Arabaya binerek hastane bahçesinden çıkıp eve doğru yol almaya başladık.
Hava daha da soğumuştu.
Aralık ayı daha karlı geçeceğe benziyordu.
Aslı sadece koltuğa yaslanmış gözleri kapalı yolun bitmesini bekliyordu sanki.
Bende sadece ona bakıyordum.
Bir süre sonra aniden gözlerini açtı.
"Babama gitmek istiyorum."
"Babana mı gitmek istiyorsun,?"
Şaşırmıştım birden mezarlığa gitmek istemesine.
" Çok özledim.
Beni babama götürürmüsün? "
Dedi, sesi çok yorgun çıkıyordu.
Zafer aynı anda aynadan bize baktı.
Başımla işaret verdim gidelim anlamında.
Aslı'ya bakarak,
" Eminmisin şimdi bu halde oraya gitmek istediğine. "
" Evet."
" Tamam, gidelim."
Aşağı yukarı 1 saatin sonunda mezarlığa geldik.
Zafer, girişte arabayı sağa çekerek durdu.
Aslı'ya baktım.
Camdan mezarlığa bakıyordu.
Bir süre öylece baktı.
Bende onun hüzünlü bakışlarına baktım sadece.
Sonra sağ kolu askıda olduğu için sol eliyle kapıyı açarak indi.
Bende arkasından indim.
Arabadaki kabanını alıp omuzlarına örttüm.
Yavaş adımlarla mezarlığın içine doğru yürüdü. Sanki gitmekle dönmek arasında atıyordu adımlarını.
Bende ellerimi cebime sokarak
sessizce takip ediyordum.
Bulabilecekmiydi acaba babasının yerini.
Bir süre sonra mezarların arasında sade küçük bir toprak yığınının yanında durdu.
Kimsesiz birinin mezarı gibiydi burası. Baş ucundaki eski tahtaya baktım.
ÖMER MAVİŞAH Doğum ve Ölüm tarihi yazıyordu.
Zengin, servet sahibi adamın mezarı, kuru topraktan ibaret şekilde duruyordu.
Üzerine kar yağmış, altta kalan bir kaç tutam ot da kurumuştu.
Baş ucundaki eski tahta olmasa mezar olduğu bile anlaşılmazdı.
Bu adamın arkasından mezarını yaptırma gereği bile duymamıştı karısı.
Aslı'ya baktım, başı önüne eğik bir süre bekledi. Sonra dizlerinin üzerine çöktü yavaşça.
" Baba.
Ben geldim.
Kızın..
Aslı..
Yüzüm yok burada olmaya.
Ama özledim.
Seni çok özledim. Kokunu özledim.
Sana sarılmayı özledim.
Beni affet."
Dedi, ağlamaya başlayarak.
" Sana layık bir kızın yok.
O şerefsizler her şeyini, dişinle tırnağınla kazandığın herşeyini aldılar. Gücüm yetmedi.
Onlara karşı duramadım.
Onları durduramadım.
Sadece kaleni bıraktılar bana."
Söylediği sözler gerçektende yürek burkuyordu. Sonra dahada ağlamaya başladı.
"Yinede beni affet desem..
Benide yanına al desem..
Affedermisin?
Yanına alırmısın?
Bağrına basarmısın?
Beni affet ne oluur.
Benide yanına al baba.
Kefenine benide sar.
Seninle olayım yeter ne olur.
Seni çok özledim.
Sıcaklığını özledim. Toprağın altıda olsa razıyım, yanında olayım yeter.
Ben artık dayanamıyorum.
Yavaş yavaş, içten içe çürüyorum."
Dedi babasının toprağını sol eliyle sıkarken. Sonra mezarın üzerine kapanarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Bu hâline gerçekten çok üzülmüştüm.
Küçük bir kız çocuğu gibi babasını istiyordu.
Yanına tek dizimin üzerine çöküp.
" Aslı...
Aslı ağlama.
Baban seni böyle görmek istemez.
Baban için, kendin için güçlü olmaya çalış." Dedim.
" Hadi gel.
Soğukta daha kötü olma.."
" Bırak, gelmek istemiyorum.
Burda kalmak istiyorum.
Ne olur... Gelmek istemiyorum.
Beni seven tek kişinin yanında kalayım.
Burda babamla kalayım.
Ne olur bırak git..."
Aslı hadi, ne kadar üzgünsün biliyorum. Ama burda kalamazsın. "
Mezarın üzerinden yavaşça kaldırıp kendime çevirmiştimki bana sarılıp daha şiddetli ağlamaya başladı.
Yapabileceğim en iyi şeyi yapıp ona sarıldım.
Ağlarken nefesinin göğsümü ısıtmasını hissederek sakinleşmesini bekledim.
Ağla. Ağlamak daha iyi hissettirecekse ağla. İyice ağla rahatla."
Dedim elimle sırtını okşayarak.
Bir süre sonra ağlamaktan yorulunca burnunu çekerek benden uzaklaştı.
" Özür dilerim." Dedi.
Yavaşça ayağa kaldırdım. Mezarlıktan çıkmak için yavaş adımlarla yürüdük.
Hava gerçekten soğuktu.
Arabaya geldiğimizde Zafer hemen inip kapıyı açtı. Arabanın içi sıcaktı neyseki.
Aslı önden binerek oturdu. Bende yine diğer kapıdan binip yanına oturdum.
Aslı'ya dönerek, " İyimisin? " Dedim.
Sadece başını salladı.
Aynadan bize bakan Zafer'e,
" Eve" Dedim.
Hareket ettikten bir süre sonra.
Ağlamanın verdiği yoğunluğunda etkisiyle Aslı'nın gözleri kapanmaya başladı.
Sonundada başı omuzuma düşerek uyuya kaldı.
" Zafer."
" Buyur abi."
" Yavaş gidelim."
" Peki abi."
Aslı'yı yavaşça kucağıma yatırdım.
" Uyu Aslı.
Dinlen.
Uyandığında daha zor bir hayata uyanacaksın."
Eve geldiğimizde Aslı hâlâ dizimde uyuyordu.
Aslı'nın başını yavaşça dizimden kaldırıp koltuğa bıraktım.
Arabadan çıktıktan sonrada Aslı'nın bindiği kapıyı açarak Aslı'yı koluna dikkat ederek yavaşça kucağıma aldım. Kar yağmaya başladığı için hızlı adımlarla kapıya kadar geldim.
Bizi pencereden izleyen Kerem ve Gülce hemen kapıyı açtılar.
İçeri girdiğimizde, Gülce:
" Abi? " Dedi sorgularcasına.
" Birşey yok sadece uyuya kaldı."
Dedim kısık sesimle.
" Odasına çıkarıp geliyorum. "
Üst kata çıkarak Aslı'yı kendi odasına getirdim.
Yatağına yavaşça bırakırken kolu hareket edince kaşları çatıldı, bir inleme çıktı dudaklarından.
Geri çekilip bekledim. Uyumaya devam edince öylece bıraktım.
Üzerindeki kıyafetler kirlenmişti mezarlıkta. Uyanınca değişir artık diyerek üzerine yorganı çekerek örttüm.
Bir kaç saat uyur heralde.
Saatime baktım 12 yi biraz geçiyordu.
Odadan çıkarak kendi odama geçtim.
Gerçekten yorgun hissediyordum.
Banyoya girip bir duş aldıktan sonra bornozumu üzerime geçirdim. Saç havlumuda kafama örterek odama gelince bir an irkildim.
Kerem yatağıma sırt üstü uzanmış tavanı izliyordu.
" Ne yapıyorsun lan burda? "
" Hiiiç seni beklemekten sıkılıp buraya geldim.
Baktım banyodan su sesi geliyor burda bekleyim dedim."
" Neyi? "
Dedim elime aldığım havlu ile saçlarımı kurularken.
" Sabahtan buyana olanları anlatmanı. Valla abicim bizim hayatımız arkası yarın gibi oldu."
" Neyi anlatayım lan. "
" Kucağında getirdiğin hangisi ordan başla mesela "
Kerem'in yanına gelerek oturdum.
Tam ağzımı açmıştım ki kapı tıkladı.
" Abi gelebilir miyim." Dedi Gülce.
" Gel. Birşeymi oldu? "
" Birşey yok abi valla bu sefer bende dayanamadım.
Sen gelmeyince bende buraya geldim."
Kerem bir kahkaha attı.
" İçinizde çıkın lan odamdan."
Dedim yarı şaka yarı ciddi.
" Giyinip geliyorum.
Ne merak ediyorsanız aşağıda sorarsınız."
" Tamam tamam."
Diyen Kerem'e Gülce de eşlik ederek odamdan çıktılar.
10 dakika sonra rahat kıyafetlerle aşağı indim
Bu duş iyi gelmişti.
Salona inerek koltuğa uzandım. Karşımda Kerem ve Gülce merakla bekliyordu.
" E. Abi anlat. "
Ne anlatayım oğlum işte.
Sabaha kadar bilgisayarda şirketteki dosyaları çalıştım.
Sabaha karşı biraz uyudum.
" Senin gece ne yaptığını sormadım abi."
" Beklesene lan anlatıyoruz işte.
Uyandığımda Aslı'da uyanmıştı."
" Aslı'mıydı Alev mi?
Nerden anladın? "
" Kolay oldu aslında.
Kağan geldi pansuman için.
Yarayı açarak pansuman başlayınca Aslı olduğu belli oldu."
" Nasıl? "
" O yaraya Alev dayanır ama Aslı dayanamaz. Acıdan dişlerini sıkıp gözleri dolunca kendini belli etti.
Hiç ses çıkarmasada anladım Aslı olduğunu.
Dahası Kağan'a bugün çıkıyoruz o zaman dediğimde konuşmaya başladı.
Ben gelmiyorum.
O eve gelmem." Dedi.
" Ee peki nasıl ikna ettin?"
" Biraz zor oldu.
Ama ikna oldu."
" Birde gelirken babasının mezarına gitmek istedi."
" Gittinizmi? "
" Evet.
Babasının mezarını bile yaptırmamış o adi. Kimsesiz bir adamın mezarı gibi kuru toprak. Bir mezar taşı bile yok.
Eski bir tahta o kadar. O tahtada olmasa mezar olduğu bile şüpheli.
" Zavallı Aslı kimbilir ne çok üzülmüştür."
" Gerçekten de üzüldü..
Babasıyla konuşmaya başladı.
Seni çok özledim benide yanına al gibi şeyler söyleyip ağlama krizine girdi. Mezarlıkta kalmak istedi.
Beni bırak git dedi.
Arabaya dönene kadar ağlamaya devam etti. Arabaya binince ağlamasının ve soğuğun etkisiyle uyudu kaldı."
" Gerçekten de çok üzüldüm. Onun durumu bizdende kötü.
Hem annesiz hem babasız hemde kimsesiz. Benim en azından iki kardeşim var.
Onun kimsesi yok."
Gülce'nin sözleri içime oturdu.
" Abi ya bişey soracam."
" Sormasan şaşırırdım."
Dedim Kerem'e, yorgunluk yüzünden gözlerim ağır ağır kapanırken.
" Aslı'nın gözlerine ne oldu.
İlaçlar yan etki falanmı yaptı."
" Bilmiyorum.
Geçici bir durum bence. Kalkınca ona sorarsın..."
Dediğimi hatırlıyorum sadece, bende uyuyup kalmıştım.
Ne kadar uyudum farkında değilim.
Uyandığımda hızla yerimde doğruldum.
Önce nerde olduğuma baktım. Salondaydım. Ben bu güne kadar salonda hiç uyumamıştım.
Daha doğrusu sızmamıştım. Aslı'yla tanıştıktan sonra bütün dengelerim değişmişti. Saate baktım akşam oluyordu.
Kulağıma Gülce ve Kerem'in sesi geliyordu.
Kütüphanede ders yapıyorlardı sanırım. Yada tartışıyorlardı.
Aklıma Aslı'nın gelmesiyle hızlıca kalkıp yukarı çıktım.
Odasının kapısını açtım yavaşça.
İçeri girdiğimde yatağın yanında yerde dizlerini karnına çekmiş sol eli sağ omuzunda dişlerini sıkmış oturuyorken buldum Aslı'yı.
Hemen yanına gittim.
Alnında boncuk boncuk ter vardı.
"Aslı? Ne oldu? İyimisin?
Yaranmı acıyor? "
Başını evet anlamında salladı.
" Ne zaman uyandın neden haber vermedin? "
Ama cevap vermedi.
Hâlâ acıyla dişlerini sıkıyordu.
İlaçların ve kremlerin etkisi çabuk geçmişe benziyordu.
"Gel."
Dedim. Belinden tutarak kaldırıp, yatağa oturttum.
" Hemen geliyorum."
Diyip kendi odama geçerek kağan'ın verdiği ilaç çantasını alıp döndüm.
Aslı başı öne eğik sol eli ile sağ kolunu sıkıyordu hâlâ.
Gerçekten de şuan çok acı çektiği belliydi. Hastanede sürekli serum olduğu ve sık sık ilaç verildiği için daha az ağrıyordu muhtemelen.
Aslı'nın yanına oturup elini tutarak kolundan uzaklaştırdım.
Eşofmanın fermuarını hızlıca açarak kolunun üzerinden geriye doğru alıp diğer kolundanda çıkartıp yatağa attım.
Sonrada askının arkadaki plastik kilitini açarak askıyıda aldım kenara.
İlaç çantasından makası alarak önce badisinin askısını kestim. Askı yaranın üzerine geliyordu çünkü. O an boynundan aşağı doğru süzülen ter damlalarını farkettim.
Bütün vücudu acıdan ter atıyordu. Buna rağmen hiç sesi çıkmıyor oluşu garip geldi.
Sonra sargıdaki bantları kestim.
Kolunu biraz havaya kaldırarak koltuk altından ve diğer omuzundan geçerek yapılan sargıyı yavaşça açıp çıkardım.
Çok az kanamıştı.
Hemen çantadan batikonu çıkarak pamuğa sürdüm. Yaraya yavaş, yavaş değdirirken, Aslı hâlâ dişlerini sıkıyordu.
" Acıyormu.? "
Başını salladı yavaşça.
Belki işe yarar diye pamuğu değdirirken üfledim.
O an aniden başını kaldırarak boşluğa baktığını gördüm.
" Biraz dayan, birazdan acın geçecek."
Yaranın hem önünü hem arkasını batikonladıktan sonra ağrı kesici kremi ve diğer kiremi sürdüm.
Yeni sargı beziyle yeniden aynı şekilde sararak bantladım. Badisinin askısını elimle bağladım.
Eşofman üstünü önce sol koluna giydirip sonra kenara koyduğum askıyı yeniden koluna takarak arkadan kilidini taktım.
Eşofman üstünü Aslı'nın üzerinden geçirip fermuarı çektim.
Aslı'nın alnından yüzüne doğru ter damlaları iniyordu.
Hiç sesi çıkmadan beklerken acıdan ter atmıştı.
"Birazdan geçecek."
Dedim, elime aldığım pamukla alnındaki terleri silerken.
"Biraz daha dayan."
Başını aşağı yukarı salladı. Çantadan ilaçlarını alarak ayağa kalkıp masadaki sudan bir bardak alıp yanına oturdum. Sol eline bardağı uzattım. Önce bana baktı.
"İlaç için."
Dediğim de aldı bardağı.
" Aç ağzını."
Dedim ilaçları uzatırken.
Karşıya bakarak açtı dudaklarını. Bana bakmaktan kaçıyordu.
İlaçları dudaklarının arasına bıraktım, su ile içti.
Yüzüne baktım.
" Bu acıyı çekmek zorunda değildin.
Neden Zafer'e Alev'i vur. Dedin.
Alev'e sıkılan kurşunun senin bedenine gireceğini bilmiyor olamazsın.
Vurulan ben olsaydım şuan acıdan ter döküyor olmazdın."
Cevabı duymak istiyordum gerçekten.
Aslı bana baktı. Hâlâ iki farklı renkte olan gözleri, dolu doluydu.
Tekrar önüne döndü.
Dudağının kıyısında ufacık bir gülümseme kırıntısı gördüm.
Aslı tam ağzını açacaktıki kapı açılıp, Kerem:
" Abi buradamısınız."
Dediğinde sinirle arkamı dönüp,
" Senin zamanlamana sıçayım." Dedim.
" Pardon abi yaa. Zamansızmı geldim."
Dedi zevzek zevzek sırıtarak.
"Ne var lan ne oldu? "
" Akşam yemeği hazır sizi bekliyoruz.
Ben çok acıktım. Hadi gelin."
" Defol git geliyoruz."
" Tamam."
Ayağa kalkarak ilaç çantasını toplayarak komodinin üzerine bıraktım.
" Biraz daha iyimi kolun."
" Hı hı."
" O zaman aşağı inelim yemeğini ye.
Çok kan kaybettin kendini toparlaman lazım, sonrada diğer ilacını iç."
Aslı ayağa kalkınca.
" Dur." Dedim.
Bakışları beni buldu.
Önce şu kıyafeti değişelim.
Çamurlanmış diyerek dolaptan başka bir eşofman çıkarıp yanına geldim.
Eline uzatırken,
"Yardım edeyim mi? " Dedim.
Hızlı hızlı kafasını salladı.
" Hayır."
Dedi.
" Ben hallederim."
" Eminmisin? "
" Eminim. "
" Gülce'yi yada kızlardan birini yollayabilirim. "
" Hayır."
" Tamam o zaman. Dışardayım birlikte inelim."
Tam arkamı dönmüş çıkacakken.
" Neden."
Dedi. Yerimde bir kaç saniye bekledim. Sağ omuzumun üzerinden arkaya, ona baktım.
" Ne Neden? "
" Neden burada kalmamı istiyorsun? Bana acıdığın içinmi? "
Tekrar Aslı'ya döndüm.
Yavaş adımlarla yanına yaklaştım. Tam önünde durdum.
Bir süre yüzüne baktım.
Bakışları bir gözlerime bir yere kayıyordu.
Sol elimle önüne gelen saçını yaralı omuzunun üzerinden alıp arkasına doğru bıraktım.
Kulağına doğru eğildim.
Anında refleksle başını yana eğdi. Göğsünün hızlı hızlı inip kalktığını görüyordum.
Kısık sesle,
"Alev beni neden vurmadı Aslı."
Saçlarının kokusunu içime çekmekten alıkoyamadım kendimi. Aslı biraz daha eğdi başını.
" Neden beni öldürmekten vazgeçti. Kimin için? "
Dedim. Sessiz öylece bekledim.
O ise kaskatı olmuş duruyordu.
Doğrulup yüzüne baktım. Gözlerini sımsıkı kapatmış hızlı hızlı nefes alıyordu.
Kaşlarımı çatıp bir kaç saniye izledim. Alev'in dediği doğruydu.
Bu kız gerçekten bana aşık olmuş.
Onu o halde bırakıp sessizce kapıdan çıkıp aşağı indim.
****************************
Eveeett bölüm sonu canlar.
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.