Yeni Üyelik
50.
Bölüm

🔥D.50 Yangın

@azamet_29_2

 

Şuan ne yapıyorum.
Getirildiğim bu evde ellerim ayaklarım bağlı şekilde yanan şömineye bakıyorum sadece.

 

Gece olmuş adamlardan biri kanepede uyurken diğeri şöminenin yanında oturmuş sigarasını içerek ateşi izliyordu.
Nöbet tutuyor demek daha doğru aslında.

 

İstesem burdan kaçarmıyım?
Evet kaçarım.
Ama nereye. Nereye gideceğim.
Gidecek nere varki.
Ben zaten gidecek başka bir yerim olmadığı için bu halde değilmiyim.

 

"Aslı."

 

"Hııhm."

 

"Ne yapalım."

 

"Bilmem."

 

"Kaçmayı deneyelim mi. Sen ne istersen yaparım biliyorsun."

 

"Alev.!"

 

"Hıhmm."

 

"Bu ev çok şirin değilmi."

 

"Evet sade sıcak bir havası var."

 

"Normal biri olmak.
Burda böyle oturmak, hiç bir şey düşünmeden sadece ama sadece yanan ateşi izlemek isterdim."

 

"Biz normal olmayı çok uzun zaman önce bıraktık Aslı."

 

"Doğru.
Ferman...
Şuan ne yapıyordur acaba.
Gerçekten de Tuba ile..."

 

"Bilmiyorum umursamıyorum da.
Boş ver, artık onu düşünmeyi bırak Aslı."

 

Sessizce ağlamaya başladım.
"Yapabilsem.
Bir boş verebilsem ah."

 

"Hiişşt..
Hey neden ağlıyorsun."
Diyen Murat'ın sesiyle kendime gelip o yöne baktım.

 

"Sanane seni ilgilendirmez."

 

"Hıh. İlgilendirmiyor demek. Peki..Öyle olsun." Dedi omuz silkerek.

 

"Saat kaç." Dedim.

 

"1 i gösteriyor. Neden sordun. Randevunmu var."
Dedi. Murat kaypak şekilde gülerek.

 

"Bakıyorumda keyfiniz yerinde."

 

"Evet, yarın dahada yerinde olacak."

 

"Öylemi. Neden."

 

"İş bitecek,paramızı alacağız. Ve adıyos. O yüzden."

 

"Burdan kurtulduğumda sizin peşinize düşeceğim biliyorsun değilmi."

 

"Öylemi.
Sanmıyorum.
Belki yarından sonra bana sempati duyarsın kimbilir."
Dedi Murat ayağa kalkarak. Birde göz kırptı.
Bu neydi şimdi.

 

" Ne munasebet. Sana neden sempati duyacakmışım.
Haydut. Sende.."

 

Murat. Kısa bir gülümseyişten sonra Turgut'un yanına gitti.

 

"Hey Turgut sıra sende kalk.
Sıra sende diyorum lan kalksana.
Birazda ben uyuyacam."

 

Turgut uyku mahmuru kalktı.
Gözlerini elleriyle ovuşturarak.

 

"Tamam be ne bağırıyorsun. İnsan gibi kaldırsana."
Diyerek kalktı.
Ayakta uzun uzadıya gerindi.

 

"Bi banyoya gideyim geliyorum. Akşam çayı fazla kaçırmışım."Diyerek salondan çıktı.

 

"Tamam." Diyen Murat'ta kendini koltuğa bıraktı.

 

"Sende yat uyu. Yarın bu rahat uykuyu bulamayabilirsin."

 

"İlginiz gözlerimi yaşarttı. Beyefendi."Dedim umursamaz şekilde.

 

Turgut dönünce,Murat ellerini ensesinde birleştirip gözlerini kapattı.
Turgut da şömineye yakın koltuğa oturarak bir sigara yaktı.

 

"Sen niye hala uyanıksın. Yat zıbar."
Dedi gıcık olduğum sesiyle.

 

Sinirle baktım yüzüne. O ise hiç umursamadan sigarasından bir nefes çekti ve havaya doğru üfledi.

 

Derin bir nefes alıp verdikten sonra.
"Yapacak başka bişey yok. Yat Aslı." Dedim. Kendi kendime koltuğun üzerine doğru yan şekilde yatarak. Sonrada gözlerimi kapattım.
Ama aklım hala Tuba'nın kulağıma fısıldadığı sözlerdeydi. Şimdi

 

"Ferman'a gidiyorum demişti."

 

******
Sabah uyandığımda her yerimin ağrıdığını hissettim.
Nefes alırken bile göğüs kafesim sızlıyor beni zorluyordu.
Turgut denen piç herif bana kötü vurmuş demekki.
Sıcağıyla belli olmayan acı yeni yeni belli ediyordu kendini.
Etrafıma baktım.
Salon çok sessiz ve soğuktu.

 

İki adama bakındım. Kimse yoktu.
Kendi etrafıma bakındım sonra.
O ikisine dair hiç birşey kalmamış sanki benden başka hiç kimse bu evde bulunmamıştı. Ben nasıl böyle uyanmadan uyumuştum.
Gidişlerini duymamıştım bile.
Şömine sönmüş. Salon soğumaya başlamıştı.

 

Yerimde doğruldum.
Ayaklarımı kanepeden aşağı sarkıttım.
Sonra bağırdım.

 

"Evde kimse yokmu!
Kimse yokmu heeeyyy!"

 

Hiç ses yoktu.

 

"Aslı galiba burada terkedildik." Dedi Alev.

 

"Yok artık sanmam. O kadar uğraşıp bizi zorla buraya getirip,sonra ne hali varsa görsün deyip bırakıp gittiler öylemi. O kadar kolay bırakacaklarını sanmam. Bir şeyler çeviriyorlar.

 

Ayağa kalktım.
Ellerim arkadan bağlıydı ama bu bana engel değildi.
Ellerimi kalçalarımın arkasından dizlerimin altına ordanda ayaklarımdan geçirerek önüme aldım.

 

Dişlerimin yardımı ile düğümleri açtım.
Sonrada ayak bileklerimdeki düğümü çözdüm. Tam ayağımdaki ipten kurtulacakken, kapının anahtar sesiyle,olduğum yere tekrar oturup ellerimi arkama sakladım. Ayağımdaki ipler hala ayak bileklerimde sarılı ama düğüm açıktı.
Gelen kişinin farketmemesini umuyordum.
Kapıya bakarak gelen kim diye bekledim.
Kimdi acaba.
Kapı tamamen açılınca Tuba'yı gördüm.

 

"Meymenetsiz yine geldi."

 

"Al bendende o kadar." Dedim Alev'e

 

Tuba bana bakarak içeriye girdi. Elindeki odunlarla şöminenin yanına gelerek odunları şömineye dizdi.
Sonrada çıra ile tutuşturdu.

 

Odunlar yanmaya başlayınca kendini
az ötede şöminenin yanında olan tekli koltuğa bıraktı.
Odunlar yandıkça duyulan çıtırtı sesi müzik gibi geliyordu kulağıma.

 

Tuba, benimle konuşmuyor, oturduğu yerden sadece bana bakıyordu.
Bende konuşmadan sadece ona baktım.
Bu kız gerçekten sinir bozucu biri.

 

"Nasıl bu kadar gıcık olabiliyor. Yetenek meselesi olmalı."

 

Alev'in söylediklerine gülümsemekle yetindim.
Bir süre bakıştıktan sonra, artık dayanamadım.

 

"Neden gözlerini bana dikmiş öylece bakıyorsun."

 

"Son dakikalarını yaşayan biri nasıl oluyor,ona bakıyorum."

 

"Hıhmm. Bak sen.
Beni öldürmeyemi karar verdin. Kendini aşıyorsun bakıyorum.
Galiba kendi ellerinle yapacağın için şahit olmasınlar diyede adamları yolladın."

 

"Onlar işlerini yapıp paralarını aldılar, gittiler."

 

"Çok merak ettim.
Benim için onlara ne kadar ödedin."

 

"Yeterince çok."

 

"Bayağı değerliyim o zaman. Sevineyim bari.
Ama şuan burada olmamaları, onları elimden kurtaramayacak. Onları ve seni bu yaptığınıza pişman edeceğim.
Yaz bir kenara."

 

"Çok komiksin be Aslı.."

 

"Sende çok üzgünsün."

 

"Burdan çıkabileceğini sana kim söyledi."

 

" Yüzünün haline bakılırsa dün gece iyi geçmedi galiba.
Ne oldu.
Ferman'la işler iyi gitmedi mi." Dedim.
Onu dinlemediğini kendi bildiğimi konuştuğumu vurguluyordum.

 

"Ne oldu seni kovdumu cicim." Dedim sırıtarak. Şuan bana yaptığını bende ona yapıyordum. Ruhsal işkence.

 

"Kapa çeneni küçük or***u.
Uğursuz şeytan.
Senden nefret ediyorum."
Diye bağırdı Tuba ayağa kalkarak.

 

"Oh olsun sana."

 

Ve devam etti.
"Senin yüzünden.
Herşey, senin yüzünden.
Ferman artık beni istemediğini söyledi."

 

Ağlamaya başladı. Konuşmaya devam etti sonra.

 

"Sana katlanamıyorum.
Onun seni düşündüğü, seni aradığı fikrine karalamıyorum.
Onsuz kalma fikrine katlanamıyorum.
Ben... Ben ondan ayrı kalamam.
Artık onsuz yaşayamam ben."

 

Sonra birden yüz ifadesi değişti.

 

"Ben... Onunla olamayacaksam.
Sende olamayacaksın.
Bugün tamamen aramızdan çıkacaksın."
Dedi ellerinin tersiyle gözünden akan yaşları silerken.

 

"Sen aradan çekilince.
Ferman sadece benim olacak. Sadece benim."

 

"Zavallı Aslı MAVİŞAH kaçırılıp götürüldüğü eski evde yakılarak öldürüldü."

 

"Nasıl ama, güzel başlık değilmi.
Akşam haberlerinde herkes seni konuşacak." Dedi.

 

Bunları bana söylerken kin dolu gözlerini benden ayırmadan konuşuyordu.

 

"Anladım, beni bu evde yakarak öldürecek, sonra başkası tarafından öldürülmüş süsü vereceksin."

 

"Aslı. Bu karı psikopata bağlamış. Dikkatli ol." Dedi Alev uyararak.

 

"Ne oldu beğenmedinmi.
Başka şekildemi ölmek isterdin.
Bence yanarak ölmek senin için çok uygun.
Ben nasıl senin yüzünden şuan için için yanıyorsam,sende öyle yanacaksın."

 

Şuna bak sanki ben hiç üzülmemişim. Onun yaptıkları yüzünden acı çekmemişim.

 

"Sen kafayı yetmişsin." Dedim sakin sesimle.
"Aklını kaçırmışsın."

 

"Evet! Sizin yüzünden. Beni bu hale sen ve Ferman getirdiniz."
Dedi Tuba ağlayarak.

 

Sonra ayağa kalktı.
Yavaş adımlarla şömineye yaklaştı. Yavaşça yere çökerek,yanan odunlardan birini eline aldı.
Ateşi iyice karıştırarak harladı.

 

Ben yıllardır ona aşıktım...
Hâlâda aşığım.
Ama o bunu anlamıyor.
Beni sevmesi için her şeyi yaptım.
Ama beni hiç umursamadı.
Beni istemedi.
Beni artık sevmez derken...
Beni çağırdı.
O kadar mutlu oldumki.
Beni özlediğini düşündüm.
Bir şansımız daha olabilir, dedim.
Ama ondada sen engel oldun.
Senin yüzünden beni yine reddetti.

 

Ama bir daha kaybetmeyeceğim..
Artık bitecek.
Aramızda hiç bir engel kalmayacak!

 

Tuba'ya baktım şuan gözleri uzaklara dalmış sayıklar şekilde kendi kendine konuşuyordu.
Söylediği şeyleri anlamak zordu.

 

"Aslı.
Tuba bizide geçmiş. Biz ona göre akıllıyız valla.
Beyni yanmış kayışı koparmış. Dikkat et. Ciddi ciddi bizi yakmayı düşünüyor bu silikonlu."

 

Tuba'yı izliyordum temkinli şekilde.
Ateşi harladığı uzun odun parçasını eline aldı ve ayağa kalktı.

 

Elindeki yanan odunu yüzüne yaklaştırarak odundaki ateşi ve çıkan dumanı izledi.

 

Sonra bana doğru döndü.
Yavaş adımlarla bana yaklaşmaya başladı.
Gözlerinde acımasız bir bakış vardı.
Tam önümde durdu.
Elindeki yanan odunu bana yaklaştırarak,

 

"Bundan sonra o mavi gözlerin Ferman'a bakamayacak." Dedi.

 

"Hıh. Mavilerimi beğenmedinmi." Dedim.

 

"O halde koyu mavilerle bakarız! "
Dedi Alev.
Alev yine sahnedeydi.

 

Rengi değişen gözlerle Tuba bir adım geriledi.
Aslı'nın göz renginin nasıl olupda aniden değiştiğini anlamaya çalışırken.
Alev bir anlık dalgınlığından faydalanıp az önce çözdüğü eliyle Tuba'nın elindeki oduna vurarak, elinden fırlayıp savrulmasını sağladı.

 

Sonrada hızla ayak bileğindeki ipleri çözdü.
Tuba ikinci kez afalladı.
"S..Sen nasıl... Nasıl çözdüm ellerini."

 

"Ne oldu korktunmu silikonlu.
Az önce baya cesurun.
Kendine güvenen kendini bişey sanan bir Tuba vardı." Dedi Alev.

 

"Bu Aslı'ya attığın tokat için."Dedi ve sonra sıkı bir yumruk geçirdi Tuba'nın karnına.
Tuba sendeleyerek yer düştü.
Kisa bir an nefes alamadı.

 

Aslı:
"NASILMIŞ! Dedi.

 

Alev gitmiş Aslı dönmüştü.
"Ne oldu Tuba.
Alev'den mi korktun."

 

Tuba'nın kafası karışmış korku ve şaşkınlık bir arada, yedigi yumruk yüzünden nefes almaya çalışarak bakıyordu bana.

 

O Sırada burnuma bir yanık kokusu geldi.
Kokunun geldiği yöne baktım.
Az önce fırlayan odun salon perdesinin ucunu tutuşturmuştu.

 

"Olamaz. Allah kahretsin." Diyerek perdeye yönelmiştimki.

 

Tuba :
"Sakın kıpırdama." Dedi.

 

Düştüğü yerden kalkmış ve nereden çıkardığını görmediğim elinde tuttuğu silahın mermisini ağza verdiğinde çıkan ses beni yerime çiviledi

 

Yavaşça arkama döndüm.
Bir Tuba'ya bir yanan perdeye bakıyordum.

 

"Saçmalamayı bırak.
Ev yanıyor geri zekalı.
Söndürmezsek başka yere sıçrayacak" Dedim, panikle.

 

Alevler ve duman dahada artmaya başlamış eve yayılıyordu.

 

"Hemen çıkalım burdan.
Yoksa ikimizde dumandan boğulup ölmezsek yanarak öleceğiz.."

 

Duman dediğim gibi salonu kaplamaya başlamıştı.
Artık nefes almamızı güçleştiriyordu.
Dirseğimin iç kısmını ağzıma ve burnuma bastırıp öksürerek konuşmaya devam ettim.

 

"Bırak şu silahı, çıkalım hemen burdan. " Dedim tekrar yüksek sesle.

 

"Hayır." Dedi.
Sen. Bu-gün bura-dan çıkamayacaksın." Dedi bağırarak.

 

Elindeki silah hâlâ bana dönüktü.
Bir yandan öksürerek, yanına yaklaştım iyice.
Bir adım geriledi bana bakarak.
Oda öksürmeye başlamıştı .
Önce arkamı dönüp alevlere baktım. Canavara dönen alevler koltuklara sıçramıştı.

 

"Öylemi."Dedim.
"Bana bak geri zekalı kızıl. Madem bu kadar kararlısın o zaman neden tereddüt ediyorsun bas tetiğe sık kafama kurtul.
Yapamayacaksan bırak." Dedim.

 

Ben zaten canımdan bezmişken beni ölümle tehdit ediyor olması bana bişey ifade etmedi o an.
Dumanı fazla çektim heralde.
Gerçekten sinir olmuştum.

 

Tuba'dan bir hareket görmeyince, "Gelmiyorsan sen bilirsin." Dedim.
Arkamı dönüp öksüre öksüre kapıya yöneldim. Artık bu evde durulacağı kalmamıştı. Duman heryeri sarmaya başlamıştı.

 

"Aslı! Dikkat!"

 

Alev'in sesi ve ensemde hissettiğim müthiş acıyla elim ensemde kendimi bir anda yerde buldum.
Sol yanımın üzerine düşmüştüm.
Hissettiğim inanılmaz acı, bulanık bir şuur ve kararan gözlerle yerde yatırıyordum.
Bana arkamdan vurmuştu pislik. Kalleşçe arkamdan saldırmıştı bana.

 

Ben elim ensemde öylece yatarken.
Tuba yanıma gelerek önümde eğildi.
İkimizde kesik kesik öksürüyorduk.

 

"Buna izin veremem. Burdan çıkmana izin veremem. Hayatımı mahfetmene izin veremem." Dedi.

 

Niyeti gerçektende benden kurtulmaktı anlaşılan.
Sonra yanından hızla kalkarak kapıyı açtı.
Soğuk hava içeriye girer girmez biraz oksijen almıştım.

 

Başımı kapıya döndüm. Tubaya baktım.
Oda bana baktı. İnanması güç gelsede üzgündü sanki.

 

Sonra kapıdan çıkarak kapıyı arkasından kapattı.

 

Öksürüğüm dahada artmaya başladı.
Nefes almak dahada zor geliyordu. İçime çektiğim her nefes ciğerlerimi yakıyordu.
Burda böyle yatarsam diri diri yanacaktım. Son gücümü toplayarak yerimden kalkmaya çalıştım. Başardımda,ama zar zor tutunup açmaya çalıştığım kapı kilitliydi.
Tuba çıkarken kapıyıda kilitlemişti.
Kapının kolunu bütün gücümle çeksemde açılmadı.

 

İçerdeki duman dahada yogunlaşıyordu. Kalan son gücümle yeniden çektim kapıyı ,yine olmadı.
Bulanan şuurum ve sonunda tükenen
gücüm yüzünden yeniden yerde buldum kendimi.

 

Buraya kadarmış.
Galiba son nefesimi bu evde verecektim. Umarım yanmadan önce ölmüş olurum.
Çünkü yanarak ölmek çok acı. Bulunduğum yerde kapanmak üzere olan gözlerimle hala yanan şömineye baktım.
Yanan odunların çıtırtısı hala kulağıma müzik gibi geliyordu.

 

Geçen yıllarımı düşündüm istemsiz.
Hani derlerya hayatım gözlerimin önünden bir film şeridi gibi geçti diye.

 

Benim acınası hayatımda benim gözlerimin önünden geçiyordu.

 

Bir zamanlar annem ve babamın yanındaydım. Mutluydum.
Sonra.. Sonrası acınası bir hayat işte.
Önce annem öldü.
Sonra babam öldürüldü.
Hastanede geçen 2 buçuk yıl.
Doktorlar, ilaçlar, yatakta bağlı geceler.
Döktüğüm gözyaşları.
Gördüğüm kabuslar.
Attığım çığlıklar.
Hastaneden kaçışlarımız.
Sokaklarda boş boş dolaşmalarımız.
Bom boş parklarda ağlayarak sabahlamalar.
Kendi evime hırsız gibi girişim.
Yediğim kurşunlar.
Ve Alev..
Ah... Alev. Tek arkadaşım,tek dostum. Koruyucum.

 

Neredeydim...Ne haldeyim...

 

Yanan bir evin içinde kendimden geçmek üzereyim...
Ölmek üzereyim...
Annecim... Babacım... Az kaldı.
Kızınız nihayet yanınıza geliyor.

 

Ferman...

 

Onu ilk kez,hayatımı nasıl değiştireceğini bilmeden kaza gecesi görmüştüm. Sonra hastanede.
Sonra beni vurduğu gece.
Sonrada hergün.

 

"Üzgünüm...
Sana veda etmek isterdim.
Ama görünen o ki imkansız.
Benim acınası hayatım acınacak şekilde bitmek üzere."

 

Gözümden bir damla yaş aktı izinsiz.

 

Elveda...
Karşılıksız sevgim.
***********************************
Eveet bölüm sonu canlarım.
Bölüm hakkında düşünceleriniz neler.
Sizce ne olacak.
Yorumları almak güzel olur.

 

Sonraki bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın canlarım
Seviliyorsunuz unutmayın
❤🤗❤🤗❤🤗❤

 

Loading...
0%