Yeni Üyelik
3.
Bölüm

🔥D.3 Kahramanım.

@azamet_29_2

"Senin yüzünden yanlış yoldan döndük Alev.
Sana söylemiştim oradan dönersek yol uzar diye."

"Bugün de biraz fazla yürü ne olur sanki. Zaten birazdan bizi enselerler daha fazla yürümene gerek kalmaz merak etme."

"Dönünce ne olacak bakalım.
Hem güvenliği dövdük hem hastaneden kaçtık."

"Oda adam gibi dursaydı, gözleriyle yedi bizi. Hem kaçarken hangi yöne doğru kaçsak diyemi düşünecektim."

"Adamın hangi gözünü oysam diye düşünüyorsun ama.
Senin yüzünden başka hastaneye yollayacaklar bizi."

"Yollayamazlar o kadar çok paradan vazgeçemezler."

"Herşeyede bir cevabın var bakıyorum. Peki! söyle bakalım 4 saatten fazladır aç susuz dışarıdayız.
Şimdi ne yapacağız, buna cevabın varmı."

"Hıımm o kadarına yok.
Onuda sen düşün."

"Alev..."

"Söyle canım."

"Bi siktir git, kafamın içinden ya!!
Allah aşkına yaa! "

Kısa bir sessizlikten sonra, yol boyunca yürümeye başladım.

Hava iyice kararmıştı ve hastaneden iyice uzaklaşmıştım.
Böyle olmayacak bir şekilde dönmeliyim.
Yolun diğer tarafında küçük bir benzin istasyonu gördüm.
Oraya bakarak, acaba burayı soymaya kalksam sonrada polisler gelip beni hastaneye götürse diye düşündüm.

Nasıl fikir ama.
Bir dahada Alev'e uyanın aklının sapını ssii...

Fena olmayan bir plan yaptığımı düşünüp, yolun karşısına geçmeye hazırlanırken aniden silah sesleri geldi kulağıma.
Korkuyla ellerimi kulaklarıma kapatıp yere çöktüm.
Sonra bir tane ve bir tane daha.

"Ne oluyor. Savaş çıktıda bizim mi haberimiz yok lan! "

Dedi Alev.

Etrafıma baktım. Karşı yönden hızla siyah bir araç yolda yalpalayarak geliyordu. Arkasından da iki araç daha. Anladığım kadarıyla arkadan gelen araçtakiler öndekine ateş ediyordu.

"Ah Alev senin yüzünden kör kurşuna kurban gideceğim burda! "

Kurşunlardan biri öndeki aracın lastiğe isabet edince araç yoldan çıktı.
Şuan tam da üstüme geliyordu.

"Allahım ölmek istemiyorum, daha intikamımı bile almadım."

Dedim içimden.
Bana doğru gelen araçtaki adamla bir iki saniyeliğine göz göze geldik.

Adam son anda anî bir hareketle kırdığı direksiyonla önümden hızla geçerek bariyerlere çarptı.
Sonra da takla atarak benzin istasyonuna girdi.
Bir kaç metrede ters şekilde giderek pompalara ulaşamadan ters şekilde oracıkta kaldı.

"Bu araçtan sağ çıkarmı bilmem."

Dedi Alev yine.

"Alev Allah'ta senin belanı versin. Düştüğümüz şu hale bak.
Bu gece ölmeden dönebilirsek iyi."

Arkadan gelen araçlar hiç durmadan önümüzden geçerek karanlıkta kayboldular.

Koşarak karşıya geçip, arabaya yaklaştım. Araba ters şekilde durmuş, motor kısmından dumanlar ve küçük kıvılcımlarla birlikte küçük alevler çıkmaya başlamıştı.
Bişeyler yapılmazsa belkide patlayabilirdi.

Benzinlikte iki kişi vardı, biri yaşlı bir amca ki o da öylece bakıyordu..
Diğeri ise arabasına binip uzağa çekmek derdindeydi patlama ihtimaline binaen.

Ters duran arabanın altından çıkan duman ve alevleri görmezden gelerek,

"Yardım etsenize ne duruyorsunuz!" Diye bağırdım.

Yaşlı adamsa bana,

" Uzak dur, patlayabilir."

Diye bağırıyordu.

"Adam ölecek yardım edin içinden çıkaralım."

Dedim tekrar. Ama yaklaşmadı bile.
Hâlâ yaklaşma kızım patlayacak diye bağırıyordu.

Arabanın altındaki alevler büyümeye başlarken arabaya dahada yaklaştım.
Yere diz çökerek öne doğru eğilip camdan içeriye baktım.
Emniyet kemerini takmadığı için şuan ters duran aracın tavanında yatan baygın adamı gördüm.
Başınıda çarpmış olmalıki alnından aşağı kan sızıyordu.

Onu ordan çıkarmalıydım.
Hemen kapının koluna asıldım ama kilitliydi, gücüm yetmedi.

Yardımı olacak birşey bulabilme umuduyla etrafıma bakınırken pompaların yanındaki demir sopayı gördüm. Hızla kalkarak demir sopayı kapıp geri döndüm.
Arabanın önünde yan şekilde durdum.

" Ya Allah."

Diyerek kapının camına hızla indirdim. Demir sopayı bir kenara atıp patlayan camdan elimi sokarak kapıyı içeriden açtım.

Başından kan sızan adamı dışarıya doğru çekmeye çalışırken nihayet cesareti gelen amcanında yardımıyla adamı araçtan güç bela uzaklaştırdık.

Diğer adamda yangın tüpü ile arabayı söndürmeyi akıl edebildi.
Arabadan çıkardığım adamı yere sırt üstü bırakıp derin bir nefes aldım. Çok ağır gelmişti bana. Nefes nefese kalmıştım.

Boynundaki damarına baktım, nabız yoktu. Kalbi durmuştu.
Büyük ihtimalle göğsünü falan çarpmıştır diye düşündüm.
Ama öyle değildi. Göğsünün altındaki kanı görünce anladım yaralanmıştı.
Üzerimdeki hırkayı çıkarıp yaraya bastırdım. Yanımdaki amcanın elini tutup hırkanın üzerine koyup,

"Bastır! " Dedim.

Amca yaraya bastırırken adama döndüm. Önce gömleğinin bir kaç düğmesini açtım. Başını biraz geriye doğru bükerek çenesini dikleştirdim.
Önce suni solunum yaptım.
Sonrada kalbinin üzerinde birleştirdiğim ellerimle kalp masajı.

Tekrar nefes verdim ve tekrar masaj.. Bunu bir kaç kez daha yaptıktan sonra öksürerek nefes almaya başladı.

Nihayet dönmüştü.
Bir oh çekip kendimi yere sırt üstü bıraktım. Nefes nefese kalmıştım.
Okulda gördüğüm ilk yardım dersleri sonunda bir işe yaramıştı.
Tekrar doğrulup,

"Amca bakma öyle ambulans çağır! "

Dedim,yaradan çektiği elinin yerine kendi elimle baskı yaparken.

Amca koşarak içeri girip telefona sarıldı. Diğer adamda aracı söndürmeyi başarmıştı.

"Bu arabadan sana hayır gelmez artık."

Dedim, şuan yanımda baygın yatan zengin görünümlü, acayip yakışıklı olan adamın yarasına elimle bastırmaya devam ederken.

O sırada çalan telefon sesiyle kendime geldim.
Nerden geliyor bu ses diye etrafa bakınca adamın pantolonun ön cebinden geldiğini anladım.
Bak bu iyi olmamıştı.
Adamın cebine elimi sokma fikri kızarmama neden olmuştu.
Sonra aklıma az önce hiç düşünmeden yaptığım şey geldi.

Adamın dudaklarına kayan gözlerimle,

"Allah'ta benim..."

Alev'in "Aslı bak artık şu telefona."

Demesiyle kendime geldim.
Adamın cebine elimi uzatarak telefonu en uç kısmından tutarak yavaşça çıkarıp aldım.

Ekrana baktığımda Sağ kolum yazıyordu. Yerde yatan adama tekrar bakarak,

"Sen kimsin." Dedim.

"Nasıl sağ kolun oluyor."

"Mafya falan olmasın."

"Saçmalama Alev.
Hiç benzemiyor."

Elimdeki telefon hala çalıyordu bu arada.

"Aslı aç artık şu telefonu yoksa kıracam valla."

"Kes bi sesini ya!"

Telefonun ekranındaki yeşil tuşu sürükleyince telefon açıldı.
Karşıdan telaşla birinin konuştuğunu duydum.

"Alo! Alo abi iyimisin!
Nerdesin?
Abi ses ver.!
Alo! Alo! "

Cevap vermemiştim.
Sesimi kayıtlarda bulmamalılar.
Ben hastaneden kaçan konuşamayan biriyim sonuçta.
Onun yerine adamın resmini çekip Sağ kolum yazan kişiye yolladım ve birde konum attım.

"Aferin sana Aslı."

Sonrada telefonu kapattım.
Yaraya bastırdığım hırkanın bir ucuyla telefonu silerek parmak izlerimi yok ettim ve telefonu tekrar cebine koydum.

"Sahi ya ben ne yapacaktım ne yapıyordum burda.
İşler daha fazla karışmadan burdan gitsem iyi olacaktı."

Tam ayağa kalkıyordum ki bir el bileğinden tuttu.
Korkuyla başımı çevirdim.
Adam kendine gelmeye başlamış araladığı mavi gözleriyle bana bakıyordu.

Hiç ses çıkarmadım. Bir kaç saniyelik bakışmadan sonra sessizce elini bileğimden çekerek yere bırakarak yanından kalktım.
Ve geldiğim yöne doğru yol boyunca yürüyerek ilerlemeye başladım.

On dakika kadar yürüdükten sonra geldiğim yönden bu tarafa doğru gelen ambulans hızla yanımdan geçti.
Arkasından da iki siyah araç daha.
Kim olduğunu tahmin edebiliyordum.
Tam zamanında oradan ayrılmıştım.

Yoluma devam ederken arkamdan gelen siren seslerini duydum.
Gelen polis ekibiydi ve yine aynı şapşal polis.
Bana mal muamelesi yaparak güya sevecen ve iyi niyetle yaklaşıp
ekip aracına bindiriyor ve hastaneye götürüyordu.
Neden hep aynı polis.
Çünkü kaçık Aslı onu tanıyor ondan korkmaz inancıyla hep aynı şapşalı yolluyorlardı.
İyi kalpli biriydi Mesut, ama şapşaldı. Hastaneden ilk kaçtığımda tanıdım onu. İtiraf etmeliyim ki şapşallığı ile ikna ederek götürmüştü beni ilk seferinde. Arabanın içinde giderken tanıtmıştı kendini. O günden sonra hep aynı şekilde geri dönüyordum.

*****

Gözlerimi açtığımda kendi odamda kendi yatağımdaydım.
Ama bileklerinden bağlıydım.
O âdi doktorun işiydi yine.
Ama keyfim yerindeydi.
Hem Fırat'ı hem Naci'yi benzetmiştik.

Şuan burda böyle yatmak beni hiç rahatsız etmiyordu.

*****
FERMAN'DAN

Bugün bu hasteneye kız kardeşimin daha iyi tedavi olması için gelmiştik.
Bir çok hastaneye ve doktora gitmiş ama hiç bir fayda görememiştik.

Kardeşimde Gülce'm de hiç bir değişiklik yoktu.
Aylin Hanım'ın methini arkadaşım Naci'den duymuş, sadece onun için buraya taşınmıştım.
Burada yeni bir ev aldım.
Gülce'me daha iyi gelir diye.
Bahçeli kocaman ve ormana yakın.

Son çaremdi Aylin Hanım.
Bugün şirketten erken çıkıp Gülce'mi de alıp randevumuza tam saatinde geldik.

Aylin Hanım ve Naci, Gülce ile tanıştı.
Aylin Hanım Gülce'ye hasta biri gibi değilde, kendi kızıymış gibi yaklaştı. Sevecen ve gülümseyerek.

Gülce ilk kez bir doktorun gözlerine uzun süre bakmıştı. Çok şaşırmıştım. Gülce bu güne kadar hiç bir doktora tepki vermemişti.

Şaşkın bakışlarla Naci'ye baktım.
Ben demiştim dercesine bakarak gülümsedi.

Anne ve babam Gülce yanlarındayken öldürülmüşlerdi. Gülce ben yanına gelene kadar anne ve babamın cesetlerinin yanında öylece kalmış bir dahada kendine gelememişti.
Aklını kaçırmış şekilde çığlık çığlığa bağırarak geçirdiği gecelerin sonunda hastane, hastane doktor, doktor dolaşmış ama derdine çare olamamıştık.
Son umudum Aylin Hanımdı.

Görünüşe görede doğru yerdeydik.
Aylin Hanım güzel bir muayeneden sonra. Gülce'ye gülümseyerek,

"Bir süre benim misafirim olarak kalmalı Gülce." Dedi.

Ve bana bakarak devam etti.

" Ferman Bey, merak etmeyin.
Gülce benim odamın olduğu bu katta kalacak. Diğer özel hastalarım gibi. Bu sayede sürekli gözüm üzerinde olacak. İnşaallah ilerleme kaydedecegimize inanıyorum."

" Tabi, nasıl uygun görürseniz. Yeterki iyi olsun. Gülce benim canım, size canımı emanet ediyorum yeterki düzelsin benim güzelim."

Gülce ile beraber Gülce'nin yeni odasına gittik. 25 nolu oda.
Aylin'in odasına yakındı hemen karşı
taraftaydı.

Aylin Gülce'ye bakarak,

"Gülce'ciğim artık bu oda senin. Bir süre benim misafirim olacaksın tamam mı? " Dedi.

Gülce hiç tepki vermedi.
Sadece odaya girerek etrafa baktı.
Sonrada yatağına giderek uzandı.
Dizlerini karnına çekerek cenin pozisyonu aldı. Kollarını birbirine doladı ve gözlerini kapattı.
Onun bu hâlini görmek, çare olamamak beni mahvediyordu.

Aylin hanım kapıyı kapatıp bana doğru bakarak,

" İstediğiniz zaman gelebilir, görebilirsiniz Ferman Bey.
Hem..."

Devamını getiremeden birinin bana çarparak hızla yanımdan geçtiğini gördüm.

Loading...
0%