Yeni Üyelik
47.
Bölüm

🔥D.47 Beyaz minibüs

@azamet_29_2

 

ASLI'DAN

 

Yavaşça olduğum yerde doğrularak etrafıma baktım.
Ferman'ı gördüm önce.
Yerde kıpırdamadan öylece yatıyordu.
Alnında kan vardı.
Kanı görünce korkuyla çığlık attım.
Tam Ferman! Demiştimki.

 

"Aslı arkanda. Kaç.!"
Alev'in sesiyle birlikte belimde hissettiğim güçlü kollarla birinin beni tuttuğunu anladım.

 

Ne oluyordu?
Geriye doğru çekilirken yüzümde hissettiğim bezle burnuma gelen iğrenç kokuyu duydum.

 

Ne olduğunu anlamıştım kokunun.
Arkamdaki adamın bir eli belimde diğer eli burnuma bastırdığı bezde, beni minibüse doğru çekerken,
bir yandan elinden kurtulmaya çalışıyor.
Bir yandan nefesimi tutuyordum.
Şuan hiç bayılmak istemiyordum."

 

"Şimdi olmaz. Hayır hayır..."

 

Ama bir süre sonra nefessiz kalınca mecburen nefes almak için iğrenç kokuyu içime çekmek zorunda kaldım.
Başım dönmeye gözleri kararmaya başlarken son gördüğüm şey yerde hareketsiz yatan Ferman ve koşarak gelen Zafer'di.
Sonrası karanlık.

 

******
Baygın şekilde ne kadar kaldım bilmiyorum.
Burnumda hala o iğrenç kokudan kalan kırıntılarla kendime gelmeye başladım.
Kulaklarım ugulduyordu. Sert bir koltukta yattığımı ve sürekli sarsılan hareketini hissettiğimden o siyah minibüsün içinde olduğumu anladım.

 

Üzerimde kalın battaniye gibi birşey örtülüydü.
Şuan uyandığımı farketmelerini istemedigim için gözlerim kapalı kalmaya devam ettim.

 

En son Ferman'la tartışırken kendimi bir anda bu halde nasıl buldum yine.
Ya Ferman..
Ferman nasıl acaba.
Alnında kan vardı.
Yoksa...! Öldümü.?
Ya öldüyse. Allah'ım."

 

"Aslı sakin ol.
Minibüstekiler arkadan ateş etti. Başından vursalar alnı değil beyni patlardı."

 

"Dilin kopsun Alev..
Ne biçim konuşuyorsun ya.
Kapa çeneni Allah'ını seversen"

 

"Aman be. Sanada iyilik olmuyor."

 

Alev ile tartışmayı bırakıp, araçtaki birbirleri ile konuşan adamları dinlemeye başladım.

 

İçlerinden biri.
Galiba arabayı kullanandı ,

 

" Turgut. Kim bu kız ve nereye gidiyoruz. Anlatacanmı artık.
Şehirden çıkacağız birazdan."

 

"Bu kız eski milyonerlerden Ömer MAVİŞAH 'ın biricik kızı, Aslı MAVİŞAH.

 

"Patron kızı şehir dışına çıkarın benden haber bekleyin."
Dedi.

 

"O haber verince devam edeceğiz. Şimdilik sürmeye devam et.
O arayana kadar kıza gözümüz gibi bakacağız. Emir bu."

 

"Yalnız kız çok tatlı ya. Patronun bu kızla ne işi varki.."

 

"Aslı adam resmen bize sarkıyor. Ben bu adamı gebertirim bak."

 

"Sus Alev. Duyamıyorum."

 

"Sadi, kapa çeneni rahat dur.
Birde senin sapıklığınla uğraşamam. Adam gibi sürmene bak."

 

"Tamam be. Hemen ne yükseliyon."

 

Turgut denen adam arkaya doğru dönerek.

 

"Murat kıza bi bak ne alemde.
Neden hala uyanmadı.
Ölüpte başımıza kalmasın sakın."

 

Murat denen adamın, yanıma gelip üzerime doğru eğildigini hissettim.
İğrenç şekilde sigara kokan eliyle boynuma ve alnıma dokundu.

 

"İyi görünüyor.
Hâlâ düş görüyor olmalı.
Mışıl mışıl uyuyor."

 

":Turgut."

 

"Ne var."

 

"Aracı değişmeliyiz.
Oğlum bu araç dikkat çekiyor.
Arka camda kurşun deliği var."

 

"Doğru.
O halde Ziya'yı ara yeni bir araç getirsin.
Cemşit'in yerinde buluşalım.
Aracı değişiyoruz de.
Birde yiyecek içecek birşeyler alsın."

 

Yanımdaki adam bir arama yaparak Ziya denen birine yeri ve araç getirmesini söyledi ve erzak.

 

Ben hala uyuyor numarasına devam ettim.
Bir süre daha yol aldıktan sonra,
artık sırtım ağrımaya başladı.
Bir ara gözlerimi yavaşça açtım. Dışarıya baktım göz ucuyla.
Hava karanlık olmuştu. Minibüsün içide tabi. Bu yüzden uyandığımı ve etrafı yokladığımı anlayan olmadı.

 

Saat kaçtı acaba. Bir gündür baygın olamam. Kaçırıldığımın akşamında olmalıyız.
Havaya bakacak olursak sanki yeni kararmıştı. 6 civarı falan olmalıydı.

 

Artık sırtım ağrıdı diye bağıracak hale gelmiştim ki araç yavaşlamaya başladı.
Sonra kendi sağına doğru dönerek tümsekli bir yerlerden geçip ilerledi ve durdu.
Burnuma benzin ve lastik kokusu geliyordu.

 

"Aslı,burası bir benzinlik."

 

"Bencede.Cemşit'in yeri burası olmalı."

 

Turgut dedikleri adam.
"Biraz hava alalım."Diyerek kapıyı açıp önden indi.
Arkasından şoför olan Sadi, sonrada Murat denen adam sürgü kapıyı açarak indiler.

 

"Şimdi!" Dedi Alev.

 

Alev anında battaniyenin altından fırlayıp açılan kapının iki yanından elleriyle destek alarak.
Minibüsten çıkan adama arkadan hızla tekmeyle vurup yere devirdi. Sonra yere atlayıp hızlı bir hareketle belinden silahını çekip aldı.

 

"Kal orda kıpırdama."Dedi.

 

Adam hala yerdeydi.
"Yüz üstü dön.
Bacaklarını ve kollarını aç ve kıpırdama. "

 

Alev silahı bir yerdeki adama bir karşısındaki Turgut'a çevirerek.

 

"Kıpırdayanı acımadan vururum." Dedi.

 

Karşısında ona doğru bakan Turgut Alev'i ciddiye almayıp aniden silahını çekmek isteyince, Alev acımadan tetige bastı.
Turgut kolunu tutarak kıvranmaya başladı. Kurşun kolunu sıyırmıştı.
Bir yandan da seni küçük o****u diyerek küfretti.

 

O an yerdeki Murat ayağa kalktı.
Aslı silahı yerden kalkan adama çevirdi.

 

"Geri çekil yoksa senide vururum."
Demiştiki. Murat'ın yüzünde pis bir sırıtış görmesiyle,

 

Sadi denen adam.
Alevi arkasından yaklaşarak aniden kollarından tuttu.
Alev bir anlığına Sadi'yi unuttuğu için minibüsün arkasından dolaşıp gelen Sadi, Alev'i gafil avlamıştı.
Sadi Alev'in silah tutan elini tutarak bileğini öyle bir sıktıki silah yere düştü.
Adam, Alev'in kollarını arkasına kıvırarak, Alev'i etkisiz hale getirdi.

 

Alev yinede kurtulmak için elinden geleni yapıyordu. Arkasındaki adama geriye doğru bir kafa attı. Ama olmadı. Adam kendini koruyabildi. Alev, kurtulmak için hâlâ debeleniyordu.
Ve maalesef, az önce kolundan vurdugu Turgut'un,yanına gelip Alev'in yüzüne attığı yumrukla çabası son buldu.
Yere yığılıp kaldı, Alev.

 

Turgut:
"Seni Allah'ın belası cadı. Beni nasıl vurursun."
Dedikten sonra yerde hareketsiz yatan kıza sıkı bir tekme attı.

 

O sırada bekledikleri Beyaz münibüs girdi benzinliğe.
Ziya denen adam kafasını camdan çıkararak.

 

"Ne oluyor lan burda. Bi kız için birbirinizemi düştünüz." Dedi gülerek.

 

"Kes lan sesini geri zekalı.
Sadi,sende git içeriyi kontrol et. Silah sesini duyan varmı bak."

 

"Tamam."

 

Gelen aracın ön koltuguna önce Turgut bindi kolunu tutarak.
Sonra Murat, hâlâ yerde yatan kızı kucakladığı gibi yerden kaldırarak minibüsün içine rast gele bıraktı.
Kendide içeri girince kızı kaldırıp koltuğa yatırdı.
Minibüs lükstü arkadaki koltuklar geniş ve karşılıklı birbirlerine bakıyordu. Siyah film kaplı ve perdeliydi.

 

Sadi:
"Kimseler yok. Cemşit sızmış uyuyor." Dedikten sonra. Oda bindi araca. Sadi'de binince yola beyaz araçla devam ettiler.

 

O an bilmedikleri şey Cihan' ın adamının onları gizlice çektiğiydi.

 

Beyaz araç yola çıkınca adam da kendi arabasına binerek farlarını açmadan takibe geçti.
Beyaz araç önde adam arkalarında uzak bir mesafeden takiple ilerlemeye başladılar.

 

Bir süre karanlık yolda ilerledikten sonra.
Turgut" önümüzde küçük bir köy var.
Oraya gireceğiz.

 

"Neden"

 

"Geceyi burada geçireceğiz."

 

Beyaz minibüs gecenin soğuk karanlığında küçük köyün dışındaki ağaçlık yere çekildi. Ağaçlar dikkat çekmemek için idealdi.Artık gece olmuştu. Ve burada sabahı bekleyeceklerdi.

 

Cihan'ın adamıda uzak bir mesafeye park etmiş bekliyordu.

 

*******

 

Sabahın ilk ışıklarıyla uyandı.Turgut. ilk saate baktı. Saat 7 yi geçiyordu.

 

Ziya. Uyan lan hadi hareket edelim.
Yola çıkalım patron aramadan çıkalım şehirden.

 

"Tamam tamam. Uyandım offff... Heryerim tutulmuş." Dedi gerinerek. Sonrada motoru çalıştırdı ağaçların arasından çıktı.

 

"Murat. Kıza bak."

 

"Neyine bakayım lan. Battaniyenin altında uyuyo hala işte.
Keyfî keyif benim kıçım dondu burda."

 

Araç hareket ederek açlıktan ayrılıp asfalt yola çıktı.
Sabah ayazı daha bir keskindi.
Dahada soğumuştu hava.

 

"Ziya klimayı aç lan donduk."

 

"Tamam açtım."
Minibüs bir süre daha yol aldı.
Turgut yine saate baktı.
Saat 10 a geliyordu.

 

Şimdiye kadar araması gerekiyordu. Neden aramıyor?

 

Sadi:
"Ben acıkmaya başladım biseyler yesek."

 

Ziya:
"Poşetler koltuğun orda bize de verin.
Bizde acıktık oğlum"

 

Bir iki saat geçtikten sonra Sadi arkasında yeni fark ettiği araçla.

 

"Turgut, arkamızdaki araç galiba bizi takip ediyor."

 

"Ne diyorsun lan. Eminmisin."

 

"Valla, gel bak."

 

Camdan kapı aynasına bakan Turgut.

 

"Önce emin olalım.
Gözünüzü ayırmayın."Dedi.

 

Bir süre hep arkada kalan araca bakarak Turgut emin oldu.

 

"Evet bizi takip ediyor. Etmese geçer giderdi.
Ulan.. Ne zamandır peşimizde lan bu piç."

 

"Ne bileyim ben lan." Dedi Sadi.
"Benzinlikte takılmış olabilir."

 

"Cemşit'in adamımı yani."

 

"Ben nerden bileyim."

 

Murat:
"Ne yapacağız. Bizi takip etmesine izin veremeyiz."

 

"Tabiki hayır." Diyen Turgut belinden çıkardığı silahıyla minibüsün camını açarak dışarı sarktı.
Arkadan gelen araca arka arkaya ateş etti.

 

Hâlâ uyur şekilde koltukta yatan Aslı kurşun sesleriyle yerinden sıçradı.
Hemen yerinde doğruldu.
Karşısında ki koltukta oturan Murat ve Sadi'yi gördü.
Bir camdan sarkmış ateş eden Turgut'a bir karşısındakilere baktı.

 

Murat:
"Sakin ol küçük cadı. Yoksa canın yanar. "
Dedi kafasına doğru tuttuğu silahı göstererek.

 

Bu arada arkada takipte olan zavallı adam kurşunlara hedef olmamak için sağa sola kaçsada , arabasının motoruna gelen kurşunlarla araba bir anda Alev aldı.
Araç sağa sola yalpalayıp bariyerlere çarpmasıyla daha fazla alevlenerek cayır cayır yanmaya başladı.
Zavallı adam arabadan çıkmaya bile fırsat bulamadı.

 

Turgut yaptığından memnun tekrar içeri çektiği bedenini koltuğa bıraktı.

 

"İşte bu kadar."

 

Aslı:
" Ne ol... "
Cümlesini tamamlayan Aslı. Çenesindeki acı ile inledi.
Yerinde acıyla kıpırdanınca bu kez karnındaki acıyı hissetti. Öne doğru büktü kendini dişlerini sıkarak.
Elini acıyan dudağına değdi.
Kurumuş kan vardı.
"Turgut vurduğun da olmuş olmalı" dedi. İçinden.
Ama karnı ve kaburgaları neden acıyordu. Omuzundaki acıya çenesindeki ve kaburgasındaki ağrıda eklenmişti şimdi.

 

"Çok mu acıyor." Dedi Murat.

 

"Sana ders olsun. Birdaha Turgut'a silah çekmeden önce iyi düşün" dedi.
Çarpık bir gülümseme ile.

 

Turgut araya girdi.

 

"Anlaşılan birileri peşimize adam takmış, ama icabına baktım."

 

"Katiller."
Dedi Aslı. Dişlerinin arasından.

 

"Hişşt. Gideceğimiz yere kadar uslu dur ki senin sonunda onunki gibi olmasın."

 

Aslı sessizce olduğu yere sindi.

 

"Ne yapacağız. Alev."

 

"Sakince bekleyelim.
Şuan yapabilecegimiz başka birşey yok."

 

Aslı, Murat denen adama dönerek.

 

"Kimsiniz.?"
Dedi. Hala karnını tutuyordu.
"Neden beni kaçırdınız.?
Bizden ne istiyorsunuz.?
Ferman'ı neden..." Dedi.
Gözleri doldu.

 

"Merak etme bişey yapmadık o adama." Dedi Murat.

 

Aslı adama bakarak.
"Onu vurdunuz. Gördüm."

 

"Sadece uyuşturucu tabancaydı.
Seni alırken engel olmasını istemedik.

 

Bize onu değil,seni sipariş ettiler.
Ama elimdeki gerçek bir silah.
O yüzden usluca otur yerinde.
Birimize daha saldırırsan kullanmaktan çekinmem ona göre."

 

"Benden ne istiyorsunuz peki."

 

"Biz senden bişey istemiyoruz.
İsteyen kişi başka biri.
Neden istediğide bizi ilgilendirmez.
Biz paramıza bakarız.
Bir süre misafirimizsin."

 

"Ferman sizi bulur.
Bulduğunda sizin yerinizde olmak istemem doğrusu."

 

"Bizi kimse bulamaz. Merak etme sen."

 

"Kim.?
Kim kiraladı sizi.
Kimin için çalışıyorsunuz."

 

Turgut önden bağırdı.
"Bu kadar sohbet yeter.
Murat karı gibi çeken düştü yine. Kes sesini artık."

 

O sırada Turgut'un telefonu çaldı.
Turgut nihayet diyerek açtı.

 

"Alo."

 

"Kız sizinlemi."

 

"Evet yanımızda."

 

"Sorun çıkardımı. "

 

"Bir ara çıkardı ama hallettik.
Şimdi uslu uslu oturuyor." Dedi Turgut. Göz ucuyla Aslı'ya bakıp.

 

" Peşinizde birileri olabilir. Dikkat edin."

 

"Keşke önce uyarsaydınız.
Biri takılmıştı. Ama artık yok.
Dünyasını değiştirdik."

 

" Ne salaksınız. Ekstra bela açmayın demiyormuyum ben size."

 

"O iş senin sorunun değil patron.
Sen kafana takma."

 

"Şimdi kulağını aç iyi dinle.
Geri dönün ve benim atacağım adrese gelin."

 

"Şehir dışına çıkacağımızı sanıyordum."

 

"O sadece yanıltmak içindi.
Peşinize düşeceklerini bildiğim için dedim.
Siz döndüğünüzde onlar sizin hala şehir dışında sanmaya devam edecekler.
Sana atacağım adrese gelin.
Fazlalıkları bırak.
Sen ve Murat yeter.
Kıza dikkat et. Kız iki kişilikli.
Hem akıllı hem deli, ona göre.
Size oyun oynamasın."

 

"Bana bundan bahsetmiştin."

 

"Ne oldu korktun mu ? Gözünü aç yeter."

 

"Anladım tamam."

 

"Bu arada kız geldigi yeri bilmesin."

 

"Anladım." Dedi ve telefonu kapattı. Turgut.

 

"Ziya dönüyoruz."

 

"Ne? Nereye?"

 

"Şehre geri dön.
Yeni adres gelecek oraya gidiyoruz.
Sen ve Sadi işinize dönün.
Ben ve Murat devam edeceğiz."

 

"Bizim payınız ne olacak ?"

 

"Ne para gözsünüz lan. Yollayacam ben işte."

 

"Tamam o zaman."

 

"Nerden gidecegiz."

 

"Başka bir yoldan git. Gerekirse başka nir köy yolundan geç. Ama mobeseye yakalanma.
Murat aracı değişeceğiz."

 

"Yinemi ?"

 

"Evet."

 

"Tamam. O zaman önümüzdeki ilk köyde değişiriz.
Oraya gelsin araba."

 

"Tamam."

 

"Bu arada kızı hallet.
Gidene kadar biraz daha uyusun."

 

"Oğlum o kadar ilaç dokunur."

 

"Bi bok olmaz."

 

Sessizce adamları dinlemekte olan

 

Aslı.
"Ne!"Dedi.
Murat'a bakarak,

 

"Sakın bana yaklaşma karışmam." Diye bağırdı.

 

"Hişşt sadece biraz daha uyuman lazım.
Uslu durursan canın yanmaz."

 

"Hayır.Uzak dur benden."

 

Murat, cebinden çıkartığı küçük şişedeki ilacı elindeki beze döktü.
Sonra oturduğu yerden kalkarak Aslı'ya yaklaşmaya başladı.
Aslı koltuktan destek alarak adamın karnına sıkı bir tekme atınca adam sırt üstü koltuğuna devrildi.

 

O kadar zamandır sessizce yanında oturan Sadi, bir anda kahkaha attı.

 

"Bu iki oldu Murat. Yaşlanıyorsun oğlum." Dedi.
Elleri karnında hâlâ gülüyordu.

 

Murat yerinde doğruldu.

 

"Çok komik.
Bana bak küçük cadı. Gebertmeden seni adam gibi dur."

 

"Yok ya.
Sen Dedin diye gönüllü o şeyi koklayacağımımı sanıyorsun.
Bi daha denede gör."

 

"Sadi, tut şunun bacaklarından."

 

"Murat aniden Aslı'yı koltuğa yatırınca,
Sadi de Aslı'yı bacaklarından tuttu. Aslı debelenip tam bacaklarını kurtarmak üzereyken,
Murat bu kez Aslı'nın iki kolunu karnının üzerinden birleştirip diziyle kollarına bastırarak elindeki bezi kızın yüzüne bastırmak istedi.

 

Ama Aslı rahat durmuyor başını sağa sola hareket ettirerek bezden kendini korumaya çalışıyordu.
Murat sonunda tek eliyle kızı çenesinden kavrayıp bezi yüzüne bastırdı.
Zaten soluk soluğa kalan kız. İstemeden bezdeki ilacı hızlı hızlı içine cekince bir kaç saniyede kendinden geçti.

 

Murat ve Sadi nefes nefese kendilerini koltuğa bıraktılar.

 

Turgut ve Ziya önde kahkahalarla gülüyorlardı.

 

Turgut:
"Tüüğ sizin erkekliginize. Bacak kadar kızı zaptedemediniz lan."

 

Murat:
"Demesi kolay. Bu bacaksızda deli kuvveti var sanki."

 

"Dediği doğruymuş demekki."

 

"Kimin dediği."

 

"Patronun.
Bu kız deliymiş. Yani iki kişilikliymiş.
Hem akıllı hem deli."

 

"Ciddi misin oğlum sen."

 

"Evet. Gözünüzü aç. Oyuna gelme."

 

Sadi bön bön bakarak.

 

"İki kişilikli nasıl oluyor lan." Dedi.

 

Murat:
"Ne bileyim lan ben, işine bak."

 

Murat'ın zorla yüzüne bastırdığı bezle
koltuğa yığılıp kalan Aslı, uzun zaman uyuyacaktı.
Dün öğlen kaçırılan Aslı bu akşam bakalım nerede uyanacaktı.

 

************************************
Evet Bölüm sonu canlarım.
Yeni bölümler de görüşmek üzere.

 

Umarım beğenerek okuyoruzdur.

 

Sevgili hayaletlerim. Sizide oylamaya bekliyorum.

 

Bol bol beğeni ve yorum bekliyorum.
😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊😊

 

Loading...
0%