Yeni Üyelik
61.
Bölüm

🔥D. 61 Hastane

@azamet_29_2

Yüzüne baktım.
Kirpiklerinin kıpırdadığını ve kaşlarını çattığını fark ettim.
Kâbus görüyordu belkide.
Parmağımla iki kaşının arasına dokunarak kaslarını düzelttim.
Yüzündeki ifade düzelince koltuğa oturup başımı koltuğun yan tarafına yaslayarak onu izlemeye devam ettim.
İyiydi yaşıyordu. En önemlisi buydu benim için. O ara gözlerimin kapandığını hissettim. İlaçların etkisi devam ediyordu. Bir süre sonra bende ferman gibi uykuya bıraktım kendimi.

*****
Neredeyim ben.
Neden böyle bir yere geldim.
Kocaman ağaçların arasında yalın ayak yürüyordum.
Başımı kaldırıp,etrafıma baktım.
Belliki bir orman.
Benim burada ne işim var.
Neden böyle bir yerdeyim ben.
Belki de öldüm.
Etrafım ağaçlarla doluydu.
İlerde ağaçların arasından sızan güneş ışınları gözlerime doğru yansıyordu.
En aydınlık yer ora olduğu için o yöne doğru yürüdüm.
Bir kaç dakika sonra güneşin flaş gibi gözüme gorn ışınlarıyla ağaçların arasından çıkınca uzun çimenler ve çiçeklerle dolu bir biryerde buldum kendimi.

Etrafta kimse yoktu.
Yalnızdım.
Koca dünyadan benden başka kimse yokmuş gibi hissettim bir an.
Sağıma soluma bakarak bağırmaya başladım.

"Heeeyyy! Kimse yokmu?
Beni duyan kimse yokmu?"

Ama hiç kimse yoktu.
Bu şekilde ara ara bağırarak uzun çimenlerin ve çiçeklerin arasından geçerek biraz daha yürüdüm.

Sonra umudumu kesip bağırmayı bırakarak devam ettim yürümeye.

Bir süre daha yürüdükten sonra gülme sesleri duydum.
Küçük bir çocuğun mutluluk dolu olduğu, belli olan gümüşlerini.

Nerden geliyor diye anlamaya çalışarak o yöne doğru yürüdüm.

Karşımda Aslı ve kucağında küçük bir kız çocuğu vardı.

Şuan gördüğüm manzaraya şaşkın şekilde baktım

Şuan gördüğüm manzaraya şaşkın şekilde baktım.
Hayalmi rüyamı anlamaya çalışarak yürümeye devam ettim.

"Aslı.
Sen... Sen neden buradasın."

Ama,Aslı beni duymuyordu sanki.
Kucağındaki küçük kıza şarkı söylerken oda gülerek ona eşlik etmeye çalışıyordu.

Onlara doğru biraz daha yaklaştım.
Tekrar seslendim ama beni yine duymadılar.
Hiç umursamadım.
Onları izlerken gerçekten çok keyif alıyordum.

Küçük kız.

"Anne."

"Efendim Alev'im."

Anne mi? Alev'im mi? Nasıl olur..?
Dedim hayretle. Bu nasıl...

Sessizce onları izliyor ve dinliyordum.

"Babam nerde."

"Baban uyuyor.'

"Ne zaman gelecek."

"Gelmeyecek."

"Biz gidelim mi onun yanına. "

"Gidelim bir tanem."

"Hadi,hemen gidelim."

"Hemen olmaz.
Uyanmasını bekleyelim sonra gideriz."

"Peki."

"Anne?"

"Söyle birtanem"

"Beni seviyormusun?"

"Hemde çok."

" Babamı? "

"Onuda çok seviyorum."

"Babamda seni seviyor mu ? "

"Evet tatlım, hemde çok.
Canını hiçe sayacak kadar hemde."

Dedi ve Aslı yavaşça bana doğru döndü.

Bana baktı. Gülümsedi.
Gözlerinde yıldızları gördüm pırıl pırıl parlayan.
O gülüşü tekrar görmek için her şeyi yapardım.

"Dön" Dedi.
"Bana dön ,yanındayım."

O an arkamdan şiddetli bir çekim hissettim.
Çok güçlü bir hortum beni ormana doğru çekiyordu.
Aslı ve kucağındaki küçük kız girdikçe uzaklaşıyordu benden. Gözlerimi sımsıkı kapattım.
Tekrar açtığımda derin bir nefes aldım.
İlk gördüğüm görüntü bulanıktı. Gözlerimi tekrar kapatıp biraz bekledim.
Bu arada başımın zonklamasını sindirmeye çalıştım.

Bir süre sonra tekrar açtım gözlerimi.
Nerde olduğumu anlamaya çalıştım. Görüş açımda beyaz bir tavan ve yine serum vardı.

"Hastane odası."
Dedim içimden.
Başımı yan tarafıma çevirdiğimde Aslı'yı gördüm.
Tek kişilik koltukta dizlerini karnına çekmiş başını yan tarafa yaslamış uyuyordu.
Koltuğa sığabilmiş olması bir an komiğime gitmişti.

Sonra başımı yastıktan biraz kaldırarak,
Önce omuzuma sonra çarşafı kaldırıp bacağıma baktım.

İkiside sarılıydı.
Dün gece olanlar ve Seyfi geldi aklıma.
Dişlerimi sıkmama engel olamadım.

Eğer Aslı yani Alev olmasaydı.
Orada ikimizde yanarak ölmüş olacaktık.
Aslı baygınken, Alev'in uyanması kurtarmıştı bizi.

O evin altında bir tünel olabileceği ve ilk gün Aslı'nın o tünelden eve gireceği kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.
Sol elimi alnıma koyarak gülmeme engel olamadım.
Aslında sinirimden,kendime gülüyordum.
O an aklıma Alev geldi.
Bana yardım etmek için nasıl çabaladığı.
Tekrar Aslı'ya baktım.
Bu bacaksız kızın içinde üç ayrı insan oluşu hayret vericiydi.

Ve Seyfi...O Şerefsiz Aslı'nın evini yakıp kül etmişti.
Bir an aklıma gelen şeyle sinirden titredim.
O ev benim olsa hiç umursamazdım. Ama Aslı aylarca çabalamıştı babasından kalanları alabilmek için.

"Seyfi.
Bu yaptığını pahalıya ödeyeceksin. Sana ben seni öldürmeden önce ölmenin yolunu bul demiştim.
Şanslıysan şuana kadar ölmüş olman lazım.
Yoksa azar azar ölmeye hazır ol."

Dedim yerimden doğrulurken.
Sol kolumdan destek alarak yatakta doğruldum sonrada bacaklarımı yataktan aşağı sarkıttım.
Sağ omuzum ağrısada umursamadan
yatağın kenarına oturdum ve derin bir nefes aldım.
Karşımdaki Aslı'ya kaydı gözlerim.
Şuan çok tatlı ve masum şekilde koltukta iki büklüm uyuyordu.

Rüyam geldi aklıma.
Gerçekten değişik, tuhaf bir rüyaydı.

Yüzünü dikkatle izlerken Aslı uyandı.
Beni oturur şekilde görünce kocaman gözlerle ayaklarını yere indirip yerinde doğruldu.
Sonra hızla ayağa kalktı.

Öylece bana, bende ona bakıyordum.
Aniden ağlamaya başlayarak bir anda omuzuma çarparak bana sarılınca.

" Ahh! Yavaş." Dedim.

Bana sımsıkı sarılmış hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ederken bende sol kolumla ona sarıldım.
Saçlarının kokusunu içine çektim.
Şuan ona böyle sarılabilmekten gerçekten memnundum.
Dün ona birşey olsaydı nasıl dayanırdım bilmiyorum..

"Tamam, iyiyim ağlama."

Omuzumdan kalkarak bana baktı. Elimi alnındaki banda götürerek dokundum.

"İyimisin. Ağrıyor mu?"
Dedim.

Ama o hiç duymadı sanki..

"Özür dileriiim.
Benim yüzümden oldu.
Benim yüzümden vuruldun.
Sana bişey olacak diye çok korktum." Dedi hala salya sümük ağlıyordu.

Sol elimle saçını okşayarak.

"Ben özür dilerim.
Benim yüzümden o şerefsiz piç evini yakıp kül etti.
Ama sana söz veriyorum o evi eski halinde yeniden yaptıracağım."

Aslı benden biraz uzaklaşarak yüzüme baktı.
Başını iki yana sallayarak ve hala ağlayarak.

"Senden önemli değil." Dedi.

Sonra beni yukarıdan aşağı süzerek bakarak ellerini yüzüne kapatıp çığlık atarak arkasını döndü.

Onun bu hareketiyle, kendime baktım gayri ihtiyari.
Vücudumun üst kısmı tamamen çıplak alt kısmında sadece çarşaf görünüyordu.
Ama alt kısmımda şortum vardı.
Aslı bunu bilmiyordu sanırım.
Bu hâline gülmeye başlayınca.
Aslı arkası dönük şekilde.
Göz yaşlarını silerek.

"Özür dilerim. Uyandığını görünce kendime hakim olamadım. Yemin ederim bakmadım.

B.. Be.. Ben çıkıyorum.
Sende üzerini giy."

Aslı hızla kapıya yönelince.
Üzerimde zaten şort var dememe kalmadan hızla çıktı odadan.
Onun arkasından da hızlı şekilde çıkan Aslı'ya bakarak Zafer ve Cihan girdi içeri.

Zafer:

"Abi? Abim uyanmışsın. Nasılsın? Ben,Kağan'ı çağırayım hemen."
Dedi ve oda çıktı.
Geriye Cihan kaldı.

Bana baktı,elleri ceplerinde.

"Nasılsın?
Seyfi'yi gebertmeye yetecek kadar iyiyim.
Kıyafetlerim gelince hemen çıkıyoruz."

"Nereye çıkıyorsun.
Bu halde bir yere gidemezsin."

"Sanamı soracam nereye nasıl gideceğimi."

"Elbette hayır ama bu omuz ve bu bacakla bir yere gitmen zor olacak."

Tam Cihan'a bir şey daha diyecekken kapı açıldı.
Kağan ve Zafer içeri girdi.

Kağan:
"Ferman neden hemen kalktın.
Yat yerine."

"İyiyim ben. Çıkmak istiyorum.
Zafer kıyafet getir bana sonrada hemen çıkacağım."

"Hayır.
Yok öyle yağma Ferman Demirdağ.
Şuan gidecek halde değilsin.
Yaralandığında sıcağıyla anlamamış olabilirsin ama kolunu ve bacağını kullanman zor olacak."

"Anlamadım."

"Kolunu kaldırmaya çalış anlarsın."
Dediğin de kolumu kaldırmaya çalıştım. Ama kaldıramadım.
O kurşun kötü yere gelmişti.

"Şimdide ayağa kalk istersen."
Dediğin de ayağa kalkmak istedim ama çok zorlandı bacağım. Üzerine basamadım.
Kendimi yatağa bıraktım anında.

Kağan'a baktım.

"Neden." Dedim sinirle.

"Sinirlerden bir kısmı zarar görmüş.
Burada yatarken bir yandan fizik tedavide olacaksın."

"Ne yani Seyfi iti dışarda gezerken ben burada yatacakmıyım lan."

"Evet lan bir süre yatacaksın. Dedi alaylı şekilde konuşarak.

"Gerekirse seni bağlarım buraya.
Zaten Seyfi seni ölmüş olarak biliyordur.
O evden çıkmanız mucize.
Ömer Mavişah'a teşekkür etmeliyiz.
O tüneli yaptığı için.

Kağan'ı dinledikten sonra.
Sinirle hem dişlerimi hem yumruklarımı sıktım.

"Cihan!"

"Efendim."

O şerefsizi bul adım adım takip et. Dikkat et başına bir iş gelmesin. Ayağına taş değmesin.
Nezle bile olmasın.
Olmasın ki buradan çıkınca derisi ben yüzebileyim."

"Tamam." Dedi ve çıktı Cihan.

"Zafer!"

"Buyur abi."

"Zararımız,adamların durumu ne"

Zafer'e baktığımda başını öne eğdi.

"Abi ev tamamen yanarak oldugu yere çökmüş. Hasar çok fazla.
Ve adamlardan sadece üçü sağ."

"Onlarda yaralı buradalar." Dedi Kağan.

"Diğerleri maalesef." Diye ekledi Zafer.

"Aileleri varmıydı."

"Yoktu abi.
Ailesi olanları işe almamıştık."

"Sefer?" Dedim.

"Oda burada."

"Tamam. Hepsiyle yakından ilgilenin."

"Tamam abi."

"Kağan!"

"Efendim."

"Bu tedavi ne kadar sürecek."

"1 ay falan."

"15 günün var."

"Ne! Yok artık. Oğlum pazarlıkla mı tedavi olacaksın."

"15 gün Kağan. Git ne gerekiyorsa hazırla. Fizikmidir nedir başlayalım hemen."
Dedim tekrar yatağa uzanarak.

"Zafer. "

"Buyur abi."

"Bizim çocukları haberdar et.
Ama buraya gelmeyecekler. Telefondan görüşürüz.
Yanlarındaki adamları arttır.
Seyfi beni öldü sanıyorsa onlardan uzak duracaktır. Ama tedbirli olalım."

"Tamam abi.
Abi biz çıkalım sende dinlen."

"Zafer. Aslı nerede?"

"Koridordaydı enson abi."

"Yanıma yolla."

"Abi Aslı kardeştemi burada kalacak."

"Henüz bilmiyorum. Ben sana söylerim."

"Kağan şu aptal pijamalarınız nerde oğlum. Verin de giyelim. Kız utanıp yanımdan kaçtı çıplağım diye.

Kağan'ın dolaptan alıp verdiği Pijamaları giyerek tekrar yatağıma yattım.

Kağan ve Zafer odadan çıktı.
Aslı gecikince,

"Zafer!" Diye bağırdım.
Biraz sonra Zafer içeri girdi.

"Aslı'yı çağır dedimya."

"Aslı kardeş dışarıda değil abi."

"Nasıl değil lan."

Hemen yerimde doğruldum.

"Nerede. Nereye gitti." Dedim Ayağa kalkmaya çalışarak.

Zafer hemen yanıma gelerek.

"Abi dur kalkma yaran açılırsa daha kötü olacak." Diyerek engel olmaya çalıştı.
Ama onu dinlemedim.
Aslı'yı bulmalıyım diye düşünüyordum sadece.
Seyfi burada da bizi buldu diye düşündüm çünkü. Ona birşey yapmasından korktum.

"Bırak lan kalkacağım."

"Abi dur."

"Ferman? Napıyorsun. Neden kalkıyorsun."

Aslı'nın sesiyle yerime oturdum.

"Nerdesin sen." Dedim sinirle.

"B..Ben lavaboya gittim."

Zafer:
Gözlerini devirerek.
"Abi ben çıkayım. Dışardayım."

"Tamam koçum."

Aslı yanıma gelerek," Ne oluyor."Dedi.
"Neden bağırıp duruyordun."

"Yok bişey seni göremeyince merak ettim."

"Merak mı ettin? Nereye gidebilirim. Yada ne olabilir.
Buradaydım.
Maşallah kat bomboş. Adamların katı boşalttırmış. Bütün odalar bize kalmış."

"İyi yapmışlar. Güvenlik için gerekli.
Neyse gel buraya."

"Nereye."

"Yanıma."

"A. Yok böyle iyi. Ben burada otururum." Dedi koltuğu gösterip oturarak.

"Seni yemem merak etme." Dedim gülümseyerek.

"Yok böyle iyi sen de yat dinlen."

"Eğer gelmezsen ben oraya gelirim."
Dedim kalkmaya çalışarak.

"Tamam, tamam geliyorum.
Ne inat adamsın."

"Güzel...Gerçekten iyi taktikmiş."

Aslı:
"Ne taktiği." Dedi yanıma ellerini önünde birleştirip otururken.

Asi buradayken aynı taktiği bana yapmıştı. Onu hatırladım.

"Her neyse. Anlat."

"Neyi."

"Bu süpriz tünelden başlayabilirsin."

"Önce sen anlat."

Benmi? Ben neyi anlatayım."

"Neden bana sıkılan kurşunun önüne atladın. Onu anlat."

"O an seni korumanın tek yolu o gibi geldi. Sana birşey olsaydı şuan yaptığım şeyi yapmadığım için kendimi affetmezdim.
Öldüğünü görmektense ölmeyi yeğelerim." Dedim.

Aslı buğulu gözlerle bana baktı.

"Neden o tünelden bana bahsetmedin." Dedim konuyu değiştirerek.

"Bu eve ilk girdiğinde o tüneli kullandın değilmi."

"Evet." Derken,minicik bir gülümseme kırıntısı gördüm dudaklarının kıyısında.

"Ve bana yalan söylediniz. Duvarmış ağaçmış falan filan."

"Hayır yalan değildi. Oda gerçekti. Küçükken babam benim dışarı çıkmama izin vermezdi. Bende o kör noktayı tesadüfen bulup sık sık kullanmıştım.
Şimdiki aklım olsa evden gizlice çıkacağıma annemin eteklerine yapışır bir an bile bırakmazdım.

Çünkü kısa bir süre sonra annemi kaybettim. Annem öldüğü güne kadar bana hiç bir şey söylemediler. Bilseydim belki annemle daha çok vakit geçirirdim."

Dedi üzgün ve gözleri dolu şekilde.

"Peki daha sonra neden söylemedin."
Dedim üzüntüsünü geçmesini umarak.

"Bu kezde senden kaçmak istediğimde kullanabilirim diye düşündüm.
Aramızın bozuk olduğu zamanlar olmuştu. Bazen bir gece aniden gidip kaybolmak istiyordum.
Oradan sessizce çıkabilir gidebilirdim.
Sen nasıl kaybolduğumu bile anlayamaz sinirden delirirdin.
Bu tünelin her zaman sır kalması daha çok işime geldi.
Gerçi Âsi seni tehdit ederken baya baya kullanmayı düşünmüş.
Sana çıkıp giderim Aslı'yı birdaha bulamazsın demişti."

"A eveet. O yüzden kendinden o kadar emin konuşuyordu demek.
Âsi gerçekten daha zor ve daha sinir bir kişilik.
Peki madem orayı kaçmak için sır tuttuysan neden o kadar kötü davrandığım halde gitmedin."

Dedim sinsi bir gülümseme ile.

"Gidemedim. S..Senden uzak kalma fikrini bile kaldıramazken senden uzak kalamadım.
Bu yüzden çok kızdım kendime.
Çoğu kez Alev ile tartıştım. Yinede gidemedim.
Ben.. Ben. Sana.. Aşık oldum.
Ne olursa olsun ne yaparsam yapayım değişmeyen tek gerçek bu."

Kızarmış yüzüyle önüne bakarak parmaklarıyla oynayan Aslı'ya baktım.

Sol elimle çenesini yukarıya kaldırarak gözlerimi gözlerine sabitledim.
Yavaşça eğilip dudaklarından usulca öptüm.

Geri çekilirken.
"Ne kadar inkar etsemde benimde senden farkım yok.
Bundan sonra sadece benim yanında kal. Bir an bile benden uzakta olmana izin vermem. "

Aslı şaşkın ama mutlu bir ifade ile baktı bana.

O sırada kapı tıkladı.
"Gel." Dedim.
İçeriye hemşire girdi.

"İyi akşamlar efendim.
Benim adım Emel.
Şuan dan itibaren sadece ben ilgileneceğim sizinle.

İzninizle Aslı hanımın ve sizin.
Pansumanlarınızı yapacağım."

"Tamam." Dedi Aslı burada oturmanın sakıncası varmı?

"Hayır tabiki."

Emel pansuman masasını yanımıza getirdi.

Aslı'nın başındaki bandajı açarak yarayı temizledi. Sonra yeniden bandaj yaptı.
Ferman Bey sıra sizde.

ASLI'DAN
Emel:
"İzninizle." Dedikten sonra Ferman'ın Pijamasının düğmelerini açmaya başladı.
Allah var kızın umru bile değildi bu kaslı adam.
Kızın parmağindaki alyansa baktım. Anlamıştım kızın bir nişanlısı yada kocası vardı.
Aferin kıza başka erkeklere bakmayan cinstenmiş.
Ortaya çıkan kaslı manzarayı görünce kızararak başka yöne çevirdim bakışlarımı.
Ama Ferman'ın arkamdan güldüğünü duydum.
Hemşire yarayı temizleyerek tekrar sardı.
Sonra sıra bacağınızda dedikten sonra bacağındaki sargıyı açarak onuda temizleyip tekrar sardı.
Sonra tekrar geçmiş olsun diyerek çıktı. Arkasından da Ferman'ın adamlarından bir ve yemek getiren eleman girdi.

Yemekleri tekerlekli masaya bırakıp çıktı.
Ferman'ın adamı Ferman'ın yanına gelerek.

"Abi, Zafer abi vermemi istedi diyerek.
Bende olan ama her nasılsa Zafer'in eline geçen, Ferman'ın telefonunu Ferman'a uzattı.

"Bu telefon bendeydi nasıl sizin elinize geçti. Diye sordum.

Zafer abi siz bayıldığınızda bahçeye düşürdüğünüzü söyledi. Dedi adam.

Ferman:
"Tamam sen çıkabilirsin."

Diyince adam çıkarak tekrar kapıda nöbete durdu.

Ferman'ın yanından kalkarak,

" Ben artık gideyim. Sende yemeğini ye yat dinlen." Dedim.

"Gitme." Dedi sol koluyla bana sarılarak.
Burada kal yemekler ikimize de yeter.
Bir Ferman'a bir yemeklere baktım.

"Tamam ama yemekten sonra giderim. "

"Bakarız." Dedi bu kez.

"Ne." Dedim.

"Hiç. Hadi yemeğini ye." Dedi sol eliyle yemeğini yerken.

Biz yemekleri yerken kapı tıkladı ve Kağan ile Zafer geldi.

Kağan:
Evet hastalarım. Nasılız.
Görünüşe göre iyi.
Fizik işini ayarladım. Bir gün sonra başlayacağız.

Ferman:
"Tamam. Bu arada iki yataklı oda yokmu burada."

"Neden."

"Aslı'nın benimle aynı odada kalması gerekiyor."

Dediği anda öksürmeye başladım.
Yemek boğazıma kaçmıştı çünkü.

Ferman:
"Aslı dikkat etsene."
Diyerek çıkıştı,bir yandan da sırtıma vuruyordu sol eliyle.

"Senin yüzünden.
Ne diye aynı odada kalacakmışız ki."

"Daha güvenli olur."

"O kadarına gerek yok zaten kat boş."

"Abi haklı. Aynı oda yada yan yan iki oda iyi olur.
Adamları ikiye bölmek zorunda kalmayız.

"Yanyana olmasına gerek yok.
Aynı oda olsun. Konu kapandı."

Kağan:
"Buraya bir yatak daha getirelim.
En büyük oda burası."

"Tamam olur." Dedi Ferman.

"Bana neden fikrimi sormuyorsunuz acaba."

Ferman bana baktı.
"Son kararı ben veririm o yüzden."

Yarım saat içinde odaya bir yatak daha kuruldu.

Ferman. Halinden memnun yüzüme baktı.Kagan ve Zafer çıkınca yatağıma oturup.

"Neden böyle birşey istedin."
dedim.

Senin hep yanında olmanı istiyorum.

"İkinci yatak hikaye.
Aynı yataktada yatabiliriz." Dediğinde üzerime kaynar su boşalmış gibi hissettim.

"Nöeyyy." Dedim elime aldığım yastığı fırlatarak.
Yastık tamda omuzuna gelince Ferman acıyla omuzunu tutarak kıvranmaya başladı.
O an yaptığım şeye pişman oldum. Hemen yanına giderek.

"Özür dilerim isteyerek olmadı.
Bir an kızgınlıkla oldu. Yani seninde suçun."

Dediğim anda aniden bana sarılıp kendine çekti.
Gözlerime baktı derin mavi sular gibi.
Sonra dudaklarıma baktı.

"Senin için fesat.
Ben uslu uslu yatmaktan bahsediyordum."

Bu söylediği ile suç tamamen bana kalmış hissettim.

"Hayır." dedim

Tek yatacağım. Yastığımı alıp yatağıma döndüm.
Sonra yatağıma yatarak arkamı dönerek gözlerimi kapattım.

************************************
Bölüm sonu canlarım.
Oyları ve yorumları merakla bekliyorum.

 

Loading...
0%