Yeni Üyelik
64.
Bölüm

🔥D.64 Bitti

@azamet_29_2

Kapıdan çıkmadan önce bana ve Gülce'ye baktı.

Tekrar bana bakan Ferman'a bakarak.

"Söylediğin şeyi unutma." Dedim.

Dudağının kıyısında küçük bir gülümseme kırıntısı gördüm.
Sonrada kapıdan çıkarak gitti.

Ferman gittikten sonra hastanede kulağıma söylediği şeyi düşündüm.
Kararlı görünüyordu.

Aslı'nın mutlu olmasını artık kendi hayatını yaşamasını istiyordum.
3 yıldır çektiği işkencelerin bitmesini normal bir hayata dönmesini istiyordum.
Benden ve Âsi den kurtulmalı her normal kadın gibi yaşamalıydı.

"Eğer sözünü tutmazsan seni pişman ederim Ferman."

Dedim dişlerimin arasından.
O sırada yanıma Gülce geldi çekinerek.
Bakışlarımı önümden kaldırarak ona çevirdim.

Elleri önünde parmaklarıyla oynuyor bir şey söyleyecek ama söyleyemiyordu.

"Söyle." Dedim soğuk sesimle.

"Şey..Akşam yemeği hazır hadi gel."

"Yavaşça ayağa kalktım.
Nede olsa Aslı gibi olacaktım.
Bu evde Aslı'nın evine benziyordu.
Mutfak olduğunu düşündüğüm tarafa doğru yürüdüm.
Gülce de peşimden geldi.
Birlikte mutfağa girdik.

Kerem ve Esma mutlaktaydı.
Esma teyze tezgahın önünde yemekleri hazırlarken Kerem masanın başında bir ileri bir geri volta atıyordu.
Beni gören Kerem tedirgin şekilde baktı.

Esma teyze masaya servisi yapmaya başlarken bende sandalyeyi çekerek oturdum.

Kerem'e bakarak.

"Neden sürekli bana bakıyorsun?
Merak etme bu gece sakince oturacağım."
Dedim sinsi şekilde gülümseyerek.

"Sana bişey yapmam." Dedim sonra.

"Hiç komik değil."

"Komik demedim. Ee.. Yemekte ne var?"

Gülce bana dönerek baktı.
Bu geceki halim, bana bile farklı gelirken onlara neden gelmesinki.

Alev, uslu uslu turuyor. Tarih yazmaz.
Ama herşey Aslı için değilmiydi.
Gülce'nin bana seslenmesiyle ona döndüm.

"Şey... Alev...
Neler oldu anlatırmısın."

"Evet."
Dedi Kerem.

"O geceyi anlatırmısın gerçekten merak ediyorum. Kimse bişey söylemiyor."

Bir yandan Esma sultanın önüme koyduğu tabaktaki yemekle oynarken bir yandan da olan biten her şeyi anlatmaya başladım.Biraz sonra,

Kerem:
"Sen konuya nerede dahil oldun."

Diye sorunca yüzüne baktım.
İmalı şekilde.

Gülce:
"Gerçekten de abimi senmi çıkardın oradan.
Ya. Yani.. Senin abime yardım ettiği duyunca.
Ne bileyim sen... Abimden hoşlanmazsın... da.

"İnanmadınız değilmi."
Dedim güleyerek.

"Ben bile inanamıyorum hala,ona yardım edişime.
Evet Ferman'dan hoşlanmıyorum.
Ama Aslı onu seviyor.

"Neeeee!!!!" Dedi ikisi aynı anda.
'"İnanamiyorum. Gerçekten mi."
Dedi Gülce.

"Tüh ya. Dedim gözlerimi devirerek.
"Siz bilmiyordunuz değilmi."

"A. Ama hi..hiç belli etmedi.
Nerden bilebiliriz."

Kerem:
"Bu durum ne zamandan beri var."

Diye sorarken gözleri hâlâ kocamandı.

"Bayadır."

Üzgünüm Aslı dedim içimden. Artık herkes biliyor.

Kerem ve Gülce'nin şaşkın bakışları eşliğinde devam ettim.

Ben Aslı için her şeyi yaparım.
Senin soruna gelince."
Dedim Kerem'e.

"Ben Aslı baygınken konuya dahil oldum. Gözümü açtığımda gördüğüm ilk şey,
Ferman yaralı yerde yatıyordu.
Sağ omuzundan ve sol bacağından vurulmuştu."

Anlatırken bir iki saniye Gülce'ye baktım. Ellerini ağzına kapamış gözleri dolu dolu beni dinliyordu.

"Evin her yerini alevler sarmıştı.
Ferman'ın yanına giderek zar zor uyandırdım.
Sonra birlikte mutfağın kilerinin altındaki tünele girdik. Oradanda...."
Demiştimki.

Kerem ve Gülce aynı anda ve yine.
" Neee!!!" Dedi.
İkiside aynı anda ayağa kalkarak.

Kerem:

"O evin altında tünelmi vardı.
Nasıl. Ne zamandan beri. İnanamıyorum.
Dur bir saniye."

Dedi Sonra. Gözlerime bakıp,

"Sen. Ya. Yani siz....
İlk ordan mı girdiniz eve."

"Abin de ilk bunu sormuştu."

"İnanamıyorum size.
Ama nasıl. Nasıl orada bir tünel olabiliyor."

"Ömer Mavişah sayesinde.
Zamanında böyle bir durum olursa diye tedbirli davranmış."

"Bak sen şu işe. Ömer beyin sayesinde kurtulmuşsunuz aslında.
E, sonra."

" Sonra abinin telefonundan yarmayı aradım.
Gelip ordan çıkmamıza yardım etti.
Sonrası hastanede 10 gün.

Seyfi bizi öldü biliyordu.
Yinede her yerde adamları olduğu için birilerinin gözüne batmamak adına orda kalmak zorunda kaldık.

Ferman iyileştiğine karar vermiş olmalı ki bugün için baskın ayarlamamış.

Abin bu gece Seyfi'ye baskına gitti ve onun bu gece baskın yapacağını birileri daha biliyor.
Adamları kendi aralarında konuşurken biri gizlice dinliyordu. Yakalamaya çalıştık ama o bizi yakaladı.
Hastanede Aslı'ya saldırdı. Merdivenden itti."

Gülce:
"Kim.? Kim yaptı. Abim biliyormu."
Bişey oldumu."

"Sadece küçük bir şişlik." Dedim elimi kafamın arkasına koyarak.
Abin biliyor ama bilmesi bir işe yaramaz.
Adamların kim olduğu belli değil.
Saldıranı göremedik.

"Herneyse. Aslında bu gece bizde onunla gidebilirdik. Ama..."

"Ama bir anlaşma yaptınız. Değilmi? "

Kerem'e baktım.

"Evet." Ferman gelene kadar Aslı'yı bu işten uzak tutacağım.

"Nasıl.olacak o."

"Zor olacak. Ama olacak. Ferman bana bir söz verdi ve o sözü tutsa iyi olur. "

"Ne sözü verdi abim." Dedi yine Gülce

"Abin kendi söylesin meraklı kız.
Kerem'i geçmişsin merak etmek konusunda."

Gülce'nin yüzü bir anda asıldı ve oturdu.

Eh.. Tamamen de Aslı olamam ki arada laf çarpmazsam Alev'liğime ihanet.

*******

Evden çıktıktan sonra.
Zafer'e dönerek.

"Herşey hazırmı." Dedim.

"Hazır abi."

"Seyfi iti..."

"Hâlâ aynı yerde."

"O komiser yerini öğrenmedi değilmi?"

"Hayır abi.
Hala arıyor fakat bulamaz.
Seyfi'nin yerini ancak Cihan'ın takibiyle biliyoruz.

"Adamlar hazırmı?"

"Hazır abi.
Cihan ve adamları orada bizi bekliyor.
Hamdi, Sefer. Murat, ve abisi bizimle gelmek istiyor ve 10 kadar adam hazırda bekliyor."

"Murat ve abisi mi neden..."

Ferman abi. Canımızı bağışladı.
Canımız canının önünde dedik." Diyor.

"Bak sen, bu kadar sadakat beklemiyordum.
Tamam hadi gidelim. Herkes arabalara."

Dedikten sonra arabalara binerek yola çıktık.

Yola çıktıktan sonra direksiyondaki Zafer'e.

"Zafer. Nerde bu villa."
Diye sordum.

"Şehrin baya bi dışında.
Etrafı duvarlarla çevirili.
Her köşe başında adam var.
Sadece içerde değil hem bahçede hem bahçe dışındada adamlar nöbette.
Bu gece yarısı burdan çıkıp Trabzon'a oradanda Rusya'ya kaçacak.
Yat bile ayarlanmış bekliyor."

"Bak sen. Baya baya kaçıyor.
Bas gaza koçum. Onu elimden kaçırırsam kahrından ölürüm.
Bu iş bu gece bitecek."

Son hız giderken. Komiseri aradım.

"Komiserim iyi akşamlar.
Eğer Seyfi'yi istiyorsanız benden haber bekleyin.
Size konum atacağım." Dedim.

"Ferman Bey. Sakın Seyfi'ye zarar vermeyin.
Haklıyken haksız duruma düşmeyin."

"Önce onunla hesabımı görecegim.Evimi ve bizi yakmaya kalkmanın cezasını ödeyecek. Sonra onu alabilirsin komiser.
Tabi eğer elimde ölmezse."

"Ferman Bey Sak...."

Devamını beklemeden kapattım telefonu.

"Abi ne yapmayı düşünüyorsun."

"O Seyfi'nin derisi yüzmek istiyorum Zafer.
Ama... Ama söz verdim.
O herifi öldürememeye söz verdim.
Aslı'nın yanında olacağıma söz verdim. Onun karım olacağına söz verdim. Zafer."

"Abi?"

"Doğru duydun koçum."
Dedim. Elimle ensemi sıvazlarken.
Hastanedeyken, Alev'e Aslı'ya evlenme teklif edeceğimi onu çok sevdiğimi, bu yüzden ona bişey olmaması için onu bu işten uzak tutması gerektiğini söyledim."

"Bu yüzden mi kolayca ikna oldu."

"Alev Aslı için her şeyi yapar."

Abi ben hayatım boyunca son 6 aydır gördüğüm, yaşadığım hiç birseyi yaşamadım.
Iki kişiliği, pardon üç kişiliği olan bir insana bir daha denk geleceğimi sanmıyorum.

Abi hatırlıyor musun, onu vurmak zorunda kaldığım gün sana.

"Sen ona sahip çıktığında bendende tamamen kurtulacaktı.
Sadece Aslı olacaktı.
Mutlu olacaktı.
Yaşamak için, bu boktan dünyaya katlanabilmek için bir sebebi olacaktı." Demişti.

"Evet, o gün beni gerçekten çıldırtmıştı."

"Şimdi Aslı kardeş seninle evlenirse ki bence red etmez bu teklifi.
Alev. Ne olacak. Tamamen..."

Dedi Zafer. Ama devamına söylemeye dili varmadı.
Alev'e fazla alışmıştık sanırım.
Alev'in gitmesi bir kişiliğin değilde,
sanki gerçekten bir insanın ölümü gibi gelmişti bir an.

Konuyu kapatarak yola odaklandık.
Bir süre sonra villaya yakın bir arazide durduk.

Cihan'ın aracı bizi bekliyordu.
Arabadan inerek Cihan'ı bekledim.
Yanıma gelince.

"Nerede kaldınız ya. Adam Rusya'ya gidince mi gelecektiniz.

"Ancak lan mecbur eve de uğradık.
Durum ne."

"İçeride hâlâ.
Adamlar kuş uçurtmuyor."

"Nasıl gireceğiz."

"Silahlara susturucu takın.
Dışardan olabildiğince sessiz dalacağız. Ama illaki fark edecekler o zamana kadar adamların çoğunu halletmeliyiz.
Onlar fark ettiğinde iş işten geçmiş olmalı."

"B planı." Dedi Cihan.

"Başka plan yok.
O herif burdan çıkamayacak. Ölüsüde benim diriside benim.
Cihan git adamlarını ayarla.
Zafer sende bizimkileri.
Bizim dörtlüyüde bana yolla."

"Tamam abi."

Bir dakika sonra.
Hamdi,Sefer,Murat ve abisi yanımdaydı.

"Hamdi. Sen ve Murat benimle,Sefer ve...
Adın neydi senin."

Dedim hiç merak etmediğim için sorma gereği duymadığım Murat'ın abisine.

"Abi adım Mahir."

"Mahir sen ve Sefer Zafer ile geleceksiniz."

"Emrin olur abi."

Zaferin gelişiyle aynı şeyi Zafer'e de dedikten sonra Cihan'a işaret verdim.

Önce araçların farlarını kapatarak biraz daha yaklaştık.

Sonra arabalardan çıkıp kapıları kapatmamaya özen göstererek villanın etrafına dağıldık.
Araçların kapılarını, çarpma sesinin duyulmasını engellemek için açık bırakmalarını istemiştim.
Her türlü tedbiri almam gerekiyordu.

Cihan'ın adamları da gelince işaretle üç ayrı koldan saldırıya geçtik.

Yarım saat geçmeden dış hattı yardığımızda ve bahçe duvarlarından içeri girdiğimizde,artık ifşa olmuştuk.

Köpek gerçekten iyi yer seçmiş.
Zira kocaman bir bahçeden villanın içine girebilmek için gideceğimiz mesafede gözü kapalı bile görünürdük.

Artık göze göz dişe diş.
Olabildiğince hızlı şekilde içeriye girmeliydik.
Karşılıklı birbirimiz ateş ederek villaya kadar geldik.

Hamdi ve Murat iki köşeye bende ön duvara sindim. Her yerden kurşun sesleri geliyordu.
Kapının kilidini ateş ederek açtıktan sonra içeri girdik.
Zafer de arkadan girmek için arkaya dolandı.

İçeriye girdiğimde etraf karanlık sadece loş ışıklar yanıyordu.
Bir köşeye sindigini biliyordum.
Mutlaka haberi vardı.
Eminim Aslı'ya saldıran onun adamıydı.
Bu yüzden tedbirliydim.
Yavaş ve dikkatli hareket ediyordum.

Evin salonuna gelince salonda kimseyi göremedim.
Bir an elimden kaçtığını bile düşündüm.

"Seyfi."

Diye bağırdım.

"Nerdesin lan. Bak ben geldim.
Öbür tarafa sensiz gidince kabul etmediler.
Sana demiştim. Ölsemde senin için geri gelirim.
Seni gebertmek için oradan dönerim."
Demiştim.

"Geri döndüm Seyfi. Senin için Geri döndüm."

"Vay vay vay. Ferman Demirdağ.
Şuan seni gerçekten taktir ettim."

Duyduğum alkış eşliğindeki ses arkamdan geliyordu. Ve Seyfi'ye aitti.

"Şeytan gibisin. O alevlerden nasıl çıktın lan."

Dediğinde arkama dönerek. Karşımdaki adama baktım.

Elleri ceplerinde bana bakıyordu

Elleri ceplerinde bana bakıyordu.
Ben ise bütün nefretimle gözlerine dikmiştim gözlerimi.

Bu hâlinde fazla güven hissettim.
Benim elimde silah varken ve onun eli boşken bu kadar kendine güvenmesi şüpheliydi. Kesin bir tuzak vardı.

"Sana söylemiştim. Senin için döndüm." Dedim.

Silâhımı yanımdaki koltuğun üzerine atarak.
Sonra Seyfiye doğru yürüyerek.
Tam yanına geldim ve hızla suratına bir yumruk attım.

Yere düştüğünde sadece gülüyordu.
Üzerine çökerek yumruklamaya başladım.
Ben vurdukça o daha çok gülüyordu.
Ve bu beni daha çok sinirlendiriyordu.
Bir anda abi dikkat et diyen Murat'ın sesiyle arkamdan gelen kurşun sesini duydum. Ve ikinci sesi.

Saniyelik geriye dönüp baktığımda üst kattaki Cemil'in vurulmuş şekilde merdivenlerden yuvarlanışını arkamdaki Murat'ın yerde yaralı yatışını ve Cemil'i vuran Hamdi'yi gördüm.

Yeniden Seyfi'ye dönmemle neresinden çıkardığını göremediğin kelebek bıçağı bana savurunca kendimi geriye çeksemde bıçağı koluma sürtmeyi başarmıştı.

O an geri çekilmemle Hamdi.

"Abi." Dedi.
Seyfi'ye nişan alarak.

"Karışma Hamdi. Dedim.

"Ama abi elinde..."

"Karışma, Murat'ı al çık."

Hamdi Murat'ı omuzlayarak çıktı.
Seyfi ayağa kalkarak.

"Evet. Ferman kaldık başbaşa.
Artık. Buradan çıkış yok
Ya sen ya ben."

Dedi elindeki kelebeği sallayarak.

"Aynen. Ya sen. Ya ben.
İkimizden biri sabah güneşi göremeyecek."

Dedim. Aynı anda üzerime elindeki bıçakla saldırdı. Hızlı bir hamleyle saldırısını savurarak kolunu arkaya çevirip elindeki bıçağı alarak. Salonun en uzak noktasına attım.
Sonrada arka arkaya yumruklamaya başladım.
İşim bittiğinde yüzü gözü kan içinde yerde yatıyordu.
Ayağa kalktığımda dışardaki sesler kesilmişti.
Şişmiş gözle bana bakan Seyfi'ye.

"Duyuyor musun Seyfi." Dedim.

"Adamlarının hepsi öldü.
Artık bittin. Bundan sonrası yok."

O an siren sesleri duyuldu.
Zaman dolmuş. Zafer komisere konumu atmış yerimizi bildirmişti.
Kapıdan giren komiser ve diger memurlar bir bana birde yerde yatan Seyfi'ye baktı.

Seyfi yerden kalkarken silahları ona çevriliydi.
Komisere dönüp.

"Al senin olsun." Dedim.
"Tepe tepe kullanın."

Seyfi şuan gerçekten endişeli şekilde polislere bakıyordu.

Ben yorgun ve yavaş adımlarla evden çıkmak için kapıya doğru yürürken Seyfi aniden koltuktaki silahı kaparak polislere çevirdi.

"Hayır. Hayır asla hapse giremem.
Ben dört duvar arasında duramam yaşayamam.
Hapse gireceğime ölürüm daha iyi dedi."

"Aynı anda polislere çevirdi silahını.
Ama polis bu.
Gelen kurşunu bekleyecek değilya.
Komiser kendini korumak için ateş etmek zorunda kalınca Seyfi'de yolun sonuna gelmiş oldu.

Üzüldüm mü asla, hak etmişti.
Benim elimde ölmesede sonunda gebermiş layığını bulmuştu.

Dönüp dışarıya çıktım. Arkama bile bakmadım.
Kapının önü tam bir karmaşa idi.
Bizim adamlar, polisler, ambulanslar herkes.

Kapıdan çıktığımda bir an başım döndü.
Duvara tutunmak zorunda kaldım. Yaralarım hala kendini belli ederken birde kolumda kesik vardı ve kanıyordu.
Zafer beni o halde görünce hemen yanıma geldi.

"Abi. Abi iyimisin. " Dedi endişeyle.

"İyiyim Koçum. Artık bitti."

********************************

Loading...
0%