Yeni Üyelik
12.
Bölüm

🌹D.M.R 12 Silahlar

@azamet_29_2

Dikkat kesilip inceleyerek baktı adam. Emin olmak istedi.

" Ameliyat izi var.
Böbrek naklimi olmuş.

Yoksa...

Yoksa başka birşey mi? "

Sabah sorup öğrenmeyi aklına not edip yatağın örtüsünü kızın üzerine çekti Atlas. Sonrada sessiz adımlarla ışığı kapatıp odadan çıktı.

Abim haklı. Dedi odasına doğru yürürken. Belayı bulmuşum. Tekrar odasına döndüğünde sabah olmak üzereydi. Yatağına geri yatarak başını yastığa bıraktı. Bir iki saat daha uyuyup kalkacaktı.

*****

Atlas gözlerini açtığında saat sekize geliyordu. Uyuya kalmıştı. Ne çabuk sekiz olmuş. Diyerek yerinden kalkıp banyoya girdi. Hızlıca halletti işlerini. Elini yüzünü yıkayıp giyinme odasına geçti. Üzerine siyah bir gömlek siyah bir pantolon yine siyah çorap ve siyah deri ayakkabılarını giyerek saçlarını arkaya doğru havalandırdı. Tam kapıyı açıp çıkmıştı ki... Karşısında kolları havada ağzı açık gözleri kapalı esneyerek bağıran Rose'u gördü.
Yanında da Pamuk.
Pamuk dışarı çıkmak istiyordu yine. Kızı burnuyla dürtünce kızda kendini toparladı.

Rose Atlas'ı karşısında görünce önce bi şaşırdı. Sonra etrafına bakındı.
Uyku sersemesi olanları unutup kendini önceki evinde sanıyordu hâlâ.

Bir anda herşeyi hatırlayınca kendine gelip kocaman açtığı gözleriyle ellerini çırparak tekrar etrafına baktı.

" Doğruya evde değilim.
Özgürüm! "

Diyerek merdivenlere doğru koştu. Atlas gözlerini devirerek,

" Sanada günaydın Deli Mavi."

Derken Rose çoktan aşağı inmişti.
Peşindende onu izleyen Atlas iniyordu. Pamuk ve Rose salona indiklerinde Didem de koltukta oturmuş, elinde telefonu kahvaltıyı bekliyordu.

" Günaydın! "

Diye bağıran, Rose'u ve Pamuk'u gördüğü anda kendine çektiği bacaklarıyla ve korkuyla yine koltuğun tepesinde buldu kendini kız.

Rose'u kırmak istemiyor olsada korkuyordu işte. Gördüğü her köpek küçükken ona saldıran köpeği ve yaşadığı olayı hatırlatıyordu.

" Gü- günaydın.
Rose... "

Didem'in haline bakıp gülümsedi kız.

" Artık korkmana gerek yok.
Pamuk'la konuştum sana yaklaşmayacak. "

Didem şüpheyle bir Atlas'a bir Rose'a bir de Pamuk'a baktı.

" Pamukla konuştum? Derken? "

" İstersen deneyelim."

Dedi gülümseyerek. Bu sözüne hem Atlas hem Didem şaşırarak baktı. Köpekle konuştum derken sanki bir insanla konuşmuş gibiydi tavırları.
Rose Pamuk'u alıp mutfağa doğru götürdü.

" Atlas Pamuk'u çağır."

Atlas yaptığı şeyin komik olduğunu düşünsede Didem'in bu korkma işinin bir çözüme kavuşmasını istediği için Rose'un doğru söylediğini umarak ortama uyup ellerini ceplerine sokarak,

" Pamuk yanıma gel."

Dedi omuz silkerek.

Pamuk kuzu kuzu Atlas'ın yanına gelip oturdu. Atlas bunu beklemiyordu açıkçası. Ama gelmişti.

Rose, " Pamuk gel kızım."

Diyince bu kez kalkıp Rose'un yanına gelerek oturdu.

" Sıra sende Didem ablası."

" Ablası? "

Didem koltuğun tepesinden Atlas'a baktı. Güvenmiyordu hayvana. Atlas başını salladı.

" Çağır."

Dedi. Kız önce yutkundu. Sonra

" Emin misin Rose? "

" Eminim. Çağır lütfen."

Didem korkulu ve kararsız şekilde,

" Pa-pamuk, gel. Kızım. "

Dedi birazda kekeleyerek. Pamuk yerinden kalktı. Didem tekrar Atlas'a bakarken biraz daha geriledi. Ama Pamuk Didem'e arkasını dönerek olduğu yere yattı. Didem çağırdığı halde gitmemiş aksine tepki göstermişti.

Didem gördüğü şeye inanamaz bakarken Atlas'tan bir kahkaha koptu.
Elleri ceplerinde öne eğilerek bir yandan gülerken bir yandan da,

" Bu inanılmaz."

Dedi Rose'a bakarak.

" Nasıl öğrettin bunu."

Kız omuz silkti.

" Sadece söyledim."

" O zeki bir köpek ve iyi anlaşıyoruz."

Diyerek Pamuk'un yanına çökerek hırpala hırpalaya sevdi hayvanı yine.
Sonrada hızlıca çıkış kapısına gelip açtı.

" Hadi çık.
Akşam görüşürüz."

Pamuk ok gibi fırlarken Cihan göründü kapıda.

Kız koşarak Cihan'ın yanına geldi.
Atlas ve Didem geriden onları izliyordu.

" Cihan bugün dışarı çıkalım.
Pamuk'a kulübe ve bir kaç şey alalım."

" Peki gidelim."

Arkadan Atlas girdi araya.

" Önce kahvaltını yap Rose.
Akşamda yemedin."

Kızın karnından gelen gurultu tam da anını bekliyormuş gibiydi. Cihan Rose baktı.

" Neden yemedin?"

Kız ellerini arkasına çekip gülümseyerek,

" Pamuk'la paylaştım." Dedi.

" O halde önce sıkı bir kahvaltı yap. Sonra da gideriz. "

" Tamam."

Dedi Rose sonra hızla içeriye girip üst kata doğu koştu yalın ayaklarıyla. Atlas ve Didem arkasından baktı öylece. Mutfaktaki Natali,

" Kahvaltı hazır." dediğinde Atlas,

" Cihan sende gel."

" Teşekkür ederim.
Ben burda beklesem daha iyi."

" Gir.
Konuşacaklarım var."

Cihan Atlas'ın bu sözü üzerine içeriye girdi. Hep birlikte mutfağa geçerek kahvaltı masasına oturdular.

" Didem. Abim kalkmadı mı? "

" Vedat abi aradı. Abim de erkenden çıktı. Hesaplarda sıkıntı mı ne varmış."

" Anladım.
Merak ettim.
Giderken bi uğrarım."

Natali servisi yaparken Cihan,

" Benimle ne konuşacaktınız? "

Diye sorunca,

" Rose ile ilgili."

Dedi Atlas çayından bir yudum alarak.

" Rose'un uykuda yürüme huyu varmı.? "

Didem de Cihan gibi Atlas'a baktı.

" Hayır, neden? "

" Dün gece mutfak verandasında uyurken bulmuş adamlar."

" Aa! Ciddimisin? "

Dedi Didem şaşkın.

" Neden ordaymış."

" Öyle bir huyu yok."

Dedikten sonra eliyle sakalını karıştırdı.

" Muhtemelen Pamuk dışarı çıkmak istemiştir. Bu evdeki kapılar ona uygun olmadığı için Rose çıkarıp beklerken uyuya kalmış olmalı.
Rose'un ve mutfağın kapısını ona göre yapmanız lazım. Birde Rose'un uykusu ağırdır. Beni çağırmalıydınız."

" Pamuk biraz daha inat etse çağıracaktım. Ama diğerlerinin aksine bana izin verdi."

" Ne için izin? "

" Adamlar Rose'u görünce kötü birşey oldu sanıp bakmak istemişler. Ama Pamuk yaklaştırmamış. Kuzey haber verince aşağı indim. Rose'u odasına çıkarmama sessiz kaldı."

" Demek ki sizi güvenli görmüş.
Bu iyi birşey sizin için. Bu evdekileri tanısa bile içinizden her hangi biri Rose zarar vermek isterse anında saldırır. "

" Hmm.. O yüzden mi yaklaştırmadı.

Bir de dün gece Rose'u odasına çıkardığımda eskiden kalma bir dikiş izi gördüm. Ne ameliyatı oldu?
Önemli bir sağlık sorunu varsa bilmek isterim. "

Cihan'ın yüzü anında değişti. Atlas'ın söylediği şeyden hiç hoşlanmasada üstelemedi.

" Böbreğinde taş vardı.
Normal yollarla düşmediği için ameliyatla temizlendi. O yüzden."

" Anladım.
Umarım tekrarlamaz. "

" Geldiiim.!"

Diyen Rose mutfağa bodoslama girince konuşulan konu da kapanmış oldu. Aceleyle giyindiği üzerindeki beyaz dar kot ve buz mavi gömleğinden belliydi. Altınada beyaz spor ayakkabı uydurmuş yine beyaz küçük bir spor çanta takmıştı. Kız masaya geçip kahvaltıya başlarken Cihan,

" Rose, dün gece dışarda uyumuşsun."

Rose çatalı ağzında gözlerini karpıştırarak düşündü.

" Aa.. Evet gece dışarı çıkmıştım. Pamuk'u çıkardım. O kadar çok uykum vardı ki uyuya kalmışım.. Ben bunu tamamen unutmuşum.

Bir dakika. Eee, ben sabah odamdaydım. Sen mi getirdin? "

" Hayır. "

Dedi Cihan. Atlas bey beni çağırmak istememiş. Kendisi çıkarmış."

Kız ağzındaki çatalla Atlas'a döndü.
Çatalı çıkarıp sırıtarak.

" Kusura bakma." Dedi.

" Önemli değil. Adamlara söyleriz kapıları Pamuk'a uygun şekle getirirler. Böylelikle kendisi girip çıkabilir."

" Teşekkürler.
Gerek yok.
Zaten bir hafta kalacağız."

Diyerek gitme isteğini yeniden hatırlattı çaktırmadan kız. Atlas'ın yüzü asıldı yine. Bu kız bir şeye taktımı, takıyordu.

" Bu arada dünden sonra bir kaç gün yalnız çıkmayın. O Aykut itiyle dayısının sağı solu belli olmaz. Bugün bizimle gelin. Önce abime uğrayalım sonra sizi bırakırız. Biz devam ederken adamlar sizinle kalır."

" Tamam olur."

Dedi Cihan.

" Didem sen? "

" Benim bugün evde işlerim var bir yere çıkmıyorum."

*****

Aradan geçen bir saatin sonunda Atlas, Şeref ve Kuzey ile birlikte Rose ve Cihan'ı da alarak şirketin yolunu tuttular.
Arkadaki araçtada iki adam daha vardı. Rose aklına gelen şeyle spor çantasını karıştırıp içinden bir top şeker çıkararak kağıdı açıp ağzına aldı. Akide şekerlerden sonra en sevdiği şey bu çubuklu şekerlerdi.

Kızın bu çocuksu haline gülümseyerek baktıktan sonra önüne döndü Atlas.

&

Bu arada şirkette işler iyiye gitmiyordu. Beyazıt, Vedat ve hesaplarla ilgilenen Sait ofiste içinden çıkamadıkları hesapları konuşuyorlardı.

Beyazıt önündeki ekrana bakarak hesapları tekrar tekrar kontrol etsede neden tutmadığını bulmaya çalışıyor ama bir türlü bulamıyordu.

Vedat sonunda ellerini saçlarına geçirip bağırdı.

" Beynim yandı benim ya.
Ara verelim."

Beyazıt' ın da ondan farkı yoktu.
Sait ise hâlâ önündeki kağıtlara bakıyordu. Eğer bu işi düzeltemezse zan altında kalmaktan korkuyordu.
Bu sırada kapı tıkladı.

Beyazıt, " Geell! " Diye seslenince
Atlas yanında Rose ve Cihan ile içeri girdi. İçeridekilerin yüzlerinin şekline bakarak.

" Sorun büyük galiba. "

Derken Rose'un meraklı bakışları ofisin içini turluyordu. Beyazıt yerinden kalkarak,

" Sait gidip önceki hesapları bulup getir."

" Peki Beyazıt Bey."

Diyerek hızla kalkıp koşar adım çıktı odadan adam. O çıkarken Beyazıt gördüğü Eylül'e,

" Bize kahve getir."

Diyerek masasının önündeki koltuğa attı kendini.

" Hoşgeldiniz, gelin oturun."

Cihan ve Atlas, Vedat ve Beyazıt'ın karşısına otururken Rose hiç oralı bile olmadan duvarda gördüğü tabloya doğru yürüdü. Tablonun önünde elinde şekerle resme baktı.

Kocaman hayran gözleri resimdeki her ayrıntıyı dolaşırken, kendini o geminin güvertesinde, rüzgârı saçlarında hissetti bir an

Kocaman hayran gözleri resimdeki her ayrıntıyı dolaşırken, kendini o geminin güvertesinde, rüzgârı saçlarında hissetti bir an.

Atlas abisine bakarak,

" Sorun tam olarak ne? "

" Hesaplarda büyük açık var.
Onu çözmeye çalışıyoruz."

" Sait ne diyor.?"

" Durumu Sait farketmiş zaten.
Gelirler ve giderlerde tutmayan yerler var. İki yıl önceki alınan gemi dolusu mallarla birlikte çıkmış açık. Ama yeni fark ettiğimiz yetmiyor gibi, hâlâ çözemedik. "

" Sait den önce kim bakıyordu bu işlere ona sorsan."

" Soramam, adam öldü geçen yıl."

Derken omuzları düştü Beyazıt'ın.
Vedat elleri karışan saçlarında düzelterek,

" Bir an önce çözemezsek beynim alev alacak."

Bu arada Eylül girdi kapıdan elinde kahvelerle. Vedat,

" Getir Eylül getir.
Aklımız başımıza gelsin."

Eylül kahveleri bırakırken Atlas,

" Üzgünüm anladığım bir şey değil."

Dedi sadece. Eylül ofisten çıkarken Sait girdi içeri.

Elinde iki dosya ile gelip oturdu.
İçinden bir kaç kâğıdı çıkarıp Vedat'a ve Beyazıt'a verdi. Cihan,

" Birilerinin zimmetine para geçirdiğinden mi şüpheleniyorsunuz?"

Beyazıt elindeki hesapları incelerken,

" Aklıma gelmedi değil. Ama önce bulup ispatlamak gerek. "

Diyerek sinirle attı kağıdı masasına.
Sonrada önündeki kahveyi alıp büyük bir yudum içti.

" Hayırdır siz neden buradasınız."

" Didem hesaplarda sorun varmış diyince merak ettim.
Giderken bir uğrayayım dedim.

Rose'da Pamuk için bir şeyler alacakmış."

" Bugünlerde tek olmasınlar."

" Merak etme fazladan adam aldım."

" Hesaplarda hata yok! "

Anında sessizlik olurken herkes masanın üzerine yüz üstü uzanmış ağzında şekerle bilgisayara ve elideki kağıda bakan, arada bilgisayarı karıştıran Rose'a baktı şaşkın.

İki yıl önce aldığınız malları dövizle satıp lirayla alıp dövizle ama zararla satmışsınız. Hesapları tutan kişi yapılan satışın döviz kurunu yanlış hesaplayarak karışıklığa neden olmuş. İki yıl önceki döviz kuru bu değildi. Önceki grafiklere bakarsanız kur hesabındaki yanlışlığı bulursunuz. Açık yok, zarar var yani."

Dedi kız masanın üzerinden adamlara bakarak.
Dört adam şaşkın kıza bakarken Cihan gülümsüyordu. Bu kadarını oda beklemiyordu. Kız masadan inerken Sait yerinden kalkarak bilgisayarın başına geçti. Adam kızın söylediklerine bakarken Beyazıt ve Vedat'ta yanına gelmiş ekrana bakıyorlardı.

Bir kaç dakika sonra Beyazıt şaşkın şekilde kıza dönerken Vedat,

" Vallaha doğru.
Bizim sabahtan beri bulamadığımız şeyi bu kız beş dakikada çözdü."

Atlas Cihan'a bakarak, ne iş bakışı atarken Cihan söze girdi.

" Rose dört yıllık işletmeyi iki yıl da bitirecek kadar zeki bir öğrenciydi."

Beyazıt hâlâ kıza bakarak gülmeye başladı.

" Bak sen şu işe." Derken,

" Gerçektende çok ilginç."

Dedi Atlas.

" Bu kız süprizlerle dolu."

Rose, " Mesele çözüldüğüne göre gitsek artık. Ben sıkıldım. Daha Pamuk'a kulübe alacağız. "

Atlas ayağa kalktı.

" E bize musade o zaman abi."

" Musade sizin koçum.
Rose."

Kız arkasını dönerek Beyazıt'a baktı."

" Teşekkürler."

" Rica ederim basit bir şeydi."

Rose yanındakilerle çıkarken Sait hâlâ inanamaz şekilde kızın arkasından bakarak.

" Beyazıt Bey.
Bu kızı buraya alalım derim.
Gerekli yeteneğe ve zekaya sahip.
Bizim için faydalı olacağına inanıyorum. "

" Kabul edeceğini sanmam. Ama sormazsamda rahat edemeyeceğim sanki."

Kafası karışık üç adamı arkada bırakarak dışarı çıkan Rose, dışarıdaki Kuzey'i ve Şeref'inde katılmasıyla hep birlikte asansöre yöneldiler.

Asansöre bindiklerinde Atlas hâlâ kendi kendine içerdeki olaya gülerken, Şeref Atlas'ın yüzündeki sırıtışa bakarak,

" Hayırdır Cennet'te ki yerini mi gördün içerde de pişmiş kelle gibi sırıtıyorsun. "

Kuzey ve Atlas Şeref'e bakarken Rose kahkahayı patlattı.
Aşağı inene kadarda güldü.

Garaja indiklerinde derin bir nefes alarak susabildi Rose.
Araçlara bindiklerinde Rose,

" Cihan işimiz bitince bizde Mavi Gece'ye gidelim."

" Peki."

Atlas yine peki diyen Cihan'a baktı.

" Peki kelimesini senin kadar kullanan yoktur. "

Demeden duramadı. Cihan dudağının kenarıyla gülümsedi sadece. Uzun sayılabilecek bir zaman sonra gelinen yerle Kuzey,

" Abi geldik. "

Atlas,

" Şeref sende onlarla git. Adamları ve arabayı da alın.

" Tamam. " Dedi Şeref gözlerini devirerek. Sakin işleri sevmiyordu Şeref. Hareketleri iş olmalıydı onunki.
Cihan, Rose ve Şeref inip arkadaki araca geçtiler.

Atlas'ın aracı kulübe doğru, kızın aracı büyük AVM ye doğru yola çıktı.

Rose önde Cihan, Şeref ve iki adam da arkada bir çok Petshop gezdiler. Sonunda acıkdıkları için arada yemek molası verildi. Sonra kalan petshop lara girdi çıktı kız. Rose her birine heyecan ve merakla dalıyor Cihan'ın gıkı çıkmazken arkasından yürüyen Şeref sıkıntıdan ölmek üzere gibi hissediyordu.

" Yahu birader sende de evliya sabrı varmış."

Cihan yanında yürüyen Şeref'e baktı.

" Rose ne derse peki, evet, tamam diyorsun. Sabahtan beri bu kaçıncı dükkan. Akşam oldu hâlâ gözü dükkanlarda. "

Cihan yine kıza baktı.

" Şuan mutlu. Buda benim için yeterli."

Şeref tam devam edecekken Rose arkadan cırladı.

" Cihan bunu istiyorum.
Bunu alalım."

Cihan ve Şeref kızın yanına geldiler

Cihan ve Şeref kızın yanına geldiler.

" Tam Pamuk'a göre değil mi? "

Cihan yine, " Evet. " Derken Şeref alaycı,

" Bunun villa tipi iki katlı olanı yokmu? Ondan alsaydın."

Diyince kız aniden yanındaki kıza dönerek hevesle,

" Varmı? " Diye sorduğunda kız şaşkın,

" Maalesef efendim."

Diyince bozuldu Rose.

Şeref elini alnına bastırarak,

" Dalga geçiyordum.
Bir köpek için bu bile çok fazla değil mi? " Cihan Şeref'e sinirle bakarak araya girdi.

" Tamam bunu alalım."

On dakika sonra Cihan ücreti ödeyip teslim edecekleri adresi Şeref'ten öğrenerek kasadaki kıza verdi. Bir saat içinde teslim edilmesi için sıkı sıkı tembih etti. Nihayet iş bitmişti.

" Artık gidebilir miyiz? "

" Gidebiliriz.
Mavi Gece'ye."

Şeref,

" Daha erken desede kızı ikna edemedi. Birlikte AVM den çıkıp otoparktaki araca doğru yürüyerek bindiler. Akşam trafiğinde bir saaten fazla süren yolla nihayet Mavi Gece'ye girmişlerdi. Henüz yeni akşam olduğu için tek tük müşteri vardı. Rose içeri girdiğinde Şeref'e lavabonun yerini sorup barın arkasına giderken Cihan yine kızın arkasındaydı. Şeref yukarıya Atlas'ın olduğu özel locaya çıkarken diğer adamları dinlenmeye yolladı. Atlas'ın olduğu yere gelip koltuğun yanındaki diğer koltuğa oturdu.

" Geciktiniz? "

Şeref önce cümlenin sahibi Kuzey'e baktı. Sonrada,

" Rose nerde? "

Diye soran Atlas'a...

" Rose lavaboya gitti.
Köleside yanında.

Yahu arkadaş.
Bu ikisi tam birbirine göre.
Kız da bitmeyen bir enerji adamda bitmeyen bir sabır var.

AVM de ne kadar dükkan varsa gezdi kız. Kölesi olacak dayısımıdır nedir
kız ne derse, " Evet, peki, tamam. "
Dedi durdu.

Biraz daha dolaşsa fıttıracaktım. O şeytan gölgesine aldığı kulübeyi görsen şaşarsın. Bir dahakine Kuzey'i yolla ben gitmem."

Diyerek kendini geriye bıraktı.

Atlas Şeref'in hâline baktı ve gülümsemeden edemedi. Gerçekten yorgun görünüyordu. Kuzey yerinden kalkıp,

" Başka işlerim var benim senin gibi boş değilim."

Diyerek balkondan aşağıya baktı.
Barın arkasından yalnız çıkan kızı izlerken kapıdan giren Aykut'u ve adamlarını gördü.

" Hassiktir."

Dediğinde Atlas ve Şeref kulak kesildiler.

"Abi Aykut iti burda!"

Dediği anda Atlas yerinden fırlayarak önce aşağıya Rose'a baktı.
Ardından, Aykut'a bakarak,

" Yanında kendi itlerinide getirmiş. "

Diyerek merdivenlere yöneldi.

Kapıdan ağır adımlarla giren Aykut'un ilk gördüğü şey karşıdan gelen kız oldu. Görür görmez tanıdı sadece resmini gördüğü kızı. Resimdekinden daha güzelmiş diye geçirdi aklından..

Dayısının kendisiyle evlenmesini istediği ama yapılan anlaşmanın, yanan mekanla bozulması sonucu avucundan kaçan güvercin olarak düşündüğü masum güzellik Rose.

İçeriye doğru bir kaç adım atarak dahada yaklaştı Rose'a.
Kız gördüğü adam ve yanindakilerle olduğu yerde kaldı. Yanına düşen ellerini yumruk yaparak kendine bastırırken Atlas' ta aşağı inmişti.

" Aykut! " Dedi yüksek sesle.

Aykut sesin geldiği yöne baktığında kendisine doğru yürürken sinirle bakan Atlas'ı ve adamlarını gördü.

Atlas yürüdü, yürüdü Aykut'la arasında iki adım kala durdu.

İki adam öfkeli şekilde bakıyorlardı birbirlerine

İki adam öfkeli şekilde bakıyorlardı birbirlerine.
Atlas, ellerini ceplerine soktu.

"Ne işin var lan burada!
Hemen çıkın mekanımdan! "

" Neden..
Herkese açık bir yer değil mi? "

Dedi Aykut alayvari.

" Dediğin gibi.
Herkese açık, siz hariç. Size kapalı! Çıkın! "

Aykut Atlas'la konuşurken gözleri arkasında kalan Rose'a gidip gelmeye başlayınca Kuzey araya girerek bakışlarını uzun boyuyla kesti.

" Gözlerine sahip ol oyarım onları."
Dedi Atlas, hırlayarak.

Aykut pis bir gülümseme ile bakışlarını Atlas'a çevirerek,

" Her şeyi biliyorum Atlas Asilsoy.
Aldığımız mekanı siz yaktınız... "

Atlas sessiz şekilde gülümseyerek gözlerine baktı Aykut'un.

Ağzından bizdik kelimesi çıkmadı.
Çıkmayacaktıda. Ama Aykut anlamıştı.

" İspatlayamasamda sizin yaptığınızı adım gibi biliyorum. Anlaşmayı sen bozdun. Çünkü onu istiyordun değilmi? "

Derken gözleri kızı işaret etti.

" Mekanı yakıp dayımın Şahin'le olan anlaşmasını sen bozdun. O gecenin sabahında haberlerde boy boy resimlerinin ardından evlendiğiniz haberi tesadüf değildi. Ama hata ettin Atlas. Dayımı ve beni karşına alarak büyük hata ettin. Biz kaybetmeyiz. "

Dediği anda Atlas'ın tepesi attı. Bir anda Aykut'u yakasından tutup silahını kafasına dayadı.
Aynı anda bütün silahlar çıktı ortaya.

Müşteriler korkuyla kenarlara kaçarken Şeref ve Kuzey'in silahları Aykut ve adamlarına, Aykut'un adamlarının silahlarıda karşılarındaki adamlara çevrildi.

" Sikerim lan senin belânı!
Ateş olsan cürmün kadar yer yakarsın lan! "

Dediğinde beklemediği haraketle kaşları çatılan Aykut öfkeyle Atlas'a bakarken ortam dahada gerilmişti.

Herkesin parmağı tetikte çıt çıkmıyordu. Az sonra Aykut'un gergin yüzü gevşeyerek rahatlarken Rose'un tiz çığlığı duyuldu.

Atlas anında geriye döndüğünde Rose'u, arkasındaki adamın kollarının arasında kafasında silahla görünce dondu kaldı.

" Eveeet Atlas.
Şimdi..
Nerede kalmıştık.."

Loading...
0%