Yeni Üyelik
41.
Bölüm

🔥D.41 Sustum

@azamet_29_2

Bazen; hayat yorar insanı...
Şarkılar yorar...
Beklemek yorar...
Özlemek yorar...
Affetmek yorar...
Hoş görmek yorar...
Boş vermek bile yorar...
Ve insan susar...
Herşeye herkese rağmen...
Elinden gelen tek şeyi yapar.
Bağıra bağıra... SUSAR..
(Can Yücel)

FERMAN'DAN

Şuan hastanenin beşinci katındaki 507 numaralı odanın camından dışarıya bakıyorum.

3 saat önce olanlar beynimde tekrar tekrar dönüyor.

Zafer, beni korumak için, bana ateş eden Alev'i vurdu.
Zafer'e kızgın olsamda görevini yapmıştı. Diyecek birşey yoktu.

Gitmesine izin vermeyince Alev çıldırmıştı adeta.
Bana çok kızmıştı.
Bizi Demir'in tarafına geçmekle bile suçladı. Kendince haklıydı aslında.
Aklı karışmıştı.
Çünkü eğer mahkeme binasında olmasaydık o Demir ordan sağ çıkamazdı. Çıkarmazdım.

Aslı her nasılsa Alev'in bu hale geleceğini bildiği için Zafer'i uyarmıştı.

Alev bana ateş ettiğinde, Zafer'de aynı anda ateş edip, Alev'i omuzundan vurdu.
Gerçekten isteyerek yapmadığını biliyorum. Alev'i çok uyardı.
Beni zorlama, diye rica bile etti.
Ama Alev bu.
Dinlemedi tabiki.
Yalnız son andaki o gülmesi beni korkuttu doğrusu.
Resmen kahkaha atmıştı.
Sonunda kafayı sıyırdı sandım.

Benim sol kolumda sadece küçük bir sıyrık oluşurken Zafer'in silahında çıkan kurşun Alev'in sağ omuzunu delip geçmişti.
Koşarak yanına geldiğimde bana bakıp,

"Iskaladım."

Desede inanmadım.
Bilerek namnuyu kaydırdığını görmüştüm çünkü.

Sonra bana bakarak.

" HEVESİ
BAŞKASINDA OLANIN
NEFESİ OLUNMAZ."

Demesiyle göğsüme bir taş oturdu.

Alev'le olan daha önceki konuşmamız geldi aklıma.

* "Neden, Aslı'yı bu kadar düşünüyorsun.
O senin için sadece bir yabancı."

" O gece beni kurtardı. Can borcum var ona."

" Nereden biliyorsun onun olduğunu.
Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun."

"Oydu biliyorum.

Nefes alabilmem için bana nefesini verdi." *

Şok olmuş gözlerle baktım o an Alev'e. Ne dediğinin farkındaydı.

Acil ameliyata alındıktan sonra şuan bu odada, uyuyor.
Yarına kadar uyanmaması için fazladan ilaç verdiler.
Biraz daha dinlenmeli.

Başımı Aslı'ya çevirip uyuyan haline baktım.
Aslı'mıydı?
Alev'miydi, peki.

Sağ omuzu sargılıydı. Sol kolundaki eski serum yerindeki damar yırtılmış bu yüzden o kısımda bandajlıydı. Serumuda sol elinin üzerine takmışlardı.
Yanına gelip yatağın kenarına oturdum.
Saçlarını yüzünün kenarına çektim.

Alev'in söylediği herşey kafamda tekrar tekrar yankılanıyordu.

* Sana Aslı'yı sev, kimsenin sevmediği kadar sev. Onun senden başka sığınacağı kimsesi yok demiştim.
Sen ona sahip çıktığında bendende tamamen kurtulacaktı.
Sadece Aslı olacaktı.
Mutlu olacaktı.
Yaşamak için, bu boktan dünyaya katlanabilmek için bir sebebi olacaktı."*

Evet aynen böyle demişti.

Ben sadece, ona olan borcumu ödemek isterken, o bana aşık olmuştu.
Ona karşı yumuşak tavırlarım hareketlerimle istemeden ona umut vermiştim.
Ben, onun gördüğü gibi biri değildim aslında.
Sert, kuralcı sinirlenince acımasızlaşan çoğu insanın çekindiği biriydim.
Sadece Aslı ve kardeşlerime karşı yumuşaktım. Bu yüzden kendimi ondan uzak tutmaya çalışmıştım.

Alev ateşlendiği gün bana Aslı'nın hislerinden bahsetmişti.
Duygularının geçici olmasını ummuştum.
Hisleri gerçek olamazdı. Sadece bir hayranlık yada minnettarlık olan duygularını başka duygularla karıştırdığını düşünmüştüm.
Üstelik benim bir kadını sevmem ona aşık olmam olmayacak birşeydi. İmkansız gibi birşeydi yani.

Ben bu güne kadar hiçbir kadına aşık olmadım. Sevmedim. Ben bu duyguları bilmem bile. Bir iki günlük ilişkiler dışında bir kadınla bir araya bile gelmezdim.

Kapının açılmasıyla arkama döndüm.
Kağan elinde bir çiçekle gelmişti.

" Kapının önündeydi.
Kim yollamış acaba, bi bakalım.
Hmm. Avukat Tuba Çağlı.
Tuba hanım yollamış."

Çiçeği yatağın yanına bırakıp yanıma geldi.
Ellerini beyaz önlüğünün ceplerine soktu.

" Evet. Nasılsın?"

" Nasıl olmalıyım? "

" Neden bana söylemedin? "

" Neyi? "

" Bu iki kişilik konusunu.
Aslı ile ilgili her şeyi anlatıp Alev'den bahsetmemeni yadırgadım doğrusu."

" Gerek görmedim."

" Hımm.. Demek öyle.
Yalnız bu Alev olan tarafı gerçekten yamanmış.
Seni nerdeyse öldürecekmiş."

" Ama yapmadı.
Neden yapmadı.
Bana çok kızgındı halbuki. Hiç acımadan öldürecek derecede hemde.
Ama son anda namnuyu çevirdi. Neden? "

" Aslı engellemiş olabilir mi."

" Sanmam. "

" Neden ki. "

" O an sadece Alev vardı."

" Nasıl anladın ki."

Hafiften gülümseyerek elimi saçlarıma götürdüm.

" Aslı'nın gözleri mavi. "

" Alev'in gözleri ise koyu mavi. "

" Ciddenmi?
İlginç. Böyle vakalar duymuştum ama hiç denk gelmemiştim.
Pekii.
Şimdi ne yapmayı düşünüyorsun? "

" Bilmem. "

" Ne demek bilmem. "

" Ferman doğruyu söyle.
Aslı'ya karşı ne hissediyorsun.

Ben bile senin hareketlerinden ona karşı birşeyler hissettiğini anladım.
Alev'de bugün Aslı'nın duygularını bas bas bağırarak anlattı.

Gerçi Tuba bundan hiç memnun olmadı. Sen görmedin ama Tuba'nın o an gerçekten gözlerinden öfke ve kıskançlık fışkırıyordu. "

Ayağa kalkıp tekrar pencerenin önüne geçerek dışarıda yağan karı izlemeye başladım.

" Benim Aslı'ya karşı birşeyler hissetmem.
Acizliğinden, zayıflığından faydalanmak gibi olur.
Bu yüzden uzak durdum.
Hâlâda duruyorum."

Derin bir nefes alan Kağan.
Aslı'ya bakarak, konuyu değiştirdi.

" Şimdi bu kız kendine geldiğinde kim olacak.
Alev mi, Aslı mı. "

" Hiç bilmiyorum.
Gündüz ki şeyleri yine yaşamak istemiyorum."

" Hazır böyle uyurken bağl..."

Kendi söylediğime kendim bile inanamadım o an.
Ben az önce ne söyleyecektim.?

Naci'nin hastanedeki Aslı'yı yatağa bakarken ki hali geldi gözümün önüne.

" Uyandığında ne yapacağını bilemeyiz."

Demişti Aslı'yı yatağa bileklerinden bağlarken.

" L***t olsun."

Dedim kendi kendime sinirle.

" Ne oldu birden? "

" Yok birşey. "

Dedim yumruklarımı sıkarken.

" Ne zaman uyanır? "

" En erken yarın."

" Anladım..."

" Yarına kadar burada durmana gerek yok. Ben bu gece burdayım, nöbetçiyim zaten.
Sen eve git bi duş al dinlen.
Kendine gel yarın sabah gelirsin. "

" Olur."

Dedim sakin kalmaya çalışarak.
Kağanla birlikte odadan dışarı çıktım.
Zafer ve Sefer dışarda bekliyorlardı.

" Sefer eve gidiyoruz arabayı getir. "

" Emredersin abi."

Diyerek koşar adım asansöre gitti.

Zafer:

"Abi ben götürseydim."

" Kızı sen vurdun, sen bekleyeceksin burda ben gelene kadar. "

Arkamı dönüp bir iki adım atmıştım ki. Geri dönüp yüzüne baktım.
Üzgün şekilde önüne bakıyordu.

Yanına geldim tekrar.

Elimi omuzuna koyarak,

"Senden başkasına emanet edemem."

Dedim. Gözünün içi parladı.

" Sana kızgın değilim koçum.
Sen işini yaptın.
Ben gelene kadar onu sana emanet ediyorum. Buradan ayrılma. "

Dedim ve Kağan ile birlikte asansöre doğru ilerledim.

*****

Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey elimdeki serumu değiştirmeye çalışan bir hemşireydi.
Etrafıma baktım.
Yine bir hastane odasındaydım.
Ve yine yaralı.
Uyandığımı görünce hemşire bana baktı.

"Aslı hanım.
Nasılsınız. Nasıl hissediyorsunuz." Diye sordu ilk önce.
Cevap vermek yerine sadece odanın tavanına çevirdim gözlerimi.
Bıktım artık bu durumdan.

Benden cevap alamayınca devam etti sözlerime.

"Dün talihsiz şekilde bir maganda kurşunuyla vurulmuşsunuz."

"Bak sen." Demek bu yalanı bulmuşlardı.

"Yaranız ciddi ama ölümcül değil.
Kurşun içerde kalmamış."

"Anlamıştım zaten. O mesafeden o kurşun ve Zafer. Temiz iş çıkarmış."

Hâlâ sessiz şekilde tavanı bakıyordum.
Artık ne konuşma isteği vardı bende nede mecalim.
"Ara veriyorum Aslı." Dedim gözlerimi kapatırken.

Biraz sonra Kağan ve Zafer içeri girdi

Biraz sonra Kağan ve Zafer içeri girdi.

Ama onlara bakmak yerine yan tarafımdaki pencereden dışarıya bakmayı tercih ettim.
Konuşmadım, konuşmayada hiç niyetim yoktu.

Kağan yanıma gelerek.

"Günaydın geçmiş olsun nasıl hissediyorsun." Dedi.

Cevap vermedim.

"Musadenle yarana bakacağım."

Dedi, yanıma gelerek.
Kıyafetimin omuz kısmındaki düğmeleri açarak yaradaki sargıya baktı. Kağan bakarken omuzuma bende baktım göz ucuyla. Sarılıydı.
Sol koluma baktım sonra.
Önceki serum yeride sarılıydı.
Serum elimin üzerine takılmıştı.
Derin bir nefes alıp bıraktım.

Kağan:

" Şimdi biraz yana dön."

Dedi. Sessizce yaptım dediğini.
Yaraya arkadanda bakarak iyi görünüyor dedi.
Akşam yeniden pansuman yapacağız.
Konuşmaya devam ediyordu.
Sürekli bir şeyler söylüyordu.
Ama onu duymuyor daha doğrusu, dinlemiyordum.

Şuan olanları tek tek kafamda yeniden yaşıyordum çünkü.

Hastaneden çıkmayı başaramamıştım.
Aslında kızgınlığım kendimeydi..
Kapıdan çıkmaya çok az kalmışken Ferman engel olmuştu. Bende onu geçememiştim.

O an ona o kadar sinirlenmiştimki.
Vurmak istemiştim.
Zafer'in uyarılarına aldırmamış gerçekten vurmak istemiştim. Ama son anda Aslı'nın ona olan sevgisi yüzünden namnuyu çevirmistim.

Kurşun sadece sıyırmıştı.
O kadarda olsundu.

Ama biz..
Zafer'in sayesinde, aldığım kurşun yarasıyla uzun süre kolumuzu kullanamayacağız sanırım.

Bakışlarımı karşıya çevirdim.
Hâlâ düşünüyordum.
" Yapamadım. Demir'e yaptıklarını ödetemedim." Dedim içimden.

Ama benim değil, beni bırakmayan Ferman'ın suçuydu.
Tutturdu Aslı'yı katil yapmam diye.

Kağan'ın elini gözümün önünde sallayışıyla gerçeğe döndüm.

"Aslı.

Aslı, beni duyuyor musun? "

Yine cevap vermeden sadece yüzüne baktım. Vücudum burada olsada zihnin hâlâ dumanlı şekilde tekrar tekrar o olayı gözümün önünden geçiriyordu.

Zafer'in,

" Neden konuşmuyor Kağan."

Dediğini duydum.
Bazen susmak daha iyiydi.
Aslı dönene kadar konuşmayı düşünmüyordum. Yorgun hissediyordum.
Çok yorgun..

Bazen; hayat yorar insanı...
Şarkılar yorar...
Beklemek yorar...
Özlemek yorar...
Affetmek yorar...
Hoş görmek yorar...
Boş vermek bile yorar...
Ve insan susar...
Herşeye herkese rağmen...
Elinden gelen tek şeyi yapar.
Bağıra bağıra... SUSAR..
(Can Yücel)

Bağıra bağıra susmak bazen daha iyi geliyor.

" Bilmiyorum.
Pisikolojik olabilir. "

Zafer bir adım yaklaşarak.

" Aslı kardeş iyimisin? " Dedi.

Cevap vermedim.

" Alev? " Dedi yine cevap vermedim.

O sırada kapı açıldı Ferman girdi içeriye.

Beni görünce hızlandı yanımızda durdu.

"Kağan?"
Dedi.

" Nasıl iyimi? "

FERMAN'DAN

Dün Zafer'i hastanede bırakıp eve dönmüştüm.
Biraz dinlenmek için. Ama ne uyuyabilmiştim ne dinlenebilmiştim.
Sabah erkendende yeniden hastaneye geldim.

Aslı'nın odasına çıkıp kapıyı vurmadan direk girdim.

Aslı'nın uyanık olduğunu görünce biraz olsun rahatladım. Hemen yanlarına giderek,

"Kağan. Nasıl iyimi? "

Kağan:

"Yarasını soruyorsan iyi, bi sıkıntı yok."

" Ama pisikolojik olarak iyi olmayabilir. "

" Ne diyorsun lan!
Doğruca anlatsana."

" Konuşmuyor, duymuyor.
Bize bakmıyor bile."

" Anlamadım.
Neden konuşmuyor. Konuşmakmı istemiyor. Konuşamıyormu? "

" Bence konuşmak istemiyor.
Yani öyle olmalı. Konuşamamasını gerektirecek hiç birşeyi yok.

Zafer, Aslı dedi cevap alamadı.
Alev dedi yine ses yok.
3. Bi kişilik falan yok değilmi? "

" Saçmalama."

Kafamı kaldırıp Aslı'ya baktım.
Öylece karşıya bakıyordu.
Önüne geçtim. Ama Gözleri hâlâ boşluğa bakıyordu. Sanki ben önünde yoktum.
Gözlerine baktım. Kimdi, Aslı mı Alev mi ama gördüğüm şeyi hiç beklemiyordum.

 Kimdi, Aslı mı Alev mi ama gördüğüm şeyi hiç beklemiyordum

Aslı'nın bir gözü mavi diğerinin çoğu kısmı koyu maviydi.

Bu ne demekti.
Aslı, Alev kim?
Hangisiydi. Yoksa Kağan'ın dediği gibi 3. Bir... Hayır, hayır.

Öyle birşey değil.

" Aslı."

Diye seslendim. Yanıt vermedi.
Gözlerini dalgın pencereye çevirerek sadece yağan kara bakıyordu.

Kağan yanıma geldi.

" Aslı dinlensin bizde dışarda konuşalım."

Diyerek kolumdan çekiştirerek odadan çıktık.
Kapının önüne çıkar çıkmaz.

Kağan:

" Ne oldu? "

Kağan'a baktım.

" Aslı'da olabilir Alev' de.
Şuan kim olduğunu anlayamıyorum.
Konuşmaması bundan bence.
Kim olduğunu belli etmek istemiyor.
Tepki gösteriyor.
Bir süre anamı ağlatacak yani, konuşmayacak. "

" O kadarsa bişey değil. "

" Peki hangisi sence. "

" Bilmiyorum o yüzden şaşkınım. Gözlerinden biri Aslı diğeri Alev'in göz rengi. Bu nasıl oldu? "

" Ben ne bileyim oğlum benim alanım değil."

" Neyse susarak yaşayamaz ya.
Sonunda sıkılıp konuşacak nasılsa.

Ne zamana kadar burada kalacak."

" Bir kaç gün kalsa yeterli olur.
Zafer iyi nişanıymış."

Dedi Zafer'e bakarak.
Zafer mahçup elleri önünde bakmıyordu bize.

" Kemiğe gelmemiş kurşun.
Ama bir süre kullanamayacak.
Askılı kalacak. Ve pansuman şart.
Kurşun girip çıktığı için omuzunun hem önünde hem arkasın da açık yara var. Dikkat etmek gerekli.
Mikrop kapmamalı."

" Anladım. Dikkat ederiz."

" Güzel.
O halde bana musade.
Nöbet bitti, gidip uyumak istiyorum."

" Tamam sağol Kağan. "

" Borçların birikiyor asabi dostum. "

Dedi ve arkasını dönerek gitti.

" Zafer. "

" Buyur abi. "

" Sende git dinlen. "

" Ben iyiyim abi. "

" Git. En azından bir kaç saat dinlen."

" Gerek yok abi."

" Zafer! "

" Tamam abi. Bir kaç saate burda olurum."

" Hadi. "

Zafer'de dinlenmesi için yolladıktan sonra tekrar odaya girdim.

Aslı'ya yaklaşıp baktığımda gözleri kapalıydı. Göğüs hareketlerine baktım düzenli ve sakin nefes alıyordu.
Uyumuştu. İlaçlar yüzündendi.
Bir süre uyanıp, uyanıp tekrar uykuya dalması normaldi.

O uyurken bende bir kaç işi burdan halletmek için yanımda getirdigim leptopumu açarak odadaki koltuğa oturdum.

Çalışmaya başlayalı yarım saat falan olmuştuki.
Odanın kapısı yavaşça açıldı.

Gelen Tuba idi.

Onun buraya gelmesini beklemiyordum. Ayağa kalkarak içeri girmesini bekledim.
Dünkü olaydan sonra,

"Sinirlerim bozuldu." Diyerek evine gitmişti.

Şimdi gelmesi...

" Ferman'cım merhaba.
Nasılsın? Aslı nasıl oldu? "

" İyi. " Dedim tek kelime ile.

" Neydi o dün ki olanlar. İnan çok korktum.
Bir an seni yada beni öldüreceğini düşündüm.
Aslı'nın sağlıklı olduğunu söylemiştin ama görünen o ki tam olarak iyileşmemiş.
Bence yeniden hastaneye yatırılmalı."

Dediği son cümle ile üzerime yıldırım düşmüş gibi hissettim.
Önce Aslı'nın yüzüne baktım.
Hâlâ uyuyordu.

Sonrada, Tuba'yı hızla kolundan tutup odadan çıkarttım.

Sinirle yüzüne bakarak.

" Sakın! Sakın birdaha bu cümleyi kurma.
Ne Aslı'nın ne herhangi birinin yanında.
Dün olanların hepsini unutacaksın.
Bir kişiden bile duyarsam senden bilirim anladınmı? "

" Ferman ne yapıyorsun?
Bırak kolumu."

Dediğinde, kolunu bıraktım.
Çok sinirlenmiştim söylediği şeye.

" Tamam kimseye söylemem.
Neden bu kadar sinirlendin.
Ben sadece Aslı'nın iyiliği için..."

" Onun iyiliğini ben düşünürüm merak etme. Yeri gelmişken.
Dün Alev'e ne saçmalıklar anlattın.

Çocuk falan.
Ne saçmaladın da iyice çıldırdı."

" Yok.
Ben şeyy. Aslı uyurken kendi kendime konuşuyordum.
O sırada duymuş olmalı."

" Kendi kendine konuşuyordun demek. Ne konuşuyordun? "

" Bak Ferman. Yıllar sonra yine bir sebepten bir araya geldik.
Bu bir işaret bence bizim için.

Gelecekte yine birlikte olabilir ve seninle bir yuva kurabiliriz.
Ve çocuklarımın babası olarak ben seni istiyorum.
Bunu dile getirirken beni duymuştur."

Yanlış fikirlere kapılma Tuba.
Geçmişte bir süre çıktık, ama bitti.
Sen başka biri ile evlendin gittin konu kapandı.
Seninle gelecek planları falan kurmuyorum.
Bu miras davası için iyi bir avukat daha iyi olur dedim. Ve seni o yüzden çağırdım. Bu yaptığıma başka anlamlar yükleme.

O gece beni, ben istemeden öptün.
Aslı'nın görmesini istediğin için değilmi?

Bu yaptığın şey çok komik birşeydi.
Devamı gelmeyecek hayaller kurma Tuba."

" Evet. O yüzden öptüm. O bacaksız
sana karşı birşeyler hissediyor.
Duyduğum şeye şaşırmıştım.

Tuba'da Aslı'nın duygularını farketmişti.

"Umudunu kessin diye öptüm.
Oldumu? Çünkü ben sana yeniden aşık oldum. Hem bellimi olur bakarsın sende fikir değiştirirsin."

Derin bir nefes alarak,

"Uzatmayalım." Dedim.

Konuştuklarımızı Aslı'nın yanında tekrar etme o geceyi de kurduğun hayalleride unut."

" Tamam. Bir süre için."

Dedi gülümseyerek.
Ama geçiştirdiği belliydi.

" Nasıl oldu küçük kızımız. "

Dedi lafı değiştirdi.

" İyi birkaç gün sonra taburcu olur."

" Zafer'e teşekkür borçluyuz.
Yoksa belkide seni öldürecekti Aslı."

" Zor saatler geçirdi.
Bütün varlığı Demir'in hileleriyle elinden gitti.
Sadece holding kaldı. Oda iflasın eşiğinde."

Dedim koridordaki oturağa oturarak.

Tuba'da yanıma oturdu.

" Evet. Ve maalesef elinizden birşey gelmiyor. Demir herşeyi borçlara karşılık satmış ve para almış görünsede eminim sadece kağıt üzerinde.
Ve ispatınız yok.
Uzun zamandan beri ilk kez bir dava kaybettim.

Ama yinede uzun zaman sonra seninle bir araya gelme fırsatı olduğu için Aslı'ya müteşekkirim.

Bu yüzden de bu miras olayının peşini bırakmayacağım. Mutlaka bir açık olmalı."

"Olmalı. Olması lazım."

************************************
Evet Bölüm sonu canlarım
Beğeni ve yorumları varsa eleştirileri alırım.

Sağlıcakla kalın.

 

Loading...
0%