Yeni Üyelik
37.
Bölüm

🔥D.37 Yeni kız.

@azamet_29_2

Zaman.
Bazen çok hızlı geçer, bazen ise yerinde sayar.

Bu gün bir hafta oldu.
Bir hafta önce Gülce ve Kerem'in yardımlarıyla kendime kütüphanede bir köşe hazırladım.
Bilgisayar, kitaplar çalışma masası, herşey...
Sonrada benim için bir çalışma programı hazırladık.
Gün içinde belli zamanlarda çalışma kitap okuma konu dinleme deneme sınavları ve dinlenme şeklinde çalışmaya başladım.
Her sabah erken kalkıyorum ve günümün çoğunu kütüphanede geçiriyorum.
Bazen kitapları açtığımda gördüğüm sayfalara bakınca kendime gerçekten çok kızıyorum.
Konuların çoğunu unuttuğumu farketmem benim için kötü bir süpriz olmuştu.
Bu süre içinde ise Ferman'ı nadiren görmüştüm..

*****
Şuan sabah saat 7. Az önce uyandım. Hemen banyoya girerek günlük işlerimi yapıp hızlı bir duş alıp çıktım.
Kahvaltımı yapıp hemen kütüphaneye girip derslere gömülmem gerekiyordu.
Saçlarımı tarayıp gelişi güzel ördüm.
Hızlıca giyinip odamdan çıkıp aşağı inen merdivenlere geldiğimde Ferman'ın sesini duydum.
Hemen duvarın kenarına sinerek dinlemeye başladım.
Bunu neden yaptım bende bilmiyorum aslında.

"Günaydın Tuba. İyiyim teşekkür ederim.
Nasıl gidiyor.
Hmm. Anladım.
Bu akşam mı tabi olur bekliyorum. Hatta seni ben alayım şuan ki evi bulamayabilirsin.
Seni görmekte güzel olacak. Akşam görüşürüz."

Dedi ve kapattı.
Sonra da.
"Esma Sultan, akşam değerli bir misafirim gelecek hazırlığı ona göre yapın. Benim çıkmam gerekiyor. Kahvaltıya kalmayacağım." Dedi.

Esma sultan:
"Tamam Ferman oğlum." Dediğinde Ferman kapıdan çıkmıştı bile.

O gidince sindigim duvar dibinden çıkıp aşağı inerek mutfağa girdim.

"Günaydın Esma Sultan."

"Günaydın kızım.
Hani diğerleri nerde.? "

"Gelirler şimdi." Demiştim ki Kerem ve Gülce merdivende belirdi.

"Geldik sultanım geldik." Dedi Gülce.

Günaydın Gülce, günaydın Kerem.

"Günaydın Aslı." Dedi ikisi birden gülümseyerek.

Beraber kahvaltıya oturduk. Bu havalarda sıcak çay gibisi yoktu doğrusu.
Kasım ayının ortalarına gelmiştik. Hava dahada soğumuştu.
Bu ev şehir dışına yakındı ve buralarda kar daha erken görülüyordu.

Esma Sultan:
"Çocuklar akşam vakitli mi geleceksiniz. Ferman oğlum misafir gelecek." Dedi.
"Sizde vakitli gelecekseniz ona göre hazırlık yapalım."

Kerem:
"Misafirmi? bize mi ?"
Bize kim misafir gelirki?
Uzun zamandır kimse gelmedi bize."

"Ben bilmem oğlum abin öğle dedi."

"Şey...
Ben konuşurken istemeden kulak misafiri oldum.
Tuba diye biriyle konuşuyordu."

"Aslı, bas baya da dinledin ne misafiri."

"Alev. Sen bi dursana yaa."

Dediğimde Kerem ağzındaki çayı masaya püskürterek.

"Ne." dedi.

"Tuba mı..gelecekmiş.Bizemi gelecekmiş.
O yapışkan yine nerden bulmuş abimi."

"Yapışkan.?"

"Aynen öyle Aslı'cım." Dedi Gülce.
Yüzü düşmüştü.
Uzun zaman önce abim üniversitedeyken abime yapışmıştı resmen.
Abimi okul bitene kadar rahat bırakmadı.
Şımarık yapışkan vıcık vıcık bir kadın. Nasıl avukat oldu hala anlamıyorum.
Muvekkillerini nasıl bulduğunu ALLAH bilir."

"Abimin yüz vermeyişlerine artık dayanamayıp vede kıskandırmak niyetiyle okul bittiğinde mısırlı bir zenginle takılıp kayıplara karışmıştı.
Sonra duydukki ondanda ayrılıp İzmir'e yerleşmiş."

"Aslı.Ben bu Tuba zillisinden kıllandım.
Hangi dağda kurt ölmüşte bu kız şimdi ortaya çıkmış acaba.
Görüyorsun ellerde ne azimli kızlar var. İlk fırsatta seninki için tekrar atağa kalkmış.
Böyle giderse senin yakışıklı elden gidecek."

"Alev."

"Söyle."

"Kapa çeneni."

"Eğer bir avukatsa bu benim miras işi ile ilgili olabilirmi."

"Evet olabilir Aslı.
Bu yapışkan nasıl oluyorsa tuttuğunu koparan bir avukat olmuş çünkü."

"Ne olursa olsun o yapışkanı ablamda bende sevmiyoruz.
Ama senin işini halledecekse yüzünü bir kez daha görmeye katlanabilirim."

Kerem'e ufak bir gülümseme yollayıp elimdeki bardağı ağzıma götürdüm ama elimin titrediğini farkedince onlarında farketmemesi için hızlıca masaya bıraktım.

Neden, bu Tuba denen kadın beni bu kadar kötü etkiledi anlayamadım.
Aslında işin içine Ferman'ı kaybetme korkusu ve birazda kıskançlık gitmişti sanırım.
Alev belkide haklıydı.

Gülce'nin sesiyle girdigim dumanlı düşüncelerden sıyrılıp Gülce'ye baktım.

"Aslı'cım biz kalkıyoruz. Sende kahvaltıdan sonra çalışmaya devam et tamam mı.
Göreyim seni. Seneye senide bizim okulda görmek istiyoruz."

"Evet Aslı. Üçümüz harika bir grup olacağız emin ol."Dedi Kerem.

O da öyle söyleyince gülümsememe engel olamadım.

"Teşekkür ederim." Dedim dolan gözlerimle.
"Hadi gecikmeyin akşam görüşürüz."

Kerem:
"Esma Sultan bizde maalesef vakitli geliriz haberin olsun." Dedi ve bana göz kırparak mutfaktan çıkıp okul için evden ayrıldılar.

"Esma Sultan,bende doydum ellerine sağlık."

"Nasıl doydun kızım tabağın duruyor öylece."

"Pek iştahım yok. Sonra birşeyler atıştırırım."

"Peki madem.
Hadi iyi çalışmalar."

Masadan kalkarak kütüphaneye geçtim.
Babamda evdeyken hep burda
çalışırdı.
Buraya her girişimde çalışma masasında gözlüklerinin üzerinden kağıtlara bakarak çalışan babamın hayali karşılıyor beni.
O kadar gerçekçi geliyor ki bazen elimi o hayale uzatıyorken buluyorum kendimi.

Kendime gelip masama oturdum.
Bilgisayarımı açıp unuttuğum konularla ilgili bi video daha açtım.
Gözlerim ekrana baksada aklımı konuya veremiyordum.

"Aslı."

"Hıım."

"Çokmu üzüldün."

"Ne?"

"Tuba denen zillinin gelmesine çokmu üzüldün."

"Bilmem üzülme değilde sanki....
Korku var. Kaybeden olma korkusu."

"Alev."

"Söyle."

"Benim Bu evde kalmamam lazım bence."

"O neden."

" Görmüyormusun. O bana karşı birşey hissetmiyor aksine aramıza mesafe koymaya çalışıyor.
Bense bu evde Ferman'a daha çok bağlanıyorum.
Bazen hiçbirşey söylemden gitsem diyorum. Ama yapamıyorum. Bazen kendimi burdan başka bir yerde hayal ediyorum. Nasıl olurdu diye. Ama o an kalbime bir bıçak giriyor sanki."

"Aslı sen yanmışsın haberin yok kızım."

"Galiba ben gerçekten yanmışım.
Onu görme isteğime kokusunu duyma isteğime karşı koyamıyorum.
O evde değilken bomboş geliyor ev. Onu özlüyorum. Sesini duymayı bana bakışını özlüyorum. Sürekli aklıma geliyor. Eğer aşk böyle birşeyse. Bal gibide aşığım ben.

Allah'ım neden buna izin veriyorsun." Dedim başımı masaya yatırarak pencereden dışarda yağan yağmuru izlerken.

"Çünkü Allah artık mutlu olmanı istiyor."

"Şuan çıkamayacağım ağaca tırmanmaya çalışıyorum Alev farkındamısın.
Nasıl mutlu olayım.
Bu Tuba denen kadın Ferman'a karşı hala bir şeyler hissetmese, taa buralara gelmez."

"Aslı,Ferman sadece sana ilgi duyuyor. Bunu biliyorum inan bana.
Hem,bunun aksi bir şey hissedersem beni kimse tutamaz.
Onun seni üzdüğünü görürsem gebertirim onu.
Ben Ferman'a Aslı senden hoşlanıyor. Sana aşık dedim birkere anlattım herşeyi. Bunu bildiği halde başkasına ilgi gösteremez.

"Alev sakın saçma sapan bir şeyler yapma."

Aniden yerimde doğruldum.
"Neyse. Pozitif düşünelim." Dedim Elerimi yanaklarına vurarak.
Derslerime odaklamalıyım.
Diyerek önümdeki ekrana döndüm.
Önce konuları dinleyecek biraz ara verecek sonrada deneme sınavı çözecektim.

Deneme kitaplarımı Gülce temin etti. En iyi yayınlar ve tavsiye edilen kitapları bir bir araştırıp benim için almışlardı.
Ben de bu mahkeme işi bitene kadar zaten evden çıkmayacağıma göre
Bu süreyi kaliteli geçirmek istiyordum.
Önüme dönüp tekrar derse odaklandım.

*****
Geçen 8 saatin ardından artık yorgun hissederek çalışmayı bıraktım.
Yaptığımız çalışma planına zorda olsa uymuş günü tamamlamıştım.
Ama deneme sınavım maalesef umduğumdan kötü sonuçlanmıştı. Aklımı verememiştim.
Konuları zaten yeni toparlarken birde aklım sabahki olaya takılmıştı. Belkide gereksiz yere takılmıştı ama yinede aklımı karıştırmıştı işte.

Kapının tıklanmasıyla kapıya döndüm.
Gelen Gülce idi.

"Aslı'cım nasıl gidiyor bitti mi çalışman."

"Evet canım. Az önce bitti."

"Nasıl geçti deneme."

"İstediğim gibi olmadı. Yanlış sayısı çok çıktı yine."

"Önemli değil daha zamanın var çalışmaya devam edersen başaracaksın ben sana güveniyorum."

"Teşekkür ederim.
Bana gerçekten çok destek oluyorsunuz."

"Abla hadi gelmiyor musunuz." Diyen Kerem'in sesiyle kapıya döndük ikimizde.

"Hadi gelin gidip ikramlıkları patlatalım o yapışkan gelmeden."

Gülce ile aynı anda gülmeye başladık.
Birlikte çıkıp mutfağa girdik.
Esma Sultan ve kızlar deyim yerindeyse döktürmüşlerdi.

"Bu kadar çeşide ne gerek vardı ki," dedim.
Kerem'e baktığımda neden gerek olduğunu anladım.
Elindeki servis tabağını sadece birkaç tanecik diye diye tepeleme doldurmuştu.
Gülce ye baktım.

"Bi bu kadarda birazdan yiyecek bak gör." Dedi.

Hayretle Kerem'e baktım.
Bu iştahla nasıl böyle zayıf kalıyordu acaba.
Bende Gülce gibi sadece bir kurabiye alıp sandalyeye oturdum.
Esma Sultan " Kızlar çay vereyim mi." dedi.

"Hayır sultanım sonra alırız.
Sen Kerem'e ver boğulacak garibim."

Kerem'e baktım ikramlıkları ikişer ikişer yerken.
"Yok oblo no bogolocom diyince," yine gülmeye başladık.

Gülmekten oluşan gözümdeki yaşları
silerken salon kapısını ve Ferman'ın sesini duydum.
Nedense içinde bir titreme hissettim.Sanki karnında kelebekler uçuşuyordu.

Kerem ve Gülce de ciddi bir ifade takındılar.
Sesleri duyan Kerem'de elindeki tabağı keyfi kaçmışcasına masaya bırakıp aldığı peçete ile elini ve ağzının kenarlarındaki kırıntıları silip yanımıza geldi.
Bizde ayağa kalkınca birlikte salona geçtik.
Ferman herzaman ki gibi takım elbiseli ve çok yakışıklı şekilde bize bakarken benim gözüm yanındaki afete kaydı.

Kızılımsı uzun dalgalı saçlı.
Beyaz tenli yeşil gözlü uzun boyluydu.
Beyaz kısa kabanının açık olan önünden görünen, kırımızı ,yakası açık mini elbisesi , bu arada o açık yakadan taşan dolgun gögüslerinden bahsetmiyorum bile. Kırmızı elbisesinin mini eteği siyah uzun çelik topuklu ayakkabıları ile gerçekten moda dergilerinden fırlamış bir model gibi görünüyordu.
Ve maalesef mükemmel bir çift gibi görüyorlardı.

"Aslı."

"Hı."

"Havalar bizemi soğuk sadece.
Yoksa bu kadının ateşi başına mı vurmuş. Gözünü açmazsan bu silikonlu barbi Ferman'ı kapar demedi deme."

Bu sırada Ferman'da Tuba hanfendinin kabanını almış. Vestiyere bırakıyordu.
Nede olsa çok centilmen bir beyefendiya.

"Alev."

"Biliyorum.
Kapayım çenemi.
Ama artık kendine gelmezsen yemin ederim seni dövecem.
Açık açık kendin söylemelisin artık."

Alevle olan tartışmam bitince
Ferman'a döndüm.

Zira tanışma faslına geçmişti.

"Tuba, bu Aslı."

"Merhaba Aslı. Bende Tuba memnun oldum."

"Bende. Hoş geldiniz."Dedim uzattığı elini boş çevirmemek için bende uzatarak sıktım.

"Bunlarda, zaten tanıyorsun Kerem ve Gülce."

"Aman Allah'ım,görüşmeyeli ne kadar da büyümüş, yakışıklı bir delikanlı olmuşsun,Kerem'cim."

"Teşekkür ederim. Sende hoş geldin." Dedi Kerem.
Saygılı ama soğuk sesiyle.

"Ve sende çok güzelleşmişsin Gülce. Ayrıca iyi olmana da inan çok sevindim."

"Teşekkür ederim. Hoş geldin."

"Hadi gelin sohbete oturarak devam edersiniz. Siz otururken
bende üzerimi değişip geleyim."

"Tabi Ferman'cım rahat ol.
Ben misafir sayılmam."

Ben Tuba'ya ve rahatlığına salak şekilde bakarken Ferman yukarı çıkıyordu.

Tuba etrafa hayran şekilde bakarak,

"Bu ev diğerinden daha güzelmiş.
Gerçekten bayıldım.
Özellikle dışardaki manzara harika. Eminim bahar aylarında olağanüstü oluyordur.
Konumu mükemmel arkadaki küçük ağaçlık ve göl ise tam bir güzellik abidesi.
Anlaşılan buraya daha sık gelmeliyim." Dedi kendini geriye yaslayıp bacak bacak üzerine atarken.

Bense hala hem salak hem hayran ona bakıyordum.
O etekle nasıl rahat ediyordu. Bacağını biraz daha kaldırsa çamaşırı görünecekti.

"Burası bizim değil."Dedi Kerem.

"Hı nasıl yani." Dedi şaşırarak bize bakarken.

"Biz burada misafiriz. Burası Aslı'nın.
Biz Aslı'nın misafiriyiz."

Kerem'e çevirdim başımı şaşkın.
Bana bakıyordu gülümseyerek.

"Anladım. O zaman belki Fermanda buralardan bir yer alır. Sana misafirliğe geliriz Aslı'cım.

"Geliriz?
Ne demek istedi bu şimdi."

"Söyleyeyim Aslı.
Ferman'la kol kola geliriz diyor."

Tam ağzımı açacaktım ki.
Ferman: Kusura bakma biraz beklettim."Dedi.

"Sorun değil şekerim.
Bizde sohbet ediyorduk. "

"Şekerim.?"

"Aslı ben bu barbinin ağzını yırtarım bak.
Hani Ferman sert biriydi. Hani laobali hareketleri sevmezdi. Ne bu şimdi. "

Alev içerde kuduruyordu resmen.
Ferman gelerek Tuba'nın yanına oturdu.

"Aslı, Tuba benim eski bir arkadaşım.
Senin davanda oda bizim avukatlarla birlikte çalışıyor.
Kendisi işinde başarılı biridir.
Dava açmaya karar verdiğimiz ilk gün onunda gelmesini rica ettim.
Beni kırmadı sağolsun."

"Ferman sen çağır ben dünyanın diğer ucuna bile olsa gelirdim.
Asıl ben teşekkür ederim beni çağırdığın için."

"Ne desem bilemiyorum. Aslında diğer avukatlar varken Tuba hanımı yormasaydık."

"Aa ne yorulması şekerim.
Aslında sana teşekkür etmem gerekiyor.
Senin sayende Ferman ile tekrar bir araya gelme fırsatı buldum."

Aynı anda elini Ferman'ın elinin üzerine koymuştu.
Ben Ferman'ın gözlerine şaşkın şekilde bakarken oda bana baktı.

Ama o bakış kısa bir an endişeli bir hâl aldı.
Çünkü bir an sadece kısa bir an Alev benim yerime geçti.
Alev o eli görünce anında harekete geçmişti.
Ferman'ın yüzünde ki değişikliği farkettim.
Eminim anlamıştı. Alev'in geldiğini.

"Alev. Sakın."

"Ama Aslı."

"Alev dedim. Yapma."

"Kahretsin ben bunun hesabını sorarım."Dedi Alev. Geri giderken.

Ferman endişeyle bana bakarken ben normale dönünce onunda endişesi geçti.
Eğer Alev'i engellemeseydim.
Şuan Tuba'yı yere yatırmış boğazını sıkıyor olurdu heralde.

Esma Sultanın sesiyle kendime geldim.

"Ferman oğlum servisi yapalım mı."

"Olur Esma Sultan."

Esma teyze ve kızlar hızlıca çay ve ikramlıkları servis edip çekildiler.
Tuba bana dönerek.

"Aslı'cım olan biten herşeyi birde sen anlatır mısın."Dedi.

Ferman'a baktım önce .
Başıyla onayladı.
Gülce'nin elimi tutmasıyla rahat bir nefes alarak son üç yılı ayrıntılara girmeden anlattım.
Eğer ayrıntılara kadar girersem bir kriz daha geçirmekten ve Alev'in yine ortaya çıkmasından korktum. Zaten bahane arıyordu.
Beni biraz üzüntü biraz şaşkınlık biraz da ciddiyetle karışık dinledi. Aslında aklını vererek dinledimi ondan da emin değilim ya neyse.
Geçen bir saatin sonunda. Herşeyi anlattım.

"Gercekten zor zamanlar geçirmişsin.
Aslı'cım.
Şuan senin için yapabileceğim tek şey babandan kalan ne varsa yeniden sana verilmesini sağlamaya çalışmak.
Elimizden gelen herşeyi yapacağız. Bundan emin olabilirsin."

"Teşekkür ederim."

Çaylar içilmiş ikramlıklar yenmişti.
Kerem sıkılmış olacakki.

"Abicim malûm yarın okul var eh ödevlerde yapılacak izninizle biz kalkalım."

"Tabi Kerem'cim rahat olun nasılsa yine görüşürüz." Dedi lafa balıklama atlayan Tuba.

Ferman'ın bu kadar sessiz oluşu normal değildi bence.
Sanki Tuba ev sahibi,Ferman misafir havası vardı şuan ortamda.

Kerem ve Gülce kalkarken.

"Size iyi geceler. Aslı'cım görüşürüz." Dedikten sonra yukarı çıkarken onlar duymasada ben Kerem'in kurduğu cümleyi duydum.

"Bu kızı hiç sevmiyorum.
Tuba mı Alev mi deseler Alev derdim yeminle."

İçimden kahkaha atmak gelsede susmayı tercih ederek önüme döndüm.

"Ferman'cım bana sendeki belgeleri verecektin camım."

"Ferman'cım. mı Canım. mı."
Allah aşkına bu nasıl bir kadın.
Yada çok yakınlar.
Fermanla bu kadar rahat konuşabilecek kadar yakın. Belki fazla yakın.

"A. Evet. Hemen getiriyorum."
Dedi ayağa kalkarken.
Odasına gitmek için merdivenlere yöneldi sonra.

"Bu Ferman eskidende böyleydi."
Dedi, Tuba ince yapmacık bir gülümseme ile.
Ben yanındayken unutkan olurdu hep.
Onu büyüledigimi söylerdi.
Gözü benden başka bir şeyi görmezdi.

"Neden ayrıldınız."

Tubanın yüzüne baktım. Bir anda rengi attı.

"Sen nerden..."

Sorumdan hoşlanmadığı belliydi ama güya çaktırmıyordu.

"Küçük bir kıskançlık meselesini gereksiz yere büyüttük diyelim. Çok kıskanıyordu beni.
Sonra oda pişman oldu ama iş işten geçti.
Her neyse.
Şimdi aynı hatayı tekrar etmeyeceğiz.

Sana gerçekten teşekkür borçluyum.
Şimdi onunla tekrar bir araya geldik.
Bir şansımız daha olabilir.

Biliyormusun Ferman seni çok seviyor.

"Ha. Ne.! Be.. benimi.."

"Gülce'yi nasıl seviyorsa aynı öyle.
Kardeşinden ayırmıyor.
Onun hayatını kurtarmışsın. Sana minnettar. Bende minnettarım."

"Öylemi..söyledi..size."

Şuan gerçekten Alev'e hak veriyordum. Resmen Ferman'a yazıyor bu kız.
Ve bilerek anlatıyordu bunları bana. Ferman'ı benden alamazsın demenin kibarcasıydı.

Tuba tam cevap verecekken,
"Geldim." Diyen Ferman'ın sesiyle kendime geldim.

Az önce girdiğim şok dalgasından çıkıp ona döndüm.

Elindeki kağıtlar neydi ki.

"O kâğıtlar ne."

"Bu kâğıtlar baban ölmeden önce ve öldükten sonra şirketinizin durumunu gösteren belgeler.

"Yani Demir'in şirkete verdiği zararların belgesi. Öylemi."

"Öylede diye biliriz."

Tuba kağıtlara baktı.
"Bu belgeler işimize çok yarayacak.
Eveet Aslı'cım.
Şimdi..
Amacımız öncelikle Neriman'ın tutuklanması.
Tutuklu yargılanıp ceza alması."

"Ama ispatınız yok. O. O gece sadece izledi. Tuttuğu adam asıl babamın katili. Gerçi ikiside katil ama ben yaptırdım demeyecektir."

Tuba gülümseyerek,
"Tuttuğu o adam şuan hapiste. Başka bir suçtan ceza almış. Hemde müebbet.
Ama bize itiraf etti. Güya Neriman ona para verecekmiş ama vermemiş.
Neriman sürekli para istemesinden bıkıp tekmeyi basmış diyelim. O da intikam istiyor.
Ve bu, bizim kozumuz olacak.
Demir'e gelince onunla ilgili hiç bir kanıtımız yok maalesef.
Bu eve baskın yaptığı gün içerdeki adamı kamera sistemini de bozmuş. CD ler boş.

"O gün onu öldürmeliydim." Dedi Ferman.
Sana yaptıklarını kanıtlayamıyoruz.
Ama bu demek değilki peşini bırakacağız.
Elbette onunda eninde sonunda bir açığını yakalayacağız.
Babanın üzerine olan ne varsa hepsini onlardan alacağız.
Duruşma önümüzdeki hafta.
Haftaya bu işin büyük kısmını hallolacak. Biz kazanacağız.

"Ya biz kazanırken ben, kaybedersem." Dedim içimden hüzünle.
***********************************
Eveet bölüm sonu canlar.

Bu kez daha uzun bir bölüm oldu.

İşlerin yönü değişiyor.
Aslı aşık olduğunu şimdilik kendine söyledi.

Bakalım Ferman'a da söyleyebilecek mi.

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum

 

Loading...
0%