazıt elini alnına dayamış dirseği masada Atlas'ı izliyordu.

Atlas'ın gözleri Beyazıt'a kaydığında abisinin bakışlarını görünce,

" Ne söyleyeceksen söyle abi. Hepsini aynı anda sindireyim."

" Ne diyim oğlum.
Sen belanı bulmuşsun.
Bu git gel akıllı kızla işin var. "

" Bitti mi abi? "

" Bitti."

" Helal olsun kıza."

İki adam Didem'e baktı.
Kız bir yandan önündeki tabağı kurcalıyor bir yandan Rose'un söylediklerimi düşünüyordu.

" Sevdiği adama sâdık kalıyor.
Hemde ölse bile."

Beyazıt Didem'i süzdü.

" Oo... Didem...
Varsa öyle bir aday bilelim kızım. "

Kız karşısındaki iki abiye bakıp panikledi. Kızararak,

" Ne.? Ne adayı?
Yo- yok öyle birşey abi.
Ben sadece Rose'a üzüldüm. "

Didem tekrar tabağını izlerken,

" Bu kızın bu git gel halleri belkide sevdiği adamı kaybettiği için olmuştur. Baksanıza haline. "

Atlas Didem'e hak vermeden geçemedi. Azalan iştahı sonunda kaçınca yerinden kalkarak çıkış kapısına yöneldi.

" Nereye Atlas."

" Sigara içeceğim abi."

" Hadi lan!
Kıza bakacam demiyorsunda."

Atlas nefesini vererek mutfak kapıdan çıkarken elini cebine atıp paketini çıkararak bir dal sigara alıp dudağına bıraktı. Salona geçti önce. Sonra da salon kapısından geçip dışarıya attığında kendini bir anda önüne yanan bir çakmak uzanınca yanında yeni fark ettiği Kuzey'e baktı.

" Sağol."

Etrafa bakarak,

" Rose'u gördün mü? " Diye sordu.

" Gördüm.
O suratsız köpeğiyle öndeki çimenlik bahçede. O hayvan karanlıkta görünmeyecek kadar siyah. Bu kızın yanında olduğunu bilmesem üstüne basarım yatarken."

Atlas bir anda kahkaha ile gülmeye başladı.

" İyiya biz göremiyorsak yabancılarda göremez. "

Gülerek devam etti yürümeye. Bir kaç adım atmıştıki ayağına takılan şeyle tökezleyince yere baktı. Bir ayakkabı.
Rose'un ayakkabısının teki yerdeydi. Bir kaç adım ilerde de diğer teki vardı. Yine ayakkabısız geziyordu. Atlas ayakkabıları bir bir aldı. Bahçede dolaşan adamlardan birini çağırıp,

" Şunları götür."

Diyerek eline verdi ayakkabıları. Sonra da yürümeye devam ederek kızın olduğu yere kadar geldi.

Rose çimenlerin üzerine bağdaş kurmuş oturuyor, o kocaman, canavar suratlı köpeği ise kızın yanında kedi yavrusu gibiydi. Rose'un tabağından alıp verdiği küçük etleri iştahla yiyor, sonraki parçayı hak etmek için etrafında dönerek ne şaklabanlıklar yapıyordu. Anlaşılan uzun zamandır Rose ile birlikteydi ve kızı seviyordu.

Rose son parçayı eline alarak bu benim dedi önce. Sonra kıyamadı yine Pamuk'a verdi. Sonrada elindeki tabağı kenara bırakarak hayvanı hırpalıya hırpalıya sevmeye başladı. Pamuk'un kızmak bir yana hoşuna bile gidiyordu. Atlas,

" Bunu başkası yapsa dişlerini boynuna geçirirdi heralde. Ama Rose'a yapmıyor. " Dedi mırıltıyla.

Peki kölesi neredeydi.
Etrafa bakınırken Cihan'ı gördü. Çok uzakta değildi. Her zaman olduğu gibi biraz uzağında ama gözü kızın hep üzerindeydi. Atlas'ın gözleri ile etrafta kendisini aradığını anlayınca ağır adımlarla yanına geldi.

" Beni mi arıyorsunuz? "

" Evet.
Konuşmak için arıyordum."

Dedi Atlas elindeki sigaradan bir nefes daha çekerek.
Tekrar kıza döndüğünde Cihan,

" Ne hakkında? " Dedi.

" Rose...
Ne zamandan beri bu köpekle dost? "

" Bir ay. "

Atlas'ın kaşları havalandı adama bakarken.

" Bu kıza karşı haraketleri hiç bir aylık gibi değil. Sanki yavruyken bile Rose ilgilenmiş gibi davranıyor."

" Şahin Bey Pamuk'u, Rose'u korkutmak ve evde tutmak için getirtmişti aslında.
Rose'un sürekli evden kaçmasından bıkmıştı. Pamuk'tan korksun dışarı çıkamasın istiyordu."

" Pamuk bu yaratığın gerçek adı olamaz. "

" Değildi.
Pamuk bize geldiğinde tasmasında Roxy yazıyordu.
İlk geldiğinde çok saldırgandı. Hatta onu getiren adama bile saldırdı. Dişlerinin arasından zor aldık adamı.

Ama ikinci gün sabah bir baktık Rose ve Pamuk aynen bu şekil bahçede oynuyorlar. Nasıl oldu kimse anlayamadı. Adını da Pamuk koydu. Şahin bey farkında olmadan Rose'a arkadaş getirmiş oldu yani."

" Çok ilginç.

A.. Bu arada Rose'un neden evden kaçtığınıda öğrendim."

Cihan Atlas'a baktı.

" Sevdiği adama ölülerle haber yollamak için mezarlıklara kaçıyordu değil mi?
Tamamen deli işi.
Ama kendince iyi bir yol. "

Cihan şaşırsada inkar etmedi.

" Kendisi anlattı."

Diye ekledi Atlas.

" Hemen boşanalım.
Ben o adamın yanına gidecem diyor."

" Çocuk..."

" Ne? "

" Sevdiği...
Adam değil, çocuk...

Rose küçükken kendince aşık olmuş o çocuğa. Çocuk küçük Rose'a çok iyi davranıyormuş. Ama bir kazada ölmüş. Hemde Rose'un gözlerinin önünde. Rose bundan çok etkilenmiş. O anı hiç unutamamış. Küçükken sık sık ondan bahsederdi. Öyle bir anlatırdı ki gözlerinin içi parlardı. Sonraları anlatmayı bıraktı. Duygularını sadece içinde yaşamaya başladı."

" Bu hâli ondan sonra mı başlamış? "

" Hangi hali? "

" Bu gel git ruh hâli.
Kız bir ateş, bir su.
Bir ağlıyor bir gülüyor. Bir sinirli bir mutlu. Bu kadar hızlı duygu değişimi yaşaması normal değil. "

" Yaşadığı üzüntünün üzerine ablamın ölümü ağır geldi, kaldıramadı."

Atlas Cihan'ı dinlerken bir yandanda gözleri kızın üzerindeydi. Yalın ayaklarıyla koşuyor, Pamuk'la yakalamaca oynuyorlardı. Küçük bir çocuk gibiydi hâli. Cihan devam etti.

" Bir gün, sadece kısa bir süre yanından ayrıldım.
Şahin beyin evde olduğu bir gündü.
Eve geri geldiğimde Rose'u baygın buldum."

Atlas'ın gözleri anında Cihan'a döndü.

" Evdeki çalışanlardan birini öldürmüş Şahin. Adamı lime, lime etmiş. Rose istemeden bu olaya şahit olmuş. Şok geçirmiş. İki gün baygın yattı. Kendine gelemedi zavallı. O günden sonra Şahin beyden ödü patlıyor."

" Hastanede önüne geçip suçu üzerine almasaydın kızın üzerine yürüyecek yine korkudan bayılmasına sebep olacaktı."

" Evet." Dedi Cihan.

Sonra devam etti.

" O kadar şeyin üzerine birde bu korku eklendikten sonra başladı bu dengesiz gibi görünen haraketleri. Bu şekilde atlatmaya çalışıyor korkularını. Kendi kendine ağlayıp sonrada güldüğüne çok şahit oldum. Bir ara doktora götürdüm. Bir çok tetkik yapıldı. Sağlıklı çok zeki genç bir kız. Dedi doktor. Sadece kafasının içinde bir şeyler yaşıyor bence. Dedi.

Bizim yüzümüzden çok acı çekti. O yüzden her dediğine peki diyorum. Onu hep mutlu görmek istiyorum."

" Sizin yüzünüzden derken..."

Cihan Atlas'a baktı.
Daha fazla ayrıntı vermek istemiyordu. Neyse ki yardımına Rose yetişti. Koşarak yanlarına geldiğinden Pamuk'ta arkasındaydı.
Rose ile bir kedi gibi oynasada yakından hâlâ korkutucuydu yüzü.
Atlas ister istemez rahatsız oluyordu.
Kız kocaman açtığı parlayan gözleriyle,

" Cihan, yarın Pamuk için bir kulübe alalım. Geceleri yanımda gündüzde kulübesinde olur.
Burayı çok sevdi. "

" Peki öyle yapalım.

Hadi artık eve girin Rose hanım. Yorucu bir gündü.
Uyuyup dinlenin."

" Tamam.
Gel Pamuk gidelim! "

Kız önde, Pamuk arkada eve giderken
Atlas merak ettiği şeyle Cihan'a döndü tekrar.

" Hadi bu köpek iki günde Rose'a alıştı. Peki bu saçma isme nasıl alıştı. Sanki adı her zaman Pamuk'muş gibi şu haline bak. "

Derken uzaklaşan ikiliye bakıyordu.
O anda aklına gelen Didem'in köpek korkusuyla anında elindeki sigarayı yere fırlatıp,

" Hassiktir unuttum! "

Diyerek kızın peşinden koştu.
Pamuk'un Rose'un odasında kalacağından içeridekilerin haberi yoktu. Didem Pamuk'u görünce aklı çıkacaktı.

Rose yanında Pamuk ile birlikte içeri girdiğinde Beyazıt ve Didem'de salonda kahvelerini içerek sohbet istiyorlardı. Didem kapıdan giren Pamuk'u gördüğü anda,

" Aabi!! "

Diye çığlık atıp koltuğun tepesine tırmandı birden. Rose şaşkın kıza bakarken Beyazıt'ın ayaklanması ve Atlas'ın kapıdan girmesi bir oldu.

Pamuk salondaki karışıklığı izlerken Rose bir Pamuk'a bir salondakiler bakıyordu.

" Atlas? " Dedi Beyazıt.

" Ne oluyor?! "

" Abi, söylemeyi unuttum.
Pamuk Rose'un odasında kalacak. Yani evde. "

Didem arkadan uzun bir,

" Neeee!! " Derken Beyazıt.

" Şaka yapıyorsun heralde.
Bu köpek evde kalamaz. "

Atlas şaka yapmıyorum bakışıyla bakarken. Rose'un yüzü asıldı.

" Pamuk benimle kalmazsa ben dışarda onunla kalırım."

Diyerek yerde oturan Pamuk'a sarılınca gözler kızı buldu. Beyazıt'ın kaşları iyice çatıldı. Dişlerinin arasından,

" Ya Sabır!" Çekti.

" Abi Pamuk bu güne kadar Rose ile kalıyormuş. "

Atlas bir Didem'e bir Beyazıt'a bakıyordu. Rose yüzünden onlarıda zora sokuyordu. Ama bundan rahatsız olsada yapacak bir şeyi yoktu.

Didem kızın üzgün haline bakınca dayanamadı. Çaresiz,

" Ta-tamam! " Diyiverdi.

" Kalsın.
Ama lütfen benden uzak dursun Rose."

Dedi. Sesi rica ile yalvarış arasıydı.

" Rose ayağa fırlayarak.
Söz veriyorum sana yaklaşmayacak. Çağırsan bile gelmeyecek. "

Dedi sevinçle.

" Hadi odamıza gidelim Pamuk."

Diyerek yanında Pamuk ağır adımlarla merdivenleri çıkarken bir yandanda,

" Pamuk...
Didem ablaya yaklaşmak, korkutmak yok. Çağırsa bile gitmeyeceksin tamam mı? Senden çok korkuyor o yeşil zeytin gözlü abla.."

" Zeytin gözlü? " Dedi Didem.

Rose devam etti.

" Olur mu hiç?
Tabii ki sen çirkin ve korkunç değilsin. Sen çok güzel bir kızsın. Sadece fazla güzelsin. O yüzden."

" Fazla güzel mi? "

Dedi Beyazıt kıza bakarken.

" Alışık değiller yani.
Anladın değil mi beni? "

Pamuk kıza havlayarak cevap verdiginde salondaki üçlü alık alık kızın köpekle konuşmasını izliyor ve dinliyorlardı. Didem koltuktan inerken,

" Zeytin gözlü kız mı dedi o? "

Beyazıt, " Gerçekten köpeğiyle mi konuşuyordu."

Atlas, " Köpek de cevap mı verdi? "

*****

Birbirinden şaşkın üç kişiyi arkasında bıraktıktan sonra odasına girdi Rose. Pamuk direk yatağın üzerine atlayarak önce kokladı sonra da kıvrılıp yatarak başını yatağın üzerine uzattı. Oynarken yorulmuştu.

Rose hareketli geçen günün yorğunluğunu atabilmek için önce bir duş almaya karar verdi. Odasındaki banyoya girerek üzerindekileri çıkarıp güzel bir duş aldıktan sonra askıdaki beyaz bornozu alıp giydi. Küçük saç havlusuyla saçlarını sararak banyodan çıktı. Dolaba yerleştirdiği pijamalardan birini alarak önce kapri altı sonra ince askılı üstü giyerek yatağına geldi. Hava zaten sıcaktı kendini örtüyü açmadan öylece yatağın üzerine bıraktı.
Bir kaç dakika sonra uyuya kaldı kız.

*****

Rose kulağına gelen seslerle uyandığında gece 03:17 i gösteriyordu saat. Pamuk dışarı çıkmak istiyor, bunun içinde kapıyı açmaya çalışıyordu. Önceki evde Pamuk'un kolayca girip çıkabileceği şekilde olan kapılar bu evde yoktu. Rose yeni fark etmişti bu ayrıntıyı.
Pamuk'u kendi çıkarmak zorundaydı şimdi. Yarın bu konuyu Cihan'a söylemeyi aklına not edip uyuklayarak kalktı yerinden.

Önce kollarını havaya kaldırarak güzelce bir esnedi. Sonrada uykulu gözlerle kapıya yürüyüp açarak odadan çıkıp merdivenlere yöneldi. Pamuk'ta arkasındaydı. Ağır adımlarla salona oradan da mutfağa döndü. Arka bahçeye açılan mutfak kapısının kilidini açarak Pamuk ile birlikte evin arkasındaki bahçeye çıktı.

Hayvan kapıdan çıkar çıkmaz ok gibi fırladı. Rose şimdide dönmesini beklemek zorundaydı. Küçük verandaya oturup ayaklarını aşağı sarkıtarak beklerken başını gökyüzüne çevirdi. Bulutsuz berrak bir gece parlak bembeyaz bir ay vardı. Bir süre öylece bekledi kız ama Pamuk geri dönmedi. Rose'un kapanan gözleri kızı geriye doğru çekiyordu.

Sonunda verandaya bıraktı kendini ve zaten bahane arayan gözlerini kapatarak olduğu yerde uyumaya devam etti. Hava da sıcaktı zaten. Üşümediği için rahatsız olmuyordu.

Bir süre sonra arka bahçeyi dolaşan adamlardan biri Rose'u verandada yatar halde Pamuk'u da başını kızın üzerine koymuş uyur şekilde görünce şaşırdı. Kıza birşey olduğunu düşünerek korktu. Yaklaşıp kız kendindemi, değilmi anlamak istedi ama Pamuk koruma iç güdüsüyle hırlayınca o korkuyla yaklaşamadı.
O nun yerine durumu haber vermek için hemen Kuzey'in yanına, ön bahçeye koştu.

Kapının önünde sigara içerek yürüyen Kuzey koşarak gelen adamı görünce,

" Ne oluyor lan! "

Adam nefes nefese,

" Abi bugün gelen kızla köpeği mutfak verandasında öylece yatıyorlar."

" Nasıl yatırıyorlar lan!
Kız evde.
İçtin mi sen? "

" Valla ordalar abi.
Kıza bir şey mi oldu diye bakayım dedim. Yanındaki canavar hırlıyor, yaklaştırmadı."

Kuzey adamla birlikte hızlı adımlarla evin arkasına geçerek verandaya geldi. Doğruydu. Gerçekten kız bacakları aşağı sarkık sırt üstü yatmış uyuyor köpekte başını kızın karnının üzerine koymuş hemen yanında yatıyordu.

Kuzey önce ne yapacağını bilemeden yanına kadar yaklaşarak kıza seslendi Ama Rose'un ruhu bile duymuyor, Derin uyuyordu. Kuzey biraz daha yaklaştı ama Pamuk yaklaşan adamı görünce uyarmak adına hırladı. Tanımadığı biri olsaydı çoktan üzerine atlamıştı.

Kuzey baktı olacak gibi değil Atlas'ı aramaya karar verdi. Cebinden çıkardığı telefonla Atlas'ın numarasına bastı. Çalan telefonla bir süre sonra Atlas'ın sesi geldi.
Uykulu şekilde,

" Kuzey hayırdır?
Ne oldu? "

" Abi senin deli kız dışarda mutfak verandasında yatıyor şuan."

" Ne? Neden? "

Derken yerinden fırladı Atlas.

" Bilmiyorum abi. Uyandırmak istedim ama yanındaki canavar yaklaştırmıyor."

" Geliyorum."

Atlas telefonu kapatıp hızla odadan çıkıp merdivenlerden koşarak indi.
Mutfağa geçerek dışarıya açılan kapıdan dışarıya çıktığında kızı yerde uyur halde Kuzey ve diğer adamıda az ilerde kızı izlerken buldu. Kız etrafında olanlardan habersiz mışıl mışıl uyuyordu hâlâ.

Atlas'ı gören Pamuk kafasını kaldırıp Atlas'a baktı önce. Hakikaten karanlıkta zor görünüyordu hayvan. Bu da onu daha korkunç yapıyordu. Sonra sessiz geri koydu kafasını kızın üzerine.

" Abi ne yapalım?
Bırak vurayım diyecem izin vermeyeceksin."

" Saçmalama Kuzey."

Derken kıza doğru bir adım attığında Pamuk'un dişleri göründü. Yine hırlayarak uyarıyordu. Atlas daha fazla kızdırmak istemedi hayvanı.

" Kölesini mi çağırsak abi? "

Atlas bir eli cebinde bir eli saçında Pamuk'a baktı.

" Konuşsak işe yarar mı? "

" Anlamadım.
Bu suratsızla mı konuşacaksın? "

" Evet belki Rose gibi benide anlar."

" Abi dalga geçiyorsun değil mi?
Ne anlar bu it laftan. Bunun tek anlayacağı şey bir kurşun."

" Kuzeeey.."

" Tamaam."

Atlas kendi yaptığına kendide inanamayarak bir dizinin üzerine çöktü. Kuzey ve yanındaki adamı şaşkın Atlas'ı izliyorlardı.

" Pamuk.
Güzel kız."

Kuzey'in yüzü değişti.

" Güzel kız?
Kim? Bu suratsız mı? "

" Şşiitt! Sessiz ol Kuzey."

Pamuk'a döndü Atlas. Yaptığı şeye inanası gelmiyordu.

" Pamuk.
Rose'a zarar vermeyeceğim.
Sadece odasına götüreceğim."

Dedi.
Atlas'ı dinleyen Pamuk doğrulup olduğu yere oturdu. Gerçekten anlamıştı Atlas'ın kötü niyetli olmadığını.

" Yok artık! " Dedi Kuzey.

Atlas devam etti. Yavaşça yerinden kalkarak kızın yanına gelip kızı yavaşça yerden kaldırarak kucağına aldı. Gözü hâlâ Pamuk'taydı tedirgin. Hayvanın ne yapacağı belli olmazdı. Ama sessiz, sadece bekliyordu. Bu Atlas'a izin verdiği anlamına geliyordu.

Atlas, " Kuzey siz işinize dönün."

Dedikten sonra kucağında kızla içeriye yöneldi.
Pamuk'ta sessiz arkasından geliyordu.
Atlas kızı odasına kadar çıkarıp içeri girip yatağına bıraktı yavaşça. Pamuk anında yatağa atlayıp hemen yanına gelip kızın yanına kıvrıldı.

" Küçük baş belası."

Dedi kısık sesiyle.
Bu sırada kız yan tarafına dönerek kolunu Pamuk'un üzerine atarken sol bacağınıda sağ yanına savurdu. Bu kız da dağınık yatanlardandı.
Bu sırada pijamasının üst kısmı yukarı sıyrıldı. Atlas haline bakıp pijamaya uzandı. Niyeti açıkta kalan belini örtmekti. Tam yapacakken kızın eski dikiş izleri gözüne çarptı.

Dikkat kesilip inceleyerek baktı adam. Emin olmak istedi.

" Ameliyat izi var.
Böbrek naklimi olmuş.

Yoksa..."

*****************************
Evet canlar bölüm sonu. Sonraki bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

 

Loading...
0%