Yeni Üyelik
42.
Bölüm

🔥D.42 Konuş

@azamet_29_2

Beğeni ve yorumlarınız benim için çok değerli.
Lütfen benimle paylaşın. 🤗🤗🤗
Hadi okumaya geçelim.

************************

Sağol.

Tuba ayağa kalkarak,

"Benim artık gitmem lazım.

Ha! Bu arada artık burada kalmaya karar verdim.
Burada bir büro açacağım.
Hemde sana, şirkete yakın bir konumda.
Eski arkadaşım Özlem'i hatırlıyor musun?
Onunla birlikte çalışacağız."

"Öylemi? Hayırlı olsun."

Desemde memnun olmamıştım.

"Olacak merak etme."

Dedi gülümseyerek.
Yarından itibaren bir kaç gün yoğun olacağım.
Ama sonra mutlaka görüşelim.

İş yerlerimiz yakın olacak. Bir yerde güzel bir kahve içelim."

Dedi ve arkasını dönerek uzaklaştı.

Onu çağırarak hata yapmıştım sanırım.
O gittikten sonra tekrar odaya girmek için kapıyı açtığımda Aslı'dan sesler geldiğini duydum. Hemen yanına gittim. Yine kabus görüyordu.
Yine ağlamış, gözlerinin kenarları ıslanmıştı.
Nefesi hızlanmış. Uyanmak istiyor ama uyanamıyordu sanki.

Gayri ihtiyari serum takılı olan elini tuttum.
Uykusunda sıktığı elime baktım. Sonra bakışlarımı yüzüne çevirdim. Az sonra çatık kaşları normale döndü.
Sonrada sakinleşerek durgunlaştı. Ağlaması durdu nefesi düzene girdi.
Hâlâ tuttuğu elimi sıkıyordu.
O rahatlayınca bende rahatlamış hissettim kendimi.
Aslı'ya üzülüyordum. Bir türlü hayatını düzene sokamıyordu.

Hep bir terslik, bir zorluk çıkıyordu.
En sonda babasının miras olayı.
Bakalım uyandığında bu konuyu nasıl halledeceğiz.

Saate baktığımda öğleden sonra 3ü geçmişti. Yine akşam oluyordu.

Bir kaç saate Aslı uyandığında hemşire gelip yarasına pansuman yapacaktı.

Aslı'nın elini elimden yavaşça çekerek yatağa bıraktım.

Koltukta bıraktığım bilgisayarımın başına tekrar döndüm.

Sekreterimin yolladığı anlaşma metinlerini ve dosyaları burdan inceleyecektim.

Aslı'nın düzene giremeyen hayatı benim iş hayatımı da ekliyordu.
Ama şikayetçi değilim.
Onun iyi olması için her zorluğu göze aldım bir kere.
Kapının açılmasıyla gelen kişiye baktım.
Zafer dönmüştü. Elinde benim için getirdiği koyu kahveyi görünce gerçekten sevindim.

" Sağol koçum."

" Abi yiyecek bir şeylerde istermisin."

" Hayır koçum."

" Tamam abi ben dışardayım."

" Tamam. " Dedim sıcak kahveden bir yudum alarak.
Sonra işime geri döndüm.
1 buçuk saat kadar sonra.
İşe iyice konsantre olup baya yol almıştım. Fakat gözlerim kapanmaya başlamıştı. Yorgunluğum belli ediyordu kendini. Aslı'ya göz ucuyla bakıp laptopu yan tarafa bıraktım.

Aslı halen uyuyordu.

Bende bu arada biraz kestirmeye karar verdim.
Kollarımı göğsümde birleştirip başımı geriye yasladım.
Gözlerimi kapatıp zihnimi temizlemeye çalışarak biraz uyumaya çalıştım.

*********

Kırılan bir şeyin sesi ile yerimden fırlarken anında Aslı'ya döndüm yönümü.
Aslı'nın yanında duran,
Kağan, Kerem ve Gülce'yi görmemle kaşlarım çatıldı.
Hepsi de Aslı'nın yanında bana bakıyorlardı.

Kerem yere eğilip cam parçalarını toplamaya başladı. Büyük ihtimalde yerde gördüğüm bardağı düşüren kendisiydi.

" Ne oluyor lan burada."

Dedim sinirle.

"Beş dakika uyuduk diye
hepiniz buraya dalmışsınız."

" Ne beş dakikası abiciğim 2 saattir uyuyorsun.
Kısık konuşmaktan dillerimiz yılan gibi çatal olacaktı neredeyse.
Tıs tıs, fıs f."

" Ne diyorsun lan!
O kadar olmadı."

" Evet abiciğim biz 2 saat önce buraya geldik." Dedi Gülce.

Saate baktım haklıydı.

"Hem. Hem siz neden buradasınız. Şehir dışında değil miydiniz."
Diye çıkıştım bu kez.

" Öyleydi abiciğim."

Dedi Kerem camları toplarken.

" Ama olanları Zafer abiden duyunca firar ettik."

" Ne yaptınız? "

" Firar ettik. "

"Aferin iyi halt etmişsiniz."

Kağan:
"Valla iyi oldu bardağın düşmesi.
Çocuk haklı kısık sesle konuşacağım diye dilim çatal olacaktı gerçekten."

Yanlarına gelip Aslı'ya baktım.

"Nasılsın? "

Dedim.
Yine cevap vermedi.

"Hâlâ konuşmayacakmısın? "

Yine cevap yok.

Gülce oturduğu yatağın yanından kalkarak yanıma geldi.

"Abi Aslı neden konuşmuyor?
Sen biliyor musun?
Ve gözlerine ne oldu? "

"Neden konuşmuyor?"

Dedim.
Ve devam ettim.
" Çünkü inatçı keçinin biri.
Çünkü, bana hâlâ kızgın.
Çünkü, katil olup hapislerde çürümesine izin vermedim."

Dedim sinirle.
Ve koltuğun kenarında duran kabanımı alıp dışarıya çıktım.

Ben çıkarken kapının önündeki hemşireyle göz göze geldim.
Tam içeri girecekken ben çıkmıştım anlaşılan.
Ben çıkınca hemşire odaya girdi.

Kağan arkamdan,

"Hadi çocuklar müsahade edelimde pansumanı yapsın hemşire."

Deyince onlarda çıktı.

Koridordaki oturağa oturarak dirseklerimi dizlerime koyup ellerimle şakaklarımı oğuşturmaya başladım.
Şuan sinir kat sayım oldukça yükselmişti.

Kerem ve Gülce de yanıma oturdu.

" Sakin ol abicim senin de tansiyonun çıkacak."

" Ben dışarı çıkacağım biraz. Sakinleşmem lazım.
Zafer, buradan ayrılmayın."

" Tamam abi. "

Kabanımı omuzlarıma atarak hızlı adımlarla asansöre doğru giderken. Peşimdeki
Kerem'e dönüp.

"Sen nereye? " Dedim.

"Hava alacağım."
Başımı sağa sola sallayarak yürümeye devam ettim.

Birlikte asansöre binince sıfıra bastım. Zemin katta inip giriş kapısından dışarı çıktık.
Karanlık olmuş havada iyice soğumuştu. Kar yağmıyordu ama yerde 10 cm kar vardı.
Binanın önündeki 2 basamaklı merdivenden inip,
cebimden sigara paketini çıkararak bir dalı ağzıma götürdüm.
Cebimdeki çakmağı çıkartıp sigarayı yakıp derin bir nefes çekerek havaya doğru üfledim.

" Her şeyi zorlaştırıyor.
Ne zormuş bir bedendeki iki kişi ile uğraşmak. "

" Sen seçtin bu durumu abicim.
İyi de yaptın.
Üstelik ne kadar kızsan da halinden memnunsun bence."

" Ne.! Memnun mu? "

Dedim Kerem'in sırıtan suratına bakarken.

" Evet.
Memnun.
Memnun olmasan şuan burada olmazdın.

Hadii yapma, abi.
Sen, Ferman Demirdağsın.

Mafya adamları bile senin ismini duyunca önce bir düşünüyor.
Bir kıza ve onun sorunlarına boyun eğecek adam değilsin.

Aslı'yı vurduğun o ilk gece.
Ben hiç acıma hissi göstermeyen abimi Aslı yüzünden ağlamaklı gördüm.

Demir'in baskın yaptığı o gün onun için ölmeyi göze aldın. Yaralandın, ama gözünü açar açmaz Demir'in peşine düştün.
Bulamayınca Seyfi'nin evini bastın.
Adam ölümü dirimi belli değil.
Adamın kocaman evini kül ettin.
Sen Aslı'yı başka gözle görmesen bunları yapmazdın.
Şuan burada bir dakika bile durmazdın.
İstesen bugün çıkarırsın hayatından.
Ama yapmıyorsun. Çünkü alıştın. Onun, yanında oluşuna alıştın.

Sen kendi dünyanda gece gündüz işinle meşgul olarak ömrünü bir koşuşturmacada, kısır bir döngüde geçiriyordun.
Sonra bir tesadüfle onu buldun. Hayatına renk kattı.
Sen Aslı'ya bağımlı oldun bence.
Abicim bence sizin kaderiniz bir yazılmış.
Aslı senin kaderinde var."

Ben onun konuşmasını şaşkın, kocaman gözlerle dinlerken.

"Ooouuu!! " Dedi birden Kerem.

" Soğukmuş abicim ben gidiyorum. Dondum.
Sen sigaranla işin bitince gelirsin.
Ben kaçar. "

Koşar adım içeri giren Kerem'in arkasından baktım sadece.

" Ne dedi lan bu.
Ne anlattı.
Ermiş dedeler gibi kader falan.
Bunun kafada gitti.
Ama o sözleri..."

Ya SABIR! "

Kerem'in sözlerine takılarak, içtiğim ikinci sigaradan sonra tekrar içeri girip Aslı'nın olduğu kata çıktım.
Kapının önünde Kerem ve Gülce ayak üstü Zafer'le konuşuyorlardı.

Yanlarına gelerek.

" Hayırdır." Dedim.

" Zafer abi olanları anlatıyordu.
Daha doğrusu ayrıntıları.
Bu Alev. Âlem kız.
İnce esprileri var."

Dedi Kerem sırıtarak.

"Gülme lan zevzek."

"Aslı.?"

"Abi Aslı uyuyor. Bizde burada bekledik seni."

" Tabi uyur, uyusun.
Kaçmanın en iyi yolu uyumaktır. "

" Abi. Aslı'nın gözleri neden öyle."

" Bilmiyorum.
Şuan Aslı'da olabilir Alev'de.
Ama bence Alev.
Konuşmayarak benden sinirini çıkarıyor.
Sonunda ya Aslı gelecek.
Ya sıkılıp konuşacak. İkisinden biri. Alev gevezesi uzun süre sessiz kalamaz.
Kağan, nerede? "

Gülce:

"Acile indi.
Abi Aslı ne zaman çıkıyor?
Ev onun için daha rahat olur."

" Bilmiyorum, belki yarın.
Siz şimdi eve.
Zafer sizi bıraksın."

" Abi sen."

" Ben bu gece burada kalabilirim.
Eğer yarın taburcu olursa birlikte döneriz.
Yalnız.
Çıkış için Aslı'ya kıyafet gerekecek.
Gülce, sabah sen yollarsın."

" Tamam abi merak etme."

" Hadi gidin dinlenin, birde siz hasta olmayın."

" Zafer.
Kerem ve Gülce'yi eve bırak dön."

" Tamam abi."

Onları yolladıktan sonra Aslı'nın yanına girdim.
Yatağa yaklaştım uyuyan Aslı'ya baktım.

" Kaçıyorsun."

Dedim.

" Yüzleşmekten kaçıyorsun.
Kaç bakalım kaç.
Yarın ne yapacaksın bakalım."

**********

Gece boyunca uyumayarak işleri bilgisayardan hallederek çoğu işimi bitirdim.
Burda geçen zamanı iyi değerlendirmiştim.

Sabaha karşı gözüm dalınca 1 saat kadarda uyudum.

Uyandığımda saat 7yi gösteriyordu.
Aslı'ya baktım uyanmış yatağından camdan dışarıyı seyrediyordu.
Burada olduğumu bildiği halde Alev
4 gündür tek kelime etmedi.

Ama bugün konuşacak.
Daha doğrusu konuşmak zorunda kalacak.

Koltuktan kalkıp yanına geldim. Yatağın yanına oturdum.

"Nasılsın? "

Ses yok.

" Neden hala konuşmuyorsun? "

Ses yok.

" Hâlâ bana kızgınsın.."

Ses yok.

" Pekii ben kiminle konuşmaya çalışıyorum şuan.? "

"Alev?
Aslı.?

Hangisisin.? "

" Demek susmakta kararlısın.
Sen bilirsin.
Nasılsa konuşacaksın."

Koltuğa geri dönerek bilgisayarımı toplayıp çantasına yerleştirdim.
Odanın kapısını açtım.
Zafer kapının önünde elinde küçük bir çanta ile bekliyordu.
Gülce kıyafetleri yollamıştı.
Çantayı alıp içeri girdim, koltuğa bıraktım.

Göz ucuyla Aslı'ya baktım tekrar.
Aklından ne geçiyordu acaba.
Ne düşünüyordu.
Olanları nasıl göğüsleyeceğini düşünüyordu belki de.

Odanın kapısının açıldığını duyup arkamı dönünce Kağan'ı ve bir hemşireyi gördüm.

" Günaydın."

" Günaydın Kağan."

" Bugün nasılız? "

" Hâlâ aynıyız."

Dedim kollarımı göğsümde birleştirerek.
Kağan Aslı'nın yanına gelerek.

" Günaydın.
Iııh."

Kağan nasıl sesleneceğini bilemeyince direk söze girdi.

" İzninle yarana pansuman yapacağım."

Aslı'ya baktım. Camdaki bakışlarını kucağına çevirdi.
Kağan'ın yanına gelerek pansuman yapışına bakmak istedim.

Önce kıyafetin omuz kısmındaki düğmeleri açtı. Düğmeleri açınca Aslı'nın sağ omuzu dahil bütün kolu açığa çıkmıştı.
Kıyafetin ön kısmının daha da açılmasını önlemek için elimle tuttum.
Kağan önce bana baktı.
Sonra gülümsemesini gizlemeye çalışarak yaranın sargısını açmaya başladı.
Aklından geçeni anlamıştım.
Şuan benim kıskanç oluşumla ilgili türlü fikirler üretiyordu eminim.

Kağan sargıyı açınca önce öndeki kurşun girişine sonrada Aslı'yı yan çevirip arkadaki kurşun çıkış yerine baktım.
Kötü görünüyordu.
Kağan elindeki ilaçlı pamuğu dokundurmadan önce Aslı'ya bakarak
" Biraz yakacak."

Dedi. Pamuğu yaraya değdiği anda Aslı'nın yüzüne çevirdim gözlerimi.

Yüzü değişti. Yaraya bıçak girmiş gibi dişini sıkıyordu. Gözlerini kısmıştı. Acıdan gözleri dolmuştu. Ama hala acımıyor gibi önüne bakıyordu.

Anlamıştım. Aslı'ydı.
Aslı'nın acıya dayanıksız olduğunu biliyordum. Bu yaraya bir erkek bile zor dayanırdı.
Ama Aslı olmasına rağmen çığlığı basmamasına da şaşırdım doğrusu..

Ben anlayacağımı anlamıştım. Muhatabım Aslı'ydı.
Kağan'ın pansumanı nasıl yaptığına baktıktan sonra işi bitince kıyafetin düğmelerini kendim ilikledim.
Sonra Kağan'a dönerek.

" Eee. Nasıl. "

" Yara iyileşmeye başlamış.
Sabah akşam pansuman yapılmalı.
Bu sayede iyileşmeye devam edecek.
Kolu 10 gün askılı kalsın, kullanmasın.
Ani hareket yok.
Evde daha dikkatli olun."

Alev'in yüzüne çevirdim bakışlarımı.
Tepkisini görmek istiyordum.

" Bugün çıkıyoruz o zaman. "

Kağan,

" Evet." Dediği anda Aslı bana döndü.
Vee. Bingo!

Bu cevap 4 gündür uyuyan Aslı'yı uyandırmaya yetmişti.

" Hayır." Dedi yüksek sesle.
" Ben gelmiyorum."

Aslı'nın yanına geldim, kollarımı göğsümde bağladım. Yüzüme gıcık olacağı bir gülümseme yerleştirdim..

" Demek sonunda konuşmaya karar verdin."

" Ben gelmek istemiyorum.
O eve gelemeyeceğim."

" Peki ne yapmayı düşünüyorsun."

" Burada kalırım.
Kolum düzelince de başımın çaresine bakarım."

" Yok öyle yağma bugün buradan çıkıyoruz.
Ve evine gidiyorsun.
Yani kendi evine."

" Hayır."

" Evet."

" Hayır."

" Eeevet."

" Hayır, hayır, hayır."

" Ya SABIR!!!

Aslı bana bak.
Kulağını aç iyi dinle.
Baban artık yok.
Babandan kalan şirketten başka bir şeyin yok.
Kabullen artık.
Kaçarak hiç bir şeyi düzeltemezsin.
Buradan çıkacaksın evine gideceksin.
İyileşene kadar bana katlanacaksın.
İyileşince, okulunu bitirip, babanın şirketinin başına geçecek yeniden başlayacaksın.
Hayatına devam edeceksin.
Artık kendine gel! "

Dedim sinirli çıkan yüksek sesimle.

Aslı öylece dolu gözlerle bana bakıyordu.
Dişlerini sıkarak gözlerini önüne çevirdi.
O an gözünden düşen 2 damla yaşa baktım. Ama sustum.

Ona bağırmak istemezdim, ama kendine gelmesi için gerekliydi.

" Hemşire hanım Aslı hanıma yardım edin kıyafetlerini giyinsin.

Kağan sende işlemleri hallet. Artık bu hastaneden sıkıldım.
Gidelim."

" Tamam.
Yarım saate girişte olurum.
Aslı geçmiş olsun.
Bu asabiyi dinle bence."

"Lann!"

" Tamaam ben kaçtım."

Dedi Kağan hızlı adımlarla odadan çıkarak.

Ben de arkasından çantamı ve kabanımı aldıktan sonra kapıyı çekip koridora çıktım.
Elimdekileri hâlâ kapıda duran Zafer'e verip.

" Arabayı öne çek koçum defolup gidelim şu hastaneden. Yoksa bende delirecem."

" Hemen abi."

Kapıda beklediğim 20 dakikanın sonunda Aslı hemşirenin kolunda yavaş adımlarla çıktı.

Gülce' nin yolladığı eşofman takımı gayet rahat olmuştu.
Askıdaki kolunun üzerinden eşofmanın fermuarını yarıya kadar çekerek kolunu sabitlemişti.

Hemşirenin elinde getirdiği kabanı sol elime alarak sağ elimle Aslı'nın sol kolundan tuttum.

" Ferman bey.
Aslı hanım 4 günden sonra ilk kez kalktı.
Baş dönmesi olabilir. Yavaş hareket etmesinde fayda var."

" Tamam."

Yüzünü yere eğmiş şekilde bekleyen Aslı'ya,

" Hadi." Dedim yumuşak şekilde.

Yavaş adımlarla asansöre doğru yürümeye başladık.
Asansöre binince sıfıra bastım.
Zemin kata inerken,

"Neden." Dedi.

"Ne,Neden."

" Neden beni bırakmıyorsun."

" En baştada söylemiştim.
Ben istemedigim sürece hiç bir yere gidemezsin."

" O zaman neden izin vermiyorsun onu söyle."

Aslı'ya döndüm.
Buğulu gözlerine, yüzüne dudaklarına baktım.
O anda kapı açılınca.
Önüme dönerek "Hadi in." Dedim sadece.

Kağan ve Zafer çıkışta bizi bekliyorlardı.

Kağan, Aslı'nın çıkış kağıtlarını ve ilaçlarını getirmişti.

Zafer işaretimle kağanın elindekileri alıp arabaya doğru gitti.

Kağan'a dönerek

" Başka bir şey varmı? "

" Hayır yok.
Sadece dikkatli olun.
Birde sizi bir daha burada görmek istemiyorum.
Hadi eyvallah."

Dedi gülümseyerek asansöre doğru giderken.

Aslı'ya bakarak.

" Hadi gidelim." Dedim.

Kapıdan çıkarken kolundan daha sıkı tuttum.
Karda kayıp düşmesi istediğim son şey bile değildi.
Tam hastaneden çıkacakken yeniden girmek istemiyordum.

Arabanın yanına geldiğimde rahat bir nefes alarak Aslı'yı açık olan arka kapıdan arka koltuğa bıraktım.
Kapıyı örtüp diğer tarafa geçerek bende yanına bindim.
Araba dışardan sıcaktı.

" Eve çek koçum."

***********************************
Bir bölümün daha sonu canlarım.

Gelecek bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın

 

Loading...
0%