Yeni Üyelik
8.
Bölüm

🔥D.8 Vurulma

@azamet_29_2

Okurken keyif almanız dileğiyle.

Lütfen emeğe saygı.
BEĞENMEYİ ve yorum yapmayı unutmayın.

************************************

Mutfağın altına kadar gelen koridorun sonuna geldiğimde ince uzun merdiveni yavaşça çıktım.

Bu saatte bu evde çalışan kalmazdı heralde. Bu yüzden kimse görmez bizi diye umuyordum.

Kilerin içindeki büyük kapaklı dolabın tabanındaki kapak şeklindeki tahtayı önce yukarı kaldırdım üzerinde bir şey olmamasını umarak. Sonrada yana doğru kaydırdım.
Allahtan dolaba fazla bir şey koymamışlar.
Yavaşça kendimi yukarı doğru çekerek çıktım.
Ve kapağıda eski haline getirdim.
Es kaza yakalanırsam bu geçit bilinmemeliydi.
Sessizce mutfağa doğru ilerledim.

"Annemin. Mu..mutfağı."

Dedim. Bütün mutfağa özleyen gözlerle bakarak.
Nede çok özlemiştim.
Gözlerimin dolmasına engel olamadım.
Annemi tezgahın önünde durarak bana pankek yaparken izlediğim anılarım geldi gözümün önüne.

Gözlerimden bir kaç damla yaş aktı.
Yanaklarımdan aşağı doğru kayarak annemin mutfağına damladı.

"Annecim ,babacım."Dedim.
Bakın kızınız ne halde.
Sizin kıyamadığınız kızınız tımarhanelerden kaçarak kendi evine hırsız gibi giriyor.
Siz şimdi yanımda olsaydınız böylemi olurdum. Ben bu hallerdemi olurdum.

"Aslı.
Aslı, kendine gel.
Sırası değil işimizi halledelim önce.
Sonra böğüre böğüre ağlarsın."
Dedi Alev.

"Haklısın."
Ellerimin tersiyle göz yaşlarımı sildim mutfak kapısından çıkarken.

"Hadi kütüphaneye geçelim."

"Yavaş ol."

"Farkedilirsek tımarhaneden hapisaneye terfi edersin."

"Edersin derken...
Ederiz demen gerekli.
Ne oldu Alev hanım, ürktünmü ? "

"Tabiki de hayır ama oralar soğuk ve karanlıktır ben almayayım.
İstemez."

"Bizim için sıcak ve aydınlık, otel konforunda olsun deriz. "

"İstemez!
Bu yüzden yavaş, dikkatli vede sessiz ol.
Dışarıdaki adamlar bizi duymasın."

Yavaşça salona geldik.
Karanlıkta etrafa bakarak kütüphaneyi bulmaya çalışırken, birden ayağımın takılmasıyla kendimi yerde buldum.

Şansıma küfürler savurarak ayağa kalkarken, birden aradığım Venüs heykelinin hatırladığım gibi kütüphanede değilde merdivenlerin yukarısına köşeye konmuş olduğunu gördüm.

"Onun orda ne işi var."

"Ben nereden bileyim, bana ne soruyorsun."

"Sana neden sorayım Alev ya.
Kendime soruyorum. Yani yine sana.
Yani bana. Aaaaaa! Aman ! Yaa !

Onu en son kütüphanede bırakmıştım.
Yeri neden değişmiş.
Üstelik yanına başka heykelcikler ve çiçek saksıları yerleştirmişlerdi.
Venüs ve çiçek saksıları ne alaka sizin zevkinize tüküreyim."

"Aslı. Ne diyecem bak.
Bu heykelin üzerine birkaç lamba takılsa çok güzel gece feneri olmaz mı. Hahahhah"

"Alev !!"

"Nee!!"

"Bi sus bee!! "

"Tamam bee!!"

Kendimle kavgayı bitirince sessizce merdivenleri çıkmaya başladım.
Heykelin yanına kadar kimse duymadan ve yakalanmadan geldim.

Güzel Venüs üzgünüm ama başını koparmam lazım.
Dedim içimden sinsice bir gülümseme ile.

Galiba gitgide Alev yönüm ağır basıyor.
Onun gibi konuşuyorum bazen.

Neyse, babam o belgeleri kimsenin bulamaması için heykelin baş kısmının içindeki özel bölüme saklamıştı.
Bende heykelin başını tutarak çevirmeye başladım.
Ama dönmüyordu.
Biraz daha zorladım yine olmadı.
Birazda diğer tarafa deneyim derken,ağırlığımı verdiğim için heykel hızla yerden havalanıp yan tarafa egilince diğer küçük heykele çarptı.

Tam devrilmiş merdivenden düşecekken ayağımla tuttum küçük olan heykeli.
Ama az da olsa ses çıkmıştı.

"İNŞALLAH kimse duymamıştır Aslı." Dedi Alev ben etrafı dinlerken.

"Burda yakalanırsam kimseye derdimi anlatamam.
Neden çıkmıyor bu kafa.
Bu. Yoksa.."

Dedim endişeyle.

Venüs heykelinin boynuna baktım.

"Bu o değil .
Orjinal heykel değil.
Olamaz kahretsin!
Orjinali nerde?
Ya attılarsa,o zaman o kâğıtta yok oldu demektir.

"Kahretsin.!"

Dedim ağlamaklı.
Sesim yüksek çıkmıştı farkında olmadan.

"Aslı dikkat et arkanda."

Demeye kalmadan, arkamdaki ses,

"Ne oldu heykeli kaldıramadınmı.
Daha küçük bir şey çalmalıydın."

Dedi alaycı bir ses.

" Sakın kıpırdama."

Dedi sonra tekrar dişlerinin arasından.

"Kimsin nasıl girdin evime.
Demir'in adamımısın?"

"Ne yapacağım şimdi. Alev.! "

"Sakin ol Aslı."

"Arkanı dön."

Dedi arkamdaki kalın ses.

"Aslı,yüzümüzü görmemeli."

"Arkanı dön dedim. Yavaşça."

"Kahretsin yaaa.
Sakarlığım başımızı yakacak."

"Buldum. Aslı heykelin yanındaki saksı.
Yavaşça arkanı dönerken saksıyı hızla alıp ona doğru fırlat.
Tutturursan geldiğimiz yeden çıkarak kurtuluruz."

"Ama nasıl. Elinde silah var adamın. Bizi vuracak baksana."

*****
O sırada odasından çıkan Kerem'le.
Ferman Kerem'e,
"Yaklaşma." Diyerek bir kaç saniye ona baktı.

Aslı hızla aldığı saksıyı Ferman'a fırlatıp, merdivenlerden aşağı koşmaya başladı.

Ama Ferman daha hızlı davranarak saldırıyı savururken, Aslı'nın arkasından,

"Dur." dedi ve tetiğe bastı.

Aslı sağ kolunun arkasında büyük bir acı hissetti.
Tökezleyerek merdivenlerden yuvarlanarak yüz üstü yere düştü.
Silah sesiyle birlikte kapıdan içeri silahlı adamlar ve Zafer girdi.

Kerem'de koşarak Ferman'ın yanına kadar gelip,

"Ne oluyor abi kim bu? "

Panikle etrafa göz gezdiren,Zafer:

"Abi iyimisin?"

Ferman korumalara eliyle bekleyin işareti yaptı.
Adamlar yerde yatan Aslı'ya doğrulttukları silahlarıyla bekleme durumu aldılar.

"Kerem sende burada kal yaklaşma."

Ferman silahı Aslı'ya dönük şekilde, yavaş adımlarla merdivenlerden indi.
Karanlıkta onu tam göremiyordu. Salon hâlâ karanlıktı.
Numara yapabilir diye temkinli hareket ediyordu.
Aslı'nın Demir'in adamlarından biri olduğunu düşündüğü için şuan gerçekten çok sinirliydi.

"Demiiir.
Şimdide evime adam yollarsın ha! Evime gizlice girmek ha!
Sana bunun hesabını sorarım ben."

Diyerek yerde yatan kişinin Aslı olduğunu bilmeden sıkı bir tekme attı kıza.
Hiç bir ses gelmedi kızdan.

"Işığı açın."

Diye emir verdi.
Etraf aydınlandı. Kızın omuzundan akan kan yerde birikmeye başlamıştı.
Ferman,ayağının ucuyla omuzlarından itekleyerek kızı sırt üstü çevirdi.
Kız yavaşça sırtüstü dönerken şapkasıda başından düştü.

Ferman gördüğü şeyle şok geçirdi adeta.

"Aslı?"

Diyebildi, başı yana düşen kıza bakarken.
Silahı elinden düştü.
Hemen dizlerinin üzerine çökerek kızı dizlerinin üzerine çekti.
Bu nasıl olur.
Senn.. Burda..Nasıl..?

Önce kızı yan çevirerek omuzunun arkasındaki yaraya baktı.
Çok kötü görünmüyordu yara.

"Zafer!
Hemen Doktor Kağan'ı çağır çabuk."

"Tamam abi."

Aklı iyice karışan Ferman kucağındaki kızın saçlarını okşadı.

"Aslı!
Aslı, uyan! Sen olduğunu bilmiyordum.
Nasıl bilebilirdim.
Özür dilerim."

Elinde hissettiği ıslaklıkla sesi bir anda kesildi Ferman'ın.
Yeni farketti kızın alnından saçlarının arasına doğru akan kanı.

"Allah kahretsin."
Dedi.
Kızın bir omuzundaki bir alnındaki kana bakarak.

"ZAFEEER! Doktor."

"Yola çıktı abi geliyor."

Kerem koşarak aşağı, Ferman'ın yanına indi.

"Abi ne oluyor?"

Ferman cevap vermedi.
Aslı'yı tek hamle ile kucağına aldı.
Merdivenleri çıkarken kızın kolundan eline kadar akan kanlar,oradanda merdivenlere damlıyor basamaklarda iz bırakıyordu.

"KEREM!! "

"Geldim abi."

"Hemen havlu mavlu birşey bul getir.
Yaraya bastırmak için."

"Hemen abi."

Kerem hemen odadaki banyodan temiz havlu getirirken Ferman'da kızı kendi yatağına bıraktı yavaşça. Sol yanının üzerine çevirdi yavaşça.

Havluyu alıp yaraya bastırdı.

"Kerem, elinle bastır bırakma."

"Tamam abi."

"Zafeeer!!"

Kapının dışından gelen ses.

"Buyur abi."

Elleri önünde bağlı mahcup,kapının önünde bekleyen Zafer, korkuyla baktı Ferman'a.
Olacak şeyleri biliyordu.

Kapının dışına çıkan Ferman, sağ eliyle Zafer'i yakasından tuttu.
Diğer eliyle odadaki kızı göstererek

"Nasıl girdi lan bu kız içeri.
Hayatımı kurtardı diye günlerce aradığım kızı az kalsın öldürüyordum lan!"

Zafer'in korkudan kısılan gözleri şimdi bir anda saşkınlıkla büyümüştü.

"Bu o kızmı abi. "

"Şuan derdin bumu yani.
Kız nasıl girdi, Zafer!!! "

Zafer içinden. "Şimdi sıçtık."

Dedi.
"Abi bilmiyorum bahçenin her köşesinde adam var. İmkanı yok girmenin."

"Lan Noel baba gibi bacadanmı girdi."

Ferman parmağını Zafer'e doğru uzatarak , bana bak hemen gidiyorsun bütün kamera görüntülerini inceliyorsun.
Arkadan hızlı adımlarla gelen Doktor Kağan'ı görünce,

"Ferman dişlerini sıkarak,git kaybol Zafer.
Çözmeden de gelme."

"Emredersin abi." Diyerek Hızla uzaklaştı Zafer.

"Ferman? "

"Gel Kağan."

"Kim yaralı?"

"Anlatırım gel."
Diyerek Kağan ile birlikte odaya girdiler.

Kerem yatağın kenarına oturmuş hâlâ yaraya havluyu bastırıyordu.

Kağan önce havluyu kaldırıp yaraya baktı. Sonra çantasından malzemeleri çıkarırken sordu.

"Nasıl oldu bu."

"Ben vurdum."

Bir an Ferman'a baktı kağan.

"Sen mi? "

" Karanlıkta hırsız girdi sandım."

"Hımm."
Dedi Kağan önüne dönerken.

"Yemedim ama gargara yaparım."

Gözlerini devirdi Ferman.
Sonrada kızın başucuna gelerek gergin şekilde Kağan'ı izlemeye başladı.

Gözünü bile kırpmadan can yakan, adam öldürürken acıma hissi duymayan Ferman.
Şimdi ellerini koyacak yer bulamıyordu.
Yara ağır değildi. Ama onun Aslı olması Ferman'ı endişelendirmeye yetmişti.

Kağan , önce Ferman'ın endişeli haline baktı.
Belliki Ferman için değerli biri diye geçirdi içinden.
Sonra,

"Tamam Kerem çekil sen. "

Dedi yaraya bakmak için.

Yara derin ama çok kötü değil.
Kurşun derin sıyırmış.
Yarayı temizleyip dikiş atacağım.

"Ferman yardım et gömleğini çıkaralım. "

Ferman benmi dercesine Kağan'a baktı.

"Ferman hadii."

"Hı.Ha... Tamam."

"Ne oldu abicim kızardın.
Utandınmı yoksa. Hahha haha haha,"

" KEREM. "

"Efendim abicim."

"Çık lan dışarı. "

"Tamam yaa sanada şaka yapılmıyor."

"Başlatma lan şakandan ÇIK !."

Kağan kızın düğmelerini açtı.
Ferman kızı yavaşça kaldırırken kızın cansız başı Ferman'ın göğsüne düştü.
Saçlarının yaseminli şampuan kokusu burnuna dolunca gerildiğini, kasıldığını hissetti Ferman.

Kağan kızın gömleğini tamamen çıkardığında, askılı badisiyle kaldı kız.

Kağan:
"Tamam."
Dediğinde yavaşça tekrar yerine yatırdı kızı.

Kağan yarayı temizleyip güzelce dikiş attıktan sonra bandaj yaptı.
Alnındaki yaraya da baktı.

"Başına ne oldu."

"Merdivenlerden yuvarlanınca çarpmış olmalı."

"Anladım önemli görünmüyor temizleyip bandaj yapıştıralım."

Kağan işini bitirince,

"Kim bu kız ? "

"Aslı. Bir tanıdık."

"Hmm , anladım."

"Benim hayatımı kurtarmıştı.
Bense onu neredeyse öldürecektim."

Kağan:
"Serum taktım. İçine gereken ilaçları ekledim. Sabaha kadar uyur.
Ben yapmam gerekenleri yaptım.
Benlik birşey kalmadı. Artık gideyim.
Geçmiş olsun.
A! bu arada gece ateşi çıkabilir. Enjektörle ilaç bırakıyorum.
Serum bitmemiş olursa seruma ekleyebilirsin.
Bitmiş olursa damar yolundan verebilirsin beni çağırmak istemezsen. Sabah serumu ve damar yolunu sen çıkarırsın. Gülce'den elin alışkın, nasıl yapıldığını biliyorsun zaten.
Bu arada Gülce nasıl.
Başka bir hastane başka bir doktor dan bahsetmiştin."

"Evet gittik.
Doktor Aylin arkadaşımın dediği kadar iyi bir doktormuş gerçekten.

Gülce ona tepki vermeye başladı.
Bu kez işe yarayacak ,sonunda da iyi olacak."

"İNŞALLAH dediğin gibi olur.
Ben artık gideyim."

"Teşekkür ederim Kağan."

"Ne demek. Rica ederim, bana bir borcun daha oldu."

Dedi Kağan,gülümseyerek.

"Gel seni yolcu edeyim."

Aslı'yı yatağa yatırıp üzerine çarşafı çekti Ferman.

Birlikte aşağı indiklerinde, Zafer aşağıda bekliyordu. Yine elleri önünde bağlıydı.

Soru cevap yaparak kendi kendine kızıyordu.

"Zafer."

"Buyur abi."

"Adamlara söyle kağan'ı evine bıraksınlar. Sonrada yanıma gel."

Zafer biraz da tedirgin.

"Tamam abi."

Dedi ve Kağan ile çıktılar.

Ferman kendini salondaki koltuğa atarak sırtını geriye yasladı.

Yeni Farkettiği Kerem.

"Nasıl ? "

Diye sordu.
İyi, yarına kadar uyur dedi Kağan.

************************************

Bölüm sonu.

Okuyan canlarım beğeni ve yorumlarınızı merakla bekliyorum.

Loading...
0%