Selam yeni bölümden merhaba.
Süper bir bölümle geldim.
İyi okumalar.
BEĞENMEYİ ve yorum yapmayı unutmayın lütfen
******************************
Yanında oturan Aylin,
Aslı'nın ellerini saçlarından ayırıp avuçlarına alarak,
" Sakin ol canım."
Dedi.
Ayağa kalkarak Ferman'ın kolundan iki eliyle tutarak iki üç adım uzaklaştı.
"Ferman acele etmiyormusun. Biraz daha beklemeliyiz bence."
"Hayır.
Ne kadar çabuk olursa o kadar çabuk kurtulur bence."
Alev:
"Aslı artık anlat.
Anlatta artık kurtul.
Onlarında yardımı ile daha hızlı intikam alabiliriz."
"Sen sus sana sormadım.
Sen bana karışma.
Sendende bıktım artık. Rahat bırak beni."
"Susmayacağım sen değilmiydin onları elimle öldüreceğim diyen. Havamı atıyordun sadece."
"Aslı, iyimisin sakin ol.
Bak, Beni dinle. " Dedi Kerem.
"Sende sus. Sanane.
Sen niye karışıyorsun. Hiç birşey bilmeden akıl vermeyin bana."
"Aslı sen söylemezsen ben söylerim." Dedi Alev.
"Hayır.
Söyleyemezsin."
"Evet. Söylerim."
"Buna izin vermiyorum.
Karışmayacaksın."
"O zaman sen hallet."
"Yeteeerr. Yeter artık.
Defol git artık kafamın içinden. "
Dedi Aslı elleriyle saçlarını tutarak.
"Ben artık ne yapacağımı bilmiyorum."
Sesi çok güçsüz çıkmıştı.
Ferman ve Aylin, endişeli bakışlarla Aslı'nın Alev ile tartışmasını sadece izliyordu.
Ferman, Aslı'nın yanına gitmek istesede Aylin kolundan tutarak geri çekip engel oldu.
Alev'in daha mantıklı birşey söylediğini anlamıştı.
Kerem olanları görünce.
"Abicim, Allah yardımcınız olsun ben kaçar. Benim yarın sınavım var.
Olmasa bile bu ürkünç ortam bana uygun değil.
Hadi size iyi geceleeer." Demişti ki.
Aslı. "Otur!" Dedi sertçe.
Kerem daha kalkamadan olduğu yere sinmişti resmen.
Aylin, yavaşça Aslı'nın yanına geldi.
"Aslı'cım, bana bak lütfen.
Bizim tek istediğimiz sana yardımcı olmak. Anlat her şeyi.
Bizde bililelimki yardımcı olalım. Bu yükü yalnız taşımak zorunda değilsin.
Bizimle paylaşabilirsin."
Aslı, çaresiz gözlerle Ferman'a baktı. Gözlerinin mavisi deniz gibiydi.
Huzur veriyordu.
Sonrada Aylin'e baktı.
Pes etti. Yorgun omuzları düştü.
Koltuğa bıraktı kendini.
Aylin ve Fermanda tam karşısındaki koltuğa oturup dikkat kesildiler.
Ferman'ı bir heyecan sarmıştı.
"Her şeyi anlatacak." Dedi içinden.
Her şeyi öğreneceği için heyecan yapmıştı yersiz.
Neden bu kadar merak ediyordu.
Belkide bunun nedeni yıllardır her şeyin kendi kontrolünde olmasıydı.
Her şeyi bilmek her konuda bilgi sahibi olmak herkesi ve herşeyi kontrol altında tutmak.
Dostlarınıda düşmanlarınıda en küçük ayrıntısına kadar tanımak.
Bilgisi dahilinde olmayan şeyleri kabullenememek,bundan rahatsız olmak karakteriydi.
Anne ve babasının ölümünün ardından,sevdiklerini ve babasının mirası olan şirketi korumak için bu karaktere bürünmek zorunda kalmıştı.
Can yakmış.. Canı yanmıştı.
Aslı derin bir nefes aldı ve verdi. Konuşmaya başladı.
"İki buçuk yıl önceydi.
Babamla şirketten geliyorduk.
Babam o gün beni şirkete çağırmıştı. Okuldan çıkınca babamın yanına gitmiştim.
MAVİŞAH Holding. Dedi Aslı.
Dudaklarında özlem dolu bir gülümseme kırıntısı belirdi.
Ömer MAVİŞAH'ın gururu,göz bebeği.
Annesi kanserden öldükten sonra Aslı'nın katlarındaki koridorlarında oynayarak büyüdüğü, MAVİŞAH holding. Adının giriş kapısının üzerine sarı yaldızlı harflerle yazılı oldugu bina.
Bu binanın önüne her geldiğinde tam önünde durup.
En alttan en üste kadar büyüklüğüne hayran kalırdım. Çocuk aklı işte bir kaleye benzetirdim.
O günde , önce o kale gibi duran binanın büyüklüğünü izledim.
Sonra babamın yanına çıktım.
Uzun zamandır beraber, sadece ikimiz birlikte vakit geçirememiştik.
Babam yeni karısıyla evlenmişti.
Kadın genç kızmış gibi birde balayı istemişti. Halbuki benden büyük oğlu vardı birde.
Düğün balayı derken 4 aydır doğru düzgün göremiyordum babamı.
O akşamda birlikte yemeğe gittik.
Çokta güzel bir gece olmuştu.
Yemekten kalktığımızda gece iyice ilerlemişti.
Arabayla dönüyorduk.
Geldiğimiz yol karanlık ve boştu.
Babam eve geç kalmayalım diye birazda hızlı kullanıyordu. Karısı dırdır yapıp sinirini benden almasın diye.
Çünkü ne zaman canı sıkılsa zehir saçan dili beni buluyordu.
Birden ne olduğunu anlamadığım bir şeye çarptık. Yada bize birşey çarptı anlayamadım o an.
Araba hızla kendi etrafında dönmeye başladı. Açılan kapıdan savrularak yola fırladığımı hatırlıyorum."
Aylin araya girerek , ellerini ağzına kapattı korkuyla.
Ferman ise kaşlarını çatmış gözünü kırpmadan dinliyordu.
"Gözlerimi açtığımda, yerde yüz üstü yatıyordum.
Her yerim ağrıyordu. Alnımdan yüzüme doğru kanımın aktığını hissediyordum. Burnuma gelen kendi kanımın kokusu hala aklımda. Midemi bulanduruyordu koku.
Arabamıza doğru baktım.
Bize başka bir arabanın çarptığını,o an anladım.
Babam arabanın içindeydi.
Hâlâ elleriyle başını tutuyordu.
Şok içinde öylece kala kalmıştı.
Bize çarpan arabadan biri indi.
Ben babama yardım edecek diye düşünüp sevinirken.
O... " Dedi.
Aslı'nın boğazından bir hıçkırık kaçtı ondan izinsiz.
"O...adam babamı arabadan çekerek çıkardı. Elinde o an gördüğün sopayla...
O... Sopayla babama vurmaya başladı.
Vurdu.. Vurdu.. vurdu..."
Aylin yine araya girerek,
"Aman Allah'ım." Dedi.
"Babam kanlar içinde yere düştü. Yerde öylece yatıyordu. Yüzü bana dönüktü ve kandan kıpkırmızıydı.
Gözleri...
O. Donuk gözleri bana bakıyordu. Ölmüştü."
Aslı'nın gözlerinden sicim gibi akan yaşlara hıçkırıkları karıştı.
"Orda öylece yüz üstü yatıyordum.
Kıpırdayamıyordum.
Kalkamadım,ona engel olamadım.
Hiç birşey yapamadım. Sadece izledim."
"Sonra başka bir arabayı farkettim. arabada oturan o..
O..kadını gördüm."
Dedi Aslı. Elleriyle gözlerini sildi ama hala ağlıyordu.
Arabada olanları izlemiş ama engel olmamıştı.
Adam babamı öylece bıraktıktan sonra o kadının yanına giderek yarı açık camdan birşeyler konuştu.
Bir zarf aldı kadından ve arabasına binip basıp gitti.
Gözlerimi açık tutamıyordum.
Sadece kabus olsun diye dua ederek kapattım gözlerimi.
Kendime geldiğimde hastanedeydim.
O kadın ve oğlu baş ucumda bekliyor bana bir fareye bakar gibi bakıyordu.
Doktor gelip bana, trafik kazası geçirdiğimizi babamın kaza yerinde öldüğünü söyledi.
Arabanın çarpışma şiddetiyle başına ağır darbe aldığını ve beyin kanamasından öldüğünü söylediler.
Hayıır. Diye bağırdım.
Hayıııır...Hayır.Hayır.
Kazadan sonra hala yaşadığını.
Birinin ona saldırdığını kazadan değil başka bir adam tarafından öldürüldüğü anlattım.
Bu kadının o adamı tanıdığını,onunda orada olduğunu her şeyi gördüğünü anlattım.
Ama kimse inanmadı.
Bağıra çağıra söyledim. Okadar çok bağırdım o kadar ağladım ki.
Ama yinede kimse dinlemedi.
Doktor kriz geçiriyor dedi. Sakinleştirici iğne yaptılar.
Uyuttular her uyandığımda yine bağıra çağıra polis istedim.
Yine dinlemediler.
Her uyandığımda bıkmadan usanmadan aynı şey..
2 ay hastanede psikiyatri servisinde tuttular zorla.
Kollarımdan yatağa bağladılar.
İğrenç hasta bakıcıların alaylarına tacizlerine maruz kaldım.
Sonunda pes ettim...
Hastanede kalmaktan kurtulmak için,babamın talihsiz bir kazada öldüğünü kabul ettim ve sustum.
Herşey çok iyi ayarlanmıştı.
O kadın bu işten hiç şüpe edilmeden sıyırmıştı kendini.
Eve döndüğümde meğer hastaneyide arayacakmışım ama farkında değilmişim.
Bir hafta sonra babamın avukatları geldi eve.
Miras işi için.
Nariman ve Demir'le konuştular.
Avukatlar gittikten sonra o ikisinin konuşmalarını duydum.
Babamın vasiyetinin olmadığını resmi işlemler bitince yani on gün içinde mirascıyı açıklayacaklarını söylemişler.
Demir denen o pislik.
"Bu kızın mirasçı olmasını engellemeliyiz.Bu kadar şeye boşa katlanmadık."Dedi.
Neriman'sa,
"Nasıl olacak. Bu kız hastanede bas bas bağırarak bizim babasını öldürdüğümüzü söyledi. Şimdi bu kızıda öldürürsek polis bu sefer bizim peşimize düşer."
Bu sözlerden sonra korkarak odama gitmek istedim ama ne planladıklarını öğrenmeliydim.
Dinlemeye devam ettim.
Neriman:
"Başka bir yol bulmalıyız ama ne.
Buldum! Bu kız zaten deli potansiyeline sahip o zaman dahada delirmeli. Okadar delirsinki kendini öldürmeye kalksın."
Demir:
"Ne yapmayı düşünüyorsun."
"Ben değil sen yapacaksın."
Ferman konuşmasını bölerek.
"Bileklerini o yaptı değilmi."
Aslı şaşırarak sen... nasıl.."Dedi,göz yaşlarını silerken.
"İntihar eden biri iki bileğini aynı anda kesemez. Polis bunu nasıl anlamamış. Yada anladı ama onlara çalışan biri vardı."
Aylin Aslı'ya baktı.
"Doğrumu, Demir mi yaptı?"
Aslı'nın gözlerinden yeniden yaşlar akmaya başladı.
Başını aşağı yukarı sallayarak,
"Aynı geceydi. Elektirikler yoktu. Odama geldi.
Kapımı çaldı.
Kilitliydi, açmadım.
Daha hızlı vurmaya başladı. Bağırmaya küfürler etmeye başladı.
Sonra...Kapıyı kırmaya çalışıyordu.
Çok korktum.
Bağırıp yardım istedim ama kimse yoktu. O kapıya her omuz atışında ben daha çok titredim.
Sonunda kapıyı kırıp içeri girdi.
Bana iğrenç şekilde bakıyordu.
Onu içerde görünce korkum on kat daha arttı.
Yüzündeki o iğrenç gülüşünü hiç unutmadım.
Sonra üzerime doğru gelmeye başladı.
Yalvardım!! Uzak dur benden bana yaklaşma ben size ne yaptım?
Ne olur bırak beni gideyim dedim. Çok ağladım. Ama..."
Boğazından bir hıçkırık kaçtı yine Aslı'nın.
Ferman'ın ve Kerem'in bakışları
Aslı' daydı ikiside yumruklarını sıkmış taş kesilmiş şekilde Aslı'ya bakıyorlardı.
Aylin titrediğini farkettiği Aslı'nın elleri tuttu.
"Tamam, sakin ol Aslı.
Sadece geçmişte kalan şeyler bunlar korkma.
Şuan bizimlesin. Hiç kimse sana bir şey yapamaz, güvendesin."
"Biz neden, her gün çoğunlukla uyur ve her gece hastaneden kaçardık, Kaçamazsak sabaha kadar o odada oturur hayaller kurardık biliyormusun Aylin."
Dedi Aslı , dudağının kıyısında bir gülümseme kırıntısıyla.
"Biz her gece kabuslarımda Demir'i, ondan nasıl kaçmaya çalıştığımızı ama o lanet duvarın dibinde yakalanıp nasıl kanlar içinde kaldığımızı görmemek için, bunun için geceler boyu uyanık kalırdık."
Aylin:
"Bu günlük bu kadar yeter Aslı. Daha sonra konuşuruz tamam mı."
Dedi.
Dayanamadı Aslı'nın bu üzgün haline.
"OLMAZ!
Artık taşıyamıyorum bu yükü."
Ayağa kalktı Aslı.
Kendine çok kızıyordu.
O adama karşı koyamadığı için onun yaptıklarını engelleyemediği için.
"Anlatmazsam ölecek gibi hissediyorum.
Anlatmalıyım...
Odama zorla girdi.
Korkudan yatağımın arkasına saklandım. Karanlığa rağmen beni görüyordu. Üzerime doğru geliyordu. O yavaş yavaş üzerime doğru yürürken ben yavaş yavaş ölüyordum sanki.
Ölesiye korkuyordum çünkü.
Tam yanıma geldi ve durdu.
Bana baktı gözlerimin içine baktı.
Ben hala korkuyla titreyerek yalvarıyordum.
Elini uzattı geceligimi yakasından tutarak hızla çekip yırttı.
YETER!!! Diye haykırdı Ferman, ayağa kalkarak.
"Daha fazla anlatmana gerek yok.
Susss..."Dedi acıyan ses tonuyla.
"HAYIR!! Anlat dediniz madem anlatacağım. Sende sonuna kadar dinleyeceksin anladınmı? "
Ferman dişlerini ve yumruklarını sıktı iyice. Dönüp Aylin'e baktı sadece.
Aylin gözleriyle karışmayalım şeklinde işaret yaptı.
Ferman yerine oturdu.
Daha çok sıktığı yumruklarını dizlerine bastırarak dinlemeye devam etti.
Kerem de en az onun kadar sinirliydi.
Ayakta duran Aslı yumruklarını sıktı.
Anlatmaya devam etti.
"Üzerimde ne varsa parçaladı.
Bense ellerimle vücudumu kapatmaya çalıştım sadace .
Sonra sağ elimi tutup,kapatmaya çalıştığım vucudumdan çekip yukarı kaldırdı.
Duvara yasladı. Cebinden küçük bir jilet çıkararak gözlerime baktı.
Jiletin keskin ucunu vücudumadan başlayarak boğazıma doğru sürtmeye başladı. O an boğazıma sürtmesi için dua ettim.
Ancak o zaman bu utançtan kurtulurdum. Ama o.
O jileti boğazımdan çekerek bileğime dayadı.
Tek hamlede bir çizik attı.
Ferman o kadar çok sıkıyordu ki dişlerini. Resmen gıcırtılar geliyordu.
Ben çığlık atarken diğer kolumu tutup aynı şeyi diğer bileğime de yaptı.
Kendimi öylece yere bıraktım.
Artık sesim çıkmıyordu. Ağlamıyordum bile.
Ölecektim.
Kurtulucaktım hiç olmazsa umuduyla pes ettim.
Penceremin önünde yerde yatarken.
Ölmeyi bekledim. Açık olan penceremden gökyüzüne baktım. Dolunay vardı. Dolunayı izleyerek ölmeyi bekledim sadece.
Ama... Ama...
Aslı'nın hıçkıra hıçkıra ağlaması dahada şiddetlendi.
Ferman hızla yerinden kalktı. Aslı'ya sımsıkı sarıldı.
Aslı elleriyle yüzünü kapamış şekilde Ferman'ın göğsünde ağlamaya devam ediyordu.
Aylin yaş dolu gözleriyle yere bakıyordu. Kerem'in durumuda Aylin le aynıydı.
Ferman Aslı'ya doğru başını eğerek.
"ÖZÜR DİLERİM!!
O gün orada olmadığım için.
O günde seni tanıyor olmadığım için.
O gün seni ondan koruyamadığım için.
Özür dilerim, çok özür dilerim.
Bu kadar şeyi yaşamak zorunda kaldığın için. Özür di.. le.... "
Cümlesini tamamlayamadı. Ferman.
Göğsünde ağlayan kızın ağırlığını hissetti.
Aslı daha fazla dayanamayan bedenini Ferman 'ın kollarına bırakıvermişti.
Geçmişte yaşadığı korku ve acıyı tekrar tekrar hissetmek ruhuna ve bedenine ağır gelmişti.
Bu ağırlık Aslı'yı karanlığa çekmiş, Aslı'da hiç itiraz etmeyip kendini karanlığa bırakmıştı.
Ferman.
Kızın kollarına yığılıp kalmasının ardından.
"Aslı." Diyerek tek hamlede kucağına kaldırdı kızı.
Hemen yanına gelen Aylin'e baktı.
"Tamam. Sadece bayıldı.
Geçmişini bilinç altından çıkarıp yeniden yaşamak ağır geldi.
Odasına çıkaralım. Birde sakinleştirici yaparım. Uyuyup dinlensin."
Ferman kızın anlattıklarına takılmıştı.
Demir'in yaptıkları aklına geldikçe. Demir'in derisini yüzmek istiyordu.
Kızı,kriz geçirip kendi kendini paralamış. Sonrada intihar etmiş gibi gösterek delirtip hastaneye yatırmışlar.
Kız o gün korkudan konuşma yetisinide kaybetmiş.
Sonrada her şeyin üstüne konmuşlar.
Ulan şerefsiz bu yaptıklarının hesabını sana sormazsam bende adam değilim.
Aslı'yı odaya çıkararak yatağına yatırdı Ferman.
Aylin yanında getirdiği çantadan çıkardığı ilacı enjektöre çekip Aslı'nın koluna enjekte etti.
Ferman Aylin'e,
"Sende odana gidebilirsin.
Gülce'nin yanındaki oda." Dedi.
Aylin sessizce odadan çıkınca odadaki tekli koltuğu yatağın yanına çekerek oturarak Aslı'yı izlemeye başladı.
Sabaha daha rahatlamış şekilde uyanmasını umuyordu.
*********************************
Evet Bölüm sonu canlar.
Bölüm hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum benimle paylaşırmısınız.
Sonraki bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın