Yeni Üyelik
70.
Bölüm

🔥D.70 Gel ne olur

@azamet_29_2

"Kayalar.? Kayalar inşaat.
Cem Kayalar'ın oğlumu." Derken arkasından bir sürü küfür daha etti.

Bize dönerek.

"Siz eve." Dedi,kardeşlerine.

"Sizde evinize gidin.
Zafer biri kızı bıraksın. Bizde gidip Kayalar'ı görelim.
O piçi elime geçirdiğimde inim inim inletecem."

Hızlı adımlarla okuldan çıktım.
Arkamdaki adamlarıma döndüm.

"İsmail."

"Buyur abi."

"Kerem ve Gülce'yi eve sen bırak. "

"Emredersin abi."

"Sefer sen bizimle geliyorsun."

"Tamam abi."

"Zafer kız..?"

"Ali ile gönderdim abi."

"Tamam gidelim." Dedim dişlerimin arasından.
Arabalara binip yola çıktık.
İzlediğim görüntü aklımdan çıkmıyordu.
O piç Aslı'yı oyuna getirmişti. Görüntülere bakınca anladığım.
Uzun zamandır sessiz olan Alev yine ortaya çıkmıştı.
Hatta, Alev Aslı'yı uyarmıştı ama Aslı kaçacak fırsat bulamamışdı.
O şerefsiz Aslı'yı bayıltıp zorla kaçırmıştı. Onu o halde görmek içimde bıçak yarası hissi vermişti adeta.

"Zafer görüntüleri aldın mı."

"Aldım abi çocuklara plakayı verdim. O çekici kiminse bulacaklar. "

"Bulunca dokunmayın o benim.
Ama Cenk ten sonra. Önce o piçi bulacam."

Kayalar Holding'in önüne geldiğimde hızla indim, adamlarda arkamdan indi.
Binaya girerken kapıdaki güvenlik zorluk çıkarmaya çalışsa da adamlarımı geçemediler.
Daha önceden tanıdığım Cem'in hangi katta olduğunu biliyordum.
Zafer,Sefer ve 4 adamınla birlikte, direk asansöre binip 15. katın tuşuna bastım.

Asansörden iner inmez ofisin kapısına geldim.

Sekreter:

"Cem bey toplantıda böyle giremezsiniz."

Dediğinde kızın gırtlağına sarılmamak için zor tuttum kendimi.
Kızı kenara itip kapıyı tekmeyle açarak hışımla içeri girdim.
Gerçekten de toplantıdaydı.
Beni görür görmez ayağa kalktılar.

Cem. Hem şaşkın hem tedirgin şekilde.

" Ne oluyor. Ne bu saygısızlık. Nasıl böyle giriyorsun Ferman."

Dediginde. Hızlı adımlarla Cem'in yanına gelip durdum.
Arkamı dönüp masadakilere,

"Dışarı." Dedim.

Kimse kıpırdamayınca yumruğumu masaya geçirerek,

" Çıkın lan!" Diye kükredim.

Adamlar apar topar çıkarken Cem'e öldürecek gibi bakarak bekledim.
Cem'in bakışlarındaki endişe korkuya dönüşmeye başladı.

Herkes bilir. Ben kimsenin mekanına destursuz girmem.
Taki biri canımı yakmasın. Cem de tamda bundan korkuyordu.

Herkes çıkınca Cem' i yakasından tutarak duvara doğru sürükledim duvara dayadım sırtını.

"Ne oluyor Ferman. Yaptığının sebebi ney."

"Cem Kayalar.
Oğlun olacak piç nerde.
Hemen söyle. Yoksa ondan önce seni gebertirim. "

"Be. Ben.. bilmiyorum. Ne.Ne..Yaptıki böyle arıyorsun."

Cem' i gırtlağından yakalayıp sıkmaya başladım. Yüzü morarmaya başlayana kadar sıktım.

"Oğlun nişanlımı kaçırdı lan!
Nerde o piç. Nereye gider nereye saklanır çabuk söyle. "

Dedim dahada sıkarak.

"Sonrada mezarını kaz. Onu bulduğumda ölüsünü alacaksın elimden çünkü."

Cem eliyle koluma vurarak zar zor nefes almaya çalışıyordu.
Boğazındaki elimi gevşettigimde
derin bir nefes aldı.

"B..Bilmiyorum. Ama bulurum.
Bırak beni hemen bulayım."

Ellerimi çektiğimde. Kendi kendine.

"Cenk. Seni Allahın belası. Allah belanı versin. Yine ne bok yedin. Bıktım senden, bıktım artık." Diyerek masasına yürüyüp telefonunu alıp geldi.

Anlaşılan babasının bile sevmediği biriydi.
Cem eliyle sessiz olun işareti yaparak bir arama yaptı. Telefon çalarken sesini düzeltti.
Hoparlöre verdi sesi.
Cem telefonu açtı.
O an telefona doğru yaptığım hamleyi Zafer tutarak durdurdu.

"Abi bekle."

Cem:
"Nerdesin sen. Annen sabahtan beri seni arıyor ulaşamıyormuş.
Neden hasta kadını üzüyorsun neredesin. Anneni neden aramıyorsun. "

"Oo babalık. Sen benim numaramı biliyormuydun ya. Annemi aramaya fırsatım olmadı. Arkadaşlarla geziyorum. Bir kaç gün gelmeyeceğim.
Anneme sen söylersin."

"Nereye gidiyorsun nerde kalacaksınız."

" Çiftlik evine gidiyoruz. Mangal partisi vereceğiz. "

"Çok kalmayın dönün. Evide yakmayın sakın."

Telefon kapandı.
"Duydun Ferman. Yemin ederim yaptığı şeyden haberim yok.
Bir kaç yıldır piskolojik sorunları var.
Artık baş edemiyorum."

"O zaman tımarhaneye tık oğlunu milletin başına bela etme lan."

Telefonumu çıkarıp iletişim ve takip uzmanı adamımı aradım.

"Savaş sana bir numara vereceğim hemen takibe al. Yerini bul. Haber ver." Dedikten sonra telefonu Cem'e uzattım.

"Söyle."

Cem numarayı söyleyince kapattım.

Zafer:
"Abi hemen gidelim. "

"Hayır bekleyeceğiz. "

"Bekleyecekmiyiz,ama abi."

"Çok kolay söyledi. Yalan söylüyor.
Başka yöne gidiyor.
Savaşı bekleyeceğiz."

Odanın içinde bir ileri bir geri dolanıp durdum
On dakika kadar geçmiştiki Savaş aradı.

"Abi sinyalini bulduk. Size konum atıyorum." Dedi ve kapattı.

Gelen konuma baktıktan sonra Cem'e gösterdim.

"Gittiği yer,çiftlik buradamı."

Cem önce konuma baktı.

" Hayır çiftlik evi orada değil."

"Yani yalan söyledi."

"Evet. " Dedi Cem. Başını öne eğerek.
Yalan söylemiş. Eşşoğlu."

"Bu konumda gidebileceği nere var."

"Bize ait hiç bir yer yok.
O yüzden bende bilmiyorum."

Zafer elimdeki konuma bakarak.

"Abi o bölgede bir çok kiralık villa var.
Günlük yada aylık kiralananlardan. "

"Zafer Adamları çağır.
Ne kadar çok o kadar iyi.
Bütün villalara bakacağız.
Başka yapacağımız bişey yok."

Yoktu. Şuan yapabileceğim başka birşey yoktu gerçekten.

Cem'in yakasından tutarak,

"Dua et onu bulayım.
Dua et Aslı'nın kılına zarar gelmesin. Eğer ona bişey olursa oğlunun kellesini getiririm sana."

"Gidiyoruz." Dedim kapıya dönüp çıkarken.
Binadan çıkarak arabalara bindik hemen.

"Zafer adamlar?"

"Yola çıktılar abi, yarım saat sonra bize katılacaklar."

"Aslı..
Aslı o it nereye götürdü seni. Neden bize rahat vermiyorlar." Dedim dişlerimi sıkarak.

*****
"Başım ağrıyor.
Gözlerim acıyor.
Gözlerimi açamıyorum..." Dedim ağlamaklı.

"Geçecek merak etme. "

Duyduğum sesle açmadığım gözlerimi bir anda kocaman açtım.

Önce nerede olduğuma baktım.
Bir koltukta yatıyordum.
Sonra onu gördüm. Cenk.

Başucumda bir sandalyede oturuyordu.
Anında yerimde doğrulup kendimi geriye, dizlerimi göğsüme çektim.
Tekrar etrafa baktım. Yabancı bir evdeydik.

"Seni uyurken izledim. Çok güzel uyuyordun."

Yerimden hızla kalktım. Oda kalktı.

"Seni manyak.
Beni senmi kaçırdın. Neden yaptın bunu. Sen aklınımı kaçırdın. Canınamı susadın. "

"Sana söyledim sana aşık oldum dedim. Bırak o adamı seni ondan daha çok mutlu ederim dedim.
Ama sen..
Ben nişanlımı seviyorum halimden memnunum dedin durdun.
O adam sana uygun değil güzelim. Sana en uygun erkek benim.
Sen özel bir kızsın. O adam senin değerini bilemez. "

Dedi bana doğru yavaş adımlarla yaklaşarak.

O an aklıma Demir geldi. O. O gece.
Bileklerimi kestiği gece geldi.
Demir de üzerime ağır adımlarla gelmişti. Yüzünde Cenk'te de gördüğüm o iğrenç bakış vardı. O anki korkum geldi aklıma.

"Sakin ol Aslı.
O günün üzerin çok zaman geçti. Artık daha güçlüsün, zayıf değilsin. "

"Doğru söylüyorsun Alev. O günkü gibi değilim artık."

Yanıma gelen Cenk önümde durdu. Sağ elini yanağıma değecektiki sol elimle sağ elini itekleyerek.
Yüzüne bütün gücümle bir tokat attım.

"Uzak dur benden. Sakın dokunma iğrenç pislik."

Dedim. Ama hiç birşey olmamış gibi yüzüme baktı.
Aynı hareketi tekrar yapmak istedi.
Bu kez elini dahada sert itekledim. Bir tokat daha attım.
Elimin içi acımıştı. Vurduğum yer ve gözleri kıpkırmızıydı.
Gözlerinden ateş çıkıyordu resmen.

Bu kez sinirle o bana tokat atınca sendeleyip yere düştüm.
Son hatırladığım şey başımı bir yere çarptığım
Sonrası karanlık.

*****

Ne kadar baygın kaldım bilmiyorum.
Gözlerimi açtığımda alnımda müthiş bir acı vardı. Elimle alnıma dokundum. Bir bandaj hissettim. Etrafıma bakındım. Cenk yoktu.

Düşürüp ne olduğunu hatırladığımda bandajın sebebini de hatırladım.
O pislik bana vurmuştu.
Bende sendeleyip düşmüş, düşerkende başımı çarpmıştım.
Hâlâ aynı koltukta yatıyordum.
Beni koltuğa yatırma nezaketini göstermiş adi pislik.
Ayağa kalmak istediğimde gördüğüm şeyle şok olmuş şekilde ayağıma baka kaldım.

Ayak bileğimde küçük asma kilit takılı bir zincir bağlıydı.
Zincirin diğer ucuda şömine demirine bağlanmıştı. Cenk beni bir köpek gibi zincirlemişti inanamıyorum.

Ayak bileğimdeki kiliti tutup çekiştirmeye başladım ama boşunaydı.
Açılabilecek birşey değildi.
Bileğimi bırakıp şömineye takılı kısmı çekiştirmeye başladım.
O an farkettiğim şeyle ikinci bir şok yaşadım.
Alyansım. Alyansım parmağımda yoktu.
Ellerime yerlere koltuğa bakmaya başladım. Yoktu. O sırada dış kapı açıldı.

Kucağında odunlarla Cenk içeri girdi.
Panikle üzerine yürüdüm.

"Alyansım. Onu senmi aldın."

"Uyanmışsın güzelim.
Başın acıyormu. Özür dilerim. Bir anlık sinirle oldu bir daha olmayacak söz veriyorum. Sende uslu dur ama tamam mı?"

Dedi arsızca gülümseyerek.

"Cenk! " Diye bağırdım.

"Alyansımı senmi aldın." Dedim gözlerim dolu.
Çabuk geri ver alyansımı. HEMEN!

Soğuk bakışlarını gözlerime çevirdi.

"Artık ona ihtiyacın yok."

Eğilip şömineyi hazırlamaya başladı.

"Sana daha güzellerini, hatta en güzellerini alacağım.
Senin kadar güzel olmayacaklar tabi. Ama o aptal yüzükten güzel olacak."

Dedi ateşi yaktığında.
Nutkum tutulmuş sadece bakıyordum. Kaçırılmam, zincirle bağlanmam,yüzüğümü alması.

"Yeter. Yeter artık.
Ne istiyorsun benden yaa.
Bırak peşimi. Zorla mı sevdireceksin kendini.Anla artık.
Sok o, bok kafana.
Ben Ferman'a aşığım.
Onu seviyorum.
Onunla evleneceğim.
Beni kaçırman neyi değiştirecek.
Seni seveceğimi sana aşık olacağımı mı sanıyorsun. Öyleyse aptalların kralısın."

"Zamanla onu unutup beni sevmemeye başlayacaksın merak etme. Beni tanıdıkça seveceksin.
Ben senin sandığın kadar kötü biri değilim, bunu sende anlayacaksın. "

"Kötü değilmiş pöeh..
O yüzden mi zincire vurdun. Manyak.

Seni asla sevmem boş hayaller kurma.
Yol yakınken beni bırak gideyim.
Ferman bizi bulduğunda senin yerinde olmak istemem doğrusu.
Beni bırakırsan belki sana acır."

Dedim ellerimi göğsümde birleştirerek.
Bana baktı gülerek.

"Sen beni o kadar aptalmı sanıyorsun.
Ferman'ın pesimize düştüğünü zaten biliyorum.
İlk iş babam olacak o adamın yanında almış soluğu.
Beni aramasından anladım.
Babam ben ölsem bile beni aramaz, ama aradı.

Güya annem merak etmiş. Yermiyim ben. Ona arkadaşlarla çiftlik evine gittiğimi bir kaç gün gelmeyeceğini söyledim.
Tabi Ferman da duymuştur eminim.
Onlar bizi çiftlik evinde aramaya giderken. Bizde bu arada yarın sabah buradan ayrılıp başka şehre gideceğiz.
Mesela Bodrum. Bu aylarda çok güzel oluyor oralar. Seninle tekne turuna çıkarız.
Mesela bütün koyları gezeriz."

"Seninle hiç bir yere gelmem."

"Ya gönüllü gelirsin yada baygın şekilde arabanın bagajında sen seç güzelim. Burdan dönüş yok. " Dedi yüksek sesle.

"Sen tam bir manyak, sapık bir piskopatsın."

Dedim dişlerimi sıkarak. Yanıma gelip çenemden tuttu öyle sıkıyorduki iki elimle elini tuttum.
Bana bakan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Yüzünü yüzüme yaklaştırarak.

"Sana öyle şeyler yaparım ki.. Sapık neymiş psikopat neymiş anlarsın."

Elini yüzümden çektiğinde gücü kalmayan dizlerimin yüzünden kendimi yere bıraktım. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı.

Ferman... Nerdesin... Gel ne olur...

*****
Cenk'in telefonunun son sinyalinin olduğu bölgeye gelmiştik.

Burada nereden baksak 50 tane villa vardı. Herbirine tek tek girerek aramaya başladık. Evleri bahçeleri garajları heryeri arıyorduk.
Ama girdigimiz evlerden eli boş çıktık. Her taşın altına bakmam gereksede Aslı'yı bulacaktım.
Onu bulmadan dönmeyecektim. Devam ettik evlere bir bir ve sessiz şekilde girmeye...

Kaç eve baktık bilmiyorum ama gün doğmaya başlamıştı. Artık kabul ettim bura da değildi. Ama yinede bakacaktım bütün evlere.

Gün doğmuş sabahı bile geçmişti. Öğlen oluyordu.
Allahın cezası piç.
Nereye saklanmıştı. Aslı'yı nereye sürüklemişti.
Yanında durduğum arabaya tekmeler atarak bağırıp çağırmaya başladım. Şuan çaresiz sadece bekliyordum.

Savaşı bekliyordum.
O piçin telefonunu tekrar açmasını ve sinyali tekrar yakalamayı bekliyordum. Çünkü o şerefsiz telefonunu kapatmış başka sinyal almamızı engellemişti.

Aklımı kaçırmak üzereydim.
Neden. Neden her seferinde bizi buluyor bu or****ço******ı neden neden neden.

"Allahım yardım et." Dedim dişlerimin arasından
Yumruğumu kaputa geçirdim üst üste.

Zafer :
"Abi sakin ol. Bulacağız merak etme."

"Pardon. Bir şeymi var."
Duyduğum sesle arkamıza döndük.

Yaşlı bir adam alık alık bize bakıyordu.

Zafer:
"Yok bişey amca sen işine bak.
Biz sadece dinlenmek için durduk."

"Ha öylemi. Dünkü arabadan sonra birde sizi görünce bir şeyler oluyor sandım. Buralara pek araba gelmez de. Hadi iyi günler."

Adamın söylediği cümleyle hızla yanına gidip kolundan tuttum.

"Amca dur. Dünkü arabamı? Burdan başka bir araba dahamı geçti. Nasıl bir arabaydı? Ne renkti. "

"Buralara kimse gelmez bu zamanlarda. O siyah fıstık gibi arabayı görünce şaşırdım haliyle. Önünde yıldızı bile vardı."

"Yıldız mı? Nasıl yıldız."

Amca meraklı bakışlarımız eşliğinde bizim arabalara baktı.

" Hah! şundan, şu yıldızdan." Dedi.
Benim arabanın önündeki amblemi göstererek.

Zafer:
"Bu o mersedes abi."

Amcanın kolundan tuttum.

"Amca ALLAH aşkına söyle ne yöne gitti o araba."

"Hayırdır oğul ne bu telaş."

"Amca itin biri nişanlımı kaçırdı. Başına birşey gelmeden onu bulmam lazım. Ne olur söyle hangi yöne gitti o araba. "

"Vay deyyus demek öyle. Bilseydim burada engel olurdum ona."

Sefer araya girdi.

"Amca kurban olayım susta nereye gitti o araba onu de hele."

Amca etrafa bakarak,

Şu yoldan aşağıya indi. Ama o yol ıssız ev falan yok.
Yarım saat 40 dakka bir yol gittikten sonra ağaçlık ve yamaç bir yer çıkıyor karşınıza. Tek tük evler var."

"Arabalara gidiyoruz." Dedim.

"Amca abim nişanlısını bulsun gelip elini öpecem." Dedi Sefer arabaya binerken.
Hepimiz arabalara binerek amcanın tarif ettiği yöne sürdük arabaları. Öğlen olmuştu çoktan. Akşam olmadan bulmalıydım onu.

"Geliyorum Aslı'm.Geliyorum biraz daha dayan."

*****

Şömineni yanına yere çökmüş öylece bekliyordum. Gece olmuştu. Cenk ise karşıma geçmiş beni izliyordu.

Sonra elini cebine sokarak yüzüğümü çıkardı.

Gördüğüm anda "Ver yüzüğümü." Diyerek öne atıldım. Yüzüğümü elinden almak istedim.
Ama sol eliyle beni tutarken sağ eliyle yüzüğümü arkasına sakladı.

"Rahat dur." Dedi sinirle.
Çaresiz yerime oturdum.
İstesemde daha fazla öne gidemezdim zincir engelliyordu.
Ben yerime oturunca.
Yüzüğü tekrar önüne getirip baktı inceleyerek.

"Çokta güzel değil.
Sana nasıl böyle birşey alır.
Çok basit." Dedi.

Sonrada tekrar cebine soktu.

"O yüzüğü ben seçtim geri zekalı."

"Onu gerçekten seviyor olamazsın."

"Sen sevgi ne biliyormusunda. Sevip sevmediğimi soruyorsun. "

"Sevgi ne bilmiyorum evet.
Annem belki biraz ama babam hiç bir zaman sevmedi beni.
Lisede bir kız arkadaşım oldu.
Onu çok sevmiştim.Gerçekten çok,çok sevmiştim..
Ama oda beni başka biriyle aldattı.
O günden sonra kimseyi sevmedim. Kızlarla sadece gönül eğlendirdim.
Taki seni görene kadar.
Sen başkasın, farklısın benim için. Sevdiğim birini bulmuşken tekrar kaybedemem. Seni o adama vermem."

"Senin bir doktora ihtiyacın var bence.
Çok iyi bir doktor tanıyorum.
Adı Aylin. İşinde çok iyi.
Bence ona bi görün.
Sana yardım da ederim.
Sağlıklı düşünmüyorsun.
Benden sana ne sevgili ne başka birşey olmaz.
Ben Fer-ma-nı se-vi-yo-rum.
Hemde çok.

Bana baktı soğuk gözlerle.

"Ne kadar çok meselâ."

"Çok."

"Ne kadar çok?!
Mesela canını acıtacak kadar çokmu.
Ateşte yanmayı göze alacak kadar çok mu? Hı! Ne kadar çok."

"Ne demeye çalıştığını anlamaya çalışarak baktım."

Elini tekrar cebine sokup yüzüğümü çıkardı. Kaşlarını çatarak tekrar baktı.
Bana gösterdi yüzüğü. Sonra da hiç düşünmeden şöminenin içindeki ateşe attı.

Bir Cenk'e bir ateşe baktım.
Hemen yerimde doğrulup elimi ateşe sokarak, Cenk'in şaşkın bakışları arasında, ateşten anında ısınmış kızgın yüzüğümü alevlerin arasından aldım.
Cenk hızla elimi çekerek,

" Seni aptal ne yapıyorsun. Bırak onu elin yanacak." Desede, acıdan gözlerimden yaş gelsede, sıktığım dişlerimin arasından inlesemde bırakmadım yüzüğümü.

Cenk elimi , "Bırak şunu aptal kız." diyerek zorla açtı. Yüzüğüm yere düştü. Elime baktık ikimizde. Alyansımın izi avucumun tam ortasına işlenmiş gibi görünüyordu.
Daire şeklinde yanmış kabarmıştı.

Acıyla gülümsedim. "Artık kimse yüzüğümü alamaz hep benimle olacak." Dedim,dişlerimin arasından.

Bana baktı. Gözlerinde şaşkınlık ve kızgınlık vardı.
"Kalk çabuk elini suya sokalım." Dedi beni hızla kaldırıp çekerek.
Ama unuttuğu şeyle anında yere düştüm.
Cenk beni mutfağa doğru çekerken ayağımdaki zincir geriye çekmişti.

"Lânet olsun." Dedi Cenk zincire bakarak.
Sonrada hızla cebinden anahtarı çıkarıp asma kiliti açtı. Sonra yine beni hızla kaldırıp mutfağa götürerek, açtığı çeşmeden akan suyun altına tuttu elimi.

İlk önce çığlık atsamda sonra iyi geldi su. Elimi 2 dakika kadar suya tuttum.
Acısı hafiflesede sudan çıkarınca yanmaya tekrar acımaya başlıyordu.
Tekrar suya tutarken etrafa bakıyordum çaktırmadan. Tezgahın üzerindeki küçük su testisini görünce aklıma gelen şeyi yapmaya karar verdim o an.
Hızla elimi Cenk'in ellerinden çekerek testiye uzandım. Elime aldığım gibi Cenk'in kafasına geçirdim. O an elimdeki acı on kat artsada aldığı darbeyle Cenk'i yere sermeye değmişti. Testi dağılırken Cenk başından akan kanla yere yığılıp kaldı. Hemen yanına eğilip cebindeki telefonunu aldım.

Açtım. Ama şifreliydi. "Allah belanı versin Cenk." Dedim.
O an uyanıp elimdeki telefonu tuttu.

***********************************
Bölüm sonu canlarım Beğeni ve yorumlarınızı merakla bekliyorum

 

Loading...
0%