@azamet_29_2
|
Ne çizdiğini merak etmekten alıkoyamadı kendini. Yavaşça şövalenin yanına geldi. Üzerindeki örtüyü kaldırıp resmi görünce
Kız baya, baya kara kalem resim çiziyordu. Gözlerini tekrar resme çevirdi. Daha dikkatli baktı. Çoğu kısmi silinmiş bu yarım resim neden tanıdık geliyordu. Nerde görmüştü bu eski evi. İnternette mi yoksa başka bir yerde mi? Elini sakallarında gezdirerek düşünürken kapının altından giren Pamuk dikkatini dağıtınca aklıda dağıldı. Baktığı Pamuk hızlı hızlı gelip tek hamlede yatağa çıkıp başını kızın karnına koyarak gözlerini Atlas'a dikince Atlas'ta resmin üzerindeki örtüyü kapatıp, " Çirkin kız." Diyerek odadan çıktı. ***** Bugünkü akşam yemeğinde masa oldukça sessizdi. Beyazıt 'ta ondan farklı değildi. Buluşma gecesi Beyza' ya teklifini yapmış ama kız cevap vermek yerine bir kaç gün süre istemişti Beyazıt'tan. Beyazıt Beyza'nın bu isteğini duyunca morali birazcık bozulsada kıza hak vermiş, kabul etmişti isteğini. Beyazıt bu düşünceler arasında gidip geliyordu 4 gündür. Atlas'ın aklı ise hâlâ sessiz kalan Aykut ve Tayfun'daydı. Hallerini şüpheli buluyordu. Bu sessizlik hayra alamet değildi, biliyordu. Oturduğu yerden herkesi bir bir izleyen Didem sonunda dayanamadı. " Çıkarabildiniz mi bari." Herkes aynı anda Didem'e baktı. " Midye diyorum... " Ne demek istiyorsun. " Dedi Beyazıt. " Sen ayrı, Atlas ayrı, Rose ayrı " Bi sıkıntı yok. Sadece işleri düşünüyordum. Asıl sen dalgınsın Atlas." Derken Atlas'ı buldu bakışları. " Aklım Tayfun ve Aykut'ta. Bu sessizliği beğenmiyorum abi. Bir iş çevirecekler bence.. Geriye yaslandı Beyazıt. " Evet yapabilirdik. Ama dahada karışırdı her şey. Siz gittikten sonra Tayfun gelip Aykut'u istedi. Cezasını ben keserim dedi. Bir adamları öldü. Bir adamımız yaralandı daha fazlasına izin veremezdim, olmaz diyemezdim." " Daha tedbirli olmamız gerek." Dedi Atlas. " Rose, sen söyle senin neyin var." " Uykum! Diyerek masadan kalktı kız. Mutfaktan dışarı daha iki adım atmıştıki apar topar salona giren Fırat ve Kuzey'le göz göze gelince durdu. Fırat'ın yüzündeki ifade hiç iyi değildi. Atlas ve Beyazıt yerinden kalkarak salona gelirken Didem geriden onları izliyordu. Atlas aklına gelenin başına geldiğinden endişe ederken Beyazıt, " Ne oluyor ne bu telaş? " Fırat öne çıktı. " Abi haberler iyi değil." " Ne oluyor? " Dedi Atlas. Fırat önce Rose'a sonra Atlas'a baktı. " Ne oldu." Dedi tekrar. " Şahin Kızıltaş... Ölmüş!" Duyduğu cümle ile Rose öylece kaldı. " Ne? Sorunun sahibi Beyazıt'tı. " Bilmiyoruz." Dedi Fırat. " Dün gece kaza yapmış. " Dahası." Dedi Kuzey araya girerek. " Hem polis hem Şahin'in avukatları Rose'u ve Atlas'ı arıyor." " Bizi mi? Neden? " Derken, cevap yine Beyazıt'tan geldi. " Önce kimlik tespiti isteyecekler, sonra da miras. Rose artık tek varis. Beğenmedim bu işi. " Konuşma devam ederken dışardaki Şeref girdi içeri. " Abi. Beyazıt ve Atlas önce Rose'a sonra birbirlerine baktılar. " Geliyoruz." Dedi Beyazıt. " Rose. " Bilmem.." Dedi Rose. " Cihan'ın yanına gitmek istiyorum. " Arkasını dönüp odasına çıkacakken Atlas ve Beyazıt geri geldiler. " Rose." Diyince kız merdivenlerde olduğu yerde kaldı. Yavaşça geriye döndü. " Rose. Beyazıt devam etti. " Yapabilecekmisin? Kız salondaki insanların yüzüne bakarken onlarda Rose'a bakıyordu. " Cihan'da gelsin..." Dedi. Korku yüklü sesiyle. " Korkmana gerek yok. Kızın gözleri Atlas'ı buldu. Bakışları güven veriyor rahatlatıyordu. " Tamam. Kız başını salladı yeniden. Arkasını dönüp ağır adımlarla merdiveni çıkarken Atlas Didem'e bakarak gözüyle işaret verince, " Dur bende geleyim." Dedi kız hızlı adımlarla Rose'a yetişerek. Birlikte çıktılar odaya. Didem yatağın üzerine oturup beklerken Rose dolaptan üzerine uzun yazlık beyaz bir tunik ve siyah bir tayt giydi. Saçlarını gelişi güzel arkadan bağladı. " Rose..." " Ben iyiyim." Dedi kız. " Kafam karışık, ama iyiyim." O adama karşı beslediği tek bir duygu vardı oda korkuydu. " Gidebiliriz." Dedi kapıya doğru yürürken. Birlikte aşağı indiklerinde Atlas ve Beyazıt hazır aşağıda bekliyordu. " Yanında gelmemi ister misin." Dedi Didem. " Gelir misin? " Diye sordu Rose. Şaşırmıştı. Kimseden iyilik görmeye alışık değildi ki. " Gelirim elbette." Didem ile birlikte iniler aşağıya. Beyazıt böyle bir durumda onları yalnız bırakmak istemiyordu. Yolda Vedat'ı arayarak olanları ve yarın sabah gecikebileceğini söyledi. Atlas Kuzey ve Rose içeri girip eksi üçüncü kata, morga inerken diğerleri girişte ve dışarda bekliyorlardı. Beyazıt ne olur ne olmaz diye bir kaç adam daha çağırmasını istedi Tufan'dan. Şuanki durum rahatsız ediyordu yılların tecrübesini taşıyan adamı. Bu arada morgun önünde görevli iki polis ve bir personel bekliyordu Atlas ve Rose'u. Gelenlerle birlikte önden iki polis ve sağlık personeli arkasında önde Atlas arkada Rose kanatlı kapıdan içeri girdiler. Soğuk odaya geldiklerinde ürperdi kız. Üşüyerek kollarını kendine sardı. Görevli adam dolaplara yaklaşarak soldan sağa üç yukardan aşağı ikinci kapağı açarak son kez odadakilere baktı. Polisin işareti ile ölü bedeni dışarıya doğru çekerken kız aniden Atlas'ın arkasına geçerek alnını adamın kürek kemiklerinin arasına dayadığında garip hissetti Atlas. Kızın bir eli kolunda bir eli sıkı sıkı gömleğinden tutuyordu. Şahin hayatta olmasa da kıza aşıladığı korku yerli yerinde duyuyordu. Atlas kızın kolundaki elinin üzerine koydu elini yavaşça. " Yapamayacaksan çıkabiliriz." Kız başını salladı. Göğsünde morluklar, başında açık yara olan, vücudunda yer yer yanıklar bulunan adam Şahin Kızıltaş'tı gerçekten. Yıllar önce anlaştığı organ mafyalarına Gül'ü kaçırtan, kendi oğlunun canı için Gül'ün canını hiçe sayıp zorla böbreğini alan, buna rağmen ölen oğlunun ardından, karısı Dilara'nın zorlamasıyla kızı evlat alan ama zerre miktarı sevmeyen, karısınında ölümünün ardından Rose'u görmeye dahi katlanamayan sonunda adi bir anlaşma karşılığı başka biriyle evlendirmeye kalkan Şahin Kızıltaş... O küçücük yaşında gözlerinin önünde hiç acımadan birini öldüren, evden dışarıya çıkmasını yasaklayan, okula gitmesine, arkadaş edinmesine izin vermeyen, bir kere olsun aynı sofraya oturmayan, yıllarca bir hayalet gibi kızı koca evde yalnız yaşamaya mecbur bırakan Şahin Kızıltaş. Adam ölmeden önce hayatı gözlerinin önünden geçmişiydi bilmiyordu kız, ama şuan kendi gözlerinin önünden geçiyordu yaşadığı hayatı. Daldığı düşüncelerden orta yaşlardaki polisin sözleri tuttu çıkardı kızı. " O mu? Şahin Kızıltaş mı? " Kız başını salladı. " E- Evet." Derken nefesi çatalladı. " Birazdan savcı gelecek ve otopsi yapılacak." Dediğinde kızın elleri ciğerlerine gitti. Astımını tetikleyen adamın ölümü değil kızın geçmişe dönüşüydü. Kucağında asansöre yürürken Kuzey önden gidip asansörün düğmesine bastı. " İlacın yanında mı? " Kız başını sallarken eli tuniginin cebine giderek ilacını çıkardı. Direk dudaklarına götürerek basarken ciğerlerine çekti ilacı. Kuzey'in çağırdığı asansör gelince binerek giriş katına bastılar. Kız başını Atlas'ın omuzuna dayamış sessiz bekliyordu hâlâ. Atlas kıza çevirdi bakışlarını. " Daha iyimisin? " " Hıhı." Asansör giriş katına gelince indiler. Yanında iki tane takım elbiseli yaşlı adamla hararetli bir konuşma yapıyorlardı. Atlas kucağında kızla yaklaştığında Beyazıt, " Yarın konuşalım." Diyerek adamları uzaklaştırdı. Sonrada Atlas'ın yere indirdiği Rose'a dönerek, " İyimisin Rose? Ne oldu? " Kız başını salladı. " Aşağıda kötüleşti." Dedi Atlas. " Kimdi onlar." " Sonra anlatırım. " Haklısın bir an önce emin bir yere gidelim bencede. Herkes gözlerini açsın. " Fırat! İçi rahat değildi Beyazıt'ın. Kızları getirmek hataydı. Dedi dişlerinin arasından. Fırat yanındaki Didem'in arkasından beline sardığı koluyla hızlı şekilde arabaya götürürken Atlas'ta aynı şekilde Rose'u alıp garaja doğru ilerlediler. " Kuzey araçlar nerde? " " Ambulans girişini kapatmamak için öne aldık abi." " Tamam hadi gidelim şurdan." Kısa bir yürüyüşten sonra arabalara yaklaşmışlardı ki gecenin karanlığında iki araç belirdi. Hızla yaklaşan araçlar ve camlardan çıkan silâhlarla bir anda çapraz ateşte kalırken kurşun seslerine karıştı kızların çığlıkları. Fırat Didem'i yere itip üzerine kapandı. " Sakın kaldırma başını! " Kız elleri kulaklarında yerde yatarken Fırat silahını çekmiş hem kızı koruyor hem ateş ediyordu. Atlas'ta aynı şekilde Rose'u göğsüne bastırarak kurşunlara arkasını dönünce omuzundaki acı ve önündeki kızla birlikte kendini yerde buldu. Bir süre daha devam eden sesler kesilinceye kadar kızın üzerinde kaldı. Nihayet kesilen silah seslerinden ve uzaklaşan araçlardan sonra başını kaldırıp kıza baktı. Rose kapalı gözleri ile hareketsiz öylece yatıyordu. " Rose? " Dedi Atlas bağırarak. " Rose iyi misin? Ama kızda ses yoktu. Panikle kızın vücudunu kontrol ederken karanlıkta elinde hissettiği kanla şok oldu adam. " Kahretsin yaralı! " Hızla yerinden kalkarak kızı kucağına aldı. Koşar adım binaya dönerken, Atlas'ı ve Rose'u gören Beyazıt'ın bağıran sesi duyuldu. " Herkes iyi mi?" Fırat korkuyla baktı kıza ve bacağına. " Kahretsin!" Dedi kucaklayarak yerden kaldırırken. Beyazıt anında kardeşinin yanına gelerek bacağına bakarken, kızın acıdan gözleri dolmuştu. " Fırat hemen içeri götür baksınlar." Fırat'ta Atlas gibi koşar adım giderken " Tufan! Hastanenin önü bir anda karışmış her şey bir kaç dakikada olup bitmişti. " Akın! " Atlas arkasındaki sese dönüp Didem'i Fırat'ın kucağında görünce koşarak yanına geldi. " Didem iyi misin?" Kız dolu gözlerle bakarken, " Kurşun bacağını sıyırmış. " Kurşun kalbe yakın yere gelmiş. Acil ameliyata aldılar. " Atlas sende yaralısın." Didem'in cümlesiyle farketti Atlas omuzundan akan kanı. Başını çevirip baktığında gördü omuzundan koluna doğru olan derin sıyrığı. ***** Tayfu'nun yumruğu Aykut'un çenesinde patladı. " Kim dedi lan sana benden izinsiz mekan bas diye itoğlu it. Sen ne boksunda kendi başına iş yapıyorsun." Dediğinde Tayfun'dan yediği yumrukla kendini ikinci kere yerde buldu Aykut. " Ya gelmeseydim ne olacaktı. Parçalarını İstanbul'un yedi tepesinden toplatacaktın bize. Bana kalsa sikimde bile değilsinya.. " Dedi Tayfun nefeslenirken. " Ah o anan olacak zavallı. Aykut yattığı yerde arsızca konuştu. " O zaman sen neden birşey yapmıyorsun dayı. Mekânı yakan Atlas'ın adamları. Bunu bilmiyor olamazsın. Anlaşmayı daha fazla para için bozanda Şahin. Bunuda biliyorsun. Yinede burda oturmuş ahkam kesiyorsun." " Delirtme lan beni it! Sinirle soluyarak koltuğuna geçip otururken, " Apo! " " Emret abi. " " Al şu iti tımar edin." Derken yüzü kan içindeki adama bakıyordu. " Adamları çağır sende." Dedi odadaki diğer adama. " Bir kaç gün içinde bu işin hesabını acı keseceğiz. Kimse benimle oynayamaz." Apo Aykut'u kaldırıp koltuğa bırakırken dışardan diğer adamları geldi. Aykut'un yüzü gözü silinirken Tayfun eline aldığı purosunu yakarak bacak bacak üstüne attı. " Kulağınızı açın. Aykut güldü yine arsızca. " Dalgamı geçiyorsun. " Sırayla. Kız tek gelmeyecek tabi. Atlas ve adamları da olur muhakkak. Bu sayede bir taşla üç kuş vuracağız. Biz onları sıkıştırırken üç adamda gidip Mavi Gece'yi ateşe verecek. " Plânda iyi. Ya becermezlerse." Adam hırsla yerinde doğrularak. " Becerin o zaman! Başarırsanız gözüme girersin. Başaramazsanız en kötü seni gebertirler bende kurtulurum senin gibi beceriksiz bir yeğenden." Aykut'un yüzü asılsada bir şey diyemedi. " Şimdi defol git hazırlığınızı yapın. Üç hadi bilemedin dört gün içinde bitecek bu iş. " ***** Şimdi ki zaman Aradan iki saat geçmişti. Atlas'ın omuzundaki yaraya dikiş atılıp sargı yapılmış ve Kuzey ile birlikte ameliyathanenin önünde bekliyordu hâlâ. Beyazıt ise acil müdahale odasında Didem'in yanında, adamlar hem içerde hem dışarda bekliyorlardı. Atlas oturduğu yerden gözlerini ameliyathanenin kapısına çevirdi. Olanlardan haberi olur olmaz hastaneden kaçarcasına çıkıp gelmişti. Hızla gelip Atlas'ın önünde durdu. " Onu size emanet etmiştim." Atlas ayağa kalkarak Cihan'a baktı. " Durumu nasıl? " Kuzey girdi araya. " Kes şunu! Kuzey Atlas'ı savunsada Atlas kendini savunamıyordu, çünkü hak veriyordu karşısındaki adama.. " Kurşun kalbe yakın yere gelmiş. Durumu kritik." Cihan öfkeyle bağırarak ellerini saçlarına geçirdi. " Allah'ın cezası Şahin. Ölsende pisliğin herkese bulaşıyor." Kapı sesiyle herkes ameliyathane baktı. Önden doktor çıkınca yanına koştu iki adam. Atlas atıldı. " Doktor, Rose nasıl? " " Ameliyat zorlu geçti. Yoğun bakıma alacağız." Biraz sonra Rose çıktı içerden. Atlas yanından geçen kızın solgun yüzüne baktı. Sonra doktora döndü. " Ne kadar kalır yoğun bakımda." " Ne kadar kalır tam bir şey söyleyemem. Malum bir böbreği yok. Buda etkili olacaktır sürede. İlaçlar.." Demiştiki.. " Bi dakka, bi dakka." Dedi Atlas doktorun sözünü keserek. " Ne demek böbreği yok." Doktor şaşırarak baktı Atlas'a. " Siz biliyor muydunuz? Atlas şok şekilde arkasına döndü. Kıza baktıktan sonra hızla döndü, Cihan'a baktı bu kez. Tam ağzını açacakken. Şeref çıktı asansörden nefes nefese. " Akın! ******************************** Evet canlar bölüm sonu.
|
0% |