Yeni Üyelik
81.
Bölüm

🔥D.81 Tuzak 1

@azamet_29_2

"Aslı."

"Hmm."

"Çık artık şu transtan."

"Hı. Ne.?"

"Diyorum kiiii...
Çık.
Artık.
Şu.
Transtan..."

"Ne diyorsun Elif ya."

"Hergün derste elindeki yüzüğe bakıp bakıp bütün dersi ziyan ediyorsun."

Anladık evlendin ,mutlusun, kaşıkçı elması kadar taşı olan bir yüzüğün var. Ama nerdeyse 3 ay olacak.
Artık kendine gel. Sınavlardan kalacaksın bu gidişle."

"Aman Elif ne abarttın.
Hem ben yüzüğüme bakıyorken dersi de dinliyorum."

"Hıı..Belli.
O zaman söyle hoca son cümlede ne dedi."

"Imm.. şey son cümle mi dedin.."

Hocanın,
" Ders bitti çıkabilirsiniz."

Dediğini duyar duymaz ayağa kalktım.

"Hadi çıkalım." Dedim.

Elif yüzeme bakarak," Hocanın sayesinde kurtuldun Aslı."
Demesine gülmeye başladım.

"Tamam Elif kabul ediyorum. Dediklerinde haklısın söz daha dikkatli olacağım. "

"Senide görürüm. Kerem'le evlendiğinde. "

"Ne?
Ne evlenmesi?
Yok.
Yok öyle bişey. Biz sadece arada bir konuşuyoruz. Biliyorsun biz arkadaşız sadece."

"Tabi tabi. Bilmez miyim."

Bir yandan yürürken bir yandanda konuşmaya devam ettik.

"Hem bence sakıncası yok.
İnanki senden daha iyi bir elti bulamam.
Kocaman bir aile oluruz.
Biliyorsun Ferman evimi yeniden yaptırdı.
Üst katta 4 tane oda var.
Hepimiz sığarız.
Gülce'nin kocasınıda iç güveysi alırız.
Oh mis gibi.
Yalnız olmak, yalnız yaşamak çok zor."

Dedim.
Yüzüm asılmıştı.
Hastane günlerimi ve geçen 3 yılımı hatırladım istemeden.

"Aslı.
Hemende hazırsın üzülmeye.
Kızım hayatının tadını çıkarsana.
Bugünler için kaç kere ölümden döndün.
Arkasına bakarak yürüyenler takılıp düşmeye mahkûmdur."

"Oo. Alev hanım bu son cümle nerden.
Kocan olacak kara kuleden alıntı."

Kahkaha atrak gülmeye başladım birden.

Sonra Elif'in alık bakışlarıyla kendime çeki düzen verdim.

"Aslı. Bu kıza yazık ya.
Acaba söylesekmi."

"Neyi? Seni mi?
Asla!
Bu halime bile zor katlanıyor.
Seni duyarsa okulu değiştirir heralde."

"Sonunda öğrenecek ama elticik."

"Onu o zaman düşünürüz."

Bana bakan Elif'e dönerek.

"Kendi kendime düşünüyordum Elif. Bakma öyle deliymişim gibi."
Dedim.

Bu kez Alev kahkaha atmaya başladı. Son kelime gerçekten saçma olmuştu.

Elif'le birlikte birer kahve alıp kazakları giyip dışarıya çıktık.

" Iııı." Dedim dişlerimi sıkarak.

"Havada soğukmuş ya."

"Ne bekliyordun. Aralık soğuğu."

Neyseki kahveler sıcak avucumun içindeki kahve bardağını kavradım sonra bir yudum aldım.

Ağzımda tuhaf bir tat bıraktı.

"Kahveleride bozdular iyice.
Tadı kötüleşmiş. Markayımı değiştirdiler acaba."

Ben böyle söyleyince Elif'te bir yudum aldı kahvesinden.
Ağzında tuttu bir süre. Sonra yuttu.

"Yoo bana değişik gelmedi.
Senin bardaktamı sorun."

"Neyse" Dedim.

Bahçede biraz turlayarak sohbet ede ede kahveleri bitirip sonraki ders için içeri girdik.

"Elif."

"Efendim."

"Sınavlara hazırlanmak için kütüphaneye gidelim mi yarın.
Zaten öğleden sonraki dersler boş. Eski yeni sorulara bakarız."

"Ha şöyle.
İşte benim inek arkadaşım."

Dediğinde ikimizde gülmeye başladık.

Kalan derslerde girdikten sonra nihayet çıkış saati gelmişti.

Hızlıca toparlanarak derslikten çıkarak koridora sonrada bahçeye çıktık.

Ferman beni hergün olduğu gibi yine bahçe girişinde bekliyordu.

Lacivert takım elbisesinin üzerine giydiği siyah uzun kabanıyla muhteşem görünüyordu.

Bir kaç saniye yerimde durup onu izlemeden edemedim.

"Aslı."

"Hımm."

"Tapusu sende zaten. Adamı kesmeyi bırak. Salyalarını görecekler."

"Kapa çeneni Alev. " Dediğim de

Elif:

"Alev mi." Dedi.

"Ya.Yani... Elif diyecektim.
Yani... Hadi birlikte gidelim Elif diyecektim. Seni de bırakalım."

Diyerek zor toparlamıştım cümleyi.
Ama Alev yerlerde yatıyordu gülmekten.

"Kızım rezil oldun."

"Sus Alev. Sus artık"

Son yaşadıklarımdan sonra Ferman artık okuldan kendi almaya başlamıştı beni.
Bazen Elif'i de bırakıyorduk.

Her ne kadar işlerini aksatma kendim gelirim desemde inatla kendi geliyordu almaya.
Arabamla ancak bir kaç kere gidip gelebilmiştim.

Ferman'ın yanına gittiğimizde siyah uzun kabanının altından beline sarılarak kokusunu içime çektim.

Oda kabanını uzerime örterek kendine hapsetti beni. Bana sıkıca sarılıp alnımdan öperek,

"Merhaba güzelim.
Günün nasıl geçti."Dedi

"Merhaba. Seninle daha güzel oldu." Dedim.

"Soğukta kalmayın hadi binin."

Halimizi gören Elif.

"Teşekkür ederim ben kendim giderim ."
Dedi utanarak.

"Saçmalama, bin Elif." Dedi Ferman otoriter şekilde.

Elif anında emre itaat ederek arka koltuğa bindi.
Yanına ben, yanımada Ferman.

"Zafer.
Önce Elif'i evine bırakalım.
Sonra da eve koçum."

"Tamam Abi."

Elif'i evine bıraktıktan sonra evime, evimize gelmiştik.

Arabanın kapısını açar açmaz,

"Soğuğu sevmiyorum.
Soğuğu sevmiyorum." Diyerek kabanıma sarılıp kapıya koştum.

İçeriye girdiğimde sıcacık bir evim olduğu için Allah'a şükrettim.

Arkamdan giren Ferman kabanını çıkarıp vestiyere bıraktıktan sonra çıkarmayı unuttuğum kabanımı da alıp vestiyere bıraktı.

"Esma Sultan ne yemek var çok acıktım."
Dedim mutfağa girerek.

"Ne istersen var kızım."

Masa yine harika görünüyordu.

"Ellerine sağlık Esma Sultan ellerimi yıkayıp geliyorum. "

Ben mutfaktan çıkarken Ferman üst kata çıkıyordu.

Kapı açıldığında Kerem ve Gülce'yi gördüm. Yeni geliyorlardı.
Kerem ellerini oğuştururken,

"Soğuğu sevmiyorum.
Soğuğu sevmiyorum.. "Diyerek girdi.

Kahkaha atarak gülmeye başladım.
"İşte benim kaynım." Dedikten sonra.

" Ferman benide bekle geliyorum. "

"Tamam hadi gel."

Ferman beni beklerken merdivenleri koşarak çıkmaya başladım.
Ama son basamakta boşa basınca geriye doğru havalandığımı hissetmemle Ferman kolumdan tutarak belime sarılıp kendine çekti.

"Aslı Dikkat et.
Düşüp boynunu kıracaksın."

Dedi birazda sinirli.
Ne yalan söyleyim korkmadım değil.

"Bir daha koşarak çıkmak yasak sana."

"Tamaam bişey yok abartma."

Dedim gülümseyerek.

Birlikte odamıza girdikten sonra ilk iş
banyoya girdim.
İşlerimi hallederek elimi yüzümü yıkadım.
Odaya geldiğimde Ferman üzerini değişmiş beni bekliyordu.

"Üzerimi değişip ineceğim istersen sen önden in. " Dedim.

Yavaş adımlarla yanıma yaklaşırken gözlerime bakıyordu.
Tam önünde durdu.

"Yardım etmemi istermisin." Dedi çarpık bir gülümseme eşliğinde.

Kazağımı uçlarından tutarak yukarıya doğru çekerek başımdan çıkarıp kenara bıraktı.
Kollarını belime sararak kendine çekti.
Ellerimle kaslı kollarından tutundum.

Gözlerine baktım gülümseyerek.

"Aklından geçeni biliyorum."
Dedim.
Yavaşça parmak uçlarıma yükselerek dudaklarına yaklaştım.

Tam öpecekken.
" Ama şuan çok açım." Diyerek kollarının arasından çıktım.

Anında arkamdan yakalayarak belime sarıldı.
Burnunu boynuma gömdü.
Derin bir nefes çekerek boynundan öptü.

"Beklerim güzelim.
Ben sabırlı biriyim. "

Dedi gülümseyerek.

Üzerime rahat bir şeyler giydikten sonra birlikte indik mutfağa.

Kerem yine sabırsız.

"Hadi abicim ya sizi beklerken açlıktan ölücem bir gün."

"Bekleme oğlum o zaman sen ye.
Ne diye bekliyorsun."

"Ablamla Esma sultan izin vermiyor ki. Neymiş,yemek birlikte yenirmiş."

"Ama öyle. Zaten bütün gün birbirimizi göremiyoruz.
Bi akşam yemeğinde birlikteyiz. Kerem."

"Bana söyleme abla.
Abicimle yengecime söyle."

Gülce haklıydı.
Bütün gün görüşemiyorduk.

"Anladık mesaj alındı.
Bundan sonra daha hızlı oluruz sevgili kaynım."

Dedim sırıtarak.

Anlaştıktan sonra yemeğe geçtik. Herkes sırayla gününün nasıl geçtiğini anlattı. Sohbetle geçen yemekten sonra salona geçerek.
Kahvelerimizi bekledik.

Esma Sultan kahvelerimizi getirdiğinde herkes keyifle eline aldığı kahvesini yudumlarken.
Ben yine ağzımda o garip tadı hissettim.

"Esma Sultan kahveyimi değiştirdin."

"Hayır kızım. "

"Allah Allah tadı bi garip geldi."
Dedim içerken.

"Galiba grip olacağım. Tatları kaybetmeye başladım."

"Aslı."

Duyduğum adımla Ferman'a baktım.

"Yarın çok erken çıkacağım.
Kendin gidebilirmisin okula."

"Şükür ya. Tabiki giderim.
Bana son model mercedes alıp okula da kendin götürüyorsun diye kızıyorum zaten.
Bu arada benim wosvosumdan haber varmı."

" Üzgünüm senin köstebeği bulamayalım diye 40 parçaya ayırmışlar.
Yani onu unut."

"Iıımm.
Üzüldüm. Ben onu çok sevmiştim." Dedim dudaklarımı büzerek.

Kerem:

"Boş ver yengecim ya mis gibi mercedesin var."

"Hadi bu kadar lak lak yeter.
Yarın işlerim var sizinde okulunuz.
Herkes odasına."

Diyen Ferman Bey'in fermanıyla herkes odasına çekildi.

Odaya girer girmez Fermanı ensemde hissetmemle küçük bir çığlık kaçtı ağzından.
Ferman beni kucakladığı gibi yatağa taşıdı. Yavaşça yatağa bırakarak gözlerine baktı.

Ateşli gözlerini gözlerimde dudaklarını dudaklarında hissettim.

"Yeterince bekledim sevgili karıcım."

*****

Sabah uyandığımda Ferman yoktu.
Nereye gitti diye düşünürken akşam söyledi şey geldi aklıma.

Çok erken çıkmıştı anlaşılan.
Bende hemen kalkarak banyoya girdim. İşlerimi bitirip duşumu alıp saçlarımı güzelce kuruttum.

Kalın mor bir kazak, siyah kadife bir pantolon şeklinde giyinip aşağı indim.
Masaya ilk ben oturmuştum.

Gülce ve Kerem arkadan gelirlerken.
Kerem hala gözlerini ovuşturuyordu.

"Geciktiniz Kerem, sizi beklerken açlıktan ölecektim." Dedim.

Kerem saf saf bakarken Gülce kıkırdadı.

Birlikte kahvaltı ettikten sonra hızla kalkarak.

"Ben çıkıyorum akşam görüsüz." Dedim.

Kabanımı alıp giyip kapıdan çıktığımda beyaz arabam beni bekliyordu.

"Özledim seni."
Dedim binerken. Önce moturu çalıştırdım.
Sonra ısıyı açtım.
Biraz ısındıktan sonra gaza basarak okulun yolunu tuttum.
Özlemişim arabamı ya.

"İyiki erken gittin Ferman."

Dedim kendi kendime.
Okula geldiğim de saat 8 bucuktu.
Boş yerlerden birine arabamı park ettim. Hızlı adımlarla içeriye doğru yürüdüm.
Tabi yine Soğuğu sevmiyorum şarkısı söylüyordum.

*****

Sabah şirkete çok erken gelmiştim.
Aslı'nın şirketi ile ilgili bazı sorunlar çıkmıştı. Bende erkenden gelerek halletmek istemiştim.

Önüme gelen 10 kadar dosya,içinden çıkılacak gibi görünmüyordu.
Ama mecburen başına oturup yapmam gerekiyordu.

Aslı şirketinin başına geçene kadar şirketinin dahada güçlenmesine çalışıyordum.
Başarıyordumda.

Mavişah Demirdağ 'ın himayesine girince ve Aslı ile evlendikten sonra piyasada güven kazanmıştı.

Eski borçları bitmek üzereydi.
Sonra da kârâ geçmeye başlayacaktı.
Dosyalara başlamadan önce Filizi tembihlemiş,başka iş ve toplantı ne varsa iptal ettirmiştim.

Dosyaların başında ne kadar durduğumu bilmiyorum.
Ama çalışmış ve bitirmiştim.

"Sonunda bitti."

Diyerek kendimi koltuğa yasladım.
Saate baktığımda 3 ü geçmişti.
Ellerimle şakaklarımı ovalayıp masadaki telefonumu aldım.

Zafer'i arayıp gelmesini istedim.

Bir kaç dakika sonra kapı çaldı.
Zafer içeriye girdi.

"Buyur abi."

"Zafer bu dosyaları al.
Bizzat kendin götür Mavişah'a."

"Tamam abi."

Dosyaları Zafer'e vererek yolladıktan sonra nihayet biraz dinlenmek için kendimi koltuğuma gömerek gözlerimi kapattım.

Bir kaç dakika geçmiştiki telefonum çaldı.

Zafer diye düşünmüştüm ama isimsizdi.
Yaslandığım yerden açtım.

"Efendim."

Karşıdan gelen ses kadın sesiydi.

"İyi günler Ferman Demirdağ ile görüşecektim."

"Benim kim arıyor."

Numaranızı eşinizden aldık.
Şey lütfen sakin olun önce.

"Ne diyorsun lan eşim mi.?
Sen kimsin? Eşim nerde.?
Aslı nerde.? Ne oluyor.?
Çabuk konuş. Konuşsana lan."

Dedim yerimden fırlayarak. Paniklemiştim. Aslı'yı duyunca.

"Eşiniz bir kaza geçirdi.
Şuan hastanemizde."

Duyduğum şeyle dünya başına yıkıldı sanki.

Aslı? Dedi.
Aslı'm kaza yapmış. Dedi.

" Ne? Nerde?
Hangi hastane çabuk söyle.
Çabuk konuş"

Dedim hızla masadan arabanın anahtarını alıp odadan çıkarken.

Hastanenin adını öğrendiğimde asansöre attım kendimi.
Arkamdan bağırarak ne olduğunu soran Filiz'e aldırmadım.
Zamanım yoktu.

Sevdiğim kadın.
Karım. Güzelim kaza yapmıştı.
Garaja iner inmez hemen arabaya binip gazı kökledim adamlarımı yanıma alma gereği duymadan.
Şuan canımdan can gidiyordu sanki.

Hızla ana caddeye çıkarak hastane yoluna girdim.
Arabayı nasıl kullandığımı kaç kırmızı ışık geçtiğimi bilmeden sürüyordum.

Sonunda çevre yoluna girip dahada bastım gaza.
Bir süre gittikten sonra, aniden gelen silah sesini duyduğumda önce ne olduğunu anlamaya çalıştım.

Bir yandan önümdeki trafiğe bir yandan etrafıma ve arkama bakmaya çalışarak sürüyordum.

Arkamda iki siyah araç vardı.
Beni takip ederek ateş ediyorlardı.

"Hassiktir.
Nerden çıktı, kim bunlar.
Ulan acelem var.
Yoksa sikerdim belâlarını ya.
Uğraşacak zamanım yoktu.
Sevdiğim kadın hastanedeyken bu it sürüsüyle uğraşamazdım. Bir an önce atlatmam gerekiyordu.

Gaza dahada yüklendim.
Ama bir anda duyduğum silah sesiyle birlikte lastiğimin patladığını hissettim.

"Kahretsin."
Arabam yalpalamaya başlayınca firene bastım.
Aynı anda arabam drift atarak yavaşlarken yol kenarına savrularak şarampole yuvarlandı.

Başımı cama vurarak takla attığımı hatırlıyorum.
Zamanı bilmiyorum.
Kaç saniye yada dakika geçti.
Ama gözlerimi açtığımda ters arabanın tavanında yatıyordum.

Başım acıyordu alnındaki sıcaklıktan anladığım kanıyordu.
Arabanın yolcu kapısını farkettim, açılmıştı ,kalan yerini tekmeyle açarak yavaşça dışarıya çıktım.

Hala bulanıktı görüşüm.
Dizlerimin üzerinde arabadan tutunarak kalkmaya çalışırken fren sesleri ve birilerin sesini duydum.

Kulaklarım uğulduguyor,sesler boğuk boğuk geliyordu.
Peşimdeki adamlardı eminim.
Ayağa kalmayı başarsamda başım hâlâ döndüğü için görüşüm tam değildi.
Bir kaç kişi yanıma gelerek durdu.

Biri öne çıktı.

"Merhaba Demirdağ.
Görüşmeyeli nasılsın."

Dedi. Görüşüm nihayet netleşince tanıdım onu.

"Orospu çocuğu."

Dedim dişlerimin arasından.

"Sendin demek."

Aynı anda iki kişi kollarımdan tuttu. Kurtulmak için çabalarken 3. kişi yanıma geldi.
Elinde gördüğüm enjektörle olacak şeyi anladım.
Ani bir atakla karşımda bana pis pis bakan piçin kasığına tekmeyi geçirince iki büklüm oldu.

Aynı anda eksemdeki acıyla bütün vücudumun uyuştuğunu hissettim.

Kollarımdan tutan adamlar beni bıraktığında kendimi yerde buldum.
Bütün vücuduma iğneler batıyor uyuşuyordu.
Görüşüm yeniden bulanmaya başladığında.
Yanıma eğilen adama baktım yattığım yerden.

"Hadi sana bir iyilik yapayım da rahatla.
Korkma.
Karının bi boku yok.
Şuan okuldan evine gitmek için trafikle boğuşuyor.
Aptal aşık Ferman.
Karının adını duyar duymaz direk ağıma düştün. "

Duyduğum şeyden emin olamasamda rahatlamamı sağlamıştı.
İyiydi kaza falan yapmamıştı.
Ya gerçek olsaydı o zaman ne yapacaktım.

"Alın bunu doğru söylediğim yere gidiyoruz."

"Abi araba.
Yakalım mı?"

"Siktir et arabayı.
Bırak böyle kalsın. Adamı, arabasını bulunca yüzlerini görmek isterdim ama benim eğlencem daha büyük olacak.
Öyle değilmi Ferman."

Adamın söylediği şeyle karanlığa çekildim.

*****

Nihayet o kadar trafikten geçip evime ulaşmıştım.
Arada bir Fermanla gitmek fena fikir değilmiş aslında.
Trafik insanı yoruyormuş be.

İçeriye girdiğimde Kerem ve Gülce'nin benden önce geldiğini görünce üzülmedim desem yalan olur.
Güya arabamla geldim.

"Acaba gelirken direksiyona benmi geçsem Aslı."

"Alev"

"Hımm."

"Bi sus Allah aşkına."

"O zaman hızlı kullanmayı öğren."

"Sen iste yeter Alevcim. Başka işim yok."

Kerem:

"Yengecim sen gelene kadar açlıktan ölecektim." Dedi sırıtarak.

Sinirle baktım yüzüne.
O arada kapı açılarak Zafer geldi.

"İyi akşamlar.
Abi evdemi. "

"Yoo." Dedi Kerem.

Zaferin yüzü düştü.

"Ne oluyor Zafer." Dedim.

"Bugün abi aniden ofisten çıkmış.
Korumalarıda almamış.
Telefonunu da açmıyor."

"Neler oluyor Zafer. "

Dedim panikle.

"Bilmiyorum. "

"Peki sen nerdeydin Zafer?
En yakın koruması, dostu, sen nerdeydin?"

Dedim. Sinirli çıkmıştı sesim.

" Beni başka işe yolladı.
Mavişah holdinge gittim.
Döndüğümde yoktu.
Telefon sinyaline bakıyor çocuklar."

O sırada çalan telefonla herkes kulak kesildi.

"Ne anlamadım.
Orda işi neymiş.
Konum yolla. Hemen çıkıyoruz."

Dedi ve kapattı.

" Ne oluyor. " Dedim kolundan tutarak.

"Sinyal çevre yolundan bir yerden geliyormuş. Hemen gidiyoruz. "

"Bende geliyorum."

"Olmaz. Ne olduğunu bilmiyoruz."

"Bizde geliyoruz."

Dedi, Kerem sert şekilde.
Zafer 3 kişiye karşı koyamadı.

"Tamam hemen çıkalım. "Dedi.

Kabanlarımızı alıp birlikte çıktık hemen.
Bir araba adam önden arkadanda biz arabalara binerek yola koyulduk.

Zafer çok hızlı kullanıyordu.
Tedirgindi.Korkuyordu.
Bense ondan daha fazla korkuyordum.
Ellerimin titremesine engel olamıyordum. Gözlerimin dolmasını engelleyemiyordum.
Çok korkuyordum. Sevdiğim adama bir şey olmasından ölesiye korkuyordum.

Gülce ve Keremin durumuda benden farksızdı.

Bir süre daha gittikten sonra
Zafer ilerdeki polis araçlarına bakarak,

"Kahretsin." Dedi.

Sağa çekerek durduk hemen.
Zafer önde arkada biz koşarak yaklaştık.

Şarampolde bir araç ve etrafında polisler vardı.

Polis yaklaşmayın diyerek önümüze geçerken,

Zafer:

"Abimin aracı." Dedi.

Bense kimseyi dinlemeden aracın yanına indim koşarak.

Ferman'ın arabasıydı.
Fermaaaann!!! Diye çığlık attım.

Peşimden gelen Kerem ve Gülce de abi diye bağırıyorlardı.

Hemen aracın içine baktım.
Kimse yoktu.
Deli gibi etrafıma bakındım.

"Ferman.
Ferman nerdesin." Dedim gözümden yağmur gibi boşalan yaşlarla.

Sonra koşarak polislerin yanına döndüm.

"O nerde?
İyimi?
Hastaneye mi götürdüler?
Sevdiğim nerde?"

Diye bağırdım.
Hepimiz polisin ağzından çıkacak kelimeye bakıyorduk.

"Biz geldiğimizde kimse yoktu.
Bir sürücü birilerinin adamı bayıltıp götürdüklerini söyledi.
Ekiplere haber verdik."

Duyduğum şeyle donup kaldım bir süre.
Sonra midemde ve karnında keskin bir sancı hissetim. Ellerimi karnıma bastırırken geriye sendeledim.
Başım aniden dönmeye midem bulanmaya başladı.
Gözlerimin karardığını hatırlıyorum ve düşüşüm. Asfalta çarptığımı hatırlıyorum.
Son sözüm oldu Ferman....

*****
Zaferin bizi sinyalin olduğu yere getirmesiyle abimin arabasını bulmuştuk ama kendi yoktu.
Aslı deliye dönmüştü.

Ablam ve Aslı hem ağlıyor hem abimi arıyorduk.

Polisin bir sürücü abimi bayıltılıp götürüldüğünü söylediğini söylemesiyle. Dahada korktuk.

O anda Aslı'nın birden karnını tutarak geriye doğru düştüğünü gördüm.
Koşarak yanına gittim.

"Aslı. Aslı.?
Aslı uyan iyimisin.?"

"Zafer abi! "
Dedim polisle konuşan Zafer'i çağırarak.

Bizi o halde görünce dahada endişelendi.
Koşarak yanımıza geldi.

"Aslı. Aslı kardeş.

Kerem, kapıyı aç.
Gülce bin. "

Dediğinde hemen ayağa kalkıp arabanın kapısını açtım.
Gülce de arkaya bindi.

Zafer Aslı'yı kucaklayarak arabanın arkasına Gülce'nin kucağına yatırdı.

Kapıyı kapattığında bende ön koltuktaydım.

Başını cama çevirip diğer adamlara,

"Burdan ayrılmayın." Emri verip gazı kökleri.

Zafer bir yandan arabayı kullanırken Kağan'ı arayarak .

"Kağan abi hemen acile in Aslı'yı getiriyoruz.
Gelince anlatırım abi."

Dedi ve kapattı

Yarım saate Acile geldik.
Kaç kaza atlattık hatırlamıyorum.
Acile girerken korna çalarak girdik bahçeye.
Kağan kapıdaydı yine sedyeyle.
Zafer Aslı'yı kucağına alıp sedye ye bıraktı.
Hızla içeri girdik.
Müdahele odasına girince.
Kağan bir yandan serum takarken bir yandan,

"Ne oluyor."

Dedi. Halimize bakıp.

"Abim kayıp.
Arabası şarampole uçmuş.
Birileri gelip zorla götürmüş.
Tek bildiğimiz bu."

Kağan korku ve endişeyle baktı bir an.

"Aslı olay yerini görünce fenalaştı.
Düştü kaldı. "Dedim sonra.

"Anladım. Siz dışarda bekleyin. "

Dediğimde üçümüzde çıktık.

Biraz sonra bir hemşire kan tüpleriyle çıktı.
Sonrada Aslı yı sedyeyle hızlı şekilde odadan çıkarıp asansöre aldılar.

Kağan da peşinden gidecekken.

"Abi ne oluyor ne bu telaş.
Kötü bişeymi var."

"Kerem izin ver acelem var gelince anlatırım."

Dedi ve tuttuğum kolunu benden ayırıp koşarak gitti.
Gülce'nin ağlama sesi ile arkama baktım.

"Kötü bişey var." Dedi.

Koridorda ileri geri dolaşarak yürürken Zafer de sürekli adamları, polisi, hastaneleri aradı.
Ama abimden hala bir haber yoktu.

Biraz sonra Kağan yanımıza geldi.
Koşarak yanına gidip koluna yapıştım.

"Abi ne oluyor anlat artık.
Yoksa delirecem şimdi."

" Merak etmeyin kötü bişey yok.
İyi.
Daha doğrusuuu... İyiler."

Dedi kafasını kaşıyarak.

"İyiler ? "

"Aslı da bebek te, ikiside iyi.
Ama uyutuyoruz kendini toparlasın."

Gülce ellerini ağzına kapatarak çığlık atınca dank etti bana.

Öylece Kağan'a bakıyordum.

"Aslı hamile.
Anlayacağın amca oluyorsun Kerem.
Sende hala Gülce."

Zafer dahil hepimiz ağzı açık kalmıştık.
Gülce daha çok ağlamaya başladı.

"Yiğenim olacak ama abim yok.
Abim nerde." Diye.

*****

Gözlerimi açmaya çalışırken bir yandan da ne olduğunu hatırlamaya çalışıyordum.
Ne olduğunu neden bu kadar uyuşmuş hissettiğimi anlamaya çalışıyordum.
Hissettiğim soğukla yavaş yavaş aklım başıma gelmeye başladı.

Yerde sırt üstü yatıyordum. Her nerdeysem soğuktu.
Gözlerimi tamamen açtığımda ayağa kalkmaya çalıştım.
Ama olmuyor dengemi sağlayamıyordum. Biraz daha zorlayıp ayağa kalkmayı başarmıştım ama kolumu kaldıracak halim yoktu.

"Ne verdiniz lan bana."

Dedim gözlerimi karşımdakine odaklamaya çalışarak.

"Küçük bir sakinleştirici.
Hani şu atlara verilenlerden."

"Neden.
Boynunu kırarım diye mi korktun."

"Senin nasıl biri olduğunu gördüm.
Tedbirli davranıyorum diyelim."

Dedi,ayağa kalkarak.
Ağır adımlarla yanıma geldi.
Yanındakilere,

"Bağlayın." Dediğinde iki kişi yanıma gelerek beni tuttu.

"Bırak lan. "
Dedim ilk gelenin suratına kafayı gömerek.
Sonra diğerinin yakasından tutup suratına yumruğu geçirdim.

"Şerefsiz sende gel.
Senin suratınıda dağıtayım."

Dedim üzerine yürüyerek.
Ama önce midemde bir yumruk hissettim.
Sonrada ensemdeki acıyla kendimi yerde buldum.

Yanıma gelip diz çöken piç.

"Sen biraz daha uyu."
Dediğinde iki kişinin beni bir sandalyeye oturttuğunu hatırlıyorum. Sonra karanlığa çekildim.

*****

Yüzümde hissettigim soğuk suyla irkilerek açtım gözlerimi.
Bir anda yüzüme çarpan soğuk suyla nefessiz kalmıştım.
Saçlarımda hissettiğim el başımı hızla geriye çekince gözlerim kısık şekilde yanımda dikilen şerefsize baktım.

Yüzünü bana doğru uzatarak,

"Uyan artık Demirdağ.
Bu kadar uyku yeter."

Elini çektiğinde başım öne düştü. Hala sandalyede kollarım arkadan bağlıydım. Kollarımda kelepçe vardı sanırım.
Hala aynı depo gibi yerdeydim.
Her yerim sızlıyordu.
Gözlerimi kapatarak başımı öne eğmemle midemde bir yumruk daha hissettim.
Kesilen nefesimle inledim.

Eliyle çenemi kavradı.

"Ben burdayken bana bakacaksın."
Dedi hırlayarak.

"Siktir git lan başımdan şerefsiz piç."

İkinci yumruğu bu kez çenemde hissettim.
Bu sefer dudağım patlamıştı.
Ağzımda kendi kanımın tadı vardı.

Başımı kaldırıp karşımdakine bakarak yere tükürüdüm, ağzımdaki kan bitikintisini.

"Tamda sana göre, korkakça tuzak kurdun bana."

Evet.Beni tuzağa çekmişti orospu çocuğu. Tuzak için sevdiğimi kullanmıştı.
Konu Aslı'm olunca beynim durmuş direk tuzağa düşmüştüm.

Ama onun iyi olduğunu bilmek, evde güvende olduğunu bilmek benim için yetmişti. Bu şerefsiz sadece onun adını kullanmıştı.

Burdan bir şekilde kurtulacaktım nasılsa.

"Erkekçe karşıma çıksaydın şuan durduğumuz yerler değişirdi.
O zaman böyle konuşamazdın piç." Dedim.

"Korkaksın, zayıfsın ,beş para etmezsin.
Kendini bir bok sanan ucubenin birisin.
Tipine bakan seni erkek sanır ama karı gibisin.
Burdan çıktığım da hala yaşıyor olursan, seni etekle gezdirmeyen senin gibi olsun. "

Duyduğu şeyle deliye dönerken ben yüzüne alayla gülerek baktım.

Kudurdu köpek.
Sinirle vurmaya başladı.
Hiç umursamadım.
Sadece dişlerimi sıkarak sıramın geleceği zamanı beklemeye başladım.

Geriye çekilip nefes almak için durduğunda ben hala kahkaha ile gülüyordum.

"Burdan çıkacağını sana kim söyledi Demirdağ."
Dedi nefes nefese.

Burdan ölünü çıkaracaklar anca.
Burada yalnız başına sokak köpekleri gibi öleceksin.
Karını bir daha göreceğini kim söyledi sana.
Çocuğunun doğuşunu göreceğini kim söyledi. Ha!"

Dedi gülerek.

Anında başımı dikleştirdim.
Söylediği son cümle şok etkisi yapmış şaşkın şekilde baka kalmıştım.

Yüzüme baktı alay edercesine.

"Bilmiyordun..."
Dedi gülümseyerek.

"Gerçekten haberin yokmuydu.
Tüh ya süprizi bozdum galiba."

Dedi pis pis sırıtarak.

"Senin kaza yaptığını ve kaybolduğunu duyunca karın fenalaşmış.
Hastaneye kaldırmışlar.
O zaman öğrenmişler.
Tabi karın hala bilmiyor.
Hâlâ uyutuluyormuş kendine gelememiş."

Aslı. Aslım...
Hamilemi.
Bebeğimize, kızımıza hamile.
Ben kaybolunca dayanamamış. fenalaşmış...
Ya onlara bişey olursa..

"Allahım.
Ne olur onları koru.
Canlarıma bişey olmasına izin verme."
Diye içten içe dua etmeye başladım.

"Bana bak eğer onlara bişey olursa." Dedim dişlerimin arasından.

" Yemin ederim seni şehrin ortasında ibreti alem olsun diye, diri diri yakarım. "

Bir kahkaha attı.
"Benim derdim sensin.
Bana yaptığını unutmadım.

Alperen Soylu' ya bulaşmak neymiş göreceksin. "

*****

Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydık.
Son olay Aslı'yı perişan etmişti.
Şimdi Aslı ve bebeği bana emanetti.

Geri sayım başladı. Zaman azalıyor.
Bundan sonraki zamanımızı iyi değerlendirmeliyim.

Yerimden yavaşça doğruldum.
Odada kimse yoktu.

"Hemen Ferman'ı bulmalıyız." Dedim. Serumu kolumdan çıkarıp ayağa kalktım.
Kapıya yöneldim. Dışardan sesler geliyordu.

"Zafer abi,hâlâ haber yokmu abimden."

Zafer den ses gelmedi.
Bu hayır anlamına geliyordu.

Gülce:
"Aslı perişan oldu. Ya bebeğine bişey olursa. "

Duyduğum şeyden sonra aklıma gelen şeyi söylemek için kapıyı açıp çıktım.

Beni görünce hepsi birden bana dönerek baktı.

Gülce:

"Aslı, canım niye kalktın.."Demişti ki birden durdu.

Kerem: "Alev...?"

Dedi.

Gayet sakin şekilde Zafer'e döndüm.

"Alperen Soylu.
O soysuz olmalı.
Otelde onu gördüğümde hissettim. Telefonunu izlet burda bu şehirde. Oyalanmayın." Dedim.

Zafer şaşkın , gözlerime baktı.
Hemen telefona sarıldı.

"Cihan. Beni dinle.. " Dediğini duydum enson. Sonra uzaklaştı.

Odaya yöneldim.
Yataga oturdum.
Gülce ve Kerem karşımda bana bakıyordu.

"Neden bakıyorsunuz." Dedim Durgun.

"Şey.
Sakin bir Alev beklemiyorduk."

Dedi Kerem.

"Mecburum. "

Dedim elimi karnıma koyarak.

Gülce yine ağlamaya başladı bana bakarak.

"Aslı için. Mecburum.
Bebeği için mecburum."

*********************************

Bölüm sonu canlarım.
Umarım çok yıldız ve yorum gelir.

 

Loading...
0%