@azamet_29_2
|
Atlas Rose'un yanına odaya girdi, ama gördüğü şeyle şaşkın kala kaldı. Rose' un yatağı boştu, kız yoktu. Ayakkabıları yatağın yanındaydı ama kendisi yoktu. Hızla etrafına bakınarak, " Nerde? Gördüğü açık pencere ile ikinci kere şoke oldu. " Kaçmış! " " Kaçmış mı?" Bunuda yapmış olamaz diye düşünerek pencereye koştu Atlas. Gerisindeki Kuzey'e, " Şeref'i çağır hemen. Atlas'ın elleri saçlarını buldu. " Allah bilir kafasının içinden ne geçiyorda kaçtı." Kuzey telefona sarılırken iki adam koşarak çıktılar odadan. " Ne oluyor? " " Kız yok! " " Nasıl yok?! " Artık yok." Dedi Atlas. " Camdan kaçmış. ***** Aradan geçen kısa süreden sonra ne kızı bulabilmişlerdi. Nede bir iz. " Nereye gidebilir. " Dedi Şeref. " Eve dönmüş olabilir mi?" " Bilmiyorum her yerde olabilir." Atlas'ın endişesi daha da artmıştı. " İyi de nerde? Kuzey'di hırlayarak konuşan. " Mezarlık! " Dedi Atlas aniden aklına gelen şeyle. " Ne zaman evden kaçsa mezarlıkta bulunmuş." Şeref girdi araya. " Gece gece mezarlığa gitmek için del.li. ol..." Dedi ve durdu. " Kesin ordadır. Diyen Kuzey'di. " Acele et." Kuzey motoru çalıştırıp gaza bastı. " En son gittikleri yere gidelim. Yine oraya annesinin yanına gitmiş olmalı." " Abi." " Ne var? " " Ya bizden sonra gelirse. Yada hiç gitmezse ne olacak." " O zaman orda bekleriz." " Güzel fikir de ya hiç gelmezse ne olacak diyoruz. " " Şeref bi sus lan. " Tamaaamm. Sustum. Dedi Şeref son olarak fısıltıyla. " Gelir. Dedi Atlas gelmesini umarak. Yarım saat kadar sonra gece karanlığında vardılar mezarlığa. Karanlık, ıssız, ağaç hışırtıları arasında ilerlediler yürüyüş yolunda. " Akın, bu saatte ancak üç harfliler olur burda. Eğer bu saatte bile buraya gelebiliyorsa, gerçekten aklından zoru var derim bu kızın." Atlas tam ağzını açarken düşe kalka koşarak ve bağırarak gelen sarhoş adama takılı kaldı gözleri. Adam bir yandan ayakta durmaya ve koşmaya çalışıyor bir yandan, " Tövbe bismillah! Diyordu yanlarında koşarak geçerken. " Bulduk bizim deliyi." Dedi Şeref sırıtarak. " Kesin onu görmüştür bu ayyaş.. Derken etrafı turladı endişeli gözleri. " Acele edelim. Dedikten sonra, " Başımın belâsı..." Diye ekledi koşar adım devam ederken yola. Geçen sefer karşılaştıkları kabrin olduğu yere Dilara Kızıltaş'ın kabrinin başına geldiklerinde kabrin ayak ucunda yere çökmüş ağlayan kızı gördüler. " Rose.." Dedi sakin ve temkinli bir sesle. Kız korkuyla yerinde sıçradı yinede. " Korkma Rose.. Dedi Atlas bir adım daha yaklaştı. " Öldü. Sende ölürsün cümlesini duyunca hem şaşırdı hemde garip hissetti Atlas. Belki birazda hoşuna gitti. Bu deli kız kendi için mi endişeliydi. " Rose..." Dedi sesinin sakin çıkmasına dikkat ederek. " Cihan ölmedi. " Yalan." Dedi Rose dahada ağlayarak. " Gördüm. " Hayır Rose... Kızın durgun bakışları Atlas'ı buldu. " Doğru mu? " Burnunu çekti. " Gerçekten yaşıyor mu? " Doğru, ölmedi. Kız Atlas'ın uzattığı eli tereddüt ederek tuttu. Yavaşça ayağa kalktı yerinden. O sırada Atlas'ın bakışları kızın çıplak ayaklarına indi karanlıkta gördüğü kadarıyla. " Yine çıplak ayaksın." Dedi yorgun. " Ayakkabılarını bari giyseydin kaçarken. Canında mı yanmıyor." " Sevmiyorum." Dedi kız gülümseyerek. Yine yapmıştı işte. Az önce ağlarken şimdi gülümsüyordu. Arkalarında onları izleyen adamlardan Şeref, " Akıllı adamlar bile bu kızın yanında kafayı sıyırır." " Bu ayaklarla yürüyemezsin. Atlas yere bir dizinin üzerine çökerek kıza arkasını dönüp bekledi. Rose Atlas'ın bu hareketine şaşırsada kabul etti. Kollarını adamın omuzlarından boynuna sararak sırtına bindi. Atlas yavaşça ayağa kalkarken kızın içini farklı bir duygu kaplamıştı. Küçük Akın'ı hatırlamıştı çünkü. Gül'ü sırtına alıp hiç şikayet etmeden eve kadar o yokuşa rağmen eve getirişi gelmişti aklına. Atlas, " Gidelim artık. " Derken kızın başını omuzunda hissetti. Mezarlığın çıkışına doğru yürürken kızın bu hali nedense hoşuna gitti. Aslında Rose 'un kendisine güvenmesiydi hoşuna giden. " Sen nasıl bir kızsın. " Ölülerden zarar gelmez. Dedi kız. Sesi kırgındı. Cevap vermedi Atlas. Sırtında kız yanında iki adamla mezarlıktan çıkıp arabaya geldiklerinde Rose sırtından inip arabanın arka koltuğa geçti. Yarım saatten biraz fazla süren, sessizlik içinde geçen yoldan sonra tekrar hastaneye geldiklerinde sabah olmak üzereydi artık. Telefonu kapattığında meraklı gözlerle bakan Rose'a dönüp, " Durumu iyi. Diyince kız ok gibi fırladı. Arkasından, " Rose bekle." Diye bağıran Atlas'ı duymamıştı bile. Atlas ve Şeref hızlı adımlarla arkasına takılırken Kuzey aracı park yerine çekmek için geri bindi. " Sana acıyorum valla. " Ne oldu sıkıcı işler istemiyordunya sıkılmıyorsun işte." " Orası öyle de, arada bi sigara molası versek fena olmazdı." İki adam koşar adım kıza yetiştiklerinde asansöre girerken yakaladılar kızı. Kapısı kapanacakken asansörü son onda durdurup yanına bindiler. " Kızım ne bu acele. Diyen Şeref'e kızın cevabı, " Sigarayı bırakın oldu." Şeref gözlerini devirirken geldikleri yatan hasta katında Fırat karşıladı onları. Kız asansörden iner inmez koşar adım kapı numaralarına baka baka giderken Fırat elleri ceplerinde, " Nerde buldunuz?" " Mezarlıkta." Dedi Atlas. " Cihan'ı öyle görünce öldüğünü sanıp annesinin yanında almış soluğu." Atlas ve yanındakiler odaya kadar gelip içeri girdiklerinde Rose'u Cihan'ın boynuna sarılmış ağlarken buldular. Cihan ise sağ eliyle ağlayan kızın saçlarını okşayarak ağlamaması için " Tamam korkma. İyiyim." " Öldün sandım. Diyen kızın ağlaması dahada artarken Cihan kapıdaki adamlara baktı. " Onu bulduğunuz için teşekkür ederim." Atlas cevap vermedi. ***** Aradan saatler geçmiş Cihan yatağında Rose'da odadaki koltukta uyuyor, Atlas ise elleri ceplerinde pencereden dışarıyı izlerken bir yandan da olanları düşünüyordu. Aykut'un yaptıkları ve söyledikleri bir yana, dayısının utanmadan gelip yiğenini alması sinirlerini bozmuştu. Birde abisinin sırf ortalık daha fazla karışmasın diye buna musade etmesi. Bu işlere girdiğinden beri zaten gergin bir hayatı olmuştu Atlas'ın. Ama Rose'u tanıdıktan sonra şimdi belalı adamların katmerlileri etrafında dolaşmaya başlamışlardı. Daha dikkatli olmalıydı. " Atlas bey siz Rose'u da alıp dönün. Kısık sesle konuşan Cihan'ı duyunca arkasına döndü Atlas. " Hayır gitmeyeceğim." Cihan'ın yanına gelirken göz ucuyla güya uyuyan Rose'a baktı Atlas. " Gördüğün gibi söylemekle olmuyor. Cihan, gözlerini ovuşturarak kalkan Rose'a bakarak. " Rose. Kız omuzlarını silkti. " Banane." " Rose... " Hayır gitmeyeceğim. Atlas, " Rose. " Hayır. Gitmek istemiyorum." Diyerek resti bastı kız. Atlas' ın zaten yorgun olan sinirleri iyice gerilirken kopma noktasına gelmişti artık. Cihan, " Rose yanıma gelirmisin lütfen? " Dediğinde Atlas bir Cihan'a birde yanına gitmek için ayağa kalkan kıza baktı. " Önce ayakkabını giy." Diye uyardı kızı. " Tamam!" Dedi hızla Atlas'a çevirdiği bakışlarıyla. Atlas kızın bu âni U dönüşüyle şaşırarak baka kalıp ne olduğunu anlamaya çalışırken, koluna giren kızla kapıya doğru sürüklenirken buldu kendini. " Hadi gidelim. Atlas kızın bu dengesiz haline bir türlü uyum sağlayamıyordu. Kızın yanında hızlı adımlarla yürürken geriye çevirdiği başıyla Cihan'a baktı. Cihan inceden bir gülümseme ile kendini geriye bırakıp gözlerini kapatırken meseleyi halletmenin rahatlığı vardı yüzünde. Koridordaki Kuzey ve bir adamı Atlas'ı ve kızı görür görmez yanlarına geldi. " Abi? Atlas hâlâ yarı şaşkın, " Evet gidiyoruz. " Tamam abi. " " Kuzey bizde çıkalım." " Tamam abi." ... Atlas Rose ve Kuzey ile birlikte hastaneden çıkıp garaja giderken aklı hâlâ, Cihan'ın ikna etmek için kıza ne söylemiş olabileceğindeydi. Arabaya binip eve doğru yola çıkdıklarında kızın gözlerinin içi gülüyordu adeta. " O kölen olacak dayını çok seviyorsun değil mi? " " Evet." Dedi kız bakışları camın dışında yolu izlerken. " hem de çok. Şuana kadar yanımda sadece o vardı." Başı önüne düştü. " Hiç arkadaşın olmadı mı? " " Olmadı. Sadece..." " Okulda bile mi? " " O adam okula gitmeme izin vermedi. Ben özel derslerle evde eğitim alıp sınavlarla bitirdim okullarımı." Atlas kızın umursamıyor gibi görünen sahte halini izledi sessiz bir kaç saniye. Oysa içten içe ne kadar kötü hissettiği yüzüne bile yansıyordu. Sadece o farkında değildi. Yıllarca bir evde yalnız ve kimsesiz kalmak kim bilir ne kadar zor gelmiş olmalıydı. Atlas kızın daha fazla üzülmesini istemeyerek konuyu değiştirdi. " Kölen ne söyledi de bu kadar hızlı ikna oldun. Derken kollarını göğsüne kaldırıp birleştirdi. " Bana, evde olduğunu bilirsem daha hızlı iyileşirim dedi. Sonrada sevdiğin çocuğu görmeye Ankara'ya gideriz dedi. Hem o zamana kadar boşanmışda oluruz." Atlas Yine aynı kelimeyi duyunca kaşları çatıldı. Rose'a hemen olmaz desede kız inatla hemen boşanmak istiyordu. Tam ağzını açacakken Atlas'ın karaları kızın mavilerine takıldı. Sanki bir anda soluvermiş canlılığını kaybetmişti maviler. Az önce asılan yüzü dahada asılmış rengi kaçmıştı yüzünün. Rose ne karşısındaki bu adamın Akın olduğunu nede yanındaki Şeref'in teyzesinin sürekli kendi ile uğraşan oğlu olduğunu biliyordu nede Fırat'ı tanımıştı. Aklının ucundan dahi geçmiyordu. Rose'un zihni yaşı büyüdükçe en çok hatırlamak istedikleri dışındaki anılarını bilinç altına atmıştı. " Rose..." " Hımm." " Bir şey sorabilir miyim? " " Tabi." " Nasıl bir çocuktu? " Rose'un gözlerinin önüne Akın'ın yüzü gelince gözleri bir anda eski haline döndü. " Nasıl biriydii? Imm... Dedi gülümseyerek. " Çünkü hem yüzü hem kalbi güzel biriydi. Çokta iyi... O yaşta bile kızları kendine çekecek bir çocuktu. Ona hayrandım. Çocuk yaşına rağmen genç bir erkek gibiydi her hareketi. Boynu büküldü başı yana düştü yine. " Ve bir kere bile teşekkür edemedim. Kız aniden ellerini sağ yanına koltuğa koyarak Atlas'a doğru döndü. Yüzünü adamın yüzüne doğru uzatarak kıstığı gözleri, sinsi şekilde gülümseyen dudaklarıyla burnunu dikleştirerek kendini izleyen karalara bakarken adam burnunun ucundaki kıza bakacam diye şaşı görüyordu muhtemelen. " Neden merak ettiiin? Atlas'ın gözleri büyüdü. Aniden gelen bu soruyla şaşkın, " Yok daha neler. Niye kıskanayım." " Bilmem." Derken yerine geçti kız. " Kocamsınya. Dediğinde ön koltuktaki Kuzey'den bir gülme geldi. " Kuzey! " " Pardon abi. Kız bu kez yan dönüp oturduğu koltuğa bağdaş kurdu. Gözleri Atlas'ın gözlerinde, " Peki bende sana birşey sorsamm. " " Sor." " Senin neden kız arkadaşın yok." Atlas tek kaşı havada kıza baktı. Nerden aklına gelmişti şimdi bu. " Kara kaşlı kara gözlü esmer yakışıklısı birisin." Atlas'ın kaşları havaya kalktı. " Baklavaların bile var. " Atlas şaşkın bir karnına bir kızın yüzüne baktı. "Ama yalnızsın." Atlas kızın bu cümleriyle iyice afallarken Kuzey bu kez kahkahayı patlattı. Direksiyona yayılmış katıla katıla gülerken, Atlas attığı tekmeyle Kuzey'in oturduğu şoför koltuğunu sallayınca susmak zorunda kaldı. " Kuzey eve kadar yürütürüm seni." " Afedersin abi. " Kıza döndü. " Nerden biliyorsun kız arkadaşım olmadığını. " Kız gülümseyerek önüne döndü bu kez. " Eğer, kız arkadaşın varsa beynin yok." Atlas duyduğu bu son cümle ile ellerini ağrıyan başı yüzünden " Neden beynim yokmuş.?" Dedi. " Sevdiği olan adam başkasıyla evlenmez. Sahte bir evlilik bile olsa. Rose söylediklerinden sonra başını yeniden cama çevirdi. Bir süre sonra eve geldiklerinde arabayı gören Pamuk koşarak geldi aracın yanına. Belliki özlemişti arkadaşını. " Pamuk, evini beğendin mi kızım? " Hayvanın kuyruğu pervane gibi dönüyordu. " Hadi gel evine bakalım." Diyerek iki arkadaş kulübeye giderken Atlas kızın arabadaki konuşmaları aklında arkasından bakıyordu. Bu kızı fazla konuşturmamak gerek diye geçirdi içinden. Sonunda pes ederek kızı dışarda bırakıp eve yöneldi. Kapıdan girdiğinde salonda Didem karşıladı Atlas'ı. Kollarını göğsünde birleştirmiş kısık gözlerle bakıyordu. " Nihayet geldiniz. " Merak edecek bir şey yok Didem. İyiyiz. Abim anlatmadı mı? " " Abim geç geldi. Ben uyurkende gitmiş. Telfondada üstün körü birşeyler söyledi geçti. " İyi, dışarda Pamuk'un evine bakıyorlar. " Kahvaltı." " Yorgunum bir duş alıp uyuyacağım biraz." " E iyi madem. " Bana dokunmayın da ne yaparsanız yapın. " Diyerek üst kata yöneldi Atlas. Odasına geldiğinde karşı taraftaki Rose'un odasının kapısına baktı. Pamuk için küçük bir giriş çıkış yeri yapılmıştı. " İyi bari geceleri sağdan soldan toplamayacağız." Diyerek odasına geçti. Hiç oyalanmadan direk banyoya yönelip üzerindekiler kurtulup duşa girdi. Hızlı bir duştan sonra kurulanıp eşofman altını giyerek kendini yatağa bıraktığında gözleri kendiliğinden kapandı. Tek istediği biraz uyumak ve uyandığında daha dinç olmaktı. Bu sırada Rose'da Pamuk'u yeni evine bırakıp gelmişti. İçeri girdiğinde salondaki Didem ile karşılaşınca Didem, " Rose, nasılsın? " Dedi önce konuya nasıl gireceğini bilemeden. Rose ile sadace bir kaç gündür tanışıyorlardı ve çok samimi değillerdi. Yinede merak etmiş ve onun için de endişelenmişti Didem. Hele birde dayısının vurulduğunu duyunca korkmuştu. Aslında her biri için korkmuştu. " İyiyim. Teşekkür ederim." " Olanları duydum sizin için çok korktum." " Gülümsedi kız." Didem ile olan konuşmaları gittikçe hoşuna gitmeye başlıyordu. " Atlas dinlenecekmiş. " Tamam. Diyerek merdivenleri hızlı hız çıkarak üst kata geldi kız. Odasına girip üzerindeki hızlıca ev kıyafetleri ile değiştirip elini yüzünü ve ayaklarını temizledi. Zira bütün şehri yalın ayak gezmişti nerdeyse. Saçlarını da arkasından bağlayarak koşar adım geri indi alt kata. Didem kızı mutfakta masada beklerken Natali çayları koyuyordu. " Geldiim. Beklediğin için teşekkür ederim." Diyerek oturdu masaya. " Dayında vurulmuş üzüldüm. Dedi Didem. " Umarım çabuk iyileşir." " İyi. O çabuk iyileşsin diye geldim eve. Yoksa gelmeyecektim." " Anlayamadım." " Aslında gelmeyecektim. Şimdi düşününce..." Dedi kız eli çenesinde. " Dayım zayıf yanımı kullanmış." Diyerek gülmeye başladı. " Rose biliyormusun, seni kıskanıyorum. Küçükken sevdiğin bir çocuğu hâlâ sevecek kadar güzel bir kalbim var." " Bunu ona söyleyemedim bile." Derken kızın boynu büküldü yine. " Biliyormusun her şeyi çok iyi yapardı ama ayakkabısını bağlayamazdı. Derken gülümsedi. " Adı neydi. " Kızın gözleri daldı. " AKIN..." ****************************** Evet canlar bölüm sonu.
|
0% |