Yeni Üyelik
30.
Bölüm

🌹D.M.R 30 Balayı meselesi.

@azamet_29_2

 

 

" Gül.." Dedi.

 

 

" Hıımm! "

 

 

" İzin ver bana, seni bir ömür mutlu edeyim. İzin ver, yanında olamadığım zamanı telafi edeyim."

 

 

Yüzüne bakarak ne demeye çalıştığını anlamaya çalışan Gül'ün beline uzandı elleri. Yavaşça sardı ve yine yavaşça kendine çekerek göğsüne yasladı kızı. Kulağına doğru eğildi. Fısıltıyla konuştu.

 

 

Kalp toprağımda yetişen tek çiçeğim. Deniz kokusunda hayat bulduğum.
Mavi gülüm, deli mavim.
Eşim ol. Karım ol. Son nefesime kadar yanında olayım, yanımda ol."

 

 

Kız karşısındaki adamın söyledikleriyle duraksadı. Akın kızın yüzüne bakarken kız duyduklarını tartıyor, anlamaya çalışıyordu. Az sonra beyninde çakan şimşekle,

 

 

" Akın? " Dedi kız.

 

 

"Söyle gülüm."

 

 

" Sen...
Sen az önce bana evlenme..mi?
Teklif ettin? "

 

 

Atlas sesli şekilde güldükten sonra kızı tekrar kendine çekerek yeniden eğildi kulağına.

 

 

" Gülüm hatırlıyormusun bilmiyorum ama biz zaten evliyiz. Şuan o resmi evliliği dahada resmi hâle getirmeye çalışıyorum.
Biraz yardımcı ol lütfen."

 

 

Dedikten sonra geriye çekildi Atlas. Kız bu kez afalladı. Evliyiz mi demişti o? Gül tamda Fırat'ın söylediği gibi Atlas ile olan nikahı ciddiye bile almadığı için aklının ucuna bile gelmez olmuştu. Kırpıştırdığı gözleriyle Atlas'a bakmaya devam etti bir süre. Sonunda aklı başına gelince,

 

 

" Akın biz...
Biz evliyiiiz! "

 

 

Elleri dudaklarına gitti şaşkınlıkla.
Atlas tekrar gülmeye başladı. Nihayet anlamıştı.

 

 

" Ne demişler geç olsunda güç olmasın."

 

 

Kız ellerini indirip üst üste koyarak göğsünde birleştirdi.

 

 

" Akın bir gerçekten evliyiz."

 

 

Atlas kızın bir elini indirip avuçlarının arasına alarak baş parmaklarıyla okşadı. Denize yakın kumlara otururken kızı da yanına çekerek oturttu.

 

 

" Gül." dedi bu kez yüzündeki ciddi ifadeyle.

 

 

" Dün geceki konuşmamızı hatırlıyorsun değil mi?"

 

 

" E. Evet."

 

 

" Bana söylediklerini ve benim sana söylediklerimi? "

 

 

" Evet."

 

 

" Bana beni sevdiğini söyledin."

 

 

Kızın yanakları kızarırken gözleri dizlerinin üzerinde, Akın'ın avuçlarının arasında olan eline kaydı.
Başını salladı.

 

 

" Gül...
Beni gerçekten seviyor musun? "

 

 

Kızın gözleri anında Atlas'a doğru döndü.

 

 

" Ne?"

 

 

" Duydun.
Beni seviyor musun? Dedim. "

 

 

Kız aniden Atlas'ın boynuna sarılırken Atlas'ın elleri kızın beline gitti. Duygulu sesiyle,

 

 

" Akın ben seni gördüğüm o ilk günden beri seviyorum."

 

 

Atlas ince bir gülümseme ile sarıldı kıza. Burnunu saçlarına dayadı gözlerini kapatıp kokusunu içine çekti.

 

 

" Bende seni " dedi fısıltıyla. Ardından,

 

 

" Gül. Ya o nihah olmasaydı ve ben sana benimle evlen deseydim. O zamanda kabul edermiydin?"

 

 

" Ederdim." Dedi kız düşünme gereği bile duymadan.

 

 

" Hiç düşünmezdim."

 

 

Atlas sıkıca sarılan kızı kollarından tutarak yavaşça kendinden uzaklaştırdı. Eliyle küçük çenesinden tutarak kendine bakmasını sağladı.

 

 

" Bu durumda ilk barajı geçmiş oluyoruz. Kaderimde sevdiğim kıza onu tanımadan nikah kıymakta varmış. "

 

 

Derken bir anda kızın tiz çığlığıyla birlikte kolunun üzerinde kumlara yatırarak yanına uzanırken, burnunu kızın boyun girintisine dayadı. Derin bir nefes çektikten sonra burnunu kızın yanağında gezdirdiğin de Gül gıdıklandığını hissederek kıkırdarken Atlas keyifle, doğrulup bir eliyle alnına düşen saçlarını geriye aldı.

 

 

" O halde ikinci soruya geçebilirim.."

 

 

Dedi tekrar kulağına doğru eğilerek.

 

 

" İkinci Soru mu?
İkinci soru ne? "

 

 

Dedi Gül başını yana çevirirken.

 

 

" Balayına ne zaman ve nereye gitmek istersin Gül'üm? "

 

 

Duyduğu ateşli soruyla kızın gözleri bir anda kocaman açılarak gökyüzüne takıldı. Bir kaç saniye sonra adamın kollarının arasından hızla kurtulup yerinde doğruldu.

 

 

" Ne?
Ba- Ba l ayı. Mı? "

 

 

Atlas'ta tıpkı kızın yaptığı gibi yerinden doğrulup bir eliyle yerden destek alırken diğer elinin parmakları kızın küçük çenesini buldu yeniden. Yüzünü kıza doğru yaklaştırdı.

 

 

" Evli olduğumuza göre güzel karımla balayına gidebilirim heralde değil mi?"

 

 

Üst üste gelen ateşli sorularla kız birden ayağa kalktı. Ne diyeceğini bilemedi. Utandı kızardı, bozardı. Sonunda cevap vermek yerine kollarını havaya doğru kaldırarak esnerken,

 

 

" Geç oldu gidelim mi artık? " Dedi.

 

 

Atlas kızın utanarak kaçmaya çalıştığını anlamıştı. Yavaşça yerinden kalktığında Gül arabanın olduğu yöne doğru bir iki adım atmıştı ki Atlas Gül'ü kolundan yakalayarak izin vermedi gidişine.

 

 

Kız şaşkın durdu yerinde. Geriye dönerek Atlas'a bakarken, adam bir adımda kızın yaklaştı. Bir kaç saniye sadece birbirlerine baktıktan sonra elini yavaşça kaldırıp kızın pürüzsüz yanağına koyarak nazikçe okşadı. Atlas'ın eliyle kızın tüyleri diken diken olurken normal bir dokunuş değildi duyduğu. Teninin yanmaya başladığını hissederken hareket eden el dahada ileri giderek yüzünden kaydı, ince narin boynuna ulaştı. Nazikçe kavradı.

 

 

Ardından şuan nerede olduklarını umursayan Atlas, dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Yumuşak öpüşleri kızın aklını allak bullak ederken ayaklarını yerden kesmeye yetmişti. Çok güzel öpüyor diye düşündü kız anlık. Aynı anda adamın kolları kızı sararak kendine çekti.
Gül'ün dudaklarından incecik bir inleme dökülürken Atlas'ın dudakları yukarı kıvrıldı. Kızın bu tepkisi hoşuna gitmişti. Az sonra dudaklarından ayrılıp yeniden kulağına doğru kavis aldı dudakları ve durdu.
Kızın hızlı nefesini ve körük gibi inip kalkan göğsünü duyarken,

 

 

" Gül'üm..." Dedi.

 

 

Sesinde sadece arzu vardı.

 

 

" Bundan fazlasını istiyorum. Seni istiyorum. Karımı istiyorum."

 

 

Derken kızın yutkunduğunu duydu bu kez. Bir kaç saniye daha güzel kokusunda konakladı ardından geri çekilerek yüzüne baktığında Gül'ün hareketsiz şekilde öylece durduğunu gördü.

 

 

" Gül! "

 

 

Cevap vermedi kız. Duyduğu şeylerin etkisiyle donup kalmıştı. Hava kararmasaydı utancından kıpkırmızı kesilen yüzü net şekilde görülebilirdi.

 

 

" Gül." dedi yeniden Atlas elini kızın gözünün önünde saklayarak.

 

 

Bu kez duyabildiği sesle kendine gelen kız ellerini yanaklarındaki sıcaklığa bastırarak,

 

 

" Akın gidelim ne olur."

 

 

Diyerek hızlı adımlarla çıkışa yürüdü.

 

 

Kızın arkasından gülerek baktı Atlas. Utanmak bu kadar mı yakışırdı bir kıza.

 

 

" Tamam gülüm! Gidelim. Arabada devam ederiz. "

 

 

Uzaktan duyuldu kızın sesi.

 

 

" Hayır devam etmeyeceğiz. "

 

 

Kız koşar adım yürürken Atlas daha fazla gülmeye başlayarak kızın yerde bıraktığı ayakkabılarını eline alıp peşinden gitti.

 

 

Bir iki dakika kadar sonra Atlas arabanın yanına gelirken kilitli olduğu için arabaya binemeyen Gül'ü arabanın yanında öndeki sileceklerle oynarken buldu.
Uzaktan kumanda ile kapıyı açtığında kız hızla kendini arabanın içine attı ve kapıyı kapattı. Ardından diğer tarafa geçen Atlas direksiyon tarafına geçip kapıyı açıp bindi. Elindeki ayakkabıları kızın ayaklarının dibine bırakırken yüzüne baktı. Gül gözleri önünde kucağındaki ellerini izliyordu.

 

 

" Ayakkabılarını unuttun."

 

 

Derken hâlâ kıza bakıyordu Atlas. Kızın stresli hâlini görünce rahat bırakmaya karar vererek önüne döndü. Motoru çalıştırıp koltuğa yaslanarak geri vitese aldı arabayı. Gaza basarak park alanından çıkarak trafiğe çevirdi yönünü ve devam etti.

 

 

Bir saat sürecek yol için trafiğe girdi araç. Hem Atlas hem Gül'ün sessizliği içinde ilerliyordu araç. Hareket ettikleri andan beri düşünen Atlas omuzlarından bir dünya yük kalkmış gibi rahatlamış hissediyordu.

 

 

Çünkü zorlansa da, tam cevap alamasa da, kıza aklındaki herşeyi söylemişti. Ve bu kadar utanmasına bakılırsa Gül'de pozitif di.

 

 

Atlas başını çevirip Gül baktı. Şuanki durumu sanki Atlas'ın üzerinden inen yük kızın omuzuna binmiş gibiydi.
Atlas'ın stresi kıza geçmişti. Gül Atlas'la yemeğe çıkarken akşam sonunda duyduğu şeyleri hiç beklemiyordu. Haliyle şaşkındı.

 

 

Bir süre daha yol aldıktan sonra Atlas bozdu sessizliği. Kıza bakmadan konuştu.

 

 

" Düşündün mü?

 

 

Yani nereye gitmek istediğini. İstediğin yere götürebilirim seni. Dünya üzerindeki her yer olabilir. Söyle yeter. "

 

 

Gözleri yolda Gül'ün cevap vermesini bekliyordu Atlas. Ama kızdan çıt çıkmıyordu. Başını çevirip kıza baktı. Gül elleri kucağında başı yana düşmüş uyuyordu.

 

 

Ne ara uyuya kalmıştı? Düşündü. Öyleya bütün gün ayaktaydı. Önce şirket sonra gemicikleri sonra da yemek ve sahil. Yorulmuştu kız.
Gülümsedi Atlas. Sonra da aracın hızını düşürerek sürmeye devam etti. Bir yandan Arabayı kullanıyor bir yandan ara ara kıza bakıyor, son aylarda yaşadıklarını düşünüyordu.
İnanılmaz geliyordu. Yıllar önce tanıdığı ve kaybettiği kız şimdi resmen evli olduğu kızdı.

 

 

Sessiz geçen yoldan sonra nihayet eve ulaştı araç. Demir sürgü kapı yana doğru açıldığında araç bahçeye girerken hemen arkasından ikinci bir araç göründü. Beyazıt eve dönüyordu. Peşpeşe girdiler bahçedeki açık garaja.

 

 

Önden Atlas indi kızın olduğu tarafa geçti. Arkasından Beyazıt indi. Oda yalnızdı.

 

 

" Abi hayırdır teksin."

 

 

" Bana söyleyene bak. Hayırdır sen nereden böyle?"

 

 

Dedi Beyazıt Atlas'ın yanına gelirken. Sonra arabada uyuyan kızı görünce gülümsedi.

 

 

" Hmm! anladım.
Ee konuştun mu padişah gibi tebdili kıyafet gezen bu deli kızla."

 

 

Atlas bir eliyle saçlarını karıştırarak konuştu.

 

 

" Konuştum. Ama konuyu bağlayamadan uyuya kaldı."

 

 

Beyazıt sesli şekilde gülerek,

 

 

" Oğlum senin bu kızla işin var. Gerçekten evli olduğunuzu kabul etti mi bari."

 

 

Sessizce başını salladı Atlas.

 

 

" O nikah olmasa bile teklif etseydim kabul edeceğini de söyledi."

 

 

" Ooo baya ilelemişsiniz. Ee!? "

 

 

"Ee si. Devamını konuşmadan uyuya kaldı işte."

 

 

" Bak koçum.
Bu deli kız seni seviyor. E sende onu.
E itirafta ettiniz. Yormayın birbirinizi, sabah konuş. Her evli çift gibi gidin balayınızı yapın gelin. Artık hayatınız bir düzene girsin. Bu işler uzatılmaya gelmiyor. Bak bana, canlı örnek. Sonra evde kalırsın benim gibi. Ustunede adın çıkar."

 

 

Dedi Beyazıt gülerek.

 

 

" Saçmalama abi. Ne evde kalması. Seni kaybeden kızlar üzülsün."

 

 

" Her neyse.
Bende Beyza ile konuştum. 15 gün sonraya nikâh günü alalım diyoruz. Yani koçum 15 gününüz var.
Ya bizim nikahtan önce gideceksiniz balayına, yada benim balayımı beklemek zorunda kalacaksın Atlas bey."

 

 

Derken yüzünde sinsi bir gülümseme vardı.

 

 

" Hem biliyorsun buraları boş bırakamayız. İkimizden bir buralarda olmalı."

 

 

" Anladım abi."

 

 

Beyazıt kızın kapısını açarken,

 

 

" Hadi al karınıda içeri girin."

 

 

Atlas eğildi koltuktaki kızı kucağına aldı. Eve doğru yürürken geri dönüp abisine baktı. Adam cebinden çıkardığı sigarasını dudaklarına bırakmış yakıyordu.

 

 

" Gelmiyor musun?"

 

 

Beyaz elindekini gösterdi.

 

 

" Birazdan gelirim."

 

 

Atlas tekrar önüne dönerek evin yolunu tuttu. Kapının önüne geldiginde dışarda bekleyen adam gelenlere kapıyı açtı. Atlas kucağında ki kızla içeriye girerek üst kata yöneldi. Merdivenleri ağır ağır çıkarken gözleri yine kıza çevrildi.

 

 

Yarın ilk iş Gül ile konuşmayı ve bu konuyu sonuca bağlamayı aklına not ederken, Gül'ün odasının önüne geldi. Kapıyı aralayıp içeri girdiğinde Pamuk'u gördü ilk olarak. Yine kızın yatağına serilmiş keyif yapıyordu.

 

 

Eğildi Gül'ü yavaşça yatağın boş tarafına yatırdı. Pamuk'a döndü sonra. Kısık sesiyle,

 

 

" Kusura bakma çirkin kız. Yakında karımı kendi odama alacağım. Sende kendini kulübende bulacaksın."

 

 

Derken sesinde keyif vardı.
Ardından yerinde doğruldu ve kıza baktı yeniden. Yatak örtüsünü üzerine çekip örttü.

 

 

Arkasını dönerek kapıya yöneldiğinde devam edemedi, tekrar kızın yanına geldi. Eğildi dudaklarına bir buğse bıraktı ve geri çekildi.

 

 

" İyi geceler Deli Mavi."

 

 

Dedikten sonra odadan çıkarak kapıyı örttü.
Kendi odasına geçerek önce banyoya girdi. İşlerini halledip uzun ılık bir duş almak için suyun altına girdiğinde yine düşünürken buldu kendini. Bu güne kadar olanlar ve bundan sonra olacaklar...

 

 

Sabah Gül ile konuşup abisinin dediği gibi 15 günleri olduğunu söylemesi gerekiyordu. Aceleye getirmek gibi olduğunun farkındaydı ama, sahildeki konuşmaları ve kızı öpüşü aklına gelince sevdiği kızın her an yanında olmasını istemekten alıkoyamıyordu kendini.

 

 

Zaten bunun içinde bir engel yoktu. O halde neden beklesindi ki. Karısını alıp bir tatile gitmek istemesi normaldi.

 

 

İşini bitirip kabinden çıkarak bornozunu giydi. Küçük havluyu alıp saçlarını kutlayarak odaya, oradanda giyinme odasına geçti. Kurulanıp üzerine eşofman altını ve spor atletini giyip odaya döndü. Kendini yatağa bıraktı. Gözleri kapanırken aklından bir çok şey aynı anda geçiyordu.

*****

 

 

Sabahın erken saatinde uyandı kız. Yorgunluktan deliksiz uyuyunca uykusunu da almıştı tabi. Bu yüzden de erkenden uyanmıştı. Önce etrafına bakındı. Kendi odasında ve kendi yatağındaydı. Yanında Pamuk vardı.

 

 

Nasıl geldim buraya diye düşünürken akşam olanları hatırladı. Atlas'la yemeğe gidişini sonrasında sahilde yürüyüşlerini ve konuşmalarını.

 

 

Bir anda yerinde doğruldu kız. Atlas ile konuştuğu her şey bir bir aklından geçti yeniden. Bir süre kırpıştırdığı gözleri önünde dalgın dalgın düşündü. Ardından kendi kendine konuşmaya başladı.

 

 

Ben...
Ben Akın'la evliyim.
İnanamıyorum. Akın' la evliyim. Bunu nasıl unuturum. Çok aptalım..

 

 

Sonra Atlas'ın sorduğu soruyu hatırladı.

 

 

Balayına ne zaman ve nereye gitmek istersin.

 

 

Yanaklarının yandığını hissettiğinde elleri yanaklarına gitti. Alev alevdi. İki elini yelpaze gibi saklayarak yanaklarının ısısını gidermeye çalışırken gözü saate kaydı. Aklına gelen şeyle gözleri kocaman açıldı.

 

 

Olamaz şirkete geç kalacağım.

 

 

Hızla yerinden fırladı kız. Koşar adım banyoya girdi. Önce işlerini hallederek kendini kabine attı. Hızlı bir duş aldıktan sonra çıkıp bornozunu giydi. Saçlarını küçük havluya sardıktan sonra yine koşar adım odaya dönerek dolabının önüne geldi.

 

 

Kapakları açıp kıyafetlerin arasından temiz çamaşır, beyaz bir gömlek ve buz mavi kumaş bir pantolon alarak yatağa bıraktı. Ardından önce saçlarını kuruladı sonra taradı. İyice kurulandıktan sonra çıkardığı kıyafetleri giyindi. Deniz kokulu parfümünden boynuna ve kıyafetlerine sıktı. Sonra çantasına bakındı ama yoktu. O an hatırladı. Çantası dün akşam arabada kalmış olmalıydı. Ve ayakkabıları. Bu pantolona uygun olan o ayakkabılardı. Giderken alırım diye düşünüp kapıya yöneldi.
Açtı ve koridora çıktı. Ama çaprazında gördüğü kapıyla durdu. Çaprazdaki oda onun odasıydı Akın'ın. Herkes için Atlas Gül için sadece Akın'ın odası.

 

 

Yavaşça yürüyerek odaya yaklaştı kız. Eli kapıya uzandı. Tuttu yavaşça açtı. Bir kedi kadar sessiz şekilde süzülerek içeriye girdi. İlk kez giriyordu Akın'ın odasına.
Daha doğrusu ilk kez bir başkasının odasına girmişti.

 

 

Gözleri yatağında sırt üstü ve bir kolu başının altında yatan adamı buldu. Neden yaptığını bilmeden yavaş ve sessiz adımlarla yürüdü,yürüdü tam yatağın yanında durdu. İlk kez inceleyerek baktı adama.

 

 

Kaşları, kirpikleri, saçlarıyla. Yakışıklı yüzü, kaslı kolları fit vücuduyla her kızı kendine çekebilirdi bu adam. Ama artık sadece Gül'e aitti. Bu düşünce hoşuna gitti kızın. Sadece bana ait. Dedi gülümseyerek. İyice yatağa yaklaştı, yavaşça eğildi. Şimdi aralarında küçük bir mesafe vardı sadece. Kız arsızca adamı izlemeye devam ederken Atlas aniden gözleri açtığında Gül ile göz göze geldi. Böyle bir şeyi beklemediği için şaşırmıştı adam, ama çabuk geldi kendine.

 

 

Saniyelik şaşkınlıkla kız yerinde doğrulurken Atlas da aynı hızla yatakta oturdu.

 

 

Gül panikle gerilerken Atlas hızla kolundan tuttuğu kızı tiz çığlığı eşliğinde yatağa çekip tam yanına yatırarak bedeninin altına alıverdi. Ağırlığını kızın üzerine vermeden ve gülümseyerek kızın yüzünü izlerken kız neye uğradığını anlayamamış, öylece adama bakıyordu.

 

 

" Güzel karım odama beni ziyarete mi gelmiş."

 

 

Kız hâlâ şaşkın bakarken Atlas, üzerine doğru eğilerek burnunu yine boynuna dayadı.

 

 

" Imm deniz kokuyorsun yine."

 

 

Dedi. Bu koku sadece Gül'e yakışıyordu ona göre.
Bir yandan derin bir nefes çekerken bir yandanda burnunu kızın boynunda gezdirdi. Kız yine huylandığı için kıkırdayarak gülüyordu.

 

 

" Ziyaretini neye borçluyum Mavi gülüm." Derken hâlâ kızın ipek teninde geziyordu adam.

 

 

Kızın nefesi yavaş yavaş hızlanırken göğsü yine körük gibi inip kalkmaya başladı. Bu hareketler Atlas'ı dahada tahrik edince adamın burnundan sonra dudaklarıda kızın tenini buldu. Küçük öpücükler bıraktı ince ve narin boynuna.

 

 

Kızın bütün bedeni kasılmaya başlarken,

 

 

" A- Akın." Dedi titreyen sesiyle. Dudakları kızın tenideyken konuştu adam.

 

 

" Söyle Mavi Gül'üm..."

 

 

" Akın." Dedi kız zar zor ikinci kere. Adamın boynundaki dudakları yüzünden beyni durmuş sadece Akın diyebiliyordu şuan.

 

 

Atlas biraz geriye çekilerek gözlerini kızın mavilerinde sonrasında kırmızı dudaklarında gezdirdi.

 

 

" Bence balayımıza bugün çıkalım."

 

 

***************************

 

 

Bölüm sonu canlarım.

 

Loading...
0%