Sabah karşımda uyuyan Ferman ile uyandım.
Yüzünü santim santim izledim.
Bütün hatlarında gezdirdim gözlerimi.
Kaşları, saçları , kemikli yüzü dudakları.
Burada her sabah bu manzara ile uyandım.
Ben Ferman'ın yüzüne bakarken, uyandı oda.
"Günaydın güzelim."
Dedi dudaklarıma bir buğse bırakarak.
"Günaydın. "
Dedim dudaklarımı dudaklarına bastırıp uzuunn bir öpücük bırakarak.
Sinsi bir gülüş ile baktı bana.
"Bunu bütün gün yapabilirim."
Dedi.
Beni aniden kendine çekerek sarılırken.
"Hiiişt sakin ol."
Dedim.
Kulağına doğru fısıltıyla.
"Bugün son günümüz.
Bugün şehirde gezmeye gidelim mi."
"Olur gidelim."
"Tamam hadi kalk o zaman." Dedim kendim hızla kalkarak.
Arkamdan Ferman'da kalkarak banyoya girdi.
Hazırlanarak önce aşağı inip kahvaltı yaptık. Açık menü bugün daha da iştah açıcı görünüyordu.
Ve bizde tadını çıkarmıştık.
Sonra zafer ile birlikte şehir merkezine doğru gittik.
Bugün son günümüzdü.
Son kez gezdik bu güzel şehri. Gördüğüm herşeyi hafızama kazıdım.
"Ferman."
"Söyle güzelim."
"Teşekkür ederim.
Hayatımın en güzel bir haftasını geçirdim. "
"İstersen seneye yine geliriz.
Evlilik yıl dönümümüzde. "
Gülümsedim.
Koluna girip başımı omuzuna dayadım.
Ben bu adama aşığım ya.
Bütün günü gezerek geçirdik.
Akşam otele döndüğümüzde önce biraz dinlendik. Sonra akşam yemeği yedik.
Tatlıyı odamıza istedik ve odamıza çıktık.
Gerçekten yorulmuştum. Banyoya girip bir duş alıp üzerimi değişip rahat bir pijama giyerek kendimi yatağa attım.
Ferman da üzerini değişmişti.
Daha doğrusu.
Değişmek istemiş ama yarı başarmış gibiydi.
Beli düşük bir pijama altı vardı üzerin de o kadar.
Üst tarafındaki kaslar şuan hava atarak bana bakıyordu.
Bende onlara bakıyordum hayran hayran. Kapı çalınca transtan çıkıp kendime geldim.
Tatlımız odaya gelmişti.
Yerimden kalkarak gelen tatlının yanına gittim.
Çok güzel bir yaş pasta hemde çikolatalı ve üzerinde yanan bir maytap vardı.
"Bayılırım çikolatalı yaş pastaya." Dedim.
Hemen başına geçip çatalla tırtıklamaya başladım.
Aslında tırtıklamak değil de. Resmen kocaman kocaman yiyordum.
Ferman yanımda öylece durmuş bana bakıyordu.
"Bari oturup yeseydin."
Dedi gülerek.
Başımı kaldırıp yüzüne baktım.
Sen neden yemiyorsun. Dedim .
Ama hâlâ bakıyordu.
" Neden bakıyorsun. " Dedim bu kez gülümseyerek.
Eliyle dudağının kenarını göstererek " Dudağının kenarında pasta var. "
Dedi.
"A. Öylemi." Dedim biraz da utanarak.
Silmek için tam elimi uzatmıştımki elimi tuttu.
Yanıma geldi.
Dudaklarını yaklaştırdı.
Dudağımın kenarındaki pasta parçasını ağzına aldı ve yedi.
Sonra dudağıma sürülen çikolatayı dudaklarıyla aldı.
Gözlerine baktım.
Gözleri ateşli bir bakışla bakıyordu bana.
Sonra dudaklarıma kapandı ellerini belime sararak.
Uyum sağladım sevdiğim adama kollarımı boynuna dolayarak.
*****
Evet bitti.
Bugün dönüyoruz.
Tatil çok güzel geçsede kendi evimiz kadar rahat hiç bir yer yok dünyada.
Bütün eşyalarımızı hazırlayarak arabalara yolladık.
Uçağımız hava alanında bizi bekliyordu. Lobiye inip otelden çıkış işlemlerini yaptıktan sonra otelden ayrılmak üzere kapıya yöneldik.
Ferman'ın koluna girerek yanında yürüdüm. Mutluydum. Hemde çok.
Taki bir anda sırtımda yine o tanıdık ürpermeyi hissettim.
Uzun zamandır hissetmediğim ürperti.
"Alev."
Dedim kısık sesle ve endişeyle.
Bu his hiç bir zaman iyiye alamet değildi.
Bir an endişeyle etrafıma baktım.
Kendi etrafında bir tur attım aslında.
Halimi gören Ferman.
"Aslı?
Ne oldu." Dedi.
O sırada lobide en köşede Alperen'i gördüm.
"Alev.
Alev'i hissettim. O ürpermeyi hissettim."
Dedim Alperen'e bakarak.
Baktığım yöne baktı Ferman kaşları çatık.
" Bi bok yiyemez. Korkma. "
Dedi, beni belime doladığı kollarının arasına alarak.
Ama bütün keyfim kaçmıştı.
Hava alanına kadar tek kelime etmeden gittim.
Ferman da hiç konuşmadı.
Ama halimden keyfimin kaçtığını anlamıştı.
Elini elimin üzerine koyarak.
"Boşa endişe ediyorsun." Dedi.
"Ferman, Alev kaç gündür yoktu.
Bir anda konuşmasada kendini belli etti.
Hemde Alperen'in yanında.
O ürpertiler bu güne kadar boş çıkmadı."
"Eğer rahat edeceksen bundan sonra daha dikkatli oluruz. Tamam mı?"
Başımı aşağı yukarı salladım sessiz.
Sonunda hava alanına gelerek uçağımız bindik.
Eşyalarımızı ve valizlerimizi yerleştirerek havalandıktan sonra kendimi yatağa bıraktım.
Biraz uyumak istiyordum.
Uuyumak ve kötü olan hiç birşeyi düşünmemek.
Ferman gelip yanıma uzandı.
Kollarını belime doladı burnunu boynuma gömdü. Derin bir nefes çekti.
Gözlerimi kapattım.
Sevdigim adamın huzuruna bıraktım kendimi.
Ne kadar uyudum bilmiyorum. Ferman kulağıma eğilmiş.
"Aslı'm uyan ineceğiz." Dedi.
Yerimizden kalkarak koltuğa oturduk.
Uçağımız indikten sonra Ferman'ın adamları karşıladı bizi.
Uçaktan inerken üşüdüm resmen.
Ekim ayının ortalarıydı.
Dubai sıcak olsada Türkiye sonbaharın soğuğunu hissettiriyordu.
O büyük Jiip yine gelmişti.
Hızlı adımlarla merdivenden inerek arabaya attım kendimi. Arabanın ivi daha sıcaktı ama üşümüştüm birkere.
"Üşüdüm." Dedim.
Ferman ceketini çıkartıp omuzlarıma örttü. Kokusuna aşık olduğum adamın kokusunu hissettim yine.
Önde ve arkadada koruma araçlarıyla dönüşe geçtik.
Saate baktım 11 i gösteriyordu.
Bugün hafta sonuydu.
Herkes evde olmalı. Hediyeleri vermek için sabırsızlanıyordum.
"Daha iyi görünüyorsun." Dedi Ferman bana bakarak.
"Daha iyiyim." Dedim.
1 saat kadar yol gittikten sonra etrafa baktım.
"Ferman nereye gidiyoruz.
Burası eve giden yol değil."
"Sana bir sürprizim var."
Dediğin de yüzüne baktım.
Farklı bir bakış vardı gözlerinde.
Elini cebine sokarak bir fular çıkardı.
Şimdi gözlerini bağlayacağız.
Süprizi görene kadar açmak yok.
"Tamam da ne süprizi.
Ben merak ederim. Direk söyleseydin."
"Olmaz süprizi bozamam."
Bir süre daha gittik.
Sonra durduk.
"Ferman bak saçma bişeyse karışmam."
"Aşk olsun güzelim.
Bana güvenmiyor musun."
"Güveniyorum" Dedim tek kelimeyle emin.
Ona hep güveniyordum. Her zaman.
Kapıyı açarak indi.
Sonra benide indirdi yavaşça.
Elimden tutarak bir kaç adım yürüdük ve durduk.
"Hazır mısın?" Dedi.
Kalbim küt küt atıyordu
Ama hazırdım.
"Hazırım."
Ferman önümde durarak ellerini başımın arkasına atıp fuları çözdü ve kenara çekti.
Gözlerimi açtığımda karşımda sadece onu görüyordum.
Sonra bir adım da kenara çekildi.
Gördüğüm şeyle baka kaldım.
Gözlerimin dolmasına engel olamadım ellerimi ağzıma bastırarak ağlamaya başladım.
"Ferman bu. Bu nasıl..." Dedim
Bir süre şaşkın ve ağlak kaldım.
Sonra Ferman'a sarılarak salya sümük ağlamaya devam ederek.
Teşekkür ederim.
Teşekkür ederim.
Teşekkür ederim. " Dedim.
Dubai'deyken ailemin evi, kendi evim, Seyfi'nin yüzünden yanan evim yapılmış.
Yepyeni şekilde bana bakıyordu.
Neredeyese her şeyiyle yeniden yapılmıştı.
Gözlerime inanamadım.
"Artık ağlama. Sen ağla diye değil mutlu ol diye uğraştık."
"Mutluyum. Çok mutluyum." Dedim tekrar sarılarak.
O zaman hadi içeriye girelim.
Herkes bizi bekliyor."
"Tamam." Dedim gözyaşlarımı silerek.
Kapıya geldiğimizde Kapıyı hızla Gülce açtı.
"Hoşgeldiniz." Diye bağırarak ve kollarını açarak bana sarıldı.
Sonrada Ferman'a sarıldı.
İçeri geçip bütün evin baştan sona her köşesine baktım.
Neredeyse tamamen eski halindeydi.
Gözlerim yine sulandı.
"Tamam artık yengecim geldiğinden beri ağlıyorsun" Dedi Kerem.
"Ne kadar teşekkür etsem az." Dedim.
Ferman:
"Sen otur ben geliyorum." Dedi yukarıya çıkarken.
Gülce:
Beni salona çekerek.
"Hadi otur yemeğe kadar dinlen bu arada her şeyi anlat bana." Dedi
göz kırparak.
Yüzüm anında kızardı yine.
"Ne. Ne anlatayım Gülce." Dedim.
Kulağıma eğildi.
"Geceleriniz sizin olsun."
Dedi göz kırparak.
Gündüzleri nereleri gezdiniz onu anlat."
Bu arada gelen valizleri ve çantaları görünce hemen yerimden kalkarak hediyeliklerin olduğu çantayı aldım.
Diğerleri yukarıya çıkarken çantayı açarak içinden hediyelik kutularını çıkardım.
Gülce 'ye ve Kerem'e Altıncılar çarşısından aldığımız altın kolye ve zinciri verdim.
Sevinerek taktı ikiside.
" Esma Sultan nerde."Dedim Gülce'ye.
"Buradayım Aslı kızım hoşgeldiniz.
"Hoş gördük."
Dedim onun hediyesinide verirken.
"Bu da senin küçük bir hediye."
"Ne zahmet ettin kızım sağol"
"Yemek hazır hadi gelin." Dediğinde Ferman da aşağı iniyordu.
Birlikte mutfağa girdik. Mutfakta tıpkı eskisi gibiydi.
Ferman'a baktım tekrar
minnetle.
Birlikte oturduk yemeğe.
Yemek boyunca gezdiğimiz gördümüz yerlerden bahsettik.
Kerem:
"Çok kıskandım. Okul bitince hüsüsü gezmek icin gideceğim.
Abla sende gel birlikte gidelim. "
"Olur." Dedi Gülce.
"Gidelim.
Birazda biz tatil yapalım."
Dedi gülerek.
Akşam yemeğinden sonra kahvelerimizi içerek sohbete devam ettik.
Gece ilerleyince Kerem esneyerek,
" Benim pilim bitti. Ben kaçar. "
Dedi.
Arkasından da Gülce kalktı.
Bizde yorgunduk.
Onlar gittikten sonra.
Ferman ayağa kalkarak hadi güzelim sana yeni odamızı göstereyim." Dedi. Çarpık bir gülümsemeyle.
Elimden tutarak oturduğum yerden kaldırdı. Üst kata kadar beraber çıktık.
Eskiden Ferman'a ait olan oda artık ikimizindi.
Kapının önüne gelince aniden kucağında buldum kendimi. Kapıyı açarak kucağında içeriye soktu beni.
İçeriye girince yere indirdi.
Odadaki herşey yeniydi ve sadece Ferman'a göre değil ikimize göre dizayn edilmişti.
Büyük bir tuvalet aynası kocaman bir yatak.
Ofıs olan odada kocaman bir gardrop ile giyinme odası şekline gelmişti. Banyoya kadar herşey iki kişilikti.
"E nasıl buldun.
Yeni odamızı." Dedi arkamdan bana sarılan Ferman.
"Çok güzel." Dedim.
Sonra kendine çevirdi beni.
Gözlerime baktı.
"Bundan sonra herşeyin daha güzel olması için ne gerekiyorsa yapacağım.
Sevgili karımın her zaman mutlu olmasını istiyorum."
Dedi.
Belime doladığı elleriyle beni kendine çekti.
Önce alnımdan sonra burnumun ucundan sonra dudağımdan öptü.
Kucağına alarak yatağa bıraktı. Yanıma uzandı.
Sol eli yanağımda gözlerime baktı.
Sonra başını kaldırarak odaya göz gezdirerek,
"buraya birde beşik koyabiliriz aslında." Dedi.
********************************
Selam canlarım.
Konu gereği kısa bir bölüm oldu. Sonraki uzun bölümde görüşmek üzere.