Yeni Üyelik
33.
Bölüm

🌹D.M.R 33 Özlem yüklü buluşma

@azamet_29_2

Hatalarım varsa affola canlar.
Keyifli okumalar.

Kız yürüdü, yürüdü annesinin kabrinin önünde durdu. Yavaşça dizlerinin üzerine oturdu.

" Anneciğim...
Ben geldim...
Gül kokulum dediğin hayırsız kızın, Gül.

Anneciğim.
Kokuna hasretim."

Mezarın üzerine doğru eğildi kız. Başını toprağa koyarken eliyle okşadı. Mırıltılı şekilde konuşmaya başladı.

" Sizi çok özledim anne. Özür dilerim. Bugüne kadar gelemedim.
Affet beni."

Bir an yaşadığı herşeyi bir bir anlatmak istedi. Sonra vazgeçti. Annesi kızına olanları öğrenirse çok üzülürdü. Üzülmesine dayanamazdı.

" İyiyim annem.
Çok iyiyim." Dedi onun yerine.

Hem biliyormusun ben evlendim. Kiminle mi?
Küçükken aşık olduğum o çocuk varya, hani beni sırtında taşıyarak eve getirmişti."

Kız annesine Akın'ı hatırlatıyordu. Küçük dilsiz Gül iken her akşam uyumadan önce gözlerini kapatır gün boyunca yaptığı şeyleri ve yaşadıklarını anlatırdı ölen ama kendisinin gördüğünü, duyduğunu düşündüğü ve inandığı annesine.

Şimdi de hatırlatmıştı. Sesini iyice kısarak, Dahada yakışıklı olmuş. Dedi gülümseyerek. Ardından, bir de kalbini görsen anne, daha da güzelleşmiş. Keşke sizde tanışabilseydiniz onunla. Dedi. Şuan burada yanımda. Senin yanına beni o ve arkadaşları getirdi. Şeref'te burada anne, kardeşinin oğlu, kuzenim.
Biliyormusun bugün teyzeminde yanına gideceğim. Uzun zamandır onuda görmemiştim.

Kız kısa bir süre sessizce bekledi sadece. Sizi çok özledim anne. Dedi. Sizi çok seviyorum. Yine geleceğim. Sık sık geleceğim. Diyerek yerden kalktı. Annesinin yanından geçip babasının kabrinin yanına oturdu. Babasının toprağına yaslandı sevdi. Yine mırıltılı şekilde konuştu.

" Babacığım..
Ben geldim Gül.. Özür dilerim bugüne kadar gelemedim. Ne olur sende affet beni. Sizi çok seviyorum, özlüyorum. Bazı şeyler oldu o yüzden gelemedim. Ama sık sık geleceğim... Babacığım...
Ben evlendim. Akın Atlas Asilsoy ile evlendim. Bayan Asilsoy oldum. Dedi kıkırdayarak. O an arkasındaki erkeklerin bile dikkatini çekti..

Adamlar tuhaf şekilde baktılar kıza. Mezar ziyaretinde neyi komik bulmuş olabilirdi ki.

Gül ellerini açarak dua etti. Sonrada anne babasının kabrine su döküp kuru bir kaç otu aldı. Ardından anne babasıyla yine geleceğim diyerek vedalaştı.

Ayağa kalktığında yanına gelen Atlas kızın yüzünü avuçlarının arasına alarak başparmaklarıyla sildi kızın yeni farkettiği göz yaşlarını. Adam kızı kollarının arasına alıp sarılırken kız da kollarını sevdiği adamın beline dolayarak göğsüne bastırdı kendini ve ağlayan gözlerini.

Kız ağladı, Akın'ın elleri kızın saçlarında dolaştı bir süre. Ardından geri çekildi kız. Adam yeniden sildi gözlerini.

" İyimisin? "

" Hı hı..
Teşekkür ederim beni getirdiğin..." dedikten sonra arkadaki Şeref'e ve Fırat'a baktı. Kelimeyi düzeltti.

" Getirdiğiniz için." Dedi.

Akın kızın beline doladı kolunu ve birlikte araca döndükten sonra hareket etti araç. On dakika sonra başka bir mezara daha uğradılar. Biri daha bekliyordu ziyaretçisini. Atlas'ın dedesi...

Atlas ta en son geçen sene gelmişti dedesini ziyarete. Şimdi ise Gül sayesinde yeniden ziyaret ediyordu. Oda Gül gibi kabrin başında dua ettikten sonra kabrin üzerindeki otları temizledi. Dedesinin kabrindeki çiçeklere su döktü. Kabrin hemen önündeki suluga kuşlar için su bıraktı ve vedalaşarak ayrıldılar. Herkes yeniden büyük Jiipe bindiğinde Pamuk üzgün olduğunu hissettiği kızın yanına gelip başını kızın dizlerine koyarak yattı. Arkadaşının üzüntüsünü hissetmişti.

Mezarlıktan çıkan araç şimdi Gül'ün teyzesinin evine doğru yol almaya başladı.

" Kuzi! " Dedi kız.

" Hmm.."

" Teyzemler uzakta mı oturuyor."

" Hayır bir saatlik bir yol."

"Başka bir yere mi taşındılar."

" Evet."

" O eski mahalleye ne oldu."

" Yıkım ve dönüşüm kararı ile boşaltıldı. Bende annemleri başka bir yere taşıdım. Yine tek katlı ama villa. Annem ben apartman katlarında yaşayamam dedi. Babamla Nigar da aynı fikirde olunca bende bu evi aldım."

" Sadece onlar değil." Dedi Fırat.

" Bizimkilerde aynı kafada olunca teyzenlerle aynı mahalleye taşındılar."

" Gerçekten mi, çok iyi! "

Dedi kız. Ellerini sevinçle çırparak.

" Şuan bizi bekliyorlar.
Annem akşam yemeğini bahçede birlikte yiyelim dedi.
Fırat'ın kilerde bizde olacak. "

" Çok sevindim çok iyi düşünmüşler. "

Akın konuşulanları gülümseyerek dinledi. Kızın yeniden gülümsediğini görünce mutlu oldu. Onun mavi güllerini ıslak görmek her seferinden sol yanını sızlatıyordu.

&

Yol bittiğinde araç villaların olduğu küçük mahalle arasında ilerleyerek Leman hanımın evinin önünde durdu. Önce korna çaldı direksiyondaki Fırat. Evdekiler kornayı duyup bahçeye çıkarken Fırat ve Şeref indi önden. Ardından arka kapısı açıldığında Şeref,

" Gel hadi çirkin kız." dedi Pamuk'u zincirinden tutarak indirirken. Fırat ve Şeref arabanın etrafından dolanıp bahçe kapısının önüne gelirken Atlas ve Gül arabadan yeni iniyordu.

Gül iki eli kalbinin üzerinde durdu. Kalbi heyecanla ve yerinden çıkacak gibi atıyordu. Uzun yıllar sonra teyzesini ve diğer kuzenini ilk kez görecekti nede olsa. Heyecanı normaldi.

Bu sırada Fırat ve Şeref demir bahçe kapısından içeri girdiler. Onları kapının önünde bekleyen aileleri Şeref'i elinde canavar kılıklı bir köpekle görünce önce annesi Leman atladı.

" Bu nee!?
Lan eşeğin sıpası! Ankara'ya geliyoz misafirde getiriyoruz diyip bu canavar kılıklı köpeğimi getirdin lan!"

Derken Fırat yanlarından geçip anne babasının yanına geldi. Ellerini öpüp kucaklaştı. Anası çok özlemişti oğlu Fırat'ı. Babası da özlemişti ama babaydıya belli etmiyordu. Geleceklerini öğrenince, annesi seviyorlar diye akşam yemeği için elleriyle yaprak sarıp börek yapmıştı.

Hemen arkalarındaki babası girdi araya Şeref'in.

" Anan haklı! İstanbul'dan gelirken misafir diye bu itimi getirdiniz len!!"

" Anne abimin canı terlik istemiş yine." Dedi Nigar gülerek.

" Nigar sinirimi bozma salarım üstüne bu çirkini."

Babasının arkasına sindi kız.

" Baba şu gıcık oğluna bir şey söyle! "

Araya Fırat girdi.

" Şeref kısa mı kessen diyorum."

" Tamam lan!
Misafir bu çirkin değil Leman hanım. Sahibi! "

Derken kapıdan Gül ve Atlas girdi. Kız Atlas'ın yanında yürürken heyecandan hâlâ elleri kuş gibi çırpınan yüreğinin üzerindeydi.

Karşısında gördüğü, saçları ağarmış, yüzüne yılların yorgunluğu çökmüş, çizgiler düşmüş kadına bakarken ister istemez gözleri doldu.

Teyzesi Atlas'ı zaten tanıyordu. Onun da geldiğini tahmin etmişti ama kız kimdi? Tanımamıştı Gül'ü.

Sinirle baktı oğluna.

" Rezil olduk senin yüzünden sıpa!." dedi kısık sesiyle dişlerinin arasından.
Şeref kıkırdarken Leman kıza döndü.

" Kusura bakma kı.."

Demişti ki Gül,

" Teyze." Dedi dolan gözlerinden iki damla yaş düşerken.

Kadın dondu kaldı. Teyze mi demişti o.. Kıza baktı. Maviş gözlerine, pembe dudaklarına, yüzüne.

Atlas girdi araya. Zira ne kadında ne Gül de konuşacak mecal kalmamıştı.

" Leman teyze sana Gül'ü getirdik."

Dediğinde kadının gözlerinden yaşlar boşaldı. Titreyen ellerine sarsak ve sendeleyen adımları eşlik ederken kıza yaklaştı.

" Gü- Gü ül mmü!? "

Dediğinde, arkasında onları izleyenlerin ağızları şaşkınlıktan açık kala kaldılar. Daha dikkatli baktı kadın. Mavi gözlerle olan bakışlarında, duruşunda küçük Gül'ü gördü.

" Gül!
Güüül!! "

Dedi kadın. Sendeleyerek koştu. Dizlerinin üzerine çöktü kızın bacaklarına sarılırken.

" Gül'üm küçük yetim kuzum. Mavi gözlerine hasret kaldığım..
Vicdan azabından öldüğüm.."

Kadın feryad figan ağlarken Gül de dizlerinin üzerine bıraktı kendini. Önce tereddüt etsede kollarını teyzesine sardı ağlamaya başlarken.

" Teyze.." Dediğinde kadın Gül'den aldığı cesaretle sımsıkı sarıldı kıza. Yanaklarını, gözlerini, saçlarını öptü sırayla. Kokusunu çekti ciğerlerine.

" Oy kurban olayım seni bana geri veren Allah'a.
Oy dilim kopaydı. Oy ellerim kopaydı. Seni o zalimlere vereceğime canım çıkaydı."

Diye diye, tekrar tekrar sarıldı kardeşinin emaneti kıza. Hem ağladı hem sarıldı hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ederken. Yanına gelen Şeref,

" Tamam anne sakinleş, tansiyonun fırlayacak. Hadi kalk." diyerek zorla kaldırdı annesini.

Gül'de beraberinde kalkarken kızada Atlas yardım etti.
Şeref kadını bahçedeki masaya oturttu. Masadaki sudan bir bardak doldurup eline verirken eniştesi geldi yaşlı gözlerle. Önce sessiz kıza baktı, ardından sımsıkı sarıldı. O gece ve ertesi gün olanları tekrar tekrar hatırladı. Ciğeri sızladı. Kalbi duracak gibi hissederken,

" Yüzüm yok söylemeye ama
affet bizi küçük Gül'üm." Dedi

Gül yaşından büyük bir olgunlukla başını iki yana salladı.

" Kimseye kızgın değilim."

Derken yanına gelen Nigar'a döndü. Kızın ağlamaktan rimelleri akmıştı. Aslında ikiside birbirinden kötü görünüyordu.

" Konuşabiliyorsun."

Dedi. Başını salladı Gül yine gülümserken. Sonra sıkıca sarıldı anne ve babası gibi. Kızla birlikte uyuduğu geceler aklına gelirken iki gözü iki çeşme dahada ağlamaya başladı.

Nigar'dan sonra Fırat'ın annesi Dilek ve babası Abbas geldi sarıldı kıza. Duygu dolu anlarla dayanamayıp onlarda anlamışlardı. Leman ve kocasına gözünüz aydın dediler.

" Hadi ama bu kadar ağlamak yeter."

Dedi Şeref bölerek.

" Açlıktan öldük."

" Tabi ya. Uzun yoldan geldiniz! "

Dedi Leman hızla ayağa kalkarak. Elleriyle gözlerini silerken, elleri hâlâ titriyordu.

" Hemen, hemen hazır ederim."

Kolundan tuttu Dilek.

" Sen otur ben hazırlarım." Derken gözü Gül'deydi.

" Siz hasret giderin."

&

Yarım saat sonra ışıklandırılmış kamelya ya kurulmuş yemek masasındaydı herkes. Ve hepsinin gözü Gül'deydi.

Hemen yanında ki teyzesi,

" Gül...
Kuzum nerdeydin?
Nasıldın?
Sana zarar vermediler değil mi?" Dedi endişeli.

Kız bir Atlas ve diğerlerine bir teyzesine baktı. Kadını daha fazla üzmek istemiyordu.

" Yok teyze. Zarar vermediler. Çocuğu ölen bir kadın beni evlatlık aldı. Çok iyi biriydi. Hiç kırmadı, üzmedi. Ama kalp krizi geçirip öldü. O ölünce kocası dönmeme izin vermedi."

diye yalan söyledi Gül. Atlas ve diğerleri kızın yalanına inanan kadına doğru değil diyemediler. Öyle bildi öyle inandı kadın.

" Peki ya nasıl konuşmaya başladın. Ya siz siz onu Gül'ü mü nasıl buldunuz?"

Dedi kadın Şeref'e ve diğerlerine bakarak.

" Aslında biz onu değil tesadüfen o bizi buldu.
Bizim mekana geldi ilk. O zaman tanımamıştık tabi. Adını Gül değil Rose olarak biliyorduk. Sonradan öğrendik herşeyi."

Dedi Atlas. Kadın tekrar Gül'ün gözlerine baktı. Hiç değişmemişti bakışları yüzü..

" Şimdi nasılsın?
Nerde yaşıyorsun?
O üvey baban olan adamla mı? "

" Öyleydi ama artık değil. "

" O adamda öldü." Dedi kız.

" Yaa. E o zaman hemen benim yanıma buraya gel. Burda bizimle yaşa.
Kendimizi sana affettirmek için bize bi şans ver."

" Evet." Dedi Nigar araya girerek.

" Annem haklı.
Bizimle kal. Yine birlikte uyuruz."

" Maalesef bu olamaz! "

Dedi Atlas gülümseyerek.

" Neden?
Nedenmiş o.!"

Herkesin gözü ve kulağı Atlas'ta adamın gözlerine bakıyorlardı.

" Çünkü Gül kocaman bir şirketin başkanı, ayrıca kocası izin vermez!"

Dedi araya giren şeref. Bir yandan sırıtarak yemeğini yiyordu. Atlas'ta ki gözler bir anda Şeref'e kaydı. Sonrada Gül'e.
Nigar şaşkın,

" Sen evli misin? " Dedi

" Evet. Evliyim.."

Kızın gözleri gülüyor diğerleri şaşkın bakıyordu.

" Kimm le evlisin?
Yani kiminle evlendin."

Kız yanında oturan Atlas'ın koluna girerek sarılırken yine gülümsüyordu.

" Akın'la.. "

Masadakilerin şaşkınlıkları kat be kat artarken Şeref kahkahayı patlattı.

" Şuan ki hâlinizi görmelisiniz."

Dediğinde kafasına şaplağı yedi babasından. Kız kıkırdarken teyzesi,

" Gerçekten mi?" Diyiverdi.

Atlas gülümseyerek kıza baktı.

" Evet Leman teyze.
Biz evlendik. "

" Yarında burdan Bodrum'a geçecekler. Malûm balayı için."

Dediğinde kızın kızaran yanakları ile başı önüne düşünce ikinci şaplağı yedi babasından Şeref.

" Terbiyesiz." dedi adam kızarak.

" Ya ne dedim ben!

Abbas amca Dilek yenge sizde hazırlıklara başlayın bence. "

Herkes Şeref'e bakarken Şeref Fırat'a baktı.

" Hazırlık mı?
Ne hazırlığı? "

Bu kez ki şaplak Fırat'tan geldi.

" Kes sesini Şeref karışmam."

" Sırayla gidiyoruz ya sıra Fırat'a geçti diye öylesine dedim. "

Hep birlikte güldüler Şeref'in haline. Teyzesinin gözleri doldu. Çok mutlu olmuştu.

" Atlas." dedi uzanıp elini adamın koluna koyarak.

" Biz sahip çıkamadık. Sen ona iyi sahip çık oğlum." Derken yeniden ağlamaya başladı.

&

O gece geç saatlere kadar konuştular. Gül'ün başkan oluşundan girip Pamuk'la arkadaşlığından, çıkarken Nigar'ın veterinerlik okumasına kadar geldiler. Çay kahve derken koyu muhabbet iyice sarınca neredeyse sabaha karşı yattılar. Fırat ailesinin evine gitti. Atlas ve Şeref, Şeref'in odasında kalırken Gül ve Nigar aynı odada aynı yatakta yattılar. Tabi ertesi gün uyuya kalınca tatile gitme işi de bir gün daha gecikti. Yinede halinden memnundu yeni evliler bir gün daha misafir oldular teyzeye.

İkinci günün sabahı artık yola çıkmaları gerekince hazırlanıp vedalaşıp ayrıldılar. Şeref Pamuk'la ailesinin yanında kalırken Fırat yeni çifti hava alanına bırakıp kendi ailesinin yanına dönecekti.

Birlikte bindiler araca. 1 saat sonra havaalanına gelmişler gelirken bindikleri özel uçakla tekrar havalanarak Bodrum'a doğru uçuşa geçmişlerdi.

Atlas oturduğu koltuktan yanında oturan kızı izliyordu.

" Nihayet başbaşa kaldık Gül'üm." dedi kısık sesiyle kızı sardığı koluyla kendine çekerken.

Kızın boynuna gömdü yüzünü. Dudakları kızın teninde gezerken, Gül gıdıklanarak kıkırdadı yine. Atlas geriye çekilerek ellerini nazikçe kızın küçük çenesine koyarak kendine çevirdiğinde boynundan çektiği dudaklarını kızın dudaklarına bastırdı. Arzuyla öptüğünde Gül'ün dudakları arasından bir inilti duydu. Hoşuna gitti bu inilti. İçindeki arzuyu körükledi. Dili kızın dudakları arasından kayarak kızın dilini bulurken arzuyla öpmeye devam etti. Bir süre sonra, zorlukla geri çekildi adam. Alnını kızın alnına dayadı. İkiside nefes nefese kalmışlardı.

" Kollarımda olacağın ânı sabırsızlıkla bekliyorum Gül'üm."

**************************

Eveet canlarım bölüm sonu.
Gelecek bölümde görüşmek üzere. Hepinizi seviyorum. Sizleride hayaletlerim.

 

Loading...
0%