Yeni Üyelik
55.
Bölüm

🔥D.55 Özledim

@azamet_29_2

Sabah müthiş bir çığlıkla uyandım.

"Fermaaaaaaannnnnnnn!!!!!"

Evet uyanan Alev değil Âsi idi.

"Aslı, seni özledim gel artık ne olur."
Dedim. Gayri ihtiyari.

Yataktan bezgin şekilde kalkıp odamdan çıkarak Aslı'nın ah,pardon Âsi'nin olduğu odaya doğru gittim.

Odanın kapısı hala kapalıydı.
Ama içerden ettiği küfürler net şekilde duyuluyordu.

Kapıyı yavaşça açtığımda uçan bardağı görür görmez anında geri kapattım.
Kapıya çarparak tuz buz olan bardağa
Âsi'nin bağırmaları eşlik etti.

Kapıyı tekrar açtım yavaşça.
Ellerim cebimde içeri girdim.

Tam tahmin ettiğim gibiydi odanın hali. Altı üstüne gelmişti.
Hiç umursamadan,

"Neden sabah sabah bu kadar bağırıyorsun." Dedim.

Cevap:
"Seni adi pislik.
Yalancı sırık. Seni gebertecem."

Dedi eline aldığı parfüm şişesini son hız bana fırlatarak.

Sakin şekilde biraz kenara çekilerek şişeden kurtuldum.
Ama arkasından aynanın önünde ne kadar makyaj malzemesi varsa teker teker bana fırlatmaya başladı.
Enson fırlattığı şey kaşımın üzerine geldiğinde keskin acıyı hissettim.

Kesin kaşım açılmıştı.

Yüzüme bakarak
"Oh! Canıma değsin beter ol insallah.
Geber inşallah." Dedi.

Âsi'nin benden hoşlanmadığı bariz belliydi.
Elimle kaşımdan aşağı sızan kana dokundum.
Elime bulaşan kana baktım sonra.
Yinede umursamayıp hızla Âsi'nin yanına gelip Âsi'nin kollarını bileklerinden tutup duvar ile arama aldım.
Sonrada kollarını başının üzerinde birleştirip duvara dayadım.

Elinde tuttuğu şişeyi bana atamadığı için dahada sinirlenerek debelenmeye başladı.
Bir yandanda hâlâ bana,

"Bırak!
Bırak beni.
Seni aşağılık.
Seni adi pislik. Beni kandırdın.
Yemeğime ilaç attın.
Arkamdan oyun oynadın bana. Gebertecem seni. Geberteceeeem...!! "
Diye son ses bağırıyordu.
O bana bağırdıkça ve kurtulmak için debelebdikçe ben hiç umursamadan dahada yaklaştırdım,yüzümü yüzüne.

Aramızda sadece santimlik mesafe vardı.
Sinirle gözlerini gözlerime dikti.
Aldığı sık nefesi yüzümü yalayıp geçiyordu.
Nefesini hissettikçe kalbimin atışının dahada hızlanmasına engel olamadım.
Bedeni, bedenim ve duvar arasında küçücük görünüyordu.
Sonra... sonra gözlerine baktım.
Siyahtı, gece kadar siyah.
Dudaklarına baktım sonra, dolgun kırmızı dudaklarına.

Aslı'yı... Onu ne kadar özlediğimi farkettim.
Kerem'in hastanede bana söylediği sözler geldi aklıma.

" İstesen bugün çıkarırsın hayatından. Ama yapamıyorsun. Çünkü alıştın. Onun yanında oluşuna alıştın." Demişti.

Haklıydı. Alışmıştım.
Gerçekten de farkında olmadan Aslı'ya alışmıştım galiba ben.

Bana kızgın şekilde bakan kıza baktım tekrar.
Karşımdaki Aslı'ydı , ama aynı zamanda da değildi.

Eğildim.
"Bu yaptığının cezasını ödeyeceksin." Dedim. Dudaklarına dahada yaklaşarak.
Dahada sinirli şekilde bana bakan Âsi bir anda gözlerini ve dudaklarını sımsıkı kapatıp başını yana çevirdi.

Bu hâli çok hoşuma gitti nedense. Gülümsememe engel olamadım.
Amacım onu birazcık korkutmaktı.
Ve başarmıştım.
Sonra kulağına doğru eğilerek,

"Aslı.
Dön artık...Özledim..."Dedim.

Kendimin bile zor duyduğu fısıltılı sesimle.
Sonrada tuttuğum kollarını bırakarak.
Ellerimi tekrar ceplerime soktum.
Bir adım geriye gidip,hâlâ kapalı olan gözlerine baktım.

Kolları serbes kalınca gözlerini açtı.
Aynı anda bacağıma sıkı bir tekme geçirdi.

"Bana bir daha bu kadar yaklaşırsan seni öldürürüm." Dedi.

Bense bacağımdaki acıya aldırmadan hâlâ ona bakıyordum.
Arkamı dönerken odayı yıkman bitince bi duş al ve aşağı gel.

"Misafirimiz.
Aylin, yolda gelmek üzeredir." Dedim.

Evet. Aylin bugün geliyordu. Hatta her an gelebilirdi.
Belki bu asi kıza bir çözüm bulurdu.

Ben kapıdan çıkarken Âsi tekrar çeşit çeşit küfürler savurmaya başladı arkamdan.
Koridordan merdivenlere yöneldiğimde en son arkamdan attığı ve tutturamadığı vazo yerle bir oldu.
Vazo ve içindeki çiçekler koridora dağılırken bende aşağı indim.

Kerem Gülce ve Esma teyze aşağıda bana bakıyordu.

Elimi kaşımın üzerinde gören Gülce hızla yanıma gelerek.

"Abi! Abi, iyimisin? Dur bi bakayım."

Dedi elimi çekip kaşıma bakarak.

"Önemli bişey değil güzelim. Sadece küçük bir kesik. Korkma."

Esma teyze:
"Ben buz getireyim." Derken,

"Abi kanıyor. Ben hemen geliyorum sen otur bekle." Dedi, Gülce koşarak üst kata çıkarken.

"Abicim?
Ne oldu yukarda.
Yarım saattir kavga gürültü.
Ne yalan söyleyeyim yukarı gelmeye çekindim.
Âsi idi sanırım yukardaki."

"Aynen Kerem. Âsi.
Dün onu kandırdığım için şuan beni öldürecek kadar sinirli."

"Belli. Kafanı yarmakla başlamış işe."

Kerem endişeyle bana bakarken ben gülümsedim.
O sırada Gülce indi elindeki ilk yardım kutusuyla.
Arkasındanda Esma teyze elinde buzla geldi.

"Amma abarttınız. Yok bişey. Dedimya."

Gülce:
"Bişey yok demekle bişey olmuyormu abi.
Kanıyor, bırak temizleyip bant yapıştırayım."

Gülce'nin gözleri dolmuştu. Annem ve babamın ölümünün ardından dahada hassaslaşmıştı.

"Tamam güzelim nasıl istersen öyle yap. Ama üzülecek bişey değil abartma."

Gülce gülümseyerek önce temizleyip sonra bant yapıştırdı kaşıma. Esma teyzedeki buzuda kendi eliyle tuttu.

"Ferman oğlum kahvaltı hazır."

"Tamam Esma Sultan geliyoruz."
Hadi gidip kahvaltıya oturun.
Bende şu cadıyı çağırayım."

"Az önceki kavgadan sonra gelirmi ki."

"Kendi bilir hiç uğraşmam."

"Abicim. Dikkatli ol."

*****

"Âsi."

"Aslı?"

"Evet Aslı."

"Merhaba.Nasılsın?"

Daha iyi... de. Sen.. Sen nasıl.

"Evet ben...
Bende tıpkı Alev gibiyim. Daha farklıyız sadece."

"Alev ben hastanedeyken oluştu.
Bir kriz anında. Ya sen. Sen..."

"Ben. Sen yangında son nefesini verirken oluştum Aslı."

"Yaa ben,daha Alev ile birlikte yaşamaya alışamamışken birde sen..
Burası neden kalabalık olmaya başladı."

"Hahahahhah. Merak etme ben kalıcı değilim. Daha doğrusu kalmak istemiyorum. Buraları Alev'e bırakmak olmazdı.
Zaten Ferman'a dersini verip gitmeyi düşünüyorum." Dedim dişlerimi sıkarak.

"Ne! Anlamadım."

"Daha sonra anlarsın.

Korkuttun bizi. Biz bir an senin hiç gelmeyeceğini bile düşündük."

"Bir an bende öyle düşündüm.
Sanki ölmek ve yaşamak arasındaydım.
Bir yanım dön derken bir yanım dönme diyordu. Bir yanım Ferman'ı özlerken bir yanım ondan nefret ediyordu.
Ama Alev isimli küçük bir kız beni bu tarafa itekledi diyebilirim."

"Alev mi?"

"Ben... Ben değişik bir yerdeydim.
Hiç görmediğim bir yerde.
Ama çok güzel çok huzurluydu.
Orada küçük bir kız çocuğu gördüm. Bana, yani benim küçüklük halime çok benziyordu.
Sadece göz rengimiz farklıydı.
Bana anne diyordu.
Benim kızımmış.
Size gelmeyi burada bekleyeceğim dedi ve.. "

"Anladım. Sen geleceğini görmüşsün. Kaderin belli olmuş Aslı.
O halde artık sahne senindir."

"Hayır bir süre böyle iyi.
Ben... Ben biraz, böyle düşünmek istiyorum."

"Neden düşüneceksin.
Aslı...
Ferman bencede senin kaderin.
Her ne kadar gıcık,öküz ve sırık olsada kaderiniz bir.

Ah! Sen alınma sakın.
Sözüm o yontulmamış odun için.

Bugün.. Seni özlediğini bile söyledi kulağıma."

"Ne! Gerçekten mi.
Beni özlediğini mi söyledi."

"Sen. Sen yoksa o odunu duydugun içinmi dönebildin."

"Bilmem. Onun etkisi olurmu ki. Belkide öyle oldu.

"Peki neden birden beni özlesinki."

Öncelikle kısa sürede olsa öldün. Bu sırada Ferman gerçekten çok üzgün ve pişman oldu bence.
Birde son günlerde Âsi ve Alev onu canından bezdirdi.

"Ben yokken neler oldu anlat."

"Imm. Nerden başlasam.
Yangından kurtulduktan sonra .
Biz hastanedeyken. Ferman'ın adamı Cihan gelerek senin mülklerini geri alabileceğimizi bunun bir yolu olduğunu haber verdi.

"Nasıl...
Çabuk anlat."

"Demir'inde hastaneye kaldırıldığını duyduk."

"Gebersin insallah ta neden."

"Hahahahaha. Aynen.
Senin mülklerini hileli yollarla satmış gibi gösterdiği adamlar, o malları Demir'e geri vermek yerine başkalarına satmak istemişler."

"Ne! Ne diyorsun. Olmaz. Böyle Bir şeyi nasıl yaparlar."

"Henüz yapamamışlar zaten. Aralarında kavga,sonrada çatışma çıkmış. Demir'i vurmuşlar.
Demir'de seninle aynı hastanedeydi.
Durumu ağır diyorlar.
Geberir inşallah.
O gebermezse ben gebertecem yoksa.
Başka türlü kurtuluş kalmadı.
Neyse.
Hamdi'de oradaydı tabi. Demir'in kapısında öylece bekliyordu.
Sadık bir köpek gibi.
Hamdi ile konuşup diğer adamlara çaktırmadan bizim tarafımıza çektik.

Ferman dün gece Hamdi'ye gizlice şirkete gel. Her ayrıntıyı konuşalım dedi.
Bende onunla gidecektim.
Ama beni tuzaga düşürüp gitmemi engelledi."

"Tuzağa düşürdü derken."

"Yemeğime uyku ilacı karıştırmış. Pislik herif."
"Sen üzerine alınma."

İyide neden böyle birşey yaptı.
Ben onu, oda beni sevmiyor.
Birde Hamdi ile konuşurken Hamdi'ye ağzıma geleni sayınca öksürük krizi geçirdim.

Yangın yüzünden ciğerlerinde biraz sıkıntı var. Nefes alamadım. Bir süre oksijen maskesi takmak zorunda kaldım yeniden.

Neyse. Şuan ne konuştular hiç bir fikrim yok.
Ferman beni oyuna getirip kendisi Hamdi ile buluşup planını yaptı.
Ve ben ne yaptıklarını yada planının ne olduğunu bilmiyorum."

"Bir yol bulmalız.
Madem o mülkleri alma şansım doğdu gerekirse birlikte çalışıp benim olanı geri almalıyız."

"Ama bunun içinde geçici bile olsa Ferman ile barış imzalaman gerekiyor sanırım."

Evet Ferman'a işbirliği teklif edip planlara dahil olmalıyım. Ferman'ında yardımıyla belkide daha hızlı sonuca varabiliriz. Ama..."

"Ama bunu Ferman'a söyleyemiyorsun değilmi."

"Aahhh! Ona iş birliği teklif etmekteysen ölmeyi yeğlerdim.
O koca burnu biraz daha büyüyecek.
Ben kazandım diye kasım, kasım kasılacak."

"Bu arada.Aylin seninle konuşmak tanışmak isteyecek.
Ne yapmayı düşünüyorsun."

"Bilmem.
Onunla konuşmak gibi bir niyetim yok benim aslında."

"Aylin iyi biri. Bence tanışmalısın."

"Ben sen gibi değilim Aslı.
Herkesle konuşup kolay anlaşamam."

"Pekii..Sen bilirsin. Ama Aylin kolay pes etmez haberin olsun.
Birde benden bahsetme bir süre."

"Tamam."

"Şimdi her şeyden haberin olduğuna göre önce bi duş alayım.
Gerçekten iğrenç kokuyorum.
Kaç gün oldu sen en son duş alalı. Resmen ilaç, hastane ve ter kokuyorum şuan."

"Valla hiç hatırlamıyorum.
Sıcak suyun tadını çıkar benim yerimede. "

Banyoya girip suyu sıcak şekilde ayarlayarak duşa girdim.
İnanılmaz iyi gelmişti şuan. Bir süre sıcak suyun altında hareketsiz öylece durup suyun bütün vücudumu ısıtmasını bekledim. Bu beni baya baya rahatlatmıştı.
Sonrada hızlıca duşumu alarak çıktım. Giysi dolabının kapağını açıp biraz bakındıktan sonra.
Üzerime temiz ve güzel birşeyler ayarlayıp giydim.
Sonrada ev ayakkabılarımı da ayağıma geçirip aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı tarayıp arkadan bağlayarak, odadaki dağınıklığa aldırmadan yatağın kenarına oturdum.

Derin bir nefes aldım, tekrar bırakıp, nasıl hareket edeceğimi düşünürken kapının yavaşça açıldığını gördüm.

Gelenin kim olduğunu tahmin ediyordum. Ferman olmalıydı.
Başka kimse cesaret edemezdi şuan.
Kim diye göz ucuyla baktım emin olmak için..
Ve bingo. Ferman dı.
Yavaşça içeriye girdi.
Elleri ceplerindeydi hâlâ.

Bu adam elleri cebinde gezmekten resmen zevk alıyor bence.

Hareketsizce oturmaya devam ettim. Ferman yanımda bi beş dakika kadar öylece durdu. Sonra elini alnıma koydu.

"Çek elini be. Ne yapıyorsun.
Bana dokunma demedimmi sana."
Dedim çemkirerek.

"Beş dakikadır bana birşey fırlatmadın.
İyimisin diye kontrol ediyorum.
Ateşin falan olmasın."

Ayağa kalktım sinirli şekilde.

"Hiç çekinmeden gözünü bile kırpmadan bana bakıyordu."

Gözüm alnındaki banda kaydı.
Biraz kan vardı birazda şişmişti. Alnına baktığımı farkedince.

"Küçük bişey." Dedi.

"Hakettin." Dedim önüme dönüp tekrar otururken.

"Hadi." Dedi arkasını dönerek.
"Kahvaltı hazır inelim."

"Herşey senin suçun.Biliyorsun değilmi."

"Ne? Ne benim suçum?"

"Fazla gururlusun. Sen... Gerçekten Aslı'ya âşık olmuşsun.
Ama gururun baskın gelmiş.
Alev çok haklıydı.
Ogün seni öldürmek isterken çok hakkıydı." Dedim kapıdan çıkarken.
Sen üstüne alma Aslı. Dedim yine.

"Âsi abarttın iyice." Dedi Aslı.

Koşarak arkamdan geldi Ferman.

"Ne! Ne dedin."

"Duydun işte. Sen inat etmeyip. Aslı'ya seninde onu sevdiğini söyleseydin. Ona sahip çıksaydın şimdi bu durumda olmazdık." Dedim arkamı dönüp giderken. Arkama bir saniye baktığımda boş boş bakan bir adet Ferman gördüm.

Merdivenlere geldiğimde Aylin denen doktor salondaydı..
Merdivenden inip salona gelince yavaş ama emin adımlarla yanıma geldi.

Bana daha doğrusu gözlerimin içine baktı. Bende hiç çekinmeden onun gözlerine..

"Âsi... Merhaba.
Ben. Aylin. "Dedi elini uzatarak.

Önce eline sonra Gülce ve Kerem'e baktım.

Aylin'e ne elimi uzattım ne de konuştum. Yanından geçerek koltuğa oturdum.
Arkama yaslanarak bacaklarımı birbiri üstüne attım.
Aylin bana baktı önce.
Sonrada karşımdaki koltuğa oturdu.

Arkamdan gelen Ferman'da benim oturduğum koltuğa az öteye oturdu.

Ferman Kerem ve Gülce'ye göz işareti yapınca ikisi hızlı adımlarla mutfağa doğru gittiler.

Ben hala Aylin'e bakıyordum.

Aylin bir bana bir de Ferman baktı.

"Aslı nerde." Dedi, direk konuya girerek.

"Âsi benden bahsetme henüz."

"Ona sor dedim. Yanımda oturan Ferman'ı işaret ederek.

Ferman'a bakarak devam ettim.

"Siz benimle konuşana kadar önce bu sırıkla konuşun bence."

"Hayır. Ben önce seninle konuşmak istiyorum izninle." Dedi.Gülümseyerek.

"Aslı benim uzun süre hastamdı.
Alev'i ve nasıl oluştugunuda biliyorum.
Anlayacağın onları tanıyorum.

Sen. Seni tanımak istiyorum.
Âsi.. nasıl oluştu. Ordan başlayalım konuşmaya ne dersin.
Aslı'nın 3. Bir kişiliği yoktu.
Birşey olmuş olmalı ki sen...

"Evet. Oldu. Aslı ölümden döndü.
Ben Aslı'nın son nefesini verdiği anda oluştum."

"Ne! Anlamdım."

"Aa. Tabi siz bilmiyordunuz değilmi. Dedim Ferman'a imalı şekilde bakarak.
Aslı'nın Ferman'a aşık bir manyak tarafından yakılmak istendiğini.

Aylin şaşkın şekilde Ferman'a baktı.

"Ferman..?" Dedi sorgularcasına.

"Aah. Ondan önce kaçırıldığını.
Ondan önce Zafer tarafından vurulduğunu.
Ayağa kalkarak bağırarak konuşmaya devam ettim.

"Ondan önce Demir tarafından da kaçırıldığını sonra Seyfi denen başka bir manyağa satıldığını..
Ondan sonra bu sırığın kurtarmaya gelişini."

Dedim parmağımla Ferman'ı göstererek.

"Ama o gece Aslı'nın sırtından vuruluşunu.
Ameliyatta kalbinin duruşunu." Dedim bir solukta.
Sonrada yine öksürmeye başladım.
Yine öksürük krizi gelmişti. Önceki kadar kötü değildi ama yine nefesim daralmıştı.
Çünkü yine sinirlenip bağırmaya başlamıştım.

Ferman hemen yanıma gelerek sırtıma eliyle hafif hafif vurarak masaj yaptı.

"Neden bu kadar bağırıyorsun." Dedi kızgın şekilde.

"Çek elini dokunma."

Bize ağzı ve gözleri sonuna kadar açık bakan Aylin'e bakarak.

"Bu öksürük krizleride yangından hatıra."

Dedim. Dudağımın ucundaki küçük bir gülümseme kırıntısı ile.

"Ferman! Ne... Diyorsunuz siz.
Bu dedikleri doğrumu.
İnanamıyorum yaa.
Aslı. Ya..yani..
Âsi. Lütfen sakin ol ve otur.

Şimdi en baştan herşey anlatın bana .
Ben en son bahçede sizinle vedalaşıp ayrılmıştım.

"Sırık anlatsın." Dedim. Hâlâ kesik kesik öldürürken.

Ferman. Demir'in Aslı'yı almak için baskın yaptığı günden başlayarak anlatmaya başladı.
Aylin en çokta Zeliha'nın Demir'in adamı oluşuna şaşırmış bir kaç dakika kendine gelememişti.
1 saatten fazladır konuşuyorduk.
Ve Aylin artık herşeyi öğrenmiş sindirmeye çalışıyordu.

Ferman sakin şekilde.
"Her şeyi konuştuğumuza göre gidip kahvaltı yapalım." Dedi.
Bu adam gamsızlıkta level atlamış bence.

"Siz gidin ben gelmiyorum."

Yüzüme neden dercesine bakan Ferman dönerek.

"Sana güvenmiyorum." Dedim.

Saçmalama dün gece durum farklıydı.
Sana güvenmediğim için öyle bişey yaptım.
Tekrar etmemi gerektiren birşey yok.

Aylin bize dönünce.

"Aa evet söylemeyi unuttu.
Dün gece sırf onunla gelmeyeyim diye yemeğime uyku ilacı katıp beni hastanede...?
Bir dakika ben hastanede kaldıysam sende Hamdi ile buluştuysan ben buraya nasıl geldim."

"Gördüğün gibi her şeyi bilmiyorsun.
Sen mışıl mışıl uyurken.
Alev vardı.
Bilmiyor olduğun belli.
Alev ilaçlara karşı daha dayanıklı.
Sen yoktun ama merak etme.
Senin yerine o devam etti beni çıldırtmaya.
Çok iyi bir ikili olmuşsunuz doğrusu.
Sen ortalardayken, ağzımdan o ortalardayken burnumdan getiriyorsunuz.

Yemin ediyorum. Aslı dönerse.
Sırf sizden kurtulmak için beni affetmesini için yalvaracam."

"Bu dediğini unutma." Dedim.

"Herneyse. Dün Hamdi ile konuştuklarını duymak istiyorum.
Bensiz hiç bir şeye girişmeyeceksin."

"Ben kimseden emir almam.
Kimseye de rapor vermem.
Beni tanı." Dedi tıslayarak.

Aslı'nın mallarını nasıl geri alacağımızı bilmek istiyorum. Birlikte yapmayı öneriyorum.
Geçici olarak barış teklif ediyorum yani. Bana uymanı öneririm aksi halde ben kendi bildiğim şekilde yaparım."

"Öylemi. Dedi bu kez sesi alacıydı. "Nasıl?"

"Çok basit. Bu evden çıkıp giderim, dönmemek üzere.
Aslı'yı asla bulamazsın. Nerede olduğunu bilemezsin. Geri getiremezsin. Değil mallarını dünyayı önüne serecegini söylesen geri dönmesine izin vermem. Aslı Alev'i kontrol edebilir ama beni, ben istemedikçe edemez."

"Bana bak Âsi."

"Baktım işte" Dedim. Gözlerinin içine dimdik bakarak.
"Ne olacak."

"Sen..."
Cümlesini tamamlayamadı Ferman.
Çünkü salon kapısı açıldı.
Müthiş bir rüzgârla birlikte Zafer girdi içeri hışımla.

Ferman:
"Ne oluyor oğlum.
Ne biçim giriyorsun destursuz."

"Abi..."

"Ne! Ne oldu."

"Demir..."

"Ne olmuş o pisliğe."

"Ölmüş..."

***********************************
Selam canlarım
Bölüm sonu Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.
Sonraki bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

 

Loading...
0%