Yeni Üyelik
78.
Bölüm

🔥D.78 Karım

@azamet_29_2

Sabah gözlerimi açtığımda yalnızdım.
Ferman oturma odasında olmalıydı.

Dün geceki halimi hatırlayarak kendimi yatağa dahada gömdüm.
Örtüyü tamamen üzerime çekerek içinde kaybolmak istedim.

Ama az sonra yatağın uç kısmı çökünce Ferman'ın geldiğini anladım.
Yataktan çıkmak istemiyordum.
Tam bir hayal kırıklığı yaşatmıştım Ferman'a.

"Aslı.
Hadi kalk uyanık olduğunu biliyorum."

"İstemiyorum.
Burda kalsam olmaz mı?"

"Neden. "

Sessiz bekledim.
Üzerimden örtüyü kaldırdığında sadece yatağa bakıyordum.
Usulca yanıma yatarak gözlerime baktı.
Bense hala açıkta görsel şölen sergileyen kaslı vücuduna bakıp sonrada hızla gözlerine çevirdim bakışlarımı.

"Hayal kırıklığı... "

Cümlemi tamamlayamadım.
İşaret parmağını dudağına bastırmıştı çünkü.
Sonra sol elini yanağına koydu.
Gözleri hala gözlerimdeydi.
Sonra dudaklarıma kaydı bakışları.
Yaklaşarak dudaklarıma bastırdı dudaklarını.

O beni tutkuyla öperken ben sadece gözlerimi kapatıp bekledim ne yapacağımı bilemeden.
Dudakları ateşti, kordu.

Ferman benden uzaklaşırken gözlerimi açarak baktım.
Bu kez burnumun ucundan öperek,

"Hadi kalk kahvaltıyı odada yapacağız.
Sonra aşağı inip biraz dolaşalım." Dedi.

Bense hâlâ az önceki öpücüğün etkisinde alık alık bakarak,

"Olur." Dedim.

Kızarmış yanaklarımıda alıp banyoya girdim.
Elimi yüzümü yıkayıp çıktım.

Üzerime rahat bir kıyafet olarak yazlık geniş siyah bir pantolan üzerine beyaz salaş bir gömlek giyip saçlarımı at kuyruğu yapıp beyaz bir bağ ile bağladım.

Oturma bölümüne geçtiğimde Ferman camdan muhteşem manzarayı izleyerek beni bekliyordu.
Yine kumaş pantolon ve gömlek ile harika görünüyordu.
Benim geldiğimi görünce kahvaltı masasına oturdu.
Bende karşısına geçip oturdum.
Kahvaltımızı yaparken sordu.

"Nereye gitmek istersin."

"Bilmem. Sen daha iyi biliyorsun bu şehri, sen söyle. "

"O zaman altıncılar ve baharatçılar çarşısına gidelim.
Dışarda da gezeriz biraz.
Akşam yemeğine döneriz.
Ne dersin? "

"Olur." Dedim gülümseyerek.

Birlikte güzel bir kahvaltı ederek hazırlanıp çıktık.
Asansörden indiğimizde lobinin kalabalığını görünce.

" Ne kadar da kalabalık. " Dedim.

" Dünyanın bir çok yerinden geliyorlar buraya.
Zengin insanların gözde yerlerinden biri. "

Dedi Ferman dışarıya doğru yürürken.

"Ferman Demirdağ!"

Duyduğumuz sesle biran yerimizde durduk.

"Fermaan!"

İkinci kere duyunca arkamıza dönüp sesin geldiği yöne baktık.

Uzun boylu güzel bir kız gelerek Ferman'ın boynuna sarıldı.

Gördüğüm şeyle şok oldum.

"Yok artık ya burada da mı?"

"Evet sensin Ferman.
Seni arkadan bile tanıdım. "

"Jasmin?
Sen?
Burada.?"

Dedi Ferman kızın ellerini boynundan uzaklaştırarak.

Jasmin:
Elleri arkasında.

"Evet tatile geldim."

"Geldik diyecektin sanırım sevgilim."

Arkadan gelen genç adam Jasmin denen kıza sol koluyla arkasından sarılırken,

"Merhaba Ferman Bey."

Dedi elini uzatarak.

"Ben Alperen Yıldırım. Jasmin' in sözlüsü."

Ferman uzattığı eli istemeye istemeye sıktı.

"Henüz değil Alperen."

Dedi Casmin elini belinden itekleyerek.
Ferman da elini belime dolayarak yanına çekti beni.
Buda eşim. Aslı Mavişah Demirdağ.

"Merhaba." Dedim biraz soğuk şekilde.

Bu kızın bu sulu haline sinir olmuştum.

"Demek doğruymuş.
Yılların bekarı ve kızların gözdesi Ferman Demirdağ evlendi ha."

Bana doğru eğilerek.

" Nasıl ikna ettin bana anlatmalısın." Dedi sırıtarak.

"Sanane be kadın sanane." Dedim. Ama içimden.

"Eğer müsaitseniz birlikte bir kahve içelim ne dersiniz."

Dedi Jasmin bir bana bir Ferman'a bakarak.
Ferman izin alır gibi bana bakınca çaresiz sadece başımı salladım.

"Olur çıkmadan bir kahve içelim sonra şehirde gezeceğiz karımla."

Dedi Ferman.

Karım demesi benim olduğu kadar Jasmin'in de dikkatini çekmiş yüzü değişmişti.
Ferman bilerek söylemişti.

Birlikte masalardan birine oturduk.
Kahvelerimizin siparişini vererek beklemeye başladık.
Sohbet başladığında ben sadece dinleyici olarak oturuyordum.
Doğrusu bu kızla sohbete hevesli değildim.

Ferman:

"Jasmin tebrik ederim. Demek sözleneceksiniz. " Dediğinde.

Jasmin Alperen'e baktı.

"Baban nasıl son görüştüğümüzden buyana."
Diye devam etti Ferman.

"Babam iyi değil Ferman.
Şirket ile ilgili sıkıntıları var.
İflasın eşiğine geldik.
Babam intihara kalkıştı.
Hastanede yattı bir süre. Pisikolojisi iyi değil. Ama sağ olsun Alperen bize destek verdi.

Alperen Jasmin'e bakarak elini tuttu.

"Bunda senin payın çok sevgilim. Sana olan aşkım servetimden daha büyük."

Bir an ağzına vurma isteği geldi içimden.
Bu sözlerle Ferman'ın bakışları da değişmişti.
Şuan kafasının içinde Alperen'i boğazlıyor olmalıydı.
Jasmin sadece gülümsemeye çalıştı.

Telefon sesiyle Alperen'e baktık.
Ekrana bakarak,

" Özür dilerim buna bakmam gerekiyor.
Hemen geliyorum sevgilim."

Diyerek Jasmin'i yanağından öptü ve kalkarak telefonla konuşmak üzere uzaklaştı.

O arkasını döner dönmez Jasmin çaktırmadan yüzünü sildi.

O sırada da kahvelerimiz geldi.

Ferman:

"Jasmin.
İşin doğrusu ne.
Bu Alperen dallaması ne ayak."

"Ne demek istediğini anlamadım." Dedi Jasmin.
Kahvesinden bir yudum alarak.

"Jasmiinn!"

Jasmin derin bir nefes alarak,

"Sana yalan söylemeyeceğim Ferman. Alperen ile görüşmem benim isteğim değil babamın isteği.
Eğer işleri daha da kötüye gitseydi yaşayamaz kendini kesin öldürürdü.
Alperen ile tanışıklığımız eski. Babama benden hoşlandığını niyetinin ciddi olduğunu söylemiş. Maddi destek olmak istemiş. Babamda..."

"Babanda seni ona sattı mı?"

Dedi, Ferman.
Nefretle bakıyordu Alperen'e.

"Hayır. Yok. Öyle değil.
Alperen iyi biri.
Bana iyi davranıyor. Belki gerçekten seviyor da."

" Ya sen Jasmin?
Onu gerçekten seviyor musun?
Bu dallamanın her yerinden akıyor yapmacık olan hali.
Bunu fark etmediğini söyleme."

Jasmin Alperen'e baktı.

"Belki.
Ama...Ama... Buna mecburum babam için."

Kaşlarım hava da Jasmin'e baktım.

"Baban için öylemi?
Kendin için değil de babanın borçları için öylemi?
Bu yüzden, seni sevmeyen ve senin de sevmediğin birine mi vereceksin hayatının kalanını."

Dedim bir anda.

Hem Ferman hem Jasmin bana baktılar.

"Sen kurbanlık mısın?
Başka bir çare düşünmek yerine senin hayatını duygularını hiçe sayıp başka bir erkeğe peşkeş çeken baban...

Dedim ve durdum.
Sonra sinirle.

" Ölsün daha iyi." Dedim.

Sinirle söylediğim şeye kendim bile inanamamıştım.
Ama gerçekten bu durumu bana saçma gelmişti.
Kızını borçları için başka bir adama vermek bence onu eliyle öldürmekten beterdi.
Üstelik kendini öldürmekle tehdit ediyordu.

Ferman bana bakıyordu şaşkın.
Ama gözlerimdeydi bakışları.

"Aslı'yım." Dedim gözlerimi devirerek sessiz.

Bu sözler Alev'in ağzından çıkarcasına çıkmıştı dudaklarımdan.
Şaşırması normaldi.

"Aslı haklı.
Başka bir çare düşünmeli baban senin hayatın üzerinde oynamak yerine.

Peki sen.
Bir ömür boyu bu adamı yanında istiyor musun?
Mutsuz bir hayat istiyor musun?
Bunu iyi düşün."

"Hayır. "
Dedi üzgün başını iki yana sallayarak.

"O zaman yapma."

"Ama babam...
Babam için yapmam gerekiyor. "

"Henüz yolun başındasınız.
Emin olmadığın bir şey yapma Jasmin.
Dönecekse buradan döner. "

Kahvelerimiz biterken gelebildi Alperen.

"Sevgilim kalkalım arkadaşlar bizi bekliyor."
Sizlerle tanıştığımıza gerçekten memnun oldum Ferman bey, Aslı Hanım. Yine görüşmek dileğiyle."

Dedi ve koluna girdiği Jasmin ile birlikte masadan uzaklaştı.

Ferman hâlâ arkasından nefretle bakıyordu.

"Kim bu Jasmin."

"Eski bir arkadaş."

"Sana aşık olanlardan biri sanırım.
Evlendiğin için çok üzülmüşe benziyordu."

"Eminim üzülmüştür. Bana âşıktı çünkü."

Yüzüne baktım kaşlarım çatık.

"Hemen kızma kıskanç karım benim.
O bana aşıktı.
Ona karşı kardeşlikten başka hiç bir duygu beslemedim.
Hiç bir zaman umut vermedim. Sonunda da pes etti ve yakamı bıraktı.
En son okuldan biri ile çıktığını söylemişti ama iş Alperen dallamasına kadar gelmiş.
Hayatının hatasının sınırında şuan.
Umarım yanlış bir karar vermez.

Hadi bizde kalkalım daha çok yer var gezeceğimiz."

Birlikte otelden çıkarak bizi bekleyen Zafer'in yanına geldik.
Arabaya bindiğinizde.

Ferman:

"Altıncılar çarşısına gidelim." Dedi.

Zafer,

"Tamam abi."

Etrafı gezerken geçtiğimiz yerleri hayranlıkla izliyordum.
Ferman da bu yerler hakkında kısa bilgiler veriyor tur rehberliğimi yapıyordu.

Önce altıncılar çarşısına geldik.

Önce altıncılar çarşısına geldik


Bir süre gezdik çarşıda.
O kadar çok altın ve çeşit vardı ki koca bir gün gezsek bile bitmezdi.

Ferman dükkanlardan birine girerek " İstediğini seç.
Bu günümüzden bir hatıra alalım." Dedi.

Etrafa baktım çok çeşit vardı.
Baya bir inceledikten sonra görür görmez beğendiğim tek şeyi seçtim.

"Bu.
Bunu sadece bunu alalım. Başka bir şey almaya gerek yok." Dedim

Sedef taş üzerine altın çerçeveli ortasında altından F harfi olan ve her gördüğümde aşık olduğum adamı hatırlatacak bir kolye


Sedef taş üzerine altın çerçeveli ortasında altından F harfi olan ve her gördüğümde aşık olduğum adamı hatırlatacak bir kolye.

Ferman bana bakarken bende ona gülümseyerek baktım.

"Tamam."

Dedi. Sonra gülce ve Kerem için de hediyelikler alıp dükkandan çıktık.

Arabaya dönerken.

"Baharatçılar çarşısına gitmeyelim. Onun yerine baş başa yemeğe gidelim mi.? "
Dedi Ferman.

" Olur."

Dedim Fazla hevesli.
Çünkü acıkmıştım doğrusu.

"Seni çok güzel bir yere götüreceğim."

"Öylemi nereye."

"Biraz sabırlı ol güzelim."

Arabayla bir süre yol aldıktan sonra sahil kenarı harika bir yere geldik.

Balık restorantı olması daha da güzeldi. Balığı çok severim ve hatırladım da ben 3-4 yıldır balık yememiştim.

"Çok güzel bir yer Ferman teşekkür ederim. Uzun zamandır balık yetmemiştim. " Dedim

"O halde tadını çıkaralım."

"Çıkaralım."

Birlikte baş başa romantik bir yemek yedikten sonra.

"Kalkalım mı. Seni bir yere daha götüreceğim. " Dedi.

Elini havaya kaldırdım garsonu çağırarak hesabı istedi.
Gelen hesabı ödedikten sonra.

" Kalkalım." Dedi elimi tutarak.

Birlikte kalkıp yine bizi bekleyen Zafer'in yanına geldik.

Arabaya binip sessizce yol alırken

" Uzak mı ? " Dedim.

"Biraz ama değer. "

"Görelim." Dedim.
Ferman'ın koluna girip omuzuna başımı yaslayarak.
Caddedeki bitmez tükenmez ışıkların arasından ilerlerken gözlerim kamaştı.
Bu şehir gece daha bir başka oluyormuş.

"Geldik."

Etrafa daha dikkatli baktım nereye geldik.

Ferman genzini temizledi ve tam bir rehber edasıyla.

"Dubai'nin en çok ilgi çeken yerlerinden biri olan The Dubai Fountain,Burj Gölü'nün içerisinde yer alıyor.

Çeşme farklı boyutlarda 5 daireden ve 2 kemerden oluşuyor.
Güçlü sistemi sayesinde gösteri sırasında 22.000 galon suyu 50 katlı binaya eşdeğer yüksekliğe kadar püskürtebiliyor.

6.600 farklı noktaya yerleştirilen ışık kaynağıyla görselliği artırılan çeşme, 1.000 farklı su figürünü ve 50 değişik renk gösterimini yapabilecek şekilde tasarlanmış."

"Waaooo." Dedim gayri ihtiyari.

" İstersen tekne ile yakından izleyebiliriz yada sandalla. Yada platformdan da izleyebiliriz. "

"Tekne tada sandal olmaz . Platformdan izlesek olur mu."

"Olur güzelim."

Birlikte platformdan izledik gösterileri. Çok güzel bir gün olmuştu benim için.

"Teşekkür ederim Ferman.
Bugünü hiç unutmayacağım."

Dedim başımı göğsüne dayayıp sımsıkı sarılarak.
Bir süre öylece sarıldım sonra başımı kaldırıp gözlerine çevirdim gözlerimi.

Ama bana değil tam arkamda bir yere odaklanmış oraya bakıyordu.

Nereye baktığını merak edip o yöne döndüm.

Jasmin ve Alperen buradaydı. Ve orta yerde tartışıyorlardı. Yüzlerinin şekline bakılırsa şiddetliydi tartışma.

Bir süre izledik. Ama sonunda Ferman dayanamayıp yanlarına doğru yürüdü. Bende arkasından gittim.
Arkamda da ne ara geldiğini anlamadığım Zafer vardı.
Kesin adım adım pesimizdeydi.

Alperen Jasmin' in kolundan sımsıkı tutmuş bırakmazken Jasmin kendini kurtarmaya çalışıyor, bir yandan da.

"İstemiyorum neyini anlamıyorsun.
Bırak. Ben seninle evlenemem.
Olmaz."

Diye söyleniyordu.

Ama Alperen..

"Ne demek olmaz lan.
Boşuna mı verdim o kadar parayı. Baban olacak adama. "
Diye bağırıyordu.

En son Alperen elini Jamin' e doğru kaldırdığında Jasmin gözlerini kapatmış olacak şeyi beklerken Ferman yetişip Alperen'in havadaki elini sol eliyle tutup suratına kafasını gömdü.

Alperen yere sırt üstü düşerken.

Ferman:

"Geri bas lan. Sen kimsin de ona elini uzatırsın. İstemiyorum diyor anlamıyor musun. Zorla mı alacan. Şerefsiz. Adam değil misin.
Gurursuz. "

Alperen yerinden kalkarak burnunu silerken kin dolu bakışlar attı bize.
Sonra çekip gitti.
Arkasında Jasmin iki gözü iki çeşme ağlayarak bize bakıyordu.

Ferman Jasmin'in yanına giderek,

"Sana söylemiştim."

Dediğinde Jasmin Ferman sarılıp iyice ağlamaya başladı.

"Fırsatları da hiç kaçırmayın."

Dedim kendi kendime kıskançlık kriziyle.

"Zafer Jasmin'i arabaya götür."

"Tamam abi."

"Güzelim özür dilerim."

"Önemli değil. Artık dönelim."

Birlikte arabaya bindiğinizde Jasmin olanları anlattı.
Bizimle konuştuktan sonra Alperen den ayrılmak istemiş ama o karşı çıkmış.

"Teşekkür ederim Ferman. Yoksa sonunda..."

"Önemli değil Jasmin.
Bu gece Zafer seni hava alanına götürsün Amerika'ya dön.
Babanla konuş.
Gerekirse benimde destek olacağımı söyle. Ama bundan sonra o dallamayla iş yapmasın."

Teşekkür ederim Ferman. Dedi Jasmin yine sarılarak.

Allah'ım bir an önce dönsek iyi olacak.
Yoksa ben bu kızı gider ayak yolacağım valla.

Sonunda otele geldik.
Jasmin bizimle vedalaşarak odasına çıktı. Gecede ilk uçakla dönmek üzere Zafer hava alanına bırakacaktı.

Ondan ayrıldıktan sonra nihayet odamıza dönmüş ve kendimi koltuğa bırakmıştım.
Gerçekten yorğundum.

"Ölüyorum bacaklarım ağrıyor." Dedim

Ferman yanıma geldi.
"Demek yorulmuş benim karım." Dedi gülümseyerek.

O zaman bu gece erkenden yatıp dinlenelim.

" Yarın yatla gezeceğiz çünkü." Dedi gülümseyerek.

*****
Sabah uyandığımda kendimi kanter içinde buldum.
Çünkü Ferman'ın kolu belimde burnu boynumda uyuyordu.
Sırtıma yapışık Ferman'dan uzaklaşmaya çalışarak
yavaşça kıpırdadım kalkmak için.

Ama beni daha da kendine çekip sarıldı. Dip dibe yatan kediler gibiydi şuan. Burnunu daha da gömdü tenime derin bir nefes çekti.

"Kıpırdayıp durma kadın." Dedi burnunu tenime sürerek.

Kıkırdadım.

"Sen uyu benim kalkmam lazım bonyaya gideceğim." Dedim.

Kolunu serbest bırakıp kalkmama izin verirken kendi de uyumaya devam etti.
Yerimden kalkarak banyoya girdim. İşlerimi halledip sıcak bir duş alıp bornozumu giyip saçlarımı kurulayarak çıktım.

Ben çıktığımda Ferman da çoktan uyanmış ben banyodayken gelen oda servisini karşılıyordu.

Kahvaltıyı odaya istemişti Ferman.
Servisi içeri alıp elemana bahşiş verip yolladı.
Sonra yanıma gelerek belime sarıldı.
Buğulu gözlerle bakarak önce alnıma sonra dudaklarıma bir buğse bırakıp.

"Sen otur ben geliyorum." Dedi, banyoya girerken.

Bir süre otelin bilmem kaçıncı katındaki odamın penceresinden manzaraya baktım.
Dün birlikte yaptığımız şeyleri düşündüm.
Ve Jasmin' i düşündüm.
Ben ondan daha şanslıydım.
Ferman benim için büyük bir şanstı.
Aşık olduğum adamdı.
İyi kalpli düşünceli, yeri gelince sert biriydi.

Jasmin'i Alperen'in elinden almak için bir an bile düşünmeden Alperen'i dövmekten çekinmemişti.

Değer verdiği insanlar için her şeyi göze alıyordu.
Ferman'ı tanımam kaderimdeki en güzel noktaydı.

Düşüncelerimden sıyrılıp banyoya ilerledim.
İçeri girdim.

Ferman duştan çıkmış üzerinde sadece pijama altı vardı.

Aynanın karşısında küçük bir havluyla saçlarını kuruluyordu.

Yanına yaklaşıp durdum.

" Sen kahvaltıya başla güzelim hemen geliyorum . " Dedi.

Bense Ferman'a bakmaya devam ettim.
Yüzüne, mavi gözlerine, dudaklarına, geniş göğsüne, kaslı vücuduna bakıyordum.
Sessiz şekil de onu izlediğimi farkettiğinde.

"Aslı'm?
İyi misin? Bir şey mi oldu? "

Dedi yönünü tamamen bana dönüp endişeli bakışlarla.

Başımı iki yana salladım yavaşça.
Bir adım daha yaklaştım.

Önünde durdum.
Parmaklarımı yavaşça beni hipnoz eden karın kaslarına dokumdum.
Anında kasıldığını gördüm.
Oradan yukarıya, göğsüne doğru dokunmaya devam ettim.
Başını istemsiz geriye doğru kaldırdı. İnleme sesiyle birlikte.

" Yapma!"

Birden bileklerimden tuttu.

"Aslı'm...Uslu dur.
Ateşle oynuyorsun. Yanarsın. "
Dedi.
Gözlerime çevirdiği bakışlarında ateşi gördüm gerçekten.

Bileklerimi ellerinden kurtarıp tekrar dokundum karın kaslarına.
Bu kez ellerimden tuttu sımsıkı.

" Aslı...Rahat dur.
Yoksa olacaklardan sorumlu değilim."
Dedi, dişlerini sıkıyordu.

Ellerimi ellerinin içinden kurtarıp
omuzlarına attım.
Bakışları eşliğinde parmak uçlarıma yükselerek boyuna yetişmeye çalıştığımda belimden tuttu elleri.

Kulağına fısıldadım.

"Karın olmak istiyorum."

Geri çekilerek tekrar gözlerine baktım. Alev alev olan gözleri, gözlerimden dudaklarıma geçiş yaptı.
Yavaşça eğilip dudaklarını dudaklarıma bastırdı beni kucağına alırken..

 Yavaşça eğilip dudaklarını dudaklarıma bastırdı beni kucağına alırken

Seni gökyüzüne anlattım yağmur yağdı,
bahara anlattım çiçek açtı.
Seni geceye anlattım gün doğdu,
yıldıza anlattım ışık oldu.
Seni anlattığım her şey can buldu.
Sen koca bir mucizesin sevdiğim.
(alıntı)

Ben...Aslı Mavişah.
Artık sevdiğim adamın, sevdiği kadınıyım.

****************************

Selaaam bölüm sonu canlarım.
Bol bol yıldız ve yorumlar itina ile alınır.

Loading...
0%