AYNI ANDA..
"Abi. Abi.."
Aniden içeriye giren Zafer ile ayağa fırladım.
"Ne oldu Zafer.
Haber mi var."
"Evet abi.
Vakit yok yolda anlatırım. Hemen çıkmamız lazım.
Birlikde ofisten koşarak çıktık.
Hemen asansöre bindik.
"Anlat Zafer.
Aslı'yı bulduk de." Dedim yakasından tutarak.
"Abi Aslı kardeşi bulduk.
İNŞALLAH yetişiriz."
"Neye yetişiriz. Ne diyorsun lan.
"Abi kenar mahallelerden birinde uzun zamandır kullanılmayan bir eve sedan bir araç gelmiş iki gün önce.
Gizlice girip çıkanlar olmuş.
Cihan'ın tilkilerden biri farketmiş. Bahçeye gizlice girip camdan evi gözetlerken iki erkek bir de kız görmüş evde.
Sonra ertesi gün başka bir kadın daha girmiş çıkmış eve."
Asansörden indik.
Koşarak şirketin kapısından çıkıp Cihan'ın olduğu arabaya yöneldik.
Cihan:
"Hadi çabuk olun nerdesiniz be." Dedi sabırsızca.
Dahada hızlanarak hemen arabaya bindik.
Biz biner binmez Cihan gazı kökledi.
"Zafer anlat hemen. Bir terslik var değilmi." Dedim endişeyle.
"Abi gelen 2. kadının saçları kızılmış."
"Kızılmı.
Nasıl yani. Tuba?
Tuba'mı yapmış."
"O kadarını bilmiyorum.
Ama şüpheler Tuba'yı gösteriyor.
Dahası şuan evden dumanlar çıkıyormuş."
"Allah kahretsin... Allah kahretsin.
Cihan hızlan. Daha hızlı git." Dedim. Arabanın kapısını ardarda yumruklayarak.
"Merak etme 10 dakikaya ordayız."
Cihan gaz pedalina dahada yüklendi. Ne kadar kırmızı ışık varsa hepsini çiğneyerek bir kaçta kaza atlatıp dahada önce yetiştirdi bizi.
Geldiğimiz yer kenar bir mahalleydi.
Hemen arabadan indim. İnsanlar evin etrafına dizilmiş çıkan dumanları izliyordu.
Koşarak duman çıkan evin bahçesine girdim.
Eski evin üzerinden dumanlar yükseliyordu.
Cihan hemen itfaiyeyi ve ambulansı ararken. Biz koşarak kapıya gittik.
Kapının kolundan asılıp açmaya çalıştım ama olmadı kilitlitliydi. Kapının kolunu daha sıkı kavrayıp omuzumla zorladım ama yine olmadı.
Kapıyı bırakıp hemen kapının yanındaki saksıyı alıp cama fırlatarak camı kırdım.
Eğer Aslı içerideyse dumandan daha az zarar görsün diye.
Kırılan camla birlikte dumanlar camdan yükselmeye başladı.
Tekrar kapıya geldim. Hızla bir omuz attım tam ikinciyi atacakken Zafer geldi.
İkimiz aynı anda kapıya omuz attık.
Kırılıp hızla geriye doğru açılan kapıyla önce dumanları sonra alevler içindeki koltukları gördüm.
Yüzümüze hücum eden dumanlarla öksürerek bir adım geriledim.
Sonra tekra içeriye girmek için hamle yapmıştım ki Zafer kolumdan tuttu.
Abi dikkat et çok tehlikeli.
Kolumu hızla çekip içeriye daldım.
"Aslı!
Aslıı"
Aslı nerdesin.
Cevap ver Aslııı!. "
Diye bağırdım.
Ama ne ses nede bir hareket yoktu.
Gri dumanlar yüzünden önümü göremeden küçük adımlarla ve elimi önümde sallayarak ilerlerken ciğerlerime dolan duman yüzünden öksürmeye başlamıştım.
Kolumu ağzıma kapatarak hem öksürüyor hem bağırıyordum..
"Aslı.! Aslı burdamısın. Cevap ver."
Bir anda ayağımın dokunduğu şeyle yere baktım.
Aslı yerde öylece cansız yatıyordu.
Bulduğum için sevinsemde şuanki halinden dolayı çok endişelenmiştim.
Hemen eğilip Aslı'yı kucağıma kaldırdım. Hızla evden çıktım.
Bahçeye ilerleyerek Aslı'yı yere yatırdım.
Derin bir nefes aldım öksürerek.
"Aslı. Aslı, uyan!" Dedim omuzlarından sarsarak.
Ama ses gelmiyor hareket etmiyordu.
Elimi boynundaki damara dokundum.
Şah damarını hissedemedigimde canım çıkacakmış gibi hissettim. Nefes almıyordu.
Aslı nefes almıyordu!
"Aslııı! " Diye bağırdım.
Tekrar omuzlarından sarsarak. Yine kıpırdamadı. Nasıl kıpırdasın O...O...
Aklıma gelen şeyle hemen başını geriye doğru yatırdım. Çenesini dikleştirdim.
O sırada dudağındaki kurumuş kanı gördüm. Yüreğimin sıkıştığını hissettim.
O şerefsiz acımadan vurmuştu Aslı'ya.
O herifi gebertme hesabını bir kenara bırakıp.
Dudaklarımı Aslı'nın dudaklarına bastırdım. Bütün nefesimi Aslı'nın ciğerlerine doğru üfledim.
Sonra kalbinin üzerinde birleştirdiğim ellerimle, söylediklerim yüzünden kırılan kalbine bastırdım ellerimi masaj yapmak için.
Hem ellerimle kalbine bastırıyor. Hem, "Aslı yapma, yapma."
Diye kendi kendime söylüyordum.
Tekrar dudaklarına bastırdım dudaklarımı.
"Nefesim nefesin olsun." Dedim.
Tekrar nefesimi üfledim ciğerlerine. Tekrar bastırdım kalbine ellerimle.
Ama dönmüyordu.
Öylece cansız önümde yatıyordu.
"Aslı ne olur pes etme.
Nefes al.
Nefes al.
Allah aşkına nefes al.
Bana kendimi affettirmem için bir şans ver.
Ne olur, nefes al.
Böyle gidemezsin.
Gitme...
Böyle gitme."
Zafer geldi yanıma.
Elini omuzuma koydu.
"Abi... Abi bırak.
Aslı.. O... Üzgünüm.
Abi bırak rahat uyusun."
"Hayır!" Diye haykırdım.
"Bırakmam. Bırakmayacağım."
Devam ettim hem suni solunum yapıyor hem kalp masajı yapıyordum.
Bırakmayacaktım ambulans gelene kadar devam edecektim.
O bırakmamıştı.
O gece beni hayata döndürene kadar bırakmamıştı.
Ben nasıl bırakırdım. Onu nasıl ölümün kollarına bırakırdım. Yapmam, yapamam.
*******
🌼🌼🌼
Şuan kendimi çok hafiflemiş hissediyordum. Önce etrafıma sonra kendime baktım.
Üzerimde beyaz bir elbise vardı. Ayaklarım çıplaktı.
Bastığım, sıcaklığını hissettiğim toprağın kokusu burnuma geliyordu.
Yüzüme değen sıcak güneş ve hissetiğim meltem ile yürüdüğüm bu yer...
Kendimi harika hissediyordum.
Sanki ruhum azad olmuş benliğim gökyüzünde süzülüyordu.
Kendi etrafımda döndüm. Her yer ne kadar güzeldi.
Yeşillikler içinde,
rengarenk çiçeklerin olduğu kelebeklerin çiçeklerin üzerlerinde dans ettiği doğa harikası bir yerdi. Ne kadar sakin,ne kadar huzurluydu.
Peki nere bura. Buraya nasıl geldim ben. Etrafa bakarak yürümeye devam ettim.
Hiç tanıdık gelmiyor ama bana huzur veriyordu bu yer.
Ömür boyu burda kalabilecek gibi hissediyordum.
Kollarımı iki yana açtım, başımı
gökyüzüne çevirdim.
Massmavi bir gökyüzü gördüm.
Birkaç tanede bulut.
Gözlerimi kapadım.
Deriiin, bir nefes aldım bir süre tutup geri bıraktım.
Tekrar nefes alıyordum ki..
"Anneee.
Anneciğim."
Duyduğum sesle irkilerek arkamı döndüm.
Etrafı yolladım gözlerimle.
Kim? Kim sesleniyordu?
Başka birileri daha mı vardı.
Etrafıma bakarken çiçeklerin arasında onu gördüm.
Elinde rengarenk çiçeklerden bir kaç tanesiyle bana doğru gelen küçüklüğümü..
Bu nasıl bir şeydi. Nasıl oldu bu..
Kendi küçüklüğüm bana anne diye sesleniyordu.
Tereddüt ve biraz da korku ile dizlerimin üzerine çöktüm.
Kollarımı açtım.
"Gel küçüğüm." Dedim özlemle, bana iyice yaklaşmış olan küçük kıza.
"Gel küçük Aslı." Dedim.
Kucağıma alarak ayağa kalkarken.
Sımsıkı sarıldım sonra.
"Zavallı küçüğüm. Nede güzelsin. Nede masumsun.
Aslı 'm, küçük Aslı'm."
"Anneee. "
Dedi kıkırdayarak.
"Benim adım Aslı, değil.
Senin adın Aslı." Dedi gülümseyerek.
"Beenim adım. Aaaleevv."
Yine kıkırdadı kucağımda.
"Hıh! Alev mi? " Dedim.
"Senin adın Alev mi?"
"Eveeeet! Benim adım alev."
Dedi iki kolunu iki yana açıp gülümseyerek.
Sonra bana sarıldı.
Küçük boynuna gömdüm
burnumu. Derince çektim içime.
Mis gibi bebeksi bir kokusu vardı.
"Annee gıdıklaanıyorum." Dedi yine kıkırdadı.
"Hadi anne gel. Çiçek toplayalım. Dedi sonra kucağımdan inmeye çalışarak.
"Çiçeklerden taç yapalım."
Bense şaşkın şekilde bakarak, "Tamam." Dedim sadece.
Kucağımdan inip elimden tuttu küçük elleriyle,küçük kız.
Sonra bana baktı gülen gözleriyle.
Bana benziyordu. Ama gözleri koyu maviydi.
Aa! Evet.
Alev.
Alev'e benziyordu.
Benim diger kişiliğime, Alev'e benziyordu. Ve bana anne demişti. Benim kızımmıydı?
İnanamıyorum. Bu... Çok garipti.
Acaba rüyamı. Ben rüyamı görüyordum.
Ama.. Ama ben ölmüş olmalıydım.
O yangında ölmüş olmam lazımdı. Nasıl rüya görüyor olabilirim.
Ölmedim mi yani. Nasıl?
"Anneee! "
Duyduğum sesle yine eteğimi çekiştiren küçük meleğe döndüm. Elimden tutup çekerek.
"Baaakk. Papatyalar."
"Onlardan taç yapalım." Dedi. Hemen papatyaların arasına girip oturarak.
Bende gidip yanına oturdum.
Tek tek koparmaya başladı çiçekleri. Ben sadece izliyordum.
Sanki daha öncedende yapmış gibi küçücük elleriyle papatyaları birbirine bağlamaya başladı.
Ben bir süre daha onu hayranlıkla izledim. İşi bitince yavaşça ayağa kalkarak yaptığı tacı saçlarımın üzerine koydu.
Sonra ellerini çırparak sevinçle yerinde zıpladı.
"Çok güzel oldun annecim.
Çok güzel olduuunn."
Diyerek boynuma sarıldı.
Çok garipti. Ama çok mutlu hissettim.
Sıkıca sarıldım.
"Teşekkür ederim."
Dedim gözlerim dolu.
Sonra benden ayrılıp bir papatya daha kopardı yerden.
"Annecim bunuda babama verirmisin."
"Hıh! Babanamı?"
Dedim gözlerim kocaman açık şekilde.
"Baban.."
Öylece alık alık baktım,
gerçeklikle hayal arasındaki melek yüzlü kıza.
Acaba ölümle yaşam arasında olan. Araf denen, yermi burası diye düşündüm.
Küçük melek elimi açtı avucuma bir papatya koydu ve kapattı.
"Annecim gözlerini kapat." Dedi o şirin sesiyle gülümseyerek.
Melekler kadar güzeldi gülüşü.
"Tamam." Dedim. Bende gülümsedim.
Ve gözlerimi kapattım.
"Sizi çok seviyorum annecim.
Size gelmeyi burada bekleyeceğim."
Dedi ve minik ellerini kalbimin üzerine koydu.
Birden beni itti.
O an kalbimde büyük bir ağrı hissettim.
Canım çok yandı.
O kadar acıdıki. Kocaman ve çok derin bir nefes çektim içime.
Öksürmeye başladım önüme eğilerek.
Hem nefes almaya çalışıyor hem öksürüyordum.
*****
Aslı Aslı. Döndün.
Çok şükür döndün.
Sonunda yaptığım kalp masajı işe yaramıştı.
Aslı pes etmemiş nihayet nefes almaya başlamıştı.
Hem öksürüyor hem zorlukla nefes almaya çalışıyordu.
O sırada gelen ambulanstan sağlıkçılar inip koşarak geldiler.
Doktor:
"Ne oldu." Diye sordu önce.
"Yogun dumanda kaldı.
Kalbi durmuştu suni tenefüs yaptım." Dedim.
"Ne kadar süredir kalbi durmuştu."
Bilmiyorum ben 15-20 dakikadır suni tenefüs yapıyorum.
Aslı'ya hemen oksijen maskesi takarak üzerini örttüler. Koluna damar yolu açarak serum taktılar.
Aslı nefes alsada kendinde değildi. Sonrada hemen sedyeye koyarak ambulansa aldılar.
Bende ambulansa Aslı'nın yanına bindim. Ambulans hemen hareket etti.
Olabildiğince hızlı hastaneye gidiyorduk.
Elleri yüzü dumandan is olmuş burun delikleri bile simsiyahtı.
Elini avucuma aldım.
"Aslı.
Dayan, birazdan daha iyi olacaksın."Dayan, dedim.
Mavi gözlerini aralar gibi oldu bana baktı.
"Buradayım, korkma yanındayım.
Kurtuldun. Hastaneye gidiyoruz.
Bundan sonra seni asla bırakmayacağım. Asla."
Sözlerim bittiğinde Aslı tekrar gözlerini kapatarak uyudu.
Hastaneye gelir gelmez ambulanstan inip acil bölümüne girdik. Kağan yine burda bizi bekliyordu. İner inmez Kağan ve doktorlar Aslı'yı alıp gittiler.
Rahatlamıştım, hastaneye gelmiştik. Bundan sonra daha güvenli ellerdeydi. Ama şuan o kadar öfkeliydimki.
Aslı'yı ya bulamasaydık ya o yangında kaybetseydim onu.
Buna sebep olanları elime geçirdiğimde onları ölmekten beter edecektim.
"Abi." Diyen Zafer'in sesiyle arkamı döndüm.
O ve Cihan arabayla bizi takip etmişlerdi. Koşarak yanıma geldiler.
"Abi Aslı kardeş nasıl."
"İçeri aldılar.
Doktorlar yanında.
Zafer..
Kulağını iyi aç."Dedim yakasından tutarak.
O Tuba'yı bul ofise getir.
O adamları da bulun, depoya getirin.
Hepsiyle teker teker ben ilgileneceğim."
Dedim.
O sırada Cihan girdi araya.
"Şey Ferman."
"Ne var." Dedim bakışlarımı o na dönerek.
"Adamlardan biri bizim adamın kardeşi çıktı.
Bize haber veren o.
Yani abisine söylemiş. Oda bize.
Abisi affını istiyor."
"Af yok lan!
Af yok!
Ellerimle ödeteceğim yaptıklarını onlara." Dedim öfkeyle.
O sırada Kağan geldi yanıma.
"Kağan,söyle nasıl.
Aslı nasıl,iyimi."
"Aslıyı yoğun bakıma aldık.
Ne kadar süre oksijensiz kalmış bilmiyoruz.
Beyinde hasar varmı bilmiyoruz.
Vücudunda bir sıkıntı varmı bilmiyoruz.
Bekleyeceğiz. Şimdilik nefes aldığına şükretmekle yetineceğiz."
Duyduğum şeylerle koridorundaki koltuğa bıraktım kendimi.
Şuan kendimi o kadar kötü hissediyordumki anlatmamın mümkünü yoktu.
"Benim yüzümden. Yine benim yüzümden oldu."
Yumruklarımı sıktım dizlerime bastırırken.
Dişlerimi sıkarak sordum.
"Ne kadar kalacak orda."
"Bilmiyoruz. Sık sık kontrol edeceğiz.
Soluduğu dumandan ciğerlerinde bir miktar hasar oluşmuş ama kötü değil. Kalacağı süre Aslı'ya bağlı."
"Görmek istiyorum.
Onu görmek istiyorum."
Tamam birazdan çıkalım, görürsün.
Zafer'e döndüm.
Dediklerimi yapın haber bekleyin.
Dedikten sonra Kağan ile birlikte üst kata çıkmak için asansöre doğru ilerledim.
Kağan:
"Nerde buldunuz."
"Kenar mahallede bir yerde."
"Kim yapmış. Öğrenebildinizmi."
"Tuba. Tuba manyağı yapmış."
Dedim dişlerimi sıkarak.
"Ne? Ne diyorsun.
Aklını kaçırmış olmalı. Nasıl yapar."
"Nasıl yaptığını karşıma geldiğinde soracağım."
Aslı'nın olduğu odaya gelince durdum.
Koridorla odanın arasındaki camdan,
yatakta yatan Aslı'ya baktım.
Makineye bağlı kablolar ve yüzünde maske ile öylece cansız yatıyordu.
O na bakarken ona söylediğim şeyler geldi aklıma. Kendimden nefret ettim o an.
Sıktığım yumruğunu camın yanındaki duvara geçirdim.
Aslı....