Yeni Üyelik
40.
Bölüm

🔥D.40 Çıldırmış

@azamet_29_2

"Aslı.!"

Aslı. Kelimesini duyduğumda Ferman'a baktım gayri ihtiyari

"Aslı sen.. Burada ne? "

Daha Ferman şaşkınlığını üzerinden atamadan.
Ben koşarak kapıdan bahçeye fırlayıp çıktım.

Arabalar binanın arkasındaki park yerinde olduğu için koşarak o yöne doğru gittim.

"Aslı dur."

Diyerek peşimden gelen Ferman'ı ve Zafer'i duymazdan gelerek koşmaya devam ettim.

Terliklerle karda koşmak kolay olmasada fena değildim.

Bana yetişen Ferman.

"Aslı.
Aslı dur! " Diye bağırdı tekrar.

Önümde Zafer'in park ettiği araç, arkamda Zafer ve Ferman.

" Uzun bacaklarınız kırılsın emi."

Dedim sinirle.
Bana çok çabuk yetişmişlerdi.

"Aslı.
Napıyorsun delirdinmi?
Bu soğukta bu halde ne işin var dışarda? "

Ferman'a arkam dönük şekilde sessizce hızlı hızlı nefesler alarak bekliyordum.
Çünkü nefesim bir tarafima kaçmıştı.

Delirdinmi kelimesine mi yoksa enselenmememi kızsam
bilemedim.
Ferman'ın delirdin mi? diye sorması bardağı taşıran son damla olmuştu.

"Gerçektende delirttiniz bizi."

Dedim silahı belimden çıkarıp, onlara doğrultmuş şekilde dönerek.

Ağzımdan çıkan dumana bakmaktan kendimi alamadım. Havanın ne kadar soğuk olduğunu gösteriyordu ve inceden kar yağmaya başlamıştı.

Elimdeki silahı görünce, Ferman önce bir afalladı.

" Silahı nerden buldun?
Koluna ne oldu, kendinimi yaraladın."

Dedi endişeyle.

Tabi o Zafer denen yarma da anında silahını çekerek bana doğrultmuştu.

Şuan aramızda 10 metre falan vardı.
İki elimde silahta Ferman'a nişan aldım.

Konuşurken bir yandan etrafa göz gezdirdim.
Burdan nasıl çıkacaktım ben.

"Sefer'den ödünç - çaldım."

Dedim Ferman'a bakarak.

" Ulan Sefer. Seni oraya adam diye dikenin..." Dedi Ferman sinirle.

Sonra bana dönerek,

" Aslı. Sakin ol. Yanlış birşey yapma. Silâhı bana ver lütfen."

Dedi elleri yarım şekilde havada.

Zafer:

"Abi.. Bu Alev.
Aslı'nın dediği oluyor."

Ferman bana daha dikkatle baktı.

"Alev? Kahretsin yine neler oluyor? "

" Çok doğru. Alev!
Bundan sonra,Aslı falan yok!!
Sadece. Sadece Alev!"

"Bundan sonra artık kendi işimizi kendimiz göreceğiz."

Zafer'e bakıp.

" Yarma! Arabanın anahtarını ver hemen." Dedim sinirle.

Ferman:

"Alev sakin ol, ne yapmak istiyorsun?"

" Ne mi yapacağım?
Önce o Demir denen iti geberteceğim.
Yaptıklarını canıyla ödeyecek.
Hiç acımadan hem Aslı'nın babasının hayatını, hem bizim hayatımızı bitirdiler.
Şimdi ödeşme zamanı.
Ne yasa, ne kanun.
Şimdi sadece hesabı bana ödeyecek.

Sonrada gelip seninle hesaplaşacağız.."

"Benimle mi? Anlamadım."

":Sana ne demiştim hatırlıyor musun?
Sana Aslı'yı sev, kimsenin sevmediği kadar sev.
Onun senden başka sığınacağı kimsesi yok demiştim.
Sen ona sahip çıktığında bendende tamamen kurtulacaktı.
Sadece Aslı olacaktı.
Mutlu olacaktı.
Yaşamak için, bu boktan dünyaya katlanabilmek için bir sebebi olacaktı.

Ama sen... Sen ne yaptın? "

Dedim. Gözlerim ilk kez dolmuştu.

Elimdeki silah hâlâ Ferman ve Zafer arasında gidip geliyordu.

" O silikonlu barbi ile çocuk planları yaptın. İlk fırsatta ona gittin.
Bu yüzden seni hiç affetmeyeceğim."

" Ne? Ne çocuğu?
Saçmalama. Yok öyle birsey. "

" Öylemi.?
O silikonlu öyle demiyor ama.
Çocuklarımın babası diyor senin için.
Belkide onu öptüğün o gece çocuk işinide halletmişsinizdir."

Zafer'in duyduklarıyla utanarak etrafa baktığını gördüm.

" Sen niye utanıyorsun, o utansın."

Dedim Zafer'e.

" Alev. Senin kafan karışmış.
Sakince beni dinle lütfen."

" Artık seni dinlemiyorum."
Diye haykırdım.
Dinlemek yok artık. Kimseyi dinlemeyeceğim.
Sadece kendimi dinleyeceğim bundan sonra."

"Dinleyeceksin." Diye o bağırdı bu kez.

Bana doğru bir adım attı.
Anında silahın tetiğine bastım. Ayaklarının dibine ateş edince şaşırarak durdu.

Zafer, anında silahının horoz kısmını geri çekti.

" Abi dikkat et."

" Bundan sonra hiç kimse Aslı'yı üzemeyecek.
İzin vermeyeceğim."

O sırada arkadan Tuba , Sefer ve Kağan belirdi.

Sol elimle alnımı tutarak,

"Allahım ya, bi siz eksiktiniz.
Nasıl kurtuldunuz. O bağlardan.

Yarma, sende ver artık şu sıçtığımın anahtarlarını." Dedim sinirle.

" Olmaz. Önce dinle. "

Zafer, benimle konuşan Ferman'a, bakarak.

" Abi bir daha sıkmaya kalkarsa Aslı'nın dediğini yaparım."

Ferman sinirle baktı Zafer'e.

" Sakın! " Dedi.

" Beni vursada dokunmayacaksın. "

" Ama abi."

" Zafer.! "

" Abi kusura bakma, sana bir daha sıkarsa seni dinlemem."

" Lann! "

" Ferman neler oluyor burada? "

Tuba'nın endişelenmiş kokan sorusuna dahada sinir oldum.

" Sen hakikaten ne yapışkanmışsın yaa."
Dedim dik dik bakarken.

Tuba:

" Aslı, Deli misin. Ne yapıyorsun böyle.
Ferman bu kız aklını kaçırmış.
Polis çağıralım."

" Hayır. Sakın, karışmayın."

" Ama Ferman baks..."

Konuşmasını bölerek,

"Kapa çeneni zilli!
Kafanı uçururum senin."

Dedim, dişlerimi sıkarak.

"Hepiniz bir oldunuz delirttiniz.
Birde Deli misin diye soruyorsunuz.

Evet deliyiz!
Bundanda memnunuz.
Deli olmak sizin gibi akıllı olmaktan çok daha iyi."

" Yeter artık bu kadar lak lak.."

Diyerek havaya bir el ateş ettim.
TUBA çığlık atarak eğildi.
Zafer neredeyse bana doğrulttuğu silahın tetiğine basacaktı.

"Abii."
Dedi uyarırcasına.

Ferman:
"Zafer anahtarı bana ver."

Zafer cebinden çıkarttığı anahtarı Ferman'ın uzattığı eline bıraktı.

" Alev.
Anahtarı istiyorsan önce dinleyeceksin."

" Allah hepinizin cezanızı versin,Tuba'dan başlayarak."

" Ne! "

Dedi Tuba başını kaldırıp bana bakarak.

" Ben ne.? " Dedi diplomalı kızıl salak.

"Bu pislikten."

Dedim, sol işaret parmağımla Ferman'ı göstererek.

" Çocuk yapan sensin silikonlu, o yüzden. "

Ferman sinirle Tuba'ya dönüp,

" Bunu sonra konuşacağız." Dedi.

Tuba kızararak önüne baktı.

" Bak ne diyecem.
Sen anahtarı ver. Ben Demir'in hesabını görüp gelene kadar siz aranızda konuşun anlaşın, dönünce yeniden hesaplaşırız."

" Dalgamı geçiyorsun."

Dedi Tuba bu kez gerçekten öfke saçan gözlerle.

Ferman:

" Kapa çeneni Tuba."

" Alev.
Demir'i bulman imkansız.
Nerde olduğunu bile bilmiyoruz."

" Sen bilmiyorsun. Ben biliyorum.
Onu o keyif yaptığı evle birlikte cayır cayır yakacam."

Tıpkı Seyfi'nin evi gibi geceyi aydınlatacak alevler.
Sonrada karşısına gecerek sabaha kadar izleyeceğim.

Daha bitmedi sonra da o Neriman orospusunu bulacam. Saklandığı deliğe onuda gömecem. "

" Saçmalama!
Artık kimsenin gözünde hasta biri değilsin. "

" Deli diyecektin sanırım."

" YA SABIR!!
Alev.
O mahkemede kullandığımız kağıt senin aklının yerinde olduğunu söylüyor.
Adam öldürmekten ceza alırsan Aslı hapse girer kendine gel.
Her şeyi daha kötü hale getireceksin."

" Sanane.
Sanane, bundan.
Çokmu umurunda sanki.

Anlamıyorsun... Değilmi?

Aslı artık seni, sizi istemeyecek.
Bu dünyada artık hiç kimsesi YOK.! Sende onu bıraktın artık.

Eskidende kötü zamanları olmuştu.
Öyle acı.
Öyle umutsuz anlar yaşadı ki..
Kalan hayatını benimle paylaşmak zorunda kaldı.

Ama şimdi siz.
Siz Aslı'yı daha kötü hale getirdiniz.
Aslı hastaneden çıktığında sadece babasının intikamını düşünüyordu.
Başka hiç birşeyi umursamıyordu.

Sonra bir hata yaptı.
Karşılığını bulamayacağı halde, sana âşık oldu.
Neyine vuruldu anlamadım ya neyse..

Senin kucağında senin kokunla bir ömür boyu uyuma hayali kuracak kadar aşık oldu aptal kız."

Ferman şaşkın ve üzgün sadece dinliyordu.

" Şimdi bir de senin yüzünden... Sizin yüzünüzden acı çekiyor.

Bu silikonlu seni öptüğü gece Aslı sabaha kadar ne acı hissetti biliyormusun.
Bundan haberin varmı.
Yok tabi. Nerden olsun.
Sen o gece bu silikonuyla gecelerken o sabaha kadar ağladı.

O kadar söyledim değmez diye.
Ama ağlamasına engel olamadım.
O ağladıkça sana olan nefretim dahada arttı.

Artık seninle aynı yerde yaşayamaz. Eskidende yalnızdı ama daha beter yalnız kaldı.
Bu evde kalmak istemeyecek.
Seninle kalmak, hergün yüzünü görüp acı çekmek istemeyecek.
Demir'in yaptıklarından sonra,
yaşamak dahi istemeyecek.

O yüzden..."

Dedim ve sustum bir kaç saniye.
Ellerimle istemsizce gözümden akan yaşları sildim.
Sonra Ferman'ın gözlerine baktım öfkeyle.
Hâlâ bana şaşkın harelerle bakıyordu.
Bu cümleleri duymayı beklemiyordu eminim.

" O yüzden...
Bütün pislikler bizden önce ölecek.
Şuandan sonra sadece intikamımız için ne gerekirsek o.
Ölmek yada hapse girmek umurumuzda bile değil.

Hastaneden kaçtığımızda söz verdik.
Ya intikamımızı alacağız. Yada öleceğiz. Bizim yolumuzda üçüncü bir ayrım yoktu. Yine yok. "

" Hayır! Buna izin vermem.
Aslı'nın kendine zarar vermesine izin vermem."

" Neden?
Duyduklarından sonra acıdınmı yine.
Yoksa vicdan azabımı sardı.
Artık çok geç Ferman Bey, ver anahtarı."

" Hayır!
Gidip katil olmana izin vermiyorum."

" Ferman. Anahtarı ver."

Dedim haykırarak.

" Hayır,dedim. "

" Ferman...
Hiç acımam. Demir'den önce seni vururum."

" Vur o zaman."

Dedi bağırarak

"İçin rahat edecekse vur.
Al bütün hıncını"

" Emin ol seni vurmak için bir an düşünmem. Ama sırayla. Demir'e olan nefretim daha fazla. O yüzden beni zorlarsan.."

" Tuba, Kağan.
Gidin burdan."

Dedi Ferman dişlerinin arasından."

" Hayır seni bırakmam. "

" Tuba git.
Kağan! Gidin. "

Elimdeki silâhın mermisini ağza verdim. Sonrada Kağan ve Tubaya çevirdim.

Çünkü Tuba'yı korumaya çalışıyordu.
Bu hareketi beni dahada kızdırdı.

" İşte bundan bahsediyordum."

Dedim sakin sesimle.

" Aslı'ya sadece acı veriyorsun.
Demekki sen böyle kadınlara layık birisin."

" Saçmalama Alev. "

" Son kez söylüyorum anahtar. Ve.. Çekil yolumdan. "

" Bende son kez söylüyorum Hayır."

" Sen istedin." Dedim.

Ve Tuba'ya çevirdiğim, silahın tetiğine bastım.
Tam ayaklarının dibine sıktım kurşunu.
Tuba yerinde sıçrayarak çığlık attı.

" Dur.! " Dedi Ferman yüksek sesle.

" Bak.!
Kendi canını umursamasanda onunkini umursuyorsun gördünmü.

Anahtar."

Dedim, sol elimi öne uzatarak.
Mecbur anahtarı bana doğru fırlattı.
Havada yakaladım anahtarı.

" Gidersen engel olacağımı bil."

" Yoluma çıkma."

Dedim ve anahtarı kullanarak arabayı açarak bindim. Bu sırada silahı hâlâ onlara doğru tutuyordum.

Motoru çalıştırıp gaza basarak hastanenin açık parkından çıktım.

Ana caddeye çıkmak için bina etrafında bir tur atmam gerekiyordu.
Bu hastanenin bu kadar büyük
olmasına küfretmeden edemedim.
Yarım daire çizip caddeye açılan sürgü kapıya gelmiştim nerdeyse.
Çıkışa 100 metre falan kalmıştı ki.

Ferman'ı ve Zafer'i çıkış kapısının önünde görmem bir oldu.
Ferman tam girişte öylece duruyordu.

Dediğini yapmış.
Kestirmeden önüme geçmişti. Bana engel olmakta kararlıydı anlaşılan.

Bu hareketi dahada sinirlenmeme neden oldu. Artık duramazdım gaza dahada yüklendim.
Ama belindeki silahı çekmesiyle ateş etmesi bir oldu. Lastiğim patlayınca araba sola savruldu ve park halindeki araca çarparak dururken kafamı direksiyona çarptım.

" Anladım.
ALLAH cezanızı versin.
Sizde Demir'e çalışıyorsunuz değilmi?"

Dedim. Bunun başka bir açıklaması olamaz. Sinirle kapıyı açarak arabadan çıktım.
Çıkar çıkmazda tetiğe arka arkaya bastım. Ferman ve Zafer park halindeki beyaz arabanın arkasına attılar kendilerini.

" Sizde onun adamı oldunuz değilmi?
Neriman'ın, Demir'in tarafına geçtiniz değilmi."

Diye haykırarak birkaç adım öne çıktım. Aslı'yı sattınız ona.

" Yeter artık Alev."

Dedi Ferman arabanın yanından çıkarak.

" Kafan iyice karışmış.
Ne yaptığını bilmiyorsun."

Silahı Ferman'a doğrulttum.
Aramızda 15 - 20 metre ancak vardı.
Onun adamı olmasan bana engel olmazdın. Benim tanıdığım Ferman ona dersini mahkeme günü verirdi.

Şuan sadece Ferman'a odaklanmış ona nişan almıştım.
Aramızdan sayısız kar taneleri geçiyordu. Hava soğuktu ama ben üşümüyordum.
İçimdeki öfke bir kor gibi yakıyordu vücudumu.

Ferman:

"Gerçekten de yeter artık.
Vur. Vurda bitsin."

Bu kararlı haline şaşırmıştım.
Demir'i mi, Aslı'yı mı koruyordu.
O an Zafer araya girdi.

" Alev yapma.
Sana karşı zor kullandırma beni.
Canını yakmak istemiyorum.
Ama... O tetiğe basarsan, bende basarım." Dedi.

Ferman:

"Zafer sen karışma."

Desede, Zafer' in karışmama gibi bir düşüncesi olmadığı belliydi.
Kaşları çatık bana nişan almıştı.

İlk hareketimle hiç tereddüt etmeden tetiğe basacağı her halinden anlaşılıyordu.

Zafer'in gözlerine bakarak.
Silahın horozunu havaya kaldırdım.

Zafer tekrar etti.

" Yapma Alev! "

Gözleri bir bana bir elimdeki silaha gidip geliyordu.

"Alev! Yapma!"
Beni mecbur bırakma."

Dedi yine Zafer.
Ben buradan çıkacak Demir'e hesap soracaktım.
Bu yüzden onu dinlemiyordum bile.

Ferman'a, Aslı'nın aşık olduğu adama baktım sonra. Şuan benim yerimde o olsa ne yapardı. Ona kıyamazdı tabiki. Ne kadar kırgında olsa canının yanmasını istemezdi.

Aptal kız!

" Aslı gerçekten de çok aptalsın."

Dedim kanlı olan sol elimi alnına bastırarak.
Bu adam sevmesede Aslı'yı korumaya çalışıyordu. Peki neden?
Belkide seviyor ama gurur yapıyordu.
Olabilirmiydi.

Sinirim bozulunca kahkaha ile gülmeme engel olamadım.
Karşımdaki iki adamda kaşları çatık bana bakıyorlardı.

" Alev'in kafasında kayış koptu sonunda."

Diye düşündüklerine eminim şuan.
Sonra Ferman'a çevirdim gözlerimi. Ve tetiğe bastım.

Aynı anda iki silah sesi duydum.
Biri benim elimdeki silahdı.

Diğeri Zafer'in silâhı.
Omuzumda hissettiğim keskin acıyla
sırt üstü yere düştüm.
Elimdeki silah yan tarafa doğru fırladı.
Gözlerimi gökyüzüne çevirdim.
Kar lapa lapa yağmaya başlamıştı.

Yattığım yerde sırtıma yayılan sıcaklığı hissettim.
Zafer'in silahından çıkan kurşun sağ omuzumu delip geçmişti anlaşılan.

Bu kaçıncı olmuştu.
Kaçıncı yaraydı. Biz hep yara almaya mahkumuz anlaşılan.
Ya ruhumuzu ya bedenimizi yaralıyorlar.

" Ah Aslı yine kıyamadın." Dedim gülümsemeye çalışarak.

Yanıma koşarak gelen Ferman'a baktım. Evet ateş etmiştim.
Ama son anda namnuyu çevirmiştim.

" Iskaladım." Dedim mavi harelerine bakarken.
Koluna kaydı gözüm. Silahımdan çıkan kurşun sadece sıyırmıştı.

Zafer'de gelmişti yanımıza.

"Alev, üzgünüm."Dedi sadece.

Gerçekten üzgün görünüyordu.

Ferman:

" Zafer ne yaptın? " Desede yaptığı şeye pişman değildi Zafer.
Onun görevi Ferman'ı korumaktı.

Ferman'a bakarak kısık sesimle konuşmaya çalıştım.

" HEVESİ
BAŞKASINDA OLANIN
NEFESİ OLUNMAZ."

Ferman'ın gözleri kocaman olmuştu.
Anlamıştı dediğim şeyin ne anlama geldiğini.

O dememişmiydi nefesiyle bana nefes verdi Aslı diye.

Hızla beni kendine çekerek kucakladı.
Yine o kokusu doldu burnuma.

Aslı'yı aptal bir aşığa çeviren kokusu.
Beni yerden kaldırarak kucağına aldı.
Başım göğsüne düştü.
Hızlı adımlarla beni binaya, hastanenin içine taşırken ben hâlâ Aslı'yı düşünüyordum.

Aslı bu adama zarar vermemi istemeyeceği için ona o kuşunu sıkamamıştım.

Farkettimki Aslı bana benzemeye başlarken bende ona benzemeye başlıyordum.

Zafer'e gelince beni vuracağından adım kadar emindim.
Ama öldürmeyeceğinden de emindim.

Silahı tuttuğum koluma nişan almış omuzundan vurmuştu beni. Tek amacı Ferman'ı korumaktı.
Kurşun omzumu delip geçmişti.

Yine kalmıştık Ferman'ın kollarına

Yine kalmıştık Ferman'ın kollarına.

Ferman hızlı adımlarla yürürken ara ara bana bakıyordu.
Pişmanlıkmıydı gözlerindeki yoksa hüzünmü.

Tam binaya girecekken yine o silikonlu çıktı önümüze.

" Aa.! Aman Allah'ım.! Olamaz ne oldu.!"

Şuan ayakta durabilsem gerçektende saçlarını yolardım bu barbinin.

" Çekil Tuba." Dedi Ferman.

Acil bölümüne gidiyorduk.
Zorlukla konuştum.

" Hastaneden nefret ediyorum."

Ferman sessizce beni sedyeye bıraktı.
Kan kaybediyordum. Sağ tarafım uyuşmaya başlamıştı. Başım dönüyordu.

Kağanın sesini duydum. Ameliyathaneye çabuk..

Gözlerim kararmaya başlamıştı.
Ferman hiç konuşmadan bana bakıyordu.
Sedyeyi hızlı adımlarla ameliyathaneye doğru sürerlerken ben yarı açık gözlerle tavandan sırayla geçen beyaz ışıkları izliyordum.

Sonra yavaşça karanlığa kayıp gittim.

************************************

Merhaba canlarım bölüm sonu.

❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤❤

 

Loading...
0%