@azamet_29_2
|
" Sanırım beni arıyorsunuz." " Evet. Neden yalnız bıraktın? " Bu sefer yapmayacak kendi izin verdi. Duyduğu şey ile başının arkasına bir ağrı saplandı adamın. Bir Cihan'a bir de az ilerde dans eden kıza baktı. " Siz kafayı mı yediniz?! " Diye bağırdı sinirle. " Yoksa kızın kiminle evleneceğinden mi haberiniz yok. " " Var." Dedi Cihan sakin, Atlas'ın şaşkın ve inanamaz bakışları eşliğinde. " Babasının emri ve isteği ile Tayfun Varol'un ciğeri beş para etmeyen yiğeni ile evlenecek." Dedi, hâlâ keyifle dans eden kıza bakarak. Atlas inanamaz şekilde, " Dalgamı geçiyorsun? " Cihan'ın baktığı noktaya, kıza çevirdi yeniden bakışlarını. Dünya umurunda olmadan dans etmeye devam ediyordu kız. Bu sırada dakikalardır hızlı çalan müzik yavaşlayarak slow şekilde devam etmeye başlayınca, yorulan gençler yerlerine dönerken Rose da nefes nefese iki adamın yanına geliyordu. Keyfine diyecek yoktu doğrusu. Çünkü korkusuzca eğleniyordu şuan. Ve çok mutluydu. " Gardiyan Cihan. Adam gülümsedi. " Peki." Dedi sadece. Uzattığı elini tuttu kız. " Bu ikisinden hangisi daha tuhaf karar veremiyorum." Diyen Kuzey elindeki bardağı kafasına dikip tekrar masaya bırakırken Atlas duymadı bile. Aklı gördüğü rüyada ve bir yol aramakla meşguldü çünkü. Cihan ve Rose hâlâ dans ediyorlardı. Hallerini gören, iki sevgili sanırdı onları. Rose'un Cihan'a gülümseyerek bakışı ve Cihan'ın ona olan ve hâlâ anlamlandıramadığı o bakışlar. Bir süre daha dans ettikten sonra kız yorulunca masaya döndü çift. Kız önden geçerek koltuğa oturduğunda Cihan anında ceketini çıkarıp kızın bacaklarına örttü. Zira mini eteği oturduğu anda yukarıya sıyrılmıştı yine. " Bana bir tane dahaaa! " Diye bağırınca Cihan girdi araya. " Rose hanım zaten bir tane hakkınızı kullandınız. Fazlası yasak." Atlas yine şaşırdı. Bir tane ile mi bu kadar sarhoş olmuş? Madem bu kadar dayanıksız neden içiyor? Dedi içinden. " Pis oyun bozan." Diyerek yerine oturdu. " Çerez ve soda alabilir miyim peki? " Derken gözlerini kırpıştırmaya ve sırıtmaya çalıştı. " Olur." Dedi Cihan gülümseyerek. " Ama ceza olarak sen getireceksin." Dedi bu kez kız burnunu havaya kaldırarak. " Peki. Kız gözlerini kapatarak hızlı hızlı başını salladı tamam anlamında. Cihan yerinden kalkarken saniyelik bir bakış attı Atlas'a. Sonra bara doğru yürüdü. Cihan'ın ardından Rose avuç içleri yanaklarında dirseğini masaya dayayarak Atlas'a çevirdi bakışlarını. " Naber karagöz. " " İyi." Dedi Atlas Karagöz kelimesi dikkatini bile çekmeden. Aklı hâlâ rüyasındaki Gül ve Rose daydı. Bu nasıl tesadüftü, adları bile benziyordu. Atlas hâlâ aklını başına toplayamamıştı. Kuzey oturduğu yerde kızı izlemeye devam ederken Rose aniden Atlas'ın üzerine abanarak kendi ile birlikte geriye doğru ittirdi. Atlas daha ne olduğunu anlayamadan yanlamasına koltuğa düşmüş dirseğinin üzerinde kalırken, Kuzey kızın bu hareketi ile şok olunca içtiği o bir yudum içki boğazında kaldı. Koca adam nefes alamayınca öksürük krizine girerken bir yandan öksürüyor bir yandanda gülüyordu Atlas'ın yeni yetme gibi bakan haline. Atlas ise bir kıza bir öksürük krizi geçiren Kuzey'e bakıyordu. Kız ağırlığı adamın üzerinde elini mendil cebine attı. Atlas'ın bir eli kızın belinde şaşkın ve sinirli kala kalmıştı. Derdi neydi bu kızın. " Gül yokmu? Neden yok? Derken burnunu uzatmış adamın mendil cebine bakıyordu kız. " Ne? " Dedi Atlas, iyice şaşalamıştı. Rose elleri adamın göğsünde yüzünü çevirdiğinde Atlas ile burun buruna geldi. Kızın alıp verdiği nefes Atlas'ın yüzünü yalayıp geçerken, mavi gözleri kara gözlerde oyalandı. Bir kaç saniyelik bakışlar Rose'a çok tanıdık gelmişti. O anda geriye doğru aktı zaman. O eski mahalleye döndü kız. Kapısının önünde ayakkabısını bağını bağlayamayan Akın'da durdu. " Ne? " Demişti Akın, kıza bakarak. " Neden bakıyorsun? Kız sessizce bakmıştı sadece. " Kızım dilinimi yuttun. Gül, gülümseyip dilini çıkarıp göstermişti. Akın ise, " Ne utanç verici bu aramızda kalsın küçük." Demişti. Zaman birden hızlandı. Daha ileriye o kara geceye geldi bu kez. Siyah aracın içindeki Gül arka cama vurarak izliyordu peşinden koşarak gelen Akın'ı ve o kulakları tırmalayan firenle gelen kazayı. Saniyeler sonra dolu gözlerle kendine geldi kız. Ağlamamak için kendini tutarken, " Mavi gülleri çok severim. Neden diyorum gü..." Dediği anda Atlas kızı belinden kavradığı gibi kenara alırken. " Otur yerine deli kız." Dedi sinirle etrafa bakarak. " Kıpırdayıp durma! " Derken kız kendini geriye bırakıp gözlerini kapattı. Bir dakika kadar sonra masanın önünde elinde soda ve çerez ile Cihan belirdi. " Yok artık saniyede mi sızdın." Dedi Atlas. Bu sırada Cihan kızın yanına otururken Kuzey kapıda gördüğü Zeki ile araya girerek, " Abi bana musade." Diyip kalktı masadan. " Rose hadi gidelim artık. Kız nazlanan ses tonuyla, " Gitmek istemiyorum. O hapishaneyi sevmiyorum." Derken birden yerinde doğruldu ve başını Cihan'ın dizlerine bırakarak bacaklarını Atlas'ın dizlerinin üzerine attı. " Burda uyuyacam." Atlas bir anda kucağında bulduğu bacaklarla iyice şaşırırken Cihan bir kaç saniye bekleyip, " Peki." Dedi kızın bacaklarını Atlas'ın üzerinden çekerek. Cihan'a baktı Atlas yine. Eliyle saçlarını düzeltiyordu. " Yarın ona gidelim." " Peki." Yine aynı kelimeyi duyan Atlas sonunda dayanamadı. " Sen bu kızın neyisin? " Cihan başını, yüzünü izlediği kızdan kaldırıp Atlas'a baktı. Atlas gözleri adamın gözlerinde tekrar etti. " Bu kızın diyorum, neyisin? Ne derse peki diyen bu kişi bu kızın neyi oluyor. " Gerçekten de merak ediyordu artık. " Kölesiyim." Dedi. "Annesinin son nefesini vermeden önce bana emanet ettiği bu kızın, kölesiyim.. " Atlas bu kez gerçekten şaşırmıştı. " Beni azad ettiği güne kadarda kölesi olarak kalacağım. " Gözlerini devirdi. " Bana bak köle Cihan." Aklına gelen tehlikeli fikirlerle, artık bir adım atmaya karar vermişti Atlas. " Babası olacak o Şahin şerefsizi bu kızı kendi gibi şerefsiz olan Aykut'a verecek. Sen bu kıza bu kadar önem verirken nasıl izin veriyorsun bu nikâha." Plânlar yapıyordu Atlas. Bu kızı Aykut'tan kurtaran ama kendini yakabilecek plânlar. Cihan kaşları çatık sinirle baktı Atlas'a. " Gidelim, uykum geldi. Dedi. Cihan yavaşça yerinden kalkarken, " Tamam... Kızı yerinden kaldırıp ceketini beline bağladı. Yine arkasını dönerek kızı sırtına alacakken. Kızın ağlayan sesini duydu. Hızla geriye döndü. Dişlerini sıkıyordu kız. Cihan gördüğü şeyle, " Şşşiitt!" Diyerek kızın yüzünü avuçlarının arasına alırken Atlas kalktı ayağa. " Ne oluyor.? " " Sizi ilgilendiren bir şey değil Atlas Bey. Lütfen rahatsız olmayın. " Dedi kızı kucağına alırken. Kız gözlerini kapatırken kollarını Cihan'ın boynuna doladı. Cihan, " İyi akşamlar Atlas bey..." Diyerek arkasını dönüp çıkışa yöneldi. Atlas canı sıkkın ellerini yüzüne koyarak sıvazlarken fısıltıyla söylenen adını duydu sanki. " Akınn... " Çok kısık, fısıltılı ve yankı yankı... GEÇMİŞ Cihan önde Dilara arkada hastanede aldılar soluğu. Çocuğun odasının önünde durdular Dilara ve Cihan. Biraz sonra ilk kez Gül ile karşı karşıya gelecek ve tanışacaklardı. Kapının önünde Cihan iki doktor ile ingilizce konuşuyor, daha doğrusu kız hakkında bilgi alıyordu. Konuşma bittiğinde Cihan doktorlarla birlikte Dilara'nın yanına geldi. Birlikte içeri girdiklerinde yatakta uyuyan kıza baktı kadın. " Neden bağlı! " Cihan tercüme ederek sordu. " Ağlama krizleri geçirip kaçmaya çalışıyormuş. 2 gün önce dikişlerini açmış. O yüzden çoğunlukla uyutuyorlarmış. Kız doktorları görünce çığlık çığlığa bağırıp her seferinde kaçmaya çalışmış." " Zavallı küçüğüm." Dedi kadın kıza bakıp eliyle saçlarını okşayarak. " Hepsi bizim yüzümüzden. Özür dilerim... Dilara Gül'ü izlerken açtı gözlerini kız. Karşısında yine hiç tanımadığı insanlar vardı. Yine korktu. " Korkma güzelim. Korkma benden, bizden." Dedi. Kaç gündür ilk kez türkçe konuşan birini gördü kız. Sevindi içten içe. Şaşkın bakan gözlerle durdu. " Benim adım Dilara. Kız sulu gözlerle başını salladı. " Şimdi ellerini çözeceğim. Lütfen sakin dur kaçma. Kaçarsan yaran acır kanar tamam mı bir tanem. " Kız yine başını salladı. " Aferim benim güzel kızıma." Dilara yavaşça kızın ellerini çözdü. Gül çocuk aklıyla Dilara'yı daha güvenli bulmuştu. Kendi gibi konuştuğu, dediği şeyleri anlayabildiği için. O günden sonra Gül, Rose Kızıltaş oldu. Dilara ile eve geldi. Çok zor zamanlar geçirdi. Böyle böyle aradan bir yıl geçti. Ama bununla kalmayacaktı ızdırabı dahada zor günler bekliyordu onu. ***** Dilara bu akşam da Gül'ü yatağına yatırarak yanaklarından öptü. " İyi geceler meleğim." " İyi geceler. " Dedi Gül. Dilara Gül'e iyi gelmiş, geçen bir yılda Gül yeniden konuşmaya başlamıştı. Gül uykuya dalarken Dilara odadan çıktı. Ama ondan önce son bir kez daha baktı kıza. " Seni yalnız bırakacağım için affet beni." Dedikten sonra Cihan'ın yanına, salona indi. Hemen karşısındaki koltuğa geçip, bir süre sessiz oturduktan sonra, " Cihan." Dedi " Efendim." " Eğer bana birşey olursa..." Cihan hızla başını ablasına çevirdi, birden bire duyduğu bu cümle ile korkuyla, " Ne diyorsun sen abla? " Cihan sakin ol ve sözümü kesme." Cihan endişeli şekilde bakarken, " Bir gün bana birşey olursa Rose sana emanetimdir. Çünkü o korunmaya muhtaç zavallı küçük bir kız. Hâlâ korkuyor. Ölen arkadaşı, yaşadığı travma onu çok etkilemiş. " " Abla ne oluyor? Ne anlatıyorsun? " Hemen korkma Cihan'ım. Dedikten sonra Cihan'a baktı. " Cihan.. Cihan'ın anlamaz bakışları arasında yerinden kalktı Dilara. Aynı anda kalbine bir sızı daha saplandı. Ama sesi çıkmadı. Kardeşini daha fazla üzmek istemedi. Gözleri doldu merdivenleri çıkarken. Az önce kardeşi ile son kez konuşmuştu bunun bilincindeydi. " Kuzum az kaldı. Derken gülen çocuğu çerçevesiyle göğsüne bastırdı ve gözlerini kapattı. ***** Ertesi gün evin önünde basın, polis ve bir ambulans vardı. Ablası Şahin kardeşim olduğunu bilmemeli demişti. Cihan bunun nedenini anlayamamıştı ama bilmeyecekti. Sonra aklına ablasının sözleri geldi. " Bir gün bana birşey olursa Rose sana emanetimdir. Çünkü o korunmaya muhtaç zavallı küçük bir kız. " Cihan uyandığından beri ağlaya ağlaya perişan olup kucağında uyuya kalan kıza, sonrada evden çıkan cenazeye ve hemen yanında çatık kaşları ile taş gibi bakan adama, Şahin'e baktı. Tekrar tabuta döndü bakışları. Bir insanın gözünden karısı için bile gözyaşı nasıl dökülmezdi. " Abla." Dedi kısık sesiyle. " Emanetine sahip çıkacağım abla. Huzurla uyuyun yiğenimle." Akan bir damla yaşı sildi gözünden. Ancak bu kadarını görünmeden akıtabilmişti ablasının ardından. Cenaze önce hastaneye sonra defin için İstanbul'a götürüldü. Günün haberlerinde ünlü iş adamının eşi yatağında ölü bulundu manşeti yer aldı. Ardındanda bir sürü dedi kodu haberi. Güya Şahin metresinden olan kızını evlat edinince oğlunu yeni kaybeden Dilara Kızıltaş buna dayanamamış kahrından kalp krizi geçirmiş yada daha kötüsü intihar etmişti. Bunlar basından gizlenen gerçeklerdi. Bundan sonra Gül'ün dünyasında oğlunun ve karısının ölümünün ardından dahada zalimleşen üvey bir baba Şahin Kızıltaş, Gül için herşeyi yapabilecek Cihan, bir kaç hizmetli ile yaşadığı bir ev ve evde alınan bir eğitim hayatı vardı. BUGÜN. " Akınn... " Çok kısık, fısıltılı ve yankı yankı... " Ne oluyor lan! Diyerek etrafinda dönerken Kuzey geldi koşarak. " Abi? " Yok Kuzey. Bir Kuzey'e birde ensesinden tutarak getirdiği gözlüklü, uzaktan kitap kurdu gibi duran genç adama çevirdi bakışlarını. " Bu kim lan!? " " Abi bu it az önce Rose ile seni çekmiş. Kız kucağındayken hemde. Atlas adama baktı. " Adın ne lan!? " " C-Cem. " " Doğrumu dedikleri? " " Yok abicim değil. Kuzey adamı silkeleyerek, " Yalan söyleme lan! " Diye hırlarken Atlas, " Doğru söylersen seni affederim." Diyince adam, önce tedirgin olsada, sonra başını aşağı yukarı salladı. " Aferin." Dedi Atlas alaycı bir dille. " Bir şartla gidebilirsin." " Ne- Nedir." " O resimleri sabah haberlerinde ve gazetelerde görecem. Yoksa seni bulurum." Hem adam hem Kuzey şaşkın kala kaldı. " Anladın mı beni? " Kendine gelen adam. " Aa-anladım." Dediğinde Kuzey'in elinden kurtulduğu gibi kaçarcasına koştu çıkışa ve kayboldu. " Abi ne oluyor? " " Anlarsın sonra. " " Tamam... Ha! Başka birsey daha var! İki adam hızlıca dışarı çıktığında Zeki yanlarına geldi. Kuzey, " Anlat." Dedi. Zeki, " Atlas abi. " Eee? " " Abi Şahin boyundan büyük işe batmış. O sizden önce alınan mekan varya borcu yüzünden istiyormuş orayı. " Talat kim lan!" " Talat yer altındaki en pislik heriflerden biridir. Her türlü işi yapar. Adam öldürmekten tut kaçakçılığa, kara borsaya kadar. Ve bu güne kadar bir kere yakalanmışlığı yoktur." Dedi Kuzey. " Kuzey. " " Buyur abi. " " Şeref ve Fırat'ı çağır sizde onlarla birlikte gelin. " " Sıkıldım. Yarım saat sonra herkes Atlas'ın yanında, gece klubünün arkasındaki ses geçirmez odadaydılar. Atlas, Hepiniz kulağınızı iyi açın... ***** ERTESİ GÜN SAAT 10: 30 Şahin ofisinde elinde telefon sinir krizi geçiriyordu. " Ne demek lan! Derken telefon kapandı. Şahin öfke ile bağırırak yumruğunu masaya geçirdi. Tam o sırada ofisin kapısı açıldı. Şahin başını kaldırıp gelenlere baktığında şaşırdı. Beklemediği kişilerdi gelenler. Atlas elleri ceplerinde yürüyerek Şahin'in masasının tam önünde durdu. " Sana gereken paranın tam on katı var bu çantada. Satılığa çıkardığın kızında benim. " Şahin çatık kaşları, öfke yüklü gözleriyle baktı Atlas'a. " Kabul etmiyorum. Atlas gülümsedi. " Senin iznine ihtiyacım yok. |
0% |