Yeni Üyelik
74.
Bölüm

🔥D.74 Aşığım

@azamet_29_2

Sabah uyandığımda sağ elim ve sağ bacağım yanımda yatan Ferman'ın üzerindeydi.
Kendimi böyle görünce anında geri çektim elimi ayağımı.
Kendimi iyice salmışım ben ya.

Ama ne yalan söyleyeyim güzel bir uyku çekmiştim.
Huzurlu bir uyku.
Bu kez rüya bile görmemiş sabaha kadar uyumuştum.

Benim kıpırdanmalarım Ferman'ı da uyandırdı.

"Aslı rahat dur senin yüzünden sabaha kadar uyuyamadım.
Bırak biraz daha uyumak istiyorum. "

"Benim yüzümden uyuyamadın mı? Ben ne yaptım ki."

"Sabaha kadar elin ayağın üzerimdeydi." Dedi uykulu.

"Hiçte bile ben öyle uyumam bir kere" Dedim inkar ederek.

"Sen nasıl uyuduğunu bilmiyorsun güzelim. Susta uyuyayım."

"Tamam, sen uyu benim kalkmam lazım. "

"Yat Aslı. "

"Ya kalkmam lazım diyorum."

"Neden Aslı neden?" Dedi sinirle aniden kalkarak.

"Yah. Banyoya gidecem bırakta gideyim."

"Öyle desene güzelim."

Dedi yumuşayarak.

"Ferman."

"Söyle. "

"Sende de iki kişilik olabilirmi."

"Bu nerden çıktı şimdi."

"Sakinken aniden sinirleniyorsun.
Sinirliyken birden yumuşuyorsun."

"Abartıyorsun."

Dedi gülümseyerek.
Sonra ayağa kalkarak.
Benim olduğum tarafa geçti.
Yavaşça kucağına aldı beni.

"Ben kendim giderdim. "

"Olmaz.
Kağan bir kaç gün üzerine basmasın Dedi."

"Bir kaç gün hep böyle kucakta mı gezeceğim. "

"Evet. Ben şikayetçi değilim."

Buğulu gözleriyle gözlerime bakıyordu.

"İyide sen evde yokken ne olacak. "

"Merak etme. Bir kaç gün evden yürüteceğim işleri."

Dedi burnumun ucundan öperek.
Sonrada beni kucağında banyoya götürerek yere bıraktı.

"Tamam sen çıkabilirsin. "

"Ben odama gidip geliyorum.
Kendi başına geçme odaya."

"Tamam, tamam."

Ben banyodayken Ferman odasına gitti.
Banyoda işimi bitirip sonrada sol elimle yüzümü yıkayıp kapının önünde sol ayağımın üzerinde bekledim.

"Aslı.?"

"Burdayım."

"Giriyorum."

İçeriye girip beni yeniden kucağına alarak yatağa bıraktı. Üzerine rahat ev kıyafetlerinden giyip gelmişti.

"Pansumanını yapalım sonra aşağı ineriz."

"Tamam. "Dedim başım önümde.

Ferman yatağın yanına pufu çekip üzerine oturdu.
Eşofmanımı yaranın üzerine kadar sıvadı. Dün farkına varmadığım ama az önce dank eden şey, Ferman'ın bacağımın neredeyse tamamını görüyor olmasıydı.

"Şey. Aslında kendim yapabilirim"

Dedim, eşofmanımı tutarak.
Ferman bana baktı. Gözleri kısık şekilde.

"Ne oldu yoksa benden mi utandın."

Dedi gülümseyerek.
Bense sadece önüme bakıyordum.

"10 gün sonra.
Ah pardon 9 gün sonra benim karımsın nasılsa."

Dedi bu kez pis pis sırıtarak.
Bir yandanda sargıyı açmıştı bile.

"Ya ne diye beni utandırıp duruyorsun ya."

Diyerek elimle omuzuna vurdum sinirle.
Ama öyle bir acıdı ki. Diğer elimle elimi tuttum, acıdan sulanmış gözlerle.

Bana bakarak sesli şekilde gülmeye başladı.
Ben ise elimdeki acıyı çoktan unutmuş karşımda gülen adama bakıyordum. Hemde alık alık kocaman gözlerle.

"Gülme." Dedim belli belirsiz.
Niyetin beni öldürmek değilse gülme."

Duyduğu şeyle bana baktı.

"Sen gülünce kalbim ritmini şaşırıyor. Gülme."

Ferman sustu bana baktı sadece.
Gözlerime bakıyordu.

Gözlerimi gözlerine kilitledim. Kendimi yatağın ucuna doğru çekerek
kollarımı Ferman'ın boynuna doladım.
Dudaklarımı dudaklarına bastırdım gözlerimi kapatarak.

İlk defa bu kadar istekli öpmüştüm.
Oda beni belimden tuttu elleriyle. İstekle karşılık verdi. Uzuun bir öpüştü.

Sonunda Ferman geri çekilerek.

"Aslı'm uslu dur yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."

Dediği şeyle anında geri çekildim. Bu kez gerçekten kıpkırmızı olmuştum.
Bir an kendimi tutamamış Ferman'a yapışmıştım resmen.

Hemen önüme dönüp ellerime baktım sadece. "Şey ben.. Öz.."

Çenemden tutarak başımı kaldırdı.
Gözlerim anında gözlerini buldu yine.

"Özür dileme. Güzelim. "

Dedi alnımdan öptü yine.
Sonra gözlerini bacağımdaki yaraya çevirdi.
Bakışları anında değişti dikişleri görünce.

Parmaklarını dikişlerin üzerinden gezdirdi.

"Canın çok yandı mı ?"

Dedi dişlerini sıkarak.

"Artık geçti."

"Canın çok yandı mı? " Dedi tekrar.

"Evet."

Dedim. Sesim zor çıkmıştı.
Alev yer değişelim dayanamazsın dedi ama Cenk Alev'i öğrenmesin diye izin vermedim Alev'e.

Ferman yavaşça eğilip bacağımdaki yaradaki dikişi öptü yavaşça.
O an bütün vücudumdan elektrik geçti sanki. Sonra yarayı pansuman etti. Ve tekrar sardı.
Bende sessizce onu izledim sadece.

"Eline bakalım şimdi." Dedi.

Elimi uzattım.
Sargıyı yavaşça açtı.
Yüzü yine değişti.
Avucumun içini çevirip baktı. Yüzüğün izi hâlâ duruyordu. Gözlerinin mavisinin öfkeden siyaha döndüğünü gördüm. Çenesinin seyirdiğinide. Sonra yavaşça krem sürdü bir yandan da üfledi.

"Ferman." Dedim.

"Geçmişte kaldı. "

Avucumun içinden öptü bu kez.
Sonra kremleri yanık yere iyice sürerek yeniden sardı.

"Tamaam." Dedi.

Bu kadar.
Ben daha fazla adam öldürmeyi düşünmeden hadi aşağı gidelim."

Dedi eşofmanımın paçasını düzelterek.

"Tamam." Dedim, yine ellerimi çocuk gibi yukarı kaldırarak ve gülümseyerek.

Hâlinden hiç şikayet etmeden kucağına aldı beni.

" Seni çok seviyorum Aslı'm " Dedi kulağıma eğilip fısıldayarak.

" Ben.. Bende seni seviyorum. " Dedim biraz kekelesemde.

Birlikte odadan çıkarak merdivenlere oradanda aşağıya salona indik.

Salonda Gülce ve Kerem bizi bekliyordu.

"Hadi abicim ya. Açlıktan öldüm.
Sizi bekliyoruz yarım saattir."

"Acelen ne oğlum."

"Randevusu var abicim, randevusu ondan."

Dedi Gülce elini dudaklarına götürerek gülerken.

İkimizde Kerem'e baktık.

"Abla ya sanada bişey söylenmiyor."

"Ne oluyor lan.
Sen anlat o zaman."

"Bi şey yok abi ya ablamın abartması."

"Elif'le buluşacakmış abi."

"Ne!" Dedik aynı anda Ferman ile birlikte.

"Ablaaa.."

"Ne var bunda ya. Niye utanıyorsun."

"Aa! Gerçekten mi? Çok sevindim Elif çok iyi bir kız,çokta akıllı."

"Oğlum kızı eve bırak dedik randevumu ayarladın."

"Ya öylesine. Ders arası bir kahve teklif ettim. Oda olur dedi."

"Ben anlamıştım zaten. "

"Neyi."

"Önemli değil." Dedim sırıtarak. Ferman hadi indir beni artık belin ağrıyacak."

Birlikte mutfağa geçerek masaya oturduk. Ben yine ayağımı ikinci bir sandalyeye uzattım.

Kahvaltıdan sonra Kerem çantasını alıp koşarak fırladı gitti.

Gülce ye baktım.

"Sen gitmiyor musun?"

Dedim.
Sinsi bir gülümseme ile bana baktı.

"Birkaç gün evdeyim yengecim seninle birlikte hazırlık yapacağız.
Düğünün olduğunu unuttun mu yoksa. "

"Aa. Evet öyle birşey vardı değilmi." Dedim sesli gülerek.

"Abicim, sen odanda çalışırken bizde yengecimle gelinlik modellerine bakacağız. Kına gecesi için de bindallı."

"Ya kına gecesi neymiş?
Onu atlasak. "

"Olmaz.
Kına gecesi şart."

"Ama bişeyi unutuyorsun. Gülce."

"Neymiş yengecim."

"Kına gecesi 2 kişiyle olmaz. Kimin geleceğini düşünüyorsun."

"Elif , ben, sen, Esma teyze ve okuldaki arkadaşlarım.
Benim sınıftaki kızlar yeter merak etme. Hem bizimkiler sizinkiler gibi kıskanç şımarık kızlar değil.
Akıllı uslu terbiyeli kızlardır. "

"Bence gereksiz."

"Sen karışma abi ya.
Olmuşken tam olmalı."

"Neden?
Kına olmayınca düğün engelimi var.
Nikahı kıymıyormu gelen memur. "

"Abi sen anlamazsın."

"Sen kaç kere kına yaptım Gülce hanım."

"Yaaa. Abii.."

"İyi madem ne haliniz varsa görün.
Alkol falan istemem. Ona göre. "

"Yok artık abi.
Kınada içkimi içeceğiz."

"Ben uyarayım da.
Sizden kuşkum yok. Cesaret dahi edemezsiniz. "

Dedi Ferman tek kaşı havada.

"Ama o okul takımına hiç güvenmiyorum."

Onlar tartışırken ben sadece izledim.
İnanamıyorum. Şuan benim..Bizim düğünümüzü konuşuyorduk.

"Tamam ben ofise geçiyorum."

Dedi Ferman kalkarken.
Sonra beni yine kucağına alıp.

"Gel güzelim." Dedi.
Salona getirerek koltuğa bıraktı.

"O gelinliği nasıl seçeceğinizi anlatmama gerek varmı?"

"İkimizde Ferman'a bakarak. Kaşlarımızı kaldırdık.
Ne diyeceğini biliyorduk."

Açık olmayacak. Kısa olmayacak. Heryerin görünmeyecek.
vs.vs. klasik kıskanç damak sözleri.

"Güzel." Dedi Ferman merdivenleri çıkarken.

"Ve tek başına kalkmayacaksın.
Beni çağır gerektiğinde."

Dedi dönüp,son olarak.

"Ne merakıymışsın sende beni taşımaya. "

"Bir şeymi dedin. "

"Yok. Çağırım dedim."

Diye lafı çevirdim anında.
Durduk yere atışmaya gerek yoktu.
Gülce gülerek yanıma oturdu.

"Bu olanlara inanamıyorum. Nihayet evleniyorsunuz."

"Bende inanamıyorum.
Hastaneden kaçarken şu anki halimi gösterseler aklınızı kaçırmışsınız derdim. Oysa şimdi oturmuş gelinlik seçiyorum."

"Geçmiş geçmişte kaldı Aslı.
Geçmişi düşünseydim ben hala hayalet gibi geziyor olurdum."

"Gülce?"

"Efendim."

"Sen nasıl...?"

"Ben nasıl mı aklımı kaybettim."

Dedi Gülce önüne bakarak.
Sonra devam etti.

"Annemi ve babamı yanımda vurdular. Dışarıdaydık yalnızdık abim yoktu. Kerem yoktu. Korumalar vardı ama... Onlarda...
İkisininde nasıl öldüklerini nasıl can çekişdiklerini izledim.
Çünkü ne kaçabildim ne yardım isteyebildim. Orada öylece donup kalmışım. Hiç konuşmadan tepki vermeden saatlerce.
Sonra abim gelmiş.
Beni bulmuş. Anne ve babamın başında heykel gibiymişim.
Tek hatırladığım abimin kendime geleyim diye bana attığı tokat.
Başkada birşey hatırlamıyorum.
Sonra o boş dünyama Aylin hanımın sesi girdi önce.
Sonra görüntüsü sonra görüntüler. Sonra sizler.

O günden sonra geçmişe hiç bakmadım. Yoksa eski halime dönerim diye korktum.
Yanımda abim var kardeşim var dedim. Hep şükrettim.
Şimdide yengem olacak."

Dedi gözlerindeki birer damlayı silerek.

"O kadar mı.?"

" Nasıl yani? "

" Yani başka biri yokmu.?"

"Kerem bir tane buldu bak."

Dedim gülümseyerek.

"Şeyy... Yok. "

"Aha yakaladım.
Var. Var değilmi?"

"Hişşşt. Bağırma lütfen."

Abim duyacak.

"Benden sır çıkmaz. Hadi söyle yengeciğine."

Dedim pis pis sırıtarak.

"Aslı sonunda çöp çatan olmayamı karar verdin.
Sende baya baya meraklıymışsın bu evlenme, evlendirme işlerine. Diyerek kahkaha attı Alev.
Zilli arkadan arkadan yerlerde yatıyor gülmekten. "

"Sen karışma Alev."

Alev'in bana laf sokmasını öteleyip.

"Hadi Gülce bana anlatabilirsin.
Sınıftan mı? Yoksa okuldan mı?" Dedim.

" Okuldan.
Başka bişey sorma lütfen. "

"Tamam tamam. Sonra yine konuşuruz.
Hadi bana gelinlik bakalım arada sende beğenirsin belki bir tane kendin için. "

Dedim sesli gülerek.
Gülce kıpkırmızıydı.
Elimizdeki kataloglardan saatlerdir gelinlik ve bindallı baktık.
Hepsi birbirinden güzeldi.

"Artık gözlerim sulanmaya başladı benim." Dedim.

"Bende yoruldum.
Beğendiklerini işaretledik. Bir iki gün sonra gider butikte denersin karar verirsin.

"Benim biraz da derslerime bakmam lazım..
Abimi göndereyim mi? "

"Gerek yok.
Bırakalım çalışsın. Ben biraz burada televizyon izlerim sen rahatına bak."

"Ama önce bana televizyonu
açarmısın. Bir de kumanda lütfen."

Gülce televizyonu açıp kumandayıda bana bıraktıktan sonra odasına gidince bende koltuğa yanlamasına yatıp televizyondaki kanalları gezmeye başladım.
Saçma sapan kadın ve yemek programlarından başka birşey bulamadım.
Sonunda bir müzik kanalı açarak sesini kıstım. Gözlerime bastıran uyku ile gözlerimi kapattım.
Ne zaman sıkılsam yada gözüm yorulsa uykum gelir.

Gözlerimi kapatarak uykuya doğru geçiş yaptım.

*****
Neredeyim?
Burası...
Orman... Orman?

"Aslı benden kaçamazsın.
Boşuna uğraşma. Ben buraları avucumun içi gibi bilirim. Nasılsa bulacağım seni."

Cenk?

Ben... Ben neredeyim.

"Aslııı.....
Aslııı.... Beni duyuyor musuuun.?

Lisedeki kız varya.
Hani bana ihanet eden.
İşte o kız şuan nerde dersin.?
Öldü!"

"Ben neden buradayım..
Ben...Ben kurtulmuştum.
Ferman, kurtardı beni.
Ben evimdeydim.
Nasıl burada olabilirim."

"O kız.
Bu ormanda bir yerde.
Onu öldürdüm.
Çünkü beni terk edip başka birinin kollarına attı kendini.
Tıpkı senin gibi Aslı.
Senin gibi...

Bana ihanet edeni affetmem Aslı. Onuda affetmedim.
Senide affetmeyeceğim."

"Kâbus...
Kâbus bu."

Dedim korkuyla etrafıma bakarak.
Ben burada değilim.
Evindeyim.
Ferman'ın yanındayım.

"Uyan Aslı uyan. UYAN! "

Dedim ellerimle yüzüne vurarak.
Uyanamıyorum.
Neden uyanamıyorum.
Hangisi rüya.
Burasımı yoksa evdeki halim mi?
Kaçmalıyım...Kaçmalıyım...

O 'nu birdaha görmek istemiyorum.
Ormana doğru koşmaya başladım.
Karanlık... Çok karanlık.
Nereye gittiğini göremiyorum.

"Ferman! Ferman! Nerdesin?"

Ormandan çıkana kadar hiç durmadan koştum.
Nefes nefese kalmıştım.
Kalbim çatlamak üzereydi.
Tam kurtuldum derken ayağımın taşa takılmasıyla yere düşerek yuvarlanmaya başladım.
Bir süre sonra durdum.
Yerde yüz üstü yatıyordum.
Ellerim, dizlerim acıyordu.
Yavaşça yerimde doğruldum etrafıma baktım.
Çukur?
Bir çukurun içindeydim.
Başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. En az 2 metre bir çukur.
Gökyüzünde berraktı, dolunay vardı.
Etrafıma bakarak arkamı döndüm.

Gördüğüm şeyle çığlık atarak geriye doğru kaçtım.
Bu bir ceset. Bir kadın ceseti.
Yüzünü kapatan sarı saçları hala ilk hali gibi duruyordu.
Tekrar çığlık attım.
Bağırmaya başladım.

" İmdaaat!
İmdaaat! Biri yardım etsin.
Lütfen bana yardım edin.
İmdat. Kurtarıınn.!
Korkudan ölecek gibi hissediyordum şuan. Kalbimin sesi kulaklarımda yankılanıyordu.

Yerde dizlerimi göğsüme doğru çektim. Ellerimi kulaklarıma kapattım.

"Ferman!
Ferman bana yardım et."

Diyerek ağlamaya başladım.
O an Karşımda duran cesetin kıpırdadığı gördüm ellerini uzattı. Omuzlarımdan tuttu.
Bir çığlık daha attım.

"Aslı...
Aslı..."

"Uzak dur benden. Bıraak!!"

"Aslı. Aslı uyan Aslı.
Güzelim uyan burdayım."

Gözlerimi korkuyla açtım.
Karşımda endişeli bakışlarıyla Ferman'ı görmemle ağlayarak yerimde doğrulup üzerine atlamam bir oldu.
Beraber yere düştük.
Sımsıkı sarıldım göğsüne girmek istercesine.

"Aslı'm. Tamam güzelim geçti.
Sadece kabustu.
Yerdeki halının üzerinde ona sarılmış hem titriyor hem hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.

" Çok korktum.
Ordaydım. Bağ evinde. O...
O da ordaydı.
Peşimden geliyordu Ferman.
Ormandaydım kaçtım...Kaçtım.
Sonra."

Dedim tekrar hıçkırarak.

"Sonra bir çukura düştüm.
Onu gördüm Ferman.
O kızı.
O öldürdüğü kızı.

"Şiişşştt. Tamam. Geçti. Burdayım yanındayım korkma. "

"Bırakma beni Ferman. Hiç bırakma. Seninle olmayınca bütün uykular kabus."
Dedim göğsüne dahada sinerek.
Bir süre daha öylece ağladım.

"Aslı.
Daha iyiysen yerden kalkalım.
Yoksa hasta olacaksın. "

"Ha. Tamam. Özür dilerim." Dedim. Akan burnumu çekerek yüzümü gördüğüm göğsünden ayırırken.

"Korkudan ne yaptığımın farkında değilim."

Önce Ferman kalktı.
Sonra beni yerden kucağına aldı. Birlikte odaya çıkdık.
Beni yatağıma bıraktı.
Yanıma oturdu.

"Daha iyimisin."

"Hayır değilim." Dedim.Ellerim hala titriyordu.
Hâlâ o kabusun etkisindeydim.

"Uyanamadım Ferman.
Kâbus olduğunu biliyordum.
Ama uyanamadım.
Ferman...?
O. Kızın... ? "

"Bilmiyorum.
Hâlâ arıyorlar sanırım. O ibne yerini söylemiyormuş. "

"Sen nasıl..."

"Çalışmaya ara verdiğimde arayıp sordum.
Gelip sanada söyleyecektim ama uykunda çığlık atıyordun.
Birşey oldu sandım. Merdivenleri nasıl indim bilmiyorum."

"Peki ne olacak şimdi."

"Kızın anne babası şikâyetçi olmuşlar.
Bende avukatlar aracılığıyla şikayetçi oldum. Seni kaçırdığı zorla
alıkoyduğu ve yaraladığı için.
Cenk tutuklanmış.
Ama kız hakkında birşey itiraf etmemiş. Piç. İnkar ederek kurtulacağını sanıyor.

Sen merak etme cezasını çekmesi için ne gerekirse yapacam.
Sana yaptıklarını yanına bırakmayacağım.
Ölmekten kurtuldu ama sürünmekten kurtulamayacak.

Hadi kapa gözlerimi dinlen."

"Ferman."

"Efendim. "

"Yanında kalırmısın.
Yanımda..."

Sözümü tamamlayamadım.
Anında yanıma yattı.
Kolunu başımın altına uzattı.
Beni kendine çekip bağrına bastı.
Teninin kokusunu duyduğumda bütün korkularım uçtu.
Güvenli bir liman gibiydi.
Güvenli. Huzurlu.
Burnumu tenine sürttüm.

"Rahat dur Aslı karışmam.
Yarın kendini nikah masasında bulursun."

Dediğinde anında geriye doğru kaçtım. Ama kurtulamadım.
"O kadarda değil "Dedi.

"Şimdi uyu."

Korkmadan kapattım gözlerimi.
Kâbus görmeyeceğimden emindim.
Çünkü o vardı yanımda.

Gözlerimi açtığımda yatakta yalnızdım.
Oda karanlıktı. Ferman yoktu.
Sızıp kalmıştım.
Bu adam benim için tam bir uyku limanı. Yine çok huzurlu bir uyku uyumuştum.
Kapı açılınca Fermanı gördüm.

"Uyanmışsın."

"Evet. Saat kaç."

"Akşam 8 oldu. "

"Elif geldi. Ders notlarını getirmiş."

Dedi yanıma gelerek.
Tam kucağına alacakken.

"Artık yürüsem hep böyle olmuyor. Lütfen."

"Olmaz."

"O zaman gelmem."

"Ne yani gelmeyecekmisin?"

"Hayır." Dedim kollarımı bağlayarak.

" Saçmalama. Bacağın acıyacak."

"Acımaz artık daha iyi."

" Tamam inatçı keçi.
Merdivenlerden inince yürürsün.
Acıyınca kucak deme almam."

"Anlaştık " Dedim kollarımı kaldırarak.

Beni kucağında merdivenlerden aşağıya kadar götürdü. Sonra indirerek yere bıraktı.

Evet yürürken acıyordu biraz.
Ama bana bakan Ferman'a kucağına al demiyecektim.

Elif'i görünce hoş geldin diyerek yanına gitmek için aksayarak yürümeye çalışırken bir ara dişimi sıkınca

Ferman sinirle gelerek beni kucaklayarak götürüp koltuğa bıraktı.

" Keçi. " Dedikten sonra mutfağa doğru gitti.

Arkasından dil çıkarıp. "Sensin."

Dedim.

Elif'e baktığımda halimize gülüyordu.

"Eee.. Elif. Bugün nasıldı okul.
Özledim valla. Ders notlarımı getirmişsin."

"Notlardan başka daha ne haberler getirdim bilsen."

"Ne haberi ne oldu.
Okul falan mı yandı yoksa."

"Öylede diyebiliriz.
Gördüğüm şeyle okula ateş topu düşmüş kadar oldu.
Resmini çektim.
Görünce sende hak vereceksin."

"Ne oldu ya bak çok merak ettim şimdi."

Elif çantasının dibinde bir süre telefonunu arayıp bulduktan sonra açmak istedi.
Ama olmadı çünkü şarjı bitmişti.
Sonra bir sürede kabloyu aradı.

Telefona takarak koltuğun arkasındaki prize taktı ucunu.

Bir sürede açmak ve şifre girmek için bekledik.

"Elif beni sinir bastı ha. " Dedim.

" Afedersin. Ama değecek. "

Dedi gülümseyerek.
Sonunda açmayı başararak galeriye girdi.
Resmî açarak telefonu bana çevirdiğinde ağzım açık resme baka kaldım.

Kocaman bir afiş.
Eni 10 metre falan üzerinde de Ferman ve benim resmimiz.

Ferman Demirdağ ve Aslı Mavişah' ın
Demir oteldeki düğününe bütün okul davetlidir.

Altındada tarih ve saat.

"Ben böyle birşey görmedim Aslı."

Dedi Elif. Okulun bahçe duvarına takılmıştı.

Hızla arkamı döndüm.
Sessizce bizi izleyen Ferman diğer koltuğun kenarında oturuyordu.

Bana bakıyordu gülümseyerek.
Ben bu adama Aşığım.

************************************

************************************

Bölüm sonu canlarım Gelecek bölümde görüşmek üzere.

Loading...
0%