Yeni Üyelik
69.
Bölüm

🔥D. 69 Yardım et.

@azamet_29_2

Geçtiğimiz Cuma Ferman okuluma seminere gelmişti.
Ve bugün Çarşamba. Seminerin üzerinden 5 gün geçti.

O günden sonra okulda bir çok kişinin bakışlarına ve dedikodularına maruz kalıyorum.
En son Ferman ile birlikte okuldan ayrılırken arkamda şaşkın şekilde bakan bir Jale ve buz gibi bakan bir Cenk bırakarak ayrılmıştım.

O günden sonra Jale'yi nadiren görsemde Cenk'i hiç görmemiştim.
Ve bundan hiç rahatsız değildim.

Bugün okula kendi arabamla geldim nihayet. Güzel tostosumu özlemişim.
Sabahtan itibaren bütün derslere girmiştim.
Elif ile dahada yakınlaşmış aralarda beraber oturmaya başlamıştık.
Bahçede birlikte çay içerken yapmak istediklerimizden bahsediyorduk.

Tabi ona kocaman bir şirketim var ama egitimsizlikten başına geçemedim diyemedim

Onunda hayali birgün iyi bir şirkette çalışmak iyi yerlere gelmek ve annesine güzel bir hayat yaşatmaktı. Babasının öldüğünü annesiyle yaşadığını yeni öğrenmiştim ve çok üzülmüştüm.

"Hadi kalkalım ders başlayacak."

"Tamam Elif sen git. Ben bir lavaboya gidip geliyorum."

Elif den ayrılıp lavaboya gittim.
Ben içerdeyken Jale ve yanındaki yağcı kızların sesini duydum.

"Kızım hala şaşkınım. Bu inek kız nasıl okurda Ferman Demirdağ'ın nişanlısı olur aklım almıyor."

"Kötülerin şansı iyi olurmuş derler."

Hala bizimle ilgili konuşuyorlar. Başka işiniz yokmu sizin ya. Dedim içimden.

Kızlar gittikten sonra kabinden çıkıp ellerimi yıkadıktan sonra kapıya yöneldiğimde bu kez Cenk'in sesini duydum.

Jale ile konuşuyorlardı. Bu demektir ki ikisi arkadaş olmalılar.

"Cenk ne bu halin.
Üfff...
İçkimi içtin sen. Birde okula mı geldin. Kapıdan nasıl girdin. Kimseye görünmeden çık git ceza alırsın."

"Sanane kızım. Sanane.
Sen işine bak. Sen ne anlarsın."

"Yoksa sen o salak kız yüzünden mi..?"

"Kes sesini Jale. Git dersine gir."

"Aman be ne halin varsa gör."

Jale'nin uzaklaşmasının ardından Cenk te ters yöne gidince sakladığım kapının arkasından çıkarak koşarak dersliğe doğru gitmeye başladım.

Şuan bu salak Cenk'in beni görmesini istemiyordum. Tam koridorun sonuna gelmiştim ki birinin beni tutmasıyla geriye sendeledim.

"Aslı."

"Cenk?
Ne istiyorsun. Bırak kolumu.
Geç kalıyorum derse. "

"Konuşacağız."

"Ne konuşması. Benim seninle konuşacak bir şeyim yok."

"Beni dinle bir dakika LÜTFEN!"

"İçki kokan ve kırmızı gözlerle bakan Cenk'e bakarak.
"Bir dakikan var." Dedim.

Daha fazla gürültü yaparsa okula rezil olmak istemiyordum.

"Gerçekten o adamla nişanlamısın."

"Okuldaki herkes dedikodu üzerine mastır yapmış galiba ne çabuk yayılmış." Dedim.

Sonrada parmağımdaki alyansı göstererek. "Evet nişanlım." Dedim.

"Sana göre yaşlı değilmi."

"Sanane.
Benden büyük olmasında bir sakınca görmedim."

"Bak Aslı. Seninle ilk karşılaşmamız hoş olmadı. Ama o günden beri aklımdasın. Sana karşı birşeyler hissetmeye başladım. Ben kimseye yani hiç bir kıza karşı böyle şeyler hissetmedim.
Yani... Senin hareketlerin konuşma tarzın sert oluşun beni sana daha çok çekti. Ben.. Ben senden hoşlanmaya başladım. Seminer günü Jale senin o adamla nişanlı olduğunu söylediğinden beri kendime gelemedim. Boş ver bırak o adamı. Seni ondan daha çok mutlu ederim inan bana. "

Gözlerimin içine bakan Cenk'e baktım.

"Süre doldu.
Ayrıca ben nişanlımı seviyorum. Halimden memnunum. Bu dünyada mutlu olabileceğim tek yer onun yanı.
Bir daha hiçbir şekilde karşıma çıkma." Dedim kaşlarımı çatarak.

Tam arkamı dönmüş giderken kolumdan tutarak beni kendine çevirdi. Duvarla arasına alıp,

"Sana aşık oldum diyorum anlamıyor musun?"

******
Kolumu tuttuğu elini koluyla birlikte geriye çevirip arkasına geçtim.
Zaten ayakta zor duruyordu. Bu yüzden dahada kolay olmuştu.

Sol dizinin arkasına ayağımla vurarak dizinin üzerine çökmesini sağlayıp yere doğru savurdum.
Dengesini bulup yattığı yerde bana döndüğünde yakasından tutarak.

"Bir daha Aslı'ya yaklaşırsan...?"

Dedim dişlerimin arasından ve geriye çekilip ayağa kalktım.
Söylediği son cümle beni tetiklemeye yetmişti. Her şeyi yoluna sokmaya çalışırken birde Cenk belasını çekemezdim. Bir uyarı şarttı.

"Aslı'dan uzak duracaksın."

Cenk şaşkın şekilde bana bakıyordu.
Alkolünde etkisiyle kafası karışmıştı.
Ama şuan aklındaki tek soru Aslı'ya ne oldu olmalıydı. Keyifle izledim halini.

Sonrada dönüp sınıfa doğru yürüdüm.

"Aslı bugünden tezi yok Ferman'a bu dallamadan bahsedeceksin.
Bu çocuk başımıza bela olacak demedi deme."

"Abartma Alev. Hallettin işte."

"Abartıyormuyum? Dalgamı geçiyorsun. Adam takıntı yapacak gör bak."

"Şimdi Cenk'ten Ferman'a bahsedersem bana okula gitme derslere evde çalış diye bir sürü nasihat verecek. Belkide okula gitmeyeceksin diyecek. Yada gelip Cenk'i pert edecek.
Bunu istemiyorum. Çok uzun zaman bekledim normal bir hayatı yaşamayı. Şimdi bir aptal çocuk yüzünden bundan vazgeçemem. Cenk bundan sonra benden uzak durur zaten.
Eğer yine böyle birşey yaparsa o zaman söylerim.
Ama şimdilik birşey söylemiyoruz. "

"Aslı. Hata yapıyorsun."

"Karışma Alev."

"Aslı iyi düşün."

Sınıfa girdiğimde Elif:

"Nerde kaldın nerdeyse bende gelecektim merak ettim.
Birşey oldu sandım. Hoca gelmek üzere."

"Tamam Elif. Geldim bişey yok."Dedim gülümseyerek.

Sınıfa girip yerime oturdum.
Bugünkü bütün derslerede eksiksiz girip günü tamamladığım da rahat bir nefes aldım.
Akşam olmak üzereydi. Arabama giderken aklıma gelen şeyle Elif'e döndüm.

"Elif sen nerde oturuyordun. Senide bırakayım mı?"

"Benimi?
Benim evim uzak otobüsle gidiyorum ben. Buradakiler gibi arabam yok maalesef."

"Tamam işte bırakayım senide."

"Bilmemki sana zahmet olur taa o kadar yol. Benim için benzin yakma."

"Sorun değil hadi gel.
Yolu tarif et ama yolları fazla bilmiyorum."

"Tamam."Dedi memnun.

Birlikte arabaya binip hareket ederken parkta kendi akrabasının yanında durmuş bize bakan Cenk'i gördüm.
Gözünü bile kırpmadan bana bakıyordu.
Hâlâ. Alev ile olan olayı düşünüyor olmalıydı.

*****
Elif'i gerçekten uzak olan evine bırakıp eve doğru yola çıktım.
Yolda arayan Ferman :

"Aslı. Eve geldim yoksun nerdesin iyimisin. Birşeymi oldu."

"Hayır iyiyim merak etme. Arkadaşım Elif'i de evine bıraktım. Geliyorum yakındayım. 5 dakikaya evde olurum."

Eve geldiğimde Ferman salonda volta atıyordu. Beni görür görmez hemen yanıma gelerek sarılıp.

"Neden geciriyorsun. Merakta bırakıyorsun beni."

"Merak etme geldim işte."

Dedim ayaklarımın ucuna yükselip yanağına küçük bir öpücük bırakarak.
Bunu ilkkez yapmıştım.
Ferman bu yaptığıma hem şaşırmış hem de halinden memnun bana bakıyordu.

"Ooo aşık kumrular. Hadi ayrılında yemeğe oturalım."

Arkamdaki Kerem'i gördüğüm an gözlerim kocaman oldu.
Yaptığım şeyi görmüştü. Olamaz yine rezil olmuştum.
Hemen odama doğru koşarak çıkmaya başladım merdivenleri.
Eminim Ferman arkamdan pis pis gülüyordu.

Odamdaki banyoya girerek aynaya baktım. Yanaklarım kıpkırmızıydı.
Elimi yüzümü soğuk suyla yıkayıp üzerimi değiştirdim.
Sonrada derin bir nefes alıp tekrar aşağı indim. Mutfak kapısına geldiğimde Ferman'ın Kerem'e:

"Lan zevzek neden sürekli Aslı'yı utandırıyorsun." Dediğini duydum.

Kerem:
"Ben ne yaptım abicim."
Dedi gülümseyerek. Artık yengecim o benim neden utansınki.

Hiç birşey duymamış gibi yaparak mutfağa girdim.
Güzel bir masa hazırlamıştı Esma Sultan.
"Ellerine sağlık Esma Sultan. Yemekler çok güzel görünüyor."

"Afiyet olsun kızım."

"Aslı. "

"Hımm. "

"Cenk konusunu Ferman'a söylemelisin."

"Hayır dedim Alev."

"O zaman ben söylerim. "

"Bu konuyu konuştuk. Tekrar ederse o zaman söylerim. Ama şimdi bu konuyu açmak istemiyorum. Lütfen biraz bekleyelim. Bence bir daha tekrar etmeyecek."

"Öyle olsun.Uyarmadı diyemezsin."

"Aslı."
Bana seslenen Ferman'a baktım.

"Efendim."

"Okul nasıl gidiyor. Memnun musun?"

"İyi. Hiç bir dersi aksatmıyorum. Hepsine giriyorum. Bir kişiden başka arkadaşım yok.
Çünkü istemiyorum.
Tek amacım var Ferman biliyorsun.
Bir an önce okulumu bitirmek ve babamın kaldığı yerden devam etmek. "

"Yarın artık o tostosu bırak. Sana daha iyi bir araba aldım. Yarın onunla gidiyorsun. O tostosla ancak pikniğe gidilir. Eve iki saat geç geldin."

"Aynen yengecim. Artık hevesin çıkmıştır. Bırak o köstebeği.
Bin medresede çıkar hayatın tadını."

"Bari yarında bineyim. Haftanın son günü zaten." Dedim dudaklarımı büzerek.

Gülce:

"Çocuk gibisin Aslı."Dedi gülelerek.
Onunla birlikte hepimiz gülmeye başladık.

*****
Bugünde okula tostos umla geldim. Ama son kez.
Ferman'ın bana başka bir araba almasını istememiştim ama yinede almıştı. Artık tostosumla ancak pikniğe yada çiftliğime gidecektim.
Arabamla gelmiştim gelmesine ama, parka baktığımda ağzım açık kaldı.
İnanamıyorum bugün herkes arabayla gelmişti hemde bu saatte.
Maalesef yer bulamadığım için okuldan biraz aşağıya park etmem gerekti.

Öğlen arası duruma göre parka çekerim seni diyerek arabamla vedalaştım inerken.
Sonrada hızlı adımlarla okula giderek hoca gelmeden dersime girmeyi başardım.
Sınıfa girdiğimde Elif bana el sallayarak,

"Aslı, günaydın hayırdır geciktin."

"Bu kız nasıl oluyorda otobüsle benden önce geliyor. Ferman haklı tostosla ancak pikniğe gidilir."

Dedim kendi kendime sesli şekilde konuşup gülerek.
Elif'in şaşkın bakışları eşliğinde yerime oturdum. Kendi kendime gülememi garipsemişti.

"Neden güldün."

"Günaydın Elif. Arabam olmasına rağmen gecikmem kendime bile komik geldi.
Birde parkta yer bulamadım. Bugün özel bir günmü neden herkes arabayla gelmişki. Yer olmayınca dışarıya park ettim. O yüzden de haliyle geciktim."

Az sonra gelen hoca ile ders başlamış ve benim için oldukça verimli bir ders olmuştu. Fazlasıyla not almıştım. Önemli yerlerin altını kırmızı ile tekrar tekrar çizerek okumayı not ettim. Sonunda ara verildiğinde gözlerim sulanmıştı.

"Aslı senin gözlerin sulanıyor. Bir göz doktoruna git bence."

"Evet ya haklısın aslında. Arada ağrıyor ve uzak görüşümde de sıkıntı başladı. Sanırım gözlerimde bozuluyor. Galiba ben yaşlanıyorum." Dedim yine sesli şekilde gülerek.
Sınıftan çıkıp kafeteryaya indik.

"Elif çayımızı bahçede içip diğer derse göz atalımmı?"

"Tabii,benim içinde iyi olur. Biliyormusun Aslı, seninle olunca daha çok ders çalışası geliyor insanın.
Senin kadar derse meraklı biri daha yok sınıfta."

"Tam bir inek diyosun yani. "

"Ha. Hayır. Öyle demek istemedim özür dilerim."

Kızın yüzüne bakıp üzgün halini görünce. Gülümseyerek,

"Hemen üzülme şaka yaptım.
Öyle demek istemediğini biliyorum.
Hadi gel. Çayları alıp çıkalım."

"Çikolatada alalım mı. "

"Alalım."

Birlikte çayları ve bitter çikolatalarımızı alıp çıktık.
Bahçede ağaç altı bir yer bulup oturduk.

"Burası çok güzel Aslı.
Serinde. Piknik havası veriyor."

"Aynen.
Elif haberin varmı sonraki derse mahir hoca girecekmiş."

"Öylemi? Güler hoca niye yokmuş. Yoksa..."

"Evet. Güler hoca gebelik iznine ayrılmış. Son ayları bebişi olacakya."

"Ayy.. Çok tatlı bir haber.
Aslı. İlerde evlenip çocuklarımızın olduğunu görmek nasip olurmu acaba."

"Neden olmasın senin gibi bir kızı bulan adam elinden kaçırmamalı. Bence sen çok iyi bir eş ve anne olursun."

"Sende."

"Biliyormusun? Benim ilk çocuğum kız olacak onunla her şeyi birlikte yapacağız. Ferman ve benim bir parçamız olacak. Onu çok seveceğiz. Benim gibi olmasına, yalnız kalmasına, sevgisiz kalmasına izin vermeyeceğim."

"Peki kız olacağını nerden biliyorsun."

"Rüyamda gördüm." Dedim gülümseyerek. Bir an o rüyayı tekrar yaşadım.

"Teşekkür ederim Aslı. Sen çok iyi bir arkadaşsın. "

"Sende."

"Hey! Wosvoslu kız."

Arkamdan bağıran çocuğa baktım.

"Ne var."

"Senin köstebeği götürüyorlar. "

"Ne. Kim? nereye? Götürüyor. Olamaz.
Elif çantama bakar mısın."

Elif'e çantamı bırakıp koşarak bahçeden çıkarak aşağıya doğru gittim.
Doğruydu arabamı çekiciye almışlardı.

"Hey!Durun! Durun diyorum!"

Adam beni hiç duymuyor işine devam ediyordu. Yanına kadar gelip çekicinin önünde durdum.

Soluk soluğa kalmış ellerimi dizlerime dayayıp nefes almaya çalışıyordum.

"Benim arabamı nereye götürüyorsunuz. "

"Aslı. Dikkat et! Aslı kaç."

"Alevv...?"

Hızla sağıma soluma bakarken arkamdan belime sarılan bir kol ve burnuma kapanan bir bez.
Ve kulağımda onun sesi.

"Oda bizimle geliyor bebeğim."

Dedi fısıltıyla.
Nefesimi tuttum o berbat kokuyu çekmemek için çırpındım ama olmadı. Arkamdaki siyah arabaya doğru çekiliyordum. Gözlerim kapanırken duyduğum o iğrenç ses.

"Artık sadece benimsin."

Ve korkuyla söylediğim son kelimem "Ferman. Yardım et.."

*****
Birgün önce.

"Cenk.?
Koridorun ortasında yerde bağdaş kurmuş ne yapıyorsun.
Oğlum neden bağıra bağıra gülüyorsun manyadınmı.
Lan yoksa yine bişeylermi çektin. Üff. Bide içmişsin. "

"Karışma Cem. Şuan acayip iyiyim oğlum.
Ben..Ben böyle bir kız görmedim lan. Aklımı alıyor lan..."

"Cenk. Aptal aptal konuşmada kalk yerden. Gidelim,sen iyi değilsin.. Benim dersim bitti gidiyordum. Senide evine bırakayım. Kendine gel bak baban seni böyle görürse gebertir."

"Bişey olmaz bana."

"Kalk ne bu halin,ne oldu anlat."

"Kuzen bana borcunu ödeme zamanı. Yarın bana lazımsın."

"Ne? Niye lazımım. Bak pis işlerine beni karıştırma."

"Tek yapacağın bizim çocuklara haber ver. Yarın 8 de arabasıyla gelen herkesin okulda yediğini içtiğini ben ödeyecem. "

"Lan manyak araba galerisine döner buralar.
O kadar yeneni içileni nasıl ödeyeceksin peki."

"Sen karışma. Cenk cömert gününde dersin herkese."

"Ne iş karıştırıyorsun lan sen.
Bak boktan işlere bulaşma,benide bulaştırma."

"Sen sadece dedigimi yap. Başka bişeye karışma. Bilmedigin bir şeyden zarar görmezsin."

"Sadece borcumu ödemek için yapıyorum bak. Yoksa sana yardım falan etmezdim."

*****

"Ooo Cenk beyefendi gelmiş.
Hayırdır zengin çocuğu sen buraları bilirmiydin."

"Uzatma Çetin.
Seninle yarın işimiz var."

" Nasıl bir iş."

"Bol paralı bir iş."

"Oo tam benlikmiş.Anlat bakalım. "

"Yarın sabah 8 de çekicini alıp bizim okulda ol.
Oradan eski model bir wosvos alacaksın."

"Ne işime yarayacak."

"Araba modifiye oğlum. Rengini plakasını değiş istediğin fiyata sat.
Ama yükleyince üzerini ört kimse görmesin."

"Modifiye demek. Tamam anlaştık, ta. Peki senin kazancın ne olacak."

"Ben arabayla değil sahibiyle ilgileniyorum.
Arabanın sahibi benim, araba senin olacak. Sen arabayı çekerken kız arabasının yanına gelince avucuma düşecek."

"Senin ne yaptığın beni ilgilendirmez. Ben arabayı alır giderim."

*****
Şimdiki an.

Evet vahşi kedi. Artık ellerimdesin.
Bundan sonra hep benimle olacaksın.
Seni o adama bırakmam.
Benim sevdiğim gibi sende beni seveceksin.
Beraber buralardan gideceğiz.
Şimdi uyu,uyu ve dinlen.

*****
ELIF'DEN

Aslı arabasının çekildiğini duyar duymaz yanından kalkarak fırlayıp gitmiş 1 saat geçmesine rağmen dönmemişti. O olmayınca derse girmemiş hala bahçede bekliyordum.

Telefon numarasını almadığımı şuana kadar fark etmemiştim. Arayıp nerede olduğunuda soramıyordum.

Ah aptal kafam neden şimdiye kadar hiç sormadım ki.

O sırada kulağıma telefon sesi gelince elimi cebime attım. Ama benim değildi.
O zaman kimindi.
Aslı'nın çantasından geliyordu ses.

Hemen çantanın cebinden telefonu çıkarıp açtım.

"Alo. Yengecim. Hazırlan seni almaya geliyoruz.
Bugün eve gitmeden biraz gezelim dedik.
Alo. Aloo. Yengecim?"

"A...Alo."

"Alo?Kimsiniz? Ben Aslı'yı aramıştım ama,yanlışmı aradım yahu. Kusura bakmayın."

"Durun kapatmayın.
Ben Aslı'nın arkadaşıyım.
Adım Elif. Aslı 1 saattir yok telefonu ve çantası bende."

"Ne demek yok. Nasıl yok.
Nerdesiniz."

"Okulun bahçesinde,kafeteryanın önündeki alanda."

10Dakika sonra gelen kişileri halinden tanıdım. Aslı'yı arayan kişilerdi. Genç bir çocuk ve birde kız.
Birde koruma gibi biri. El sallayarak kendimi belli ettim.
Koşarak yanıma gelerek.

"Anlat ne oluyor." Dedi genç çocuk.

"Bi..Bilmiyorum. 1 saat önce bi çocuk gelip Aslı'ya,senin arabanı çekiyorlar dedi. O da apar topar fırladı gitti. Geri dönmedi. Telefonu çantada unutmuş. Çantasıda bende kaldı."

"Yürü benimle geliyorsun." Dedi kolumdan tutarak.

Birlikte içeri girip güvenliğe gittik. Adamlar bahçe içini ve dışını gösteren kameralara baktılar.
Aslı sabah park yerine kadar çıkıyor ama yer olmadığı için geri dönüyordu. Yani arabasını dışarıya okuldan uzağa bırakmıştı. zaten yürüyerek geldiğinide gördük.Sonraki görüntülerde de okuldan aşağıya doğru koşarak gidiyordu. Ama o andan sonra görüntülerde yoktu.
Hemen oraya gitmek için çıktık.
Birlikte okulun aşağı kısmına indik.
Ama ne Aslı nede arabası vardı.
Kendimi tutamayıp ağlamaya başladım.

Yanımızdaki kız.

"Abimi arayalım."
Dediğinde dahada endişelendim.

"Ben arayamam valla abla. Sen ara."

"Kerem, uzatma ara."

Adının Kerem olduğunu öğrendiğim çocuk eline telefonu alıp aradı.

"Alo. Abicim. Sana bişey söylemem gerekiyor.
Ama sakin ol tamam mı. Şeyy...Aslı kayıp. "

Telefonun diğer ucundaki kükreme gibi gelen sesi bulunduğum yerden ben bile duyabilmiştim.

Kerem:
"Tamam abi burada bekliyoruz." Dedi ve kapattı. Endişe ve korkusu yüzünden okunuyordu.

"Ablacım birazdan burada fırtına çıkacak."

Birlikte tekrar bahçeye döndük. Dersler bitmiş diğer çocuklar bahçeye çıkmışlardı.
Kenardaki banklardan bitine oturup beklemekten başka çare yoktu.
Bizde öyle yaparak oturduk.

"Sen Aslı'nın arkadaşısın değil mi?"

"Evet. Adım Elif." Dedim

Gözümdeki yaşları silerek.

"Ben Gülce. Bu da kardeşim Kerem.
Aslı yengemiz. Abimin nişanlısı.
Bildiğin başka bişey varmı Elif."

"Yok. Yemin ederim.
Yemin ederim size anlattığımın dışında bişey bilmiyorum."

Kerem okula bakarak. "Birazdan abim bu okulu yıkacak."

Hem Gülce hem ben gerçekten üzgün duran Kerem'e baktık. Yüzündeki ifade gerçekten ciddiydi.
Geçen 20 dakikanın ardından bahçe kapısının önüne iki tane siyah büyük araba geldi. İçinden hışımla inen kişi Ferman Demirdağ dan başkası değildi. Yanında da iri yarı biri ve birkaç kişi daha.
Yüzüne baktığımda gerçekten ürkmedim değil. Etrafındaki hayran kalabalığına aldırmadan hızlı adımlarla yanımıza geldi.
Kaşları çatık göz bebekleri sinirden iyice koyulaşmış şekilde yanımızda durdu.

"Anlatın neler oluyor. " Dedi yüksek sesle.

Olanları anlattığımızda hışımla içeri girdi,arkasındanda biz.
Güvenlik bölümüne girer girmez adamın yakasından tutarak bütün kamera görüntülerini aç diye bağırdı. Görüntüleri birlikte tekrar izledik.

Kafesteki Aslan kadar sinirliydi. Bir ileri bir geri dolanıp duruyordu.
Hızla binadan ayrılıp az önce baktığımız yere doğru birde Ferman Beyle gittik.

Biz etrafa Aslı için bakınırken o başka bir şeye bakıyordu sanki.
Diğer arabalara bakıyordu. Ve durdu bakışları.

"Zafer."

"Buyur abi."

"Şu Kırmızı ve şu Beyaz araba. " Dedi arkamızdaki arabaları göstererek.
Hemen içeri git. Sahiplerini bulun getirin. Kameralarının görüntüsünü alın.
O an fark etmiştik.
Arabalarda ön camda 24 saat kayıt yapan kameralar vardı.

1 saat kadar sonra. İki öğrencinin gelişiyle görüntüleri almış bilgisayara yüklemiş pür dikkat açtığımız görüntüye bakıyorduk.

Görüntüye ilk olarak bir çekici ve arkasında siyah spor bir Mersedes girdi. Çekici arkasını Aslı'nın arabasına doğru çevirip arabayı çekiciye çıkarıp bağlarken Aslı da koşarak çekicinin yanına gelip durdu.

Ellerini dizine dayayıp soluklanmaya çalışırken,Aslı dikkat çekici şekilde bir anda yerinde doğrulup panikle etrafa bakmaya başladı.

"Alev uyarmış." Dedi Ferman dikkatli şekilde bakarken.

Sonrada arkasından yaklaşan biri Aslı'yı yakalayıp yüzüne bir bez bastırdı. O an Ferman beyin kibar görünüşünün altındaki canavarı gördüm. Gün yüzü görmemiş küfürler duydum ağzından.
Bu görüntüde adamın kim olduğu görünmüyordu. Hemen diğer görüntüyü açtık. Bu görüntü diğer arabanın acısından çekilmişti.
Ve Aslı'yı kaçıran kişi apaçık görünüyordu bu kez..

"Zafer. Hemen kimliğini bulun." Dedi Ferman Bey.

"Gerek yok. Bu Cenk Kayalar." Dedim sulu gözlerle bakarken.

"Bir üst sınıftan."

"Kayalar.? Kayalar inşaat.
Cem Kayalar'ın oğlumu." Derken arkasından bir sürü küfür daha etti.

Bize dönerek.

"Siz eve." Dedi,kardeşlerine.

"Sizde evinize gidin.Zafer biri kızı bıraksın. Bizde gidip Kayalar'ı görelim.
O piçi elime geçirdiğimde inim inim inletecem."

************************************

Evet Bölüm sonu canlarım.
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.
Hepinizi seviyorum.





















 

Loading...
0%