Yeni Üyelik
38.
Bölüm

🌹D.M.R 38 Harekete geç

@azamet_29_2

 

Evden çıkan Didem hızla etrafa bakındı. Fırat'ı arıyordu gözleri. Adamı küçük evin önünde Oğuz ile konuşurken buldu. Elindeki resimlere bakarak konuşuyorlardı. İçine bir sızı düştü yine. Yine tehlikeli bir işin içine giriyorlardı ve bu kez ön saflarda Fırat olacaktı.

 

Arkasını ve etrafını kontrol etti önce. Abilerine görünmemek için dikkat ediyordu. Evin arka tarafındaki yoldan küçük evin arka girişindeki adamların yanına doğru ilerledi. Fıratla Ankara'ya gitmeden önceki konuşmaları geldi aklına. Ne demişti genç adam.

 

Ankara'dan dönünce seninle ve Beyaz abiyle konuşacağım.

 

Ve dudaklarında kalan hissi hatırladı. Sanki az önce öpülmüş gibiydi dudakları. Yanaklarında bir sıcaklık, kalbinde bir çarpıntı hissetti bu kez kız. O günden sonra yaşadığı o anlar sürekli aklında Fırat'ın yüzü sürekli gözünün önündeydi. Ankara'da olduğu günler boyunca yaşadığı şeyi düşünmüş Fırat'ın öptüğü ânı tekrar tekrar hayal etmişti. Sonunda daralmış arkadaşı Melek'in evine gitmişti biraz konuşmak, dertleşmek ve rahatlamak için.

 

Dahada yaklaşırken Fırat'ın gözleri kızı buldu. Bir kaç gündür kendini dinlemiş, sorgulamış sonunda da kabul etmişti kız. Bu adama karşı onunda hisleri vardı kendine itiraf edemediği ama eskiye dayanan. Ve şimdi dahada yoğunlaşmış hislerdi bunlar. Bu yüzdendi yanına gelmek isteyişi. Bu yüzdendi konuşmak ve ona dokunmak isteyişi.

 

" Daha sonra devam ederiz." Dedi Fırat. Oğuz, " Tamam! " Dedi elinde resimlerle birlikte küçük eve doğru ilerledi.

 

Fırat kıza döndü. Oda tıpkı kız gibi büyük eve doğru bir bakış attı. Kimsenin onları görmesini istemiyordu. En azından şimdilik. Didem'in yaklaşmasını bekledi bir süre. Özlemişti doğrusu. Özellikle de kokusunu. Önünde durdu kız. Gözleri birbirlerinde ikisi de suskundu. Bir süre öylece bakıştıktan sonra cesur hareket kızdan geldi. Yoksa bu bekleyişin sonu gelmeyecek gibiydi.
Çünkü Fırat Didem'in kendisine ne tepki vereceğini bilmiyordu ve açıkçası son olanlardan sonra kızmasını bekliyordu. Bir anda adamın beline sardı kollarını kız. Çekinmedi utanmadı.

 

Bu kadarını da beklemediği bu hareket karşısında şaşırdı Fırat. Aynı zamanda hoşuna gitti, mutlu oldu. Kollarını kıza sarıp kendine bastırdı kapattığı gözleriyle. Çenesini kızın başına dayadı.

 

" Özledim." Dedi kız.

 

Açık bir itiraf gibiydi Didem'in söylediği şey. Son görüşmelerinde Fırat hislerini farklı yoldan olsa da kıza belli etmişti. Ogün sessizce uzaklaşsada kız itiraz etmeyerek yada abisine şikayet etmeyerek kabullenerek karşılık vermişti. Aynı duyguları paylaşmasa çoktan abisine söyler Beyazıt kim olduğunu umursamadan yakasından tutardı Fırat'ın. Ama yinede bu kadar hızlı bir kabulleniş beklemiyordu doğrusu adam. Demek ki gerçekten boş değildi kız ona karşı. Öncesinde de vardı hissettiği birşeyler kızın. Buda çok iyiydi. Birşey sormadı. Anlamıştı zaten. Yüzü güldü.

 

" Bende özledim."

 

Dedi sadece kızın kulağına doğru eğilip fısıldarken.

 

" Sen gelmeseydin ben senin yanına gelecektim."

 

" Ne! Saçmalama!
Abim görürse. Zaten bugün şüpheli şüpheli birşeyler söyledi."

 

Geri çekildi Fırat. Gözlerini kızın yüzünde gözlerinde gezdirdikten sonra,

 

" Şu iş bir hallolsun Beyaz abi ile konuşacağım Didem. Ama önce..."

 

Dedi ve durdu.

 

" Didem." Dedi.

 

Kız başını kaldırıp yüzüne baktı. Daha doğrusu gözlerine.

 

" Ben öyle uzun uzadıya konuşamam. Eğmeden bükmeden direk soracağım."

 

Kızın gözleri hâlâ adamda dikkatle ve merakla dinliyordu.

 

" Uzun zamandır buradayım.
Uzun zamandır tanıyorsun beni. Bende seni...

 

Didem...Ben. Ben senden hoşlanıyorum. Yani gerçekten hoşlanıyorum. Ve ciddiyim.

 

Eğer sende bana karşı...
Yani gerçekten benden hoşlanıyorsan... Yani ciddi bir şeyler istiyorsan..."

 

Toparlamaya çalışırken iyice dağıttı adam konuşmayı. Konuşurken bu kadarı zorlanacağını o da tahmin etmemişti.

 

" Yani demek istediğim ben öyle gönül eğlendirecek biri değilim. Hele de seninle. Beyazıt Evren'in kardeşi ile. O yüzden.."

 

Demişti ki. Bir anda durmak zorunda kaldı. Çünkü Didem'in dudakları dudaklarında cevap çoktan verilmişti.
Kız hızla geriye çekilip etrafına bakındı. Yakalanma korkusunu hissetmesine engel olamıyordu. Ardından utangaç gözleri Fırat'ı bulurken adamın dudakları yukarı kıvrılmış bakıyordu.

 

" Didem bu iş bitince Beyaz abiyle konuşacağım. Seninle ilgili duygularımı söyleyip ciddi olduğumu ve iznini istediğimi söyleyeceğim."

 

Başını salladı kız gülümseyerek.

 

" Tamam. " Dedikten sonra,

 

" Şimdi gitmeliyim. Görüşürüz."

 

Diyerek bahçeye dönerken aniden durdu kız. Geriye döndü.

 

" Fırat.
Lütfen dikkatli ol. Sana birşey olmasın."

 

Adam kızı kolundan tutup kendine çekti birnkez daha. Nazikçe sarıldı. Kız da kollarını adamın kalın beline sararken başını göğsüne dayadı.

 

" Korkma bana birşey olmaz.
Hele ki şuandan sonra ölmem."

 

Geri çekilirken,

 

" Hadi git." Dedi.

 

" Benim yüzümden zorda kalma."

 

Sessizce başını salladı kız onaylayarak. Arkasını dönüp hızlı adımlarla büyük evin önüne doğru ilerlerken Fırat arkasından baktı.
Uzun bir ıslık duydu o anda.

 

" Oğğluum yanıyor buralar."

 

Gözlerini deviren Fırat arkasına döndüğünde Şeref ile göz göze geldi.

 

" Ateş bacayı sarmış valla.
Yalnız Beyaz abi görürse iyi olmaz. Kardeşi ile gönül eğlendiriyorsun diye.."

 

Sözünü kesti Fırat.

 

" Gönül eğlendirecek adam mıyım lan ben. Benim niyetim ciddi.
Az önce Didem'e de söyledim."

 

" Vallaha mı lan?! " dedi Şeref hızla Fırat'ın koluna girerek.

 

" Didem'de benim gibi düşünüyor.
Beyaz abiyle konuşacağım. İznini almak için."

 

" Hadi hayırlı olsun kardeşim."

 

Dedi Şeref dalgalı bir şekilde sırıtarak.

 

" Ama önce şu pis işi halledelim."

 

Aniden ciddileşti adam.

 

" Doğru dedin önce şu işi bitirelim.
O piçleri bitirmeden bize ve çocuklara rahat yok."

*****

 

İki gün çok çabuk geçmiş, Beyazıt ve Atlas iki gün boyunca iyice düşünmüş iyi bir plan hazırlamış tedbiren kızların da bir arada kalmalarına karar verip Beyza'yı da eve çağırmıştı Beyazıt. Akşam yemeği boyunca herkes tedirgindi.

 

" Akın.."

 

Dedi Gül.

 

" Bu gece çok dikkatli olun. O adamlar çok tehlikeliler. Bir ayakları Türkiye'de bir ayakları kimbilir nerede? "

 

Atlas elini Gül'ün masadaki elinin üzerine koydu.

 

" Merat gülüm.
Hiç bir şey olmayacak bize."

 

" Acaba biraz daha mı bekleseydiniz. "

 

Araya giren Beyza gözleri Beyazıt'ta.

 

" Bu işin bekleyecek tarafı kalmadı artık güzelim. İki gündür Atlas ile bunu konuşuyorduk bizde. Öyle değil mi Atlas? "

 

" Evet abi.
Biz artık yeni bir hayata başlamak istiyoruz. Sevdiklerimizle birlikte huzurlu bir hayat."

 

Derken Gül'ün endişeli bakan mavilerine daldı gözleri.

 

" Yıllarca diken üstünde düzensiz bir hayat yaşıyorduk. Oysa şimdi işler değişti. Değer verdiklerimiz arttı."

 

Dedi Beyazıt bir elini Didem'in elinin üzerine koydu. Gülümsedi kardeşinin Gül'ün tabiriyle zeytin yeşili gözlerine bakarak. Ardından sevdiği kızın gözlerine çevirdi gözlerini. Elini tutup dudaklarına götürdü, öptü.

 

" Bundan sonra huzur istiyoruz. Çocuklarımız bu evde güvenle huzurla büyüsün istiyoruz. Bunun içinde önce etrafımızda tehlike arz edecek ne kadar adam varsa onlardan kurtulacağız. Tabi bunu yaparken mümkün olduğunca kendimizi gizleyeceğiz. Emniyetle de işbirliği yapacağız. Ama bu bilgi sadece bizde. Sizde sessiz olun. En yakın adamlarımız hariç kimseye güvenmeyiz.

 

Önce o Orhan ve Şermin adilerini bulacak ikisinin Sadi iti ile buluşmalarını kayda alacak ardından da Talat şerefsizinin işin içinde oluşunu kanıtlayacak sonrada bütün delilleri emniyete vereceğiz.

 

Gerisini onlar halledecek.
Zaten her biri fişli adamlar. Delil bulunamadığı için dışardalar. Ama bu gece kuyruklarından tutacağız. Bu pisliklerin cezalarını çekmesi lazım gelir artık. Artık hayatımızda yeni bir dönem istiyoruz."

 

Fırat ve Oğuz içerdeyken bizde dışarda olacağız. Şeref ve adamlar da Fırat'tan sonra ortalığı karıştırıp çekilecekler.

 

Bu sırada da Fırat ve Oğuz mekandan çıkacak.

 

" İnşallah birşey olmadan çıkarlar."

 

Dedi dalgın gözlerle önüne bakan Didem. Bu hâli ve cümlesi Beyazıt'ın dikkatini çekti anında. Başını kıza çevirdi. Yüzündeki üzgün ve endişeli ifadeyi izlerken Gül yetişti imdada.

 

" Ya Talat gelmezse. Yada Sadi Talat'ın yanına gitmezse."

 

Beyazıt yeniden önüne döndü.

 

" Bütün işaretler Talat'ın işin başını çektiğini gösteriyor. Ya mekanda olacaktır yada Sadi Talat'ın yanına gidecek. Ve biz enselerinde olacağız."

 

Atlas,

 

" Bu gece bu iş bitecek."

 

" Ya işler karışırsa. Çatışma çıkarsa."

 

Beyza'nın bakışları Beyazıt'ta sordu sorusunu. Kaşları çatıldı adamın.

 

" Bu ihtimal de var tabi.
Ama kaybeden biz olmayacağız."

*****

 

Nihayet gece olmuş herkes hazırlığını yapmış evden çıkıyordu.

 

Kızlar ve Cihan evde diğer adamlarla birlikte kalırken Atlas, Beyazıt, Fırat, Oğuz ve Şeref gidecek adamlarla birlikte hazırdı.

 

Beyazıt Beyza ile Atlas Gül ile vedalaşıp arabaya yürürken Didem Fırat'ı izliyordu. Bu gece için uygun şekilde saçlarını kısaltmış gözlerinde gözlük üzerine deri mont ve spor kıyafetlerle bambaşka biri gibiydi.
Didem'in bakışlarını sezmiş olacak ki arabaya binmeden geriye dönüp saniyelik bir bakış attı kıza. Bilmedikleri şey Beyazıt'ın ikisini de gördüğüydü.

 

Sessiz kaldı adam. İkisiyle de konuşma işini geri dönüşe bıraktı. Herkes araçlara bindiğinde hareket edildi.

*****

 

Fırat ve Oğuz yol üstünde indi araçtan. Diğerleri dev ederken onlar gördükleri ilk taksiyi çevirip bindiler. Mango bara dedi Oğuz. Taksi mekâna doğru yola çıktı. Yarım saat olmadan mekan önüne gelip önce yavaşladı sonra durdu araç.

 

" Geldik beyler. " dedi yaşlı taksi şoförü. Arka kapı açıldığında önden Fırat indi. Bir elini pantolonunun cebine soktu Fırat. Kapıda dikilen adamlara bakarak beklerken taksi parasını ödeyen Oğuz arkasından indi. Taksi geçip giderken Oğuz Fırat'ın yanında durdu. Fırat ilk olarak göz ucuyla etrafına bakındı. Caddenin karşısında ki aracı gördü. Atlas ve Beyazıt yolun karşındaki beklemedeydi. Şeref'te buralarda bir yerdedir dedi içinden. Ardından gözlerini karşılarındaki mekana ve kapıdaki adamlara çevirerek konuştu.

 

" İçeriye girerken silahsız olmak hoşuma gitmiyor." Dedi Oğuz.

 

" Benim de ama yapacak birşey yok. Silahlı gitmemize izin vermezlerdi.
Hadi gidelim. Ne olacaksa olsun şu iş bitsin."

 

İki adam içeriye girerken yolun karşısındaki siyah minibüste Bayazıt ve Atlas adamlarla birlikte gözleri içeri giren adamlardaydı. Biraz sonra Fırat içeriye girecek gözlüğündeki kamerayı çalıştıracak minibüsün içindeki bilgisayar kayıt yapacaktı. Sonrasında ise bu görüntüler emniyete verilecekti.

 

Kapıdan girmeden önce iki iri yarı adamın önünde durdular. Talat'ın adamları tarafından didik didik arandılar. Sonrada içeriye girdiler.

 

Şimdi sadece kayıt anını bekleyecekti minibüstekiler.

 

İki kardeş açık bilgisayarın karşısında sinyal alıp kayda geçmesini beklerken bir sigara yaktı Bayazıt. Gözü ekranda konuştu.

 

" Atlas. "

 

Gözü camda mekanı izleyen Atlas,

 

" Efendim abi."

 

" Bu Fırat ve Didem meselesi ne? "

 

Bir anda abisine döndü adam. Kaşları havada gözleri kocamandı.

 

" Tepkine bakılırsa sende biliyorsun."

 

Ön koltuktaki Kuzey'in gözleri arka koltukdaki Beyazıt'ı buldu aniden.
Anlaşmış. Diye düşündü.

 

" Imm şey abi. "

 

" Kısa öz Atlas. Kısa öz! "

 

" Tamam.
Fırat Didemden hoşlanıyor. Didem de öyle. Yani sanırım."

 

" Anladım."

 

Gözlerininkisan adam sigarasından derin bir nefes çekti. Üflerken bir anda ekrana düşen görüntüyle konu kapandı.

 

Mekanın içine giren Fırat gözlükteki mini kamerayı etkinleştirmişti. An itibariyle herşey kayıt altına alınırken şuan bara doğru yürüyordu Fırat ve Oğuz. Mekanda dans eden çiftlerin arasından geçip ilerlediler. Siyah barın önündedeki uzun taburelere oturduklar. Barmene bakıp sipariş verdikten sonra önündeki çerezlerden bir kaç tane alan Fırat bir bir ağzına atarken bir yandanda kalabalığı tarıyordu gözleri. Başını yavaş hareketlerke sağa sola hareket ettirerek gördüğü herkesin kayıta alınmasını sağlıyordu.

 

" İkisinide görmüyorum.
Vazgeçmiş olabilirler mi? "

 

" Bilmiyorum.
Ama gelseler iyi olur."

 

Barmenin önüne bıraktığı kadehi eline aldı. Küçük yudumlar alarak etrafı izlemeye devam etti.

&

 

Aradan dakikalar geçmiş resimlerini ezberledikleri iki kişiyi hâlâ görmemişlerdi. Fırat, acaba Gül yanlış mı çizdi? Diye düşünmekten alamadı kendini. Fırat ve Oğuz gibi disardakilerde sabırsızlanmaya başlamışlardı.

 

Sonunda giriş kapısı açıldı ve içeriye Şermin, yanında Orhan ile birlikte girdi. Onlar girişde durup bir süre etrafı incelerken Fırat'ın sayesinde dışarda bekleyen araçtaki bilgisayar ekranına da düştü görüntüleri.

 

" Nihayet! " dedi Atlas.

 

" Bir an vazgeçtiler sandım."

 

Ekrandaki ikiliyi izlerken yıllar öncesine döndü Atlas. Kulaklarında Gül'ün anlattıklarıyla birleşti önündeki iki suret. O gece arabadan kaçan Gül'ü yakalayıp zorla arabaya sokan kişiye Orhan'a baktı. Çok iyi baktı adama. Yüzünü aklına kazırken sıktığı yumruklarına dişleri eşlik etti. Sonra da eline geçirdiğinde ona neler yapacağını hayal etti.

 

Şermin ve Orhan yürüyerek içeriye girdikten sonra locaların olduğu yere doğru yöneldiler. Boş olan locaya geçip koltuklara oturdular. Az sonra gelen garsona sipariş verip kendi aralarında konuşmaya başladıklarlarken Fırat ve Oğuz sürekli onları izliyorlardı. Fırat'ın gözleri ikisinde aklı tıpkı Atlas gibi geçmişe döndü. Gül'ün kaçırıldığını ve Akın'ın kaybolduğunu öğrendiğinde nasıl üzüldüğünü nasıl korktuğunu hatırladı. O zamanlar hiç hoşlanmadığı Şeref ile bir olup nasıl mahalle mahalle Akın'ı aradıklarını hatırladı. Dişlerini ve yumruklarını sıkarken dişleri gıcırdıyordu.

&

 

Aradan on dakika geçti geçmedi Oğuz'un dirseğini hissetti kolunda. Adama döndüğünde Oğuz'un gözleri üst kata çıkan merdivenlerdeydi. Anında onyone döndüğünde hem Onlar hem minibüstekiler Sadi'yi görmüş oldular. Şuan herkes ağır adımlarla inen Sadi'ye bakıyordu

 

Evet Gül'ün söylediği herşey doğruydu. Şermin ve Orhan Sadi ile buluşmak için gelmişlerdi. Peki ya Sadi? O Talat'la mı birlikteydi?
Yoksa tek başına mı iş çeviriyordu.

 

Aşağı inen adam kalabalığın ve Fırat'ın önünden geçerek locaların olduğu yere doğru yürürken Fırat koluyla Oğuz'u dürttü. Ellerinde dolu kadehler aynı anda kalkıp peşinden yürüyerek ilerlediler.

 

Sadi Orhan ve Şermin'in olduğu locaya geçip otururken hemen yan taraftaki locaya oturdular. Fırat'ın amacı konuşulanları duymaktı. Oturduğu yerde kulak kesildi adam. Hemen arkadaki adamlara arada bir kısa bakışlar atıyor konuşulanları duymaya ve anlamaya çalışıyordu.

 

Ama o kadar fazla gürültü vardı ki ne dediklerini anlayamıyordu. Kahretsin! Dedi. Daha fazla bilgi edinmeye çalışsada olmuyordu.

 

O anda tam yanlarında duran iri yarı adamla dikkati dağıldı Fırat'ın. Adam tam karşısında dikilmiş gözlerini Fırat'a dikmiş bakıyordu.

 

" Seni nerden tanıyorum ben? "

 

****************************
Bölüm sonu canlarım.
Gelecek bölümde görüşmek üzere 😘

 

Loading...
0%