@azamet_29_2
|
" Tamam o halde.
Atlas devam etti.
Sonrada yaptıklarının hesabını ödeyeceğiz. *****
Sabah kollarının arasındaki kızın korku dolu mırıltılarını duyarak uyandı Atlas.
Atlas dirseği üzerine kalkarak bir elini Gül'ün yanağına koydu. Daha fazla korkutmamaya özen göstererek seslendi.
" Gül..
Kız hızlı nefeslerle gözlerini araladığında yanında gördüğü adama sarıldı anında. Yüzünü göğsüne yaslarken güvendiği, huzur bulduğu adama sığındı, kabuslarından ve kabuslarındaki acımasız insanlardan. Atlas kollarının arasındaki kıza dahada sarıldı.
" Korkma.
" Yine onları gördüm Akın. Yüzleri gözlerimin önünden gitmiyor. Beni yine zorla götürdüler. Sonra hastaneyi gördüm. O doktorları gördüm.
" Şşşiitt...
Dedi Atlas Gül'ü saçlarından bir kez daha öperek.
" Benim yanımdayken sana hiç kimse birşey yapamaz."
Derin bir nefes alıp verdi kız.
" Evet geçti.
Dedi yüzünü Atlas'ın boynuna gömerek. Sonra geri çekilerek gözlerini Atlas'ın gözlerinde gezdirdi bir kaç saniye. Ardından dudağına bir öpücük bıraktı.
" İyi ki yanımdasın."
Atlas bir kez daha sarıldı sevdiğine. Ardından özlediği dudaklara yaklaşıp dudaklarını bastırdı. Arzuyla öptü. Geri çekilirken,
" Hadi kalkalım. Önce güzel bir kahvaltı yapalım sonrada o pislikleri bulmak için şu resim işini halledelim."
" Tamam." dedi Gül.
Önden Atlas kalktı. Banyoya girip elini yüzünü yıkadı ve çıktı. Ardından Gül de banyoya girip aynı şekilde elini yüzünü yıkayıp çıktı.
" Giyinip geliyorum." diyerek kapıya yönelince Atlas uyardı.
" Gül, unuttun mu? "
Dedi gülümseyerek.
" Artık aynı odayı kullanıyoruzya. Kıyafetlerin giyinme odamızda."
Kız bir an şaşırdı.
Sesli şekilde güldü.
" Doğruya biz evliyiz."
Diyerek hızlı adımlarla gelip Atlas'a bir kez daha sarıldı.
" Üzgünüm dünden beri aklım yerinde değil. Kafamın içi allak bullak."
Diyerek kollarını adamın boynuna doladıktan bir kez daha dokundu dudakları adamın dudaklarına. Aşkla öptü. Hemde uzun bir öpücükle. Fırsatı iyi değerlendiren Atlas kızın beline sardı kollarını. Aynı şekilde karşılık verdi öpüşüne. Sonra,
" Hadi gülüm inelim yoksa kahvaltı yerine seni yemeye kalkabilirim." &
On dakika sonra ikiside hazırlanmış şekilde çıktılar odadan. Aşağı inerken Beyazıt salonda telefonda konuşuyordu.
" Seni bekliyoruz güzelim."
Diyerek bağladı cümlesini ve kapattı. Cümledeki güzelim kelimesiyle Gül ve Atlas'ın yüzünde bir gülümseme oluştu.
" Beyza'ydı.
" İyi yapmışsın abi."
" Birazdan burda olur."
Derken kapı açıldı ve Didem girdi. Karşısında Atlas ve Gül'ü görünce şaşkın bakarken,
" Aa!
" Dün." Dedi Atlas.
" Küçük hanım arkadaşında kaldığı için haberi olmadı tabi."
Dedi Beyazıt.
" Diğerleride geldi mi? "
" Diğerleri derken."
" Diğerleri işte Fırat ve Şeref."
Beyazıt gözlerini kısarak baktığında Atlas Didem'in aslında Fırat'ı sorduğunu anlayarak duruma el koydu.
" Geldiler.
" Beyza'damı geliyor.
Diyerek hızla merdevenlere yöneldi. Aslında gözlerden kaçıyordu. Gül kızın arkasından bakarken elini çenesine koyarak,
" Didem ile Fırat'ın arasında birşeyler var bence. Güzel birşeyler. "
Diyince Atlas afallarken Beyazıt şaşırdı. Önce Gül'e sonra da Atlas'a çevirdi gözlerini. Bakışları Fırat senin arkadaşın açıkla durumu diye bağırıyordu. Atlas eliyle saçlarını karıştırırken ,
" Imm!
Demiştiki kapı açıldı yeniden.
" Gül'üm yaktın çocukları."
Dedikten sonra,
" Hoşgeldin Beyza." Derken,
" Günaydın güzelim hoşgeldin."
Dedi Beyazıt nişanlısına.
" Hoşbuldum. Günaydın.
Gözleri Atlas ve Güldeydi kızın.
" Evet biraz öyle oldu."
Derken yüzü değişti Atlas'ın. Olanları hatırlamıştı çünkü.
" Hadi mutfağa geçelim."
Diyen Beyazıt elini kızın beline yerleştirdi ve mutfağa yöneldi.
" Güzelim anlatırım."
Atlas'ın yanından geçerken,
" Konuşmamız henüz bitmedi."
Diyerek yürümeye devam etti. Atlas'ın eli alnını ovalarken Gül sırıtarak yürüdü. Çiftler mutfağa geçip oturduklarında Natalie çay servisini yaparken Didem de geldi. Yerine geçip otururken,
" Hoşgeldin Beyza."
Dediğinde abilerinin gözü üzerindeydi.
" Hoşbuldum Didem."
" Ne?" Dedi kız.
" Neden bana öyle bakıyorsunuz?"
Atlas gülümsemesini saklamaya çalışırken,
" Yok birşey." dedi Beyazıt.
" Şimdilik." diye ekleyerek önüne döndü. Beyza,
" Beyazıt birşey mi oldu?
Didem'in kulakları anında dikildi.
" Bir şey?
Beyazıt bir Didem'e bir de Beyza'ya bakarak konuya girdi. Didem sen zaten Gül'ün hikayesini biliyorsun. Beyza sana da az çok bir şeyler anlatmıştım. Şimdi durum şu. Gül Bodrum'da birileriyle karşılaşmış."
Didem ve Beyza'nın meraklı bakışları Beyazıt'a kilitlendi.
" Kiminle? " Dedi Didem.
" Küçükken beni teyzemden alıp götürenlerle."
Sorunun cevabını Gül vermişti.
" Ne? Ciddi misin?
Beyza'nın sorusuna başını sallayarak cevap verdi Gül.
" Dahası."
Dedi Beyazıt.
" Başka bir iş için İstanbul'a geleceklerini duymuş."
" Hemen polise haber verelim, engel olalım."
Dedi Beyza atılarak. Tıpkı onlar gibi düşünüyordu. Bir çocuğun daha kanına gireceklerini duymak canını oldukça sıkmıştı. Beyazıt elini kızın masadaki elinin üzerine koyarak,
" Şimdilik polisi karıştırmayacağız. Ama buna engel olmak için bir şeyler yapacağız."
" Kahvaltıdan sonra." Dedi.
Gül ve Atlas'a bakarak.
" Gül gördüğü kadın ve erkeğin resimlerini çizecek."
Gül masadaki ellerini yumruk yaparken farkında olmadan dişlerini sıkıyordu. Hâlini gören Atlas elini kızın elinin üzerine koydu.
" Gül sakin ol lütfen."
" Kendime engel olamıyorum Akın. Ruhuma kazınmış bu korkuyu üzerimden atamıyorum."
" Merak etme.
Gül elini çevirip sevdiği adamın elinin avucuna aldı.
" Teşekkür ederim. Sen olmasaydın.."
Dedikten sonra gözlerini masadakilerin üzerinde gezdirdi.
" Siz olmasaydınız ne yapardım."
Dedi. Sonra birden öne eğildi.
" Bu arada düğün gününü kesinleştirdiniz mi?
Dedi ellerini çırparken.
" A! Bu arada ben sizlere hediye almıştım!
Akın hediyeler nerde? "
Derken Akın'a bir bakış attı.
Akın boştaki eli alnında masaya bakarken, Beyazıt şaşkın kızın yüzüne bakıyordu. Beyza düğün ve balayı cümleleri yüzünde kızarmış önüne bakarken Didem kahkahayı patlattı.
Yine git gelleri tutmuş bambaşka bir pisikolojiye bürünmüştü Gül.
Didem'in gülüşünü ardından masadakilerde ister istemez gülmeye başladılar.
" Ne?
Dedi dudaklarını büzerek.
Atlas kızı kolunun altına alıp kendine çekerek. Gül'üm bu dünyada senden bir tane daha yok. Alemsin. Yakında hepimiz sana berzersek şaşırma."
" O nedenmiş? "
" Öyle işte.
" Tamam."
Dedi kız kahvaltısına dönerek.
" Bakmayın gülüyoruz ama bu git gelleri olmasa dayanamazmış yaşadıklarına."
Atlas yumruğunu sıkarak masaya vururken,
" O piçleri elime bi geçireyim geçen her yılın hesabını bizzat soracağım."
"Geldiiim."
Dedi Gül nefes nefeseydi.
" Koşacak kadar acilmiydi gülüm."
" Heyecanlandım...
Sırayla Beyazıt'ın, Beyza'nın, ve Didem'in önlerine hediyelerini bıraktı. En sonda Akın vardı ama onun hediyesi boynundaydı hala.
Her biri hediyesini açıp beğeniyle bakarak teşekkür etti.
" Güle güle kullanııın." *****
Gül ve evdeki herkes salonda koltuklara oturmuş gözleri kızın üzerinde bekliyorlardı.
Gül istersen biz çıkalım. Başını kaldırdı kız. Cümlenin sahibi Beyazıt'a baktı.
" Hayır.
Adam ve kadının süretini hayal etmek bile tüylerini diken diken ediyordu.
" Tamam." dedi Atlas.
Yanında oturan kızın elini ellerinin arasına aldı. Gül yanındaki adamdan destek alarak gözlerini kapattı. Önce düşündü bir süre. Ardından konuşmaya başladı. Yüz şeklinden başladı adamı anlatmaya. Bir yandan da kara kalem çiziyordu. Önce yüz şekli sonra kaşları, sonra gözleri.
Kendi kendine anlatıp çiziyor sonra olmadı böyle değil, şöyleydi tarzında kendi kendine konuşup siliyordu. Ardından kendine bir aferin verip devam ediyordu.
Şuan kendi kendine konuşan bir kız görüyordu salondaki herkes. Hatta yaşadığı olaylarda yanında biri daha varmış da ondan yardım alıyormuş gibi bir tablo çiziyordu kız.
Bu hâli herkes gibi Atlas'ın da dikkatini çekmiş endişelenmeye başlamıştı. Belki de uzman yardımı gerekiyordu kıza. Bu konuyu sonra düşünmeye karar verip kızın çizimini bitmesini beklediler.
Gözler, kirpikler, burun derken yüzlerindeki kırışıklıklara kadar her bir ayrıntıyı kaba taslak çizdi kız.
Bu sırada koltuğun arkasına geçerek ayakta bekleyen Beyazıt, Şeref ve Fırat dikkatle izlediler yapılan çizimi.
" Lan! " Dedi.
" Lan ben bu sikik herifi biliyorum! Fırat!
Fırat başını kaldırıp Beyazıt ve Atlas'a baktı.
" Doğru Talat'ın adamının adamı bu."
" Nasıl yani?
Dedi Atlas sinirle ayağa fırlarken.
" O herifte her türlü pis iş var."
Dedi Şeref hırlayarak. Beyazıt,
" Şermin ve Orhan Sadi'ye, Sadi Talat'a, Talat da kim para verirse ona çalışıyor. "
Atlas girdi araya.
" O halde Gül'ün kaçırılma hikâyesinin içinde de Talat'ın parmağı vardı."
" Öyle görünüyor." dedi Beyazıt.
" O halde direk tepelerine binelim."
" Olmaz zamanı var!
Beyazıt'ın sözleriyle Didem'in gözü endişeyle Fırat'a çevrildi. Fırat ise saniyelik baktı kıza sonra önüne döndü. Beyazıt devam etti.
" Fırat resimleri al ve çoğalt."
" Tamamdır."
" Oğuz'u da bul. İyice ezberleyin yüzleri.. Yarın akşam mekâna gireceksiniz."
Fırat'ın yüzünü izledi Beyazıt.
" Tedbiren saçlarını da kestir.
" Tamam."
" Şeref!
Atlas...
" Olmaz abi ben öyle kenarda durup bekleyemem."
" Zamanı gelene kadar bekleyeceğiz koçum. Yoksa elimizde patlar."
Şeref girdi araya.
" Abi benim şenlikli iş ne oldu. İş yoksa bende Fırat'a takılırım ona göre."
" Senin işin hazır." Dedi Beyazıt.
" Fırat Oğuz ile içeri girerken sen ve birkaç adam dışarda ortalığı karıştıracaksınız. Böylelikle dikkatleri dışarı kayarken Fırat ve Oğuz göze batmayacak. Çifte tedbir."
" Bir kaç adam dövebilirmiyim lütfeeen!"
Şeref çocuk gibi gözlerini kırpıştırdı.
" Adam öldürmek ve yakalanmak yok ama."
" Söz veriyorum." dedi Şeref pis pis sırıtarak.
" Bir kaç burun kursam yeter sinirimi çıkarmama! "
" O zaman herkes işinin başına. "
"Tamam abi."
Fırat ve Şeref evden çıkarken Cihan girdi kapıdan.
"Resim işi tamam mı? "
" Tamam."
Cevabıyla salona geldi.
" Gül şirkete geçecek misin? Melike seni aramış ulaşamamış."
Kız elleriyle ceplerini yokladı.
" Telefonun odamda kalmış.
" Geldiğinden haberi vardı. Bugün için Yiğit bey aramış. Seninle görüşmek istiyomuş.
" Yiğit bey mi.
" Evet. "
" Söyle bir saate gelsin.
Atlas bir abisine bir Cihan'a baktı.
" Bende uslu duracam madem gidip mekanın son halini göreyim."
" Benide bekleyin. Bende çıkıyorum. " Dedi Didem.
" Sen nereye? "
"Arkadaşlarla buluşacağız abicim. Malum okullar açılacak. Yeni dönem başlamadan birşeyler yapalım diyoruz."
" Ne gibi? "
" Havuz gibi abicim.
Beyza gülümseyerek bakarken Beyazıt'ın kaşları çatıldı.
" Didem ortalık karışık.
" Tamam abi söz."
Dedi kız çıkarken. Aslında niyeti gezmek falan değildi. Önce Fırat ile ayak üstüde olsa görüşmek sonra da yeni çifti konuşmaları için yalnız bırakmaktı.
Gül hazırlanmak için üst kata çıkarken Atlas kapıya yöneldi.
" Abi bir dakika konuşabilirmiyiz."
Abisi Beyza'ya bakarak,
" Güzelim sen otur ben hemen geliyorum.
Natalie sende bize birer kahve getir lütfen."
Diyerek Atlas ile birlikte kapıdan çıktı.
" Hayırdır koçum.
" Hayır abi başka birşey yok.
" Özür mü?
" Şuan kendi düğün hazırlığını yapmanız gerekirken bu mesele yüzünden.."
" Saçmalama Atlas.
Hem ben senmiyim lan.
" Vaaay!
Dedi Atlas eliyle abisinin onuzunu kavrayarak.
" Bir hafta sonra nikah ve balayı. Biz balayındayken oda yeniden dekore edilecek. Beyza'nın eşyalarını asistanı getirip yerleştirecek.
O zamana kadar Talat, Sadi ve iki ortağının defterini dürmeliyiz. Ne balayıma gecikmek istiyorum ne de karımın yanında o itleri düşünmek. O yüzden defteri kapatıp gideceğim.
" O ne demek?"
" Emniyetle iş birliği yapacağız.
Anladım abi.
" Ha birde! " Dedi Beyazıt.
" Koçum yanlış anlamazsan..."
" Söyle abi ne yanlış anlaması."
" Bir ara Gül'ü bir uzmana götür derim. Belki abartı..."
Demişti ki Atlas girdi araya.
" Kendi kendine konuşmasından bahsediyorsun değil mi abi.
" Koçum korkutmak istemem ama,
Atlas abisinin sözleriyle dahada kaygılandı. Olabilir miydi?
" Önce şu işi halledelim abi sonra Gül ile sonrada bir uzmanla görüşeceğim."
" Tamam ben içeriye giriyorum.
" Yok abi sağol."
Beyazıt eve doğru yürürken Gül elinde ayakkabılar koşar çıktı evden.
" Akşam görüşürüz Beyaz abi."
Diyerek geçip Atlas'ın yanında durdu.
" Gül yinemi yalın ayaksın? "
" Ne yapayım sevmiyorum. "
" Kış gelince ne yapacaksın? "
" Onu o zaman düşünürüz."
Dedi ayak parmakları üzerinde yükselip kollarını Atlas'ın boynuna dolarken. Atlas'ın kolları kızın belini sararken,
" Küçükken de sevmiyordum." Dedi.
Ardından mavilerini gülümseyen toprak kahvelere sabitledi.
" Akın..."
Dedi biraz daha yükselerek.
" Hımm! "
" Teşekkür ederim.
Sonra sevdiği adamın dudaklarına bastırdı dudaklarını bahçeymiş etrafta adamlar varmış umursamadan. Atlas'ta aşağı kalmadı. Belinden sardığı kızı kendine dahada çekti öpüşüne karşılık verirken.
" Seni seviyorum Deli Mavim."
Bende seni.
Korkma kocacım.
Gülümsedi adam.
" Ne yalan söyleyeyim endişelendim gülüm."
" Endişelenme toprak gözlüm."
Dedi kız bir kez daha öptü.
***************************
Evet canlarım bölüm sonu.
|
0% |