Yeni Üyelik
39.
Bölüm

🔥D.39 Küçük deli

@azamet_29_2

"Yeter artık. Bağırmayı kes." diye bağırdı Ferman.

Sesim içime kaçtı o an.
Önüme döndüm.
Sadece ağlamaya başladım.
Ferman hem Demir'e hem bana sinirinden duvara bir yumruk attı.
Sinirle yerinde tepiniyordu resmen.

Ferman sinirliydi, çünkü şirket ve evden başka babama ait bir şey kalmamıştı.
Ev de şuan zaten Ferman'daydı.
Yani o almıştı evvelki satışta.

Yani bu hesapla sadece borç batağında olan holding kalmıştı geriye.
Demir ve annesi babama ait herşeyi bir şekilde satmış, batırmış yada birilerine hibe etmişti.

Duyduğum şeyle şok olmuştum.
Kendimi tutamayıp salonun ortasında Hakim de dahil herkesin içinde ağzıma geleni söylemiş Ferman'ı da istemeden utandırmıştım.

Demekki ,bu yüzden benden söz istemişti.
Yani sabahtan buyana olan tavırları bana sen gelme demesi, hepsi bu yüzdendi.
Biliyordu. Geriye kalan şeyin sadece holding olduğunu biliyordu ve hiç birşey yapamamıştı.
Tuba'nın bile elinden birşey gelmemişti.
Bu yüzdendi sıkıntısı.

Kerem ve Gülce arkamızda korkuyla sadece bize bakıyorlardı.
Ben hâlâ başım önde dişlerimi ve yumduklarımı sıkıyordum.

Gülce yavaşça yanıma geldi.
Tek koluyla bana sarıldı.

"Aslı. Üzülme ne olur.
Biz hep yanında olacağız.
Hadi gel dışarı çıkalım.
Biraz hava al."Dedi.

Yapacak birşey yoktu.
Onunla beraber binanın dışına çıkarken hâlâ ağlıyordum.
Bütün umudum hayalim o adi şerefsiz, katiller yüzünden kaybolup gitmişti.

Gülce ile dışarıya çıkınca kenardaki soğuk banka oturduk.

"Aslı'cım daha iyimisin."

Gözlerim dolmuştu ama ağlamıyordum artık.

"İ..iyiyim."

"Eminmisin, gerçekten iyimisin?"

"Böyle olacağını bilmeliydim,"

Dedim burnumu çekerek.

"Herşeyi kolayca vereceklerini mi sanmıştım. Gülce..."

"Efendim."

"Babam şuan gerçekten ağlıyordur. Değilmi."

Gülce'ye baktım, oda başını önüne eğmişti.
Göz yaşlarımı yok etmeye çalışırken önce gökyüzüne baktım.
Kar hâlâ yağıyordu. Sonrada başımı çevirerek etrafa bakmaya başladım.

Binanın birinci kapısından Ferman Kerem ve Zafer çıkarken gözüm ikinci kapıya kaydı.

Demir çıkıyordu.
Hemen ayağa kalktım.
Çıkar çıkmaz elini cebine atarak sigara paketini çıkarıp içinden bir dal sigara alarak ağzına götürdü.
Yanındaki adamı anında cebinden çıkardığı çakmağıyla sigarayı yaktı.

Demir derin bir nefes alırken etrafa izlemeye başladı. Sigarasından çıkan dumanı gökyüzüne üflerken
göz göze geldik.
Nefret dolu gözlerle baktım yüzüne.

Yağan soğuk kar bile içimde yanan ateşi söndürmüyordu.

Bana alaylı şekilde güldüğünü görmemle,
Gülce'nin,

"Aslı"

Diye bağırmasına aldırmadan koşarak Demir'in yanına gittim.
Yakasına yapışamadan adamları önüme geçti.

Beni gören Ferman ve Zafer de koşarak hemen yanıma gelmişlerdi.

"Ona dokunanı gebertirim." Diye bağırdı Ferman.
Dediği şeyle adamlar korkuyla durdular.
Demir'e dönüp bağırmaya başladım.

"Beni iyi dinle adi şerefsiz."

Şuan o kadar sinirliydimki ellerim titriyordu.
Bütün damarlarım gerilmişti. Dokunsalar alev alacak gibi hissediyordum.

"Ölümün benim elimden olacak.
Seni ellerimle öldüreceğim anladın mı.
Yaptıkların yanına kalmayacak."

Ben bunları söylerken, önümdeki Ferman beni kollarımdan tutuyordu.
Bense ondan kurtulmaya çalışarak söylemiştim o sözleri.
Bunu nasıl söylemiştim ben.
Ferman bana baktı. Gerçekten şaşkındı.

"Ferman bırak. Bırak dedim. Gebertecem onu diye bağırıyor, deyim yerindeyse tepiniyordum. Ferman ise kollarıyla beni sarmış tutmaya çalışıyordu.

Demir bana döndü.

"Bana bak küçük deli.
Şuandan sonra ne seni ne o kadını, kimseyi görmek istemiyorum.
Bundan sonra sadece kendim için yaşayacağım.
Ne haliniz varsa görün.
Ben şimdi gidip manzara eşliğinde içerek dinlenmek istiyorum."

"Manzara! İçmek!

Babamın herşeyini nasıl satarsın. Bunu ne hakla yaparsın. Seni adi.
Sen tam bir şerefsizsin."

Sinirle bana baktı.

"Ne yapacaktım. Senin gelip onları tekrar almanımı izleyecektim.
O miras benim hakkım kızım.
Artık bitti.
Sadece elindekilerle yetinirsin artık. Tabi onlarıda borçlara vermezsen.
Hadi eyvallah." Dedi gülerek.

Bizimle resmen alay ediyordu. Çünkü adliyenin bahçesinde istesekte ona dokunamayacağımızı biliyordu.
Şeref yoksunu.

"Seni adi." Diye haykırdım arkasından.
Ben bağıra bağıra konuşsamda Demir'in umuru bile değildi.
Demir arkasını döndü ve arabasına bindi.
Köpekleride tabi.
Sonrada parktan çıkarak uzaklaştılar.

Ben ise sadece hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

Ferman:
"Aslı bu iş daha bitmedi." Desede inanmadım. Konuşmadım.
Cevap bile vermedim.

Hızla çektim kollarımı Ferman'ın kollarından. Ellerimin tersiyle göz yaşlarımı silerek sessizce arabaya doğru ilerledim.
Arkamdan bakan Ferman,

"Kerem Gülce siz okula gidin artık." Dedi.
Onlarda bana üzgün gözlerle baktıktan sonra.

" Tamam.
Döndüğümüzde görürürüz abi." Diyerek başka bir arabaya doğru gittiler.

Geldigimiz arabanın yanına geldim.
Sırtımı arabaya yasladım. Başım önde hâlâ ağlıyordum.

Arkadan gelen Ferman'ın sesini duyuyordum.
Zafer toparlanın gidelim.
Tuba'yı da alın.
Giderken Tuba'yıda bırakalım evine.

"Tuba'ymış. Hıhh! İyi Avukatmış. Hani nerde iyi avukatlığı.

Baba... Özür dilerim.
Sana layık bir kızın yok."

O anda yerdeki kar tabakasına damlayan kırmızı şeye baktım.
Kan!
Elimi hissettiğim ıslaklıkla burnuma götürdüm.
Parmağımla sildim burnumu. Parmaklarıma kan bulaştı.
Burnum kanıyordu. Ardından gözlerim kararmaya başladı.
Başımı kaldırıp Ferman'a baktım.
O an bana korkuyla baktığını gördüm.
Ferman bana doğru hızlı adımlarla gelirken, ben yaslandığım arabadan kayarak sağıma düştüm.
Son gördüğüm şey yanıma dizinin üzerine çökmüş benimle konuşan Ferman'dı.

"Artık bitsin." Dedim kısık sesim
ve gözümden akan yaşlarla.

*********

FERMAN'DAN

Aslı salonu birbirine kattıktan sonra.
Demir'e,Babamı nasıl öldürdüyseniz sende....öl. Demişti ki ağzını elimle kapatmak zorunda kaldım.

Düpedüz Hakim karşısında Demir'i ölümle tehdit edecekti.

Hakîm yada Demir, cümlenin devamını duysaydı eğer, birde ölümle tehditden dava açılması muhtemeldi.

Aslı'yı zorla salondan çıkardım.
Olacakları tahmin ediyordum.
Bu yüzden gelmesini istememiştim. Ama o ısrarla bugünkü duruşmaya gelmişti.
Neriman konusunda istediğimiz olmuştu.
Ama Demir maalesef elinizden kurtulmuştu.
Onunla ilgili deliliniz yoktu.
Üstüne üstlük Ömer MAVİŞAH 'ın bütün malı mülkü Demir tarafından yağma edilmişti.
Aslı'nın olmadığı zaman zarfında bazı şirketleri batırmış bazılarını satmıştı.

Sebep olarak işlerin kötü gidişi ve iyi bir iş adamı olamamayı öne sürsede aslında kumar borcuna gitmişti mülkün çoğu.

Bazı taşınmazlarıda güya başkalarına satmıştı ama işin aslı o adamlar Demir'in adamıydı.
Yani Demir mülkleri satmış göstererek kendi elinde tutuyordu hâlâ.
İlerdede kendi satın almış göstererek yeniden elinde toplayacaktı.

Aslında Aslı küfür etmekte haklıydı.
Ama Adliye bahçesinde de olsa Demir'e saldırmak onu haklı bizi suçlu yapabilirdi.
Bu yüzden elimden birşey gelmedi.

Aslı'yı tutmasam Demir'in üstüne atlayacaktı.
Resmen gözüne baka baka seni öldüreceğim demesi ile Alev'in yine ortaya çıktığını sandım.

Ama gözlerine baktığımda Aslı'yı görmek dahada şaşırttı beni.

Aslı bugün tam bir Alev gibi hareket ediyordu.

Demir'in defolup gitmesiyle Aslı kollarını hızla benden kurtarıp arabaya doğru ilerledi.
Bana kızgındı.
Zafer'e dönüp toparlanın,gidelim. Tuba'yı da alın. Giderken Tuba'yıda bırakalım evine dedim.

Aslı'ya döndüğümde gördüğüm şeyle "Allah Kahretsin." Dedim.

Aslı eli ve burnu kan içinde bana bakıyordu.
Hızla ona doğru giderken dengesini kaybedip arabanın yanına düştüğünü gördüm.

Yanına dizimin üzerine çöküp.

"Aslı. Neyin var iyimisin.?
Tamam sakin ol,korkma burdayım.
Burdayım, yanındayım."

Dedim.
Ama asıl korkan bendim.
Kucağıma alırken tek cümle kurdu Aslı.

"Artık bitsin."

Hızla kucaklayıp arabanın arka koltuğuna yatırıp yanına bindim.

"Zafer hastaneye gidiyoruz çabuk"
Aslı'ya baktım. Burnu artık kanamıyordu ama baygındı.
Yüzünün bir kısmı kan içindeydi.
Cebimden çıkardığım mendille yüzünü sildim.

"Zafer hızlan."

"Tamam abi."

Zafer dörtlüleri yakıp korna çalarak trafikten çıkmaya çalışıyordu.
Bende Kağan'ı arayıp durumu anlattım.
Bizi acil de bekleyecekti.

Yarım saatlik yolu trafikte 45 dk da gelerek. Hastane bahçesine girmeyi başardık.
Kağan yanında sedye ile kapıda bekliyordu.

Aslı'yı kucaklayıp Zafer' in açtığı kapıdan çıkararak sedye ye bıraktım.
Sedyeyi hızla acil mudahele odasına götürdü hemşireler.

Bizde arkasından gittik.

Kağan ve diğer doktor odadayken biz yine dışarda bekledik.
Bundan nefret ediyordum.

20 dk kadar sonra kağan çıktı.

Kolundan tutup kenara çekerek,
"Anlat." Dedim.

O sırada hemşireler Aslı'yı sedye ile çıkarıyorlardı.
Önce Aslı'ya sonra Kağan'a baktım.

"Korkma. Önemli birşey görünmüyor.
Anlaşılan o sinir bozucu ortam yüzünden tansiyonu aniden fırlamış.
Eğer burnu kanamasaydı beyin kanaması bile geçirebilirdi.
Emin olmak için şuan MR çekilmeye gidiyor."

"Ne! Nasıl?"

"Tansiyon her hangi bir nedenle aniden yükseldiğinde damarlarda basınç oluşur.
Ve bu basınç nedeniyle en zayıf yerden damar yırtılabilir. Bu çoğunlukla burundaki kılcal damarlar oluyor.
Yaşlı insanlarda da beyin kanaması gelişebiliyor mesela.
Yani burnunun kanaması iyi olmuş.

Bunun dışında bir şey görünmüyor.
Ama dediğim gibi, emin olmak için MR çekeceğiz.
Sonra odaya alırız.
Biraz dinlenmesi için ilaç veririz. Sakinleşmesine yardımı olur.

"Tamam sağol."

*******

ALEV'DEN.

"Off. Başım. Başım çok ağrıyor.
Gözlerimi açmak istiyorum ama açamıyorum.
Nerdeyim.
Sanırım bir yataktayım.
Kolumdaki ince acı, demekki serum takılı. Bu hissi biliyorum.
Sakinleştirici vermişler. Bu yüzden bilincim yerinde ama gözlerimi açamıyorum.
Ne olduki.
Aah, evet.
Aslı'nın burnu kanamış ve bayılmıştı.

O Demir'in yüzünden tansiyonu çıktı zavallının.
Biraz dinlen Aslı'cım.
Buraları bana bırak.
Şuan kalkamasamda sorun değil, beklerim. Kalktığımda görüşeceğiz onunla nasılsa.

Kapının açılma sesine, kulak verdim.
Biri yatağın yanına gelerek sandalyeyi çekip oturdu.
Bu koku? Onun kokusu tanıdım.
Ferman.
Elleriyle saçımızı düzeltti.

Gözlerimi açamadığım için kapalı gözlerle dinliyordum her şeyi. Cevapta veremiyordum.
Sadece içimden homurdanıyorum o kadar.

"Çok üzgünüm Aslı.
Babanın mirası artık yok.
Haklıydın. Demir herşeyi hileli şekilde devretmiş.
Sonra herşeyi satın alma numarasıyla yeniden toplayacak.
Bunu sana uyanıkken söyleyemem.
Ama söylemezsem de vijdan azabı çekeceğim."

*"Çok geç duydum Ferman bey."

"O yüzden şimdi söylemek istedim.
Uyanıkken söylersem daha kötü olursun.
Artık olanları unutmalı yeni bir hayata başlamalısın Aslı.
Elinde en azından borçlu olsa bile şirketiniz var.
Sende bu şirket sayesinde yeniden başlayabilirsin."

* "Yok öyle yağma.
Önce o Demir hesap verecek. Ve sen. Sende hesap vereceksin.
Sana Aslı'yı sev sahip çık dedim ama sen...
Sen ne yaptın. O şıllığı seçtin.
Burdan çıkayım.
Sen onu öperken Aslı'nın çektiği acıyı sana ödeteceğim."

Kapı yeniden açıldı.

"Ferman'cım.
Duyunca hemen geldim."

* "Geldi silikonlu barbi.
İti an çomağı hazırla."

"Nasılsın canım. Aslı nasıl. Neden fenalaşmış? "

* "Rahatlık battı cicim.
Sanki bilmiyor gibi sormazmı bide."

"Gördün Tuba olanları.
Normal birşeymi.
Onca zaman beklediği şeyi elinden çaldılar.
Adamlar resmen Ömer MAVİŞAH 'ın bütün servetini yağmalamışlar.
Ve elimizden hiç bir şey gelmedi.
Aslı'nın bu olanlara dayanabilmesi süpriz olurdu.
Fenalaşması normal.
Ben ne adamlar gördüm servetini kaybettiği için kalp krizi geçiren yada intihar eden."

"Haklısın. Peki şimdi ne olacak."

"Önce uyansın,sonra konuşacağız.
Bir yolunu bulup yeniden başlayacak. Başlamak zorunda yoksa hayata tutunamaz."

Kapı yine açıldı.

* "Yol geçen hanına çevirdiniz odayı be.
Bi boşaltın odayıda yalnız kalıp düşüneyim ya."

"Ferman? Hâlâ burdamısın? Biraz dinlen istersen. Sabahtan beri ayaktasın."

* "Kağan? Bi sen eksiktin.
Başka biri kaldımı. Yarma nerde yarma. Oda gelsin."

"Ben iyiyim.
Neden uyanmadı hala."

"Beyin bazen böyle durumlarda korumaya geçer.
Vücudun ve zihnin dinlenmesi için.
Bir süre daha uyur. Sorun yok merak etme.

* "Ne beyinin koruması be.
Ben gitmenizi bekliyorum. Gitmenizi.."

"Gel sana kahve ikram edeyim.
Tuba hanım sizde buyrun beraber içelim."

"Teşekkür ederim. Eğer sorun olmazsa ben biraz daha burda kalabilirmiyim.
Belki uyanır yanında biri olsun."

* "İstemez kalma.
Sende defol git."

* "Tabi." Dedi.Salak Kağan.

"Sorun değil kalabilirsiniz. Bizde birazdan geliriz. Hadi Ferman sende bi hava al."

"Tamam.Geliyorum.
Ama hemen dönerim ona göre."

"Gel. Hadi geel."
Dedi Kağan Ferman'ı kolundan çekiştirerek çıkarırken.

Tuba zillisi sanki bizi çok seviyor gibi yanımda kaldı.

"Ee. Aslı. Kaldık ikimiz.
Yine bütün ilgiyi üstünde topladın."

* "Ne diyor bu silikonlu barbi yaa.
Ne ilgisi.
Sanki benim derdim ilgi.
Asıl sen ilgi manyağı olmuşsun.
Erkekler ilgi göstersin diye her yerine silikon, dolgu ,botoks yaptırmışsın.
Hiç aynaya bakmadığın belli."

"Ama sanmaki Ferman'ı sana bırakacağım. Senin gibi küçük bir sümüklünün onu benden almasına izin verirmiyim."

* "Sensin sümüklü.
Yelloz. "

"Bu fırsatı yıllarca bekledim.
Şimdi onu sana bırakmam. Umarım çabuk iyileşir ve hayatımızdan defolup gidersin.."
Doğacak bebeklerimin babasını ve beni rahat bırakırsın umarım."

* "BEBEK!
NE BEBEĞİ!"
Kimin bebeği lan."

Anında gözlerimi açtım.
Eminim sinirden kıpkırmızıydı gözlerim.

Tuba korkuyla,

" AYY!" Dedi.

Sonra.
"Ay Aslı'cım uyandın mı.
Nasıl hissediyorsun." Demezmi bide
silikonlu.

Sessizce yerimde doğruldum.
Yataktan aşağı ayaklarımı sarkıttım.

Tuba öylece beni izliyordu.

"Aslı'cım hemen kalkmasaydın.
İyi olduğuna eminmisin? "

Kafamı kaldırıp, boş boş Tubaya baktım bir süre.

"Dışarda biri varmı."

"Ha.. A. Evet. Bir adam var. Niyeki? "

Yavaşça ayağa kalktım.
Bir seruma bir üzerimdeki hastane kıyafetine baktım.

"Bu ikisinden artık nefret geldi."

Dedim ve sinirle serumu ve damar yolu aparatını kolumdan çekip aldım.
Kolumdan dan akan kana baktım. Umursamadım. Kolumu dirseğimden büktüm.Birazdan dururdu nasıl olsa.

Tuba beni öyle görünce elleri ağzında bi çığlık attı.

Onun o tiz çığlığı ile dışardaki adam anında içeri girdi.

Adam kolumdaki kanla beni öyle görünce hemen yanıma geldi.

"Aslı hanım iyimisiniz?
Hemen doktoru çağırayım."

İşte fırsat!

Anında belindeki silahı çekip aldım.
Bir adım gerileyip yüzüne doğrulttum silahı.

"Geri çekil...
HEMEN! "

"Aslı hanım ne yapıyorsunuz? "

"Şşşşşttt.
Sessiz olun.
İkinizde."

Dedim silâhı yüzlerine çevirerek.

"Adın ne? "

"S..Sefer."

" Tanıştığımıza memnun oldum Sefer."

Dedim, ince bir gülümseme ile.

"Seni sanki tanıyor gibiyim.
Daha önce karşılaştıkmı?

"E.. evet."

"Nerede."

"Bahçede beni bacağımdan vurmuştunuz. Kaçmaya çalışırken."

"Ahh.
Öylemi..Ya. Pardon.
Gerçekten üzgünüm.*

Dedim dişlerimi göstererek sırıtırken.

"Ama suç Ferman'ındı."

Tuba'yı göstererek.

"Onu değil ama, seni vurmak istemiyorum. Bu yüzden lütfen zorlama beni."

"Aslı hanım kolunuz kanıyor bırakın yardım edeyim."

Dedi Sefer bana doğru bir adım atarak.

"Hişşt. Kıpırdama." Dedim sert şekilde.

"Aslı ne yapıyorsun? "

"Sen sus silikonlu barbi."

"Ne!"

"Birde zekiyim havasındasın. Sus ve şu sargı bezini alıp Sefer'in ellerini ayaklarını ve ağzını bağla.

"Ne? "

"Aptalmısın,anlamıyor musun?
Çabuk ol."
Diye bağırdım.

Tuba korkuyla küçük masadan ruloyu alarak, Sefer'in ellerini ayaklarını ve ağzını bağladığı.
Sefer yerde öylece oturuyordu.

Tuba'nın işi bitince onuda ben bağladım. Hemde zevkle. İkisi duvar dibinde sessizce oturuyorlardı.

Üzerimdeki kıyafete ve hastane terliklerine tiksinerek bakarak odadan çıktım.

"Nefret ediyorum bu kombinden."
Diyerek odadan çıkarken kapıyıda çektim.
Koridoru kontrol ettiğimde karşı yöne
doğru giden hemşireyi gördüm. Arkası bana dönüktü bu yüzden beni görmedi.

Silâhı belimin arkasına takıp, koridordaki sekreter masasında gördüğüm hırkayı geçerken alarak üzerime geçirdim.
Bu da beyazdı ama hırka sonuçta. Hastane pijamasından iyiydi.

Kolumdan akan kan azalmış ama durmamıştı. Koluma ve ellerime de bulamıştı. Ama durup temizleyecek vakit yoktu.

Öncelikle burdan görünmeden çıkmalıydım.
Ferman'ın arabalarından birini alarak Demir'in peşine düşecektim.

O şerefsiz manzara eşliğinde içeceğini söylemişti.

İçerken izleyeceği tek manzara
Göl kıyısındaki yazlık evdi.
Bunu bildiğimi bilmiyordu.
Ama ben onun yerini biliyordum.
Bende o evi onunla birlikte yakmazsam.
Madem bizden aldınız o zaman o evde öl.
Merdivenlerden inerken yaptığım planımı beğenmiştim.

FERMAN'DAN

Kağan Aslı'nın biraz daha uyacağını söyleyince.
Aslı'nın odasının kapısına adamım Sefer'i bırakıp Zafer ile beraber Kağan ile birlikte Cafeye indik.

Tubayı da çağırdık ama Aslı ile kalsam iyi olur diyerek gelmedi.
Aslı için üzülmüşe benziyordu.

Masaya oturup birer kahve siparişi verdik.
Cebimden çıkardığım paketten bir sigara alarak dudağıma bıraktım.
Zafer çıkardığı çakmağı ile hemen sigaramı yaktı.
Derin bir nefes çekerek bıraktım.

Kağan:
"Oğlum şu sigarayı bırak artık. Sağlığına yazık lan."

"İşine bak Kağan."

Dedim umursamaz şekilde.

Zafer'in bana garip şekilde bakışını farkedince.
Bende ona baktım.
Başımı salladım ne saklıyorsan anlat der şekilde.

"Abi bugün garip birşey oldu."

"Bugün zaten garipti başka ne oldu."

"Abi mahkeme binasına geldiğimizde sen hızlıca indikten sonra.
Aslı kardeş yanıma geldi.
Bana Ferman'ı seviyor musun? Diye sordu."

"Evet. O halinizi görünce bende sordum.
Banada aynı şeyi söyledi.
Neden dedim sadece omuz silkti.
Ee.. Sonra."

"Bende seviyorum onun için yapamayacağım şey yoktur." Dedim.

"Sağol koçum. Devam et."

Bana dönüp çok ciddi şekilde gözlerime baktı.
Eğer.. Alev'i elinde silahla çıldırmış şekilde görürsen çekinmeden vur." Dedi.

"Ne!? Gerçektenmi? "

"Alev kim." Dedi Kağan.

Doğruya Kağan'a Alev' den hiç bahsetmemiştik.

"Zafer, ben bu işi sevmedim.
Gidelim." Dedim.

Kağan:

"Ne oluyor oğlum anlatsana ne Alev'i Ne silahı ne vurması.
Ne oluyor lan."

"Sonra anlatırım kağan." Diyerek ayağa kalktım.
Zafer'de kalktı benimle birlikte.

"Hemen yukarı çıkalım." Dedim asansöre doğru giderken.

Bir kaç adım atmıştık ki
çıkışa doğru giden bir hasta dikkatimi çekti.

"Kahretsin."

"Aslı?
Aslı bu."

*****

ALEV'DEN
Şimdi sadece uygulamaya geçecektim.

Silahı belime gizleyip, hastane girişine kadar indiğimde,
Cafeninde burda olduğunu farkettim.

"Allah kahretsin."

Dedim.
Diğer taraftan çıkmalıydım.

Tam o Sırada Cafeden hızlı adımlarla çıkan Ferman'ı ve Zafer'i gördüm. Odaya dönüyorlardı.
Acele etmeliydim yukarı çıkarlarsa kaçtığımı öğreneceklerdi.

Diğer yöne gitmekten vazgeçerek çıkış kapısına yöneldim.

Benim burda olduğumu tahmin edemezler diye düşünerek kapıya doğru rahat adımlarla ilerledim.

Kapıdan çıkmama bir adım kalmıştı ki.

Ferman'ın sesiyle dondum.

"ASLI!"

***********************************
Selam canlarım.
Bölüm sonu.

Sizce ne olacak.
Hadi tahminleri görelim.

Gelecek bölümde görüşmek üzere.

 

 

Loading...
0%