Yeni Üyelik
3.
Bölüm

🌹D.M.R 3 Satılık

@azamet_29_2

Hatalarım varsa affola canlarım.

Atlas kızı dahada geriye çekerek dumandan uzaklaştırırken kulağına doğru,

" Rose...
Sakin ol...
Sakinleş sorun yok.
Korkma güvendesin...
Güvendesiiinn... "

Atlas yere dizlerinin üzerine otururken kızı yavaşça yere yatırarak eli gözlerinde başını dizlerine bıraktı.

Kız hâlâ ekleriyle sıktığı kıyafetiyle kesik nefesler almaya çalışıyordu.
Atlas elini kızın gözlerinden çekerek,

" Rose, sakinleş korkun astımını tetikliyor."

Derken kızın gözleri Atlas'ın kara gözlerini buldu. Kaşları çatık, hem sinirli hem acıyordu sanki bakışları.
Kız ellerini ciğerlerine bastırarak sakinleşmeye çalışırken Cihan elindeki ilaçla yetişti. Arkasındanda Kuzey girdi içeriye nefes nefese.

" Abi! İyimisiniz? " Dedi korkuyla.

" Kuzey nerdesin lan! "

" Abi adamların peşindeydim.
Ama kaybettim. Kaçtılar soysuzlar."

Aynı anda Atlas Cihan'ın elindeki spreyi alarak kızın dudaklarına bırakarak,

" Nefes al."

Derken düğmeye basıp ilacı serbest bırakınca kız derin bir nefesle ciğerlerine cekti ilacı.
Bu arada kızın halini izleyen Cihan'a kaydı Atlas'ın gözleri. Korku ve endişesi gözlerinden okunuyordu.

Kıza birşey olmasından gerçekten çok korkuyordu adam.
Çünkü bu kız ona emanetti. Geçmişte yemin etmişti bu kızı hem Şahin beyden, hemde ona zarar verecek herkesten koruyacağına.

Kız titreyen elleri Atlas'ın elinin üzerinden turarak spreyden derin bir nefes çekti tekrar. İlaç ciğerlerinde dolaşmaya başladıktan kısa bir süre sonra daha iyiydi. Ama yeterli gelmiyor, hem korkusu hem çektiği duman kızın ciğerlerini zorluyordu.
Alevleri söndürmeyi başaran Beyazıt bir süre olanları izledikten sonra kızın düzelmeyen haline bakarak,

" Böyle olmaz hastaneye gitmeli." Dedi.
" Oksijen almalı."

Atlas önce abisine sonra kıza baktı. Haklıydı.

" Kuzey sen abimle kal.
Cihan yürü gidelim."

Atlas yerden kalkıp kızı tek hamlede kızı kucağına aldı.
Gidelim! Önde Cihan arkada kendisi mekandan hızlı adımlarla çıktılar. Çıkarken de yerdeki yanık izlerine baktı Atlas. Bunun hesabı sorulacaktı ama şimdi acil olan kızı hastaneye götürmekti.

Hızlı adımlarla araca geldiklerinde Cihan yine önden hareket ederek arka kapıyı açtı.
Atlas kucağında kız yavaşça bindikten sonra Cihan hızla direksiyona geçti ve motoru çalıştırıp gaza bastı. Bir yandan aracı kullanırken bir yandanda çıkardığı telefonla bir arama yaptı. Hoparlörü açıp telefonu ön göğüse takarak ellerini direksiyona sabitledi. Telefon çalmaya başladığında gaza yüklendi tekrar. Acele etmeliydi.

Bu sırada Atlas, kucağında yatan kızın yüzünü ve hareketlerini izliyordu. Adamın gözleri kızın mavi gözlerine takıldığında yıllar önceki o tanıdık korkuyu gördü yeniden. Saniyelik bir yolculuk yaptı geçmişe.

Bu kız...
O na ne kadarda çok benziyor.
Gözleri... Korkusu...
Bilseki o ölmedi, bu kız o diyecekti.
Buldum diyecekti.
Sımsıkı saracak ölse bırakmayacaktı.

" Daha iyimisin? " diye sordu Atlas kendini izleyen kıza.

Cevap vermedi kız, belkide veremedi. Baygın bakışları adamda, derin ve hırıltılı nefesler almaya çalışıyordu sadece. Bu sırada Cihan'ın sesi duyuldu.

" Alo Şahin Bey..."

Kızın gözleri aniden ön koltuktaki Cihan'ı buldu. Gözlerindeki korku dahada arttı. Atlas kızın artan korkusunu anında farketti. Adamın adından bile bu derece korkması nedendi?

" Efendim Rose hanım rahatsızlandı.
Astım krizi geçirdi. Doktoruna gidiyoruz."

" Nasıl oldu bu?
Sen nerde, ne halt ediyordun lan!? "

" Yanındaydım efendim.
Bir anda gelişti herşey. Engel olamadım. Benim hatam. Özür dilerim.

İlacını verdim ama yeterli olmadı.
Mecburen Gülsüm hanıma gitmemiz gerekti, şimdi yoldayız."

" Tamam.
Allah'ın belası kız.
Bizde birazdan geliriz."

Dedi ve kapandı telefon.
Cihan'ın yüzü değişti birden.

Biz? Biz dedi.
Kesin oda yanında.
Oda gelecek. Dedi içinden.

" Kahretsin!"

Dedi sesli sekilde direksiyona vurarak. Atlas aynadan önde ki Cihan'ın yüzüne baktı. Saf öfke gördü gözlerinde. Bir şey tersti.

" Ne oluyor? "

" Önemli bir şey değil Atlas Bey. "

Derken yola devam etti Cihan.
Bir süre sonra özel hastanenin aciline girdiklerinde önden Cihan indi. Arka kapıyı açıp kızı Atlas'tan almak istesede Atlas,

" Önden gir doktorunu çağır."

Dedi emir verir şekilde.
Cihan saniyelik bir bakıştan sonra Atlas'ın dediğini yaparak hızlı adımlarla önden ilerledi. Bir yandan doktoru arayarak içeri girerken açılan telefon ile kadını acil bölümüne çağırıp durumu anlattı.
Atlas'da kucağında kız ile arkadan acil müdahale bölümüne geliyordu bu arada. Bir ara kucağındaki kıza kaydı yine gözleri. Küçük bir kız çocuğu gibi öylece adamın kara gözlerine bakıyordu.

Atlas, sonunda, önünde Cihan'ın bekledigi odayı görüp içeri girerek kızı yavaşça yatağa bıraktı.
Kız daha iyi hissetsede hâlâ nefes almakta zorlanıyordu.
Cihan kızın yanına gelerek,

" Rose biraz daha dayan.
Az sonra rahatlayacaksın tamam mı?"

Atlas Cihan'ın bu hâllerine anlam veremiyordu. Rose hanım derken bu kez Rose demişti.
Bu adam bu kızın nesiydi?

Korumasımı, uşağımı, kölesimi, oyuncağımı, arkadaşımı?
Bir türlü çözememişti.
Kız ne yaparsa yapsın gıkı çıkımıyor ne derse yapıyordu. Nedenini gerçekten merak ediyordu artık.

Kapıdan hızla giren Gülsüm ile dağılan aklı başına geldi. Kadın yanında bir hemşire ve oksijen tüpü ile hızlı hızlı yürüdü yatağa doğru.
İki adam kenara çekildiğinde,
kadın hemen maskeyi kızın yüzüne takıp oksijeni açarak ayarladı.

" Korkma Rose, birazdan rahatlayacaksın tamam mı güzelim."

Dedikten sonra birde ilaç verdi rahatlaması için.
Bu süre boyunca kız hiç konuşmadı kız. Sadece Atlas'ı izliyordu.
Gözünün önüne astım krizi geçirdiği ân ve Atlas'ın kulağına söylediği cümleler geldi.

Bu cümleler geçmişten tanıdık geliyordu. Gerçekten duymuşmuydu yoksa o anın telaşı ile görülen ve duyulan sanrılarmıydı.

Bir süre sonra kızın ciğerleri rahatlamaya, daha rahat nefes almaya başladı. Adam kıza, kız adama bakarken Cihan geldi yanına. Dışarıyı işaret ederek önden ilerlerken Atlas'ta kendine gelerek Cihan'ın arkasından koridora çıktı. Elleri ceplerine sokarak adama bakarken Cihan konuştu.

" Atlas Bey, yardımınız için teşekkür ederiz. Sizi daha fazla işlerinizden alıkoymayalım. Şahin Bey ve Tayfun beyde buraya geliyorlar zaten."

" Tayfun Bey?
Tayfun Varol mu? "

" Evet. Tanıyormusunuz? "

" Yakından değil.
Tayfun Varol ve Şahin Kızıltaş.
Tuhaf bir ikili."

O sırada yine çalan telefonuyla Cihan,

" Tekrar teşekkürler, izninizle. "

Diyerek tekrar kızın olduğu odaya girerken Atlas'ın da kafasında soru yumağı oluşmaya başlamıştı.
Aklının kzda kalacağı belliydi. Bu yüzden dönmek yerine burda kalıp beklemeye karar verdi.

Yarım saat kadar koridordaki koktukta oturdu. Sonunda koridorun sonunda Şahin göründü. Tayfun Varol yoktu. Neden?
Belliki yolda vazgeçmişti gelmekten.

Adamın yüzündeki sinirli ifade Atlas'ın bulundugu yerden bile dikkat çekiyordu. Şahin'e görünmeden kızın olduğu odanın çaprazındaki hemşire odasına daldı.

İçerdeki hemşire kız kendisini görünce itiraz edecek oldu ama Atlas kıza göz kırparak sus işareti yapınca karşısındaki yakışıklı adama itiraz edemedi nedense.

Atlas kapıyı 1-2 santim aralık bırakarak koridoru izlemeye başladı.

Rose ve Cihan odadan çıkarken Şahin'de yanlarına gelmişti. Atlas anında kıza çevirdi bakışlarını.
Kız Şahin'i gördüğü anda korkuyla yine Cihan'ın arkasına saklanmış tişörtünden sıkı sıkı tutarken alnını adamın kürek kemiklerinin arasına dayamıştı. Şuan küçük bir çocuk gibiydi hâli. Şahin Cihan'ın yanından kıza doğru uzanarak kükredi.

" Seni aptal! "

Dediğinde kız yerinde sıçradı korkudan.

" Seni daha kaç kere uyaracağım evden kaçmayacaksın diye.
Yine mi odana kapatılmak istiyorsun. Yada..." Dedi ve sustu adam.

Odaya kapatılmak?
Dedi Atlas.

Kız yeni gelmemişti aslında bu ülkeye. Zaten bir yıla yakındır burdaydı. Ama ev yada oda hepsindeydi her zaman. Kız şiddetle başını iki yana sallarken gözleri doldu. Şahin'den neden bu kadar korktuğu belli olmaya başlamıştı.

Cihan kızı sol koluyla dahada arkasına saklarken Şahin'in karşısına geçerek,

" Efendim onun hatası değil.
Benim dikkatsizliğim. Lütfen öyle birşey yapmayın."

Şahin, " Öylemi? " Dedi öfkeli ama alaycı.

" Evet efendim benim hatam."

Dedi Cihan yine çatık kaşları ve kararlı ses tonuyla. Bir anda Şahin'in yumruğu Cihan'ın çenesinde patladı.
Yediği yumrukla Cihan'ın başı yana savruldu.

Şahin sinirle solurken,

" Bir daha dikkatsizlik yapma o zaman." Dedi.

Cihan yana savrulan başını öne eğdi.

" Peki efendim.
Özür dilerim. "

" Eve götür bu aptalı ve benden habersiz odasından çıkmayacak. Gerekirse bağla. Anladın mı beni.
Eğer aynı şey bir daha olursa seni sürerim Cihan. Dünyanın öbür ucuna yollarım. Rose'dan uzak kalmak sana ölümden beter geliyor bunu biliyorum. Bu yüzden seni gebertmem sürerim."

Cihan'ın gözlerindeki bakış birden değişti. En az Rose kadar korku vardı bu kez gözlerinde. Rose'un yanında olamamanın korkusuydu bu.
Cihan biliyorduki o olmazsa
Rose'u kimse korumazdı, ne Şahin'den nede başkalarından.

Atlas olanları öfkeli bakışlarla izlerken bir ara odadan çıkıp adamın yakasından tutmak istedi.
Ama durumun dahada kötüye gideceğini düşünüp vazgeçti. Kendi kendine,

Ne oluyor lan!
Dedi dişlerinin arasından kısık sesle.
Üçünün de hareketleri garip geliyordu. Bakmaya devam ederken Şahin'in gidişini onun ardından da ağır adımlarla yürüyen Cihan ve Rose'un gidişini izledi.

Hemşire odasından çıkarak geriden takip etti ikisini. Görünüşe göre Şahin'in uzaklaşması için yavaş yavaş yürüyordu kız.

Sonunda acil çıkışına geldiklerinde Rose ve Cihan çıkarken Atlas'ta arkalarından çıktı. Kapıda durup izlemeye devam etti. Arabaya doğru yürürlerken Rose gördüğü yeşil cenaze aracıyla durdu.

Yönünü araca dönerek yerleştirilen cenazeye bakarak o tarafa doğru yürümeye başladı. Cihan kızı kolundan tutarak,

" Rose hanım gitmemiz lazım. "

Rose dolan gözlerle Cihan'a baktı.

" Sadece 2 dakika.
Lütfen..."

Cihan istemedende olsa kızı bıraktı. Bu hâline çoktan alışmıştı.
Kız ağlayarak cenaze aracının yanına doğru giderken Atlas artık dayanamayarak Cihan'ın yanına geldi. Adam Atlas'ı yanında görünce anlık bi afalladı.

" Atlas bey?
Siz hâlâ burada mıydınız? "

" Evet buradaydım."

Dedi elleri ceplerinde.

" Her şeyi gördüm."

Cihan gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi. Bıkkın ve pes etmiş.

" Şimdi nereye gidiyor."

" Konuşmak istedi. "

" Yani ölülerle konuştuğu doğru."

Cihan göz ucuyla Atlas'a baktı.
Cevap vermedi. Susmakla yetindi.
Atlas elini alnına bastırarak.

" Şahin'den nasıl korktuğunu gördüm.
O mu delirtti kızı."

Yine cevap vermedi Cihan.
Küçük bir bakış atarak,

" İyi günler."

Dedi ve kızın yanına gitti. Koluna girerek araca yönlendirdi. Kız Cihan'ın tuttuğu kokuyla arabaya yurusede başı geriye dönük gözleri cenaze aracındaydı hâlâ.

Az sonra kız arka koltuğa bindi. Cihan'ın kendide direksiyona geçerek hareket ettirdi aracı.

Araç hastane parkından çıkarken Atlas arkalarından bakarak telefonunu çıkarıp Kuzey'i aradı. Kuzey özel hastanedeyim beni al. Dedi ve kapattı.

*****

Bir saatin sonunda gelen Kuzey ile Atlas klübe döndü. Önce değiştirilen camlara ve temizlenen yere baktı.

" Adamların kim olduğunu bulabildik mi?"

" Hayır abi."

" Kameralara bakmadınızmı?"

" Abi şuan çalışan kamera yok tadilattayız. "

" Hassiktir.
Ben böyle işin taa...

Ee. Geceye yetişecek mi? "

" Yetiştiririz abi. "

" Tamam. Başlarına adam bırak abimin yanına gidiyoruz."

Diyerek çıktı mekandan.
Bu sırada Beyazıt odasında ve önündeki işlerin içinden çıkmaya çalışıyordu. Önündeki iş az gibi kapıyı tıklayarak giren Eylül elinde bir dosya ile daha geldi.

" Eylül beni öldürmek istiyorsan fare zehirli bir kahve getir. Kızım ne bunlar. "

Kız gülümseyerek konuştu.

" Efendim bir haftadır yoktunuz. Bu yüzdende birikti işler. "

" Vedat hıyarı ne yapıyordu."

" O karışmak istemedi imzanız gereken belgelere. Sadece sizi temsilen toplantılara girdi o kadar."

" Zahmet olmuş beyefendiye."

" Ne demek kardeşim her zaman."

Kapıdan giren Vedat sırıtarak bakıyordu.

Eylül çıkarken Vedat yürüyerek masaya doğru geldi.

" Eylül banada fare zehirli bi kahve."

Kız kıkırdayarak çıktı odadan.
Beyazıt masadan aldığı kalemi Vedat'a fırlatarak,

" Birde dalga geçiyor hıyar."

Vedat üzerine doğru gelen kalemi havada yakalayıp önüne geldiği masaya bırakıp koltuğa kuruldu.

" Bir hafta anam ağladı birazda sen çalış."

" Ben boşmu oturdum lan! " Dedi koltuğunda geriye yaslanarak.

" Benimde anam ağladı İzmir'de."

Vedat eline aldığı telefonu karıştırıp internetten açtığı haberin görüntüsünü Beyazıt'a çevirerek,

" Belli kardeşim belli."

Dedikten sonra ekranı kendine çevirdi ve okudu.

" Ünlü, yakışıklı ve zengin iş adamı Beyazıt Evren, İzmir güzeli genç tasarımcı, Beyza Sıroğlu ile görüntülendi.
Yeni bir aşkmı doğuyor acaba? "

Beyazıt yerinden fırlayıp masanın üzerinden uzanarak telefonu almaya çalışarak,

" Ver lan şunu bana.
Kim çekmiş lan o resmi. O resmi çekenide basanıda bulup oyacam. "

Derken kapı açıldı, Atlas ve Kuzey girdi içeri.
Atlas, Beyazıt ve Vedat'ı öyle görünce tek kaşı havada garipseyerek baktı.

" Kolay gelsin, hayırdır."

Vedat telefonunu çekerken Beyazıt koltuğuna oturdu yeniden.

" Yok birşey koçum.
Zampara abini yakalamış paparazziler."

" Vedat kırarım çeneni bak."

" Ne o zaman sen söyle kardeşim.
Yengen olacak de başımın üzerinde yeri var."

" O zaman sok kafana.
Yengen olacak.
Oldu mu?
Ben bu konuda ciddiyim eğlenecek yaşı çoktan geçtim."

" Oldu kardeşim olmaz mı?
Çokta güzel oldu.
Beyza ve Beyazıt...
Bak, çoktan olmuşta duruyor."

Atlas araya girdi.

" Abi sen ciddi misin? "

" Ciddiyim. "

Dedi adam geriye yaslanıp kollarını göğsünde birleştirerek, hiçte çekinmeden.

" Ooo..
Yakışır abime.
O halde gözün aydın abicim.
Hayırlı olsun."

Atlas elini abisine uzatıp sıktı.

" Sağol koçum, otur. Sen ne yaptın? "

Atlas derin bir nefes alıp verdi. Koltuğa otururken Vedat'ın sesi duyuldu.

" Eylül iki zehirlinkahve daha."

Atlas Vedat'a baktı önce.

" Aramızda bir şaka koçum aldırma sen."

Atlas abisine döndü.

" Hastaneden mekana ordan buraya geldim. Tadilat devam ediyor, geceye biter ve adamları bulamadık."

" O kadar kolay kaçamazlar koçum buluruz. Kız nasıl oldu? "

" Daha mı iyi desem daha mı kötü desem karar veremedim."

" O ne demek? "

" Kızı acile götürdük, özel doktoru varmış o geldi. Oksijen ve ilaç verdi. Vel hasıl kız kendini toparladı.
Ama benim kafama takılan başka şeyler var. Abi bu Şahin kızı çok önce getirmiş ülkeye. Kız ev hapsindeymiş bence. Birde Şahin'den acayip derecede korkuyor. Adamı görmek bir yana adını duysa aklı çıkıyor.

Kızı Cihan' la bırakıp dönecektim ama içime bir kurt düştü. Beklemeye karar verdim. Hemşire odasına saklanıp gizlice bunları izledim. "

" Eee? "

" Şahin öfkeyle geldi. Kıza bağırıp çağırdı. Ben sana evden kaçmayacaksın demedim mi?
Yine mi oda hapsi istiyorsun, gibi seyler söyledi. Kızı görmeliydin ondan o kadar korkuyorki. Küçük bir kız çocuğu gibi.

Birde Cihan var tabi. Kız ne kadar tuhafsa o da o kadar tuhaf.
Bu adam bu kızın neyi anlamadım. Kıza karşı değişik bir bağlılığı var. Öl dese ölecek, öldür dese öldürecek gibi. Yeminli kölesi olmuş desem az gelir. Yani bu yaptığı koruması olmasıyla alakalı değil. Benim suçumdu diyip, yumruğu yedi Şahinden."

" Bize ne oğlum.
Belki de kızı seviyordur."

" Ne ? "

" Yani aşık falandır diyorum. Adam yedi yirmi dört kızın yanında."

" Yok abi öyle değil.
Anlaman için görmem lazım. Gerçi bir kısmını gördün işte mekanda."

Vedat araya girdi.

" Kimden bahsediyorsunuz siz ya!
Şahin Kızıltaş ve kızından mı? "

" Evet bugün bizim mekana gelmiş.
Kız oradayken mekana saldırdılar molotofla. Kızında astımı varmış. Ateş ve dumandan etkilenip hastanelik olunca Atlas ve Cihan götürdü. "

Vedat yerinde doğrularak,

" Başımıza bela almak istemiyorsanız Şahin Bey ve kızından uzak durun bence."

" O ne demek.
Neden uzak duracakmışız."

" Duyduğuma göre Şahin Bey'in kızı Rose'u, Tayfun'un o ne olduğu belirsiz yiğeni ile evlendirme planları varmış.
Bu aralar sık sık bir arada görünmeleride bu yüzden deniyor."

" O nun ne olduğunu bilmeyen mi var lan! "

Dedi Atlas öfkeyle.
Vedat kollarını göğsünde birleştirdi.

" Bilmeyen yok.
Sebepte bu ya.
Temiz bir evlilik ile adını temize çıkarmak istiyor. O piçle kimse evlenmeyeceğine göre Şahin'in kızını bulmuşlar.

Vel hasıl Şahin'den, Tayfun' dan ve o kızdan uzak durun derim. "

Atlas,

" Tayfun kızı yigenini ile evlendirip adını temize çıkarmak istiyor anladık.

Peki Şahin ne karşılığında kabul ediyor bu iğrençliği."

" Bak orası daha karışık.
Sizin Tezcan'dan almak istediğiniz mekan varya. Onu al, bana ver diyormuş."

" Vay serefsiz kızı mekan karşılığı satılığamı çıkarmış yani."

" Öylede denebilir."

Atlas bir süre sessizce düşündü.
Gözünün önüne bir Şahin'in, bir Tayfun'un yiğeni Aykut'un birde kızın yüzü geldi.

Birde geçmişindeki o safii mavi gözler. Ani bir kararla,

" Abi o mekanı Tezcan'ın istediği fiyatın iki katını verip biz alacağız. Hemen bu gece."

Beyazıt şaşkın Atlas'a baktı.

" Ne?
Neden? "

" Madem Şahin kızını satılığa çıkarmış o zaman ben satın alacağım. "

**********************************

Selaaamm. Bölüm sonu canlarım.
Oylar ve yorumlar itina ile alınır.

 

Loading...
0%