Yeni Üyelik
13.
Bölüm

🌹D.M.R 13 Kargaşa

@azamet_29_2

Herkesin parmağı tetikte, çıt çıkmıyordu.
Az sonra Aykut'un gergin yüzü gevşeyerek rahatlarken Rose'un tiz çığlığı duyuldu.

Atlas anında geriye döndüğünde Rose'u, arkasındaki adamın kollarının arasında kafasında silahla görünce dondu kaldı.

" Eveeet Atlas.
Şimdi..
Nerde kalmıştık.."

*****

BİR SAAT ÖNCE

" Abi. Neden burdayız ve daha ne kadar burda duracağız.."

" Sanane Apo.
Bana hesap mı soruyorsun? Sen kendi işini yap yeter! "

" Estağfirullah abi.
Ama Tayfun Varol bana hesap soracak. Ondan habersiz buraya geldiğimizi duyduğunda fena kızacak. Seni burdan uzak tutmamızı istemişti."

Aykut sinirle tepesine dikti elindeki şişeyi.

" Beni adam yerine koymuyor bana güvenmiyor. Değil mi?
Sana da öyle mi söyledi?
O yüzden değil mi.
Ama öğrenecek...
Herkes öğrenecek.
O da gün gelecek, sayacak beni."

" Abi hadi gidelim artık.
Gecikirsek... "

" Kes sesini Apo.
Daha işim bitmedi."

Aykut elindeki şişeden büyük bir yudum daha aldıktan sonra cebinden telefonunu çıkarıp arkadaki araçtaki adamlarını çağırdı.

Adamlar bir dakika olmadan aracın yanında belirdiler. Aykut kapıyı açarak dışarı çıkarken Apo'da beraberinde çıktı. İki adamına,

" Siz ikinizden biri arkadan içeri girin."

" Abi izin vermezler giremeyiz."

" Bulun bir yolunu lan! "

" Peki abi."
Dedi adam çaresiz ve de isteksiz.

" Hadi." Dedi yanındakine.

İki adam önden ilerleyerek mekana giderken diğerlerine,

" Sizde benimle gelin."

Dediğinde Apo önüne geçerek,

" Abi. Gece gece başımıza iş alacağız.
Bence geri dönelim.
Hem bu kafayla iyi olmaz, hem Tayfun abi kızacak. "

" Sen kimsinde bana karışıyorsun lan!
Ne diyorsam onu yapacaksınız!
Dayım bir şeyler yapsaydı ben yapmak zorunda kalmazdım!

O mekanı bu it yaktı. Adım kadar eminim bundan. Yaptığını yanına bırakacak değilim. Hem mekânı yaktı hemde anlaşmayı bozup benim kızımı elinden aldı. "

" Abi Tayfun abinin vardır bi düşüncesi biz karışmasak."

" Amma da karıymışsın Apo.
Sen gelme lan!
Burda dur ve ağlamaya devam et. "

Aykut ve adamları mekana doğru giderken Apo,

" Baş belası sarhoş herif."

Diyerek baktı durduğu yerden.
Gitmeyecekti arkasından.
Onun yerine burda kalıp olanları izleyecek ve Tayfun'a rapor edecekti.

Az sonra Aykut'un iki adamı mekanın arkasına geldiler. Kapının önünde elleri arkasında etrafı izleyerek bekleyen adamı görünce, biri diğerine

" Sen dikkatini dağıtarak oyala. Bende arkadan süzüleyim. "

" Nasıl yapacağım? "

" Hikaye anlat.
Ne bileyim lan! Onuda kendin bul işte! "

Adam bir kaç saniye düşündü.
Cebinden çıkardığı küçük konyak şişesini çıkarıp bir kaç yudum içtikten bir kısmınıda üzerine döktü.

Yanında ki saf saf bakarak,

" Ne yapıyorsun lan! "

" İzle ve gör.
Bir ayyaştan daha iyi ne dikkat çeker?
Sen önden git, saklan. "

Dedikten sonra yerinden kalkıp kapıda duran adama doğru ilerledi.
Yürürken bir yandan da bacakları birbirine dolaşıyor sarhoş takliti yapıyordu.
Diğer yandanda ıslık çalıyordu.

Tam kapıya gelip içeriye doğru bir hamle yaptığında önündeki iri cüsseli adama çarpıp geriye sendeledi. İri adam önüne geçip bir elini omuzuna bastırarak sıkarken,

" Nereye birader? "

Diyerek durdurduğunda aşağıdan yukarıya doğru baktı adam.

" Sanane lan, İçeri girecem."

" Burdan giremezsin.
Ön taraftan girebilirsin. "

" Sanane lan sanane!
Benim canım burdan girmek istiyor."

" Bana bak ayyaş herif.
Öyle lanlı lunlu konuşma.."

"Niiee olur derrrrsem."

" Seni alırım ayağının altına, bokunu çıkarana kadar tekmelerim.
Gece gece belamısın lan!
Siktir git! "

Birden yakasına yapışan adam hâlâ gevşek gevşek,

" Belayım lan! Varmı diyeceğin! "

Dediğinde tekme tokat dayak atmaya başladı adam. Bu sırada arkadaki çoktan içeri sızmıştı. Sonunda yediği dayakla,

" Tamam abicim ne kızıyon ya.."

Diyerek uzaklaştı Aykut'un adamı.
Yapması gerekeni yapmıştı.Şimdide bir yerini kırdırtmadan kaçmaya bakıyordu. Pisi pisine ölmeye gerek yoktu yani. Diğeri ise içerde barın arkasındaki koridorda ilerliyordu.
Koridorun sonunda lavabolar ve içeri ye açılan kanatlı kapı vardı.
Adam koridorda yürümeye devam ederken bir anda Cihan'ı gördü.
Yaşadığı panikle malzeme odasına dalan adam, silahını çıkararak araladığı kapıdan Cihan'ı gözetlemeye başladı.

Nerden çıktı şimdi bu.
Gitmesini bekleyim bari. Diyerek kendi kendine tıslarken, Cihan bir yandan elindeki sigarasını içiyor bir yandan koridorda Rose'u bekliyordu.

Az sonra kapıda göründü Rose. Adam araladığı kapıyı anında örterek içerde kalırken, kulağını kapıya yaslayarak sesleri dinlemeye başladı.

" Gidebiliriz." Dedi Rose.

" Tamam gidelim."

Dedi Cihan elindeki sigarayı kapının önündeki çöp kutusuna basarken. Rose önde Cihan arkada içeriye açılan kanatlı kapıya yürürken kız aniden durdu. Ellerini iki yanına atarak bakınırken,

" Çantam!
Çantam içerde kaldı."

Diyerek geri dönünce Cihan kolundan tutup engel oldu.

" Sen devam et.
Ben alırım."

" Tamam." Dedi kız gülümseyerek.

" Teşekkürler."

Rose yeniden kanatlı kapıya doğru yürürken Cihan lavaboya geri döndü. Önce içeriyi kontrol etti.
Durduk yere bir kadınla karşılaşıp sapık damgası yemek istemiyordu.
Kimse olmadığından emin olduktan sonra içeri girip kabinlere bakarak çantayı aramaya başladı. Bu sırada temizlik odasındaki adam araladığı kapıdan koridoru kontrol ettikten sonra kimseler yok diyerek sessizce odadan çıktı. Kanatlı kapıya doğru gelirken bir anda ummadığı şekilde Cihan'ı gördü.

Cihan elinde çanta koridordaki adamla göz göze geldiği anda adam panikle elindeki silahın tetiğine bastı.
Susturuculu silahtan çıkan kurşun Cihan'ın karın boşluğuna gelince Cihan eli karnında sendeleyerek duvardan destek almaya çalışsada az sonra aldığı yara yüzünden olduğu yere yığılıp kaldı.

Adam yaptığı şeyle dahada panik oldu. Silahı hızla beline takıp yerde baygın yatan Cihan'ı kollarından tutarak çeke çeke malzeme odasına doğru sürüklemeye başladı.
Odanın kapısını açıp dahada içeriye doğru çektiği Cihan'ı öylece yere bırakıp, kapıyıda örterek çıktı.
Sabah temizliğinden önce gelen olmaz diye umdu.

Hiç bir sey olmamış gibi hızlı adımlarla kapıya doğru yürüyüp içeriye girerek bara doğru ilerledi. Ağır adımlarla ilerlerken bir yandanda etrafını kolaçan ediyordu. İçerdeki bir kaç müşteriden başka kimseler yoktu.
Biraz daha bekleyeceğini düşünürken ön kapı açılarak patronu Aykut ve diğer adamlar girdiler içeri.

Aykut barın önündeki Rose'a diktiği gözleriyle beklerken üst kattan Atlas ve adamları iniyordu.

Atlas Aykut'un yanına kadar gelip konuşmaya başladığında adam sadece uzaktan izledi. Az sonra bir anda silahlar çekilip Atlas'ın silâhı Aykut'un kafasına dayanınca, adam bir patronuna ve adamlara bir etrafına bakındı.

Gördüğü Rose ile patronuna layık biri olarak yapması gerekeni yaptı. Hızlı adımlarla kızın arkasına kadar gelip belindeki silahı eline alıp sardığı koluyla kızı kendine çekti.

Rose korkuyla attığı çığlıkla durumu belli ettiğinde kozlar Aykut'a geçmiş oldu.

Duyulan sesle Atlas aniden arkasına döndü. Rose arkasındaki adamın onu sıkan kollarının arasında korkmuş şekilde kesik kesik nefesler almaya çalışıyordu. Rose'un arkasındaki adamın yüzüne baktı Atlas.

Belli ki adam Aykut'un adamı ve önceden girmişti içeri. " Ama nasıl? " Dedi içinden.

Rose, ellerini arkasındaki ona göre iri olan adamın koluna yapıştırmış nefes almaya çalışıyordu hâlâ.

Atlas kızın almaya çakıştığı nefesleri ve körük gibi inip kalkan göğsünü görünce hemen anladı. Nefes almakta sıkıntı çekiyordu ve sebebi korkusunun astımını tetiklemesiydi.

Peki ya kölesi, kölesi neredeydi. Neden kızın yanında değildi. Neden yanından ayrılmıştı. Olanlardan haberi olmayan Atlas içinden Cihan'a saydırdı. Durum hiç iyi görünmüyordu. Rose'un şuan hissettiği korku kaçırıldığı günü hatırlamış olmasındandı. Donan gözleri ile zihni zamandan kopmuş o geceye geri dönmüştü. Şermin'in elinden kaçıp arabadan atlayışı, yakalanışı ve tekrar arabaya sokulması. Sessiz çığlıklarıyla yardım isteyişi ama kimsenin duymaması. Çaresizliği ve ağlayışlarının ardından Akın'ın onları görüp arkalarından koşarak yardım etmeye çalışması ve çarpan araçla yol ortasına düşmesi.

Ve.. Bütün bunlara şahit olan küçük Gül.

Hayatında görmek ve yaşamak zorunda kaldığı iki kötü olay vardı.
Anne babasını yangında kaybettiği gece ve kaçırıldığı gece.

Görmek zorunda kaldığı en kötü görüntülerden birini yeniden hatırlamak, yaşamak kızın nefesini kesmeye yetmişti.

Atlas kızın halini görünce Aykut'un kafasına dayadığı silahını dahada bastırdı. Diğerleride arkadaki adamları kolluyordu.

" Aykut!
İtine söyle bıraksın kızı. Onun bu işle alakası yok."

Aykut'un gözleri Atlas'ta, yüzünde pis bir gülümseme peydah oldu.

" Söyleriz Atlas, acelesi yok.
Önce bi indirin silahlarınızı."

" Aykut hemen köpeğini çek! Dedim! "

" Pazarlık edecek durumda değilsin Atlas Asilsoy."

Atlas'ın kızgın bakışları kız ile adam arasında döndü durdu. Tereddüt ediyordu. Yanındaki Şeref ve Kuzey Atlas'a bakıyorlar, o bakışlarla ne yapacaklarını soruyorlardı.

Atlas sıkıntıyla düşündü.
Silahını indirmezse kızın hayatı tehlikeye girecekti. İndirirse kız dahil hepsinin canı tehlikede olacaktı. Yinede dişlerini sıkarak,

" İndirin! "

Dedi mecburen. Kendide indirdi silahını.

" Abi." Dedi kısık sesiyle Kuzey.

" İndirin Kuzey! "

Hem Şeref hem Kuzey gönülsüz silahları indirirken dişlerini sıkıyordu ikiside.

Bütün silahlar inmiş Rose'un arkasındaki adam ise hâlâ silahı kızın kafasında adi şekilde gülümseyerek bekliyordu.

Devam etti Aykut.

" Biliyormusun Atlas, burayı çok beğendim.

Yaktığın mekanıma karşılık burayı bana devredeceksin.

Böylelikle yaptığını unutacağım ve mesele çıkmayacak."

" Hayal görme Aykut."

Dedi Atlas tıslayarak. Aykut'un umursamaz alaycı bakışları yine Atlas'ın üzerinde dolaştı önce.
Sonra,

" Imm...
Bence bir daha düşün derim."

Derken gözleri yeniden Rose'u buldu.
Kızı Atlas'a karşı koz olarak kullanıyordu.

Atlas, bir gerisindeki kıza bir Aykut'a bir de arkasındakilere baktı göz ucuyla. Şu an içinden Aykut'un beynini patlatmak geçiyordu ama el mecbur bekliyordu.
Aykut'un dediğini yapacakmıydı?
Yapmalımıydı?
Başka çaresi yoktu.
Maalesef Aykut haklıydı, Rose'un hayatı söz konusuyken pazarlık yapacak halde değildi. Yumruklarıyla birlikte dişlerini sıkarken, bir anda arkasında Cihan, kapının önünde Beyazıt, Tufan ve Fırat belirdi.
Cihan kendine gelir gelmez odadan çıkarak yaralı oluşuna aldırmadan kızı korumak için buraya kadar gelmiş, aniden adamın arkasında belirivermişti.

Fırat ve Tufan'ın Aykut'un adamlarını indirmesi, Cihan'ın Rose'un arkasındaki adamın silah tutan elini hızla kızın başından çekerek namnuyu adamın kendi gırtlağına dayaması, Beyazıt'ın Aykut'un boğazına kolunu dolayıp silahını kafasına dayaması.

Hepsi neredeyese aynı saniyenin içinde olmuştu.

Aykut daha ne olduğunu anlayamadan, Cihan'ın müdahalesiyle afallayan adamı basılan tetikle olduğu yere düşerken, Rose'un çığlık sesi yükseldi barda.

Duyulan silah sesiyle Atlas panikle arkasına dönerken Rose arkasındaki adamın ölmesiyle korkuyla elleri kulaklarında çığlık atmıştı. Kulaklarından çektiği elleri göğsüne dayalı öne eğilmiş nefes almaya çalışırken bir boğazından akan oluk gibi kanla ölen adama bir Cihan'a baktı. Yaralıydı Cihan. Gördüğü şeyle daha çok korktu kız. Cihan'ın öleceğini düşündü anlık.

Aynı anda, Beyazıt'ın hırlamasını duydu Aykut.

" Sen kime posta koyuyorsun lan, piç!"

Beyazıt, Aykut'u kendine çevirdiği gibi kafasını adamın suratına gömdü. Aykut hareketsiz yerde kalırken Atlas ve adamları anlık şaşkınlığı üzerlerinden atıp kızın ve Cihan'ın yanına ilerlerken, Rose yine zamandan kopmuş, Şahin'in evindeki küçük Rose olmuştu. Gördüğü kan dolu manzara ile Şahin'in gözlerinin önünde elindeki bıçakla bir adamı öldürdüğü âna dönmüştü.
İzlemek zorunda kaldığı bu manzara ve kanla midesi bulanırken korkusuna yeni korkular eklendi.
Etrafındaki insanlara baktı birer birer, ve kendine doğru yürüyen Atlas'a.

Herkesten korkması ve kaçması gerektiğine hükmeden beyniyle geriye doğru sendeleyerek kaçarken bara yasladı sırtını.
Atlas kızın haline şaşkın bakarken
kesik kesik nefesiyle zorlukla çıktı cümle dudaklarından.

" Uzak dur! "

Atlas dahada şaşırdı.
Rose kendinden korkuyor ve kaçıyordu. Atlas nedenini anlamaya çalışırken

" Uzak dur! " Dedi bağırdığını sandığı sesiyle.

Kız korkuyla ağlamaya başlarken kollarını yüzüne çapraz şekilde kapatmış, mümkünmüş gibi dahada gerilemeye çalışıyordu.

" Uzak durun benden!"

Diye bağırmak istedi yeniden ama olması. Sesi çıkmaz olmuştu. Cihan dişlerini sıkarak,

" Rose korkma sakın. Lütfen.."

Dedi bir eli karnında dizlerinin üzerine yığılırken.

Şeref ve Kuzey Cihan'ın yanına koşarken Atlas Rose'un yanına gelmişti. Anlaşılan aklı karışmıştı. Elleri yarım şekilde havada,

" Rose korkma."

Desede kız elleri göğsünde Cihan'a baktığında Kuzey'in kollarının arasında kan içinde yatarken görünce korkmamanın mümkünü kalmamıştı.

Kesilen nefesi ve kararan gözleriyle olduğu yere düşerken yetişen Atlas'ın kollarının arasına yığıldı kaldı. Şeref,

" Lan ne oluyor burda!
Köleyi kim vurdu? " Derken,

" Kuzey Cihan'ı hemen hastaneye götürün çabuk!"

Diyen Beyazıt Atlas'ın yanına geldi.

" Rose nasıl? "

Sesi oldukça endişeliydi. Atlas kulağını kolunda yatan kızın dudaklarına yaklaştırıp nefesini kontrol etti.

" İyi değil zor nefes alıyor."

Dedi Panikle. Bir yandan da kızın ceplerine bakarak ilacını arıyordu.
Ama yoktu.

" Böyle olmaz hemen hastaneye götürelim."

Atlas gözlerini kızın dudaklarına çevirdi, Aralık dudaklarının arasından zorlukla nefes almaya çalışan kızı tek hamlede kucağına kaldırdı. Bu arada Şeref ve Kuzey'de Cihan'ın koltuk altlarına girmiş mekandan çıkıyorlardı. Geriye Fırat ve Tufan kalmıştı.

" Fırat yürü. "

Diyen Atlas'la Fırat dışarıya koştu

" Abi bu iti bırakma."

Diyen Atlas kucağında Rose, hızla mekandan çıkarak hızlı adımlarla mekânın önünde bekleyen arabaya geldi. Fırat'ın açtığı kapıdan arka koltuğa geçip oturdu. Kızı kuracağına yatırırken biraz dikleştirdi.
Fırat hemen direksiyona geçerek gazı köklerken bir yandan arkaya bakarak,

" Ne oldu da ortalık karıştı bu kadar lan! Cihan'ı ne zaman, kim vurdu!
Siz nerdeydiniz? "

Aynı anda kızın nefes alışları dahada zorlaşınca,

" Sonra Fırat sonra, bas gaza."

" Akın ben bu işin sonunu beğenmiyorum. Tayfun bela olacak başımıza."
Dedi Fırat gazı köklerden.

" Fırat kes sesinide acele et lan."

Fırat sinirle daha çok bastı gaza.

" Hay sikeyim böyle işi.
Koduğumun piçleri gelir bizi bulur zaten."

Diyerek sinirle büyüttü vitesi.
Hızla gidilen yolda küfür ede ede geçti araçların yanından.

&

Kısa süre sonra hastaneye geldiler.
Acil girişinin önüne geldiklerinde Fırat freni kökledi bu kez.
Hızla inip arka kapıyı açtı aceleyle.

Kapıyı açar açmaz Atlas kızla birlikte inip hızlı adımlarla girişe yöneldi.
Fırat'ta koşar adım peşindeydi. Acil müdahale odasına girerek kızı odaya bırakırken kapıdan doktoru Gülsüm girdi. Şaşırdı Atlas.

" Sizin nasıl haberiniz oldu? "

Derken kadın hızla Rose'un yanına gelmişti. Kadın sessiz kalırken,

" Biz haber verdik."

Diyen Kuzey'e baktı Atlas.

Cihan ameliyata girmeden önce doktorunun adını söyledi. Böyle olacağını tahmin etti. Bizde bulup getirdik.

Atlas arkasındaki doktora baktı.
Kadın oksijen maskesini kızın yüzüne takıyordu. Rose oksijen alırken damar yolu açarak birde serum takıp sonra ilaç ekledi. Kalp atışlarını ve nabzını kontrol ettikten sonra,

" Birazdan toparlanır..
Peki neden baygın."

Atlas,

" Korku ve nefes alamadığından sanırım. "

Gülsüm sessiz bir kıza bir adama baktıktan sonra,

" Müşahade odasına alalım dinlensin."

Dedi. Hemşirelerin de yardımı ile kız acil müdahale odasından çıkarılarak müşahade odasına alındı. Gülsüm yine hemşirelerin yardımı ile kızı yatağına alıp üzerini örterek,

" Dinlensin."

Dedikten sonra,

" Yine geleceğim."

Diyerek odadan çıktı. Atlas ağır adımlarla kızın yanına kadar geldi. Solgun görünen yüzünü izledi bir süre. Sonra yatağın kenarına oturdu. Bu sırada Kuzey ve diğerleride dışarda bekliyordu.

Atlas, yatağın kenarından aşağı sarkan elini alarak yanına bıraktı kızın. Ellerini saçlarına geçirdi.
İşler nasıl bu hale gelmişti. Derin bir nefes alıp verdi sıkıntıyla.

" Sen orda olmasan o piçin defterini çoktan dürmüştüm.
Nasıl becerdin olayın ortasında kalmayı."

Dedi canı sıkkın.

" Her neyse şimdi uyu ve dinlen."

Dedi elini kızın eline koyup kaldırarak. Ama yerinden kalkarken bir anda kızın elini kolunda hissetti.

Şaşkın geriye dönüp kızın eline, sonra yüzüne baktı. Kendinde değildi ama eli adamın gömleğinde sıkı sıkı tutuyordu.

" Gitme." Dedi maskenin altından çıkan boğuk sesiyle.

Atlas duyduğu şeyle şaşkın geri oturdu yatağın kenarına.
Kocaman açılan gözleriyle baktı kıza.

" Gitme...
Yalnızım...
Beni bırakma..."

Sayıklıyormuydu. Yoksa Atlas'a mı söylüyordu bilemedi adam.

" Ölme..." Dedi kız bu kez.

" Sayıklıyor." Dedi Atlas.

O çocuğu sayıklıyor..."

Elini kolundan alarak yatağın kenarına bıraktı yavaşça. Yüzüne gelen bir tutam saçı kenara alarak,

" Bu kadar çok mu sevdin? "

Desede uykudaki kız duymamıştı.

" Akın. "

Atlas kapıya döndü.
Kendisine seslenen kişi Fırat'tı.

" Beyaz abi geldi. "

" Geliyorum."

Atlas kıza son bir kez daha bakarak kapıya yöneldi.

Odadan çıktığında Beyazıt dışarda bekliyordu.

" Rose nasıl? "

" İyi abi.
Aykut nerde?
Depoya mı çektiniz?

Sen burda kal benim o piçle küçük bir işim var."

Diyerek çıkışa yönelmiştiki
Beyazıt kolundan tuttu.

" Aykut yok. Dayısı gelip aldı."

" Ne?
Ne demek aldı.
Sende öylece izin mi verdin abi? "

" Evet izin verdim.
Şuan böyle bir kargaşayı daha fazla büyütmenin anlamı yok.
Şu an olmaz. Önce sakinleşeceğiz sonra ne gerekiyorsa yaparız."

Elini Atlas'ın koluna koydu Beyazıt.

" Cihan nasıl?
Nasıl olmuş vurulması."

Kuzey girdi araya.

" Rose'un yanındaki piç vurmuş."

" Nasıl girmiş içeri. Önden girse görürdük. "

Dedi Atlas.

" O halde arkadan girdi.
Peki arkadaki dallama ne yapıyordu."

" Onu gidince sorarız abi."

Atlas elleriyle yüzünü sıvazladı.

" Tamam...
Sırayla. Önce Cihan ve Rose.
Sonra Aykut.

Cihan ne zaman çıkacak."

" Bir saate çıkar abi."

" Tamam. Siz aşağı inin ben burdayım. "

" Benim çıkmam lazım Atlas."

" Tamam abi."

Beyazıt Tufan ile birlikte çıkışa yönelip iki adım atmıştıki Atlas,

" Abi." Dedi koşar adım yanına gelerek.

Beyazıt arkasını dönüp Atlas'a baktı.
Atlas elini abisinin omuzuna koyarak,

" İyi ki abimsin. Sağol.
Yardımın olmasa zorda kalmıştım."

" Ne demek koçum.
Abiler ne için var.

Hadi ben çıkıyorum dikkatli olun. "

Beyazıt çıkarken, Fırat ve Şeref Cihan'ı beklemek için ameliyathanenin önüne indiler.

Kuzey kapının önünde beklerken, Atlas Rose'un yanına odaya girdi ama gördüğü şeyle şaşkın kala kaldı.

Rose' un yatağı boştu, kız yoktu.

Loading...
0%