Yeni Üyelik
28.
Bölüm

🔥D.28 Dön

@azamet_29_2

Yeni bölüme hoş geldiniz.
Beğeni ve yorumları bekliyorum.
Umarım beğenerek okur ve yorumlarsınız.

Dikkat! Beyniniz yanabilir.😁😁
Ama geçecek.

****************************

"Aslı!"

"Aslı! Uyan artık."

"Ne çok uyudun kalk artık hadii.
Hani bugün için sözleşmiştik.
Birlikte vakit geçirecektik seninle.
Hâlâ uyuyorsun.
Sende tıpkı annen gibisin.
O da uykuyu çok severdi."

Gözlerimi, üzerindeki ağırlıktan kurtularak açtığım da, etrafıma baktım.

"Baba! "
Anında olduğum yerde doğruldum.

"Baba!! s.. sen misin.
Baba.... Sen...Ama..?"

Önce kendime sonra nerde olduğuma baktım.
Odamda, yatağımdaydım.
Nasıl olup ta, buraya gelmiş olabilirim ki ben.

Tekrar babama döndüm şaşkın bakışlarla.

" Sen...
Nasıl buradasın... "
Dedim, etrafıma bakarak.

" Gerçek mi bu.
Yoksa rüyamı." Diye sordum.

" Ya sen dirildin. Ya ben öldüm."

Şuan gerçekten kafam allak bullak olmuştu.
Hayal mi gerçek mi burası diye düşündüm içimden .

"Se.. Sen ölmüştün."

Babam gözlerini kocaman açarak bana baktı önce.
Sonrada bir kahkaha attı.
Allah'ım ne de güzel gülüyordu.

"Ölmek mi? Ne ölmesi kızım.
Gördüğün gibi sapa sağlamım.
Sen yine dün gece geç yattın, yatmadan öncede yine tıka basa abur cubur yedin değilmi."

"Yine kabus görmüşsün belli ki.
Seni o kadarda uyarıyorum.
Ama yine de şu yatmadan önce bir şeyler yeme huyunu bırakmıyorsun.
Sonrada böyle saçma sapan şeyler görüyorsun işte."

Yüzünü yüzüme doğru uzattı gülümseyerek.

"Ben ölmedim hayattayım.
Ve bugün. Biricik kızımla vakit geçireceğim.,"
Dedi, gülümseyerek bana sarılırken.

Babam.... Bana mı sarılıyordu şuan.
Gerçekten de sarılmıştı.
Gözlerimden akan yaşlara engel olmak bile istemedim.
Mutluluk göz yaşlarıydı bunlar.
Bu.. Bu babamın parfümünün kokusuydu.
Kokusunu öyle özlemiştim ki ciğerlerim bayram edene kadar çektim içime ağlayarak.

" Babam...!! " Dedim sımsıkı sarılırken.

" Ben.. Ben.." Bir hıçkırık kaçtı boğazımdan.

" Sen ölmüştün." Dedim.

" Sen yokken ben çok ağladım.
Çok yalnızdım.
Çok yalnız kaldım.
Çok çok yalnız kaldım.
Kimse yoktu yanımda. "

Dedim hâlâ hıçkıra hıçkıra ağlıyordum .

Babam bana daha sıkı sarıldı.

"Tamam geçti.
Sadece kabus görmüşsün," dedi.

Biraz geri çekilerek yüzümü avuçlarının arasına aldı.
Gözümdeki yaşları baş parmaklarıyla sildi.
"Bugünden sonra yatarken bir şey yemek yok.
Biricik kızımın her sabah ağlayarak uyanmasını istemiyorum."

Elleri....
Elleri çok sıcaktı.
Baba sıcağı. Yüreğinden gelen sevginin sıcağıydı bu.

"E bu kadar ağlama yeter herhal de, hadi kalk artık.
Hazırlan da aşağı gel bugün birlikte kahvaltı yapacağız.
Evde bizden başka hiç kimse yok baş başayız yani."

Dedi göz kırparak.
"Seni aşağıda bekliyorum."

"T..Tamam." Dedim ellerimin tersiyle göz yaşlarımı silerken.

Şuan o kadar mutlu olmuştum ki.
Hiç bir kelime bunu ifade etmeye yetmezdi.
Hepsi rüyaymış.
Sadece rüya.
Evet. Sadece rüya..
Ben sadece kabus görmüşüm yani.

Allah'ım ne olur sadece kabus görmüş olayım ne olur.
Hâlâ kendi kendime konuşuyordum.
Bir an durdum.
Eğer şuan rüyadaysam hiç uyanmayım.
Ne olur Allah'ım beni uyandırma.
Hep babamla kalayım.

Kalkıp banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım soğuk suyla.
Bu iyi gelmişti.
Aynaya baktım. Hâlâ buradayım.
Dedim gülümseyerek.

Dolabıma gelerek kapaklarına dokundum, hissediyordum.
Kıyafetlerime dokundum onları da hissediyordum.
Gerçek. Her şey gerçek dedim.
Sevinçle kahkaha attım odamda.

Hemen üzerine sevdiğim kıyafetlerden bir kombin yapıp giydim.
Kapıyı açarak koridora baktım.
Evet benim evim.
Yüzüm gülerek hızla merdivenlere gelip aşağıya baktım benim eşyalarım benim salonum.

Merdivenlerden inerken burnuma en sevdiğim koku geldi mutfaktan.
Pan kek en sevdiğim şey.
Annem çok güzel yapardı.
Hızla mutfağa girdim.
Masada oturmuş çayını yudumlarken bir yandan da telefonunu inceleyen babamı gördüm.
Masaya baktım. Çok güzel hazırlanmıştı.
Her şey vardı.
Ortada bir tabak dolusu pan kek ve çikolatalı sos ,reçel ,bal ıımmm...tam benim istediğim.
Mutfak penceresinden masaya vuran güneş.
Çay bardağındaki çaydan havaya karışan duman.
Muazzam. Harika!!

Hemen babamın arkasına geçerek omuzlarından öne doğru sarıldım. Sonra yanağına kocaman bir öpücük kondurdum.

"Ooo yasemin kokulum gel. Otur."

Masaya oturarak çay bardağına dokundum.
Sıcaktı...
Gerçek... Dedim fısıltıyla.
Gerçekten de sıcaktı.
Kış soğuğunda kalmış gibi ellerimle bardağı sıktım. Sıcaklığı iyice hissetmek istedim.
Hâlâ sorguluyordum.
Hayal mi ? Gerçek mi.?

Babam bana bakarak.
"Hadi karnını doyur da birlikte çıkalım," Deyince,

"Tamam." Dedim her şeyden ağzıma bir parça teperek.

Babam, "Kızım sakin ol boğulacaksın."

"Boğolmom bobo morok otmo son.."

Dedim zor yuttugum lokmayla.
Hahhhaa diye güldüm.

Biraz peynir bir tane zeytin. Bardağımdaki çaydan da bir yudum aldım.
Ama boğazıma kaçınca öksürmeye başladım.

"Böyle yersen gerçekten boğulacaksın."

Duyduğum tanıdık sesle donup kaldım yutkunarak.

Başımı yavaşça sesin geldiği yöne çevirdim.
Anında ayağa fırladım.

"SEN!!
Sen burada..
İmkansız. Senin burada olmaman gerekiyor.
Hayır.! Dedim başımı iki yana sallayarak.
Hayır olmaz olamaz.
Sen burada değilsin.
Burası gerçek. Sen yoksun.

"Ölüyoruz Aslı."

"Ne?" Dedim.

"Ölüyoruz.!"

Şuan Alev tam karşımda sandalyede, kollarını göğsünde birleştirmiş bana bakıyordu.
Tıpkı aynaya bakıyor gibiydim.
İlk kez yaşıyordum bunu.

"Şuan hastanedesin.
Can çekişiyorsun. Bu gördüğün dünya sadece hayal .
Bilinç altının sana oyunu.
Özlediğin istediğin şeylerin hayali o kadar."

"Hayır inanmam.
Baksana etrafa her şey gerçek.
Babam... Babam burada.
Kanlı canlı gerçek.
Değil..mi baba?

Baba? Baba konuş bir şeyler söyle gerçeğim de.
Yaşıyorum de. Ölmedim de.
Kabus görmüşsün de. Ne oluuurr..."

Babamın yanına geçip babama.

"Baba neden cevap vermiyorsun," Dedim.
Ama babam sadece elinde çayı, telefonuna bakıyor beni duymuyordu.
Hatta kıpırdamıyordu bile..
Gözlerim dolmaya başlamıştı.

Aklıma gelen şeyle hemen mutfaktan çıktım.
Alev ağır adımlarla arkamdan geliyordu.
Evin kapısını açıp bahçeye fırladım.

"Bak," Dedim, benim evimin bahçesi.
Ayakkabılarımı çıkardım.
Çıplak ayakkabımla çimenlere bastım. Hissediyorum. Çimenlerin kokusunu alabiliyorum.
Soğuğunu hissediyorum.
Dizlerimin üzerine çöktüm sonra. Ellerimi çimenlere daldırdım, sıktım.
Dokunuyordum. Sıktığım avuçlarımla çimleri eziyordum.

"Nasıl hayal olur."
Dedim ağlayarak.

Hala dizlerim ve ellerim yerde öylece çimenlere bakıyordum. Gözümden akan yaşlar çimenlere damlıyordu.

Alev'in sesi geldi sonra.

"Aslı her şey hayal.
Sadece rüya. Kararını vermelisin. Burada kalamazsın."

"Kalsam olmaz mı.?
Ben artık yoruldum. Sadece burada öylece kalsam olmaz mı." Dedim.

"Olmaz." Dedi bir ses.
Dönüp baktım.
Babam , canım babam kapının önündeydi.
Bana baktı.

"Olmaz" Dedi tekrar.

"Burada kalamazsın kızım.
Burası senin kalbinin ve aklının bir oyunu.
Burada kalırsan ölürsün.
Sen daha çok gençsin. Önünde kocaman bir hayat var.
Güzel günlerin olacak.
Aşık olacaksın.
Güzel çocukların olacak.
Bir kız bir erkek.
Hem daha benim intikamımı alacaksın. Söz verdin bana."

"Ama ben... Ben senin yanında kalmak istiyorum."

"Ya Ferman?"

"Ne?" Dedim Alev'e bakarak.

Şuan kahroluyor.
Seni koruyamadığı için. Onu böyle vicdan azabıyla bırakamayız.

"Ferman? Ferman çok mu üzgün."

Babam ve Alev yanıma geldiler.
Bir omuzunda babamın diğerinde Alev'in eli vardı.
Dön. Dediler. "DÖN"
O an etrafımdaki her şey bir rüzgarla silinmeye başladı.
Arkama baktım. Yerde bir uçurum belirdi.
Uçurumun dibinde mavi dalgaların bittiği, koca bir deniz göründü.
Tekrar önüme baktım.
Babam ve Alev bana gülümseyerek bakıyordu.
İkisi aynı anda "DÖN." Dediler ve beni uçuruma doğru iteklediler.

Kendimi bir boşlukta hissettim. Düşüyordum. Gözlerimi sımsıkı kapattım.

****

FERMAN'DAN

"Aslı "
"Aslı uyan."
Aslı hiç kıpırdamıyordu.

Arabanın aniden durmasıyla hastaneye geldiğimizi anladım.
Zafer hemen inip kapımı açtı.
Arabadan önce ben indim.
Etraftaki insanların üzerimde kıyafet olmadığı için olsa gerek acayip şekilde bakışlarına aldırmadan Aslı'yı dışarıya doğru çekerek kucağıma aldım.
Rengi gitmiş teni bembeyaz olmuştu.
Kucağımdaki Aslı ile acilin kapısından girince karşımda yanında sedye ile bekleyen Kağan'ı gördüm.
Üzerimden şaşkınlığı anında atıp hemen sedye ye yatırdım Aslı'yı.

Kağan yanındaki hemşirelere "Hemen acil müdahale bölümüne."Dedi.

Hızlı şekilde Aslı'yı bölüme aldılar.
Etrafını doktorlar ve hemşireler sardı. Damar yolu açıp serum takıldı.
Başka bir doktor kalbini dinledi.
Kağan Aslı'yı yan çevirip yarasına baktı. Kaşlarını çatarak diğer doktora bakarak başını iki yana salladı.

Diğer doktor.
"Tamam! Ameliyata alıyoruz
Hadi hadi hadi."

Ben sadece uzaktan baktım.
Sadece baktım. Hiç bir şey yapamadan baktım.

Aslı'yı alıp götürürlerken bende peşlerinden gittim.
Ameliyathane yazan kapının olduğu o kocaman soğuk koridordan sonra ilerleyemedim.

Kağan önüme geçti.
"Ferman. Tamam bundan sonrası onlarda.
Ellerinden gelenin en iyisini yapacaklar.
Hepsi de iyi doktorlar.
Merak etme inşallah iyi olacak."

"Sen niye buradasın lan, sen doktor değil misin."

"Oğlum ben cerrah değilim
Onlar işinin ehli. Hadi gel." Dedi .

"Hayır burada bekleyeceğim."

"Sahi lan sen izinli değil miydin.
Nasıl öğrendin de geldin."

"Zafer aradı, yoldayız dedi.
Ben sabah buradaydım zaten fırlayıp indim aşağı."

"Ferman, burada böyle Herkül gibi duramazsın.
Sende hasta olacaksın.
Hem.. Hem şu üzerini temizleyelim gel."

Eğilip üzerime baktım. Aslı'nın kanı üzerimde ve pantolonumdaydı.
"Kahretsin." Dedim. Yumruğumu sıkarak.
Aslı'yı oradan kurtarmaya gidip ölmesine sebep olursam kendimi hiç affetmem.

"Ferman. Hadi odama geçelim."

"Olmaz burada kalacağım. O çıkana kadar buradayım."
Zafer:
"Abi ben sana kıyafet alıp geleyim." Dedi.

"Tamam." Dedim kısık sesimle hızla ayrıldı yanımızdan.

O an ameliyathaneye doğru bir doktorun daha koşarak geldiğini gördüm.
İçerden de bir hemşire çıkıp doktora kapıyı açtı.

"Neler oluyor." Dedim doktorun önüne geçerek.
"Beyefendi lütfen oyalamayın."

Kağan yanına gelip kolumu tuttu.
Ferman bırak doktor işini yapsın engel oluyoruz.
Hiç aldırış etmeden doktoru bırakıp hemşireyi kolundan tuttum.

"Ne oluyor?" Dedim.

Şuan sinir ve korkuyla dişlerimi sıkıyordum.

Hastanın kalbi durdu!!!

Kalbi durdu.!
Kalbi durdu.!

Ve bölüm sonu


Ve bölüm sonu.
Yeni bölüme en az 5 gün var o zaman görüşmek üzere canlarım.

😍😍😍

 

Loading...
0%