Yeni Üyelik
19.
Bölüm

🔥D.19 Yeni gün

@azamet_29_2

Perdedeki aralıktan yüzüme gelen güneşin verdiği sıcaklıkla uyandım.

Sabah olmuştu

Sabah olmuştu.
Ama ben yüzyıl daha uyumak istiyordum. Elimde hissettigim sızıda neyin nesi diye baktım.
Serum takılıydı.

Akşam olanlar aklıma gelince yatağımın içine dahada girerek kaybolmak istedim

Akşam olanlar aklıma gelince yatağımın içine dahada girerek kaybolmak istedim.

Hemem herşeyi, bağıra çağıra anlatmıştım.
Yaşadığım o günlere tekrar gitmiştim. Sinirlerim bozulunca kendimi tutamayıp yine ağlamaya başladım.

Kendimi yalnız, aciz, acınası hissediyordum.
Dünyada tek başına kalmış biriydim çünkü. Annesi kanserden ölmüş.
Babası,üvey annesinin tuttuğu adam tarafından öldürülmüş,son yıllarını tımarhanede geçirmiş biri.

Hatta yalnızlıktan kendi içinde ikiye bölünmüş biri. Ben nasıl bu hale gelmiştim. Nerede ne yanlış yaptımda böyle bir hayat yaşamaya mahkum oldum.
Ağlamam dahada artmış göz yaşlarım yastığımı ıslatıyordu.

Yaşadıklarımı anlatırken o anları tekrar tekrar yaşamak ağır gelmişti.
Heleki yaşadıklarımı Ferman ve Aslı'ya itiraf etmek dahada kötü hissettiriyordu.
Son hatırladığım Ferman'ın göğsünde ağlayışımdı.
Ve kokusu. Kokusunu hatırlıyorum sadece.
Sonrası yok.
Neden yok?
Ne olduğunu hatırlayamıyorum.
Kapı kolunun sesini duyunca hemen uyuma numarası yaptım.
Kimseyle konuşmak istemiyordum. Zaten kendimi rezil hissediyordum şuan. Dahada rezil olmayı kaldıramam.
Kapı yavaşça açıldı.
Gelen kimdi görmüyordum. Umarım ıslak gözlerim beni ele vermez.
Gelen her kimse odadaki sandalyeyi yavaşça yatağımın yanına koyduğunu, ve oturdugunu duydum.

Burnuma gelen parfüm kokusu onundu. Kokusunu hemen tanımıştım.
Oydu, Ferman.
Elini yanağımda hissetmemle vucudumdan elektirik dalgası geçti sanki.
Sonra ayağa kalktı yüzüme koydu ellerini. Elleri ne kadar sıcaktı ve güven veriyordu.
Gözümdeki yaşları baş parmaklarıyla sildi. Alnını alnıma dayadı. Burnunun burnuma değdiğini hissettim.

Allahım bu his neydi.
Kalbimin atış hızı ikiye katlanmıştı.

"Hâlâ kabusmu görüyorsun."
Dedi fısıltıyla. Gece boyunca kabusmu görmüştüm. Hatırlamıyordum.

"Bitti merak etme.
Artık korkma."

Tekrar sandalyeye oturduğunu duydum.
Aradan ne kadar süre geçti bilmiyorum ama o hâlâ oturmaya devam ederken bende hâlâ uyuyor numarasına devam ediyordum.
Sonunda sıkılmış olacakki kalkarak kapıya doğru yürüdüğünü duydum.

Açılan kapı sesinin ardından odadan çıktığını anladım. Yavaşça gözlerimi açtım.
Bakışlarımı kapıya çevirdim.
Sonunda tuttuğum nefesimi bırakıp arka arkaya hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladım.
Gözlerimden akan bir kaç damla daha, yine yastığımı ıslattı.

Bir süre sonra kapının açılma sesini duydum yine.
Gelen kişi Aylin'di.
Bana bakarak,
"Uyanmışsın.
Sonunda."Dedi.

Hızlı adımlarla gelerek sandalyeye oturup elimi tuttu iki eliyle.

"Kendini nasıl hissediyorsun."

"Kötü." Dedim kurumuş boğazımdan çıkan kısık sesimle.

"Neden, bir yerinmi ağrıyor.
Neresi söyle."

"Ruhum. Ruhum ağrıyor."
Her yerim sızlıyor dayak yemiş gibiyim. Dedim,tuttuğum göz yaşlarım gözlerimi yakıyordu.

"Hmm. Geçecek merak etme.
Ayağa kalkıp hareket ettikçe düzeleceksin. O gece büyük bir enkazın altından çıktın Aslı.
Farzetki yeni bir hayatın yeni bir gününe uyandın.

Bu kadar uyumak yeter bence.
Herkes seni merak ediyor ve bekliyor.
Bugün uyanmanı beklemiyorduk.
Ama madem uyandın.
Artık bizimle bahçede yapacağımız kahvaltıya katılabilirsin.

Açık havada, mis gibi oksijen."

"Bilmiyorum.
Akşam olanlardan sonra bir daha kimsenin yüzüne bakabileceğini sanmıyorum."

Aylin Aslı'ya değişik ve çekinerek bakınca.

Aslı:
"Ne oldu neden öyle bakıyorsun."

"Aslındaa sen... Akşamdan beri değil Dört gündür uyuyorsun."

"NEE!!"

"O akşam büyük bir kriz geçirdin.
Ve maalesef bu birazda bizim suçumuz. Sana biraz fazla baskı yaptık anlat diye ısrar ettik. "

"Bir noktadan sonrada ben duramadım. Şuursuzca anlatmaya devam ettim. Çünkü artık üzerimdeki ağırlıktan kurtulmak istedim."

"Evet.
Ağlarken Ferman'ın kucağına yığılıp kaldın. Ferman çok korktu.
Dört gündür sadece uyuyorsun.
Serum taktım.
İlaçlarını damar yoluyla verdim. "

Aslı şaşkınlık içinde sadece baktı.

"Demek dört gündür uyuyorum.
Ama...
Nasıl bu kadar etkilendim."

"Anlattıklarını tekrar tekrar zihninde yaşayıp aynı travmayı yeniden yaşadığını düşünüyorum.
Ama uyandın ve görünürde kalıcı birşey yok görünmüyor.
Bu iyi birşey artık hafiflemiş hissediyormusun kendini."

"Bilmem.... Galiba..."

Aylin lafı değiştirmek için.
"Kendini iyi hissediyorsan.
"Hadi kalk,kahvaltıya inelim.
Hem sana küçük bir sürprizimiz var. "

"Süpriz mi? Ne süprizi."

"Bu süpriz senin dahada iyi hissetmeme yardımcı olacak. Sen dinlenirken biz çok yol aldık."

"Anlamadım?"

"Bahçeye çıkalım anlarsın, hadi kalk.
Hem Ferman günlerdir senin sesini duyabilmek için gece gündüz yanında bekledi. Kendini suçlayıp durdu.
O da rahatlar hı!"

Sessizce tavana baktı Aslı.

Yanımdamı beklemiş.
Neden ki.
Aylin kalktı.
Odadan çıkarken, Zeliha odaya girdi.

"Aslı... Uyanmışsın çok sevindim."

Aylin.

"Zeliha Aslı'ya yardımcı ol.
Hazırlanıp birlikte inin tamam mı canım."

"Tamam Aylin Hanım merak etmeyin.

Aslı'cım sana yardım edeceğim, hadi sende biraz gayret göster tatlım"

Dedi Zeliha.
"Önce seni şu serumdan kurtaralım." Dedi serumu çıkarırken.
Sonrada Hazırlanıp ineriz hı!

Aylin bu arada odadan çıkıp salona inen merdivenlerden aşağı inerken, salonda büyük koltukta başını geriye yaslamış gözleri kapalı şekilde oturan Ferman'ı gördü.
Ferman, şuan gerçekten yorgun görünüyordu. Aslı kucağında bayılıp kaldığından beri sürekli kendini suçluyordu.

Geçen dört gün içinde Aslı'nın konuşmalarını tekrar tekrar kafasından geçmişti.
Doğru düzgün uyumamıştı.
Uyanık olduğu zamanlardada şirkete gitmemiş işleri evden halletmişti.
Geceleri Aslı'nın baş ucunda oturmuş
gördüğü kâbuslar yüzünden uykusunda sayıklamalarını üzülerek dinlemiş döktüğü gözyaşlarını elleriyle silmiş ama engel olamamıştı.

Keşke o gece yanında olabilseydim diye iç çekmişti.

Ferman Aylin'i görünce hızla yerinde doğruldu. Söyleyeceği şeyi bekledi.

"Uyandı.
İyi görünüyor merak etme.
Herhangi bir sıkıntı yok.
Birazdan Zeliha ile bahçeye gelecek."
Dedi gülümseyerek.

Ferman derin bir nefes alıp verdi rahatlamıştı.

"Biz önden çıkalım hadi."

Dedi Aylin.

Bahçedeki kamelyaya kurulmuş olan masaya gelip oturdular.
Kerem ve Gülce masada onları bekliyorlardı.
Gülce bugün dahada iyiydi.
Zaten son dört günde Gülce'deki hızlı ilerleme iyi olan tek şeydi.
Ferman haklı çıkmış evde tedavi Gülce'ye çok daha iyi gelmişti.

Ferman'ın masaya otururken ki yorgun hali gözden kaçmamıştı.

"Abi i-iyi- misin."

Dedi Gülce yeni yeni düzelmeye ve konuşmaya başlamıştı.
Ailesiyle birlikte olmak ona yaramıştı.
Kerem'de geriden verdiği dersleri bitirmiş artık tatilin tadını çıkarıyordu evde kardeşleriyle.

Ferman:

"İyiyim merak etme." Dedi.
Zoraki bir gülümsemeyle.

Bu kez Kerem.

"Ama çok yorgun görünüyorsun."

"Şirketteki işler ve yeni ihale yüzünden pek uyuyamadım."

Yalan söylemişti Ferman.
Aslı'nın durumu yüzünden kendimi suçladığım için dört gündür doğru düzgün uyuyamadım diyememişti.

"Peki abicim öyle olsun." Dedi, Kerem bu kez.

Az sonra Ferman burnuna gelen yasemin kokusuyla Aslı'nın geldiğini anladı.
Zeliha'nın koluna girmiş yavaş adımlarla geliyordu.

Yeni duş almış. Temiz ve güzel kıyafetlerle gelen Aslı'ya bakarken gördüğü şeyle memnun oldu.

Aslı yavaşça masaya yaklaşıp sandalyeye oturdu.
Kahvaltı masası çok güzel görünüyordu.
Dört gündür birşey yemediği için oldukça aç hissediyordu doğrusu.

Ferman. Bir süre Aslı'yı izledi.

"Günaydın.
Nasılsın?"

"İyiyim."

"Geç-miş ol-sun Aslı.
Şim-di daha iyi-misin."

Aslı şaşkınlıkla Gülce'ye baktı.

"Sen.."

"Evet. Da-ha iyi -yim.
Ben yaşa -dıkla-rımı atlat-maya çalışı-yorum.
Galiba başarı-yorumda." Dedi Gülce.
Yorgun bir nefes verip gülümseyerek.

Aslı başını Ferman'a çevirdi.
Ferman da yorgun bir gülümsemeyle karşılık verdi.

Aslı'nın gözlerinden yaşlar tane tane dökülmeye başlarken. Gülümseyerek kucağındaki ellerine bakarak başını aşağı yukarı salladı.

"Ben..Ben...de.."
Artık kurtulmak istiyorum.
Gülce Aslı'nın elini ellerinin arasına aldı.
"Birlikte yapalım."

"Olur.. Birlikte..."
Dedi ikiside gülümsüyordu.

Kerem zevzek şekilde araya girdi.

"Ooohooo mutlu olacakken şimdi ağlamaya başlayacağız. Yeter ama bebek gibi olduk. Bırakın artık sulu gözlülügü.
Hem bugünün tarihini yazdım ben.
Bugünden sonra yeni bir hayat başlıyor bizim için.

Aylin söze girdi.

"Kerem haklı bugünden önce olanlar sizin elinizde değildi.
Ama bugünden sonraki hayat sizin istediğiniz gibi olacak. Bunu birlikte başarabilirsiniz.
Gerçekten güçlü bir bağ ile bağlısınız birbirinize."

"Tabiki öyleyiz." Dedi Kerem. "Güçlüyüz ve birbirimizi çok seviyoruz. Öyle değilmi abicim. "

Dedi gözlerini kırpıştırarak.

Ferman, yanında oturan Kerem'in kafasına arkadan birtane yapıştırarak

"Senin yine çenen düştü."Dedi.

Herkes aynı anda kafasını tutan Kerem'e bakarak gülmeye başladı.
Tam kahvaltıya başlamışlardı ki.

Zafer'in masaya doğru gelişi bütün neşeyi dağıttı.
Zafer Ferman'ın yanına kadar gelip ellerini önünde bağladı. Eğilip Ferman'ın kulağına birşeyler söyledi.

Ferman'ın yüzü değişerek masadan kalktı.

"Siz yemeğinize devam edin." Dedi.
Dönüp gidecekken Kerem.
Abi biseymi oldu. Diye sordu endişeyle.

"Önemli bir şey yok, siz yemeğinize devam edin" Dedi tekrar.

Zaferle daha rahat konuşabilmek için masadan uzaklaştı.
İyice uzaklaştıktan sonra Zafer'e döndü.

"Anlat."

"Abi Demir'i bulduk.
Annesinin çiftlik evine kaçmış.
Kadın Amerikada. Kocası öldükten sonra başka bir adamla Amerka'da yaşamaya başlamış.
Burdaki bütün işlerin başında Demir var.
Ama annesinin gözü hep üzerinde.
Demir'in hastanede ki olayındanda haberi var.
Demir o günden sonra hiç evden çıkmamış. Yarası için doktor eve gelip gidiyor. İşleri evden yönetiyor.
Çiftliğin etrafı adam dolu kuş uçurtmuyorlar.
Yanına sadece Çakal Seyfo gelip gidiyor."

"Çakal Seyfo'mu Demir'in o itle ne işi olur.
Hah! Benimkide soru it iti bulur."

"Son zamanlarda Demir, Seyfi'nin mekanlarından çıkmaz olmuş.
Kumara dadanmış. Çok miktarda para kaybetmiş."

"Seyfi neden evine kadar gidiyormuş peki."

"O kadarını öğrenemedik abi araştırıyoruz."

"Tamam takibi bırakmayın."

"Tamam abi."

"Şimdi ,önce şirkete gidelim.Oradanda Mercan Holding'e gideceğiz.
Bugün dubaideki otel için ihale günü."

"Tamam abi."

Zafer ve Ferman'ın gidişinin ardından.

Zeliha ayağa kalkarak,

"Aylin hanım kahve içermiyiz."

Diye sordu.

Aylin:
"Zeliha'cım sana zahmet olmazsa ellerinden birer kahve içeriz.
Değilmi çocuklar?"

Herkesten olur yanıtı gelince Zeliha mutfağa doğru gitti.

Mutfağa giderken cebinden çıkardığı telefonundan bir numara çevirerek dinlemeye başladı.

Açılan telefondan "Anlat."

"Sesiyle Herşey yolunda Demir Bey.
Aslı uyandı. Durumu iyi."

"Nihayet uyanmış.
Ölüm uykusu uyuyor sanki sürtük."

"Ya Ferman.?"

"Az önce adamı geldi gizlice birşeyler konuştular sonrada kalkıp gitti."

"Kesin beni arıyor o baş belası piç."

"İkisinide takip etmeye devam et. Yapman gerekeni biliyorsun.
Aslı'yı istiyorum."

"Tamam Demir Bey."

KÖTÜ KIZIMIZ ZELIHA


KÖTÜ KIZIMIZ ZELIHA.

Demir telefonu kapatır kapatmaz tekrar çalınca telefonun ekranına bakarak küfür etti.

Neden arıyor yine bu.
Sözümüzü verdik işte. Daha ne istiyorsa, itin acelesi var.

SEYFİ (ÇAKAL SEYFO)


SEYFİ (ÇAKAL SEYFO)

"Alo Seyfi bey."

"Demir.
Nasılsın yaran ne durumda."

"İyiyim.
Siz nasılsınız?"

"Konuştuğumuz iş ne durumda."

"Aa! Haberler iyi Aslı kendine gelmiş.
Şuan iyi ve en kısa zamanda sizin yanınızda olacak merak etmeyin."

"Öyle olsa iyi olur, yoksa aramız bozulur. Ve bunun olmasını istemeyiz öyle değil mi.
Aslı'yı istiyorum.

Yoksa borçlarına karşılık senin canını almakla kalmam, annen olacak kadınıda seninle beraber diri diri çimentoya gömerim."

"Merak etmeyin Seyfi Bey size olan sözümü tutacağım."

Telefon yüzüne kapanınca, Demir elinde tuttuğu telefonu bağırarak karşı duvara fırlattı.

"Lânet olasıca eğer seninle işim olmasa seni bir gün yaşatmazdım."

"İyimisin abi?"

"Ulan Hamdi düştüğüm şu hale bak.
Bu pislik herife katlanmak zoruma gidiyor anladın mı?"

"Abi affına sığınarak,seni çok uyardım.
Bu adamlar tekin değil hile yapıyorlar dedim. Amaçları seni borçlandırmak dedim."

"Kapa çeneni Hamdi.
Adamları ara sor. Ferman ne yapıyormuş öğrenelim."

"Emredersin abi."

*****

Seyfi elinde telefon, ağzında en lüks marka purosu ile koltuğunda, kurduğu planını en ince ayrıntısına kadar gözden geçiriyordu.

Seni aptal Demir.
Senin o deli kardeşin için öldüğümü mü sanıyorsun.
Sen daha çocuksun. Aklının alamayacağı şeyler var bu âlemde.

Kardeşini alınca, elindeki bütün sevetinide alacağımı bilsen, kardeşini bana vermeye bu kadar hevesli olurmuydun acaba.

Onun gerçek mirasçı olduğunu bir tek sen bilmiyorsun aptal.
Elinde ne varsa, şirketinde dahil her şeyin kardeşinin, yani kocası olarak benim olacak.

Polisler son zamanlarda sürekli benim ensemdeler. Fırsata yatmış bekliyorlar ilk işimde ensemde bitecekler.
Ama o şirketler benim için harika bir paravan olacak. Mavişah Holding'in gemileri ve tırları benim mallarımıda taşıyacak.
Kaçak tarihi eserlerde dahil. Ve kimse benden şüphe duymayacak.
Bende servetime servet katacağım.
Biraz daha sabretmem gerekiyor o kadar.

********

Zeliha kahveleri masaya koyarken gülme sesleri eşliğinde kahveleri servis etti.

"Bu kadar mutlu olmanız çok hoş." Dedi gülümseyerek.

"Aylin Hanım benim bugün erken çıkmam gerekiyor uygun görürseniz. Annemin kontrolü olduğunu hatırladım."

"Tamam canım sen rahatına bak.
Kahve için teşekkür ederiz."

"Rica ederim afiyet olsun.
İyi günler diliyorum."

Zeliha kendisini eve bırakacak olan arabaya doğru giderken omuzunun üzerinden masada oturanlara ekrar baktı.
Çantasından çıkardığı sigara paketinden bir dal sigara alıp dudaklarına bıraktı. Çakmağıyla yaktıktan sonra derin bir nefes çekti sigarasından ve üfleyerek arabaya bindi.

************************************
Evet Bölüm sonu
Görüşmek üzere

 

Loading...
0%