@azamet_29_2
|
" Adı neydi. " Kızın gözleri daldı. " AKIN..." Dedi. " Akın? " Evet.. Didem Rose'a bakıyordu. " Biliyor musun? " Rose Didem'e döndü. " Atlas abimin iki adı var. Kız kocaman gözlerini Didem'in gözlerine sabitledi. " Ciddi misin? " " Evet." Derken kahvaltısından bir lokma daha aldı. " Ama kullanmıyor." " Atlas'ı daha çok seviyor sanırım." " Nati bir çay daha alabilirmiyim lütfen." " Hemen Rose hanım." Natali birer çay daha doldurdu. Rose çayından bir yudum alıp Didem'e bakarak, " Akın ismi bütün isimlerden güzel bence." Dedikten sonra yine aniden konuyu değiştirdi kız. " Didem, kaç yaşındasın." " Yirmi bir. Neden? " " Okuyorsun değil mi? " " Evet. İşletme." " Sende mi? " " Aile şirketi olan herkesin kaderi gibi geliyor bana. Sahi. Sen? " Ben üniversiteyi bitirdim. " Ne? Ciddi olamazsın! " Yirmi. Sen benden bir yaş büyüksün. Dedi gülümseyerek. " Hayır Rose. " Dört yılı iki yılda bitirdim ben. " " Waaoov. " Tabiki nerde olursam olayım ederim." " O ne demek şimdi." " Haftaya boşanıyoruzya. " Ama, Atlas şimdi olmaz falan demişti." " Daha fazla bekleyemem. En fazla Cihan düzenlene kadar, daha fazla değil. Akın'ı görmeye evli biri olarak gitmek istemiyorum. " " Ya dün gece olan olaylar.. Mutfak kapısından giren Pamuk' la Didem'in cümlesi yarım kaldığı gibi konuşmada bitmiş oldu. Kız gördüğü Pamuk'la yaklaşmayacağını bilsede bacaklarını sandalyenin tepesine kaldırınca aklındaki her şey otomatik uçmuştu zaten. Rose baktı ki Didem abla yine korkudan tutuldu, " Pamuk gel kızım biz odamıza gidelim." Dedi. İki arkadaş mutfaktan çıkarken Didem rahat bir nefes almıştı. Hâlâ alışamamıştı Pamuk'a. Oysa hayvanları çok severdi küçükken, tâki o siyah köpek kızı bacağında ısırıncaya kadar. Küçük Didem'i okul çıkışı saldıran hayvanın elinden zor almıştı yanındaki koruması. Rose ve Pamuk kendi odalarına çıktıklarında Pamuk hemen yatağın üzerine atlayarak yatıverdi. Seviyordu Rose'un yatağında yatmayı. Rose'da yorgundu bugün. Gece doğru düzgün uyuyamamış sabahta erkenden uyanmıştı. Ama biraz uzanmadan önce uzun zamandır eline almadığı resim üzerinde birazcıkda olsa çalışmak istiyordu. Resim yapmayı seviyordu kız. Küçüklüğündeki isteğini ve yeteneğini dahada geliştirmişti. Kara kalem çalışmalarda başarılıydı. Mahallesinden hatırladığı kareler, oyun parkından kareler, aklında kalan ara sokakda oynayan çocuklar hatta Şeref, Nigar teyzesi ve eniştesinin aklında kalan yüzlerini çizmişti. Fırat bile vardı resimlerde. Ama en çok Akın'ı çizmişti tuvallere kağıtlara resim defterlerine. Renkli kalemleride vardı. Annesinin sevdiği kırmızı güller ve kendi sevdigi mavi güllerle kaplanmıştı kapak. Rose odaya girdiğinde ilk iş kapıyı kilitledi. Sonrada dolaba yerleştirdiği malzemelerini çıkarıp hemen pencerenin önüne getirdi. Önce katlı Şövale'yi ( ressam sehbası) kurdu ışıga uygun şekilde. Sonra yarım kalan tuvali dolabından çıkarıp şövale üzerine yerleştirdi. Kara kalem yaptığı resme çok dikkat ediyordu. Bir saat kadar resmin başında çalıştıktan sonra yorgun gözleri kapanırken son bir kaç rötuş daha yapmak istedi ama uygun numaralı kalemi kalemlerinin arasında bulamadı. Buraya gelirken mi düşmüştü acaba. Elini çenesine dayayıp nerde olabileceğini düşünürken malzemelerini taşıdığı valiz geldi aklına. Kesin onun içine düşmüştür. Dedi. Ee.. valiz neredeydi? Şimdi cihan burda olsa ondan almasını isterdi. Ama olmadığına göre kendisimi almak zorundaydı valizi yukardan. Tuvalin üzerini örtüsünü örttükten sonra. Bir odadaki berjere bir dolaba baktı. Gülümsedi. Berjeri ittire, ittire büyük yüksek dolabın önüne götürdü kız. Önce biraz nefeslendi Sonra da berjerin üzerine çıktı. Yukarıya doğru elini uzattı, uzattı. Yok! Evet tuttum işte seni. Dedi kız, valizin sapından kavrayarak. Keşke boyum biraz daha uzun olsaydı derken zorlanıyordu. Valizi çekmeye çalıştı. Biraz çektikten sonra valizin tekerleği takılınca yerinde kaldı valiz. Kız sinirle söylenerek parmak uçlarına yükselip biraz daha kuvvet uygulayarak çekti bu kez. Ama yaptığı hataydı. Kayan ayağı ve berjerin yerden kalkan yan tarafıyla bir anda düşerken buldu kendini. Attığı tiz çığlık ve komodine çarptığı başıyla olduğu yere yığıldı kaldı. ***** ATLAS'TAN Eve gelir gelmez odama çıktım. Önce hızlı bir duş alıp kurulanıp eşofman altımı giyerek kendimi yatağa bıraktım. Bu duş iyi gelmişti doğrusu. Yorgundum ve gece boyunca uyumamıştım. Gözlerim kendiliğinden kapanırken daha dinç uyanmak ümidiyle kapattım gözlerimi. Kaç dakika yada kaç saat uyudum bilmiyorum. Ama bir anda duyduğum havlamalarla yerimden sıçrayarak uyandım. Sersem şekilde elimle yüzümü sıvazlayarak kendine gelmeye çalışırken bir yandan da ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. " Ne var çirkin kız? Dedim gözlerimi ovalarken. " Rose. Pamuk içeri girmiş içerde havlamaya devam ediyordu. Kapıyı kolundan tutup zorlayarak, " Rose cevap ver. Dedim tekrar. " Atlas ne oluyor? " Sorunun sahibi arkamdaki Didem'di. Pamuk'un sesini duyup yukarı gelmişti. " Bilmiyorum. Diyerek yere eğilip Pamuk'un girdiği küçük kapıdan içeriye göz attım. " Kahretsin! Yerden hızla kalkararak kapıya bir omuz attım. Tabiki açılmadı. " Abi ne oluyor. Ne bağırıyor bu suratsız. " Anlaşılan Pamuk'un sesini duyup buraya kadar gelmişti. " Sonra Kuzey. Didem geriye çekilirken Kuzey yanıma geldi. İkimiz aynı anda kilitli kapıyı omuzlarken Didem elleri ağzında bizi izliyordu. Sonunda kilidi kırılan kapıyla içeri girdik. Hızla yatağın yanından geçip yerde yatan Rose'un yanına geldim. " Gel çirkin kız." Diyerek geriye çekerken, bende yerdeki Rose'un yüzüne elimin içiyle hafiften vurarak, " Rose." Dedim. " Rose, aç gözlerini! Sadece inleme sesi çıktı dudaklarından. " Abi iyi mi? " Ne olduğunu anlamak için saniyelik etrafa bakındım. " Düşmüş. Yavaşça kaldırıp başının arkasına baktım elimle. Kan yoktu ama şişlik vardı. " Kuzey Ferhat'ı çağır gelsin. Yada al gel. Didem sende buz getir. " " Akın..." Duyduğum adımla anında kıza döndüm. Aralık gözleri bana bakıyordu. Uyanmasına sevinmekle adımı bilmesine şaşırmak arasında kaldım. " Burdayım korkma. Dedim elimi yüzüne koyarak. Elini başına getirip, " Başım acıyor." Yavaşça kucağıma kaldırırken, " Nasıl becerdin düşmeyi. " Evet." Dedi acıyla gülerken. Eli hâlâ başında acıyan yeri ovalıyordu. " Seni şaşkın. Diyerek yatağına yatırdım. " Kıpırdama." Diyerek elimi başının arkasında gezdirdim yeniden. " Şişmiş." O sırada Didem koşar adım kapıdan girdi. " Buz getirdim." Elinden aldığım buzu Rose'un kafasının arkasına koydum. " Aaa! Soğuk!" " Başın dönüyormu? " Hayır, acıyor o kadar." Didem, " Korkuttun bizi Rose. " Korkutmak istemedim. Kusura bakmayın, alışkanlık. " Ne işin vardı koltuğun tepesinde." Gözleri doldu yine. " Valizden kalemlerimi almak için valizi indiriyordum. Ama kolçakta dengemi kaybettim." " Sen cambaz mısın? " Siz nasıl farkettiniz? " Pamuk'un deli gibi bağıran sesine uyandım." " O nerde? Güzel kızım. Düştüğümü görünce korkmuştur. " " Kuzey dışarı götürdü." " Abi." Diyen Kuzey'e baktım. Yanında Ferhat ile gelmişti. Ferhat hastanede gözlerimi açtığım günden beri tanıdığımız bir doktor ve aile dostuydu. " Çabuk geldiniz." " Abi, Ferhat abi evindeymiş, evden aldım." " Hayırdır Atlas." Dedi Ferhat abi yanımıza doğru hızlı adımlarla gelirken. " Ferhat abi. " Anladım. Ben yerimden kalkıp kenara geçerken Ferhat abide Rose'u muayene etmeye başladı. Bu sırada hızlıca odama gidip üzerime bir tişört geçirip geri geldim. " Başın dönüyor mu? " Akın'a da söyledim, hayır iyiyim." Adımı duyunca yine şaşırdım. " Adımı nerden? " " Ben söyledim! " Dedi Didem araya girerek. " Bugün konuşurken ben söylemiştim." Ferhat, " Kızımız kötü görünmüyor. " Ne? Rose yerinde doğrulup yatağının kenarına oturdu. " Doktoru duydun uyumak yok." Gözlerini devirdi. " Ya madem burdasın bari şu valizi alırmısın lütfen." Konu değiştirmede üstüne yoktu bu kızın. Dolabın üzerindeki valize baktım. Aklı nasıl hâlâ valizdeydi. Her şeyin sebebi olan valizi alıp kenara bıraktım. " Ferhat abi senide yorduk. " Memnun olurum. Ben Ferhat abi ile konuşurken Rose çoktan bir eli başında valize gömülmüş dökülen kalemlerini topluyordu. Ferhat abiyi kapıya yönlendirip herkesle birlikte odadan çıkarken, " Hadi sende geliyorsun Rose." Dedim. " Siz inin ben resmime döneceğim." Diyince geri dönüp Rose'un yanına geldim. Tam ağzımı acacakken gözüme dolap kapağındaki güller takıldı.. Kendime gelip kolundan tutup kaldırarak, " İtiraz yok. " Ama..." " Ama yok Rose, lütfen itiraz etme." Derken ciddi şekilde bakıyordum mavilerine. Rose pes edip elindeki kalemleri yatağa atarken, " Neden Akın ismini kullanmıyorsun!" Diyerek kolunu yavaşça elimden çekerek kapıya doğru yürüdü. Yine âni bir U dönüşü yapmış olan Rose'un arkasından baka kalmıştım. " Cevap vermedin. " İki ismimide söyleyenler var. Diyerek Rose'un arkasından yürüdüm. " Bence Akın ismi daha iyi." Dedi. " Kuzey." " Buyur abi." " Kapı için birini çağır yapsın." " Tamam abi." Diyerek çıktı Kuzey. Bizde Ferhat ile Didem' in yanına geçip karşılarındaki koltuğa oturduk. Didem, " Natali'ye söyledim kahveleri hazırlıyor." " Tamam." " Evet Atlas. " Ferhat abi bu Rose...Asilsoy. " " Ne? " Dedi şaşkın. " Yani. Küçük Atlas'a bak sen. " Dalga geçme abi. Hem öyle hem değil. Biraz karışık bir durum." Rose, " Akın benim anlaşmalı kocam. Geçici. Yakında boşanacağız. " Diye atlayınca bunu bu kadar rahat söyleyen Rose'a baktık hepimiz. Ferhat abinin bakışları beni bulurken kahvelerimiz geldi. Gelen kahvemden bir yudum alarak, " Ferhat abi sorma işte. Karışık durumlar." " Anladım tamam." Bitlikte kahvelerinizi içip sohbet ederken Beyazıt abi geldi. Ferhat'ı bizimle görünce şüpheyle baktı hepimize. " Ne oluyor lan? Dedi endişeli bakışlarıyla. Paniklemişti. Ferhat abi, " Korkma Beyaz. Beyazıt abi hızla yanımıza geldi. " Ne kazası? " Derken Didem'in yanına oturdu. Hâlâ cevap bekliyordu. " Rose düşüp başını çarpmış abi. Gözleri Rose'u bulurken Rose ayağa kalktı. Dışarıya doğru yürürken, " Ben Pamuk'un yanına gidiyorum." Diyerek çıktı gitti. " YA SABIR! " " Abi hayırdır, sen neden bu saatte evdesin." Soru Didem'den gelmişti. " Akşam randevum var." Derken geriye yaslanıp bacak bacak üstüne attı. " Beyza İstanbul'a gelmiş. Beyza Sıroglu. " Ooo abicim ancak hazırlanırım diyorsun yani." Didem dirseğini abime geçirerek haince gülerken bizde gülmeye başladık. " Çok komiksin Didem." " Bu arada bugün birşey öğrendim Atlas. " " Rose'un sevdiği şu çocuk." Geriye yaslanarak cümlenin devamını bekledim. Yıllar önce ölen bir çocuktu. " O çocukla adaşsın. " Baksen. " Dedi abim. " Hımm... " Bugün biraz sohbet ettik. O zaman söyledi. " Neden bahsediyorsunuz diyeceğim. " Aynen Ferhat karışık işler. Dedi abim. " Ferhat abi geldiğin için sağol." " Ne demek. " Sahi abi sen evde olmazdın hiç. " Sevgili karım evde tadilat yaptırıyor, malûm bebek bekliyoruz. " Doğruya. " Dedi Didem. Ellerini çırparak, " Doğum ne zamandı." " Ağustos sonları gibi. 1 buçuk ay falan kaldı. Küçük hanım seçecek gününü." " Yaa. Serap abla kim bilir nasıl heyecanlıdır. " Didem! " Dedim yalandan bir sinirle. " O zaman dua et de Beyza teklifimi kabul etsin. " Nee? " Dedik aynı anda abime bakarak. " İnanmıyoruuumm." Dedi Didem. " Abi? Ferhat, " Ooo yakışır Beyazıt'ıma." " Yakışır yakışıklı abime." Dedim. " Hadi hayırlısı ben artık gideyim." Diyen Ferhat'la birlikte çıktı abim. Ama Beyza ile baya ciddi gibi halleri. ***** Akşam olmuş herkes salonda akşam yemeğini bekliyordu. Beyazıt üst katta kendi odasında bu akşamki randevusu için hazırlanıyordu. Uzun zaman önce tanıştığı Beyza ile bu akşam yemeğe çıkacaktı. Artık bekar hayatını sonlandırmak sevdiği kız ile mutlu bir hayat yaşamak istiyordu çünkü. Yaşı ilerliyor ilerledikçede daha fazla istiyordu bir an önce evlenmeyi ve baba olmayı. Atlas Rose ve Didem merdivenlerden inen Beyazıt ile gözlerini adamda birleştirdiler. Atlas ayağa kalkarak uzun bir ıslık çaldı. " Beyazıt reis. Didem devam etti. " Beyza abla gözlerini senden alamayacak bence abi. " Arkadan esneyerek konuşan Rose'un sesi geldi. Başını geriye bırakarak kapalı gözlerle, " Senden hoşlanıyorsa kıyafetin önemli değil bence." Herkes kıza bakıyordu. Devam etti Rose. " Hoşlanmıyorsa uzun boyun, Seni daha yakışıklı gösteren beyaz sakalların, mavi gözlerin, kaslı olman, Beyazıt Atlas'a yaklaşarak, " Bu kız şimdi beni övdü mü dövdü mü anlamadım." " Sen ona aldırma abi. " Gözlerim kapalı Atlas Akın Asilsoy, kulaklarım değil." Beyazıt, " Neyse bana musade size Rose ile kolay gelsin." Diyerek hızlı adımlarla evden çıkarak buluşmasına gitti. Onun gidişinden sonra akşam yemeğine geçtiler. Aradan geçen yarım saatten sonra Atlas üst kata çıktı. Üzerini değiştirip kulübe gidecekti. İçi rahat etsin diye önce kızı kontrol etmeye karar verdi. Önce kapıyı tıkladı. Ses gelmeyince kapıyı yavaşça açarak odaya girdi. Ne çizdiğini merak etmekten alıkoyamadı kendini. Yavaşça şövalenin yanına geldi. Üzerindeki örtüyü kaldırıp resmi görünce ****************************** Evet canlar bölüm sonu.
|
0% |