Yeni Üyelik
57.
Bölüm

🔥D.57 Anlatacağım

@azamet_29_2

"Özür dilerim.
Yaptığım bütün saçmalıklar için.
Seni üzdüğüm için. Kırdığım için. Ağlamana sebep olduğum için.
Benim yüzümden çektiğin acılar, döktüğün kan için.
Yaptığım herşey için, yalvarırım beni affet...

Affet. Güzelim."

Bir kaç saat önce.

Sabah uyandığımda henüz hava yeni aydınlanıyordu.
Yerimden kalkarak pencerenin yanına geldim.
Dışarıya baktım. Gece başlayan kar yağmaya devam ediyordu.
Başımı gökyüzüne çevirdim. Yağan kar tanelerini izlerken dün olanları düşündüm.

Demir artık yoktu. Hiç inanamıyor olsamda ölmüştü. Inanamayışımın sebebi sanki ölmemişte, her an bir yerden çıkacakmış gibime gelmesiydi.

Üzgün değilim.
Dedim kendi kendime sesli sekilde.
Asla onun için üzülmem.
O bir kez öldü. Ama ben onların yüzünden kaç kez ölmeyi dileyip kaç kez ölmekten beter oldum.
Hakettiğini buldu.
Şimdi öteki dünyada hesap verme sırası sende Demir.
Babam orada, ve oradan kaçışın yok.

Babacığım. Senin olan herşey sonunda bize geri dönecek.
O hırsızlar her şeyimizi geri vermek zorunda kaldılar.
Bugün herşeyin sana geri dönecek.

Demir senden çaldıklarının bedelini canı ile ödedi.

"Aslı,sonunda bir şey yoluna girmeye başlıyor.
Bugün Ferman ile gideceksin herşeyinizi kendi ellerinle sen devralacaksın."

"Âsi? Gerçekten de herşey düzelirmi sence."

"Bugün senin için bir başlangıç.
Ferman'a burda olduğunu göster. Kalbini takip et.
Her ne kadar biz ondan hoşlanmasakta, bize göre gıcık,ukala, kendini beğenmiş, egosu tavan yapmış biri olsada....
Sen üzerine alınma Aslı..
Ona aşıksın ,nesine aşıksın hala anlamadım ama gönül işte... otada konar b.."

"Tamam Âsi! Abartma istersen."

"Hahahahahha...Tamam tamam.
Her neyse işte.

Birde. Bilmediğimiz birileri bize tuzak kuruyor. Bu yüzden en azından Ferman cephesini kapatalım artık.

Zaten son olaydan sonra itten beter pişman oldu.
Hatta, yemin bile etti biliyormusun.
Sen döndüğünde affetmen için sana yalvaracağını söyledi. Aynen şöyle dedi.

"Yemin ediyorum. Aslı dönerse.
Sırf sizden kurtulmak için beni affetmesini için yalvaracam."

"Adamı canından bezdirmişsiniz. Yoksa ben bile olsam kimseye yalvaracak birine benzemiyordu."

"Ne yalan söyleyim onunla uğraşmak gerçekten eğlenceliydi."

"Sözleriyle hep başka şeyler söylesede. Aslında Aslı'yı yani seni hep başka gözle görüyordu bence.
Öyle olmasa çoktan yollarınızı ayrırdı. Ne olursa olsun seni bırakmıyor.

"Ne olurdu sanki o da bana itiraf etse. Bu erkekler neden hep böyle. Neden gururlarını bir kenara bırakıp sevdiği kişiye seni seviyorum diyemiyor."

"Bu sefer söyleyecek emin ol.
Hem seni sevdiğini söyleyecek hem affetmen için yalvaracak.
Yerinde olsam hemen affetmez biraz işkence yapardım ona. "

Âsi ile olan kısa sohbetten sonra tekrar yatağıma döndüm bir süre daha uyumak için gözlerimi kapattım.

"Bugün yeni bir başlangıç olsun Allahım" Dedim.
Güzel şeyler olması umuduyla. Ama yinede içimde bir korku vardı sebebini bilmediğim.

******
Sabah Âsi ile yaptığım konuşma geldi aklıma. Hemen affetmemek süründürmek vardı Ferman'ı.
Bende biraz yalvartmaya karar verdim.

Ellerimi tutarak bana bakan Ferman'a baktım.

"Seni affetmeyi biraz düşüneceğim." Dedim.

Yüzüme üzgün şekilde bakan Ferman:

"Haklısın." Dedi.
"Benim yüzümden zor zamanlar geçirdin. Affetmesende haklısın.
Ama kendimi affettirmek için elimden geleni yapacağım. "

Dedikten sonra kalkarak masaya çayları getirip bıraktı.
İlk olarak senin olan her şeyi bugün tek tek onlardan alacağız.
Şimdi yemeğini yede çıkalım.
Bugün kimse beni tutamaz.

Yemeğimi yemeye başladım. Fakat Ferman'ın aralıksız bakışları yüzünden yemeye çalışıyor ama zorlanıyordum.
Ferman gözünü üzerimden hiç çekmeden beni izliyordu.

"Ya. Sen öyle bakarken yemek yiyemiyorum ki ben..
Neden devamlı bakıyorsun,yemeğini yesene."

"Özlem gideriyorum. "

Madem sende bana karşı bir şey hissesiyordun neden daha önce belli etmedin. Neden sürekli reddettin. İnkar ettin. Beni bu kadar uğraşırdın üzdün." Dedim başımı önüme eğerek.

"Ben sana açıkça söyleyemesemde, Alev söylemişti. Bu yüzden seni..."

O sırada Ferman'ın telefonu çaldı.
Yüzünün şekli anında eski Ferman'a dönüştü.

"Tamam çıkıyoruz birazdan." Dedi ve kapatarak bana döndü.

"Şimdi yemeğini ye sonra hazırlan çıkalım.
Giderken yolda bütün sorularına cevap vereceğim.
Adamlar gelmiş. Artık bu işi bitirelim."

"Tamam ben hazırım. Doydumda,gidebiliriz. "Dedim bende ciddilesmiştim.

Heyecan basmıştı birden.
Babamın herşeyi şuan beni bekliyordu. Kalbimin sesi dışardan bile duyurabilirdi.

"O halde çıkalım."

Önden Ferman çıktı mutfaktan.
Bir yandanda birisini aradı telefonla.
Tek kelime söyledi.

"Çıkıyoruz."

Bende yeni kimligim telefonum ve cüzdanımı alarak arkasından çıktım.

Vestiyerden kabanlarımızı alıp giyerek kapıdan çıkarken gördüğüm şeyle afalladım.

Ferman'ın binmeye hazırlandığı son model dev bir jiip ti.
2 önde 2 arkada 4 araba dolusu adamda eşlik etmek üzere hazır bekliyordu.

"Ferman? Orduyu çağırsaydın,bu ne?"

Ferman gülümsedi sadece.
" Hadi acele et."Dedi sonra.

Biz dev jiip e bindikten sonra adamlar da kendi araçlarına bindi.
Önden 2 araç arkasından bizimki arkamızdansa 2 araç yola çıktık.

Araba kocaman bişeydi.

"Neden bu araba ve bu kadar adamla gidiyoruz."

"Ne olur ne olmaz diye. Dünden sonra herşeye hazırlıklı olmalıyız."

Ferman arabayı kullanırken bende telefonuma yeni hattı yerleştirdim.

"Sor." Diyen Ferman'a baktım.

"Benmi? Ne. Ne sorayım?"

"Sormak istediğin her şeyi.
Bütün sorularına cevap vereceğim."

"Aslı senden ne zamandan beri hoşlandığını sor. "

"Alev.?
Sen... Sırayamı girdiniz. Yaa."

"Aslı sor yoksa ben soracam bak. Merak ediyorum haklımıydım ."

"Tamam ya tamam."

"Şey.. Benden ne zamandan beri..."

"İlk gördüğüm günden beri aklımdasın."

"Nasıl yani hastaneden beri mi? "

"Hayır kazadan beri. Beni, kurtardığından beri yani."

"O zaman neden..."

"Önceleri sadece sevimli bir kız ve içimdeki çocuk için bir kahramandın.
Ama sonraları durum değişti. Sana karşı birşeyler değişti içimde.

Alev senin bana aşık olduğunu söylediğinde, seninde sadece bir çok kadın gibi hayran olduğun için böyle düşündüğünü, düşündüm."

"Aslı. Çokda mutevaziymiş bu Ferman haa."

"Sus Alev bölme, dur."

"O zamanda senin kendi ayaklarının üzerin de durmanı başka şeylerle aklını meşgul etmemeni istedim. Sadece güçlü ol ayaklarının üzerinde dur istedim.
Bu yüzden de sana soğuk davranmaya çalışıyordum. "

"Bilerek yani."

"Evet."

"Çok kötü birisin biliyormusun."

"Evet.Biliyorum.
Zafer seni vurduğunda, sırf beni korumak için kendini riske attığında bana gerçekten aşık olduğunu anladım."

Aklıma bir an Ferman'ın bana söylediği şeyler geldi.

"Alev beni neden vurmadı Aslı.
Neden beni öldürmekten vazgeçti." Demişti.
O gün anlamıştı demek ki.

"O günden sonra sana daha sert davrandım.
Hatta Tubanın saçma hareketlerine izin verdim. Çünkü bende soğursan sadece kendini düşünürsün dedim."

"Evet hatırlıyorum." Dedim sinirle.

"Onu. onu..."

"Evet onu öptüm ama yemin ederim hiç bir his duymadım.
Senin uyumadığını biliyordum.
O an senin benden uzaklaşman için uygun bir fırsat gibi geldi.

Ama Tuba'nın başka planlarda yaptığını anlayamadım.
Ne kadar aptalmışım. Seni kaçırmak gibi bir şey, hatta öldürmek gibi birşeye kalkışacağını tahmin edemedim.

Birde gelip seni bulmaya yardım edeceğini söylemiş olmasını düşündükçe gerçekten onu boğasım geliyor.

"Beni nasıl buldunuz."

"İnanki hayatımdaki en kötü en zor saatlerden biriydi o gün.
Hastanede kendime gelince deliye döndüm.
Seni aramadık yer bırakmadım. Ama bulamadım.
Meğer Tuba'nın eskiden dedesinin olan eve götürmüşler seni.

Cihan'ın adamlarından biri o mahallede oturuyormuş. O evdeki hareketliliği şüpheli bulup haber verdi. Üstünede Murat aramış.

"Murat?"

"Senin yanındaki, kaçıranlardan biri olan Murat."

"O yüzden mi bana yumuşak davranıyormuş."

"Gerçekten öyle miydi." Dedi kışa bir an bana bakarak.

"Evet. Son gün yemek falan teklif etmişti. Diğer adamdan daha iyi davranmıştı."

"Her neyse.Biz geldiğimizde evden dumanlar çıkıyordu."

Ferman'ın ellerine baktım. Direksiyonu öyle sıkıyordu ki ellerindeki kan çekilmiş kemikli elleri bembeyaz olmuştu.
Kapıyı kırdıktan sonra içeri girdim. Hiç bir yer görünmüyor nefes bile alınmıyordu. Sana seslenirken bir yandanda orda olmaman için dua ediyordum. Ama seni yerde yatarken buldum. Hemen alıp dışarı çıkardım.

Kalbin atmıyordu.
O an canım çıkacakmış gibi hissettim.

Suni tenefüs ve kalp masajı yaptım. Ama dönmedin.
Öldüğünü düşünmek beni ölmekten beter etti.
Pes etmedim. Ambulans gelene kadar devam ettim. Ambulansın gelmesinden az önce sonunda nefes aldın.
O an. O an dünyadaki hiç birşey beni o kadar rahatlatamazdı Aslı.."

"Yani kaza günü ben sana nasıl
suni teneffüs yaptıysam sende bana yaptın. Bu sanada tuhaf gelmedimi."

"Kader. Bizim kaderimiz bir yazılmış."

"Hastanede ne kadar kaldım." Dedim konuyu değiştirmek için.

"İki gün yoğun bakıma aldılar. Sonra da odada bir gün.
Uyandığında ne kadar çok sevindiğimi anlatamam..
Ama senin yerine Âsi'yi görmek tam bir şok oldu benim için.
Bütün sevincimi kursağımda bıraktı."

"Aylin'i bu yüzden çağırdın yani."

"Aynen. O çatlak Alev'den başka bir kişilik daha görünce ne yapacağımı bilemedim dogrusu.
Senin benden dahada uzaklaştığını hissettim.
Alev'i zor kabullenmişken Âsi birden ağır geldi doğrusu.
Hele ikisi bir araya gelince tam delirtmelik oldular."

"Bu yüzden mi Aslı dönerse affetmesi için yalvaracam dedin."

"Bakıyorum çok hoşuna gitmiş."

"Ne yalan söyleyeyim gitti. Ama o kadar kolay olmayacak.
Biraz da sen uğraş bakalım." Dedim başımı cama çevirerek.

Ferman kahkaha ile gülmeye başlayınca,yüzüne baktım dönerek.
Aslında ne kadar güzel güldüğünü o an farkettim.
Yüzüne çok yakışıyordu gülüşü.

Alev'in.
"Salyalarını topla Aslı." Demesiyle kendime geldim.
Ve araba aniden durdu.

"Niye durduk. "

"Geldik.. "

O kadar yol sanki 5 dakika sürmüş gibi gelmişti.

"Ne çabuk geldik."

Önden Ferman arkadan ben arkamızdansa ordu kadar adam indi. Binanın önünde durduğumuzda, burada yaşadığım o kaçırılma anını hatırlayınca kısa bir an durup o noktaya baktım.

Gelmediğimi farkeden Ferman arkasını dönüp bana baktı.
Sonra yanıma geldi.
Kolunu arkamdan bana sararak,

"O günü unut."Dedi beni yürümem için çekerken.

"Evet unutmalıyım.
Büyük bir silgiye ihtiyacım var aslında. Geçmişimdeki bazı satırları silmek için. Ama o satırlar çıkmayan mürekkeple yazılmış ve benim elimde minicik bir silgi var."

Binaya girip asansöre doğru ilerlerken kolu hala belime sarılıydı.

"Tamam Ferman bırak. Herkes bize bakıyor. "

"Hiç umurumda değil.
Kimseyide ilgilendirmez. " Dedi umursamaz şekilde.

Asansörlerden birine biz, diğerine 10 kadar adam tabi aralarınsa Sefer'de vardı, binip ofisin olduğu kata çıktık birlikte.
Koridordan geçip odanın kapısının önüne geldiğimizde o Filiz yine orda manken gibi duruyordu.

Gördüğü kalabalığa benim kadar oda şaşırmıştı. Sanırım oda bu kadar adamı ilk kez görüyordu.

"Yinemi bu kadın ben bunları görmekten bıktım artık." Dedi Alev.

Gülümsememe engel olamadım. Alev'in gerçekten gıcığı vardı bu tip kadınlara.

Kapıya gelerek Ferman'ın açmasıyla içeri girdik.

Masadaki herkes hemen ayağa kalktı.
Ama başları önlerine eğikti.

Ferman'ın yüzüne baktım. Kaşları çatık suratı bir karıştı.

Ferman benide yanına alarak masaya yaklaştı.
En baştaki koltuğun yakındaki koltugu biraz geri çekerek oturmam için işaret etti.
Ben oturduktan sonra kendiside en baştaki koltuğa oturup geriye yaslandı.

Adamların bir kısmı odanın dışında bir kısmı da arkasına dizildi. Diğer kısmı da masanın diğer ucundaki adamların etrafına dizilip beklemeye başladılar.
Tabi hepsinin de suradı bir karıştı.

"Aslı Ferman'ın koruma fabrikası falan mı var.
Bu adamların hepsi neden tek tip acaba. Tornadan çıkmış gibi benzemeleri normal değil bence."

Bir an püskürerek gülmekle gülmemek arası gidip geldim. Ama ortam şuan çok gergin olduğu için gülemedim.

"Alev bi sus bütün ciddiyetin içine ettin."

Ferman masanın diğer ucundaki adamları izlemeye başladı. Adamlardan hiç biri ses çıkaramıyor, hepside önüne bakıyordu.

"Hanginizden başlayalım." Dedi Ferman sert sesiyle.

En yaşlı olan elini kaldırdı.

"Ferman Bey. Demir beyin..."
Dediği anda.
Ferman'ın yumruğunu masaya vurmasıyla yerimde sıçradım.

Önce bana baktı,korkuttuğuna pişman şekilde,sonra da adama. Adam anında hatasını anlayıp söylediği kelimeyi düzeltti.

"Demir'in sizden alıp bize satmış gibi gösterdiği malların listesi." Diyerek elindeki kağıdı Ferman'a uzattı.

"Bunların hepsi sende mi."

"Evet."

Ferman kağıtta yazan listeye baktı. Çatık kaşları dahada çatıldı.
Sonra da diğerleri sırayla listeleri verdiler.

Ferman o listeleride okuduktan sonra.

"Hepiniz birer pislik ve şerefsizsiniz.
Demir'in hilelerle aldığı şeyleri elinde tutabilmek için size satmış gibi göstermesine izin vermenizmi, yoksa bu malları başkalarına satmaya çalışmanız mı daha büyük şerefsizlik.

"Birde adam mı diyorsunuz kendinize. Siz nasıl adamsınız lan!!" Diye bağırdı. Ferman.

Sonra masadaki cihazın butonuna bastı.
Filiz:
"Buyrun efendim."

"Filiz Noteri yolla." Dedi Ferman.

Bir dakika sonra adam içeriye girdi.
Masanın yanına geldi.
Ferman elindeki kağıtları adamın önüne masaya bırakıp.
"Devri yapın." Dedi.

Noter benimde kimligimi alarak işlemleri yaptı. Biz sadece bekledik.
1 saat sonra işlemler bitti.
Adamlar işleri bitince hep birlikte ayağa kalktılar.

Ferman:
Bir kez daha yumruğunu hızla masaya vurdu. Dişlerinin arasından,

"Bugünden sonra hiç birinizi bir daha görmeyeceğim." Dedi.

Adamlar sessizce başlarını sallayarak odadan çıktılar.

Oda tamamen boşalınca. Ayakta durmuş masada önünümde duran kağıtlara baktım.
Sonra kağıtları elime aldım.
Elimle sımsıkı tuttum. Gerçek olmalarını hala sindirmeye çalışıyordum.

"Baba...
Babacım...
İşte her şeyin burada.
Tekrar bizim elimizde." Dedim.

Gözümü bile kırpmadan kağıtlara bakıyordum hala rüya olmasından korkuyordum belkide.
Gözümden yaşlar akıyordu. Durduramıyordum,neden durmuyordu.

Arkamda hissettiğim beden ve sarılan kollarla irkildim. Ferman yüzünü boynuma gömmüş şekilde arkamdan bana sarılmıştı.

"Bu daha başlangıç." Dedi yumuşak sesiyle.

Ferman kağıtları alarak odasının duvarındaki tablonun arkasında bulunan,çelik kasanın şifresine basıp açtı ve kağıtları kasaya koyarak kapattı.

"Bir süre burada kalsın."

"Neden."

"Henüz diğer meseleleri halledemedik.
O zamana kadar burada daha güvende olacak.
Hadi gel masama geçelim."

Beraber kendi masasına gelerek öndeki koltuklara oturduk.
Masadaki butona bastı yine.
Filiz Kapıyı tıklayarak içeri girdi.

"Filiz Hanım bize kahve getir."

"Peki efendim." Dedi ve çıktı Filiz.

Ferman bana bakarak.

"Daha mutlu olman lazım neden yüzünü asıyorsun." Dediğinde farkettim yüzüm bir asık oturduğumu.

"Galiba hâlâ inanmakta zorlanıyorum."

"Herşey gerçek, inan." Dedi.
Sonra cebinden bir kağıt daha çıkararak önüme uzattı.

"Bu ne."

"Aç bak."

Elimdeki kağıdı açtım. Gördüğüm bir tapu kağıdıydı.
Üzerindeki yazıları okudum.

Bu kağıt şuan içinde oturduğumuz aslında bizim olan ama satıldığında Ferman'ın satın aldığı evin tapusuydu.
Ve bu kâğıtta mülk sahibi olarak benim adım yazıyordu.

Gördüğüm şeyle şaşkınlığım bir kat daha arttı.
Alık alık Ferman'a baktım.
"Ben... Ben bunu beklemiyordum."

Ferman devam etti.
"Holding de bir süre bizim ismimiz altında kalacak.
Herkes Demirdağ holding'in Mavişah holdinge destek olduğunu bilecek.
Başına benim en iyi adamlarımdan biri geçecek.
Şirketinizle iş yapanlar yeterince güvende hissederek sizinle iş yapmaya devam ettiklerinde yeniden toparlanacak.
Kendi gücü ile yeniden ayakta duracak. Zamanı gelince de sahibi başına geçecek. Yani sen."

Şuan Ferman'a hayran ve minnetle bakıyordum.
Söyleyecek hiç birşey bulamamıştım.

"Teşekkür ederim." Diyebildim sadece.

"Teşekkür ederim. Herşey için teşekkür ederim." Dedim.
Hâlâ ağlıyordum.

"Bunu affettin olarak kabul edebilirmiyim." Dedi gülümseyerek.

Gülmek ve ağlamakla karışık.

"Hayır henüz değil." Dedim.

O sırada kapı açıldı. Kahvemiz geldi.
Filiz kahveleri bırakıp çıkınca sessizce kahvelerimizi içerken.

"Peki bu Demir'in ölüm işi ne olacak."

"O iş karışık çözmesi zor olacak,ama çözeceğiz.
Ne oluyor kim oynuyor bizimle bulacağım.
Böyle bir durumda bir kaç gün sessizlik olur sonra yapan kendini belli eder. Bakalım kim çıkacak bu işin arkasından."

"Sence Neriman bizim peşimize düşmüş olabilirmi."

Neriman nasıl bir insan olursa olsun önce Demir'in annesi.
Demir'i görmek ve cenazeyi almak için bir şekilde hastaneye yada cenazeye gelecektir.
Adamlarımız hastanede ve Demir'i takipte olacak.
İllaki birileri yaklaşacak. Neriman gelirse mutlaka öğreneceğiz.
Ama bir şey daha var.
Demir'i kim öldürmüşse Neriman'a da aynısını yapmış olabilir.
Bu ihtimali göz ardı edemeyiz."

"Ferman. Eğer böyle bir şey olduysa o katilden gerçekten korkmalıyız."

Yine kapı tıkladı. Filiz içeri girerek.

"Ferman Bey.
Saat 3 de toplantınız var efendim."

"Tamam ben gelirim sen çıkabilirsin."

"Ferman ben eve gideyim senin işlerin var."

"Olmaz. Benimle döneceksin. Seni tek yollamam ortalık zaten karışık.
Riske giremeyiz.
Biraz burada oyalan. 1 saate işim biter .Birlikte geçeriz eve."

"Ama..."

"Aması yok." Dedi ,ayağa kalktı. Benide elimden tutarak kaldırdı.
Daha önceki gelişimde dikkatimi çeken siyah cam duvarın önüne geldik.

Parmağını siyah cam duvardaki yuvarlak bir yere bastığında cam duvarda bir kapı açıldı.

"Yuh." Dedim.
"Burda kapımı vardı."

Odaya kim gelirse gelsin burda bir kapı olabileceğini düşünemez.

Kapı açılıp içeri girdik.
Ofisten ayrılmış bir oda ama ev konforunda ve rahatlığında.
Koltuk, yatak, televizyon,küçük bir bar, çalışma masası. Duvarda bir gardirop. Ihtiyaç duyulabilecek her şey vardı burada.

"Yok artık. Burada küçük bir ev var." Dedim.

"Yoksa kız arkadaşlarını buraya mı..."

"Asla!" Dedi. "Asla öyle bir şey yapmadım.
Buraya ilk giren kadın sensin.
Şimdi burada otur rahatına bak.
Bir saate döneceğim."

************************************

Merhaba canlarım.
Bölüm sonu. Bu bölümde konuyu biraz toparladık.

Sonraki bölüm daha hareketli olacak😏
Beğeni ve yorumlar itina ile alınır.
Yeni bölümde görüşmek üzere canlarım sevgiyle kalın.

 

Loading...
0%