@azamet_29_2
|
Elini sevdiği kadının yüzüne koydu.
" Gül.
Atlas kızın gözlerinin kendisine dönmesini beklerken mavi güllerin geriye doğru kaydığını gördü. Gül'ün bilinci giderken Atlas dahada panikledi.
" Gül... *****
Hızla hastane girişine gelen araç aniden durdu. Cem hemen inip arka kapıyı açtığında Atlas kucağında sevdiği kızla birlikte inip koşarak girdi acil kapısından. Doktor! diye bağırdı. Sevdiğine bir şey olma korkusu sesine yansımıştı. Yeniden doktor! Diye bağırdı Atlas. Gelenleri gören doktor ve hemşire kız hızla arkalarından girdiler odaya.
" Astımı var! " Dedi.
" Nefes alamıyor!
Sesindeki korku dalgaları odaya yayılıyordu.
" Anladım." Dedi doktor.
" Müsade edin."
Atlas nefes nefese kenara çekilirken doktor kızı hızlıca muayene etmeye başladı. Hemşire damar yolu açıp serumu taktığında muayene bitti. Hemen oksijen maskesi takıldı. Damardan ciğerlerini rahatlayacak ilaç verildi. Doktor tekrar kanındaki oksijen durumuna baktı. Artı değerlerle Atlas'a dönerek,
" Korkmayın birazdan daha da rahatlar. Başka bir rahatsızlığı var mı? "
" Hayır. " Dedi Atlas biraz olsun rahatlayarak. Doktor hemşireye döndü.
" Özel odaya alalım. Tansiyon ve oksijen değerlerini sık sık kontrol edelim."
" Tamam doktor bey."
On beş dakika sonra Gül odada, endişeyle ileri geri sürekli hareket eden Atlas yanı başındaydı. Korkmuştu. Hemde çok. Sevdiğini kollarının arasında hareketsiz görmek ölüm gibi gelmişti ona.
Hızla kızın yanına geri geldi. Eğildi yüzünü avuçlarının arasına alarak alnına bir buğse bıraktı. Alnını alnına dayadı gözleri kapalı.
Ölüyordum Gül..
Yerinde doğruldu. Yatağın yanındaki sandalyeyi yatağa yaklaştırıp oturdu. Sevdiğinin elini avuçlarının arasına alıp yüzüne yasladı.
Ne oldu. Neden birden kötü oldun. Lütfen uyan gülüm beni korkutma.
Aradan dakikalar geçti. Bu sırada hemşireler sık sık kontrole geldiler. Tansiyonuna ve kanındaki oksijen değerlerine bakıldı. Kısa süre sonra Atlas'ın gözleri mavi güllere kavuştu. Gül gözlerini aralamış nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Atlas gördüğü mavilerle ayağa kalkarak,
" Gül..
Gül'ün gözleri aniden kocaman açıldı. Karışan kafasıyla korku dolu nefesi hızlandı.
" Gül." Dedi Atlas yeniden.
" Gülüm sakin ol buradayım korkma!"
Gül'ün bakışları Atlas'ı görünce değişti. Korku dolu gözlerine yaşlar hücum etti bu kez. Hızla doğruldu yerinden. Yatağın kenarına gelip sevdiği adamın göğsüne sıkıca sarıldı. Ağlamaya başladı. Atlas ağlayan kıza doladı kollarını. Sarıldı, sıkıca bastırdı göğsüne. Bir eliyle saçını okşarken, öptü kokladı saçlarını.
" Tamam gülüm geçti.
Kısa süre sonra kızı omuzlarından tutarak kendinden uzaklaştırdı. Dizlerini kırıp Gül'ün hizasına gelerek yüzüne avuçlarının arasına aldı. Yaş dolu gözlerine bakarak.
" Daha iyimisin?"
Birbyandan yanaklarına inen yaşları parmaklarıyla siliyordu.
" Hayır, değilim!
Atlas kafası karışmış hiç bir şey anlamıyor, şaşkın şekilde kızı izliyordu sadece. Gül ise hem korku hem panik içinde nefes nefeseydi.
" Gül sakin ol. Kim?
" Yine yapacaklar.
Gül hızla kalktı yataktan. Sendeleyerek adımlarken koluna yapıştı adamın. Çekiştirerek,
" Hemen gitmeliyiz! Hemen! Hemen İstanbul'a dönmeliyiz! Akın hadi, çabuk lütfen! "
Sonunda dayanamayan Atlas kızı kollarından tutup sarsarak,
" Gül! "
Diye bağırınca kız olduğu yerde kala kaldı. Dolu gözleri, nefes nefese ciğerleri adamın karalarına bakıyordu.
Atlas kızı kendine çekti tekrar sıkıca sarıldı.
" Gül özür dilerim.
Gül'ü kucakladığı gibi getirip yatağın kenarına oturttu. Önüne geçip yüzünü tekrar avuçların arasına aldı. Dudaklarına küçük bir buğse bırakıp,
" Gülüm sakin ol." Dedi.
" Kafan karışmış olmalı. Yada kabus mu gördün. Korkutma beni güzelim. Anlat ne oluyor. Yine fenalaşacaksın. Bak nefes nefese kaldın.
Arka arkaya gelen sorularla Gül Atlas'ın gözlerine baktı bir kaç saniye. Yaşadıklarından sonra yanında olduğu için şükretti içten içe. Aniden sarıldı yine.
Geri çekildiğinde kızın yanına oturdu. Elleri yüzünde baş parmaklarıyla göz yaşlarını sildi yine.
" Hadi anlat." Dedi..
" Akın...
Kolundan tuttu Atlas'ın.
" Yemin ederim onlardı Akın! Şermin ve Orhan'dı! Kalabalığın içinde bana doğru geliyorlardı. Sonra yanımdan geçip gittiler. Beni tanımadılar. Biraz daha yaşlılardı ama tanıdım, onlardı! Onlardı! Gerçekten onlardı!
Gül gördüğü kişilerin gerçekten Orhan ve Şermin olduğuna inandırmaya çalışıyordu Atlas'ı. İnanmayacağını düşünüyordu çünkü.
" Gülüm..
O an fark etti Gül.
" Akın..." Dedi kız yutkunarak.
" Hımm! "
Gözleri kızın gözlerinde gezdi sırayla. Merakla bekliyordu söyleyeceği önemli şeyi.
" O gece...
Atlas'ın kaşları çatıldı anında. Gözlerinin kahvesi siyahlara dönüştü. Hatırlıyordu.. Yüzlerini göremesede karanlıktaki bedenleri unutamadığı tek şeydi. Dünyadaki her şeyi unutsa o geceyi unutamazdı. O gece yaşananların acısını ikisi de yıllarca çekmişti.
" Onları gördüm çarşıda yanımdan geçtiler. Şok oldum. Konuşamadım, kıpırdayamadım, bağıramadım. Seni çağırmak istedim yapamadım. Bir anda küçük Gül oldum.
Beni zorla götürdükleri geceye döndüm. Kaçmaya çalıştığım kurtulamadığım, haykırırken sesimi duyuramadığım geceye döndüm. Akın... Orada o geceyi yeniden yaşadım."
Atlas öfke dolu yumruklarını sıkarak kalktı ayağa. Gözleri hâlâ kızın mavi gözlerine takılı,
" Emin misin Gül? " Dedi.
" Akın, konuşurlarken duydum. İki gün sonra İstanbul'da buluşacaklar. Sadi denen adam yine iş ayarlamış onlara. Mango bara gelin demiş.
Akın!! Bir çocuğu daha kaçıracaklar! Hemen dönelim ne olur! İstanbul'a dönelim!
Atlas bir kaç saniye önüne baktı. Ardından ellerini saçlarına geçirerek odanın içinde bir kaç tur attı. Sonunda da cebindeki telefonunu çıkarıp bir arama yaptı.
Telefon ikinci çalışta açıldı.
" Alo Atlas."
" Alo Fırat kulağına aç ve iyi dinle. Hemen toparlanın İstanbul'a dönün. Biz de buradan hareket edip İstanbul'a döneceğiz.
Ardından bir arama daha yaptı uçak pilotunu arayıp bir saate hazır olmasını istedi.
Bu sırada Gül sadece izliyordu. Telefonu kapatıp odadan çıkarak yüksek sesle,
" Cem.
" Peki Atlas bey." &
Aradan geçen 20 dakika kadar sonra. Gül son bir kontrolden geçip Atlas'ın kolunda çıktı hastaneden. Hazır bekleyen araca bindiler.
" Cem.
" Anladım Atlas bey."
Gül gözleri kapalı Atlas'ın kolları arasında sıcaklığını hissettiği bedenle güvende olmanın huzurunu yaşarken az sonra başını kaldırıp Atlas'a baktı.
" Akın.
Atlas kolunun altındaki kızı çekip iyice sarıldı. Alnından öptükten sonra,
" Sen merak etme gülüm.
Yarım saat kadar sonra Cem'in kullandığı araç otelin önünde durdu. Atlas ve Gül araçtan inip otele girdiler. Önce odalarına çıkıp toparlanmaya başladılar.
Abisi Beyazıt durumu beğenmedi. Sonuçta kardeşi şuan balayı tatili için Bodrum'daydı Önemli ne olmuş olabilir diye düşünmeden edemedi. Yine de daha fazla bir şey sormadı. Sakin kalarak bekleyecekti. &
Aradan bir saat geçmiş Atlas ve Gül havaalanına gelmişlerdi. Uçağa binmeden önce Atlas Cem'in yanına gelerek her şey için teşekkür ettikten sonra tokalaşarak vedalaştı. Ardından Gül ile birlikte uçağa bindiler.
Uçak İstanbul'a doğru yol alırken hem Atlas hem Gül düşünceliydiler. Ama Gül hem düşünceli hem endişeliydi. Birazda kokuyordu.
Atlas yıllar önce yaşananlara sebep olanların kuyruğundan tuttuğunu hissediyordu. Bu adamları yakalayabilirlerse hem hesap sorabilir, hem de daha fazla çocuğun canının yanmasına engel olabilirlerdi.
Gözlerini düşünceli şekilde yanında oturan Gül'e çevirdi. Bu adamları yakalayabilmek için Gül'ün de yardımına ihtiyaçları vardı.
Bir süre sonra günün yorgunluğu ve stresi ve de ilaçların etkisi yüzünden Gül koltukta uyuya kalırken Atlas düşünmeye devam etti. Nereden başlayacağını nasıl hareket edeceğini şimdiden planlamaya çalışıyordu.
Bir saat kadar sonra uçakları İstanbul havalinanına iniş yaptı.
Uçak durduğunda Gül hâlâ uyuyordu. Aldığı ilaçlarında eskisi olmalı diye düşünen Atlas kızın kemerini çözerek yavaşça kucağına aldı Gül'ü. Uyumaya devam eden Gül'ün başı omuzuna düştüğünde kısacık bir an yüzüne baktı Atlas.
Bugün yaşadıkları ve geçmişte yaşadıkları kızın yeniden acı çekmesine, astım krizi geçirmesine sebep olmuştu. Güzel başlayan tatilleri kötü şekilde bitmek zorunda kalmıştı.
Kucağında Gül ile inen Atlas'ı gören Cihan endişeyle yanlarına koştu. Beyazıt'ın tavırlarını ve bizzat gidin diyişini hatırlayınca Gül'ün başına bir şey geldiğini sanmış endişelenmişti.
" Atlas bey." Dedi kısık ama panik yüklü sesiyle.
" İyi mi? "
" Yoruldu uyuya kaldı."
" Abi ne oluyor? " Dedi Kuzey.
" Arabaya gidelim anlatırım."
Alandan çıkıp arabaya geldiklerinde Atlas kucağındaki kızla birlikte yavaşça arka koltuğa geçerek oturdu. Bu süre içinde Gül hiç uyanmadan uyumaya devam ediyordu. Serumla birlikte aldığı ilaçlar hâlâ etkili olmalı diye düşündü Atlas.
Cihan valizleri bagaja bırakıp Kuzey ile birlikte ön tarafa geçip oturduktan sonra Kuzey arabayı hareket ettirirken Cihan arkaya dönerek,
" Atlas bey sorun nedir."
Diye sordu. Daha fazla dayanamamıştı çünkü.
" Fırat ve Şeref geldi mi? "
" Yarım saate kalmaz evde olur onlar da."
Kuzey aynadan arkaya doğru bakarak,
" İyi birşey olmadığı belli. Artık anlatacak mısın abi?
" Bugün dönmeden önce çarşıya çıkmıştık. O sırada Gül rahatsızlandı astımı tuttu. Kriz geçirdi. Çok korkuttu beni. "
Cihan panik'le kucağındaki kıza bakarken devam etti.
" Çarşıda iki kişi gördüğünü bu yüzden korku ve panikle krizinin tuttuğunu öğrendim."
" İki kişi mi?
" Gördükleri sıradan insanlar değilmiş."
Duraksayarak konuşuyordu Atlas. Gözleri kucağındaki kıza kaydı. O ânı sanki tekrar yaşamıştı adam. Gül'ün kollarının arasına yığılıp kalışı tekrar gelmişti gözlerinin önüne.
" Gül gördüğü iki kişinin daha doğrusu biri kadın bir erkek iki kişinin Gül'ü teyzesinden alarak zorla götürenler olduğunu söyledi."
" Ne!? " Dedi Cihan.
" Buna inanamıyorum Emin mi? "
" Çok emin konuşuyordu.
Cihan omuzları düşük kendini koltuğa bıraktı. Dişlerinin arasından mırıltılı şekilde hırlayarak konuştu.
" Keşke orada olsaydım." Dedi.
" Abi, peki ne yapmayı düşünüyorsunuz? "
Önce eve gidelim. Konuşup bir çaresine bakacağız. O şerefsizlerin başka çocuklarada aynı şeyi yapmalarına izin vermeyeceğiz. *****
Eve geldiklerinde hava kararmaya akşam olmaya başlamıştı. Gül hâlâ uyuduğu için Atlas'ın kucağında indi arabadan. Olanları merak eden Fırat ve Şeref de biraz önce evde olmuş Atlas ve Gül'ün gelmelerini bekliyorlardı.
Araçtan Atlas'ın kucağında inen Gül'ü görünce tıpkı Cihan gibi onlar da şaşırdılar. Panikle yanlarına gelirken Atlas'ın sorun yok işareti ile durduklarında, Atlas yanlarından geçerek eve doğru ilerledi.
İçeri girip üst kata kendi odalarına çıkardı kızı. Yeni evliler için hazırlanarak yeniden dekore edilen odaya girip yeni yatağın üzerine bıraktı kızı. Üzerine örtüyü örtüp alnına küçük bir buğse bıraktıktan sonra odadan çıktı.
Merdivenlere geldiğinde dışarıdaki herkesin salonda olduğunu gördü. Basamakları inerken Beyazıt abisi de geldi sonunda. Hızlı adımlarla salona indi Atlas. Beyazıt iki adım öne gelerek,
" Hoş geldiniz koçum.
Gül nerde?
" Yok abi. İyi, yoruldu uyuya kaldı.
" İlaç mı?
" Hepiniz oturun anlatacağım!"
Salondaki herkes koltuklara geçip oturdu. En son da Atlas herkesi görebileceği şekilde koltuğa oturarak konuyu açtı.
Kuzey ve Cihan zaten üstün körü biliyorlardı. Bu yüzden diğerleri için tekrarladı. Salondaki herkes can kulağıyla Atlas'ı dinliyordu. Yeni evli çifti balayından apar topar İstanbul'a getiren ne olabilirdi, hepside bunu merak ediyorlardı.
" Bu sabah dönmeden önce Gül çarşıya çıkalım dedi. Herkese ufak hediyeler almak istedi. Birlikte gittik. Dolaşırken aniden fenalaştı. Önce ne olduğunu anlamadım. Yanına geldiğimde nefes alamıyordu o zaman farkettim astım krizi geçirdiğini. Sonra da yığıldı kaldı. Apar topar alıp hastaneye götürdük. İlaç, serum, birde oksijen verdiler.
Bir süre hastanede kaldık. Uyanır uyanmaz korkuyla kalktı. Ağlamaya başladı. Onları gördüm yalan değil falan demeye başladı. Korku ve panik içindeydi. Tekrar tekrar hemen İstanbul'a gitmeliyiz diyip duruyordu. Ne olduğuna anlam veremedim. Sonunda sakinleştirip doğru düzgün anlatmasını sağlayınca anladım olanları."
" Ne?
Dedi Beyazıt.
" Çarşıda dolaşırken iki kişi yüzünden... Onları görünce şok geçirdiğini korktuğunu o yüzden astım krizi geçirdiğini söyledi."
Beyazıt anlamaya çalışarak.
" Bir dakika bir dakika. İki kişi görmüş, korku ve şokla astımı mı tutmuş. Öyle mi? "
" Kimi görmüş bu kadar korkacak. Azrail'i mi?"
Diyen Şeref'e baktı herkes.
" Öylede diyebilirsiniz.
" Orhan ve Şermin mi?
Bu kez ki soru Fırat'tan geldi.
" Gül gördüğü kişilerin küçükken onu teyzesinden zorla alıp götüren iki kişi olduğunu söyledi.
Şeref öfkeyle soluyarak kalktı yerinden.
" Sen ne diyorsun? Doğrumu bu?
" Gerek yok."
" Ne demek gerek yok lan!?
" Otur yerine lan.
Diyen Fırat'la sinirle geri oturdu Şeref. Atlas her birinin yüzüne baktı.
" Adamların iki gün sonra İstanbul'da olacaklarını başka bir iş aldıklarını bir çocuğu daha kaçıracaklarını duymuş Gül."
" Kulun istediği bir göz Allah verdi iki göz.
Dedi Şeref kısık sesiyle hırlarken.
" Bu yüzden apar topar gelmek zorunda kaldık."
" İstanbul'dalarsa yerin altına girseler buluruz abi."
Dedi Kuzey.
" Yerin altında değiller iki gün sonra Mango barda olacaklarmış."
" Sıçtık." Dedi bu kez Şeref.
" Yerin altında olsalar daha kolay olurdu. Karşı tarafta ve Talat'ın mekanlarından biri orası. Bizi civarından bile geçirmezler."
" Dahası biz adamın ve kadının yüzünü tanımıyoruz. Tanıyan tek kişi Gül. " Dedi Atlas.
" Gül'ü oraya yollamam! "
" Cihan'la giderim."
Duyulan sesle herkes merdivenleri inen Gül'e doğru döndü. Atlas ayağa kalkıp karısının yanına gelip sarıldı.
" Saçmalama Gül. Seni asla oraya yollamam! "
" Gitmek zorundayım. Ve sizden olmayan biriyle kılık değiştirerek gidebilirim. "
" Hayır Gül. Kiminle ve ne şekilde olursa olsun oraya gitmeyeceksin."
" Ama Akın."
" Hayır Gül!"
" Buna gerek yok. İkinizde sakin olun."
Dedi Beyazıt elleri ceplerinde ayağa kalkarak. Gül robot resim çizmemize yardım edecek, bizde başka adamlar sokacağız mekana."
" Ellerinde Wanted resimlerle kimseyi almazlar içeriye."
Dedi Şeref.
" Kapıda arar bulur sorgusuz sualsiz keserler boğazlarını."
" O zaman resimleri iyi ezberle."
Salondaki herkes bir Beyazıt'a bir Fırat'a bakıyordu. Atlas,
" Fırat mı girecek içeri."
" Şuan göze batmayacak tek kişi o ve Oğuz."
Diğerleri göz dolduruyor derken kaslı elemanları işaret etti çenesiyle. Kuzey ve Cihan olmazdı. Cüsseleriyle göze batıyorlardı. Hemen tanınırlardı. Fırat sakinken, Şeref şaşkın ve neredeyse ağlayacak şekilde,
" Haksızlık ya!
" Evet!
" Beyaz abi valla uslu dururum. Bende gideyim."
" Seninle başka işimiz olacak.
" Vallaha mı!? "
Diyen Şeref'in gözleri parladı birden.
" O zaman tamam ben evde beklerim."
Kuzey alık alık baktı adama.
" Yemin ediyorum sen manyaksın! "
" Sende ol oğlum ne yapayım!"
Beyazıt,
" Şimdi geç oldu yarın sabah ilk iş Gül'ün tarifiyle resimleri çizdiririz."
" Gerek yok."
Dedi kız.
" Bizzat kendim çizerim. Gördüğüm o yüzleri asla unutamam."
" Haklı.
Diyen Şeref'ti.
" Doğru." Dedi Beyazıt.
" Tamam o halde.
Atlas devam etti.
Sonrada yaptıklarının hesabını ödetecegiz.
***************************
Evet canlarım bölüm sonu.
|
0% |